MUĞNİ’L-MUHTAC

CENAZELER / DİĞER BAZI HÜKÜMLER

 

P. ÖLÜNÜN GÖMÜLDÜKTEN SONRA KABRİNDEN ÇIKARILMASI

 

Ölüyü nakletmek için veya başka bir amaçla ölünün kabrinden çıkarılması haramdır. Ancak bir zorunluluk varsa; örneğin yıkanmadan gömülmüşse veya gasp edilen bir kefenle yahut gasp edilen bir araziye gömülmüşse, yahut kabrin içine bir mal düşmüşse yahut da kıble yönünden başka bir yöne doğru gömülmüşse kabrinden çıkarılabilir.

 

Kefensiz gömülmüşse -daha doğru olan görüşe göre- kefenlemek üzere çıkarılamaz.

 

A. NORMAL DURUMDA ÖLÜNÜN GÖMÜLDÜKTEN SONRA KABRİNDEN ÇiKARILMASININ HÜKMÜ

B. BİR ZORUNLULUK SEBEBİYLE GÖMÜLEN ÖLÜNÜN KABRİNİN AÇILMASI

 

A. NORMAL DURUMDA ÖLÜNÜN GÖMÜLDÜKTEN SONRA KABRİNDEN ÇiKARILMASININ HÜKMÜ

 

Ölüyü gömdükten sonra -ve o bölgedeki uzmanlara göre ölünün çürümesinden önce- ölüyü başka bir yere nakletmek veya başka bir sebeple mesela namazını kılmak veya kefenlemek amacıyla ölüyü kabirden çıkarmak haramdır; çünkü bu onun saygınlığını zedelemektir.

 

 

B. BİR ZORUNLULUK SEBEBİYLE GÖMÜLEN ÖLÜNÜN KABRİNİN AÇILMASI

 

Bir zorunluluk sebebiyle ölünün kabrinin açılması [ve onun kabrinden çıkarılması] haram değildir.

 

[Şu durumlar zorunluluk kapsamında görülür:]

 

1. Yıkanması gereken bir ölü yıkanmadan -veya teyemmüm yaptırma şartları doğmuşsa teyemmüm yaptırılmadan- gömülmüşse çıkarılabilir; çünkü yıkamak farzdır, şayet ölünün gömülmesinin üzerinden çok geçmemişse yapılmamış olan yıkama telafi edilir.

 

Şayet çürüme ve dağılma gibi bir durum sebebiyle ölünün cesedinde bir değişim meydana gelmemişse meşhur olan görüşe göre cesedinin çıkarılıp yıkanması sonra da namazının kılınması gerekir.

 

[Zayıf] bir görüşe göre ise ölünün cesedinden bir parça kaldığı sürece bu parça çıkarılır.

 

[Zayıf] bir başka görüşe göre ölü kesin olarak kabrinden çıkarılmaz; hatta bu, ölünün saygınlığını zedelediğinden mekruhtur.

 

2. Ölü, gasp edilmiş bir kefenle kefenlenerek gömülmüşse veya gasp edilmiş bir araziye gömülmüşse, kumaşın ve arazinin sahipleri mallarını istediğinde, hakkın sahibine ulp.şması için -ölünün bedeni değişikliğe uğramış olsa bile ve bu durum ölünün saygınlığının zedelenmesine yol açsa bile- ölünün kabirden çıkarılması gerekir.

 

Kumaşın ve arazinin sahiplerinin mallarını terk etmeleri sünnettir.

 

Gasp edilen kefen bezi için ölünün kabi'inden çıkarılması, kişiyi kefenlemek için başka bir kumaş bulmanın mümkün olduğu durumda söz konusudur; aksi takdirde -Ebu Hamid'in ve diğer alimlerin sözlerinden anlaşıldığına göre- ölüyü kabrinden çıkarmak caiz değildir. Çünkü ölüyü kefenlemek üzere bir şey bulamadığımızda elinde kefen olmaya müsait kumaş bulunan kişiden zorla alınır, ölü çıplak olarak kefenlenmez. Bu, el-Bahr ve diğer kitaplarda belirtilmiştir. Ezrai'nin belirttiğine göre bu, daha doğru görüştür.

 

Rafii şöyle demiştir: [Erkek için] ipek kefen de gasp edilen kumaş gibidir.

 

Nevevi şöyle demiştir: Bu itiraza açıktır, bu durumda kabrin kesinlikle açılamayacağı görüşünün kabul edilmesi uygun olur.

 

İtimad edilecek olan görüş bu ikincisidir; çünkü bu Allah'ın hakkıdır.

 

3. Şayet -yüzük vb. gibi ufak bile olsa- kabre bir mal düşmüşse, ölünün bedeninde değişiklik meydana gelmiş olsa bile kabrin açılma-. sı gerekir. Çünkü malı kabirde bırakmak malı zayi etmektir.

 

El-Mühezzeb'te bunu "sahibinin istemesi halinde" şeklinde kayıtlamıştır. Kefen meselesine kıyasla bu görüşün esas alınması uygun olur. Kefen meselesi ile bunun arasında şu fark vardır: Kefen ölü için zorunludur, başka bir şeyonun yerine geçmez.

 

Nevevi'nin el-Mecmu'daki "alimler el-Mühezzeb yazarının bu görüşüne katılmamışlardır" şeklindeki ifadesi, el-İntisar ve el-İstiksa adlı eserlerin yazarının buna katıldıkları belirtilerek reddedilmiştir.

 

Ezrai şöyle demiştir: Nevevi burada ölünün kabrinin açılmasının farz mı yoksa caiz mi olduğunu belirtmemiştir. Ölünün kabrinden çıkarılmasını mutlak olarak belirtenlerin görüşlerinin "çıkarmanın caiz olduğu" şeklinde anlaşılması, el-Mühezzeb yazarının görüşünün de "mal sahibinin istemesi halinde açılmasının farz olduğu" şeklinde anlaşılması gerekir. Şu halde el-Mühezzeb yazarının ifadeleri, mutlak olarak görüş belirtenlerin ifadeleri ile çelişmemektedir.

 

4. er-Ravda' da belirtildiğine göre ölen kişi ölmeden önce birinin malını yutmuş olsa ve mal sahibi malını istese, ölen kişinin mirasçılarından veya başka kimseler arasından hiç kimse de bu malın mislini veya değerini ödemeyi üstlenmese ölen kişi kabrinden çıkarılır, karnı yarılarak içindeki mal çıkarılıp sahibine verilir.

 

Nevevi el-Mecmu'da şöyle demiştir: Bu hükmü "hiç kimsenin tazmin etmemesi" ile kayıtlamak gariptir. Alimlerin neşhur olan görüşüne göre herhangi bir kayıt söz konusu olmaksızın ölünün karnı yarılır.

 

Zerkeşi şöyle demiştir: Nevevi'nin bu görüşü itiraza açıktır. EI-Bahr yazarı alimlerin bu konuda istisna yaptıklarını bildirerek "bu konuda görüş ayrılığı yoktur" demiştir.

 

Bu görüş daha uygundur. Ancak kişi kendi malını yutmuşsa bunun için kabirden çıkarılmaz ve karnı da yarılmaz. Çünkü hayatta iken tüketmesi caiz olan bir şeyi telef etmiştir.

 

5. Ölü kıble yönünden başka yöne doğru yatırılmışsa -bedeninde bir değişim meydana gelmediği sürece- çıkarılması ve kıble yönüne döndürülmesi gerekir. Böylece daha önce yapılmayan şey telafi edilmiş olur. Şayet bedeninde bir değişiklik meydana gelmiş olursa ölü kabrinden çıkarılmaz.

 

6. [Ölü kefensiz gömülmüşse kefenlenmek üzere mezarından Çıkarılır mı? Bu konuda mezhep içinde iki görüş vardır:]

 

[Birinci görüş]

 

Daha doğru olan görüşe göre kefenlenmek için mezarından Çlkarılmaz; çünkü kefenlemenin amacı örtmektir, zaten üzerine toprak atmakla bu gerçekleşmiştir. Üstelik ölüyü kabrinden çıkarmak onun saygınlığını zedeler.

 

[ikinci görüş]

 

Yıkanmadan gömülmesi durumunda nasıl ki çıkarılması gerekiyorsa burada da gerekir; çünkü her ikisi de farzdır.

 

Not:  Yukarıda ölünün kabrinden çıkarılacağı durumların yalnızca Nevevi'nin metinde belirttikleri ile sınırlı olmadığı geçmişti. Anlaşılacağı üzere ben bunlara bazı eklemeler yapmıştım.

Geriye başka bazı durumlar kalmıştır. [Burada onları belirteceğim:]

 

1) Ölünün kabirden çıkarılacağı durumlardan biri de şudur: Altı ayın üzerinde hamile olan bir kadın ölünce gömülse ve karnında yaşaması ümit edilen bir cenin bulunduğu gömüldükten sonra anlaşılsa kabir açılarak kadının karnı yarılır ve cenin çıkarılır. Böylece daha önce yapılmayan şey telafi edilmiş olur. Çünkü aslında gömülmeden önce karnının yarılması gerekirdi. Şayet ceninin yaşaması ümit edilmiyorsa ölü kabirden çıkarılmaz. Şayet kadın gömülmemişse cenin ölünceye kadar bırakılır daha sonra defnedilir.

 

Et-Tenbih'te yer alan "ceninin üzerine bir şey bırakılır ki ölsün" ifadesi zayıf bir görüştür, bu kitabı şerh ettiğim eserimde buna işaret ettim.

 

2) Bu durumlardan biri de şudur: Kişiye bir çocuğu olacağı müjdesi verilse, kişi de "şayet erkek ise kölem, kız ise cariyem hür olsun" dese ve ölen çocuk cinsiyet durumu bilinmeden gömülse, kimin azat edilmeyi hak ettiği ortaya çıksın diye [cinsiyetini tespit amacıyla] mezardan çıkarılır.

 

3) Kişi karısına "şayet erkek doğurursan bir defa boşsun, kız doğurursan iki defa boşsun" dese, kadın ölü bir çocuk doğursa ve çocuk cinsiyetine bakılmadan önce gömülse, -Zevaidü'r-Ravda'nın talak bahsinde daha doğru olarak kabul edilen görüşe göre- çocuk cinsiyetinin tespit edilmesi amacıyla mezardan çıkarılır.

 

4) Bir kimse ölünce bir erkek ölenin kendisinin karısı olduğunu iddia ederek miras talep etse ve bir kadın da ölenin kendisinin kocası olduğunu iddia ederek miras talep etse her biri de şahit getirseler [ölenin cinsiyetinin tespit edilmesi amacıyla] kabri açılır. Kabir açılıp cinsiyet tespiti yapıldıktan sonra ölenin çift cinsiyetli bir şahıs olduğu anlaşılsa - daha doğru olan görüşe göre- iki tarafın şahitleri birbiri ile tearuz etmiş olur, miras da dağıtılmaksızın bekletilir.

Abbadi Tabakat adlı eserinde "miras bu iki kişi arasında taksim edilir" demiştir.

 

5) Mezarın olduğu yeri sel basarsa veya ıslaklık söz konusu olursa -el-Mecmu'da daha doğru kabul edilen görüşe göreölü mezarından nakledilmek üzere çıkarılır.

 

6) Kişi "şayet Allah bana bir erkek çocuk nasip ederse Allah için şunu yapmak borcum olsun" dese, kişinin çocuğu doğar doğmaz ölse ve cinsiyeti tespit edilmeden önce gömülse, çekişmeye son vermek [ve cinsiyet tespiti yapmak üzere] mezarından çıkarılır.

 

7) İki kişi bir şahıs aleyhinde şahitlik yapsalar sonra bu şahıs gömülse, ölen şahsın görülmesine şiddetle ihtiyaç duyulsa ve ölünün bedeninin henüz değişmeyeceği kadar bir süre geçmiş olsa kimliğinin tespit edilmesi için kabri açılır. Gazali bunu şahitlikler meselesinde belirtmiştir. Buna ileride temas edilecektir. '

 

8) mirasçılar mezara gömülen kişinin erkek mi yoksa kadın mı olduğunda anlaşmazlığa düşseler, her bir mirasçının payının bilinebilmesi için ölünün kabri açılarak cinsiyeti tespit edilir. Bu konuda cinsiyet farkının etkisi münasaha vb. miras meselelerinde görülür.

 

9) İki şahıs ölen bir çocuğun kendisinin çocuğu olduğunu iddia etse [ve bu çocuk da ölse ve gömülse] nesep ilmi ile uğraşan kişinin [kaif] onun soyunun kime ait olduğunu belirlemesi için gömülen çocuk kabrinden çıkarılır.

 

10) Kafir bir kimse harem bölgesinde gömülmüş olsa kabir açılarak oradan çıkarılır.

 

[Yukarıda geçen hükümler "henüz çürümemiş olan" cenazenin kabirden çıkarılması ile ilgilidir.]

 

Bilirkişilerce çürüdüğüne hükmedildikten sonra kabrin açılmasına gelince; bu kab ri n açılması haram olmaz. Hatta burası genel bir mezarlık ise üzerine yapı yapmak ve toprak yığmak haram olur, çünkü insanlar orada bulunan ölünün çürümediğine inanarak oraya ölülerini gömmekten kaçınırlar.

 

Muvaffak Hamza el-Hamudi Müşkilü'l-Vasıt adlı eserinde şöyle demiştir: "Şayet ölen kişi sahabi ise veya veliliği ile meşhur olmuş bir kimse ise cesedi yok olduktan sonra bile kabrinin açılması caiz değildir."

 

İbn Şehbe de şöyle demiştir: "Rafii ve Nevevi'nin vasiyetler bölümünde zikrettikleri şu hüküm de bunu desteklemektedir: Peygamberlerin ve salih kimselerin kabirlerinin ananlmasını vasiyet etmek sahihtir. Çünkü bu onların ziyaret edilmesi ve onlarla teberrükte bulunulmasını canlı tutar."

 

Bu sözden "salih kimselerin kabrinin yapılmasının caiz olduğu sonucu da çıkar". Oysa Rafii ve Nevevi bu bölümde genel mezarlığa gömülen ölü kabrinde çürüdüğünde kabrini imar etme ve üzerine toprak yığmanın caiz olmadığını tek görüş olarak belirtmişlerdir.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

R. ÖLÜNÜN DEFNEDİLMESİNİN ARDINDAN BİR SÜRE ONUN KABRİ BAŞINDA BEKLEYİP DUA ETMEK