KABİR ALEMİ es-Suyuti

 

ÖLÜLER İLE DİRİLERİN RUHLARI RÜYA'DA GÖRÜŞÜR

 

Bu konuda Selman-ı Farisi ve Abdullah bin Selam'ın sözleri daha önce geçti. Bu meselenin delilleri sayılmayacak kadar çoktur. Gerçek olan olaylar bunun en doğru delilidir. Dirilerin ruhları birbiriyle görüştüğü gibi, ölüler ile dirilerin ruhları da birbiriyle görüşür.

 

Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor: ''Allah Ölümde canları alır. Ölmeyip rüyasında olan canları da alır. Ölümle ona hükmettiğini tutar, diğerini belli bir zamana kadar bırakır''[Zümer, 46]

 

Baki bin Muhalled ve ibn-i Mende, ''Ruh'' kitabında ve Taberani ''Evsat''da Said bin Cübeyr tarikiyle ibn-i Abbas (r.a.)'dan şu ayet hakkında şöyle dediğini rivayet etmişlerdir.

 

Bana ulaştı ki, diriler ile ölülerin ruhları rüyada görüşür. Birbirinden durumlarını öğrenirler, Allah Ölülerin ruhlarını tutar, diğerlerin ruhlarını belli bir zamana kadar cesedlerine geri gönderir.

 

îbn-i Ebi Hatem, Süddi'den, yukardaki ayet-i kerime hakkında şöyle dediğini rivayet etmiştir: ''Allah uykuda ruhları alır. Dirinin ruhu ile ölünün ruhu görüşür. Tanışıp sohbet ederler. Dirinin ruhu dünyadaki cesedine gönderilir, belli bir zaman orada kalır. Ölünün ruhu da cesedine dönmek ister. Fakat tutuklanır.''

 

Cüveybir yukardaki ayet hakkında ibn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Doğu ile batı arası kadar bir ip, yer ile gök arasında uzanmış ölülerin ruhları ile dirilerin ruhları o ipe gelir. Ölü ile diri orada görüşür. Rızkını tamamlamak üzere cesedine dönmek için diriye izin verildiği zaman ölü yakalanır.

 

Firdevs kitabında Ebu Derda (r.a.)'ın hadisinde şöyle denilmiştir; İnsanın ruhu cesedinden çıktığında bir ay evinin etrafında, bir sene de kabrinin etrafında çevrilir. Sonra ruhların üzerinde görüştüğü o îpe yükselir

 

îbn-i Kayyim dedi ki, ruhların görüştüğüne bir delil şudur: Diri, ölüyü rüyasında görür. Ondan gaybî haberler alır ve o haberler aynen çıkar.

 

Ben de derim ki, ibn-i Sirîn'den senediyle şöyle rivayet edilmiştir: Ölünün rüyada sana haber verdiği haktır. Çünkü o hak bir alemdedir.

 

 

1- îbn-i Ebi Dünya ve ibn el-Cevzi, ''Uyun el-Hikayat'' kitabında senediyle Şehr bin Havşeb'den rivayet ettiklerine göre: Sa'd bin Cüsame ve Avf bin Malik ahiret kardeşi olmuştular. Sa'b Avf'a dedi ki: Kardeşim hangimiz daha önce ölürse öbürüne görünsün. Avf: Bu da mı olur? dedi. Sa'b: Evet, dedi. Sonra Sa'b öldü. Avf onu rüyasında gördü. Sana ne yapıldı, dedi.

 

Sıkıntıdan sonra mağfiret edildim, dedi.  Nedir o sıkıntı dedi. Sa'b: Bu, filan yahudiden borç aldığım on dinardır, onları ok eğerine bırakmışım git onları ona ver ve bil ki, ailemin başına ne gelmişse haberim vardır. Hatta, bir kaç gün önce ölen kedimin de haberi bana geldi ve bil ki, falan kızım altı gün sonra ölecektir, ona iyi davranın'' dedi.

 

Sabahleyin, evine gittim. Eğeri aradım, aşağıya indirdim, baktım, kese içinde on dinar var. Yahudi'yi çağırdım. ''Senin Sa'b'dan kalan bir şeyin var mı?'' dedim O ''Allah Sa'b'a rahmet etsin. O Resulullah (s.a.v.)'in sahabelerinin iyilerindendi. Benden on dinar borç istedi. Ona verdim'' dedi. Sonra on dinarını verdiğimde; ''Vallahi ona borç verdiğim on dinarın aynısıdır'' dedi.

 

Ben ailesine ''Sa'b'ın vefatından sonra sizde bir olay oldu mu?'' dedim. Onlar: ''Evet şöyle şöyle olaylar oldu'' dediler. Kedinin Ölümünü dahi zikrettiler.

 

Ben: ''Kardeşimin kızı nerde'' diye sordum. ''Dışarda oynuyor'' dediler. Beni yanına götürdüler, okşadım. Baktım harareti var, ona iyi davranın dedim. Altı gün sonra kız öldü.

 

 

2- îbn-ül-Mübarek ''Zühd''de Atiyye bin Kays'dan, o da Avf bin Malik el-Eşcaî'den rivayet ettiğine göre: O, Muhlim isminde bir adamla ahiret kardeşiydi. Sonra, Muhlim sekerata girdi. Avf ziyaretine gitti. Ona dedi ki: Şayet o aleme gidersen dön başına, ne geldiğini bize haber ver.

 

Muhlim: Eğer böyle bir şey benim gibilere mümkün ise yaparım, dedi. Sonra ruhunu teslim etti. Avf, bir sene sonra onu rüyasında gördü. Ya Muhlim, sana ne yapıldı, dedi.

 

O; Ücretimizi aldık, dedi. Avf: Hepiniz aldınız mı? diye sordu. O: Evet, hepimiz, dedi. Yalnız, parmakla gösterilen ve Ölenlerin en sonunda kalan düşükler henüz amellerinin karşılığını almamışlardır.

 

Vallahi ben bütün ecrimi aldım, hatta ölümümden bir gün önce kaybolan kediden dolayı da ecrimi aldım.

 

Sabahleyin, Avf onun hanımına gitti. İçeri girdiği zaman ''Merhaba ey Muhlim'den sonra Sa'b'ın ziyaretçisi!'' diye karşılık aldı. Avf onun hanımına Muhlimi ölümünden sonra gördün mü?'' diye sordu. Hanım, ''evet, dün geceleyin onu gördüm. Şu kızımı beraberinde götürmek için benimle çekişti. Avf, rüyasında Muhlim'den gördüklerini anlattı. Ta kediden bahsedince, hanım, ben kedinin nerde olduğunu bilmiyorum, hizmetçim daha iyi bilir. Hizmetçisini çağırdı. Hizmetçi kedimiz Muhlim'in vefatından bir gece evvel kayboldu, dedi. Muhlim, Sa'b'ın kardeşi Cüsame'nin oğlu idi.

 

 

3- Ebu'ş-Şeyh ibn-i Hibban ''Vasaya'' kitabında, Hakim ''Müstedrek''de, Beyhaki ''Delail''de sened ile Ebu Nuaym Ala el-Horasarlî'den rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir: Sabit bin Kays bin Şemmas'ın (r.a.) kızı bana anlattı ki, Sabit Yemame gününde öldü. Üzerinde nefis bir zırh vardı. Müslümanlardan bir adam gitti, zırhı aldı. Ehl-i imanın biri uyurken Sabit rüyasına girmiş, demiş ki: ''Sakın bu rüyadır, diye ehemmiyet vermemezlik yapma. Sana gerçekten bir vasiyetim var: ''Ben dün akşam öldürüldüm. Müslüman bir adam yanıma geldi, zırhımı aldı. Menzili, menzillerin en sonundadır. Çadırının yanında, deprenen bir at var. Zırhın üzerine bir kazan bırakmış, kazanın üzerinde semer var. Halid bin Velid'e git, ona söyle, birisini gönderip zırhımı aldırsın. Medine'ye gittiğinde de Resulullah*ın halifesi Ebu Bekr es-Sıddik'a da git, şu kadar borçlu olduğumu falan ve falan kölelerimi azad ettiğimi söyle.

 

Adam Halid bin Velid'e geldi, durumu ona anlattı. Halid (r.a.) adamı gönderdi, zırhı getirtti. Hz. Ebu Bekr'e de rüyayı anlattığın da vasiyetini yerine getirdi.

 

Ravi dedi ki, Sabit bin Kays'dan başka ölümünden sonra yapılan vasiyeti yerine getirilen kimseyi bilmiyoruz.

 

 

4- Hakim ''Müstedrek''inde, Beyhaki ''Delail''de, Kesir bin Salt'dan rivayet ettiklerine göre, şöyle demiştir: Hz. Osman, öldürüleceği gün yattı. Uyanınca dedi ki: Resulullah (s.a.v.)'i rüyamda gördüm. ''Sen bu Cuma bize kavuşacaksın'' diye buyurdu.

 

Yine Hakim, ibn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Osman bin Affan (r.a.) sabahın birinde gelip dedi ki: Resuîullah (s.a.v.)'i rüyamda gördüm. Ya Osman yanımızda iftarını açarsın, diye buyurdu. Hz. Osman oruç tutmuştu. O günde şehid edildi.

 

 

5- Hakim, Hüseyn bin Harice'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: îlk fitne (sahabe iç savaşı) olduğu zaman benim için bir tarafı tercih etmek müşkilleşti. Ya Rabbi, bana tutunacağım bir yol göster, dedim. Bir gece rüyamda dünya ve ahireti gördüm. Aralarında uzun olmayan bir duvar vardı. Ben duvarın yanında idim. Keşke bu duvardan tırmanıp ölüleri görebilseydim de uzanıp onlara sorabilseydim de bana durumu bildirsinler, dedim.

 

Dedi ki: Sonra, ağaçlık bir yere indim. Bir cemaat orada oturuyordu. Siz şehidler misiniz? dedim. ''Hayır,'' dediler. ''Şehidier nerede'' dedim, onlar Yukarı çık, dediler. Ben öyle bir dereceye çıktım ki, genişlik ve güzelliğini yalnız Allah bilir. Baktım Muhammed (s.a.v.) ve yaşlı bir Adam İbrahim Peygamber (Aleyhi's-selam) oradaydılar. Hz. Muhammed ona ''ümmetime mağfiret dile'' diyordu. İbrahim ise; ''Ümmetinin senden sonra ne yaptıklarını görmüyormusun, kanlarını döktüler, halifelerini Öldürdüler. Neden dostum Sa'd gibi tarafsız kalmadılar,'' diyordu.

 

Ben uyandığımda, belki de yararlı bir rüya gördüm, gideyim bakayım Sa'd ne yapıyor. Ben de onun gibi yapayım. Sa'd (r.a.)'e gittim, hikayemi ona anlatınca çok sevindi ve ''Allah'ın dostu olan İbrahim'in ona dost olmadığı kişi kaybetmiştir'' dedi. Ben: Sen hangi tarafı tutuyorsun, dedim. O: Ben hiç bir tarafı tutmuyorum, dedi. Ben: Bana ne emrediyorsun, dedim. O: Keçilerin  var mı, dedi.' Ben: Hayır, dedim. O: Öyle ise bir kaç koyun al, fitne çekilinceye kadar onlarla beraber (dağda) kal, dedi.

 

 

6- Hakim ve Beyhaki, Selman (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir: Ümmü Seleme  (r.a.)'ın yanına girdim; ağlıyordu. Neden ağlıyorsun, dedim. Dedi ki: Resulullah (s.a.v.)'i rüyada gördüm. ''Neden ağlıyorsun'' diye sordum. Buyurdu ki: ''Şimdi, Hüseyin'in öldürüldüğünü gördüm.''

 

7- Hakim, Muammer'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Üstadlarımızdan birisi bize anlattı ki; Bir Kadın Resulullah (s.a.v.)'ın bir hanımının yanına gelip elimin açılması için Allah'a dua et, demiştir. ''Ne var elinde?'' diye sorunca; demiş ki: ''Anam ve babamla beraber yaşıyordum. Babam çok zengin ve cömert idi. Anam ise hiç öyle değildi. Hiç bir sadaka verdiğini görmedim. Yalnız bir gün bir ineği kurban kesmiştik, bir parça yağ ve bir hırkayı miskinin birine verdi. Sonra anam da öldü, babam da öldü. Babamı bir nehir kenarında insanlara su verirken gördüm. Babacığım, hiç anamı görmedin mi, dedim. O; ''Hayır'' dedi. Ben anamı aramaya koyuldum. Baktım bir kenarda çıplak olarak duruyor, üzerinde yalnız o verdiği hırka, elinde de yalnız o iç yağı parçası var, yağ parçasını öbür eline vurup sonra içini emiyordu. Ah ne kadar susadım, diye bağırıyordu. ''Anacığım sana su vereyim mi'' dedim. ''Evet'' dedi. Babamın yanma gittim, bir kap su aldım, geldim ona içirdim. Yanında olan birisi bunun farkına vardı; ''Kim buna su verdi, Allah elini kurutsun'' dedi, uyandım baktım elim böyle felç olmuş.

 

 

BİR FASIL:

 

Dirinin ruhu rüyada çıkar Allah'ın istediği kadar gezer, ruhları ve başka şeyleri görür.

 

8- Hakim ''Müstedrek''de, Taberani ''Evsat''da ve Ukayli, İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiklerine göre şöyle demiştir; Babam Ömer Ali ile karşılaştı. Ya Ebe'l-Hasan kişi rüya görür, bazısı doğru çıkar, bazısı yalan çıkar, dedi. Ali: Evet Resulullah (s.a.v.)'den işittim, diyordu ki: ''Her Allah kulunun yattığında, uykuya dalınca, ruhu Arşa çıkar, ruhu Arşa vardıktan sonra uyanan kişinin rüyası doğrudur. Ruhu Arşa varmadan uyanan kişinin rüyası ise yalandır.''

 

9- Beyhaki ''Şuab-ı İman''da Abdullah bin Amr bin As (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: ''Ruhlar, rüyada göğe çıkartılır. Arş önünde secde etmekle emredilirler. Temiz olanlar Arşa yakın bir yerde secde eder. Temiz olmayanlar, Arştan uzakta secde eder...''

 

10- lbn-1 Mübarek ''Zühd''de Ebu Derda (r.a.)'dan şöyle dediğini rivayet etmiştir: İnsan uyuduğunda, ruhu Arşa çıkarhluıcaya kadar yükseltilir. Eğer temiz ise secde etmeye izin verilir. Eğer cenabetli ise izin verilmez.

 

11- Hakim-i Tirmizi ''Nevadir'ül-Usul''de zayıf bir sened ile Ubade bin Samit (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ''Müminin rüyası, kulun Rabbiyle uykuda konuştuğu bir sözdür.''

 

12- Nesai Hüzeyme (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre şöyle demiştir: Rüyamda, sanki, peygamber (s.a.v.)'in alnının üzerine secde ettiğini gördüm. Bunu ona anlattığımda ''Ruh ruhla görüşür'' diye buyurdu.

 

13- Üstad îzzeddin bin Abdüsselam, ruhun uyanıklığı hakkında şöyle demiştir: Uyanıklık bir adettir, ki ruh cesedde bulunduğu müddetçe insan uyanık olur. Ruh cesedden ayrıldığı zaman insan uyur, ruh rüyalar görür. Eğer göğe varıp öyle rüya görürse o rüya doğrudur. Çünkü şeytanlar göğe çıkamazlar. Eğer göğe varmadan rüya görürse, o şeytanın ilkaatındandır. Sonra ruh cesede döndüğünde insan uyanır, eski haline döner.

 

14- İkrime ve Mücahid dediler ki: İnsan uyuduğunda, ruhun aslı vücutta kalmakla beraber, bir bağla dışarı çıkar, gezer. Gittiği müddetçe insan uykudadır. Döndüğünde insan uyanır; tıpkı güneş şualarının aslı güneşte olmakla beraber, her tarafta aktığı gibi...

 

15- İbn-i Mende, bazı alimlerden rivayet ettiğine göre; Ruh, aslı insanın bedeninde olmakla beraber, burnundan uzanır, gider. Tamamiyle çıkarsa insan ölür, lamba ışığı tamamiyle fitilden ayrılsa lamba söndüğü gibi... İşte, ışığın merkezi fitil olmakla beraber, aydınlık her tarafa gittiği misali, ruh insanm burnundan uzanır. Melekut aleminde gezer. Ruhlara müekkel olan melek istediğini ona gösterir. Sonra onu bedenine gönderir.

 

16- Ebu'ş-Şeyh ''Azamet'' kitabında, İkrime'den rivayet ettiğine göre; Ondan ''kişinin, sanki, Horasanda, Şam'da ve ayak basılmamış yerlerde gezer gördüğü'' sorulmuş, cevaben demiş ki: Gezen ve gören ruhtur. Ruh nefis ile bağlıdır. Uyandığında nefis ruhu çeker.

 

17- Yine Ebu Şeyh başka bir tarikle İkrime'den rivayet ettiğine göre; ''O Allah ki, geceleyin sizi vefat ettirir ve gündüzleyin ne yaptığınızı bilir'' [En'am, 70] mealindeki ayet hakkında, ''Her gece Allah bütün ruhları alır ve gündüzleyin yaptıklarını sorar, sonra ölüm meleğine tayin ettiği ruhları almak için emir verir'' diye tefsir etmiştir.

 

BİR SONRAKİ KONU İLE DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA

 

ÖLÜLERİ RÜYADA GÖREN VE HALLERİNİ SORUP ÖĞRENENLERDEN BİR MİKTAR RİVAYET