KABİR ALEMİ es-Suyuti

 

DEFİN VE TELKİNDE SÖYLENECEK SÖZLER

 

1- al-Bazzar, Hz. Ali (r.a.)'dan rivayetine göre şöyle demiştir: ''Canaze kabre varıp miillet oturunca sen oturma, kabrin ucunda ayakta bekle, Kabre bırakılınca şöyle de: Allah'ın adıyla va ResuluIIah'ın milleti üzere (dafn ediyoruz). Allah'ım, kulun sana vardı! Kandisine varılanların en hayırlısı sensin! Dünyayı arkada bıraktı. Gideceği yari daha hayırlı kıl. Zira sen şöyle demişsin: ''Allah'ın katındaki, iyilik yapanlara dünyadan daha hayırlıdır.''

 

2- Taberani ve Beyhaki ''Şûab''da İbn-i Ömer (r.a.)'dan rivayet ettiklerina göre şöyle demiştir: Resûlullah (s.a.v.)'den işittim ki şöyle diyordu: ''Sizden biri ölürse onu geciktirmekle hapis etmeyin. Kabrine acele yürüyün. Baş ucunda Fatihayı okuyun. Ayak ucunda da Bakara suresinin son ayetlerini okuyun.''

 

3- Taberanî, Abdurrahman bin el-Ala bin el-Hallac'dan istihrac attiğina göre şöyle demiştir: Babam bana dedi ki ''Ey oğul! Beni kabre koyduğunuzda; ''Allah'ın adıyla va ResuluIIah'ın millati üzere dafnediyoruz'' de, sonra toprakla üzerimi ört ve baş ucumda fatiha'yı, ayak ucumda da Bakara'nın son ayetlerini oku. Çünkü Allah'ın Resulünün böyle dediğini işittim.

 

4- İbn-i Ebi Şeybe, Katade'den rivayet ettiğine göre; Enes (r.a.), oğlunu defin edince şöyle dedi: ''Ya Rabbi! Kabrini geniş kıl! Ruhuna göğün kapılarını aç. Onu dünyadaki evinden daha güzel bir eve sahip kıl.''

 

5- Saîd ibni Mansur, Enes (r.a.)'den rivayetine |ore; O ölüyü kabre bırakınca şöyle dermiş: ''Ya Rab kabrini geniş eyle. Ruhunu semaya yükselt. Onu rahatla karşıla.''

 

6- İbni Mace ve Beyhaki, ''Sünen''inde İbn-i Müseyyib'den rivayet ettiklerine göre şöyle demiş:

İbni Ömer'i kızının cenazesini kaldırırken gördüm. Onu kabre bırakınca şöyle dedi: Allah'ın adıyla ve Allah'ın yolunda defin ediyoruz, kabri toprakla düzeltince de şöyle dedi: ''Ya Rab! Onu şeytan'dan ve kabir azabından koru. Kabir tam düzeltilince de kabrin kenarından  ayağa kalkarak şöyle dedi: ''Ya Rab! Kabrini geniş eyle ruhunu semaya yükselt ve rızana nail eyle. Sonra da ''ben Resulullah (s.a.v.)'den böyle işittim'' dedi.

 

7- îbn-i Ebi Şeybe, Mücahid'den rivayet ettiğine göre O, cenazeleri kabre koyarken şöyle diyormuş: Ya Rab! Bu kulundur. Sen bizden daha iyi onu bilirsin. Biz ise onun hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz. Onu oturtup suale çekmişsin. Ya Rab! Dünyada sahip olduğu müsbet sözlere aynen ahirette de sahip eyle, ona rahmet et ve Nebiy-yi Zişana kavuştur. Arkasından bizi dalalete götürme, onun ecrinden bizi mahrum eyleme...

 

8- Hakim-i Tirmizi demiş ki: Kabrin başında durmak ve sualde güçlü olması için dua etmek, ölüye namazdan sonra ikinci bir imdattır. Zira müminler için namaz, asker gibidir. Toplanıp Melikin kapısında ölüye şefaat dilerler, kabir üzerinde beklemek, ölüye sualde sebatı telkin etmek, o askerlere yardımdır.

 

9- İbn-i Sa'd, Dahhak'dan istihracına göre: İbn-i Sirat Nazzal, Dahhak'a ''Beni kabra bıraktığında Ya Rab! bu kabri ve içindekini mübarek eyle,'' diya söylemesini Ona tenbih etmiştir,

 

BİR SONRAKİ KONU İLE DEVAM İÇİN AŞAĞIDAKİ İSİM’E TIKLA

 

KABİR HERKESE DARALIR