BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İ’TİKAD

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İnsanların Hz. Ebu Bekr'in Hilafetinde İcma Edip Ona Uymaları

 

Hz. Ebu Bekr, Abdullah b. Osman b. Amir b. Ka'b b. Sa'd b. Teym b. Murre el-Kureşi et-Teymi'dir.

 

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Hz. Aişe anlatıyor: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ebu Bekr, Sunh'teydi. Ömer b. el-Hattab kalkıp: "Vallahi, Resulullah ölmedi" dedi. Hz. Ömer der ki: "Vallahi, o zaman bundan başka bir şey düşünmedim. Yüce Allah'ın Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) tekrar gönderip bazılarının (münafıkların) ellerini ve ayaklarını keseceğini düşündüm."

 

Hz. Ebu Bekr gelip Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünü açıp onu öptü ve: "Annem babam sana feda olsun, diriyken de, ölüyken de hoşsun. Canım elinde olana yemin ederim ki, Allah sana ebediyen iki ölüm tattırmayacak" dedi.

 

Sonra dışarıya çıkıp: "Ey (Allah'ın Resulü'nün vefat etmediğine) yemin eden, yavaş ol!" dedi. Hz. Ebu Bekr konuşunca Ömer oturdu ve Ebu Bekr, Allah'a hamd ve sena edip şöyle dedi: "Muhammed'e tapan bilsin ki, Muhammed ölmüştür. Allah'a ibadet eden ise bilsin ki, Allah diridir, ölmez. "Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler"[Zümer 30], "Muhammed ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmişti. Ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah'a hiçbir zarar vermez. Allah şükredenlerin mükafatını verecektir"[Al-i İmran 144] Bunun üzerine halk hıçkırarak ağlamaya başladılar. Ensar, Sa'd b. Ubade'nin yanında, Saide oğullarının sofasında toplandılar ve:

 

"Bizden bir emir, sizden bir emir olsun" dediler. Hz. Ebu Bekr, Ömer ve Ebu Ubeyde b. el-Cerrah onların yanına gittiler ve Ömer konuşmak isteyince Ebu Bekr onu susturdu. Hz. Ömer şöyle derdi: 'Vallahi, ben konuşmayı şu sebeple istemiştim: Zihnimde hoşuma giden sözler hazırlamış, Ebu Bekr'in böyle sözler söylemek aklına gelmez diye düşünmüştüm. Hz. Ebu Bekr beliğ bir şekilde konuşup: "Bizler (Kureyş) emirler, sizler (Ensar) ise vezirlersiniz" dedi.

 

Bu söz üzerine Hubab b. el-Münzir: "Hayır vallahi bunu yapmayız.

 

Bizden bir emir, sizden de bir emir olacak!" deyince, Hz. Ebu Bekr: "Hayır! Olmaz bu. Bizler (Kureyş) emirler, sizler (Ensar) ise vezirlersiniz. Onlar, yer itibarıyla Arapların ortasındadır, şerefçe de (eskiden beri) en gözdeleridir. Ömer b. el-Hattab'a veya Ebu Ubeyde'ye biat edin" karşılığını verdi. Hz. Ömer: "Hayır, sana biat ediyoruz. Sen bizim en hayırlımız, efendimiz ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) en sevgili

olanımızsın" deyip, Ebu Bekr'in elini tutarak ona biat etti. Bunun üzerine insanlar da ona biat edince bir kişi: "Sa'd b. Ubade'yi öldürdünüz" dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer: "Allah onu öldürsün" karşılığını verdi. 

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (1241, 3667, 3668, 3669, 3670, 4452, 4453) ve Müslim (942).

 

 

 

 

Hadisin başka bir kanaHa yapılan rivayetinde Hz. Ömer'in şu ifadesi de vardır: "Vallahi, Ebu Bekr'in beni teklif etmesi dışındaki bütün sözleri çok hoşuma gitti. Vallahi, çıkarılıp boynumun vurulması, aralarında Ebu Bekr'in bulunduğu bir topluluğa idareci olmamdan daha sevimlidir."

 

 

Yine başka bir rivayette Hz. Ömer'in şöyle dediği de bildirilmiştir:

"Sesler yükselip herkes bağırmaya başlayınca, ben insanların ihtilafa düşmesinden endişe edip: ''Elini uzat ey Ebu Bekr!'' dedim. Ebu Bekr elini uzatınca ona biat ettim. Bunun üzerine Muhacir ve Ensar da biat ettiler. 

Bu hadisin tamamını Fadail kitabında zikrettik.

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (2462, 3928, 4021, 6829, 6830, 7323) ve Müslim (1691.

 

 

 

Enes b. Malik der ki: Hz. Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberine oturduğu zaman Hz. Ömer son bir hutbe verdi. Bu olay Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği sabah olmuştu. Hz. Ebu Bekr susmuşken Ömer şahadet getirerek şöyle dedi: "Derim ki; dün size bir şey söylemiştim, o, size söylediğim gibi değildir. Vallahi, size söylediğim şeyi ne Allah'ın Kitab'ında gördüm, ne de Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana (ölmeyeceğine dair) bir şey söyledi. Ama ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaşamasını ve hepimiz vefat etmeden ölmemesini temenni etmiştim. Eğer Muhammed öldüyse, Allah içinizde, kendisiyle doğru yolu bulacağınız bir nur yaratmıştır. Allah onunla Muhammed'i doğru yola erdirmiştir. Ona tutunun ki, Allah'ın Muhammed'i erdirdiği doğru yola siz de eresiniz." Sonra Hz. Ömer, Ebu Bekr'i zikrederek şöyle dedi: "Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkadaşı ve mağaradaki iki kişinin ikincisidir. O, müslümanların idaresini almaya daha çok hak sahibidir. Kalkınız ve ona biat ediniz." Halkın bir kısmı daha önce Saide oğullarının sofasında Hz. Ebu Bekr'e biat etmişlerdi. Minberdeki biat ise halkın hepsinin katıldığı bir biattı.

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (7219, 2769).

 

 

 

Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edince Ensar: "Bizden bir emir, sizden bir emir olsun" deyince, Hz. Ömer yanlarına gidip: "Ey Ensar topluluğu! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekr'e halka namaz kıldırmasını emrettiğini bilmiyor musunuz?" diye sordu. Ensar: "Evet biliyoruz" cevabını verince, Ömer: "Hanginiz Ebü Bekr'in önüne geçmeye cüret edebilir?" dedi. Bunun üzerine Ensar: "Ebu Bekr'in önüne geçmekten Allah'a sığınırız" dediler.

 

[T] Sahih hadistir. Ahmed (1/21, 396, 405).

 

 

 

Salim b. Ubeyd, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalandığını söyleyip, Hz. Ebu Bekr'e halka namaz kıldırmasını emrettiğini, sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiğini, Ebu Bekr'in, Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiğini söyleyince halkın kendine geldiğini, sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazının kılınıp defnedilmesini, defnedileceği yer meselesini, sonra Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcaoğullarının onu yıkamasını, sonra Muhacirlerin Ensar'ın yanına gitmesini nakledip şöyle devam etti: Ensar'dan bir kişi: "Sizden bir emir, bizden bir emir olsun" deyince, Hz. Ömer, Ebu Bekr'in elini tutup şöyle dedi: "Kimde Ebu Bekr' de bulunan şu üç özellik var? Yüce Allah: "Mağarada bulunan iki kişiden biri olarak Allah ona yardım etmişti"[Tevbe 40] Bu iki kişi kimdir? "Arkadaşına ''Üzülme, Allah bizimledir'' diyordu ... "[Tevbe 40] Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkadaşı kimdi? Allah kiminle beraberdi?" Sonra Ebu Bekr'in elini açıp ona biat etti. İnsanlar da güzelce ve gönül hoşluğuyla ona biat ettiler.

 

[T] Sahih hadistir. İbn Mace (1234) ve Tirmizi Şemail (397).

 

 

 

Ebü Said el-Hudri anlatıyor: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat ettiği zaman Ensar'ın hatipleri kalkıp her biri: "Ey Muhacirler! Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sizden birini görevlendirince, muhakkak bizden birini de onun yanında görevlendirirdi. Bizce, sizden bir, bizden bir kişi olmak üzere iki kişi halife olsun" dedi ve hepsi de aynı görüşü paylaştı. Zeyd b. Sabit kalkıp şöyle dedi: "Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Muhacirlerdendi. İmam da Muhacirlerden olur. Biz de tıpkı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yardımcıları olduğumuz gibi imamın da yardımcılarıyız." Ebü Bekr kalkıp şöyle dedi: "Allah hayrınızı versin ey Ensar topluluğu. Konuşanınız (Zeyd) doğruyu söyledi. Eğer farklı bir şey yapsaydınız sizinle anlaşamazdık." Sonra Zeyd b. Sabit, Ebü Bekr'in elini tutup: "İşte arkadaşınız, ona biat ediniz" dedi. Sonra gittiler ve Ebü Bekr minbere oturup halka döndü. Hz. Ali'yi göremeyince, onu sordu. Ensar'dan bazıları gidip Hz. Ali'yi getirdiler. Hz. Ebü Bekr: "Ey Resulullah'ın amcasının oğlu ve damadı! Biata gelmemekle müslümanların birlik asasını parçalamak mı istiyorsun 7" deyince Hz. Ali: "Ey Allah Resulü'nün halifesi, azarlamaya başlama!" diyerek ona biat etti. Zübeyr b. el-Avvam'ı göremeyince onu da sordu, onu da getirdiler. Hz. Ebu Bekr: "Ey Resulullah'ın halasının oğlu ve Havarisi! Biata gelmemekle müslümanların birlik asasını parçalamak mı istiyorsun'(" deyince. O da Hz. Ali'nin dediği gibi: "Ey Allah Resulü'nün halifesi, azarlamaya başlama!" diyerek ona biat etti.

 

[T] Sahih hadistir. Ahmed (5/185-186).

 

Aynı isnad ve manayla bu hadis nakledilmiş ancak oradaki ibare şu şekildedir: Ömer b. el-Hattab kalkıp: "Konuşanınız (Zeyd) doğruyu söyledi. Eğer farklı bir şey yapsaydınız sizinle anlaşamazdık" dedi ve Hz. Ebu Bekr'in elinden tutup: "İşte arkadaşınız, ona biat ediniz" dedi. Hem halk, hem de Ömer ona biat ettiler. Muhacir ve Ensar da Hz. Ebu Bekr'e biat ettiler.

 

 

 

İbrahim b. Abdinahman b. Avf bu olayla ilgili şöyle dedi: Hz. Ebu Bekr kalkıp halka hitab ederek Hz. Ali, Zübeyr ve biat etmekten geri duranlara özür beyan ederek şöyle dedi: "Vallahi, emir olayım diye hiç hırsım olmadı, ne bir gündüz ne bir gecelik, gizli ya da açık emırliği Allah'tan hiç dilemedim. Ben, fitneden çekindim. Emirlik sebebiyle rahat edemeyeceğimi de biliyorum. Boynuma öyle bir yük yüklendi ki, Allah'ın bana güç vermesi olmadan onu taşıyabilmem mümkün değiL. Benim yerime onu insanların en kuvvetlisinin almasını isterdim." Bunun üzerine Muhacirler Hz. Ebu Bekr'in özrünü kabul ettiler. Hz. Ali ve Zübeyr de: "Bizim kızmamızın sebebi, sadece bize danışılmadığı içindir. Biz, Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra, insanlar içinde bu işe en layık olanın Ebu Bekr olduğu görüşündeyiz. O, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mağara arkadaşı ve iki kişinin ikincisidir. Biz, onun şerefini ve büyüklüğünü biliyoruz. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayattayken ona halka namaz kıldırmasını emretmişti.

 

 

 

Muhammed b. İshak b. Yesar'ın Meğazf'sinde de geçtiği üzere Hz. Ebu Bekr'in, biat etmekten geri duran Hz. Ali ve başkalarına özür beyan ederken şöyle dediği bildirilmiştir: "Vallahi, bu işi istemememe rağmen, hazır olmayanların gıyabında yapmamız, fitneden ve olayların büyümesinden korktuğumuz içindir. Eğer bu işi o anda yapmak zorunda olmasaydık, emiri (halifeyi) seçerken senin gibilerin de hazır bulunmalarını isterdik." Ebu Bekr sonra halka dönüp şöyle dedi: "Ey insanlar! Bu, Ali b. Ebi Talib' dir ve bana biat etmek zorunda değildir. O biat edip etmemede serbesttir. Bilin ki, sizlerin de bana biat edip etmeme konusunda tercih hakkınız vardır. Eğer bu işe benden başkasını layık görürseniz, o kişiye ilk biat edecek ben olurum." Hz. Ali, onu bu sözlerini duyunca, Ebu Bekr'e karşı içinde hissettiği duyguları değişti ve:

"Bu işe senden daha layığını görmüyoruz" deyip elini uzatarak yanındaki grupla beraber ona biat etti. Bunun üzerine bütün halk Hz. Ali'nin dediğini söyleyip, hilafet işini Ebu Bekr 'e verdiler. Vefat edene kadar ona Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) halifesi denildi. Çünkü Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun halka namaz kıldırmasını emretmişti.

 

 

 

Muhammed b. İshak, Saide oğullarının sofasında cereyan erenleri, ikinci gün halkın genelinin biat edişini anlatıp şöyle dedi: Hz. Ebu Bekr halkın, onun hilafetine karşı kalplerinde bir şey kalmaması için biat konusunda onları muhayyer bıraktı. Halkın isteyerek biat ettiğini görünce gönül rahatlığıyla görevi kabul etti.

 

Hz. Ali ile beraber halkın da biat etmesi sahihtir. Kimsenin: "Hz. Ali veya başkalarının, içindeki başka, dışındaki başkaydı" demesi doğru değildir. Hz. Ali, bu işe haksız bir şekilde yaklaşmayacak veya halka bir şekilde görünürken, içinden başka şeyler geçirmeyecek kadar üstün biridir. Eğer "Hz. Ebu Bekr'in hilafeti konusunda bir araya gelmeleri bu şekilde olmuştur" diyecek olursak, o zaman hiçbir zaman icma olmamıştır demektir. İcma, Şeri delillerden biridir ve onu vehimle hükümsüz kılmaya çalışmak caiz değildir.

 

Hz. Ali'nin, Hz. Ebu Bekr'e altı ay boyunca biat etmediği rivayeti, Zühri'nin sözüdür. Bazı raviler bunu Hz. Fatıma'nın mirasla ilgili kıssasında nakletmişlerdir. Ma'mer b. Raşid bu kıssayı hıfzedip, biat konusunu ayrıca Zühri'nin sözü olarak nakletmiştir.

Ebu Said el-Hudri'den mevsul olarak rivayet edildiğine göre Hz. Ali, Hz. Ebu Bekr 'e, Saide oğullarının sofasında yapılan genel biatta biat etmişti. İkinci gün halk biat ettiği zaman da biat etmiş olabilir.

 

Daha sonra Hz. Fatıma ve Hz. Ebu Bekr arasında miras konusunda tartışma olmuştu. Hz. Fatıma, miras konusunda Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Ebu Bekr 'in duyduğunu duymadığı için isteğinde mazurdu. Hz. Ebu Bekr de Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamberlerin miras bırakmayacağı konusunda hadisi duyduğu için Hz. Fatıma'nın miras almasına izin vermediği için mazurdu. Hz. Fatıma ile Hz. Ebu Bekr arasında olan bu tartışma sebebiyle, Hz. Ali, Hz. Fatıma vefat edene kadar, Hz. Ebu Bekr'in meclislerinde bulunmadı. Hz. Fatıma vefat edince, Zühri'nin de dediği gibi biatını yenilemiş ve gereklerini yerine getirmeye başlamıştır. Hz. Ali'nin evinde oturması, Hz. Ebu Bekr'in hilafetinden hoşlanmadığı manasına gelmez. Zühri'nin rivayetine göre Hz. Ali, Hz. Ebu Bekr'e daha sonra biat etmiş ve onun hilafete layık olduğunu belirtmiştir. Hz. Ali'nin görünüşte biat ettiğini, kalben ise biat etmediğini iddia eden, Hz. Ali'yi yermiş ve onun hakkında çok kötü bir şey demiş olur. Hz. Ali minberdeyken: "Bu ümmetin, Peygamber'inden sonra en hayırlısını söyleyeyim mi?" diye sorunca, halk: "Evet" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Hz. Ali: "Ebu Bekr, sonra Ömer' dir" dedi. Biz iddia ediyoruz ki; Hz. Ali sadece hak olanı yapar ve sadece doğruyu söyler. O, Hz. Ebu Bekr'e biatında ve Hz. Ömer'e yardım edişinde, üstünlüğüne, ilmine, akidesinin güzelliğine, idareciye ve halka nasihat etmedeki iyi niyetine yakışanı yapmıştır. Hz. Ali'nin, Hz. Ebu Bekr ve Ömer'in üstünlüğü konusunda söylediklerini Fadail adlı kitabımızda naklettik.

 

Hz. Ali'nin söylediğinin tersini söyleyenlerin bu sözlerinin bir değeri yoktur. Hz. Ebu Bekr, Hz. Fatıma'nın vefat etmeden önceki hastalığında yanına girip ondan helallik istemiş, Hz. Fatıma da ondan razı olduğunu söylemiştir. Ehl-i Beyt'i sevdiğini söyleyip, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına dil uzatarak onları acizlikle suçlayan ve gizli haliyle açık halinin, sözüyle amelinin değişik olduğunu iddia eden Hz. Fatıma'nın gazabından kurtulmasın. Allah bizi bu duruma düşmekten korusun ve doğruya ulaşmada başarı ihsan etsin.

 

 

 

Şa'bi der ki: Hz. Fatıma hastalanınca, Hz. Ebu Bekr yanına gidip girmek için izin istedi. Hz. Ali, kendisine: "Ey Fatıma! Ebu Bekr yanına girmek için izin istiyor" deyince, Hz. Fatıma: "Ona izin vermemi ister misin?" diye sordu. Hz. Ali: "Evet" cevabını verince, izin verdi ve Hz. Ebu Bekr girip ondan helallik almak istedi ve şöyle dedi: "Vallahi, evi, malı, aileyi ve aşireti, sadece Allah rızası, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ey Ehl-i Beyt sizin rızanız için terk ettim." Daha sonra Hz. Fatıma'dan ısrarla hakkını helal etmesini istedi ve sonunda Hz. Fatıma ona hakkını helal etti.

 

[T] Ravileri güvenilirdir. İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye (5/244).

 

 

 

Zeyd b. Ali b. Hüseyin b. Ali: "Eğer ben Ebu Bekr'in yerinde olsaydım, Fedek konusunda onun yaptığı gibi hüküm verirdim" demiştir.

 

[T] Sahih hadistir. Müslim (87).

 

"Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır" hadisinin senedi eğer sahihse, bu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra Hz. Ali'nin hilafeti alması konusunda delil teşkil etmez. Fadail kitabında, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözle neyi kas de ttiğini açıkladık. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ali'yi Yemen'e gönderince, ondan şikayet edenler ve buğzedenler çoğaldı. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ali'yi ne kadar sevdiğini ve değer verdiğini göstermek, halkın da onu sevmesini, ona düşmanlığı bırakıp dost olmalarını sağlamak için, "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır" buyurmuştur.

 

Başka kanalla gelen rivayetlerde bu hadis: "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır. Allahım! Onunla dost olana dost, düşman olana da düşman ol" şeklindedir.

Bundan kastedilen, Müslümanların birbirleriyle dost olmaları ve düşman olmamalarıdır. Bu hadis, Hz. Ali'nin şu sözüyle aynı manadadır: "Tohumu yaran ve insanı yaratana yemin ederim ki, ümmı olan Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim için: "Seni müminler sever, münafıklar senden nefret eder" buyurmuştur.

 

Bureyde'nin Hz. Ali'yi şikayet ettiği hadiste ise Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ali'ye bUğz mu ediyorsun?" diye sorunca, Bureyde: "Evet" cevabını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona buğzetme. Onu sev ve ona olan sevgin her zaman artsın" buyurdu. Bureyde der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözünden sonra, insanlar arasında benim için Hz. Ali'den daha sevgili kimse olmadı. 

 

 

 

Şafii, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hz. Ali için buyurduğu: "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır" sözünden İslam'daki dostluğun kastedildiğini söylemiştir. Yüce Allah bu konuda: "Çünkü Allah inananların sahibidir. Kafirlerin ise sahibi yoktur''[Muhammed 11] buyurmuştur.  [T] Sahihtir.

 

 

Hz. Ömer'in, Hz. Ali'ye: "Sen her müminin mevlasısın" demesinden kasıt, Hz. Ali'nin her müslümanın dostu olmasıdır.

 

Bir adam Hasan b. el-Hasan'a: "Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır" buyurmuyor mu?" diye sorunca, Hasan b. el-Hasan: "Evet böyle diyor. Vallahi eğer Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözüyle emirlik (halifelik) ve hükmü kastetseydi açıkça söylerdi. Eğer dediğin gibi olsaydı, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara şöyle derdi: "Ey insanlar! Bu sizin sorumlunuz ve benden sonra başınıza geçecek olandır. Onu dinleyin ve itaat edin." Vallahi eğer Allah'ın Resulü Hz. Aliyi bu iş için seçip, kendisinden sonra Müslümanların başına geçmek üzere tayin etseydi ve Hz. Ali de Allah'ın ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrini terk etmiş olsaydı, Allah ve Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrini ilk terk eden o olmuş olurdu.  [T] Sahihtir.

 

 

 

Abdullah b. el-Hasan'ın kardeşi Hasan b. el-Hasan, idarecilerinden birine bir olayı anlattıktan sonra şöyle dedi: "Eğer iş onların dediği gibi, Allah ve Resulü insanların başına, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra geçmesi için Hz. Ali'yi seçmiş olsaydı, Hz. Ali'nin Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emrini yerine getirmemesi sebebiyle en büyük günahı ve suçu işlemiş olması gerekirdi." Rafızi olan biri: "Allah'ın Resulü: ''Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır'' buyurmuyar mu?" diye sorunca, Hasan b. el-Hasan şöyle cevap verdi: "Vallahi, eğer Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bununla emirliği (halifeliği) ve kendisinden sonra insanların idaresini almayı kastetseydi, tıpkı namazı, zekatı, Ramazan orucunu ve haccı açıkça emrettiği gibi açıkça söyler ve: ''Bu, benden sonraki idarecinizdir. Onu dinleyin ve itaat edin'' derdi. Halbuki Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle bir şey söylememiştir. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) insanlara en çok nasihat eden peygamberdi."

 

 

 

Sa'd b. Ebi Vakkas'ın bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Tebuk savaşında Medine'de yerine Hz. Ali'yi bırakınca: "Ey Allah'ın Resulü! Beni çocukların ve kadınların arasında mı bırakıyorsun!" dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Senin, benim yanımdaki konumunun Musa'ya karşı Harun'un konumunda olmasını istemez misin? Şu kadar var ki benden sonra peygamber gelmeyecektir" buyurdu.

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (3706, 4416) ve Müslim (2404).

 

Bir rivayette de, Hasan b. el-Hasan şöyle demiştir: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözüyle, Hz. Ali'nin kendisinden sonra halife olmasını değil, Hz. Musa'nın Tur dağına çıkarken yerine Hz. Harun'u bıraktığı gibi, Tebuk savaşına çıktığı zaman, yerine kendisini Medine'de bıraktığını kasdetmiştir. Nasılolur da Hz. Harun Hz. Musa'dan önce ölmesine rağmen onu yerine halife tayin eder!

 

Yine böylesi iddialara, cevap olarak söylediklerine ilaveten, Hasan b. el- Hasan'ın, Hz. Ali'nin, Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdiği emri yerine getirmemiş olmaktan tenzih ederiz. Hasan el-Hasan'ın kardeşi Abdullah b. el-Hasan der ki: "Hz. Ali'nin, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdiği emri yerine getirmeye gücünün yetmediğini, Resulullah'ın da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona yerine getirmeyeceği emri vermiş olduğunu iddia etmek Hz. Ali'yi aşağılamak ve eksiklik isnad etmek demektir.

 

 

 

Müminlerin emiri Ali b. Ebi Talib, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), vefatından sonra yerine geçmek üzere kimseyi bırakmadığını anlatan rivayetleri, Delail ve Fadail adlı kitaplarımızdaki, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hastalanması başlığı altında zikretmiştik.

Burada onlardan bazılarını zikredeceğiz:

 

 

 

Şakik b. Seleme'nin bildirdiğine göre Hz. Ali'ye: "(Senden sonra) başımıza geçmesi için birini seÇ" denilince, Hz. Ali şöyle karşılık verdi: "Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerine birini bırakmadı ki, ben bırakayım. Allah bir topluluk hakkında hayır dilerse, tıpkı Peygamber'inden sonra en hayırlıları etrafında topladıysa, onları en hayırlılarının etrafında toplar."

 

[T] Hakim (3/79)

 

 

 

Amr b. Süfyan'ın bildirdiğine göre Hz. Ali, Cemel günü şöyle dedi: "Ey insanlar! Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emirlik (halifelik) konusunda herhangi bir vasiyette bulunmadı. Ancak biz, Ebu Bekr'i halife olarak uygun gördük. O da vefat edinceye kadar işleri iyi idare etti ve doğru hareket etti. Sonra Ebu Bekr, yerine Ömer'i tayin etmeyi uygun gördü. O da insanları doğru idare etti ve azimle çalıştı. Sonra bazı topluluklar bu dünyayı istediler ve Allah'ın haklarında dilediği gibi hükmedeceği olaylar meydana geldi."

 

 

Başka bir kanalla Amr b. Süfyan vasıtasıyla babasından rivayet edildiğine göre ise Hz. Ali, hutbesinde şöyle demiştir: "Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) emirlik konusunda herhangi bir vasiyette bulunmadı; ancak Ebu Bekr halife olunca işi idare edip netice de Ömer'i halife seçerek vefat etti. Ömer de bu işi iyi idare edip sonunda o da vefat etti."

 

 

 

Hakem b. Cahl der ki: Hz. Ali, Basra'da bize hutbe verip: "Hiç kimse beni Ebu Bekr ve Ömer'den üstün tutmasın. Beni bunlardan üstün tutana iftira atana verilen cezayı veririm" dedi.

 

 

 

Salim der ki: Ebu Cafer Muhammed b. Ali ve Cafer b. Muhammed'e, Hz. Ebu Bekr ile Ömer'i sorduğumda şöyle dediler: "Ey Salim! Onları dost kabul et ve düşmanlarından uzak dur. Bu ikisi hidayet imamlarıydı." Salim der ki: Cafer b. Muhammed bana: "Ey Salim! Kişi dedesine söver mi? Ebu Bekr benim dedemdir. Eğer bu ikisine dost olup düşmanlarından uzak durmazsam, kıyamet günü Hz. Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şefaati bana nasib olmasın" dedi.

Ebu İsa der ki: Cafer b. Muhammed'in annesi, Ferve bintil-Kasım b. Muhammed b. Ebi Bekr'in kızıydı. Ebu Bekr'in torunlarından birisi bana bunun böyle olduğunu söyledi.2

 

[T] Hasendir ve ravileri güvenilirdir. Abdullah b. Ahmed es-Sünne (1303)

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Hz. Ebu Bekr'in, Hz. Ömer'i Halife Tayın Etmesi