BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İ’TİKAD

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Resulullah'ın (s.a.v.) Ebu Bekr'in Hilafetine İşaret Etmesi, ve Raşıd Halifelerin Sahih Olduğu

 

Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kendisinden Sonra Ebu Bekr'in Hilafetine İşaret Etmesi, Hz. Ebu Bekr'in ve Kendisinden Sonra Gelen Raşıd Halifelerin Sahih Olduğuna Dair Kitaptan Deliller

 

Ebu Musa'nın bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalanınca: "Ebu Bekr'e söyleyin, insanlara namaz kıldırsın" buyurunca, Hz. Aişe: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr yufka yüreklidir. Yerine geçince halka namaz kıldıramaz" dedi. Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ebu Bekr'e söyleyin, insanlara namaz. kıldırsın. Siz muhakkak Yusuf zamanının kadınlarısınız" buyurdu. Ebu Bekr, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayattayken insanlara namaz kıldırmıştır.

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (678, 3385) ve Müslim (420).

 

 

 

Hz. Aişe der ki: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evime girince: "Ebu Bekr'e söyleyin, insanlara namaz kıldırsın" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr yufka yüreklidir. Kur'an okuyunca gözyaşlarına hakim olamaz, namaz kıldırması için başkasına emir versen" dedim. Vallahi, böyle demekten kastım, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yerine geçecek kişinin uğursuz sayılmasından korkmamdır. İki veya üç defa aynı şeyi Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söylememe rağmen Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnsanlara namazı Ebu Bekr kıldırsın. Siz muhakkak Yusuf zamanının kadınlarısınız" buyurdu.

 

[T] Sahih hadistir. Ahmed (6/228-229) ve Müslim (1/313).

 

 

 

Allah'ın Resulü'ne on yıl hizmet edip sohbetinde bulunan Enes b. Malik el-Ensari: anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından önceki hastalığında Ebu Bekr bize namaz kıldırdı. Pazartesi günü namazda saf tutmuşken Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkarak evinin perdesini açıp bize baktı ve tebessüm etti. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzü mushaf yaprağı gibi bembeyazdı. Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüğümüz için sevincimizden neredeyse namazı bozacaktık. Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz için çıktığını zannedip safa dönmek için geriye çekilince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eliyle bize namazı tamamlamamız için işaret etti sonra evine girip perdeyi indirdi ve o gün vefat etti.

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (680,681,754,1205,4448) ve Müslim (419).

 

Beyhaki der ki: Enes b. Malik'in rivayet ettiği, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) perdeyi kapatması, onların Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce sevinmeleri, sabah namazının birinci rekatında olmuştu ve namazı Ebu Bekr kıldınyordu. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendini iyi hissedince sahabenin yanına çıkıp ikinci rekata yetişerek Ebu Bekr'in arkasında namazı kıldı. Ebu Bekr selam verince Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yetişemediği rekatı kıldı ve o gün vefat etti.

Musa b. Ukbe, Meğazi'de, Urve b. ez-Zübeyr ile Abdullah b. Muleyke de bu olayı aynı şekilde anlatmışlardır.

 

 

 

Enes b. Malik der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabeyle kıldığı son namaz, tek elbiseyle ve Ebu Bekr'in arkasında kıldığı namazdır.

 

[T] Sahih hadistir. Ahmed (3/159).

 

 

 

Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bir defasında uyurken kendimi bir su kuyusunun başında gördüm. Kuyunun üzerinde bir kova vardı ve o kuyudan Allah'ın dilediği kadar su çıkardım. Sonra kovayı Ebu Kuhafe'nin oğlu aldı ve onunla bir veya iki kova su çıkardı. Onun çekişinde -Allah kendisine mağfiret buyursun - zayıflık vardı. Sonra kova daha büyük kovaya dönüştü ve onu Hattab'ın oğlu aldı. Artık insanlardan hiç bir yiğit görmedim ki, Ömer b. Hattab'ın çıkardığı gibi su çıkarsın. Nihayet insanlar develerini ağıllarına kapadılar."

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (3664,7021,7022,7475) ve Müslim (2392).

 

 

İbn Ömer de bu hadisi Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı şekilde rivayet etmiştir. 

 

Şafii, peygamberlerin rüyasının vahiy olduğunu söylemiştir. Resulullalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun çekişinde zayıflık vardır" demesi, hilafetinin süresinin az olmasına, çabuk öleceğine, irtidad edenlerle savaşacağı manasındadır. Hz. Ömer'in çok kuvvetli bir şekilde su çekmesi ise hilafetinin uzun süreceği manasındadır.

Şafii de bu hadisi aynı şekilde yorumlamıştır. 

 

 

 

Muhammed b. Cübeyr b. Mut'im, babasının şöyle dediğini bildiriyor: Bir kadın Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip bir konuda konuşunca, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına sonra gelmesini söyledi. Kadın -Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatını kastederek-: "Ey Allah'ın Resulü! Geldiğimde seni bulamazsam ne yapayım?" deyince, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer beni bulamazsan Ebu Bekr'e git" cevabını verdi. 

 

[T] Sahih hadistir. Buhari: (3659, 7220, 7360) ve Müslim (2386).

 

 

 

Ebu Katade'nin rivayet ettiği ve onun su kabını muhafaza ettiği uzun bir kıssa içinde Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İnsanlar Ebu Bekr ve Ömer'e itaat ederlerse doğru yolu bulurlar" buyurmuştur.

 

[T] Müslim (mesacid 311).

 

 

 

Huzeyfe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benden sonra, Ebu Bekr ve Ömer'e uyunuz. Ammar'ın tuttuğu yolda gidiniz ve İbn Mes'ud'un sözüne sarılınız."

 

[T] Ahmed (5/385, 402) ve Tirmizi: (3662).

 

 

 

İbrahim b. Sa'd, "Süfyan - Abdülmelik -Rib'l'nin azatlısı HilalRib'i- Huzeyfe", Amr b. Herim ise "Ebu Abdillah - Rib'i- Huzeyfe" kanalıyla aktarmıştır. Ayrıca Ebu'z-Za'ra tarafından İbn Mes'ud'dan da merfu olarak rivayet olunmuştur.

 

 

 

Hz. Aişe der ki: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatına sebep olan hastalığında yanıma girdiğinde ben: "Vah başıma gelene!" deyince Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben hayattayken senin ölmeni, senin namazını kılıp seni defnetmeyi isterdim" buyurdu. Ben kıskanarak:

"Bence o gün sen hanımlarının birinin yanında olurdun" karşılığını verince Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Benim vay başıma gelene! Bana babanı ve kardeşini çağır da, Ebu Bekr için bir yazı yazayım. Çünkü birinin (hilafeti) arzulamasından ve istemesinden korkarım. Allah ve müminler (hilafet için) Ebu Bekr'den başkasına razı olmazlar."

 

[T] Sahih hadistir. Buhari (5666,7217) ve Müslim (2387).

 

 

 

İbn Abbas'ın rivayetinde, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hastalığının başlangıcında minberde oturup: "Ey insanlar! İnsanlardan beni canıyla ve malıyla en çok destekleyen Ebu Bekr' dir" buyurduğu bildirilmiştir.

 

 

 

Ebu'l-Mualla'nın rivayetinde ise: "İnsanlar içinde hiç kimse, bizi arkadaşlığı ve cömertliğiyle İbn Ebi Kuhafe kadar desteklememiştir" buyurmuştur.

 

[T] Tirmizi: (3659) ve Ahmed (3/478).

 

Bu ve bu manadaki rivayetler, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisinden sonra halife olarak Hz. Ebu Bekr'i gördüğünü göstermektedir. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), onun faziletinden, önceliklerinden ve yaptığı güzel işlerden bahsederek ümmetini uyarmış, onun arkasında namaz kılmalarını emretmiş, ona ve Hz, Ömer'e uyulmasını emretmiştir. Allah en doğrusunu bilir ama, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), müslümanların Ebu Bekr'den başkasının hilafetinde icma etmeyeceğini, herkesin ona biat edeceğini düşündüğünden, açıkça onun halife olması gerektiğini söyleme ihtiyacı hissetmemiştir. Kur'an, Hz. Ebu Bekr'in ve kendisinden sonra gelen halifelerin imametine işaret etmektedir. Yüce Allah bu konuda: "Allah, içinizden inanıp yararlı iş işleyenlere, onlardan öncekileri halef kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halef kılacağına, onlar için beğendiği dini temelli yerleştireceğine, korkularını güvene çevireceğine dair söz vermiştir"[Nur 55] buyurmuştur.

 

Yüce Allah'ın, "Onları biz yeryüzüne yerleştirirsek namaz kılarlar, zekat verirler, uygun olanı emrederler, fenalığı yasak ederler ... "[Hac 41] buyruğundaki halifeliğin ve yeryüzüne yerleştirmenin, Hz. Ebü Bekr, Ömer, Osman ve Ali'nin hilafetinde görülmesi, onların hilafetinin hak olduğuna dalalet eder. Aynı zamanda Tevbe Süresinde savaşa katılmayanlar ve Hudeybiye gazvesinde Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber bulunmayanlara işaret eden "De ki: Benimle asla çıkamayacaksınız, benim yanımda hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız ... ''[Tevbe 83] ayeti, Hz. Ebü Bekr'in imametine dalalet etmektedir. Başka bir sürede ise: "Savaştan geri kalmış olanlar, siz ganimetleri almaya giderken: ''Bırakın, biz de sizinle gelelim'' diyeceklerdir. Onlar Allah'ın sözünü değiştirmek isterler ... "[Fetih 15] yani "Benimle asla çıkamayacaksınız, benim yanımda hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız ... "[Tevbe 83] sözünü değiştirmek isterler. "De ki: ''Bize uymayacaksınız; Allah sizin için önceden böyle buyurmuştur.'' Size: ''Hayır, bizi çekemiyorsunuz'' diyecekler. Aksine, kendileri ancak pek az söz anlayan kimselerdir. Bedevilerden geri kalmış olanlara de ki:

 

Güçlü kuvvetli bir millete karşı, onlar müslüman olana kadar savaşmaya çağrılacaksanız; eğer itaat ederseniz Allah size güzel ecir verir, ama daha önce döndüğünüz gibi yine dönecek olursanız sizi can yakan bir azaba uğratır."[Fetih 15, 16] Yani, eğer sizi cihad için çağıranın çağrısına uyarsanız, Allah size ecir verir. Eğer daha önce yaptığınız gibi sizi cihada çağıranın davetinden yüz çevirirseniz, sizi can yakan bir azaba uğratır. Ayette geçen cihada çağıran kişiden kasıt, "Benimle asla çıkamayacaksınız, benim yanımda hiçbir düşmanla savaşmayacaksınız ... ''[Tevbe 83] ayetinde bahsedilen Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) değildir. Allah, Fetih Süresinde, "Onlar Allah'ın sözünü degıştırmek ısterler...''[Fetih 15] buyurmuş ve Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında (daha önce savaşa katılmayanların) savaşa çıkmaları engellenmiş, onların savaşa çıkmak istemelerini, Allah'ın sözünü değiştirmek istemeleri olarak saymıştır. Bu sebeple, on altıncı ayette geçen ve onları savaşa çağıranın, Peygamber'den sonra gelen birisinin olması gerekir.

 

Mücahid, " ... güçlü kuvvetli bir millete karşı. .. ''[Fetih 16] sözünden Pers ve Rumların kastedildiğini söylemiştir. Hasan el-Basri de aynı görüştedir. Ata ise ayette kastedilenlerin Persler olduğunu söylemiştir.

 

İbn Abbas, ayetten kastedilenlerin Persler olduğunu söylemiştir.

 

Başka bir kanalla yapılan rivayette ise İbn Abbas, ayetten Hanife oğullarıyla Yemame günü yapılan savaşın kastedildiğini söylemiştir. Eğer ayetten kastedilen Yemame ahalisi ise, bu savaş Hz. Ebü Bekr zamanında gerçekleşmiştir. Hz. Ebü Bekr, insanları Müseylime ve Yemame halkından olan Benü Hanife ile savaşmaya çağırmıştır. Eğer Persler ise, onlarla da Hz. Ömer zamanında savaşılmıştır. Hz. Ömer de insanları Kisra ve Persler ile savaşa çağırmıştır. Eğer Persler ile Rumlarsa, Rumların Şam'dan kovulması kastedilmiştir. Onlarla da Hz. Ebü Bekr zamanında savaşılmış, sonra Hz. Ömer zamanında hem Rumlar Şam'dan çıkarılmış, hem de Persler ile savaşılmıştır. Bu da Hz. Ebü Bekr ve Hz. Ömer'in hilafetinin geçerli olduğunu göstermektedir. Birinin hilafetinin geçerli olması, diğerinin de hilafetinin geçerli olduğunu gösterir.

 

Yine Yüce Allah'ın: "Ey inananlar! Aranızda dininden kim dönerse bilsin ki, Allah, sevdiği ve onların O'nu sevdiği, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir millet getirir ... "[Maide 54] buyruğu Hz. Ebu Bekr'in halifeliğinin geçerli olduğuna delalet etmektedir. Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra meydana gelecek dinden dönme olayları, Allah'ın ilmindeydi ve Allah'ın Resulü'ne onlara karşı, Allah'ı seven, Allah'ın da kendilerini sevdiği, müminlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı şiddetli olan, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir topluluğun geleceğini vaad etmişti. Allah'ın vaadi de doğrudur. Eğer Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra olacak irtidadlar Allah'ın ilminde mevcutsa, Hz. Ebu Bekr'in onlarla savaşacağı da ilminde mevcuttur. Hz. Ebu Bekr, kendisine uyan sahabeyle, kendisine isyan eden bedevilere karşı savaşmış, hakkın ortaya çıkıp batılın yok olması için bu konuda yerenlerin yermesinden çekinmemiştir. Allah'ın bu vaadi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefatından sonra gerçekleşmiştir. Bu da Hz. Ebu Bekr'in hilafetinin geçerli olduğunun delilidir.

 

 

 

Hasan, "Ey inananlar! Aranızda dininden kim dönerse bilsin ki, Allah, sevdiği ve onların O'nu sevdiği, inananlara karşı alçak gönüllü, inkarcılara karşı güçlü, Allah yolunda cihad eden, yerenin yermesinden korkmayan bir millet getirir ... ''[Maide 54] buyruğunu açıklarken: "Ayetten kastedilenler, Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra, Hz. Ebu Bekr ile, irtidad eden Araplara karşı savaşan ve onları tekrar İslam'a geri döndürenler kastedilmiştir" dedi.   [T] Sahih

 

İkrime, Katade ve Dahhak ta aynı görüştedir.

 

 

 

Abdullah b. el-Ehtem, Ömer b. Abdilaziz'e şöyle demiştir: Ebu Bekr, Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra hilafete gelip, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetine çağırmış ve onun yolunda gitmiştir. Araplar veya onlardan bazıları irtidad edip, namaz kılmayı kabul edip zekat vermeyi reddedince, Hz. Ebu Bekr, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayattayken onlardan kabul ettiği şey dışında hiçbir şeye razı olmadı. Bunun üzerine kılıçlar kınından çekildi ve savaş ateşi tutuştu. Sonunda müslümanlarla beraber onlarla savaşıp galip geldi ve yapmayı kabul etmedikleri şeyleri kendilerine kabul ettirip, tekrar İslam'a döndürdü. Hz. Ebu Bekr, ölünceye kadar da bundan ayrılmadı.

 

 

 

Ebu Hureyre iki veya üç defa: Kendisinden başka ilah olmayana yemin ederim ki; eğer Ebu Bekr hilafete geçmeseydi, Allah'a ibadet edilmezdi" deyince, kendisine: "Yavaş ol ey Ebu Hureyre!" karşılığını verdiler. Ebu Hureyre şöyle dedi: "Allah'ın Resulü, Usame b. Zeyd'i yedi yüz kişiyle Şam'a gönderdi. Usame, Zi Haşeb denilen yerde konaklayınca Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat etti ve Medine çevresindeki Araplar dinden döndüler. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabı Hz. Ebu Bekr'in etrafında toplanıp: "Ey Ebu Bekr! Usame'nin ordusunu geri çevir, Medine etrafındaki Araplar dinden dönmüşken onları Rumlara mı göndereceksin?" dediler. Hz. Ebu Bekr: "Kendisinden başka ilah olmayana yemin ederim ki; eğer köpekler Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımlarının ayaklarını sürüp götürseler bile Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdiği bir orduyu geri çevirmem, onun bağladığı bir sancağı çözmem" deyip Usame'yi gönderdi. Usame, irtidad etmeyi düşünen hangi kabilenin yanından geçse, o kabile: "Eğer bunlar kuvvetli olmasalardı, bu orduyu çıkarmazlardı. Onları Rumlarla karşılaşana kadar bekleyelim" dedi. Usame ordusuyla Rumlarla savaşıp hezimete uğratıp zafer kazanarak geri dönünce o kabileler irtidad etmekten vazgeçtiler.   [T] İbn Kesir el-Bidaye ve'n-Nihaye (6/308-309).

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

İnsanların Hz. Ebu Bekr'in Hilafetinde İcma Edip Ona Uymaları