BEYHAKİ

KÜLLİYATI

Nebilerin Kabir Hayatı

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Peygamberlerin Mezarlarındaki Hayatı

 

1- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Peygamberler diri kalır, kabirlerinde namaz kılarlar."

 

Bu hadis, Hasan b. Kuteybe el-Medaini'nin rivayette tek kaldığı hadislerden sayılmaktadır.

 

 

 

2- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Peygamberler diri kalır, kabirlerinde namaz kılarlar."

 

 

3- Başka bir kanalla Ebu'l-Melih, Enes b. Malik'ten mevkuf olarak da rivayet edilmiştir. Enes der ki: "Peygamberler diri kalır, kabirlerinde namaz kılarlar."

 

 

 

4- Ayrıca yine Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Peygamberler kırk geceden sonra kabirlerinde bırakılmazlar. Onlar Sur'a üfleninceye kadar Yüce Allah'ın huzurunda namaz kılarlar."

 

Eğer bu rivayet bu lafız ile sahih ise -Allah doğrusunu bilir"Bırakılmazlar" ifadesi ile sadece bu kadar bir zaman dilimi namaz kılmadıkları kastedilmektedir. Sonra da ilk hadiste rivayet ettiğimiz gibi Allah'ın huzurunda hep namaz kılarlar. Muhtemelen de ruhları ile birlikte cesetlerinin de ref edilmesi kastedilmektedir.

 

 

 

5- Süfyan es-Sevrl, el-Cami'de der ki: Bize bir hocanın haber verdiğine göre Said b. el-Müseyyeb dedi ki: Hiçbir peygamber kabrinde kırk günden fazla kalmış değildir. Sonra da ref edilir ve dirilerin, Allah'ın kendilerini bulundurduğu yerlerde bulunmaları gibi, peygamberler de varacakları yere varırlar.

 

Mirac hakkındaki hadiste ve başka hadislerde Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Musa'yı kabrinde kıyam halinde namaz kılarken gördüğünü, sonra başka peygamberlerle birlikte onu Beytü'l-Makdis'te gördüğünü ve sonra diğer peygamberleri semalarda gördüğünü rivayet ettiğimiz gibi peygamberlerin ölümlerinden sonraki hayatlarına şahitlik eden hadisler vardır ki bunlardan bazıları alttaki rivayetlerde zikredilmiştir. Yüce Allah dilediğini yapar.

 

 

 

6- Enes b. Malik'in sahabeden birinden bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) İsra gecesi Hz. Musa'nın yanına uğradığında o, mezarında namaz kılıyordu.

 

 

 

7- Enes b. Malik der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hz. Musa'nın yanına uğradığımda kendisi, mezarında ayakta namaz kılıyordu" buyurdu.

 

 

 

8- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İsra gecesinde Hz. Musa'nın yanına uğradım. Kırmızı bir kum yığınının yanında kabrinde namaz kılıyordu" buyurdu.

 

Bunu Müslim b. el-Haccac en-Nisaburi, Hammad b. Seleme'den, ayrıca Sevrl - İsa b. Yunus - Cerir b. Abdilhamid kanalıyla Teymfden tahric etti.

 

 

 

9- Ebu Hureyre, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildirir: "Gerçekten kendimi Hicr' de gördüm. Kureyş bana İsra seyahatimi soruyordu. Bana Beytü'l-Makdis'ten tespit edemediğim bazı şeyler sordular. Bu sebeple o kadar müşkül durumda kaldım ki, hiç bir zaman bu kadar sıkılmamıştım. Derken Allah onu bana arz eyledi. Onu görüyordum. (Artık) Bana ne sordularsa kendilerine haber verdim. Bir de kendimi peygamberlerden müteşekkil bir cemaatin içinde gördüm. Baktım ki, Musa kalkmış namaz kılıyor. Düz saçlı, uzunca boylu Şenue kabilesi erkeklerinden biri gibiydi. Bir de baktım İsa b. Meryem kalkmış namaz kılıyor. İnsanlar içinde ona en çok benzeyen Urve b. Mes'ud es-Sekafi' dir. Baktım İbrahim de kalkmış namaz kılıyor. İnsanlar içinde ona en çok benzeyen sahibinizdir (yani benim). Derken namaz vakti geldi, ben onlara imam oldum, namazı bitirince içlerinden biri: ''Ey Muhammed! Şu zat, cehennemin bekçisi Malik'tir. Ona selam ver'' dedi. O doğru döndüğümde o bana selam verdi."

Bunu Müslim, Sahih'te Abdülaziz kanalıyla tahric etti. 

 

[T] Müslim 1/148 (263/163)

 

Said b. el-Müseyyeb ve başkasının rivayetine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peygamberleri Beytü'l-Makdis'te görmüştür. Ebu Zer ve Malik b. Sa'sa'a'nın Mirac konusundaki rivayetlerine göre de Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı peygamberleri semalarda görmüş ve onlarla konuşmuştur. Onlar da kendisiyle konuşmuştur. Bütün bu rivayetler sahihtir ve birbirlerine muhalif değildir. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Musa'yı kabrinde kıyam halinde namaz kılarken görmüştür. Sonra Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürülmesi gibi Hz. Musa başka peygamberlerle birlikte Beytü'l-Makdis'e götürülmüştür. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) diğer peygamberleri orada görmüştür. Yine Hz. Peygamber'in semalara götürülmesi gibi onlar da semalara götürülmüş ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber verdiği gibi onları orada da görmüştür. Peygamberlerin farklı zamanlarda farklı yerlerde bir arada olması gelen doğru haberler doğrultusunda mümkündür. Bütün bunlar peygamberlerin ölümlerinden sonraki hayatlarına delalet etmektedir. Bir sonraki hadis te buna delalet etmektedir.

 

 

 

10- Evs b. Evs der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "En faziletli günlerinizden biri Cuma günüdür. Hz. Adem bu günde yaratıldı ve vefat etti. Sur'a üfürme ve ikinci diriliş üflemesi bu günde olacaktır. Bu günde bana çokça salavat getirin; zira salavatlarınız bana sunulacaktır."

 

"Ey Allah'ın Resulü! Sen toprak olup çürüdükten sonra salavatlarımız sana nasıl sunulacak?" diye sorduklarında ise: "Yüce Allah peygamberlerin bedenlerini yemeyi toprağa yasaklamıştır" buyurdu.

 

Ebu Davud, Sünen'inde tahric etmiştir ve bunun şahitleri vardır. Şöyle ki:

 

 

11- Ebu Mes'ud el-Ensari'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cuma günü bana çokça salavat getirin; zira Cuma gününde salavat getirenin salayatı mutlaka bana sunulacaktır" buyurmuştur.

 

 

 

12- Ebu Umame der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her Cuma günü bana salayatı çokça getiriniz. Çünkü ümmetimin salavatlan bana her Cuma günü sunulur. Ümmetimin bana en çok salavat getireni, derece / makam bakımından bana en yakın olanlandır."

 

[T] Beyhaki, Şuabu'l-İman'da 3/ 110 (3032). Münziri (2/ 328) senedinin hasedir.

 

 

 

13- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmetçisi Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kıyamet günü, her yerde bana en yakınınız, dünyada bana en çok salavat getireninizdir. Allah, Cuma günü ve gecesi bana yüz defa salavat getirenin yüz ihtiyacını giderir. Bunların yetmişi ahiretle ilgili, otuzu ise dünya ihtiyaçlarıyla ilgilidir. Sonra ona Allah bir melek görevlendirir ve bu melek, tıpkı size hediyenin takdim edilişi gibi mezarımda, bana getirdiğiniz salavatları takdim ederek bana salavat getirenin ismini, soyunu ve aşiretini bildirir. Ben de onu, yanımdaki beyaz bir kağıda yazarım."

 

 

 

14- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evlerinizi mezarlığa çevirmeyin. Mezarımı da bayram yeri haline getirmeyin. Bana salavat getirin. Zira nerede olursanız olun, salavatınız bana ulaşır" buyurmuştur.

 

 

 

15- Bu manada diğer hadis: Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biri bana selam gönderdiği zaman Yüce Allah ruhumu bana geri verir ve bana gönderilen selama karşılık veririm" buyurmuştur.

 

Bu söz ile -Allah doğrusunu bilir- selama karşılık vermem için Yüce Allah ruhumu bana geri verdi, demek istemiştir.

 

[T] İsnadı hasendir. Ebu Davud 2/534 (2041).

 

 

 

16- İbn Mes'tid'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın (yeryüzünde) dolaşıp duran melekleri vardır ve bunlar ümmetimden bana gönderilen selamları yanıma ulaştırırlar" buyurmuştur.

 

[T] Ravileri güvenilirdir. Nesai, Amelu'l-yevm ve'l-leyle (66) ile Sünen (3/43).

 

 

 

17- İbn Abbas der ki: "Ümmetinden biri Muhammed'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) salavat getirdiği zaman bir melek: ''Filan kişi sana şöyle şöyle salat ediyor'' diyerek bunu ona ulaştırır."

 

[T] İbn Adiy, el-Kamil (3/1092).

 

 

 

18- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Mezarımda bana salat edeni duyarım. Uzaktan bana salat gönderinin de bu salatı bana ulaşır."

 

Buradaki Ebu Abdirrahman isimli ravi bence Muhammed b. Mervan es-Süddi olup hakkında tartışma vardır. Bunu destekleyen rivayet daha önce geçmiştir.

 

 

 

19- Süleyman b. Suhaym der ki: Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüyamda gördüm ve: "Ey Allah'ın Resulü! Sana gelen ve selam verenlerin selamlarından haberdar olur musun?" diye sordum. Bunun üzerine bana: "Evet, selamlarının karşılığını da veririm" buyurdu.

 

 

 

20- Onların hayatta olduklarının bir delili de şu rivayettir: Ebu Hureyre der ki: İki adam birbirlerine sövdüler. Bunlardan biri. Müslümanlardan, biri de Yahudilerden idi. Müslüman: "Muhammed'i bütün insanlardan üstün kılan, Allah hakkı için" deyince, Yahudi: "Musa'yı bütün insanlardan üstün kılan, Allah hakkı için" dedi. Bunun üzerine Müslüman kızarak Yahudinin gözüne bir yumruk vurdu.

 

Yahudi, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip durumu anlattı. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Müslümanı çağırıp durumu sordu, o da (niçin vurduğunu) itiraf etti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Beni Musa'dan üstün tutmayınız. Çünkü bütün insanlar ölü iken ilk dirilen ben olurum. Bir de bakarım ki Musa, Arş'ın kenarından tutmuş. Artık ölenler arasındaydı da benden önce mi dirildi, yoksa Allah'ın istisna ettiklerinden miydi bilmiyorum."

Buhari, Sahih'inde Ebu'l-Yeman'dan ve Müslim ise Abdullah b. Abdirrahman ile başkası kanalıyla Ebu'l-Yeman'dan rivayet ettiler.

 

 

 

21- Sabit (sahih) hadiste A'rec kanalıyla Ebu Hureyre'den bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konuda şöyle buyurdu: "Allah'ın peygamberlerini birbirlerinden üstün tutmayın! Sur'a üfürüldüğü zaman Allah'ın diledikleri dışında göklerde ve yerde bulunan herkes ölür. İkinci kez üfürüldüğünde de ilk dirilen veya ilk dirilenlerden biri ben olurum. Dirildiğimde Musa'nın Arş'a tutunduğunu görürüm. Tur dağındaki çarpılması yeterli mi sayıldı yoksa benden önce mi dirildi bilmiyorum."

Bu, sahih bir rivayettir. Zira Yüce Allah, şehitlerin kendi katında diri olmaları gibi peygamberlere ruhlarını geri çevirmiştir. Sur'a birinci defa üflendiği zaman peygamberler de ölen herkesle birlikte ölür. Bu ölüm tam manasıyla bir ölüm değil de, kişinin kendini kaybetmesi şeklindedir. Ancak Allah'ın: "Allah'ın diledikleri müstesna (göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır)"[Neml, 87] buyruğunda olduğu gibi Hz. Musa bunların dışındadır. Yüce Allah onu Tür dağındaki çarpılması gününde hesaba çekmiştir. Söylenildiğine göre Allah'ın: "Allah'ın diledikleri müstesna (göklerde ve yerde bulunanlar hep dehşete kapılır)"[Neml 87] buyruğunda olduğu gibi bütün şehitler Allah'ın müstesna kıldığı kimseledir. Bu konuda merfü bir rivayet te nakledilmiştir. Bu rivayet elBa's ve'n-nüşur kitabında zikredilmiştir. Doğruya ulaşmak Allah sayesindedir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Hadislerde Yüzük Kullanma