BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İ’TİKAD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Resullullah'ın
Melekler, Kitaplar, Nebiler, Dirilme, Hesap, Mizan, Cennet, Cehennem Hakkında
Bildirdiklerine, Cennet ve Cehennemin Yaratılmış ve Hakedenler İçin
Hazırlandığına, Havz'a, Kıyamet Alametlerine İman
Resullullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah'ın Melekleri, Kitapları, Peygamberleri,
Öldükten Sonra Dirilmek, Hesap, Mizan, Cennet, Cehennem Hakkında
Bildirdiklerine, Cennet ve Cehennemin Yaratılmış ve Onları Hakedenler İçin
Hazırlanmış Olduğuna, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bildirdiği
Havuzuna, Kıyamet Kopmadan Önce Gerçekleşecek Alametlerine İman Etmek
Yüce Allah şöyle
buyurur: "Peygamber ve inananlar, ona Rabb'inden indirilene inandı. Hepsi
Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine inandı ... "[Bakara
285], "İnkar edenler, tekrar dirilmeyeceklerini ileri sürerler. De ki:
Evet; Rabbime and olsun ki, şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra, yaptıklarınız
size bildirilecektir. Bu, Allah'a kolaydır."[Teğabun 7], "Bunlar,
büyük bir günde tekrar dirileceklerini sanmıyorlar mı? O gün insanlar Alemlerin
Rabbinin huzurunda dururlar."[MutaffifUn 4 - 6], "Amel defteri
kendisine sağından verilen kimse, kolay geçireceği bir hesaba çekilir ve
arkadaşlarının yanına sevinçle döner. Ama amel defteri kendisine arkasından
verilen kimse: ''Mahvoldum'' diye bağırır ve çılgın alevli cehenneme
girer."[İnşikak 7-12], "Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir
kimse hiçbir haksızlığa uğratılmaz"[Enbiya 47] ve "Gerçek tartı
kıyamet günündedir. Tartıları ağır gelenler, işte onlar kurtulanlardır.
Tartıları hafif gelenler, ayetlerimize yaptıkları haksızlıklardan ötürü
kendilerini mahvetmiş olanlardır. "[A'raf 8, 9]
Bu konudaki ayetler
çoktur. Yüce Allah cennet hakkında: "O, takva sahipleri için
hazırlanmıştır"[Al-i İmran 133], Cehennem hakkında ise, "Kafirler
için hazırlanmıştır''[Al-i İmran 131] buyurmuştur. Hazırlanan şey ise muhakkak
yaratılmış ve mevcut olan şey demektir. Allah cennet hakkında, "Allah'a
karşı gelmekten sakınanlar için hazırlanmış eni gökler ve yer kadar olan ...
"[Al-i İmran 133] buyurmuştur. Olmayan şeyin eni de olmaz. Havz hakkında
ise:
"Muhakkak Biz, sana
Kevser'i verdik" buyurmuştur. Kıyamet alametleri hakkında ise:
"Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden inanmamış ya da imanında
bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. De ki:
Bekleyin, şüphesiz biz de beklemekteyiz!"[En'am 158] buyurmuştur.
Yahya b. Ya'mer anlatıyor:
İbn Ömer'e: "Ey Ebü Abdirrahman! Bazı topluluklar kaderin olmadığını iddia
ediyorlar" dediğimde: "Yanımızda onlardan olan kimse var mı?"
diye sordu. Ben: "Hayır" cevabını verince, İbn Ömer şöyle dedi:
Onlarla karşılaştığın zaman onlara, İbn Ömer, "Ben onlardan, onlar da
benden beridir" diyor, de. Ömer b. el-Hattab'ın şöyle dediğini duydum:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında otururken, halinden yolcu
olduğu anlaşılan, bedevi olmayan bir adam yürüyüp, namazda oturduğumuz gibi Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) önünde oturdu, sonra ellerini Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizlerine koydu ve: "Ey Muhammed! İslam
nedir?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"İslam, Allah'tan
başka ilah olmadığına, Muhammed'in de Allah'ın Resulü olduğuna şahitlik etmen,
namaz kılman, zekat vermen, Beyt'i (Kabe'yi) hac etmen ve um re yapman,
cünüplükten dolayı gusletmen, abdest'i tam olarak alman ve Ramazan orucunu
tutmandır" buyurunca, adam: "Bunu yaparsam, ben müslüman mıyım?"
diye sordu. Allah'ın Resulü: "Evet" cevabını verince, adam:
"Doğru söyledin" dedi.
Sonra: "Ey
Muhammed! İman nedir?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman etmen,
Cennete, Cehenneme, Mizan'a iman etmen, öldükten sonra dirilmeye iman etmen,
hayır olsun şer olsun kadere iman etmendir" cevabını verince, adam:
"Bunu yaparsam ben mümin miyim?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Evet" cevabını verince, adam: "Doğru
söyledin" dedi ve: "Ey Muhammed! İhsan nedir?" diye sordu. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ı görüyormuşçasına amel
etmendir. Eğer sen Onu görmüyorsan, O seni görüyor" cevabını verince,
adam:
"Bunu yaparsam ben,
muhsin olur muyum?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet" cevabını verince, adam: "Doğru söyledin" deyip:
"Kıyamet(in kopma)
saati ne zamandır?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sübhanallah! Soru sorulan, bu konuda soruyu sorandan daha çok
bilgiye sahip değildir. Eğer istersen sana alametlerini bildiririm"
buyurunca, adam: "Olur" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem):
"Fakir, yalın ayak
ve çıplakların bina yapmakta birbirleriyle yarış ettiklerini ve kral
olduklarını görmendir" buyurdu. Adam: "Fakir olmaları ne
demektir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hiçbir şeyi olmaması manasındadır" cevabını verdi ve şöyle devam
etti:
"Cariyenin kendi
sahibesini doğurduğunu görürsen, bunlar kıyamet alametlerindendir." Adam:
"Doğru söyledin" deyip kalktı ve gitti. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Bana adamı getirin" buyurunca, adamın peşinden
gittik, ama bulamadık. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Bunun kim olduğunu biliyor musunuz? Bu, Cibril'dir. Size dininizi
öğretmek için geldi. (Dininizi) Ondan alınız. Canım elinde olana yemin ederim
ki, bundan önce hiçbir zaman başkasının kılığında gelmedi. Arkasını dönüp
gidene kadar da onu tanımadım."
[T] Sahih
Beyhaki der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadiste şahadet kelimesini İslam
olarak adlandırmış, İbn Abbas'ın rivayet ettiği heyetle ilgili hadiste ise iman
olarak adlandırmıştır. İki hadis te hem imanın, hem de İslam'ın şahadet kelimesinin
ismi olduğuna delalet etmektedir. Ancak bu hadiste, şahadet kelimesini sarih
olan manası kendisine işaret eden amelleri, ameller de imanı kapsıyor olsa da,
imanı sarih olduğu şekilde tasdik olarak, İslam'ı ise kendisine işaret eden
amellerle açıklamıştır. İman ve İslam'ın ihsanı kapsamasına rağmen, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ihsanı ayrı olarak zikretmiş ve onu ihlas ve
yakin olarak açıklamıştır. Kıyamet alametleri hakkında söylediği:
"Cariyenin kendi sahibesini doğurduğunu görürsen" sözüyle ise
İslam'ın gelişmesini, esirlerin çoğalıp, insanların cariyelerden çocuk
yapacağını kasdetmiştir. Cariye, efendisinden oğlan veya kız doğuracak ve
çocuğu cariyenin efendisi konumunda olacaktır. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) gönderilmesi ve onun şeriatının her yöne yayılması da kıyametin
alametlerinden olması, Allah'ın Resulü ile kıyamet arasında başka peygamber
gelmeyeceği manasındadır. Kıyametin ne zaman kopacağını ise Allah'tan başka
kimse bilemez.
Yahya b. Ya'mer, bu
hadisin iman ile ilgili kısmını: "Allah'a, meleklerine, kitaplarına,
peygamberlerine, ölüme, öldükten sonra dirilmeye, hesaba, Cennete, Cehenneme ve
kaderin tümüne inanmandır" şeklinde nakletmiştir.
Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah'tan başka ilah olmadığına şahitlik edinceye, bana ve getirdiğime
iman edinceye kadar insanlarla savaşmakla emrolundum. Eğer bunu yaparlarsa, hak
etmeleri müstesna olması dışında, kanlarını ve mallarını benden korurlar. Hesabları
ise Allah'a aittir."
[T] Müslim 1/52 (21/24)
ve Buhari (2946).
Beyhaki der ki: Biz,
Kur'an'da, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) indirdiğine, ona
indirilenin, ne o hayattayken, ne de öldükten sonra eksilmediğine ve
artmadığına inanırız. Yüce Allah bu konuda vaadde bulunup, "Doğrusu
Kitab'ı Biz indirdik, onun koruyucusu elbette Biziz"[Hicr 9] ve
"Halbuki o, eşsiz bir kitaptır. Ona önünden de, ardından da batıl gelemez.
O, hikmet sahibi, çok övülen Allah'tan indirilmiştir"[Fussilet 41, 42]
buyurmuştur.
Hasan el-Basrl -Allah
onu şey tan ın şerrinden korusun- şöyle der: "Ona ne bir batıl
eklenebilir, ne de bir hak eksiltilebilir."
Abdullah b. Ömer,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Kıyamet günü kullar Alemlerin Rabbinin huzurunda durur ve kulakların
yarısına kadar ter içinde kahrlar."
[T] Sahih hadistir.
Buhari (4938,6531) ve Müslim (2862).
Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hesabı
konusunda kiminle münakaşa edilirse o kimse helak olmuştur" buyurdu. Bunun
üzerine ben: "Ey Allah'ın Resulü! Allah, ''Kimin kitabı sağından verilirse
artık o kimsenin hesabı kolayca görülür''[İnşikak 7, 8] buyurmuyor mu?"
diye sorunca, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O (hesab
değil, ancak) arzdır" buyurdu.
[T] Sahih hadistir.
Buhari (103, 4939, 6537) ve Müslim (2876).
Hz. Aişe'den
nakledildiğine göre kendisi, Cehennemi hatırlayıp ağlayınca Allah'ın Resulü:
"Neden ağlıyorsun?" diye sordu. Hz. Aişe: "Cehennemi
hatırlayınca ağladım. Kıyamet günü ailenizi hatırlayacak mısınız?"
karşılığını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Üç yer var ki orada kimse kimseyi hatırlamaz: Ameller
tartılırken terazisinin hafif mi, yoksa ağır mı geldiğini öğreninceye kadar.
(Kendisine) amel defterinin verilip: ''Alın kitabı mı okuyun''[Hakka 19]
denildiği zaman, kitabının sağından soluna mı yoksa arkasına mı nereye
konulacağını bilinceye kadar ve Sırat Cehennem'in üstüne kurulduğu zaman."
[T] Hasen hadistir.
Ahmed (6/101, 110).
Ebü Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"İki kelime vardır ki, dile kolay, Rahman'a sevgili ve Mizan'da ağırdır:
(Bu kelimeler şunlardır) Sübhanallahi ve bi-hamdihi sübhanallahi'l-azim (=
Kendisine layık övgülerle Allah yücedir ve eksiksizdir en büyük Allah ne
yücedir)."
[T] Sahih hadistir.
Buhari (6406, 6682, 7563) ve Müslim (2694.
Beyhaki der ki:
Zikrettiğimiz şekilde Mizan'a inanmak vaciptir.
Amellerin tartılmasının
keyfiyeti hakkında ise: "İyiliklerin bulunduğu sayfalar Mizan'ın bir
kefesine, kötülükler de diğer kefeye konulup tartılır" denilmiştir.
Bunun böyle olduğuna
delalet eden bazı rivayetler vardır. Yüce Allah'ın, iyilikler ve kötülüklerin
birbirinden ayrılması için, onların sayısınca cisimler yaratması, sonra da
cisimlerin tartıldığı gibi bunların tartılması da mümkündür. Allah en doğrusunu
bilir.
Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah: ''Salih
kullarım için, hiçbir gözün görmediği, kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin
aklına dahi gelmeyecek şeyler hazırladım'' buyurdu" deyip,
"Yaptıklarına karşılık onlar için saklanan müjdeyi kimse bilmez''[Secde
17] ayetini okudu.
[T] Sahih hadistir. Buhari
(3244, 4779, 4780, 7498) ve Müslim (2824).
Enes b. Malik: "Bir
gün Allah'ın Resulü ... " deyip bir hadisi zikretti ve hadisin sonunda
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu söyledi:
"Muhammed'in canı elinde olana yemin ederim ki, eğer gördüğümü
görseydiniz, az güler çok ağlardınız." Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü!
Ne gördün?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cenneti ve Cehennemi gördüm" cevabını verdi.
[T] Sahih hadistir.
Müslim (426, 2359) ve Buhari (4621, 4686).
Abdullah b. Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sizden biri öldüğü zaman ahiretteki kalacağı yer sabah ve akşam kendisine
gösterilir. O kimse Cennetliklerden ise Cennet'ten, Cehennemliklerden ise
Cehennem'den olan yeri gösterilir ve ona: ''İşte senin oturacağın yer
burasıdır, kıyamet günü Allah seni buraya gönderecek'' denilir."
[T] Sahih hadistir.
Buhari (1379, 3240, 6515) ve Müslim (2866).
Enes der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Mirac'a çıkarıldığım zaman,
kenarları inciden kubbelerle donatılmış bir nehre gittim ve: ''Ey Cibril! Bu
nedir?'' diye sordum, ''Bu, Allah'ın sana verdiği Kevser' dir'' cevabını verdi.
Melek elini uzatıp nehrin çamurundan keskin kokulu misk çıkardı."
[T] Sahih hadistir.
Buhari (4694,6581).
Ebu Hamza der ki: Ebu
Berze, Ubeydullah b. Ziyad'ın yanına girince, Ubeydullah: "Sizin
Muhammed'iniz kısa boylu ve şişman birisidir" dedi. Ebu Berze:
"Muhammed'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sohbetinde bulunduğum için beni
ayıplayacak bir kavmin içinde bulununcaya kadar yaşayacağımı zannetmezdim"
karşılığını verince, Ebu Berze'ye: "Müminlerin emiri, sana Havz'ı sormak
için çağırdı" dediler. Ebu Berze: "Havz'ın neyini soruyor?"
karşılığını verince, Ubeydullah: "Havz'ın varlığı doğru mudur?" diye
sordu. Ebu Berze: "Evet. Havz'ı(n varlığını) yalanlayan kimseye Allah
ondan içirmesin" dedi.
[T] Senedi sahihtir.
Ahmed (4/421) ve Ebu Davud (4749).
Ebu Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Güneş,
battığı yerden doğmadıkça kıyamet kopmaz. Batıdan doğunca, insanlar görür ve
hepsi de iman eder. Ancak, daha önce inanmamış veya imanıyla hiçbir iyilik
kazanamamış olan hiç kimseye bu iman fayda sağlamaz."
[T] Sahih hadistir.
Buhari (4635, 4636, 6506, 7121) ve Müslim (157,158).
Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder:
"Üç şey çıkınca daha önce inanmamış veya imanıyla hiçbir iyilik
kazanamamış olan hiç kimseye bu iman fayda sağlamaz. Güneşin battığı yerden
doğması, Deccal ve Dabbetu'l-Arz."
[T] Sahih hadistir.
Müslim (158).
Yakub b. Asım b. Urve b.
Mes'üd anlatıyor: Bir adam, Abdullah b. Amr' a: "Sen, kıyamet şu zamanda
kopacak diyorsun" deyince, Abdullah b. Amr: "Size hiçbir şey
anlatmamayı içimden geçirdim. Ben size, az zaman sonra büyük bir hadise
göreceksiniz. Kabe yakılacak, diyorum." Şu'be bu cümleyi veya aynı manada
başka bir cümleyi söyledi- Abdullah b. Amr şöyle devam etti: Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Deccal ümmetimin arasında
çıkacak ve kırk (zaman) kalacaktır. Kırk gün mü dedi, kırk ay mı, yoksa kırk
sene mi bilemiyorum. Derken Allah Meryem oğlu İsa'yı gönderecektir. O, Urve b.
Mes'tid gibidir ve Deccal'ı arayıp helak edecektir. Sonra insanlar yedi sene
aralarında düşmanlık olmadan duracak, sonra Allah Şam tarafından soğuk bir
rüzgar gönderecek ve yeryüzünde kalbinde zerre kadar iman bulunan hiç kimse
kalmayacak, hepsinin ruhunu alacaktır. Hatta biriniz bir dağın içine girmiş
olsa, rüzgar da üzerine girerek ruhunu kabzedecektir."
Abdullah b. Amr:
"Bunu Allah'ın Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittim"
deyip şöyle devam etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Geriye insanların kötü takımı, kuş hafifliğinde ve yırtıcı tabiatında
kalacaklar. Bunlar, ne bir iyilik tanıyacaklar, ne de bir kötülükten
sakınacaklar. Şeytan kendilerine temessül ederek: ''Bana icabet etmiyor
musunuz?'' diyecek ve onlara putlara tapmalarını emredecek, onlar da böyle
yapacaklar. Onlar bu halde rızıkları bol, yaşayışları güzel devam ederken Sür'a
üfürülecek, bunu duyan herkes boyun bükecek ve omuzunu kaldıracaktır. -Muhammed
b. Beşşar bunu anlatırken omuzunun birini kaldırdı.- Onu ilk olarak havuzunu
sıvayan bir adam işitecek ve hemen ölecek, sonra ölmeyen hiç kimse
kalmayacaktır. Sonra Allah, çiğ gibi yahut gölge gibi -çiğ ile gölge arasında
tereddüd eden Nu'man'dır)bir yağmur gönderecek - yahut indirecek- Bundan
insanların cesetleri bitecek. Sonra Stir'a bir daha üfürülecek ve birden kalkıp
bakacaklardır. Sonra: ''Ey insanlar, Rabbinize gelin! Bunları durdurun! Çünkü
onlar sorguya çekilecekler''[Saffat 24] denilecektir. Sonra: ''Cehennem
ordusunu çıkarın'' denilecek. ''Kaç kişi?"'' diye sorulunca ise: ''Her bin
kişiden dokuz yüz doksan dokuzunu'' cevabı verilecektir." Muhammed b.
Cafer der ki: "Şu'be bu hadisi bana defalarca anlattı, ben de ona bu
hadisi arz ettim."
[T] Hasen hadistir.
Müslim (2940).
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) eşi Zeyneb der ki: Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) üç defa: "La ilahe illallah" diyerek yüzü kızarmış
bir şekilde uyandıktan sonra: "Yaklaşan bir şerden dolayı Arapların vay
haline. Bugün Yecüc ve Mecüc'ün seddinden şu kadar delik açıldı" buyurdu
ve başparmağı ile şahadet parmağı daire şeklinde birleştirdi. Ben: "Ey
Allah'ın Resulü! Aramızda salihler olduğu halde helak olur muyuz?" diye
sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet kötülükler çoğalırsa"
buyurdu.
[T] Sahih hadistir.
Buhari (3346, 3598, 7059, 7135) ve Müslim (2880).
Beyhaki der ki: el-Ba's
adlı kitapta, Deccal, Hz. İsa'nın inişi, Yecüc ve Mecüc'ün çıkışı ve helak
olmalarıyla kıyamet saatini, Nevvas b. Nu'man'ın ve başkalarının hadisinden
rivayet etmiştik. [T] Müslim (2137).
Ali b. Ebi Talib'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa bile, Allah o günü uzatıp benim Ehl-i
beyt'imden, ismi ismimle, babasının ismi de babamın ismiyle aynı olan bir adam
gönderecektir."
[T] Sahih hadistir.
Ahmed (1/99).
Ali b. Ebi Talib'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa bile, Allah benim Ehl-i
beyt'imden, bir adam gönderecektir. O dünyayı, daha önce zulümle dolu olduğu
gibi, adaletle dolduracaktır."
Hz. Ali'nin bildirdiğine
göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Dünyanın
ömründen sadece bir gün kalsa bile, Allah o günü uzatıp benim Ehl-i beyt'imden,
o dünyayı, daha önce zulümle dolu olduğu gibi, adaletle dolduracaktır."
Abdullah b. Mes'üd da
aynı hadisi rivayet etmiş ve " ... ismi ismimle, babasının ismi de babamın
ismiyle aynı olan bir adam ... " sözünü eklemiştir.
[T] Hasen. Ahmed (1/376,
377, 430,448).
Abdullah b. Mes'ud der
ki: Kıyametin dört alameti dışındakiler gerçekleşmiştir. Gerçekleşmeyen dört
alamet şunlardır: Güneş'in battığı yerden doğması, Deccal, Dabbetu'l-Arz, Yecüc
ve Mecüc. Ameller bu dört alametin gerçekleşmesiyle son bulur." Abdullah
b. Mes'ud böyle dedikten sonra, "Rabbinin bir takım mucizeleri geldiği gün
...''[En'am 158] ayetini okuyarak: "Ayetten kastedilen, büyük alametlerdir"
demiştir.
Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah
buyurdu ki: Böyle bir şeye kalkışmaması gerektiği halde Ademoğlu Beni
yalanladı. Yine böyle bir işe kalkışmaması gerektiği halde Ademoğlu Bana sövdü.
Onun Beni yalanlaması, Benim evvelde olduğu gibi kendisini yeniden yaratacağıma
kadir olamayacağımı ileri sürmesidir. Onun Bana sövmesi ise Benim oğlumun
olduğunu söylemesidir. Ben bir oğul edinmekten münezzehim. Ben hiçbir şeye
ihtiyacı olmayan, doğurmayan, doğrulmayanım ve Benim hiçbir dengim
yoktur."
[T] Sahih hadistir.
Buhari (3193, 4974, 4975).
Ebu Rezin el-Ukayli der
ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Allah
ölüleri nasıl diriltecek ve yarattıkları arasında bu konudaki delili nedir?"
diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Daha önce
uğradığın sana ait olan çorak bir vadinin, daha sonra uğradığında yemyeşil
olduğunu, sonra yine uğradığında çorak olduğunu, sonra tekrar uğradığında
yemyeşil olduğunu görmedin mi?" buyurdu. Ben: "Evet" cevabım
verince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah işte böyle
ölüleri diriltecek. Yarattıkları içindeki delili de budur" buyurdu.
[T] Ahmed (4/11,12).
Beyhaki der ki: Bu konu
Allah'ın Kitab'ında geçmiştir. Yüce Allah: "Yeryüzünü görürsün ki
kupkurudur; fakat Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır, her
güzel bitkiden çift çift yetiştirir. Çünkü Allah halilim ta kendisidir. O,
ölüleri diriltir; yine O, her şeye hakkıyla kadirdir"[Hac 5,6] buyurmuştur.
Ölülerin tekrar diriltileceğine dair Kur'an'da birçok ayet vardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: