BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İ’TİKAD

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Hidayet ve Dalalet

 

Yüce Allah: " ... Allah'ın doğru yola eriştirdiği kimse hak yoldadır. Kimi de saptırırsa artık ona, doğru yola götürecek bir rehber bulamazsın."[Kehf 17], " ... Allah kimi dilerse onu saptırır ve kimi dilerse onu doğru yola koyar."[En'am 39] ve "Sen, sevdiğini doğru yola eriştiremezsin, ama Allah, dilediğini doğru yola eriştirir"[Kasas 56] buyurmaktadır.

 

 

Ebü Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcasına: "La ilahe illallah" kelimesini söyle ki, Allah katında senin için o kelimeyi delil getireyim" deyince, amcası: "Eğer Kureyş kadınları beni ayıplamayacak olsaydı, bu sözü söyleyerek seni memnun ederdim" dedi. Bunun üzerine, "Sen, sevdiğini doğru yola eriştiremezsin, ama Allah, dilediğini doğru yola eriştirir''[Kasas 56] ayeti nazil oldu.

Said b. el-Müseyyeb b. Hazn el-Kureşi, babasından, o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı rivayette bulundu.

 

[T] Sahih. Müslim (24, 25) ve Buhari (1360, 3884, 4675, 4772,6681).

 

 

 

Nevvas b. Sem'an el-Kilabi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kalb ancak Rahman'ın parmaklarından iki parmak arasındadır. Eğer dilerse (hak üzerinde) durdurur ve şayet dilerse saptırır" buyurdu. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle derdi: "Ey kalpleri evirip çeviren Allahım! Kalbimizi dinin üzerine sabit kıL. Mizan, Rahman'ın elindedir. Kıyamet gününe kadar bazı kavimleri yükseltir, bazılarını da alçaltır."

 

[T] Buhari'nin şartına göre sahihtir. Ahmed (4/182) ve İbn Mace (199).

 

 

Beyhaki der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kalb ancak Rahman'ın parmaklarından iki parmak arasındadır" sözünden kasıt, kalplerin Allah'ın kudretinin altında olmasıdır. Yüce Allah, ilimde derinleşen ve "Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme"[Al-i İmran 8] diyenleri övmüştür. Bu ayet ile hadislerde, Allah'ın dilerse onları hidayete kavuşturup hidayet üzere sabit kılacağına, dilerse kalplerini eğriltip dalalete düşüreceğine dair delalet vardır. Kalplerin eğrilmesinden Allah'a sığınırız.

 

 

 

Ubeyd b. Rifaa b. Rafi ez-Zuraki'nin, babasından bildirdiğine göre Uhud savaşı günü müşrikler dönüp çekilince, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Düzgün durun ki, Rabbime hamd edeyim" buyurdu. Bunun üzerine ashab, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında saf oldular ve Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua etti: "Allahım! Bütün hamdler sana mahsustur. Allahım! Verdiğin genişliği daraltacak, daralttığını genişletecek, dalalete düşürdüğünü hidayete erdirecek, hidayete erdirdiğini de dalalete düşürecek, vermediğini (engellediğini) verecek, verdiğini de engelleyecek, uzaklaştırdığını yaklaştıracak, yaklaştırdığını da uzaklaştıracak yoktur. Senin engellediğini verecek yok, verdiğini de engelliyebilecek yok. Allahım! Bereketlerinden, rahmetinden, fazlından ve rızkından bize genişlik ver. Allahım! Değişmeyen ve kaybolmayan tükenmez cennet nimetlerini senden isterim. Allahım! İhtiyaç gününde senden nimet ve korku gününde emniyet isterim. Allahım! Bize verdiğin şeyden (nimetlerden) ve vermediğinden ötürü kötülüğe düşmekten sana sığınınm. Allahım! Bize imam sevdir ve onu gönüllerimizde ziynetlendir. Küfrü, fıskı ve isyam da bize kerih (çirkin) göster. Bizi doğru yolda olanlardan eyle. Allahım! Bizi Müslüman olarak öldür, Müslüman olarak dirilt ve perişanlıkla fitneye düşürmeyerek bizi salih kimselere kavuştur. Allahım! Senin peygamberlerini yalanlayan ve yolundan yüz çeviren kafirleri öldür. Onlara musibet ve azabım ver, ey hak olan ilah!"

 

[T] Ravileri güvenilirdir ama Zehebi metni garip karşılamıştır. Ahmed (3/424) Buhari Edebu'l-Müfred (699) ve Hakim (1/506-507).

 

 

 

İbn Abbas, "Allah'a tövbe etmezler, O'ndan mağfiret dilemezler mi?"[Maide 74] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "Allah (kullarını) tövbe etmeye davet etmiştir, ama Allah onu bağışlamadıkça kul tövbe edemez. " ... Sonra tövbe etsinler diye onların tövbesini kabul etti...''[Tevbe 118] ayeti, tövbenin başlangıcının Allah'tan olduğunu göstermektedir.

 

 

 

İbn Abbas, "Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve sonunda O'nun katında toplanacağınızı bilin''[Enfal 24] ayetini açıklarken şöyle dedi: "Allah, mümin ile kafir arasına girer. Aynı zamanda kafir ile iman arasına girer."

 

"Onların kalplerini, gözlerini, ona ilk defa inanmadıkları gibi çeviririz ...''[En'am 110] ayeti, "Dünyaya geri gönderilseler, daha önce olduğu gibi, onlarla hidayet arasına girilir" manasındadır.

 

 

 

Hz. Müsa: "Rabbimiz! Mallarını yok et, kalplerini sık; çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar"[Yunus 88] diye dua edince Allah onun duasına icabet etti ve Firavun ile iman arasına girdi ve Firavun, iman etmesi kendisine fayda vermeden boğuldu.

 

"Rabbim! Beni azdırmana karşılık ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!"[Hicr 39] ayetindeki azdırmaktan kasıt, dalalete düşürmektir.

 

"Sizler ve taptığınız şeyler, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıcı değilsiniz"[Saffat 161 - 163] ayeti ise: "Sizler dalalete düşmezsiniz ve sadece Cehenneme girmelerine hükmettiğim kişileri dalalete düşürürüm" manasındadıL

 

" ... Böylece her ümmete işini güzel gösterdik...''[En'am 108] ayeti ise, Yüce Allah'ın, onların ölene kadar yaptıkları işleri güzel göstermesi manasındadır.

 

 

Yine Yüce Allah, "And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık''[A'raf 179] ve "Sizi yarattığı gibi yine O'na döneceksiniz. Allah insanlardan bir takımını doğru yola eriştirdi, fakat bir takımı da sapıklığı hak etti"[A'raf 29,30] buyurmaktadır.

 

 

 

İbn Abbas der ki: Yüce Allah, Adem oğullarını mümin ve kafir olarak yarattığını bildirerek, "Sizin kiminizi kafir, kiminizi de mümin olarak yaratan O'dur''[Teğabun 2] buyurmuştur. Kıyamet günü de, daha önce mümin ve kafir olarak yarattığı gibi, aynı şekilde haşredecektir.

 

 

Yine Yüce Allah, "Semüd milletine, doğru yolu göstermiştik, ama onlar körlüğü, doğru yolda gitmeye tercih ettiler"[Fussilet 17], "Rabbin, yalnız Kendisine tapmanızı ... emretti"[İsra 23] buyurmuştur.

 

"De ki: "Hepsi Allah'tandır" ... ''[Nisa 178] ayetinden kastedilen, iyiliğin de, kötülüğün de Allah'tan olmasıdır. Allah, iyilik vererek seni nimetlendirmiş, kötülükle de müptela kılmıştır.

 

"Sana ne iyilik gelirse Allah'tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir ... "[Nisa 79] ayetindeki iyilikten kastedilen Bedir zaferi ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o gün elde ettiği ganimetlerdir. Kötülükten kasıt ise, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Uhud günü karşılaştığı zor durum, yüzünün yaralanması ve dişinin kırılmasıdır. Bu rivayetlerin hepsi, Ali b. Ebi Talha'nın İbn Abbas'tan olan rivayetleridir.

 

Said b. el-Müseyyeb, "Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri için yaratmışımdır''[Zariyat 56] ayeti: "Bana ibadet edenleri, sadece bana ibadet etmeleri için yarattım" manasındadır.

 

" ... O'nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur ... ''[İsra 44] ayeti ise: "Tesbih eden her şey, Allah'ı hamd ile tesbih eder" manasındadır.

 

"Cinleri ve insanları ancak Bana kulluk etmeleri ıçın yaratmışımdır"[Zariyat 56] ayetinin, "Mükelleflere, Bana ibadet etmelerini emretmek için yarattım" manasında olduğu da söylenmiştir. Yine:

 

"Sadece bana kulolmanız için yarattım" manasında olduğu da söylenmiştir. Bu ayet, "Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul olarak Rahman'a gelecektir"[Meryem 93] ayeti gibidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kulun Fillerinin Allah'ın Dilemesiyle Olması