BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İ’TİKAD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Fillerin Yaratılması
Yüce Allah'ın,
"İşte her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah budur ... "[Gafir 62]
buyruğunun kapsamına, varlıkların yaratılması girdiği gibi, iyi veya kötü olan fiilleri
de girer. " ... Yoksa Allah'a, Allah gibi yaratması olan ortaklar buldular
da, yaratmaları birbirine mi benzettiler? De ki: Her şeyi yaratan Allah'tır ...
''[Ra'd 16] ayetiyle Yüce Allah, kendisinden başka yaratıcı olmadığını ve
kendisinden başka her şeyin yaratılmış olduğunu bildirmiştir. Eğer fiiller
yaratılmış olmasaydı, Yüce Allah'ın sadece bazı şeyleri yaratmış olması
gerekirdi ve bu da ayete terstir.
Bilindiği gibi fiiller,
sayı bakımından varlıklardan daha çoktur. Eğer Allah varlıkları, insanlar da
fiilleri yaratmış olsaydı, insanların yarattıkları, Allah'ın yarattıklarından
daha çok olurdu. Bununla insanlar Allah'tan daha güçlü ve övülmeye daha layık
olurlardı. Yüce Allah: "Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah
yarattı''[Saffat 96] buyurarak, onların yaptıklarının da Allah tarafından
yaratıldığını bildirmiştir.
Katade der ki:
"İbrahim: ''Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz!
Oysa ki sizi ve yapmakta
olduklarınızı Allah yarattı'' dedi''[Saffat 95, 96] ayetlerindeki yontulan şeylerden
kastedilen putlardır. Hz. İbrahim kavmine: "Sizi de, ellerinizle
yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır" demiştir. [T] Hasen
Deriz ki: Yüce Allah,
" ... Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen 0'dur''[En'am 101]
ayetinde geçen iki şeyle kendini övmüştür. Hiçbir şeyin Onun ilminin dışında
olmadığı gibi, kendisinden başka hiçbir şey de yarattıkları dışına çıkmaz.
Çünkü Yüce Allah: "Sizler, sözlerinizi gizleseniz de, açıklasanız da
birdir. O, kalplerde olam bilir. Yaratan bilmez olur mu? .. ''[Mülk 13,14]
buyurarak, gizli olsun, açıktan olsun onların sözlerini kendisinin yarattığını
ve bütün bunları bildiğini belirtmiştir. "Doğrusu, güldüren de, ağlatan da
O'dur. Doğrusu dirilten de, öldüren de 0'dur''[Necm 43, 44] buyurarak, ölüm ve
hayatı yaratıp, öldüren ve diriltenin kendisi olduğu gibi, gülmeyi ve ağlamayı
yaratıp güldüren ve ağlatanın da kendisi olduğunu bildirmiştir. Kafirin,
Müslümanların öldürülmesine gülmesi, Müslümanların galip gelmesine ağlaması
Allah'ın küfrü (o kafirde) yaratmasıyla olur. Bu da, iyi olsun, kötü olsun
fiillerin Yüce Allah'ın yaratması ile meydana geldiğini gösterir. Çünkü Yüce
Allah: "Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen
atmamıştın, fakat Allah atmıştı. .. ''[Enfal 17] ve "Onu siz mi bitiriyorsunuz,
yoksa bitiren biz miyiz?''[Vakıa 64] buyurarak, öldürme ve atma işini
(Müslümanların) kendileri yaptıkları halde, bu fiiller yokken Kendisinin var
ettiğini bildirmiştir. Öldürme ve atma filleri, kullarda Yüce Allah'ın dilediği
şekilde yaratmasıyla meydana gelmiştir. Bu fiiller, Allah'ın yarattığı
fiillerdir. Allah bu fiilleri kadim olan kudretiyle yaratmıştır. Kulların bu
fiilleri yapabilmeleri, Allah'ın kendilerinde yarattığı güçle mümkündür.
Kulların, bazen yapmak istedikleri işin tersini yapmaları, Yüce Allah'ın, bu
işi yapanın isteğinin hilafında irade buyurduğunun delilidir. O, bizim
Rabbimiz, bizi ve yaptıklarımızı yaratandır. Yarattıklarından hiçbir şey Ona
ortak değildir. Yüce Rabbimiz noksanlıklardan münezzehtir.
İmam Ebu't-Tayyib Sehl b.
Muhammed b. Süleyman, bu konuda şöyle derdi: "Kadir ve Kadim olan Allah'ın
fiili, yaratmaktır. Yaratılmış olanın, bir şeyi yapmaya güç yetirip yapması ise
kesbidir. Yüce Allah, bir şeyi sonradan yapmaya güç yetirmekten (bir şeyi
yapmaya güç yetirmesinin kesbi olmasından) münezzehtir. Yaratılmışlar ise
yaratmaktan acizdir. Allah, bu konuda ve kader konusunda zikrettiğimiz
ayetlerde, bir şeyi yapmaya güç yetirmelerinin kesbi olduğunu bildirmiştir.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünneti de bunun böyle olduğunu
bildirmektedir.
Huzeyfe'nin bildirdiğine
göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah her sanatkarı ve
yapmış olduğu sanatı yaratandır" buyurmuştur.
[T] Buhari Halk Ef'ali'l-ibad
(92), Hakim (1/31), İbn Ebi Asım es-Sünne (357), Beyhaki el-Esma ve's-Sıfat
(37, 570, 825), Şu'abu'l-iman (190),
Ebu Müsa'nın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır ve
şer, kıyamet günü insanların karşısına dikilecek olan iki mahlüktur"
buyurmuştur.
Ebü Davud'un rivayetinde
ise ibare şu şekildedir: "Canım elinde olana yemin ederim ki, maruf ve
münker (iyilik ve kötülük), Kıyamet günü insanların karşısına dikilecek iki
mahlüktur. Maruf, sahibine hayrı vaad edip umutlandını' Münker ise ''Benden
uzak dur, benden uzak dur'' diyecek, ama münker ehli, ona yaklaşmaktan
kurtulamayacaklar."
[T] Ahmed (4/391).
Ebü Umame el-Bahili'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) der ki: "Yüce
Allah şöyle buyurur: Ben, kendisinden başka ilah olmayan Allah'ım. Hayrı ben
yaratıp takdir ettim. Hayrı kendisi için, kendisini de hayır için yaratıp hayrı
onun eliyle yürüttüğüm kişiye ne mutlu. Ben, kendisinden başka ilah olmayan
Allah'ım. Şerri yaratıp takdir ettim. Şerri kendisi için ve kendisini de şer
için yaratıp şerri kendi eliyle yürüttüğüm kişiye de yazıklar olsun."
[T] Taberani el-Kebir
(12797)
Namaza başlarken okunan
dua ile ilgili rivayet edilen, "(Allahım) Hayır Senin elindedir, şer ise
Sana ait değildir" hadisinden kasıt, kişinin Allah'ı överken ve
methederken nasıl edepli olmasını göstermesidir. Kişinin, kötü işleri değil,
sadece güzel işleri Allah'a izafe etmesi demektir. Hadisten, bir şeyin Allah'ın
kudretinde olduğunu söylerken, diğerinin olmadığını iddia etmek değildir. Yine
aynı hadiste: "(Allahım) Hidayete kavuşan, Senin hidayet verdiğindir"
denilmektedir.
Başka bir hadiste:
"Gerçek korunmuş olan, Allah'ın koruduğu kişidir" denilmektedir ve
sonuçta Allah, bazı topluluklara hidayet verirken, bazılarına vermeyebilir,
bazılarını korurken bazılarını korumayabilir. Kime hidayet vermez ve korumazsa,
o kişiyi alçaltır. Alçalttığı kişi hakkında da hayır dilemez. Allah: " ..
.İşte onlar Allah'ın, kalplerini arıtmak istemediği kimselerdir ... "[Maide,
41] buyurmuştur.
Nadr b. Şumeyl:
"(Allahım) Şer ile Sana yaklaşılamaz" derdi.
Nadr b. Şumeyl:
"Şer ise Sana ait değildir" sözünün manasını açıklarken: "Şer
ile Sana yaklaşılamaz" demiştir.
[T] Hasen
İmran b. Husayn der ki: Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Cennetliklerin
cehennemliklerden ayrılacağı belirlenmiş midir?" diye sorulunca, Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" cevabını verdi. (Soruyu soran):
"Öyleyse amel edenler niye am el ediyorlar?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Herkes ne iş için yaratıldıysa o şeyonun
için kolaylaştırılacaktır" buyurdu.
[T] Sahih hadistir.
Buhari (6596, 7551) ve Müslim (2649).
İbn Uleyye'nin
rivayetinde ise: "Çalışınız. Herkese (ne iş için yaratıldıysa) o şeyonun
için kolaylaştırılacaktır" buyurdu.
Ebü Süleyman el-Hattabi,
bu hadis hakkında der ki: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
hadisle sahabeye şöyle demek istemiştir: Kulların yapacakları işin önceden Allah
tarafından bilinmesinin, onların kulluk görevlerini yerine getirmemelerini
gerektirmez. Ancak her yaratılan, gaybda kendisi için takdir edilen şeye
yönlendirilir. Ameli onu kendisi için yazılan saadet veya bedbahtlığa
yönlendirir ve buna göre de ya mükafat alır veya cezalandırılır. Amelin anlamı,
sevap ve cezaya maruz kalacak fiiller yapmaktır. Bu amellerle kişinin lehine
veya aleyhine delil oluşur ve kişi (ahiret günü) bu amellerine göre muamele
görür.
Şeyh Ebu't- Tayyib Sehl
b. Muhammed b. Süleyman şöyle derdi:
Amellerimiz, sevap ve
cezanın göstergesidir. Kişi: "Allah kişiye kötülüğü yapacağını bildiği
halde kötülük yapma imkanı verirse, bu, Allah'ın ona zulmetmesi manasına
gelir" diyemeyeceği gibi, "Allah, kişinin Cehennemlik olmayı hak
edecek amellerini yaratıp bunları kendisine kolaylaştırır, sonra da bu kişiye
ceza verirse bu, Allah'ın ona zulmetmesi manasına gelir" demeye hakkı
yoktur. Çünkü Araplar zulüm sözünü sınırı aşmak manasında kullanırlar. Bizi ve
yaptıklarımızı yaratandan daha üstün emir verecek, ondan başka kuvvet sahibi
yoktur ve ondan başka her şey, yarattıkları ve mülküdür. Allah, mülküne
dilediğini yapar. Allah, yaptıklarından dolayı sorguya çekilemez, oysa onlar
(yaratılmışlar) sorguya çekilirler.
Ebu'l-Esved ed-Dili
anlatıyor: İmran b. Husayn bana: "Ne dersin?
Bugün insanlar ne am el
edecek, neye çaba gösterecekler? Haklarında hükmolunmuş ve bitmiş, geçmiş bir
kader hakkında mı, yoksa istikballerine ait peygamberlerinin kendilerine
getirdiği ve haklarında huccet sabit olan bir hususta mı?" dedi. Ben:
"Haklarında hüküm verilmiş ve geçmiş bir şey hususunda (amel
edecekler)" cevabını verince, İmran b. Husayn: "Peki bu durumda
onların bu yaptıklarından sorumlu tutulmaları zulüm olmaz mı?" dedi. Bunun
üzerine ben şiddetli bir korkuya kapılıp: "Her şey Allah'ın yarattığı ve
mülküdür. O, yaptıklarından sorguya çekilmez, oysa onlar (yaratılmışlar)
sorguya çekilirler" dedim. İmran b. Husayn: "Allah sana merhamet
etsin. Sana sormamın sebebi, sadece aklını sınamak içindi. Muzeyne kabilesinden
iki adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Ey Allah'ın
Resulü! Ne buyurursun? Bugün insanlar ne amel edecek, neye çaba gösterecekler?
Haklarında hükmolunmuş ve bitmiş, geçmiş bir kader hakkında mı, yoksa
istikballerine ait peygamberlerinin kendilerine getirdiği ve haklarında huccet
sabit olan bir hususta mı?" diye sordular. Allah'ın Resulü:
"Haklarında hüküm verilmiş ve geçmiş bir şey hususunda (am el
edecekler)" cevabını verince, onlar: "O halde neden amel ediyoruz?"
diye sordular. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah,
kişiyi iki yerden (Cennet veya Cehennem) hangisi için yaratmışsa, bu yer için
amel yapmayı onun için kolaylaştırır. Yüce Allah'ın Kitab'ındaki, ''Kişiye ve
onu şekillendirene, sonra da ona iyilik ve kötülük kabiliyeti verene and olsun
ki''[Şems 7, 8] buyruğu bunu doğrulamaktadır" dedi.
[T] Sahih. Müslim
(2650).
İbnu'd-Deylemi
anlatıyor: İçimde kaderle ilgili bazı şüpheler belirince, Ubey b. Ka'b'a gittim
ve: "Ey Ebu'l-Münzir! Dinim veya sonum konusunda helakime sebep olmaktan
korktum" dedim. Ubey bana şöyle karşılık verdi: "Yeğenim! Eğer Allah
göklerinde ve yerlerinde bulunan halka azab etseydi onlara zulmetmiş sayılmaz
dı. Eğer onlara rahmetle muamele etseydi bu (onlar için) amellerinin
karşılığından daha hayırlı olurdu. Eğer Uhud dağı kadar altının olsa ve bunu
Allah yolunda harcasan, kadere iman etmedikçe kaderde sana isabet eden şeyin
sana mutlaka erişeceğini, kaderde sana isabet etmeyen şeyin de sana
erişemeyeceğini bilmedikçe, Allah bunu senden kabul etmez. Eğer bundan başka
bir inanç üzerinde ölürsen cehenneme girersin. Kardeşim Abdullah b. Mes'üd'a
gidip bunu sormanda bir sakınca yoktur."
Abdullah b. Mes'üd'a
gidince, bana aynı şeyleri söyledi ve: "Huzeyfe b. el-Yeman'a gidip bunu
sormanda bir sakınca yoktur" dedi. Huzeyfe b. elYeman'a gidip sorduğumda:
"Allah'ın Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dediğini
duydum" deyip aynı şeyleri söyledi.
[T] Sahih. Ahmed (5/182,
185, 189), İbn Mace (77) ve Ebu Davud (4699).
Beyhaki der ki: Süfyan
es-Sevri de Cami' kitabında bunu Ebu Sinan'dan rivayet ederek mutabaat etti.
Ayrıca Kesir b. Murre, İbnü'dDeylemi'den bunu aktarırken başında Sa'd b. Ebi
Vakkas'ı zikredip Huzeyfe'yi zikretmemiştir.
Ma'mer bildiriyor: Amr
b. el-As, Ebu Musa el-Eş'ari'ye: "Kendisiyle Rabbim ile ilgili
tartışacağım birini bulmak isterdim" deyince, Ebu Musa:
"Ben
tartışırım" karşılığını verdi. Amr: "Allah, benim hakkımda takdir
ettiği şey sebebiyle bana azab eder mi?" diye sorunca, Ebu Musa:
"Evet" cevabını verdi. Amr: "Neden?" diye sorunca ise Ebu
Musa: "Çünkü o sana zulmetmez" cevabını verdi. Bunun üzerine Amr:
"Doğru söyledin" dedi.
İyas b. Muaviye der ki:
Kaderiyye dışında hiç kimseyle bütün aklımla tartışmadım. Ben: "Arapların
dilinde zulüm nedir?" diye sorunca, "Kişinin, kendisine ait olmayan
şeyi almasıdır" cevabını verdiler. Bunun üzerine ben: "Her şey
Allah'ındır" dedim. [T] Sahih
Beyhaki der ki: Araplar,
kişinin yapmaya hakkı olmayan şeyi yapmasına zulüm derler. Allah'ın ise yaptığı
her şeyi yapmaya hakkı vardır. Çocukları, delileri ve hayvanları dilediği şeyle
müptela kıldığını görmüyor musun? Allah, "Onlar, günahları yüzünden suda
boğuldular; ateşe sokuldular ... "[Nuh 25] buyurmuş ve onların hem
küçüklerini, hem büyüklerini suda boğmuştur. Yine Allah: "Ad kavminde de
(ibretler vardır). Onlara kasıp kavuran rüzgarı göndermiştik''[Zariyat 41]
buyurmuştur. Küçüklerin, büyüklerin, çocukların ve delilerin değişik belalarla
azaplandırıldığını bildiren daha başka ayetler de vardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: