BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İ’TİKAD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kadere İman
Yüce Allah şöyle
buyurur: " ... Biz, her şeyi apaçık bir kitapta sayıp
yazmışızdır."[Yasin 12] ,"Yeryüzüne ve sizin başınıza gelen herhangi bir
musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce O, Kitab'da bulunmasın ...
"[Hadid 22], " ... O gizliyi de, gizlinin gizlisini de
bilir."[Taha 7], "Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık.''[Kamer 49]
Kader, muktedir olan
kişi tarafından yapılan eylemlerin adıdır. Bu bakımdan "Bir şeyi yaptım,
bir şeye güç yetirdim" anlamında: "Kadertü, Kaddertü" denilir.
Yapılan bir işin "kader" olması, onun yapılması veya yapılmasına
muktedir olunmasıdır. Kişi tarafından binanın yıkılması ile yıkılan binaya
"hedm / mehdlim" denilmesi veya bir şeyin ele geçirilmesi ile ele
geçirilen şeye "kabd / makbud" denilmesi gibi yapılan veya
yapılmasına güç yetirilen bir şeye de "kader / makdur" denilir.
Kadere iman da insan ve diğer canlıların yapacakları eylemlerin daha önce Allah
tarafından bilinmesine, bütün bunların kendi takdiriyle gerçekleşmesine, tüm
mahlukatın iyi veya kötü olarak yaptıkları şeylerin Allah tarafından yaratılmış
olduğuna iman etmek demektir.
Yahya b. Ya'mer
anlatıyor: Basra'da kader hakkında görüş bildiren ilk kişi, Ma'bed
el-Cuheni'dir. Humeyd b. Abdirrahman ile hac için yola çıktık ve Medine'ye
yaklaşınca: "Allah'ın Resulü'nün ashabından bazılarını bulup şunların
kader hakkında söyledikleri şeyleri sorsak" dedik. Mescid' de Abdullah b.
Ömer ile karşılaşınca, birimiz sağ, öbürümüz sol tarafından olmak üzere ikimiz
de ona sokulduk. Ben arkadaşımın bu konuda konuşmayı bana bıraktığını tahmin
ederek İbn Ömer'e: "Ey Ebu Abdirrahman! Bizim tarafımızda, Kur'an'ı
okuyan, ilim sahibi olan ve kader diye bir şeyin olmadığını her işin hemen o
anda meydana geliveren bir durum olduğunu söyleyen kişiler çıktı" dedim.
Bunun üzerine İbn Ömer şöyle karşılık verdi: Onlarla bir daha karşılaşırsan
benim onlardan uzak olduğumu onların da benden uzak olduklarını kendilerine haber
ver. Abdullah'ın yeminle söyleyebileceği bir gerçek varsa o da şudur: Onlardan
biri Allah yolunda Uhud dağı kadar altın harcasa, kadere ve kaderin hayrına ve
şerrine iman etmedikçe kendisinden kabul edilmez.
Abdullah b. Ömer şöyle
devam etti: Ömer b. el-Hattab şöyle demiştir:
Bir gün Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında idik. Bu esnada elbisesi bembeyaz,
saçları simsiyah bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuk izleri görülmüyordu ve
biz de onu tanımıyorduk. Bu kimse Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanına geldi, dizini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dizine dayadı,
ellerini Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) baldırına koydu ve:
"Ey Muhammed! Bana İslam'dan haber ver, İslam nedir?" diye sordu. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "İslam,
Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in, Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna
şahadat edip namazı kılman zekat vermen, Ramazan orucunu tutman ve gücün
yetiyorsa haccetmendir." Adam: "Doğru söyledin" dedi. Hz. Ömer
şöyle dedi: "Biz de bu adama hayret ettik, hem soru soruyor hem de ''Doğru
söyledin'' diyerek tasdik ediyordu." Adam: "Ey Muhammed! Bana imandan
haber ver, iman nedir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle cevap verdi: "İman, Allah'a, meleklerine, kitaplarına,
peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şerri ile kadere inanmandır."
Adam: "Doğru söyledin. Bana ihsanı anlat. İhsan nedir?" diye sorunca,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Allah'ı görür
gibi ibadet etmendir. Sen onu görmesen bile o seni her an görmektedir."
Adam: "Bana Kıyamet saatini haber ver, Kıyamet ne zaman kopacak?"
diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet
hakkında soru sorulan kişi; soran kişiden daha bilgili değildir" cevabını
verdi. Adam: "Kıyametin alametlerini söyle" deyince, Allah'ın Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cariyenin hanımefendisini
doğurması, (yani doğan çocuklar ana ve babalarına köle muamelesi yapacaklar)
yalın ayak çıplak ve fakir koyun çobanlarını yaptırdıkları binalarla boy
ölçüşürken görmendir."
Sonra adam gitti. Hz.
Ömer der ki: Üç gün sonra Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:
"Ey Ömer! O soruları soranın kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu.
Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir" cevabını verince, Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O Cibril' di. Size dininizi öğretmek için
gelmişti" buyurdu. [T] Sahih
İbn Bureyde: "Ben
ve İbn Ya'mer Mescid'de otururken, İbn Ömer geldi" deyip adamın iman
hakkındaki sorusunu nakletti ve Cevabını da şu şekilde zikretti: "Allah'a,
meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, öldükten sonra dirilmeye, hesaba,
Cennete, Cehenneme, hayır ve şerri ile kaderin Allah'tan olduğuna inanmandır."
Ebu Hureyre der ki:
Kureyş müşrikleri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip onunla kader
konusunu tartışınca, "Doğrusu suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.
Ateşe yüzüstü sürüldükleri gün, onlara: ''Cehennemin dokunan azabım tadın'' denir.
Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık"[Kamer 47 - 49] ayetleri nazil
oldu.
[T] Sahih hadistir.
Müslim (2656).
Tavus der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bazılarına yetiştim.
Onlar kader hakkında: "Her şey kaderledir" diyorlar. Abdullah b.
Ömer'in ise: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her şey
kaderledir. Acizlik ve beceriklilik -veya beceriklilik ve acizlik- bile"
buyurdu" dediğini duydum.
[T] Hasen hadistir.
Müslim (2655).
Abdullah b. Amr b.
el-As'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah, gökleri ve yeri yaratmadan elli bin yıl önce kaderleri takdir
etmiştir" buyurmuştur.
[T] Sahih hadistir.
Müslim (2653).
Ebu Hafsa bildiriyor:
Ubade b. es-Samit oğluna şöyle dedi: "Eyoğul! (Kaderinde) sana isabet eden
şeyin (sana ulaşmakta) şaşmayacağını (kaderinde) sana isabet etmeyen şeyin de
sana erişemeyeceğini bilmedikçe imanın tadını bulamazsın. Ben, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu duydum: "Allah'ın ilk
yarattığı şey Kalem' dir. (Yüce Allah Kalem'i yaratınca) ona: ''Yaz!'' diye
emretti. Kalem: ''Ey Rabbim! Ne yazayım?'' diye sorunca, Yüce Allah: ''Kıyamet
kopuncaya kadar (olacak) her şeyin kaderini yaz'' buyurdu." Ey oğul!
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bundan başka (bir inanç)
üzerinde ölen kimse benden değildir" buyurduğunu işittim."
[T] Sahih hadistir. Ebu
Davud (4700), Tirmizi (2155, 3319), Ahmed (5/317).
Hz. Ali der ki: Allah'ın
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber Bakiu'l-Garkad mezarlığında
bir cenazedeyken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden hiç bir
kimse yoktur ki, cennetten veya cehennemden yeri takdir edilmemiş olsun!"
buyurunca, sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! O halde işi oluruna bırakıp
Allah'a tevekkül edelim mi?" diye sordular. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Çalışın, herkese kendisi için yaratılmış olan şey
kolaylaştırılacaktır" buyurup: "Elinde bulunandan verenin, Allah'a
karşı gelmekten sakınanın, en güzel söz olan Allah'ın birliğini doğrulayanın
işlerini kolaylaştırırız. Ama cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan,
en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız''[Leyl
5-10] ayetlerini okudu.
[T] Sahih hadistir.
Buhari (4945, 4949, 6217, 6605, 7552) ve Müslim (2647).
Beyhaki der ki:
Hadisteki kolaylaştırmadan kastedilen, kişinin yaratılmadan önce, kendisi için
takdir edilen şeylerin, hayatında bunları yaparken kendisine
kolaylaştırılmasıdır. Allah'ın Resulü, (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kişinin,
ümit ve korku arasında olmanın alameti olan am eli emretmiştir.
Abdullah (b. Mes'tid)'un
bildirdiğine göre -doğru söyleyen ve doğru söylediği tasdik edilen- Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizin her birinizin
yaratılması (yaratılma başlangıcında) ana baba maddeleri kırk gün anasının
karnında toplanır. Sonra o maddeler o kadar zaman içinde katı bir kan pıhtısı
halini alır. Sonra yine o kadar zaman içinde bir çiğnem et olur. Sonra ona bir
melek gönderilir ve bu melek ona ruh üfler. Sonra onun için şu dört şey
yazılır: Onun işi, rızkı, ameli, eceli ve cehennemlik mi, cennetlik mi olacağı.
Kendisinden başka ilah olmayana yemin ederim ki; sizden biri cehennemliklerin
amelini işler ve cehennemle aralarında sadece bir arşın kalır da yazısı o
kişinin önüne geçer ve cennetliklerin amelini yaparken ölüp cennete girer. Yine
sizden biri cennet ehlinin amelini işler ve cennetle aralarında bir arşın kalır
da yazısı o kişinin önüne geçer ve cehennemlilderin amelini yaparken ölüp
cehenneme girer.''
[T] Sahih hadistir.
Buhari (3208, 3332, 6594, 7454) ve Müslim (2643).
Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Hz. Adem ile Musa münakaşa edip, Hz. Musa, Adem'e: ''Sen bizim
babamızsın. Bizi zarara uğrattın ve Cennetten çıkardın'' deyince, Hz. Adem:
''Allah seni kelamı için seçti ve sana Tevrat'ı yazdı. Allah'ın beni yaratmadan
önce, benim için takdir ettiği şey için mi beni kınıyorsun?'' karşılığını verdi.
Bu sözleriyle Adem, Musa'ya galip geldi.''
[T] Sahih hadistir.
Buhari (6614) ve Müslim (2652).
Beyhaki der ki: Aynı
zamanda bu hadisi Ömer b. el-Hattab ve Ebu Said el-Hudri de Allah'ın
Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet ettiler.
Ubey b. Ka'b'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Hızır'ın öldürdüğü çocuk, kafir olarak mühürlenmişti. Yaşasaydı annesine
ve babasına azgınlık ve küfürle zulmederdi."
[T] Sahih hadistir.
Müslim (2661).
Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cennetlik,
annesinin karnında cennetlik alandır (olması takdir edilendir)" buyurdu.
Beyhaki der ki: Yahya b.
Ubeydillah et-Teymi'nin, babası kanalıyla Ebu Hureyre'den yaptığı bir
rivayette: "Cehennemlik, annesinin karnında cehennemlik alandır (olması
takdir edilendir)" ibaresi de vardır.
İbn Abbas anlatıyor: Bir
gün Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) terkisinde idim, bana şöyle
buyurdu: "Ey delikanlı! -veya ey oğul!- Allah'ın sana kendileri sayesinde
menfaat vereceği bazı kelimeler öğreteyim mi?" diye sorunca, ben:
"Evet" cevabını verdim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Allah'ın buyruklarını gözet ki, Allah da seni gözetip
korusun. Allah'ın (rızasını) her işte önde tut, Allah'ı önünde bulursun. Bolluk
içindeyken (emirlerine bağlı kalmakla) sen Allah'ı tanı ki O da darlığa düşünce
(kurtarmak suretiyle) seni tanısın. Bir şey isteyeceksen Allah'tan iste. Yardım
dileyeceksen, Allah'tan dile. Kalem kıyamete kadar olacakları yazıp kurudu.
Eğer tüm mahlukat, Allah'ın senin için takdir etmediği bir konuda sana fayda
vermek için birleşip bir araya gelseler hiçbir fayda veremezler. Eğer Allah'ın
senin için takdir etmediği konuda bir zarar vermek isteseler, yine sana hiçbir
zarar veremezler. Allah'a inanarak şükredip am el et. Bil ki, sevmediğin bir
şeye sabretmede çok hayır vardır. Zafer sabırla birlikte gelir, kurtuluş ta
sıkıntıyla gelir, zorlukta da kolaylık vardır."
[T] Sahih hadistir.
Tirmizi (2516) ve Ahmed (1/293, 404, 307)
Beyhaki der ki: Leys b.
Sa'd bu hadisi Kays b. el-Haccac'dan nakletmiş ve: "Sahifeler kaldırıldı,
kalemler (in mürekkebi) kurudu" ibaresi geçmiştir. Bu hadisin, İbn
Abbas'tan rivayet edilen şahitleri vardır. "Cennetlik, annesinin karnında
cennetlik olandır (olması takdir edilendir)" hadisi, kader hakkında gelen
rivayetlerle ve Kalem'in olacakları yazmasıyla ters düşmez. Kalem'in, annesinin
karnındayken cennetlik olacağını yazdığı kişi cennetlik olur. Kalem, Allah'ın
ilminde cennetlik olan ve böyle olmasını takdir ettiği kişinin cennetlik
olacağını yazar.
Ebu Hazım der ki:
"Allah, yazmadan önce olacakları bilir, olacaklar yaratılmadan önce onları
yazdı. Mahlukat, Allah'ın ilmi ve yazdığı şekilde yaşar."
Ebu Huzame'nin
bildirdiğine göre babası şöyle der: (Bir adam) Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! İlaç kullanmak, efsun yapmak şeklindeki
tedavi yollarımız ve yaptığımız perhizlerin Allah'ın kaderinden bir şeyi
önleyeceği görüşünde misiniz?" diye sorunca, Allah'ın Resulü: "Onlar
da Allah'ın kaderindendir" buyurdu.
[T] Ahmed (3/421) ve
Tirmizi (2148).
Beyhaki der ki: Bu
hadisin sıhhatine şahitlik eden: "Herkese kendisi için yaratılmış olan şey
kolaylaştırılacaktır" hadisidir. Kişi Allah'ın takdiri ve
kolaylaştırmasıyla tedavi olur veya efsun yapar ya da perhiz yapar. Eğer
bunları yapması takdir edilmeseydi yapamazdı. Doğruya ulaşmak, Allah
sayesindedir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: