BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İ’TİKAD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
İstiva Hakkında
Söylenenler
Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır: "Rahman, Arş'a istiva etmiştir.''[Taha 5] Arş, akıl
sahiplerinin de bildiği gibi divan (taht) manasındadır. Yine Yüce Alah şöyle buyurmuştur:
"Arş'ı su üzerinde iken ... "[Hud 7], " ... O, büyük Arş'ın
Rabbidir."[Tevbe 129], "Arş'ın sahibidir, çok yücedir."[Buruc
15], "Melekleri, Arş'ın etrafını çevirmiş oldukları halde, Rablerini hamd
ile överken görürsün .. ."[Zümer 75], "Yüklenen ve çevresinde
bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler ..."[Gafir, 7] " .. O gün Rabbinin Arş'ını onlardan
başka sekiz tanesi YÜklenir."[Hakka 17], "Rabbiniz, gökleri ve yeri
altı günde yaratan ve sonra Arş'a hükmeden ... "[A'raf 54], "Gökleri,
gördüğünüz gibi, direksiz yükselten, sonra Arş'a hükmeden ... "[Ra'd 2] ,
"... sonra da Arş'a hükmeden Rahman'dır ... "[Furkan 59], "O,
kullarının üstünde yegane tasarruf sahibidir ... "[En'am 18], "Üstün
olan Rablerinden korkarlar ve emr olundukları şeyleri yaparlar."[Nahl 50],
"Güzel sözler O'na YÜkselir ... "[Fatır, 10]
Bu konuda daha bir çok
ayet vardır. Yüce Allah: "Gökte olanın sizi yerin dibine geçirmesinden
güvende misiniz ... "[Mülk 16] buyruğunda Semanın üstündekileri
kastetmiştir. Bu, " ... sizi hurma kütüklerine asacağım ... "[Taha
71] ayeti gibidir. Burada da onların hurma kütüklerinin üzerinde asılmaları
kastedilmiştir. Yine: ''yeryüzünde dört ay daha dolaşın ... ''[Tevbe 2]
ayetinden kastedilen de yerin üzerinde dolaşmaktır. Yüksek olan her şey Sema
manasındadır. Arş ta göklerin en yükseğidir. Allah en doğrusunu bilir ama,
diğer ayetlerde açıklandığı üzere ayetin manası:
"Arş'ın üzerinde
olanın sizi yerin dibine geçirmesinden güvende misiniz ... "[Mülk 16]
şeklindedir.
Ebü Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cennette,
Yüce Allah'ın, Onun yolunda cihad edenler için hazırladığı yüz derece vardır.
Her derece arasında gök ile yer arası kadar mesafe vardır. Allah'tan
istediğiniz zaman Firdevs'i isteyiniz. Çünkü o, cennetin ortası ve en
yükseğidir. Onun üzerinde de Rahman'ın Arş'ı vardır. Cennet nehirleri oradan
kaynar."
[T] Buhari (2790, 7423).
Ebü Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah yaratmayı bitirince, Yanında
Arş'ın üzerinde olan bir kitaba: ''Rahmetim gazabımı geçmiştir'' yazdı"
buyurdu.
[T] Buhari (3194, 7404,
7422, 7453, 7553, 7554) ve Müslim (2751).
Beyhaki der ki: Buna
benzer rivayetler çoktur. Yazdığımız ayetler, "Allah, zatıyla her yerde
mevcuttur" diyen Cehmiyye'nin sözünün asılsız olduğunu gösterir.
Yüce Allah: " ...
Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir ... "[Hadid 4] buyruğuyla
zatını değil ilmini kasdetmiştir. Bu konudaki sahih olan görüş, Allah'ın Arş'a
istiva ettiğini kabul etmek ve keyfiyetini (nasıl olduğunu) sormamaktır. Daha
önceki dostlarımız ve onlardan sonra gelenler: "Arş'a istiva bir çok
ayette zikredilmiş ve bu konuda sahih rivayetler varid olmuştur" dediler.
İstivanın olduğunu kabul
etmek vacip, bunun nasılolduğunu araştırıp keyfiyetini sormak ise caiz
değildir.
Yahya b. Yahya der ki:
Malik b. Enes'in yanındayken, bir adam gelerek: "Rahman, Arş'a istiva
etmiştir"[Taha 5] ayetini okuyup: "Ey Ebu Abdirrahman! İstiva
nasılolmuştur?" diye sorunca, Malik bu soruya kızdığı kadar hiçbir şeye
kızmamıştı. Nihayet onu bir ter bastı. Daha sonra başını kaldırıp: "İstiva
malumdur (ne demek olduğu bilinmektedir), keyfiyeti meçhuldür (nasılolduğu
bilinemez), ona iman etmek vacib (zorunlu) ve keyfiyeti hakkında soru sormak da
bidattir. Ben de senin bidatçi biri olduğunu görüyorum" deyip adamın
dışarıya çıkarılmasını emretti.
[T] Beyhaki: el-Esma
ve's-Sıfat (867).
Beyhaki der ki:
Alimlerimizden birçoğu istiva, gelme, gitme ve inme konusunu (bu şekilde
bilinmesi gerektiğini) delilleriyle sunmuşlardır. Yüce Allah: ''Ve Rabbin
geldiği ve melekler saf saf olduğu zaman''[Fecr 22] ve "Onlar, bulut
gölgeleri içinde, Allah'ın azabının ve meleklerin tepelerine inip işin
bitmesini mi bekliyodar ... "[Bakara 210] buyurmaktadır.
Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Gecenin son üçte biri kalınca Yüce Alah dünya semasına iner ve: ''Bana
dua eden var mı duasını kabul edeyim. Benden isteyen var mı? Kendisini
bağışlayayım'' buyurur."
[T] Sahih hadistir.
Buhari (1145, 6321, 7494) ve Müslim (758).
Beyhaki der ki: Hadis
sahihtir ve sahabeden bir grup bu hadisi Allah'ın Resulü'nden rivayet etmiştir.
Hadis alimleri de bu konuda Kitab ve sünnette varid olan ayet ve hadisleri
nakletmişler, ne sahabe, ne de tabitin istivanın teviline kalkışmamışlardır.
Bunlar da iki kısma ayrılırlar.
Bazıları istivayı kabul
edip tevil etmeden iman etmişler, istivanın nasılolduğunu da Allah'ın
bileceğini söyleyip keyfiyet ve teşbihi nefyetmişlerdir.
Bazıları da istivayı
kabul edip, kelimeyi lügat manasıyla açıklamışlardır. Bu da tevhide ters
düşmez. Bu iki grubu da el-Esma ve'sSıfat adlı kitabımızda, bu konuyla alakalı
bölümde zikrettik.
Netice olarak, Allah'ın istiva
etmesinin, ne bir eğrilikten doğrulma, ne bir yerde karar kılma, ne de
yarattıkları na benzeme şeklinde değildir. O, Arş'ına haber verdiği şekilde
keyfiyetsiz, nerede olduğunu kendisinin bileceği ve bütün yaratıklarından ayrı
olarak istiva etmiştir.
Onun gitmesi, bir yerden
başka bir yere gitmek, gelmesi hareket şeklinde, inmesi, bir yerden bir yere
intikal etme şeklinde değildir. Onun nefsi cisim, yüzü stiret, eli bir uzvu,
gözleri görme organı değildir. Bunları Allah'ın bildirdiği şekilde inanırız ve
keyfiyetini nefyederiz. Yüce Allah: "Hiçbir şey O'na denk
değildir."[İhlas 3] ve "Hiç O'na benzeyen bir şey bilir
misin?"[Meryem 65] buyurmuştur.
Evzai, Malik, Süfyan
es-Sevri ve Leys b. Sa'd'a bu konudaki hadisler sorulunca: "Bunları
geldiği şekilde keyfiyetini sormadan kabul ediniz" dediler. [T] Hasen
Süfyan b. Uyeyne der ki:
"Yüce Allah'ın Kitab'ında kendini vasfettiği her şeyin tefsiri okunduğu
şekildedir ve bu konuda susmak (tevile kalkışmamak) gerekir."
[T] Senedi sahihtir.
Beyhaki el-Esma ve's-Sıfat (683, 869), 906).
Beyhaki der ki: Allah en
doğrusunu bilir ama, Süfyan şunu kasdetmiştir: Onu açıklamaya kalkışmak,
keyfiyetini bilmek için uğraşmaya, bu da Yüce Allah'ı mahlükatın vasıflarıyla
vasıflandırmaya götürür.
Hz. Aişe der ki:
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Sana Kitab'ı indiren
O'dur. Onda Kitab'ın temeli olan kesin anlamlı ayetler vardır, diğerleri de
çeşitli anlamlıdırlar. Kalplerinde eğrilik olan kimseler, fitne çıkarmak,
kendilerine göre yorumlamak için onların çeşitli anlamlı olanlarına uyarlar.
Oysa onların yorumunu ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar: ''Ona
inandık, hepsi Rabbimizin katındandır'' derler. Bunu ancak akıl sahipleri
düşünür"[Al-i İmran 7] ayetini okuyup: "O, Kur'an'ın müteşabih ayetlerine
uyanları gördüğünüzde kalpleri sapanlar diye Allah'ın adlandırdığı kimseler
onlardır, onlardan sakının" buyurdu.
[T] Sahih hadistir.
Buhari (4547) ve Müslim (2665).
Muhammed b. İdris
eş-Şafii: "Asılolana neden ve nasıl?" denilmez" demiştir.
Beyhaki der ki: Rabi b.
Süleyman'ın bildirdiğine göre Şafii, asıl kelimesinden kastedilenin, Kitab veya
Sünnet veya Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabının bazılarının
sözleri ya da insanların icma ettikleri şeyler olduğunu söylemiştir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Ahiret Günü Yüce
Allah'ı Gözlerle Görmek