BEYHAKİ KÜLLİYATI |
KADER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kader'i İnkar Eden İle
Oturup Kalkmak
Kaderiyye Fırkasından
Olanlarla Oturmanın ve Onlarla Kader Konusunu Tartışmanın Yasaklanması Hakkında
Gelen Rivayetler
438- Ömer b. el-
Hattab'ın bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kaderiyye (mezhebin)den olanlarla oturmayın ve onlarla tartışmaya
girmeyin" buyurmuştur.
Bunu Ebu Davud,
Sünen'de, Ahmed b. Hanbel kanalıyla Mukri'den rivayet etti.
439- Ömer b.
el-Hattab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kaderiyye (mezhebin)den olanlarla oturmayın ve onlarla tartışmaya
girmeyin" buyurmuştur.
440- Amr b. Şuayb,
babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) kader konusunda tartışan ashabının yanına çıktı. Ashabından biri
delilolarak bir ayet getirirken bir diğeri başka bir ayet getirmekteydi.
(Öfkesinden dolayı) yüzünde nar taneleri bitmiş gibi olan Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz bunun için mi yaratıldınız? Bununla mı
görevlendirildiniz? Ya da Allah'ın Kitab'ının bir kısmını bir kısmı ile
karşılaştırmak ile mi emrolundunuz? Ne ile emr olunduğunuza bakıp ona uyun ve
size yasaklanan şeyden uzak durun" buyurdu.
441- Başka bir kanalla Abdullah
b. Ömer'den bir öncekinin aynısı aktarılmıştır. Ancak rivayetinde: "Siz
bununla mı emrolundunuz? Bununla mı görevlendirildiniz?" demiştir.
Bu hasen bir isnaddır.
442-443- Ebü Hureyre der
ki: Kader konusunda aramızda tartışıyorken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanımıza çıktı. Kızgınlığından yüzü kızardı ve sanki yanaklarında nar
taneleri oluştu. Bize: "Bunu yapmanız mı emredildi? Yoksa ben bu konular
için mi gönderildim? Sizden öncekiler kader konusunda tartıştıkları için helak
oldular. Bu konuda bir daha tartışmanızı kati bir şekilde yasaklıyorum!"
buyurdu.
[T] Tirmizi 2133
444- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ashabım anıldığında
susun. Kader konusu geçtiğinde susun. Yıldızlar bahis konusu edildiğinde
susun" buyurmuştur.
Bununla Müshir b.
Abdilmelik isnadı ile rivayette tek kalmıştır. Ayrıca İbn Mes'ud, Cabir ve
Sevban'dan da merfu olarak rivayet olunmuştur. Ancak tümünün isnadlarında
zaaflar vardır.
445- Ebu Re ca.
el-Utaridi der ki: İbn Abbas'ın şöyle dediğini işittim: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Bu ümmet, müşriklerin çocukları
(Cennetlik mi, Cehennemlik mi diye tartışmak) ve kader hakkında konuşmadıkları
müddetçe gidişatları orta halli olarak devam eder."
Bunun merfu olması
mahfuz değildir. [T] İbn Hibban (6724),
Hakim (93)
446- Ebu Reca İmran b.
Teym der ki: İbn Abbas'ın Basra'da insanlara hitab ettiğini ve şöyle dediğini
işittim: "Bu ümmet ... müddetçe ... devam eder."
Bu şekilde bunu mevkUf
olarak rivayet etmiştir ve doğrusu da budur.
447- Ebu Reca der ki:
İbn Abbas'ın Basra'da minber üzerinde insanlara hitab ettiğini ve şöyle
dediğini işittim: "Bu ümmet ... müddetçe ... devam eder."
Bu şekilde bunu mevkUf olarak
rivayet etmiştir ve doğrusu da budur.
448- Ebü Red. der ki:
İbn Abbas'ın Basra'da minber üzerinde hitab ettiğini işittim ... Aynı metinle
"münazara etmedikleri müddetçe" ibaresiyle devam ediyor.
449- Zühri,
"Doğrusu suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. O gün yüzüstü ateşe
sürüklendiklerinde ''Cehennemin elemini tadın!'' denir. Biz her şeyi bir kader
ile yarattık"[En'am 148, 149] ayetlerini okudu ve şöyle dedi: "Said
b. el-Müseyyeb'in Ebü Hureyre'den bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): ''Kader konusunda ahir zamanda bu ümmetin en kötüleri
tartışacaktır'' buyurmuştur."
[T] Hakim (3765).
450- Bu hadis başka bir
kanalla Said b. el-Müseyyeb'den Zühri'nin ayeti okuduğu kısım olmadan rivayet
olunmuştur.
451- Hz. Aişe der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Her kim kader konusunda konuşursa, kıyamet gününde bu konuştuğundan
dolayı hesaba çekilir. Kader konusunda konuşmayan ise kıyamet gününde kaderden
dolayı hesaba çekilmeyecektir."
[T] İbn Mace (84).
452- Abdullah b.
Abdirrahman b. Ebi Ebza, babasından bildiriyor: İki adamın kader konusunda
konuştuğu Hz. Ömer'e ulaşınca insanlara hutbe verip tehditte bulunarak ve ağır
bir şekilde cezalandıracağını söyleyerek: "Sizden öncekiler bu konuda
konuştular (tartıştılar) diye helak oldular" dedi. Daha sonra bu konuda
konuşan biri var mıdır diye araştırdım; ama Haccac zamanına kadar kimsenin bu
konuda konuştuğunu görmedim.
453- Abdullah b. Amr der
ki: "Tıpkı bir kabın ters çevrildiği gibi İslam'dan ilk tersine çevrilecek
şey, halkın kaderle ilgili sözleridir."
454- Abdullah b. Amr b.
el-As der ki: "Tıpkı bir kabın yüzüstü ters çevrildiği gibi dinde ilk
tersine çevrilecek şey, halkın kaderle ilgili sözleridir."
Süfyan es-Sevrı,
el-Cami' de Yahya b. Said kanalıyla Muhammed b. elMünkedir'in kardeşinden, o da
Abdullah b. Amr'dan rivayet etti.
455- İdrıs, babasından
bildiriyor: İbn Abbas bir topluluğun kader konusunda tartıştıklarını duyunca
yanlarında oturmayıp yoluna devam etti ve: "Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): ''Biriyle tartışıp durman günah olarak sana yeter. Birine
hasımlığını devam ettirmen zulüm olarak sana yeter'' buyurdu" dedi. Sonra
oradan ayrıldı.
456- Vehb b. Münebbih
bildiriyor: İbn Abbas sabahladığı zaman yedi (şavt) tavaf yaptı. Yanında ben,
Tavus ve azatlısı İkrime vardı. İbn Abbas'ın gözleri zayıflamıştı ve bastonuna
yaslanıyordu. Tavafını bitirince Hatim'e gelip iki rekat namaz kıldı. Sonra
kalkınca biz de onunla birlikte kalktık. Bastonunu azatlısı İkrime'ye verip
bana ve Tavus'a yaslanmaya başladı. Sonra bizimle birlikte Kabe'nin batısında
olan Sehmoğulları ve Cumahoğulları kapısı arasına geldi. Kader ve insanların
hakkında ihtilaf ettiği başka şeyler hakkında konuşan bir grubun yanına vardık.
İbn Abbas yanlarında durunca onlara selam verdi. Selamına cevap verip kendisini
güzel bir şekilde karşıladılar ve oturması için kendisine yer verdiler. Bunun
üzerine İbn Abbas yanlarında oturmak istemedi ve: "Ey kendilerini
ilgilendirmeyen şeyler hakkında konuşanlar topluluğu!" dedi. Hiç kimse
kendisine bir cevap vermedi. İbn Abbas şöyle devam etti: "Allah'ın,
konuşabildikleri, işittikleri, Tuleka (Mekke'nin fethinde affedilenler), ileri
gelenler, akıllı kimseler, Allah'ı ve ayetlerini iyi bilenler oldukları halde
korkularından dolayı susan kullarının var olduğunu bilmiyor musunuz? Onlar
Allah'ın azameti zikredildiği zaman Allah'a olan saygılarından dolayı dilleri
tutulur, kalpleri korkuya bürünür ve akılları başlarından gider. Kendilerine
geldikleri zaman da Allah için güzel ameller işlemeye koşarlardı. Onlar
iyilerin en iyisi olmalarına rağmen kendilerini hata işleyen zalimlerden ve
taksiratta bulunan kimselerden sayarlardı. Onlar iyi ve güçlü kimseler
olmalarına rağmen Allah için az amel işlenmesine razı olmazlar ve Allah için
işlenen çok ameli de çok olarak görmezlerdi. Allah için işledikleri amelleri de
dile getirmezlerdi. Onları gördüğünüz zaman mahzun, korkulu, şefkatli, yufka
yürekli olarak görürsünüz. Ey bidat çıkaranlar! Siz onlara göre neredesiniz?
Bilmiş olun ki; kader konusunu en güzel bilen kader konusunda konuşmayandır.
Kader konusunda en cahil olan da, kader konusunda en fazla konuşan
kimsedir."
Sonra İbn Abbas onları
bırakıp oradan ayrıldı. Daha sonra İbn Abbas'a onların artık o konuda
konuşmadıkları haberi ulaştı. İbn Abbas vefat edinceye kadar da bir daha bu
konuda konuşmadılar.
457- Ebu Amre
bildiriyor: Abdullah b. Abbas kader konusunda tartışan bir grubun yanına geldi
ve şöyle dedi: "Kader konusunda ihtilaf etmeyin. Eğer: ''Allah onların
kendisine itaat etmesini diledi. Ancak onlar Allah'ın iradesi dışına çıkıp
kendi iradeleri ile hareket ettiler'' derseniz Allah'ın mülküne karşı zayıf
olduğunu söylemiş olursunuz. Eğer: ''Allah onları hata işlemeye mecbur etti,
sonra da onlara azap etti'' derseniz: ''Allah onlara zulmetti'' demiş
olursunuz."
Bu mevkUf ve munkatı'
bir hadistir. Başka zayıf bir kanalla da merfu olarak rivayet edilmiştir.
458-459- Amr b. Şuayb, babası
kanalıyla dedesinden bildiriyor: Biz kader konusunda konuşurken Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) çıkıp geldi. (Öfkesinden dolayı) yüzünde nar
taneleri bitmiş gibi olan Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Siz bunun için mi yaratıldınız? Bununla mı emredildiniz? Sizden
öncekiler bundan veya buna benzer şeylerden dolayı helak olmadı mı? Yüce
Allah'ın, kulları masiyet üzere yoğurduğunu, sonra da masiyetlerinden dolayı
onları kınadığını söyleyen kimse Allah'ın kullarına güçleri yetmeyecek şeyler
yüklediğini söylemiş olur. Yüce Allah'ın, kulların ne yapacağım ve nereye
gideceklerini bilmediğini söyleyen kimse de Allah'ı kudreti dışında tutmuş olur
(Allah'ın buna muktedir olmadığını söylemiş olur)."
Lafız Tayalisi'nin
lafzıdır.
İbn Naciye'nin rivayeti:
"Kullarını masiyete mecbur kılmış, sonra da onlara azap etmiştir"
şeklindedir. Halil b. Murra bunu bu şekilde rivayette tek kalmıştır ve kendisi
zayıf birisidir. Güvenilir kimseler bunu bu bölümün başlangıcında zikredildiği
gibi rivayet etmişlerdir. Doğrusunu da Allah bilir.
460- Eyyub'un
bildirdiğine göre Ebü Kılabe şöyle demiştir: "Hevalarına uyan kimselerle
oturmayın. Ben onların kendi batıl yollarına sizleri de çekmeyeceklerinden veya
inandığınız değerlere şüphe katmayacaklarından emin değilim."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Kaderin İspatı
Konusunda Sahabilerden, Din Alimlerinden ve İmamlardan Nakledilenler