BEYHAKİ KÜLLİYATI |
KADER |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
İmanı Veren, Onu
Sevdiren, Güzel Gösteren, Kalbinde Ona Yer Açan, Doğru Yola ileten, Hem Dünya,
Hem Ahirette Sarsılmaz Bir Sözle Sağlamlaştıran Yüce Allah'tır
Lütfuyla ve Fadlıyla
Kullarından Dilediğine iman Verenin, Onu Sevdirip Gönüllerine Güzel Gösterenin,
Kalbinde Ona Yer Açanın, Doğru Yola iletenin, Hem Dünya Hayatında, Hem de
Ahirette Sarsılmaz Bir Sözle Sağlamlaştıranın Yüce Allah Olduğunun Beyanı
Yüce Allah:
"Kendilerine ilim ve iman verilenler şöyle derler"[Rum 56],
"Allah'ın izni olmadan hiç kimse inanamaz"[Yunus 100], "Fakat
Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir"[Hucurat 7]
ve: "Allah kimin gönlünü İslam'a açmışsa o, Rabbinden bir nur üzerinde
değil midir?''[Zümer 22] buyurmuştur. Hz. Musa, Rabbinden: "Rabbim!
Yüreğime ferahlık ver"[Taha 25] diye istekte bulunmuştur. Yüce Allah,
Peygamber'ine: "Seni yetim bulup barındırmadı mı? Şaşırmış bulup da yol
göstermedi mi?''[Duha 6,7] buyurmuştur.
Yine Yüce Allah şöyle
buyurmaktadır: "Biz ona İshak ve (İshak'ın oğlu) Yakub'u da armağan ettik;
hepsini de doğru yola ilettik. Daha önce de Nuh'u ve onun soyundan Davud'u,
Süleyman'ı, Eyyub'u, Yusufu, Musa'yı ve Harun'u doğru yola
iletmiştik"[En'am 84], "Onlar İslam'a girdikleri için seni minnet
altına sokuyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Eğer doğru
kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta
bulunmuştur''[Hucurat 17], "Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat
biz onu kullanmızdan dilediğimizi kendisiyle doğru yola eriştirdiğimiz bir nur
kıldık''[Şura 52] ve:
"Size azap gelip
çatmadan önce Rabbinize dönün. O'na teslim olun, sonra size yardım edilmez. Siz
farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size
indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tabi olun. Kişinin: Allah'a karşı aşırı
gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim
(diyeceği günden sakının)! Yahut şöyle diyecektir: Allah bana hidayet verseydi,
elbette sakınanlardan olurdum."[Zümer 54-57]
Yine: "Allah
dilediğini doğru yola iletir"[Bakara 213], "Sonra (eski hallerine)
dönmeleri için Allah onların tövbesini kabul etti''[Tevbe 118], "Eğer seni
sebatkar kılmasaydık, gerçekten, nerdeyse onlara birazcık meyledecektin"[İsra
74], "Allah sağlam sözle iman edenleri hem dünya hayatında, hem de
ahirette sapasağlam tutar''[İbrahim 27] ve: "Allah kimi doğru yola iletmek
isterse onun kalbini İslam'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş
gibi kalbini iyice daraltır"[En'am 125] buyurmaktadır. Bu manada Kur'an'da
bir çok ayet bulunmaktadır. Allah'ın peygamberleri de küfürden Allah'a
sığınırlar, kendisinden imanda sebat etmeyi, itaatte muvaffak olmayı
dilerlerdi. Çünkü kulun bunları ancak Allah'ın yardımıyla yapabileceğini
biliyorlardı.
Yüce Allah, dostu
İbrahim hakkında haber vererek: "Ey Rabbimiz!
Bizi sana boyun
eğenlerden kıl, neslimizden de sana itaat eden bir ümmet çıkar"[Bakara
128] "Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip
eyle!"[Şuara 84], "Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı
devamlı kılanlardan eyle''[İbrahim 40] ve: "Rabbim! Bu şehri (Mekke'yi)
emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut''[İbrahim 35]
buyurmuştur.
Hz. Şuayb'ın da: "Fakat
başarmam ancak Allah'ın yardımı iledir"[Hud 88] diye dua ettiğini
bildirmiştir. Musa'nın da: "Rabbim! Yüreğime ferahlık ver. İşimi bana
kolaylaştır''[Taha 25] diye dua ettiğini bildirmiştir. Hz. Yusufun: "Beni
müslüman olarak öldür ve beni salihler arasına kat!''[Yusuf 101] diye dua
ettiğini bildirmiştir. Peygamberimizin ve müminlerin: "(Rabbimiz!) Ancak
sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. Bize doğru yolu
göster"[Fatiha 5,6], "Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman
olarak canımızı al"[A'raf 126] ve: "Rabbimiz! Bizi doğru yola
ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme"[Al-i İmran 8] diye dua ettiklerini
bildirmiştir.
364- Kurz b. Alkame
el-Huzal'nin anlattığına göre bir adam: "İslam'ın bir sonu olacak
mı?" diye sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet.
Allah, Araplardan veya Acemlerden hayır murat ettiği her hane halkına İslam'a
girmeyi nasip etti" buyurdu. Adam: "Sonra ne olacak?" diye
sordu. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de: "Sonra kara bulutlar
misali fitneler zuhur edecektir" buyurdu.
[T] İbn Ebi Asım,
el-AhiM ve'l-Mesanı (2305) ve Taberani (19/443).
365-367- Abdullah b.
Mes'üd'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Allah, rızkınızı aranızda paylaştırdığı gibi, ahlakınızı da
aranızda paylaştırdı. Allah, dünyayı sevdiğine ve sevmediğine verir. İmanı ise
sadece sevdiğine verir." -Cüneyd b. Hakim rivayetinde şu ekleme yer
almıştır:- "Kim malı infak etmekten sakınırsa, düşmanla savaşmaktan
korkarsa, gece uykusuzluğundan rahatsız olursa, Sübhanallah Elhamdulillah La
ilahe illallah, Allahu Ekber sözlerini çok söylesin."
Ebü Abdillah der ki: Bu
hadisin isnadı sahihtir. Güvenilir bir ravi olan Ahmed b. Cenab bunu rivayette
tek kalmıştır. Kabisa'nın kardeşi Süfyan b. Ukbe kanalıyla Sevd'den de rivayet
olunmuştur.
Beyhaki der ki: Başka
bir yolla Abdurrahman b. Zeyd kanalıyla babasından merfü olarak, diğer bir
yolla Murre kanalıyla Abdullah (b. Mes'üd)'dan merfü olarak, Mes'üdi ise
babasından mevküf olarak aktardı.
368- Abdullah b.
Mes'üd'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Allah, geçimlerinizi aranızda paylaştırdığı gibi, ahlakınızı da
aranızda paylaştırdı. Allah, dünyayı sevdiğine ve sevmediğine verir. İmanı ise
sadece sevdiğine verir. Allah, bir kulu severse ona imanı verir. Kim malı infak
etmekten sakınırsa, gece uykusuzluğundan rahatsız olursa ve düşmanla
savaşmaktan korkarsa Sübhanallah Elhamdulillah La ilahe illallah, Allahu Ekber
sözlerini çok söylesin,"
Bu, Hz. Ali'den de
rivayet olunmuştur.-
369- Hz. Ali der ki:
"Her şeyi soran ve (verilen cevabı) güzel anlayan biri idim. Ne kadar ayet
nazil olduysa mutlaka ne hakkında ve kim hakkında nazil olduğunu bilmişimdir.
Allah, dünyayı sevdiğine ve sevmediğine verir. İmanı ise sadece sevdiğine
verir."
370- Ubeyd b. Rifaa
ez-Zmaki anlatıyor: Uhud savaşı günü müşrikler dönüp çekilince, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Saf tutunuz da Rabbime övgüde
bulunayım" buyurdu. Bunun üzerine sahabe Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) arkasında saf saf oldular ve Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle dua etti: "Allahım! Bütün hamd Sanadır, Senin yaydığı nı
dürecek, Senin dürdüğünü yayacak, Senin hidayet verdiğini saptıracak, Senin
sapıklıkta bıraktığına hidayet verecek, Senin vermediğine verecek, Senin
verdiğini engelleyecek, Senin uzaklaştırdığını yaklaştıracak, Senin
yaklaştırdığını uzaklaştıracak yoktur. Allahım! Bize bereketlerini, rahmetini,
lütfunu ve rızkını yay. Allahım! Senden sona ermeyecek ve değişmeyecek devamlı
nimetlerini dilerim. Allahım! İhtiyaç gününde Senden nimet, korku gününde
emniyet dilerim. Allahım! Verdiğinin kötülüğünden ve vermediğinin kötülüğünden
Sana sığınınm. Allahım! Bize imanı sevdir ve onu kalplerimizde ziynet kıL. Bize
küfrü, günahları ve isyanı çirkin göster. Bizi rüşde erenlerden eyle. Allahım!
Bizleri müslümanlar olarak öldür, müslümanlar olarak dirilt. Rezil olmadan ve
fitneye düşmeden salihlere kat. Allahım! Elçilerini yalanlayan, Senin yolundan
alıkoyan kafirleri kahret, azabım onların üzerine kıl. Allahım! Ey gerçek ilah,
kendilerine kitap verilen kafirleri kahreyle."
[T] Ahmed (15492).
371- Abdullah b.
Abbas'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
dua ederdi: "Rabbim! Bana yardım et, bana karşı başkalarına yardım etme.
Bana zafer ver, bana karşı başkalarına zafer verme. Kurulan tuzakları lehime
çevir, aleyhime çevirme. Beni hidayete erdir ve hidayeti bana kolaylaştır. Bana
saldırana karşı bana yardım et. Rabbim! Beni Sana çok şükreden, seni çok
zikreden, senin azabından çok korkan, sana çok itaat eden, sadece senin için
eğilen, sana yönelip yakaran bir kişi kıL. Rabbim! Tövbemi kabul et,
kusurlarımı yıka (yok et), duamı kabul et, delilimi sağlam kıl, kalbime hidayet
ver, dilimi doğrult, kalbimin haset ve kinini çıkar."
[T] Tirmizi (4/273
"hasen sahih").
372- İbn Mes'üd der ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi: "Allahım!
Senden hidayet, takva, iffet ve gönül zenginliği isterim."
Bunu Süfyan es-Sevri ile
Şu'be b. el-Haccac ta Ebu İshak'tan rivayet etti.
373- İbn Ömer der ki:
Tek bir oturmada dahi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüz defa:
"Rabbim! Ben bağışla ve tövbemi kabul et. Tövbeleri kabul edip merhamet
eden ancak sensin" şeklinde dua ettiği sayılabilirdi.
[T] Ebu Davud (1516),
Tirmizi (3434) ve İbn Mace (3814).
374-375- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize Teşehhüd'ü
öğretirken gösterdiği önemi atfetmediği bazı kelimeler öğretti: "Allahım!
kalplerimizin arasını birleştir. Arası açık olanları barıştır. Bizi doğru yolu
göster. Bizleri küfrün karanlıklarından İslam'ın aydınlığına çıkar. Günahların
görüneninden ve görünmeyeninden bizi uzak tut. Bize, kulaklarımızda, gözlerimizde,
kalplerimizde, eşlerimiz ve çocuklarımız hakkında bol hayır ver. Tövbelerimizi
kabul eyle. Çünkü Sen tövbeleri çokça kabul eden ve merhametli olansın. Bizi
nimetlerine şükredenlerden ve Seni övenlerden eyle, kulluğumuzu bizden kabul
eyleyip nimetlerini bize tamamla."
Lafız, Ruzbari'nindir.
[T] Ebu Davud (969).
376- Bu hadis başka bir
kanalla da rivayet olunmuştur.
377- Bera b. Azib der
ki: Hendek gününde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) toprak
taşıdığını ve toprağın göğüs kıllarını ya da karnının beyazlığını örttüğünü
gördüm. Bu sırada da Abdullah b. Revaha'nın şu beyitlerini sesini yükselterek
şöyle okumaktaydı:
"Allahım! Sen
olmazsan hidayete ermezdik
Namazı da kılmazdık.
zekatı da vermezdik
Allahım! Üzerimize bir
huzur indiriver
Düşmanla
karşılaştığımızda bize sebat ver
Biz selamı istiyoruz
düşman haddi aştıkça
Bize karşı azgın
davranıp fitneler çıkardıkça."
Şu'be "Onlar bize
karşı haddi aşmaktadır" mısrasının da aklında kaldığını söylemiştir.
Buhari ve Müslim,
Sahih'lerinde Şu'be kanalıyla tahric ettiler.
[T] Buhari (2836).
378- Bera b. Azib
anlatıyor: Hendeği kazarken Hz. Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
bizimle birlikte toprak taşırken gördüm. Taşırken bir yandan da şöyle dua ediyordu:
"Vallahi Yüce Allah olmasaydı doğru yolu bulamaz, oruç tutamaz ve namaz
kılamazdık! Allahım! Üzerimize sükuneti indir ve müşriklerle karşılaştığımızda
ayaklarımızı yolunda sabit kıL. Zira onlar üzerimize saldırmışlardır. Fitne
istedikleri zaman da biz onlara karşı koyarız!"
Buhari, Sahih'inde Arim
b. el-Fadl'dan rivayet etti. [T] Buhari:
(4104, 2836) ve Müslim (1803).
379- Fadale b. Ubeyd,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İslam'la müşerref olup
kendisine yetecek kadar rızka sahip olup buna kanaat edene ne mutlu"
buyurduğunu nakleder.
[T] Tirmizi (2349).
380- Ebü Zer'in
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirdiğine göre Yüce Allah şöyle
buyurur: "Zulmü kendime haram kıldığım gibi kullarıma da haram kıldım. Bundan
dolayı birbirinize zulmetmeyin. Her Adem oğlu gece gündüz günah işler. Ancak
benden bağışlama dilediği zaman yaptığına aldırmadan onu bağışlarım. Doğru yolu
gösterdiklerim hariç hepiniz dalaletteydiniz. Giydirdiklerim hariç hepiniz
çıplaktınız. Doyurduklarım hariç hepiniz açtınız. İçirdiklerim hariç hepiniz
susuzdunuz. Benden hidayeti isteyin ki sizleri doğru yola erdireyim. Benden
giysi isteyin ki sizi giydireyim. Benden yiyecek isteyin ki size yedireyim.
Benden içecek isteyin ki sizleri içireyim. Ey kullarımı Şayet gelmişiniz
geçmişiniz, insanınız cinleriniz, küçüğünüz büyüğünüz, erkeğiniz kadınınız,
yaşlınız çocuğunuz içinizden en takvalı kişi gibi olsalar yine de mülkümde bir
şey arttıramazlardı. Şayet gelmişiniz geçmişiniz, insanınız cinleriniz, küçüğünüz
büyüğünüz, erkeğiniz kadınınız, yaşlınız çocuğunuz içinizden en kafir kişi gibi
olsalar mülkümden ancak bir iğnenin deniz suyundan eksilttiği kadarını eksil te
bilirlerdi."
381- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Şu üç şey
kimde bulunursa imanın tadını alır. Biri, Allah'ı ve Resul'ünü diğer bütün
şeylerden daha fazla sevmesidir. Diğeri kişinin birini sadece Allah rızası için
sevmesidir. Bir diğeri de Yüce Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra
tekrar ona dönmek yerine ateşe atılmayı tercih edebilmesidir."
Buhari ile Müslim bunu
Sahih'te Şu'be b. el-Haccac kanalıyla rivayet ettiler. [T] Buhari (16) ve Müslim (43).
382- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey kalpleri evirip çeviren
Allahım! Kalbimi dininde sabit kıl" duasını çokça yapardı. Kendisine:
"Ey Allah'ın Resulü! Sana ve getirdiğine iman etmemize rağmen, bu durumda
hala bizim hakkımızda korkuyor musun?" diye sorduğumuzda, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Evet. Kalpler, Allah'ın
iki parmağı arasındadır."
[T] Tirmizi (2140).
383- Enes der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey kalpleri evirip çeviren
Allahım! Kalbimi dininde sabit kıl" duasını çokça yapardı.
384- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kalb, çölde
rüzgarın (üstünü altına ve altını üstüne) çevirip durduğu bir tüy gibidir"
buyurmuştur.
Aynısı Guneym b. Kays
kanalıyla Ebu Musa el-Eş'ari'den merfu olarak rivayet dilmiştir.
385- Mikdad b. el-Esved
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Kazanın içindeki su kaynadığında nasıl altüst oluyorsa insanın kalbi
ondan daha fazla karışıp, hemen değişiverir."
386- Sehl b. Sa'd der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlar Kurlan'ı düşünmüyorlar
mı? Yoksa kalpleri kilitli mi?"[Muhammed 24] ayetini okuyunca yanında
bulunan bir çocuk: "Evet, ey Allah'ın Resulü! Vallahi üzerlerinde
kilitleri vardır. Onu da ancak kilitleyen kişi açabilir" dedi. Ömer vali
olduğu zaman bu çocuğu yanında görevlendirmek için çağırdı ve: "O bunu
mutlaka bilerek söylemişti" dedi.
387- Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) cenaze namazı kılarken şöyle dua
ederdi: "Allahım! Dirimize, ölümüze, küçüğümüze, büyüğümüze, erkeğimize ve
kadınımıza, burada olanımıza, olmayanımıza mağfiret et. Allahım! Bizden
yaşattığın kişiyi iman üzere yaşat, canını aldığın kişiyi de İslam üzere vefat
ettir. Onun sevaplarından bizi mahrum etme, ondan sonra bizi dalalete
düşürme."
388- Ebu Ubeyde
bildiriyor: Abdullah b. Mes'tid Mescid'de dua ederken Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) içeriye girdi ve ona: "İste, istediğin
272
Hadislerde Kader
sana verilecektir"
buyurdu. Abdullah: "Allahım! Senden şüphelerden uzak bir iman, ardı
kesilmeyen bir nimet ve cennetin en yüksek yerlerinden Huld Cenneti'nde Allah
Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni arkadaş kılmanı diliyorum"
diye dua ediyordu.
389- Abdullah b. Mes'üd
der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'ın, göğsünü
İslam'a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana
kapalı kimse gibi midir?"[Zümer 22] ayetini okuyunca: "Ey Allah'ın
Resulü! Göğüs nasıl genişler?" diye sorduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem):
"KaIbe nur girip
yayıldığı zaman genişler" buyurunca, biz: "Ey Allah'ın Resulü! Bunun
alameti nedir?" diye sorduk. Bunun üzerine Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ebedilik yurduna yönelmek, aldatıcı yurttan uzaklaşmak
ve ölüm başa gelmeden ona hazırlanmaktır" buyurdu.
Bu hadis, Murre
kanalıyla Haşim oğullarından bir adamdan merfü olarak bundan daha kısa bir
metinle rivayet olunmuştur.
390- Ebu Bekr b. İshak, Kader
kitabında şöyle demiştir: İman nur ve hidayettir, hayat ve zenginliktir, şeref
ve izzettir, adalet ve sadakattir, hak ve doğruluktur. Onun açık isimleri,
temiz, parlak sıfatları vardır. Yüksek olmasından dolayı onunla her şey
görünür. O her şeyden yüksek, daha hayırlı, daha ağır ve daha temizdir. İmanın
bu vasıflarını gördüğümüzde onu kullarına verenin Allah olduğunu bildik. Eğer
iman Rabbin verdiği bir şeyolmasaydı Rabbi methetmek yok olurdu. İnsanlar her
şeyden daha üstün olan şeyler elde ederdi. Allah'ın verdiği hiçbir şey yoktur
ki mutlaka kulondan daha iyisini elde ederdi. Zira Yüce Allah:
"Kim (Allah
huzuruna) iyilikle gelirse ona getirdiğinin on katı vardır"[En'am 160]
buyurmaktadır. Allah da vaadinden geri dönmez. Kulun kendi nefsine Allah'ın
verdiğinden daha üstün bir şey veremeyeceği de akla yatınca imanı Allah'ın
verdiği sabit oldu.
391- Ali b. Ebi
Talha'nın bildirdiğine göre İbn Abbas: "Hala Allah'a tövbe edip O'ndan
bağışlanmayı dilemeyecekler mi?"[Maide 74] buyruğunu açıklarken şöyle
demiştir: "Burada Yüce Allah (kullarını) kendisine tövbe etmeye
çağırmıştır. Fakat Yüce Allah kulun tövbe etmesini istemedikçe kul tövbe
edemez. ''Sonra onları tövbeye muvaffak kıldı ki tövbe etsinler''[Tevbe 118]
buyruğundan kasıt da budur. Buna göre tövbenin başlangıcı Allah'ın takdirine
bağlıdır."
392- Huzeyfe der ki:
"Biz Kur'an'ı öğrenmeden önce iman etmiş kişileriz. Oysa siz imanı elde
etmeden önce Kur'an'ı öğreniyorsunuz."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Allah'a Karşı
Masum Olan Kişinin Ancak Allah'ın Masum Kıldığı Kişi Olduğunun Beyanı