BEYHAKİ

KÜLLİYATI

KADER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Yüce Allah'a Karşı İsyan ve İtaate Dair Bölüm

 

Yüce Allah: "Bilin ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer"[Enfal 24], "Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz"[En'am 110], "Kendileriyle arzu ettikleri şeyarasına perde çekilmiştir"[Sebe 54] ve: "İşte böylece biz onu, (inkarcılığı) suçluların kalplerine sokarız''[Hicr 12] buyurmaktadır. Yine: "Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme"[Kehf 28], "Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini saptırmıştı"[Saf 5] "Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi eğriltme"[Al-i İmran 8] ve: "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa (ben size öğüt vermek istesem de, öğüdüm size fayda vermez)''[Hud 34] buyurmaktadır.

 

Yine: "(İblis) dedi ki: Rabbim! Beni azdırmana karşılık (ben de yeryüzünde onlara (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini mutlaka azdıracağım!"[Hicr 39], "Bir ülkeyi hel ak etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşlarına (iyilikleri) emrederiz"[İsra 16], "Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkarlarını liderler yaptık''[En'am 123] ve: "Biz, Kitab'da İsrail oğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik''[İsra 4] buyurmaktadır. Yine Yüce Allah: "(ResUlüm!) Görmedin mi? Biz, kafirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankarlığa) sevk eden şeytanları gönderdik"[Meryem 83], "Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız''[Saffat 162, 163], "Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Onların gözlerine de bir çeşit perde gerilmiştir,''[Bakara 7] ve: "İşte onlar Allah'ın, kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir,''[Nahl 108] buyurmaktadır.

 

Yine: "Küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmuştur"[Nisa 155], "(İşte bunlar, Allah'ın kendilerini lanetlediği) sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği kimselerdir"[Muhammed 23], "Fakat onu anlamalarına engelolmak için kalplerinin üstüne perdeler, kulaklarına da ağırlık verdik''[En'am 25], "Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar (gerçekleri) işitmezler''[A'raf 100] ve: "Ve onları azgınlıkları içinde şaşkın olarak bırakır"[A'raf 186] buyurmaktadır. Yine: "Onlara ancak günahlarını arttırmaları için fırsat veriyoruz"[Al-i İmran 178], "Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helake götüreceğiz"[A'raf 182], "Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık"[En'am 44] ve: "Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik''[En'am 108] buyurmaktadır. Allah'ın Kitabı'nda bu manada birçok ayetler vardır. Ancak burada zikrettiklerimiz yeterlidir.

 

Yine Yüce Allah: "Senden sonra biz, kavmini (Harun ile kalan İsrail oğullarını) imtihan ettik"[Taha 85], "Kendilerini sınamak için (dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz şeylere gözünü dikme)"[Taha 131], "Onların sayısını da inkarcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık''[Müddessir 31] ve: "Sana gösterdiğimiz o görüntüleri ve Kur'an'da lanetlenen ağacı, ancak insanları sınamak için meydana getirdik. Biz onları korkuturuz da"[İsra 60] buyurmaktadır. Yine Yüce Allah: "Onların bir kısmını diğerleri ile işte böyle imtihan ettik''[En'am 53] ve: "Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmiştik''[Duhan 17] buyurmaktadır. Yüce Allah'ın Kitabı'nda bu yönde de birçok ayetler vardır. Yüce Allah bu ayetlerde araya girme, ters çevirme, kalplerine sokma, gafil kılma, saptırma, azdırma, musaHat etme, şeytanları gönderme, mühürleme, gözlerine perde çekme, fırsat verme, helaka götürme, cazip gösterme, imtihan etme ve onlara dünyalarında istedikleri şeyi verme gibi zikrettiği şeyleri onlar hakkında şer murad ettiği ve onları kendisinden uzaklaştırmak istediği için yapmıştır. Allah'ın gazabından yine Allah'a sığınırız.

 

 

 

312- İbn Ömer der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yaptığı yeminlerden birisi de: "Kalpleri evirip çevirene yemin olsun ki hayır ... " şeklindedir.

 

Buhari bu hadisi Sahih'te Muhammed b. Yusuf el-Piryabi'den rivayet etmiştir.  [T] Buhari (6617).

 

 

 

313- Abdullah b. Amr b. el-As'ın bildirdiğine göre o, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Bütün Ademoğullarınm kalpleri, Rahman'ın parmakları arasında tek bir kalp gibidir. Onları dilediği gibi yönlendirir." Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey kalpleri yönlendiren Allahım! Kalplerimizi sana itaate yönlendir" diye dua etti.

 

Müslim, Sahih'inde Züheyr b. Harb ve başkası kanalıyla Mukri'den rivayet etti.  [T] Müslim, kader (2045).

 

 

 

314-315- Nevvas b. Sem'an el-Kilabi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den işittim şöyle buyurmuştu: "Her kalp muhakkak ki Rahman'ın iki parmağı arasındadır, dilerse o kalbi hidayet üzere bırakır, dilerse hak yoldan kaydırıp saptırır." Bu Yüzden Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi: "Ey kalpleri dilediği üzere sabit kılan Allahım! Kalplerimizi dinin olan İslam üzerinde sabit kıL." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Mizan, Rahman'ın elindedir. Kıyamet gününe kadar dilediklerini yükseltir. Dilediklerini de alçaltır."

Lafız, Bişr b. Bekr'e aittir.

 

[T] İbn Mace (199).

 

 

 

316- Nevvas b. Sem'an el-Kilabi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştu: "Her kalp muhakkak ki Rahman'ın iki parmağı arasındadır, dilerse o kalbi hidayet üzere bırakır, dilerse hak yoldan kaydırıp saptırır." Bu Yüzden Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi: "Ey kalpleri dilediği üzere sabit kılan Allahım! Kalplerimizi dinin olan İslam üzerinde sabit kıL." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle devam etti: "Mizan, Rahman'ın elindedir. Kıyamet gününe kadar dilediklerini yükseltir. Dilediklerini de alçaltır."

 

Bu rivayet daha önce el-Esmau ve's-sıfat kitabında zikredilmiştİ.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Rahman'ın iki parmağı arasındadır" buyruğu ile bütün kalplerin Allah'ın kudreti altında olduğunu kastetmiştir. Bu şekilde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın kudretini ashabına en güzel anlayacakları şekilde örnek vererek anlatmıştır. Çünkü kişi iki parmağı arasında olan şeye karşı güçlü olması gibi başka hiçbir şeye karşı güçlü olamaz. Muhtemelen de fayda sağlama ve def etme nimeti olmasını da kastetmiştir. Veya: "Dilediklerini yükseltir. Dilediklerini de alçaltır" buyruğunda olduğu gibi ihsanı ve adaletini kastetmektedir. Aynısı Ümmü Seleme kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir.

 

 

 

317-318- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece uyandığı zaman şöyle dua ederdi: "Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü Doksan sıfatlardan tenzih ederim. Allahım! Günahlarım için senden bağışlanma diler ve rahmetini isterim. Allahım! İlmimi artır ve bana hidayet verdikten sonra kalbimi saptırma. Kendi katından bana rahmet ver. Şüphesiz ki sen çok bağışlayıcısın."

Lafız, İbn Ebi Meserre'ye aittir. Bişr rivayetinde ise "faydalı ilim" ibaresi geçmiştir.

 

 

 

319- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), musibetlere maruz kalmaktan, eziyetlere düşmekten, isabetli olmayan hükümler vermekten ve düşmanlarının kendisiyle alayetmesinden Yüce Allah'a sığınırdı."

Buhari, Sahih'inde Müsedded'den rivayet etti. 

 

[T] Buhari (6347) ve Müslim (2707).

 

 

 

320- Müslim b. Ebi Bekre bildiriyor: O, babasının yanına gittiğinde: "Allahım! Küfürden, fakirlikten ve kabir azabından sana sığınırım" diye dua ettiğini işitti. Diyor ki: Bunları kendisinden ezberledim. Her namazdan sonra bunlarla dua etmeye başladım. (Bir gün) ben bunlarla dua ederken babam beni gördü ve: "Evladım! Bu kelimeleri nereden öğrendin?" diye sordu. Kendisine: "Babacığım! Senin her namazın arkasında bunlarla dua ettiğini işittim ve senden öğrendim" dedim.

Bunun üzerine bana: "Bunlara devam etmeye bak. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) her namazın peşinden bunlarla dua ederdi" dedi.

 

[T] Ahmed (20381, 20409, 20447).

 

 

 

321- Ukbe b. Amir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer Yüce Allah'ın kuluna, isyan içinde olmasına rağmen dünyalık olarak hala sevdiği şeyleri verdiğini görürseniz bilin ki bu istidrac'tır. Zira: ''Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık; kendilerine verilene sevinince ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur''[En'am 44] buyrulmuştur."

 

[T] Ahmed (17311).

 

Ebü Hiraş'ın rivayetinde şöyle geçmektedir: "Eğer Allah'ın bir kula, günahlarına rağmen dünyalık olarak hala sevdiği şeyleri verdiğini görürsen bil ki bu istidrac'tır." Sonra söz konusu ayeti okumuştur.

 

 

 

323- Ahmed b, Hanbel'in bildirdiğine göre Ebü Muaz en-Nahvi: "Ayetlerimizi yalanlayanları, hiç bilmeyecekleri yerden yavaş yavaş helake götüreceğiz"[A'raf 182] buyruğunu açıklarken: "Onlara nimetler verilir ve şükretmeleri unuttumlur" demiştir.

 

 

 

324- Abdullah b. el-Muğaffel der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağacın altında insanların biatini kabul ediyor ve ben başının üzerindeki dalları kaldırıyordum. Bu sırada yüzü kanayan bir adam geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Ben helak oldum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Seni helak eden nedir?" diye sorunca, adam: "Ey Allah'ın Resulü! Evimden çıktım ve bir kadınla karşılaştım. Ona bakarken yüzümü duvara çarptım ve görmüş olduğun gibi bu hale geldim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah kulu hakkında hayır dilediği zaman onun günahının cezasında acele eder ve cezasını dünyada iken verir. Eğer kulu hakkında şer dilerse cezasını erteler, kıyamet gününe bırakır ve o kuluna orada çerçöp değerinde muamele eder" buyurdu.

 

Ebü Nasr el-Himari der ki: Yahya aynısını, "Abdulvehhab - Said Katade - Hasan - Abdullah b. Muğaffel" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet etmiştir. Biz de bunu Yünus b. Ubeyd kanalıyla Hasan'dan rivayet ettik.

 

 

 

325- Abdullah (b. Mes'üd) der ki: Kendisinden başka ilah olmayana yemin olsun ki iyi olsun, kötü olsun her nefis için ölüm hayattan daha hayırlıdır. Kişi iyi biri ise Yüce Allah: "Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, Allah tarafından bir ikram olarak, altlarından ırmaklar akan, ebedi olarak kalacakları cennetler vardır. İyi kişiler için Allah katındaki şeyler daha hayırlıdır"[Al-i İmran 198] buyurur. Kişi günahkar biri ise de: "Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz"[Al-i İmran 178] buyurur.

 

[T] Hakim (3168). [Zehebi: Buhari ve Müslim'in şartınca SAHİH]

 

 

 

326- İbn Abbas: "Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini bilin''[Enfal 24] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Mümin ile Allah'a isyan arasına girer. Aynı şekilde kafir ile Allah'a itaat arasına girer."

 

[T] Hakim (3265). [Zehebi: Buhari ve Müslim'in şartınca SAHİH]

 

 

 

327- İbn Abbas: "Allah'ın kişi ile kalbi arasına girdiğini bilin"[Enfal 24] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Mümin ile küfür arasına girer. Aynı şekilde kafir ile iman arasına girer."

 

İbn Abbas: "Yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz"[En'am 110] buyruğunu açıklarken: "Eğer bir daha dünyaya döndürülseler yine ilkinde olduğu gibi hidayet ve aralarına bir engel çekilirdi" demiştir.

 

 

Yine İbn Abbas: "Rabbimiz! Mallarını yok et, kalplerini sık. Çünkü onlar can yakıcı azabı görmedikçe inanmazlar"[Yunus 88] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Yüce Allah, Hz. Musa'nın duasını kabul etti. Firavun'u da denizde gark edip boğuncaya kadar iman ile arasına bir engel çekti. boğulacağı zaman da iman etmesi kendisine bir fayda sağlamadı" demiştir.

 

 

Yine İbn Abbas: "Eğer dileseydik, onların gözlerini büsbütün kör ederdik''[Yasin 66] buyruğunu açıklarken, bir defa: "Burada onları hidayetten saptırmak kastedilmektedir" derken, bir defa da: "Onları kör edip doğru yoldan saptırmak kastedilmektedir" demiştir.

 

 

İbn Abbas: "Rabbim! Beni azdırmana karşılık"[Hicr 39] buyruğunu açıklarken: "Azdırma ifadesi saptırma manasındadır" demiştir.

 

 

Yine İbn Abbas: "Ne siz ve ne de taptıklarınız, Cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz"[Saffat 161-163] ayetlerini şu şekilde açıkladı: "Siz kimseyi dalalete düşüremezsiniz. Ben de, Cehenneme girmelerine hükmettiğim kişiler dışındakileri dalalete düşürmem."

 

 

İbn Abbas: "Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik''[Yasin 8] ayetini, "Bizi anmasını kendisine unutturduğumuz ve işinde aşırı giderek hevesine uyan kimseye uyma''[Kehf 28] ayetini, "Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi"[Yunus 99] ayetini ve Kur'an'da bunlara benzer başka ayetleri açıklarken şöyle demiştir: "Resulullah Sallallahu aleyhi ve Sellem) bütün insanların iman edip hidayet üzere kendisine uymalarını istiyordu. Bunun üzerine Yüce Allah kendisine Levh-i Mahfuz'da cennetlik olarak yazılan kişinin iman edeceğini ve Levh-i Mahfuz'da bedbaht olarak yazılan kişinin iman etmeyeceğini bildirdi. Sonra Peygamber'ine: "Mümin olmuyarlar diye adeta kendini helak edeceksin. Biz dilesek onlara gökten bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar"[Şuara 4] buyurdu.

 

 

İbn Abbas: "Böylece biz her ümmete kendi işlerini cazip gösterdik"[En'am 108] buyruğunu açıklarken de: "Yüce Allah, her ümmete işledikleri amellerini ölene kadar cazip göstermiştir" dedi.

 

 

İbn Abbas: "Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşlarına (iyilikleri) emrederiz"[İsra 16] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Yüce Allah: ''Onların şerlilerini kendilerine musaIlat ederiz ki onlar da asi olurlar, böyle yaptıkları zaman da onları azap ile helak ederiz'' buyurmaktadır. "Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkarlarını liderler yaptık" buyruğu da buna işaret etmektedir. Bütün bu rivayetler ilk isnad ile Ali b. Ebi Talha kanalıyla İbn Abbas'tan nakledilmiştir.

 

 

 

328- Tavus der ki: İbn Abbas'ın yanındaydım. Bizimle birlikte Kaderiyye fırkasından bir adam da vardı. İbn Abbas'a: "Bazıları kaderin olmadığını söylüyor" dediğimde, İbn Abbas: "Burada onlardan biri var mı?" diye sordu. "Olsaydı ona ne yapardın?" dediğimde de şu karşılığı verdi: "Olsaydı başından tutar ve ona ''Biz, Kitab'da (Tevrat'ta) İsrail oğullarına, ''Yeryüzünde muhakkak iki defa bozgunculuk yapacaksınız ve büyük bir kibre kapılarak böbürleneceksiniz'' diye hükmettik''[İsra 4] ayetini okurdum."

 

[T] Hakim (3372). [Zehebi: Buhari ve Müslim'in şartınca SAHİH]

 

 

 

329- Abdullah (b. Mes'lid) der ki: Cahiliye döneminde çoğalan bir kabile için "emira benli fulan" (= Falan oğullarıçoğaldı) derdik.

 

Buhari, Sahih'inde Ali kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti.  [T] Buhari (4711).

 

 

 

330- Mübarek b. Fadale'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basri); "....."[İsra 16] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Burada onları çoğaltmak kastedilmektedir. Araplar (sayıları çoğalan bir aşiret için); "....." yani filan oğulları çoğaldı" derdi.

 

 

Abdülkerim'in bildirdiğine göre Mücahid "....." buyruğunu açıklarken: "Burada oradaki fasıkları çoğaltmak kastedilmektedir" demiştir. İbn Ebi Necih'in bildirdiğine göre de Mücahid: "......" buyruğunu açıklarken: "Burada onları lider seçmek kastedilmektedir" demiştir.

 

 

 

331 - Said'in bildirdiğine göre Katade ve Hasan: "....."[İsra 16] buyruğunu açıklarken: "Zorbalarını çoğaltmak kastedilmektedir" demişlerdir.

 

Ebu'l-Mualla'nın bildirdiğine göre Yahya b. Ya'mer: "....."[İsra 16] buyruğunu açıklarken Hasan ve Katade'nin dediğini demiştir.

 

 

Avf'ın bildirdiğine göre Ebu Osman en-Nehdi bunun: "....." şeklinde musakkel olduğunu söyleyip: "Burada onları emir kılmak kastedilmektedir" demiştir.

 

 

Beyhaki der ki: Bana ulaşan habere göre Ebu Ubeyd bunu: "....."[İsra 16] şeklinde okumuştur. Bize "....."[İsra 16] şeklinde okunmasını haber vermesi üç mananın da bu kelime üzerinde birleşmesinden dolayıdır. Eğer burada emretmek kastediliyorsa bu da açık olarak görülmektedir ki burada onlara itaatin emredildiği ve onların asi olduğu kastedilmektedir. Eğer bu ifade ile çoğalmak kastediliyorsa Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "....... (Kişi için en hayırlı mal nesli bol bir kısraktır)" buyruğu buna delildir. Yani burada çocukların çok olması kastedilmektedir. "....." ifadesi med harfi olmaksızın "ü)" fiilinden türemektedir.

 

Ancak med harfi ile "....." fiilinden türediğini söyleyecek olursak o zaman emir veren amir manasındadır. Çünkü Araplar, "..... (emir veren amir ve kendisine emir verilmeyen kişi)" ifadesini kullanmaktadır. Bunun bu şekilde okuması emir, amir ve çoğalmak olmak üzere üç manayı taşımaktadır.

 

 

 

332- Mücahid: "Rabbimiz, Sen bizi zalim toplulukla sınama"[Yunus 85] buyruğunu açıklarken: "Bize zalimleri musallat etme ki bizleri fitneye düşürmesinler" demiştir.

 

[T] Abdurrezzak (1/297) ve Said b. Mansur, Tefsir (1070).

 

 

 

333- Hasan(-ı Basri): "Artık kendileriyle arzuladıkları şeyarasına perde çekilmiştir''[Sebe' 54] ayetini "Onlarla iman arasına (perde)" diye yorumlamıştır. 

 

[T] Ebu Davud (4620).

 

 

 

334- Humeyd der ki: Ebu Halife'nin evinde Kur'an'ın tamamını Hasan'a okudum ve kendisi bana Kur'an'ı açıkladı. Kendisine: "Biz onu mücrimlerin kalplerine öyle sokmuşuzdur"[Şuara 200] ayetini sorduğumda:

 

"Burada Yüce Allah'ın şirki mücrimlerin kalbine sokması kastedilmektedir" dedi. "Bundan başka da onların yapa geldikleri işler de vardır"[Mü'minun 63] buyruğunu sorduğumda: "Onların (kendilerine takdir kendilerine takdir edilip te) işleyecekleri ancak daha işlemedikleri ameller vardır" dedi. "....."[Saffat 162, 163] (Ne siz ve ne de taptıklarınız, cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp Allah'ın yolundan saptırabilirsiniz) ayetlerini sorduğumda ise:

 

"Cehenneme gireceklerden başkasını kandırıp delalete düşüremezsiniz manasındadır (yani "....." ifadesi ile delalete düşürmek kastedilmektedir)" dedi.

 

 

 

335- Halid el-Hazza' bildiriyor: Hasan(-ı Basrı)'ye: "Kimseyi Allah'a karşı kandırıp yoldan çıkaramazsınız. Ancak cehenneme girecek olanı kandırabilirsiniz"[Saffat 162, 163] ayetlerini sordum. "Şeytanlar kendi sapıklıkları ile Allah'ın üzerlerine cehennemi vacib kıldıklarından başkasını saptıramazlar" karşılığını verdi.

 

[T] Ebu Davud (4614).

 

 

 

336- Ebu Ma'şer'in bildirdiğine göre Muhammed b. Ka'b: "Kimseyi Allah'a karşı kandırıp yoldan çıkaramazsınız. Ancak cehenneme girecek olanı kandırabilirsiniz"[Saffat 162, 163] ayetlerini açıklarken: "Yüce Allah: ''Siz ancak benim cehennem ehlinden olduğunu yazdığım kimseleri delalete düşürebilirsiniz'' buyurmaktadır" dedi.

 

 

 

337- Nafi' b. Malik Ebu Süheyl bildiriyor: Ömer b. Abdilaziz bana: "Kaderin olmadığını söyleyenler hakkındaki görüşün nedir?" diye sordu. "Benim görüşüm onları tövbeye davet edilmesidir. Aksi takdirde onların boyunlarım vururum" karşılığını verdiğimde, Ömer şöyle dedi: "Onlar hakkında uygun görüş de bu! Sadece ''Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız''[Saffat 161-163] ayetleri bile onlara yeterli bir cevaptır."

 

 

 

338- İbn Ebi Necih'in bildirdiğine göre Mücahid: "Allah kişi ile onun kalbi arasına girer''[Enfal 24] buyruğunu açıklarken: "Allah, kafir ile kalbi arasına girer ve onu hiçbir şeyi anlayamayacak bir hale sokar" demiştir.

 

 

 

339- Mukatil b. Süleyman'ın bildirdiğine göre Ata b. Ebi Rebah: "Allah kişi ile onun kalbi arasına girer''[Enfal 24] buyruğunu açıklarken: "Yüce Allah, mümin ile kafir kişinin arasına ve kafir ile iman arasına girer" demiştir.

 

 

Mansur'un bildirdiğine göre Mücahid: "Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız''[Saffat 161-163] ayetlerini açıklarken: "Sizler, Allah'ın ezeli ilminde cehennemlik olanı dışında kimseyi saptıramazsınız" demiştir.

 

 

 

340- Mücahid ile İbrahim en-Nehai, "Hiçbiriniz, cehenneme girecek kimseden başkasını Allah'a karşı azdırıp saptıramazsınız"[Samit 161-163] ayetlerini şu şekilde açıkladılar: "Sizler, Cehenneme gireceği takdir edilenlerin dışında kimseyi saptıramazsınız."

 

 

 

 

341- İbn Ebi Revvad'ın bildirdiğine göre Dahhak b. Muzahim: "Allah kişi ile onun kalbi arasına girer''[Enfa! 24] buyruğunu açıklarken: "Yüce Allah, müminin helak olmayı gerektirecek günahlar işlemesine engelolur. Aynı şekilde kafir kişinin Allah'a itaat etmesine de engelolabilir" demiştir.

 

 

 

342- Katade: "KMirlerin üzerine onları kışkırtan şeytanlar gönderdiğimizi bilmiyor musun"[Meryem 83] buyruğunu açıklarken: "Allah'a isyan konusunda onları harekete geçirip teşviklerde bulunan" demiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Allah'ın Saptırması ve Doğru Yola iletmesine Dair Bölüm