BEYHAKİ

KÜLLİYATI

KADER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Ademoğluna Takdir Edilip Kalem'in Yazdığı Şeyin Mutlaka Olacağının Beyanı

 

Yüce Allah: "Onların kitaptaki nasipleri kendilerine erişecektir"[A'raf 37], "Helak ettiğimiz bir belde için artık (yeniden mamur olmak) imkansızdır; çünkü onlar geri dönemeyeceklerdir"[Enbiya 95] ve: "Kavminden iman etmiş olanlardan başkası artık (sana) asla inanmayacak''[Hud 36] buyurmuştur. Rızık konusunda da: "Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık"[Zuhruf 32] buyurmuştur. Ömür konusunda da: "Ecelleri gelince ne bir an geri kalırlar, ne de bir an ileri gidebilirler"[A'raf 34] ve: "Allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez''[Münafikun 11] buyurmuştur.

 

 

214- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Ben delikanlı biriyim veya genç bir adamım ve bekarlığı sevmiyorum. Bu sebeple kendimi hadım etmem için bana izin ver" dediğimde benden yüz çevirdi. Bu konuda birkaç defa benden yüz çevirdi ve sonunda: "Ey Ebu Hureyre! Senin karşılaşacağın şeyleri yazan Kalem kurumuştur. Artık ister kendini hadım et, istersen de etme" buyurdu.

 

Buhari bunu "Asbağ dedi ki: Bana İbn Vehb haber verdi" diyerek muallak olarak rivayet etti.

 

 

 

215- İbn Abbas der ki: Gördüğüm kadarıyla küçük günahlara en fazla benzeyen Ebü Hureyre'nin Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet ettiği şu hadistir: "Yüce Allah, Ademoğluna zinadan yana nasibini yazmıştır. Allah'ın takdir ettiği bu şey, Ademoğlunun başına gelecektir. Bundan kaçış yoktur. Bu sebeple gözün zinası, bakmak, dilin zinası, konuşmaktır. Kalp de bunu temenni eder ve buna özlem duyar. Cinsel organ ise, bunu ya doğrular ya da yalanlar."

 

Buhari bunu Sahih'te Mahmud b. Gaylan'dan ve Müslim ise bunu İshak b. İbrahim ve Abd b. Humeyd kanalıyla hepsi Abdurrezzak'tan rivayet etmiştir. Ayrıca Buhari muallak olarak Şebabe'den aktarmıştır.

 

 

 

216- Ebü Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her insanın zinadan bir payı vardır. Bundan kaçış yoktur. Gözlerin zinası (harama) bakmakla olur. Ellerin zinası da (haramı) tutmakla olur. Ayakların zinası (zina edilecek yere) yürümekle olur. Gönül ise düşünür ve temenni eder. Artık kişinin cinselorganı ya bu isteğe uyup onu yerine getirir ya da bu isteği yerine getirmeyip boşa çıkarır."

 

 

 

217- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hiçbir kadın, (dinde) kız kardeşinin kabını boşaltmak (kocasını elde etmek) için onun boşanmasını isteyemez! Onun nasibi ancak kendisine (ezelde) takdir edilen şeydir."

 

Buhari, Sahih'inde Abdullah b. Yusuf kanalıyla Malik'ten rivayet etti.   [T] Buhari (kader 4, VII, 211)

 

 

 

218- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adağı yasakladı ve: "Adak (takdir edilenden) hiçbir şeyi değiştirmez. Sadece cimri olan kişiden mal çıkarmaya yarar" buyurdu.

 

Buhari, Sahih' de Ebu Nuaym'dan ve Müslim başka bir kanalla Süfyan'dan rivayet etti.   [T] Buhari, kader (7/213) ile iman (7/232) ve Müslim, nezr (2, 4).

 

 

 

219-221- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "(Allah şöyle buyurur:) Adak, insanın başına takdir etmediğim şeyi getirmez. Ancak kader, onu takdir ettiğim şeye (adak yapmaya) sürükler. Böylece adakla cimriden mal çıkarılır."

 

Buhari, Sahih'inde Bişr b. Muhammed kanalıyla Abdullah b. elMübarek'ten rivayet etti.  [T] Buhari (6694, 6609) ve Müslim (1640).

 

 

 

222- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Adak, Ademoğluna Yüce Allah'ın takdir etmediği hiçbir şeyi getirmez. Ancak adak kadere muvafıktır ve cimrinin önceden vermediği de bu adak sayesinde verilmiş olur."

 

Müslim, Sahih'inde Kuteybe b. Said'den rivayet etti.   [T] Müslim (1640)

 

 

 

223- Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e azil yapma konusu somlunca şöyle buyurdu: "Her meniden çocuk meydana gelmez; Allah bir şeyi yaratmayı murad ederse hiç bir şeyonu engelleyemez."

 

Müslim, Sahih'inde Ahmed b. el-Münzir el-Basrl kanalıyla Zeyd b. el-Hubab'dan rivayet etti. Cabir b. Abdillah hadisinde ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in "Takdir edilen şeyin başına gelecektir" buyurduğu da geçmiştir.

 

 

 

224- Ebü Huzame'nin bildirdiğine göre, babası: "Ey Allah'ın Resulü!

Tedavi için kullandığımız ilaçlar, efsun yaptırma ve her türlü koruyucu tedbirler alma hakkında ne dersin? Bunlar Allah'ın takdir etmiş olduğu bir şeyi geri çevirir mi?" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bütün bunlar Allah'ın kaderindendir" buyurmuştur.

 

[T] Tirmizi (2065, 2148) ve İbn Mace (3437).

 

 

 

225- Haris b. Sa'd, babasından (Ebi Huzame'den) bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Yaptığımız efsunlar, tedavi için kullandığım ız ilaçlar ve korunma amaçlı aldığımız tedbirler Allah'ın kaderinden bir şeyi değiştirebilir mi ki?" diye sorduğumda: "Bu yapacağınız şeyler de Allah'ın kaderindendir" buyurdu.

 

[T] Ahmed (3/421).

 

 

 

226- Ahmed b. Hanbel der ki: Bu hadisi Süfyan b. Uyeyne "İbn Ebi Huzame, babasından" şeklinde aktardı. Diğer taraftan Yahya b. Ebi Bukeyr ile Hüseyn b. Muhammed ise Süfyan kanalıyla Zühri'den "Ebu Huzame, babası" şeklinde nakletti. Yunus ile Zübeydi de Zühri'den bu şekilde aktarmıştır ki doğrusu da budur.

 

 

 

227-229- Abdullah b. Mes'ud anlatıyor: Ümmü Habibe: "Allahım!

Bana, kocam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml, babam Ebu Süfyan ve kardeşim Muaviye ile birlikte yaşayacağım mutlu bir hayat ver" diye dua edince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'tan takdir edilmiş ecellere, belirlenen günlere ve taksim edilmiş rızıklara dair bir şey istedin. Allah zamanı gelmedikten sonra bunlardan birini ne ileriye alır, ne de zamanı gelmişse erteler. Allah'tan seni cehennem ateşi ve kabir azabından uzak tutmasını dileseydin senin için daha hayırlı ve daha iyi olurdu," Bu, Veki'nin rivayetidir.

 

Cafer'in rivayeti ise şöyledir: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'tan takdir edilmiş ecellere, taksim edilmiş rızıklara ve yazılıp bitmiş işlere dair bir şey istedin. Allah zamanı gelmedikten sonra bunlardan birini ne ileriye alır, ne de zamanı gelmişse erteler. Allah'tan seni cehennem ateşi ve kabir azabından uzak tutmasını dileseydin senin için daha hayırlı olurdu."

 

Müslim, Sahih'inde Ebü Kureyb'den rivayet etti.

 

 

 

230- Abdullah b. Mes'üd anlatıyor: Ümmü Habibe binti Ebi Süfyan: "Allahım! Bana, kocam Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), babam Ebü Süfyan ve kardeşim Muaviye ile birlikte yaşayacağım mutlu bir hayat ver" diye dua edince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'tan takdir edilmiş ecellere, taksim edilmiş rızıklara ve yazılıp bitmiş işlere dair bir şey istedin. Allah zamanı gelmedikten sonra bunlardan birini ne ileriye alır, ne de zamanı gelmişse erteler. Allah'tan seni cehennem ateşi ve kabir azabından uzak tutmasını dileseydin senin için daha hayırlı olurdu."

Müslim, Sahih'inde başka iki yolla Süfyan es-Sevri'den rivayet etti.

 

 

 

231- Huzeyfe b. Esid'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Nutfe rahimde kırk gün (veya kırk beş gece) kaldıktan sonra melek gelir ve: ''Rabbim! Bu, cennetlik mi cehennemlik mi olacak?'' diye sorar. Bu konuda da Yüce Allah'ın takdir ettiği yazılır. Sonra melek: ''Rabbim! Erkek mi dişi mi olacak?'' diye sorar. Yüce Allah'ın takdirine göre ne olacağı yazılır. Aynı şekilde ameli, eceli, rızkı ve eseri yazılır, sonra yazılan sahife kaldırılır. Artık ona ne bir şey eklenir, ne de ondan bir şey çıkarılır." Süfyan bazen "kıyamete kadar" ibaresini eklemiş, bazen de bunu söylememiştir.

 

Müslim, Sahih'inde İbrahim kanalıyla Süfyan'dan rivayet etti. Bu anlamda bir hadis İbn Mes'üd'dan da daha önce rivayet olunmuştur.

 

 

 

232- Saib b. Mihcan -ki Şam halkındandır ve sahabeye yetişmiş tirder ki: Hz. Ömer, Şam'a girdiği zaman, Allah'a hamd ve sena edip halka nasihat ederek hatırlatmada bulundu ... Dünyadan nasibinizi ararken orta yoldan ayrılmayın. Çünkü Allah nzkınıza kefil olmuştur. Herkese yapacağı (yapması takdir edilen) amelini yapmak kolaylaştırılmıştır. Bütün işlerinizde de Allah'dan yardım isteyin. Allah, dilediğini siler, Ümmü'l-Kitab'ı ise sabit kılıp bırakır.''[Ra'd 39]

 

 

 

233- Ebü Humeyd es-Saidi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Dünya malını helal olan yollardan talep edin. Zira her bir kişinin dünya malından kendisi için takdir edileni elde etmesi kolaylaştırılacaktır" buyurmuştur. 

 

[T] İbn Mace (2142) ve Hakim, Müstedrek (2/3).

 

 

 

234- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Her biriniz ölmeden önce kendisine takdir edilen rızkın tümünü elde eder. Bundan dolayı rızkın geç gelmesinden yakınmayın. Allah'a karşı takvalı olun. Rızkı helalolan yollardan temin etmeye çalışın. Helalolan rızkı alıp haram alanından da sakının."

 

[T] İbn Mace (2144) ve Hakim, Müstedrek (4/325).

 

 

 

235- İbn Mes'tid'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Sizden hiç kimse rızkının geç gelmesinden yakınmasın. Çünkü Cibril kalbime sizden hiç kimsenin rızkım tam olarak almadan dünyadan göçmeyeceğini indirdi. Ey insanlar! Allah'tan korkun ve isteyeceğinizi güzel bir şekilde isteyin."

Başka bir kanalla da aynısı merfti olarak rivayet edilmiştir.

 

 

 

236- Abdullah b. Mes'lid der ki: "Hırslı olan kişi de, kendisine takdir edilmeyene ulaşamaz. Kişiye hayırlar verilmişse bunu veren Yüce Allah'tır. Kişi kötülüklerden korunmuşsa da onu koruyan Yüce Allah'tır."

 

 

 

237- İbn Mes'lid'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Fazla üzülme, takdir edilen olacak ve (takdir edilen) rızkın sana gelecektir" buyurdu.

 

 

 

238- Muaviye b. Ebi Süfyan'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Acele ettiğin takdirde istediğin şeye daha acele ulaşacağını zannederek asla aceleci olma. Ya Allah onu takdir etmediyse ... Geciktiğin takdirde senden bertaraf olacağını zannettiğin şeyi elde etme konusunda da ağır davranma. Ya Allah onu, senin aleyhinde (gerçekleşmesini) takdir ettiyse ... "

 

Abdulvehhab b. Mücahid zayıf bir ravidir. Önceki rivayetler bu konu için yeterlidir.

 

[T] Heysemi: der ki: Hadisi Taberani:, el-Mu'cemu'l-evsat ve kebir'de rivayet etmiştir.

 

 

 

239- Ebu'd-Derda'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmaktadır: "Doğrusu rızık, kulu; ec elinin kendisini takip ettiği gibi takip eder."

 

[T] İbn Hibban (3238).

 

 

 

240- Huzeyl b. Şurahbil der ki: Bir dilenci, (bir gün) Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldi. Bu sırada evde yere düşmüş bir hurma vardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunu aL. Eğer sen bu hurmaya gelmeseydin muhakkak ki o sana gelirdi!" buyurdu.

 

Bu, mürsel bir rivayettir, mevsul olarak ta rivayet olunmuştur.-

 

 

 

241- İbn Ömer der ki: (Bir gün) bir dilenci Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şeyler isteyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kimden düştüğü belli olmayan bir hurma gördü ve (hurmayı dilenciye verip): "Eğer sen ona gelmeseydin o sana gelecekti" buyurdu.

 

[T] Ravileri güvenilirdir. İbn Hibban, Sahih (1086). 

 

 

 

242- İbn Abbas der ki: "Yüce Allah ilk olarak Kalem'i sonra da mürekkep hokkası olan Ntin'u, sonra da levhaları yarattı. Bunları yarattıktan sonra kuruluşundan yok oluşana dek dünyada yaratılacak bütün şeyler, iyi veya kötü yapılacak bütün işler, rızık, helal, haram, yaş kuru ne varsa hepsini yazdı. Sonrasında bunlardan her birinin dünyaya ne zaman geleceğini, ne kadar kalacağını, ne zaman yok olup gideceğini takdir edip belirledi. "çünkü biz, yaptıklarınızın kopyasını çıkarıyorduk"[Casiye 29] ayeti de buna işaret etmektedir. Adamın biri: "Ey Ebü Abbas! Meleklerin günlük olarak bu tür şeyleri yazıp kayda geçtiğini düşünmüyorduk" deyince, İbn Abbas şu karşılığı verdi: "Sizler Arap değil misiniz? Kopya (istinsah) işi de yazılı olan bir kitaptan olmaz mı?"

 

 

 

243- Ebü Said el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biriniz (Rabbinden) rızık istediği zaman helalolanı dilesin. Zira yüce Allah, helalle de, haramla da rızık verir" buyurdu.

Zayıf biri olan Ebü Süfyan Tarif b. Şihab es-Sa'di bunu rivayette tek kalmıştır.

 

 

 

244- Ebü Burde b. Ebü Müsa der ki: Aişe'nin yanına geldim ve:

"Anneciğim! Bana Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiğin bir şeyler anlat" dedim. Aişe şu karşılığı verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''(Uğursuzluğa konu edilen) kuşlar da belli bir kadere göre uçmaktadır'' buyurduğunu işittim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olaylara iyi tarafından bakılmasını severdi."

 

[T] Ahmed (24982) ve İbn Hibban (5824).

 

 

 

245- Ubeyd b. Rifa'a der ki: Esma (kendi çocuklarını kastederek): "Ey Allah'ın Resulü! Cafer'in oğullarına çabuk göz değmektedir" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onlara efsun yap, şayet kaderin önüne geçıp onu değiştirebilecek bir şeyolsaydı bu, göz değmesi olurdu" buyurdu.

Eyyüb bunu Amr b. Dinar kanalıyla Urve'den, o da Ubeyd'den, o da Esma binti Umeys'ten rivayet etmiştir.

 

 

 

246- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

"Tedbir takdirin önüne geçemez. Dua ise başa gelen ve henüz gelecek olan şeyler için faydalıdır. Bela indiği zaman onu karşılayan dua olur ve kıyamete dek birbirleriyle yarışırlar."

 

[T] Hakim (1813). [Zehebi: Ravisi Zekeriyya b. Manzur'un zayıflığı konusunda icma vardır]

 

 

 

247- Muaz b. Cebel, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu rivayet eder: "Tedbirin kadere faydası olmaz; ama duanın gelmiş ve gelmemiş musibetlere faydası vardır. Ey Allah'ın kulları! Dua etmeye bakınız."

 

[T] Ahmed ve Taberani rivayet ettiler.

 

 

 

248- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurur: "Duanın, vuku bulan ve bulmayan musibetlere de faydası vardır. Onun için ey Allah'ın kulları! Dua etmekten geri durmayın!"

 

[T] Tirmizi (3548).

 

 

 

249- Sevban der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Duadan başkası da kaderi önleyemez. İyilikten başkası ömrü uzatamaz. Kişi, işlediği günahtan dolayı rızkından mahrum bırakılır."

 

Bunu ayrıca Kabisa ile Ebu Huzeyfe, Süfyan'dan rivayet etti. Diğer taraftan ismi Fidda olan Ebu Mevdud kanalıyla Süleyman et-Teymi'den, o Ebu Osman'dan, o da Selman'dan merfu olarak rivayet olunmuştur. Bu anlamda ömür ve rızık konulu başka hadisler de sübut bulmuştur.

 

 

 

251 -252- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Rızkının genişlemesini ve ecelinin ertelenmesini isteyen akrabasını gözetsin."

Buhari, Sahih'inde Yahya b. Bukeyr'den ve Müslim, başka bir yolla Leys'ten; ayrıca Buhari, Ebu Hureyre hadisinden merfü olarak rivayet etti.

 

[T] Buhari, edeb (72) ve Müslim, sıla (21).

 

 

 

252- Hz. Ali der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

"Allah tarafından ömrünün uzun, rızkının bolalmasını ve kötü bir ölümden uzak tutulmasını isteyen kişi, Allah'tan korksun ve akrabalık bağlarını gözetsin."

 

[T] Hakim (7280). (Asım b. Damra'dan mürsel olarak)

 

Beyhaki der ki: Bunun açıklaması daha önce İbn Abbas'ın sözünde geçmiştir.

 

 

 

253- İbn Abbas der ki: "Tedbirin kadere karşı bir faydası olmaz; ama dua kaderi geri çevirir. Eğer dua kaderi geri çeviriyorsa o zaman geri çevirmesi de kaderdendir."

 

 

 

254- İbn Abbas der ki: "Tedbirin kadere karşı bir faydası olmaz; ancak Yüce Allah dua ile kaderden dilediğini siler."

 

 

 

255- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre "Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır"[Ra'd 39] buyruğundan kastedilen iki kitaptır. Allah bunlardan birisinden dilediğini siler, dilediğini de bırakır. "Ana kitap (Levh-i Mahfuz) O'nun katındadır"[Ra'd 39] buyruğundan kasıt ise kitabın tamamıdır. "

 

[T] İbn Cerir (13/562) ve Hakim (2/349).

 

Beyhaki der ki: "Bu rivayette kastedilen Yüce Allah'ın kullarından bir kuluna isabet edecek bir belayı, mahrumiyeti, ölümü ve başka şeyleri yazmış olmasıdır. Eğer kul Allah'a dua ederse veya sıla-i rahim veya başka şeylerde Allah'a itaat ederse yazılmış olan o bela kendisine isabet etmez, Allah kendisine bolca rızık verir ve ömrünü uzatır. Ana kitapta (Levh-i Mahfuz'da) da hasılalacak iki durumdan birini yazar. Silmek ve yazılanı olduğu gibi bırakmak, İbn Abbas'ın işaret ettiği gibi iki kitaptan birinde olur. Doğrusunu da Allah bilir."

 

 

 

256- İbn Abbas, "Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahffiz) O'nun katındadır"[Ra'd 39] ayeti hakkında şöyle dedi: "Kul, bir müddet Allah'a itaat eder, sonra isyana döner ve dalalet üzere ölür. Silinen şey bunun güzel amelleridir. Silinmeyen şey ise, bir müddet Allah'a isyan eden ve hayır işlemesi takdir edildiği için hayra dönüp Allah'a itaat ederken vefat edenin güzel amelleridir."

 

 

Beyhaki der ki: Sünen' de zikredilen bazı rivayetler delalet etmektedir ki kişi uzun zaman masiyet içinde yaşamakta ve son ameli cennet ehlinin ameli olmaktadır. Başka biri de uzun zaman Allah'a itaat etmektedir ve son am eli cehennem ehlinin am eli olmaktadır. Bunlardan her biri sonunda Allah'ın ezeli ilminde olan şeye dönmektedir.

 

Muhtemelen burada silmek ve yazılanın olduğu gibi kalması kendi amellerine bağlıdır. Doğrusunu da Allah bilir.

 

 

 

257- Abdullah b. Mes'ild der ki: "Hangi kul şu duayı yaparsa, muhakkak ki Yüce Allah onun maişetini genişletir: ''Ey minnet sahibi olup, hiç kimsenin minneti altında olmayan! Ey celal ve ikram sahibi! Ey nimet sahibi! Senden başka ilah (mabud) olmayan. Sen, kendisine sığınanların sığınağı, yardım isteyenlerin yardımcısı, korkanların güvene kavuşturanısın. Eğer beni katındaki Ümmü'l-Kitab'da bedbaht (cehennemlik) olarak yazmışsan, bedbahdığı benden sil, beni katında mesild (cennetlik) kıl. Yok eğer beni katındaki Ümmü'l-Kitab'da mahrum olarak yazmışsan, rızkımı dar olarak tesbit etmişsen, benden mahrumiyeti sil, rızkımı genişlet ve beni katında mesild olarak tesbit et, hayra muvaffak kıl. Muhakkak ki sen, indirmiş olduğun Kitab'da, ''Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır''[Ra'd 39] buyurmuşsun!"

 

Bu, mevkuf bir hadistir.

 

Ebü Hukeyme, Ebü Osman en-Nehdi'den bildiriyor: Kabe'yi tavaf ederken Ömer b. el-Hattab'ın şöyle dediğini işittim: "Allahım! Eğer beni cennetlikler arasında yazmışsan orada sabit kıL. Eğer bedbahtların arasında yazmışsan, beni oradan sil ve cennetlikler arasına yaz. Muhakkak ki Sen dilediğini siler, dilediğini bırakırsın. Ana kitab, Senin katındadır."[Ra'd 39]

 

Bunu Hammad b. Seleme, Ebü Hukeyme'den rivayet etti. Hişam ed-Destuvai, Ebü Hukeyme'den muhtasar olarak ayetin mealini söyleyerek aktardı. Ebü Hukeyme'nin adı İsme olup Basralıdır ve bununla rivayette tek kalmıştır.

 

Eğer rivayet sahih ise mana olarak bu, amellerden ve kişinin durumundan bir şeyler silinmesi demektir. "Allahım! Eğer bedbahtların am eli şeklinde amel edeceğimi ve durumumu fakirlerin durumu gibi yazmışsan bunları benden sil ve rızkımı genişlet, beni katında mesüd olarak tesbit et ve hayra muvaffak kıL. Zira Sen Kitabı'nda cehennemlik ve cennetlik kimseleri kasd ederek: ''Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır''[Ra'd 39] buyurmaktasın" şeklinde dua edilmesine gelince, Yüce Allah fakir durumda olan kişilerden dilediğinin durumunu değiştirir ve dilediği şekilde varlıklı olarak bırakır. Silinecek olan da yazgıda olduğu gibi kalacak olan da Ana Kitab'da (Levh-i Mahfüz'da) yazılıdır.

 

 

 

258- Mansur der ki: Mücahid'e, "Ha Mım. Apaçık olan Kitab'a andolsun ki, biz onu mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu biz insanları uyarmaktayız. Her hikmetli işe o gecede hükmedilir"[Duhan 1-4] ayetleri sorulunca şöyle dedi: "Kadir gecelerinde o yıla yönelik rızık ve bela gibi durumlar hükme bağlanır. Bu gecede bu şekilde hükme bağlanan şeyleri de yıl içinde Yüce Allah dilerse gerçekleştirir, dilerse de gerçekleştirmez. Ancak mutluluk (cennetlik) ve bedbahtlığa (cehennemliğe) yönelik durumlar sabittir ve değişmezler."

 

 

 

259- Said b. Cübeyr bildiriyor: İbn Abbas: "Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır"[Ra'd 39] buyruğunu açıklarken şöyle dedi: "Yüce Allah, bununla semadaki işleri kasdetmiştir. Her Ramazan'da bedbahtlık, saadet, hayat ve ölüm dışındakilerden dilediğini siler, dilediğini bırakır."

 

 

 

260- Ali b. Ebi Talha'nın bildirdiğine göre İbn Abbas: "Allah, dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levlı-i Mahfuz) O'nun yanındadır"[Ra'd 39] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "Allah, Kur'an'dan dilediğini değiştirip nesheder, dilediğini de sabit kılar ve değiştirmez. Bunlar nesheden, neshedilen, değiştirilen, sabit kılınan olmak üzere hepsi (Allah katında) ana kitaptadır."

 

Bu rivayet bu ayetin açıklaması konusunda yapılan en güzel tevildir.

Şafii de bunu bu şekilde açıklamıştır. İlim ehlinden bazı kimseler burada ömrün uzatılmasının, belaların def edilmesinin, aklın, anlayışın ve basiretin çoğalmasının kastedildiğini söylemektedir. Yüce Allah da: "Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır''[Fatır 11] buyurmaktadır.

 

 

 

261- İbn Abbas, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın"[Fatır 11] buyruğunu şu şekilde açıkladı: "Kime ne kadar hayat takdir ettiysem, ona takdir ettiğim ömrü yaşayacaktır. Ben böyle takdir ettim ve takdir ettiğim süre dolacaktır. Bu süre artmaz. Kimin de ömrünün kısa olmasını takdir etmişsem, hayatı mutlaka ömrüne göredir. Onun hayatı, kendisi için takdir edilene göredir." "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın''[Fatır 11] buyruğu buna işaret etmektedir ve bütün ömürler Allah katındaki kitaptadır."

 

 

 

262- Said b. Cübeyr'in bildirdiğine göre İbn Abbas, "Herhangi bir kimseye uzun ömür verilmez yahut ömrü kısaltılmaz ki bu bir kitapta (Levh-i Mahfuz'da yazılı) olmasın"[Fatır 11] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Kişinin ömrünün kaç yıl, kaç ay, kaç gün ve kaç saat olduğu mutlaka yazılıdır, Sonra da bunun yanında ömrün kısaltılmasına (veya uzamasına) muvafık olsun diye (Levh-i Mahfuz'da): ''Ömrü şu kadar kısaltıldı (veya uzatıldı)'' diye yazılır,"

 

 

 

263- Huzeyl'in bildirdiğine göre Mukatil bu ayeti açıklarken: "Kişi ömrünün kısaltılması veya uzatılması halinde kitapta yazılı olan eceline gider" dedi ve: ''yahut ömrü kısaltılmaz ki''[Fatır 11] buyruğunu okuyup: "Eceline gelene kadar eksilen her gün kendisi daha yaratılmadan önce bir kitapta (Levh-İ Mahfuz'da yazılı) olmasın''[Fatır 11] dedi.

 

 

 

264- İbn Abbas, "O, sizi çamurdan yaratan, sonra size bir ecel tayin edendir. Belirli bir ecel O'nun katındadır; sonra bir de şüphe edersiniz"[En'am 2] ayetinin manasını açıklarken şöyle dedi: "Ecelden kastedilen ölüm, Onun katında olan belirli ecel ise kıyamet saati ve Yüce Allah'ın huzurunda durulacağı zamandır."

 

[T] İbn Cerir (9/153) ve İbn Ebi Hatim 4/1261,1262 (7096, 7091).

 

 

 

265- Ebu Abdirrahman b. el-Mübarek el-Horasanı bildiriyor: Rabi' b. Enes: "Sonra size bir ecel tayin edendir. Belirli bir ecel O'nun katındadır; sonra bir de şüphe edersiniz"[En'am 2] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Burada ecel ifadesinden kasıt ölümdür. Belirli bir ecel ifadesi ile de kıyamet saati kastedilmektedir. Şüphe edersiniz ifadesi ile de kıyamet konusunda şüphe etmek kastedilmektedir.

Mansur'un bunu Mücahid' den, Ma'mer'in Hasan ve Katade' den, Südd!'nin ise Sahabeden bir gruptan rivayet ettiğini işittik.

 

 

 

266- İbnu'l-Mübarek der ki: İbn Cüreye'in şöyle dediğini işittim: "(Halbuki) O, günahlarınızı bağışlamak ve sizi belli bir zamana kadar ertelemek için sizi (imana) çağırıyor"[İbrahim 10] buyruğunda bağışlamak ifadesi ile şirkten dolayı olan günahların bağışlanması ve belli bir zaman ertelemek ifadesi ile cezasız bir şekilde ertelemek kastedilmektedir. "Allah'ın tayin ettiği vade gelince, artık o ertelenmez''[Nuh 4] buyruğunda ki vade ifadesi ile de ölüm kastedilmektedir.

 

 

 

267- İbn Abbas anlatıyor: Hz. Ömer, Şam'a doğru yola çıkmıştı. Serğ bölgesine ulaştığında Ebu Ubeyde b. el-Cerrah ve arkadaşları ordu komutanları olarak onu karşıladılar ve ona Şam'da veba olduğunu bildirdiler... Onlarla bu konuda istişaresi ile ihtilaflı görüş bildirmelerini anlattıktan sonra şöyle devam etmektedir:

Bunun üzerine Hz. Ömer insanlara şöyle seslendi: "Ben (deveme) binip geri dönüyorum, siz de binin!" Bunun üzerine Ebu Ubeyde b. el, Cerrah: "Allah'ın kaderinden mi kaçıyorsun?" diye çıkıştı. Hz. Ömer buna şöyle cevap verdi: "Ey Ebu Ubeyde! Keşke bunu başkası söyleseydi. Evet Allah'ın kaderinden yine Allah'ın kaderine kaçıyoruz. Peki, senin develerin olsa ve onları, bir tarafı verimli otlak, diğer tarafı ise çorak iki yakalı bir vadiye götürsen. Sen de onları otlak olan yerde otlatsan bu, Allah'ın kaderiyle olmaz mı? Sonra onları çorak yere götürüp otlatsan yine bu da Allah'ın kaderiyle olmaz mı?" Ardından Abdurrahman b. Avf çıkageldi. Bazı meşguliyetlerinden dolayı orada değildi. Şöyle dedi: "Bu konuda benim bir bilgim var; Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Bir yerde veba olduğunu duyarsanız, oraya gitmeyin. Şayet siz bir yerde iken oraya veba salgını gelirse oradan kaçarak çıkmayın'' buyurduğunu işittim." Bunun üzerine Hz. Ömer, Allah'a hamd ettikten sonra oradan ayrıldı.

 

Buhari, Sahih'inde Abdullah b. Yunus kanalıyla Malik'ten ve Müslim başka bir yolla rivayet etti.   [T] Buhari (5729) ve Müslim (2219).

 

Dostlarımız bu haber konusunda şöyle demiştir: Müminlerin emıri Ömer tedbirli davranmış ve bununla birlikte tedbirin de kaderden olduğunu bildirmiştir. Bu da sünnetin yolu ve geçmiş salih kişilerin açıklamasıdır. "Tedbirin kadere faydası olmaz" şeklinde naklettiğimiz rivayete gelince; burada kesin olarak belirlenmiş ve Levh-i Mahfuz'da yazılmış ecel geldiği zaman duanın ve ilacın ölümü geri çevirmemesi gibi kesin olarak yazılmış kader kastedilmektedir. Tedbir, dua ve ilaç ancak Kalem'in bunların fayda sağlayacağını yazmış olması halinde fayda sağlar. Kişiye kendisine yazılan kolaylaştırılır ve kendisine yazılanı yapmaktan geri duramayacağı gibi yazılmayan bir şeyi de yapamaz. Doğruya ulaşmak Allah sayesindedir.

 

 

 

268- Yusuf b. Malik bildiriyor: Hüdhüd kuşundan bahsediyorduk ki İbn Abbas: "Hüdhüd toprağın altındaki suyun nerede oluğunu bilir" dedi. Nafi' b. el-Ezrak: "Dur, dur! Hüdhüd toprağın altındaki suyun nerede olduğunu görüyor da, kendisine kurulan ve üzerine toprak saçılarak kapatılan tuzağı nasıl görmüyor ve tuzağa düşüyor!" deyince, İbn Abbas: "Dur ey durması gereken! Ben: ''Şöyle şöyle'' derken sen, İbn Abbas: ''Şöyle şöyle dedi'' demek istemektesin. Allah senin canını alsın. Kader gelmedikçe görmek sana fayda sağlar, ancak kader gelince görmenin önüne geçer (ve bir fayda sağlamaz)!" karşılığını verdi.

 

 

 

269- Ali b. Ebi Talha bildiriyor: İbn Abbas "Kitabıdaki payları kendilerine erişecek olanlar ... "[A'raf 37] buyruğunu açıklarken: "Burada kastedilen amellerdir. (Hayır veya şer yapanlar bunun karşılığını alırlar)" dedi. 

 

[T] İbn Cerir (10/171) ve İbn Ebi Hatim 5/1473 (8438). 

 

 

 

270- Mücahid'in bildirdiğine göre "Kitabıdaki payları kendilerine erişecek olanlar"[A'raf 37] buyruğundaki pay ifadesi ile: "Onlardan kimi bedbahttır, kimi said''[Hud. 105] buyruğunda olduğu gibi burada bedbahtlık ve uhrevi saadet kastedilmektedir. 

 

 

 

271- Ali b. Bezime'nin bildirdiğine göre Hasan(-ı Basri): "Kitabıdaki payları kendilerine erişecek olanlar"[A'raf 37] buyruğunu açıklarken: "Burada dalaletten ve hidayetten yazılan payları kastedilmektedir" demiştir.

 

 

 

272- Salim'in bildirdiğine göre Said b. Cübeyr: "Kitabıdaki payları kendilerine erişecek olanlar"[A'raf 37] buyruğunu açıklarken: "Burada hayır ve şerden yazılan payları kastedilmektedir" demiştir.

 

 

Ebu Nuaym'ın Ebu İsrail'den bildirdiğine göre Atiyye: "Burada ezeli kitap kastedilmektedir" demiştir.

 

 

 

273- Muhammed b. Ka'b der ki: Burada bedbahtlık ve uhrevi saadet kastedilmektedir. "İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz"[A'raf 29] buyruğunda da ilkinde sizi bedbaht ve said olarak yarattığı gibi (yine O'na) döneceğiniz kastedilmektedir.

 

 

 

274- Salim'in bildirdiğine göre Said b. Cübeyr: "Yüce Allah'ın: ''Allah insanlardan bir takımını doğru yola eriştirdi, fakat bir takımı da sapıklığı hak etti''[A'raf 30] buyurduğu gibi (pay ifadesi ile bedbahtlık ve sadet) kastedilmektedir" demiştir.

 

 

 

275- İbn Ebi Necih bildiriyor: Mücahid: "İlkin sizi yarattığı gibi (yine O'na) döneceksiniz"[A'raf 29] buyruğunu açıklarken: "Burada bedbaht veya said olarak geri dönmek kastedilmektedir" demiştir.

 

 

 

276- Müslim bildiriyor: İbn Mes'üd: "Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar"[Talak 2] buyruğunu açıklarken: "Burada sakınmakla kişinin kendisini rızıklandıranın, kendisine verenin ve verilmeyi men edenin Allah olduğunu bilmesi kastedilmektedir" dedi. "Kim Allah'a tevekkül ederse, o kendisine yeter''[Talak 3] buyruğunu açıklarken de: "Allah kendisine her tevekkül eden kişinin ihtiyaçlarını gidermez. Ancak tevekkül eden her kişinin günahlarını bağışlar ve sevabını çoğaltır" dedi. "Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir''[Talak 3] buyruğunu açıklarken: "Allah kendisine tevekkül edene de, etmeyene de emrini yerine getirendir" dedi. "Allah, her şeye bir ölçü koymuştur''[Talak 3] buyruğu hakkında da: "Burada ecel kastedilmektedir" dedi.

 

 

 

277- İbn Abbas der ki: Yüce Allah ilk önce Kalem'i yarattı ki bu kalem nurdan oldu. Sonra ona: "Levh-i Mahfuz'a yaz!" emrini verdi. Kalem: "Rabbim! Neyi yazayım?" diye sorunca, Yüce Allah: "Kıyamet gününe dek olacak bütün şeyleri yaz" buyurdu. Yüce Allah daha sonra insanları yarattığı zaman amellerini kayda geçmek üzere Hafaza meleklerini görevlendirdi. Kıyamet gününde de insanlara, amellerini içeren bu kitaplar arz edilir ve: "Bu, yüzünüze karşı gerçeği söyleyen kitabımızdır. Çünkü biz, yaptıklarınızın kopyasını çıkarıyorduk"[Casiye 29] denilir. İnsanların amellerini içeren kitaplar ile Levh-i Mahfüz'da yazılı olanlar karşılaştırıldığında da aym olduğu görülür. Sizler Arap değil misiniz? Kopya işi başka bir kitaptan olmaz mı?

 

 

 

278- Asım el-Ahval der ki: Hasan'ın şöyle dediğini işittim: "Yüce Allah eceli, belayı, musibeti ve afiyeti takdir etti. Kaderi yalanlayan kimse Kur'an'ı inkar etmiş olur." Başkası kanalıyla olan rivayetinde de: "Rızkını takdir etti" ziyadesinde bulunmuştur.

 

 

 

279- İbn Necih der ki: Bir adam Hasan(-ı Basri)'ye gelip atını "':'Ularından tutarak: "Mazlum olarak öldürülen kişinin eceli ile ölmediğini söylemektesin" deyince, Hasan: "Eyadi! O zaman (kendisi için takdir edilmiş olan ve) geriye kalan rızkım kim yiyecek? Atın yularmı bırak, böylesi kişi eceliyle ölmüş olur" dedi. Bunun üzerine adam: "Vallahi üzerine güneş doğmuş hiçbir şey benim için bu gün senden işittiğimden daha sevimli değildir" dedi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kişi Kader'in Dışında Hareket Edemez