BEYHAKİ

KÜLLİYATI

KADER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Kadere İmanın Şekli

 

197- Şa'bi anlatıyor: Adiy b. Hatim, Kufe'ye geldiğinde henüz gençtim. Kufelilerin fakihlerinden bir grupla onun yanına vardık ve ona şöyle dedik: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittiğin hadislerden bize aktarır mısın?" Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına ilk girişini anlattı. İçinde şöyle geçmektedir: "Ey Adiy b. Hatim! Müslüman ol ki selamete eresin" buyurdu. Ben de: "İslam nedir?" diye sordum. "Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Allah'ın Resulü olduğuna şahadet etmen; kaderin hayır ve şenine, tatlılıklarına ve acılıklarına tümüyle iman etmendir" dedi. 

 

[T] İbn Mace (87).

 

 

 

198- Adiy b. Hatim der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına girdiğimde bana: "Ey Adiy b. Hatim! Müslüman ol ki selamete eresin" buyurdu. Ben de: "İslam nedir?" diye sordum. "Allah'tan başka ilah olmadığına, benim Allah'ın elçisi olduğuna şahadet etmen; kaderin hayır ve şenine, tatlılıklarına ve acılıklarına tümüyle iman etmendir" buyurdu.

 

 

 

199-200- İbnu'd-Deylemı anlatıyor: Ubey b. Ka'b'a gidip: "Kader konusunda içime bir şüphe düştü. Bana bir şeyler anlat ki belki Allah kalbimdeki bu şüpheyi giderir" dedim. Ubey bana şöyle dedi: Eğer Allah sema halkına ve yeryüzü halkına azab etse, onlara zulmetmiş olmaz. Eğer onlara merhamet ederse de bu rahmeti onlar için amellerinden daha hayırlıdır. Allah yolunda Uhud dağı kadar altın infak etsen, kadere iman etmediğin, başına gelecek şeyden kaçamayacağına, başına gelmesi takdir edilmeyen şeyin de gelmeyeceğine inanmadığın müddetçe Allah senden bunu kabul etmez. Eğer bunlara iman etmeden ölürsen cehenneme girersin." Sonra Abdullah b. Mes'üd ile karşılaştığımda o da bana aynı şeyi söyledi. Sonra Huzeyfe b. el-Yeman'a gittim, o da aynı şeyi söyledi. Sonra Zeyd b. Sabit'in yanına gittim, bana Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı manada bir rivayet nakletti. 

 

Ebü Davud es-Sicistani, Sünen'inde Müslim b. Kesir kanalıyla aynı manada rivayet etti.

 

[T] Ebu Davud (4699) ve İbn Mace (77).

 

 

 

201- Amr b. Şuayb anlatıyor: Said b. el-Müseyyeb'in yanında oturmakta idim. Oradakiler bazı adamların: "Allah ameller dışında her şeyi takdir etmiştir" dediğinden söz ettiler. Vallahi Said'in daha önce hiç bu kadar öfkelendiğini görmemiştim. Ayağa kalkacaktı ki sakinleşti ve:

 

"İşte kader hakkında konuştular. Vallahi ben onlar hakkında öyle bir hadis işittim ki kötülük olarak bu onlara yeter. Yazıklar olsun onlara, bu hadisi bir bilseler" dedi. Ona: "Ey Ebü Muhammed! Allah sana merhamet etsin, bu hadis nedir?" dediğimde bana baktı ve sakinleşerek Rafi' b. Hadic'ten naklen şöyle anlattı:

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimden bazı kimseler olacak ki Yahudi ve Hıristiyanların küfre saptıkları gibi Allah'ı ve Kur'an'ı inkar edecek ve bunun farkına varmayacaktır" buyurdu. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Bu nasılolacak?" dediğimde: "Kaderin bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmeyeceklerdir" buyurdu. Kendisine: "Ne diyecekler?" diye sorduğumda şöyle buyurdu: "Onlar: ''Hayır Allah'tandır, şer de İblis'tendir'' diyerek yaratmasında ve sözünde İblis'i Allah'a eşit sayacaklardır. İman ve marifetten sonra onlar Kur'an'a inanmayıp inkar edeceklerdir. Ümmetim düşmanlık, nefret ve tartışma konusunda onlar gibisiyle karşılaşmamış olacaktır. Onlar bu ümmetin zındıklarıdır. Sonra Yüce Allah üzerlerine veba hastalığını gönderecek ve hepsini yok edecektir. Sonra da onları yerin dibine geçirecek ki ondan az kimse kurtulacaktır. O zaman müminlerin sevinci az, keder ve üzüntüleri çok olacaktır. Sonra da meshetme (süretlerin dönüşmesi) olayı olacaktır. Yüce Allah onların hepsini mesh ederek maymunlara ve domuzlara çevirecektir. Bundan az bir zaman sonra da Deccal çıkacaktır."

 

Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ağlamaya başlayınca biz de kendisiyle ağlamaya başladık ve: "Ey Allah'ın Resulü! Sizi ağlatan şey nedir?" diye sorduk. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şakilere olan rahmetimdendir. Çünkü onların arasında abidler ve müctehidler vardır. Bu sözleri söyleyen ilk kimseler olmamalarına rağmen yeryüzü onlara dar gelecektir. İsrailoğullarından helak olanların çoğu kaderi inkar etmelerinden dolayı helak olmuştur" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Kadere iman etmek nasılolur?" dediğimizde şöyle buyurdu: "Allah'ın bir olduğuna iman etmek, Allah'tan başka hiç kimsenin zarar ve fayda veremeyeceğine iman etmek, cennete ve cehenneme iman etmek, Yüce Allah'ın cennet ve cehennemi insanları yaratmadan önce yaratmış olduğuna iman etmek, insanları yaratıp onlardan dilediğini cennete ve dilediğini cehenneme sokacağına iman etmek, her birini kendisi için verilen hükme uygun amel edeceğine ve sonuçta kendisi için tayin edilen yazgıya boyun eğeceğine iman etmektir." Bunun üzerine ben de: "Allah ve Resulü doğru söylüyor" dedim.

 

[T] Ukayli, ed-Duafa' 3/1061 (1530) ve Taberani, M. el-Kebir 4/246 (4270)

 

 

 

202- Ebu'-d-Derda'nın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Her şeyin bir hakikati vardır. Kul da, kendisine isabet eden bir şeyin isabet etmemesinin imkansız olduğunu, isabet etmeyen bir şeyin de isabet etmesinin imkansız olduğunu bilmedikçe imanın hakikatine erişemez."

 

[T] İsnadı hasendir. Ahmed (6/441).

 

 

 

203- Habbab b. el-Eret der ki: "Ey Allah'ın Resulü! Kadere iman etmek nedir?" diye sorduğumda: "Başına gelmesi takdir edilen bir şeyin şaşmadan mutlak bir şekilde başına geleceğini, başına gelmesi takdir edilmeyen bir şeyin de asla başına gelmeyeceğini bilmendir" buyurdu.

 

 

 

204- Abdullah (b. Mes'üd) der ki: "Kul, kendisine isabet eden bir şeyin isabet etmemesinin imkansız olduğunu, isabet etmeyen bir şeyin de isabet etmesinin imkansız olduğunu bilmedikçe imanın tadını alamaz. Bir kor ateşi sönünceye kadar ısırmam, benim için Allah'ın takdir ettiği bir şey için: ''Keşke olmasaydı'' dememden daha sevgilidir."

 

Bunun isnadı sahihtir ve Abdullah'tan merfU olarak ta rivayet olunmuştur.

 

 

 

205- Abdullah b. Mes'üd'un bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) parmağını ağzına götürerek şöyle buyurmuştur: "Kul başına gelmesi takdir edilen bir şeyin şaşmadan mutlak bir şekilde başına geleceğine, başına gelmesi takdir edilmeyen bir şeyin de asla başına gelmeyeceğine, hayır ve şerri ile kadere iman etmedikçe imanın tadını alamaz."

 

 

 

206- Ya'la b. Murra der ki: Her gece bizden on kişi Hz. Ali'yi koruma kararı aldık ve silahlarımızı kuşanarak çıktık. Hz. Ali daha önce namaz kıldığı gibi namazını kıldı ve yanımıza çıkıp: "Neden silahlarınızı kuşanmışsınız?" dedi. Kendisine: "Her gece seni on kişi koruma kararı aldık" dediğimizde: "Beni gök ehlinden mi, yoksa yer ehlinden mi koruyacaksınız?" karşılığını verdi. Ona: "Biz seni gök ehlinden korumaya karşı zayıf kimseleriz" dediğimizde: "Semada hükmü verilmeden yer ehli bir şey yapamaz. Bu güne kadar üzerimde beni koruyan bir kalkan vardır" dedi. Sonra kulun, şüphe etmeksizin başına gelmesi takdir edilen bir şeyin şaşmadan mutlak bir şekilde başına geleceğine, başına gelmesi takdir edilmeyen bir şeyin de asla başına gelmeyeceğine iman etmedikçe imanın tatlılığını alamayacağını zikretti.

 

 

 

207- Cafer b. Muhammed, babasından bildiriyor: Hasan b. Ali, Muaviye'nin yanına girdi. Muaviye kendisine: "Basra ahalisi ile savaşan ve günün sonunda Basra yollarında yürüyen kişi baban mıydı?" deyince, Hasan b. Ali: "Başına gelmesi takdir edilmeyen bir şeyin asla başına gelmeyeceğini ve başına gelmesi takdir edilen bir şeyin şaşmadan mutlak bir şekilde başına geleceğini biliyordu" karşılığını verdi. Bunun üzerine Muaviye: "Doğru söyledin" dedi.

 

 

 

208- Ebu Haccac el-Ezdi der ki: Selman'a kadere iman konusunu sorduğumuzda: "Kişinin başına gelmesi takdir edilen bir şeyin şaşmadan mutlak bir şekilde başına geleceğini ve başına gelmesi takdir edilmeyen bir şeyin asla başına gelmeyeceğini bilmesidir" karşılığını verdi.

 

 

 

209- Muhammed b. Ubade b. es-Samit der ki: Babamın yanına girdim ve onu sıkıntılı bir vaziyette gördüm. Kendisine: "Bana öğütte bulun" dediğimde: "Evladım! Hayır ve şerri ile kadere iman etmedikçe hakiki imanın tadına varamazsın ve hakkıyla Allah'a iman etmemiş olmazsın" karşılığını verdi. Kendisine: "Babacığım! Bunu nasıl bileceğim?" dediğimde şu karşılığı verdi: "Başına gelmesi takdir edilen bir şeyin şaşmadan mutlak bir şekilde başına geleceğini ve başına gelmesi takdir edilmeyen bir şeyin asla başına gelmeyeceğini bilmendir. Evladım! Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğu nu işittim: ''Yüce Allah'ın ilk yarattığı şey Kalem'di. Ona: ''Yaz!'' buyurunca, Kalem: ''Neyi yazayım!'' dedi. Yüce Allah: ''Kaderi yaz!'' buyurdu. Bunun üzerine Kalem de kıyamet gününe kadar olacak her şeyi yazdı.'' Evladım! Eğer (kader hakkında) bundan farklı bir inanış içinde ölürsen cehenneme girersin."

 

 

 

210- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Güçlü mümin Allah'ın katında zayıf müminden daha hayırlı ve daha sevimlidir. Sana faydası olacak şeylerin peşinden git, Allah'tan yardım dile ve sakın gevşeyip acze düşme. Başına gücünü aşan bir şey geldiği zaman: ''Bu Allah'ın takdiridir ki dilediğini yapar'' de" buyurdu.

 

 

 

211 - Bu hadis başka bir kanalla da rivayet olunmuştur ve onda şu ifadeler yer almıştır: "Ancak ikisi de hayırlıdır. Sen sana faydalı olacak şeyde hırslı ol ve bu konuda Allah'tan yardım dile ve acizliğe düşme. Başına bir kötülük gelirse: ''Keşke şöyle yapsaydım şöyle olurdu'' deme. ''Allah takdir etti ve Allah dilediğini yaptı'' de. Keşke sözü, şeytanın ameline kapı açar."

 

Müslim bu hadisi Sahih'te İbn Numeyr ve başkasından rivayet etti.

 

 

 

212- Enes der ki: On yıl boyunca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmetinde bulundum. Beni bir ihtiyacı için bir yere gönderdiğinde ben daha yola çıkmadan önce mutlaka: "Eğer Allah bunu takdir etmiş ise olur" buyururdu.

 

Ebu Abdillah der ki: Bunu Ebu Bekr b. Ebi Şeybe'den rivayette Ebu Ya'la. tek kalmıştır.

 

 

 

213- Eyyüb der ki: "Öyle insanlara yetiştim ki onların sözleri hep: "Eğer hüküm verilmiş ve takdir edilmişse" şeklindeydi.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Ademoğluna Takdir Edilip Kalem'in Yazdığı Şeyin Mutlaka Olacağının Beyanı