BEYHAKİ

KÜLLİYATI

KADER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Mahlukatın Bütün Amellerinin Yüce Allah'ın

dilemesi ve İradesi ile Gerçekleştiğinin Beyanı

 

Yüce Allah: "Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz"[Tekvir 29], "Allah dilemedikçe yine de inanacak değillerdi"[En'am 111], "Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik''[Secde 13] ve: "Allah dileseydi, elbette onları hidayet üzerinde toplayıp birleştirirdi''[En'am 35] buyurmuştur.

 

Yine Yüce Allah: "Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi"[Yunus 99], "Rabbin dileseydi onu da yapamazlardı"[En'am 112] , "Allah kimi dilerse onu şaşırtır, dilediği kimseyi de doğru yola iletir"[En'am 39], ve: "Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir''[İbrahim 4] buyurmuştur.

 

Yine Yüce Allah: "Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun kalbini İslam'a açar; kimi de saptırmak isterse göğe çıkıyormuş gibi kalbini iyice daraltır"[En'am 125], "Allah bir kimseyi şaşkınlığa (fitneye) düşürmek isterse, sen Allah'a karşı, onun lehine hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah'ın kalplerini temizlemek istemediği kimselerdir"[Maide 41], "Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşlarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler"[İsra 16] ve: "Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermek istesem de, öğüdüm size fayda vermez"[Hud 34] buyurmuştur.

 

Yine Yüce Allah: "De ki: Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim"[A'raf 188], "Hiçbir şey için ''Bunu yarın yapacağım'' deme. Ancak Allah dilerse (yapacağım de)"[Kehf 23, 24], "Sana (Kur'an'ı) okutacağız; sen hiç unutmayacaksın. Artık Allah'ın dilediği hariç''[A'la 6,7] ve: "Allah'ın izni olmadan hiç kimseye zarar veremezler"[Bakara 102] buyurmuştur. Yine Yüce Allah: "Allah'ın izni olmadıkça, müminlere hiçbir zarar veremez''[Mücadele 10] ve:

"İki birliğin karşılaştığı gün sizin başınıza gelenler, ancak Allah'ın dilemesiyle olmuştur''[Al-i İmran 166] buyurmuştur. Burada hep Yüce Allah'ın iradesi ve dilemesi kastedilmektedir ki Allah sihri ve kehaneti emretmemektedir. Bütün bunlarda kişinin bir söz söylemesi, bir am el işlemesi ve bir şeye niyet etmesi, ancak Allah'ın dilemesi ve iradesi içindedir. Yüce Allah ezeli ilminde cennetlik olan kişiyi hidayete erdirir ve ezeli ilminde bedbaht olan kişiyi sapıklığa düşürür. Ezeli olarak bildiği şey dışında bir şey istemez. İstediği şeyin hilafına da bir şeyolmaz. Allah, Kur'an'ı dinleyen cinler hakkında: "Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi''[Cin 10] ve: "Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir?"[Fetih 11] buyurmuştur. el-Esma ves-sıfat kitabında Allah'ın iradesinin ispatı yönünde yeterli olacak kadar ayet, rivayet ve haberlere yer verdik.

 

 

 

157-158- Ebu Hureyre der ki: Yüce Allah, Peygamber'ine: "Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de"[Tekvir 28] ayetini indirdiği zaman müşrikler: "O zaman iş bize kalmıştır. İstersek doğru yolda gider, istemeksek de gitmeyiz" dediler. Bunun üzerine Yüce Allah: "Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz"[Tekvir 29] ayetini indirdi. Ebu Hazım'ın rivayeti ise şöyledir: Cebrail indi ve: "Ey Muhammed! Yalan söylüyorlar! Zira Alemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz"[Tekvir 29] dedi. Cebrail'in bu haberi üzerine de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rahatladı.

 

 

 

159- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Bedir günü gölgeliğinde şöyle dua ediyordu: "Allahım! Ahdini ve vaadini yerine getirmeni istiyorum. Allahım! Eğer istersen bu günden sonra artık ebediyen sana ibadet edilmeyecektir." Ebu Bekr, böyle dua eden Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elinden tutup: "Ey Allah'ın Resulü! Rabbine bu kadar ısrarda bulunduğun yeter" deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bulunduğu çadırdan: "Toplulukları dağıtılacak, yüz geri edileceklerdir. Kıyamet onların azap ile vaad edildikleri gündür. O ne korkunç, ne acı bir gündür!"[Kamer 46] ayetlerini okuyarak çıktı.

 

Buhari bu hadisi Sahih'te Muhammed b. Abdillah b. Havşeb kanalıyla Abdulvehhab es-Sekafi' den, o Halid' den, o İkrime' den, o da İbn Abbas'tan rivayet etmiştir.

 

 

 

160-161- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcasına ölümü esnasında: "''La ilahe illallah'' de ki Kıyamet günü Allah katında onunla sana şahadet edeyim" deyince, amcası: "Kureyş'in beni kınaması olmasaydı, bu sözle senin yüzünü güldürürdüm" karşılığını verdi. Bunun üzerine Allah: "Şüphesiz ki sen, sevdiğini doğru yola eriştİremezsİn, ama Allah, diledİğİni doğru yola eriştirir. Doğru yola girecekleri en iyİ O bilir"[Kasas 56] ayetini indirdi. Yahya, "ölümü esnasında" ve "Allah katında" ibarelerini zikretmemiştir.

 

[T] Müslim (25).

 

Müslim, Sahih'inde Muhammed b. Hatim kanalıyla Yahya b. Sald'den rivayet etti.

 

 

 

162- Kurz b. Alkame el-Huzai anlatıyor: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! İslam'ın varacağı nihai bir yer olacak mı?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet! Allah diledikten sonra Araplardan olsun Arap olmayanlardan olsun hayır dilediği her bir haneye İslam dinini sokacaktır" karşılığını verdi. Adam: "Sonra ne olacak?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra karanlıkları andıran fitneler baş gösterecektir" karşılığını verdi. Adam: "Olamaz! Allah dilerse bu olmayacaktır!" deyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki bu olacaktır! Sonra kuyruğu üzerinde duran yılanlar gibi birbirinizin boyunlarını vurmaya başlayacaksınız" buyurdu.

 

Zühri, "Esavide subbe" ifadesini: "Kuyruğu üzerine duran siyah yılanlar" olarak açıklamıştır.  [T] Ahmed (15917, 15918).

 

 

 

163- Amr b. el-Hamik bildiriyor: O, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir kula hayır dilediği zaman onu tatlandırır" buyurduğunu işitmiştir. Ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Nasıl tatlandırır?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ölümünden önce ona salih bir amel kapısı açar. Onu yaparken de canını alır" buyurdu.

 

 

 

164- Abdullah (b. Mes'ud)'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah bir kula hayır murat ederse, onu dinde fakih yapar ve ona doğru görüşü ilham eder" buyurmuştur.

 

[T] Heysemı der ki: "Hadisi Bezzar ve el-Mu'cemu'l-Kebir'de Taberani rivayet etmiş olup ravileri güvenilirdir.''

 

 

 

165- 166- Abdullah (b. Mes'üd), Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu sözünü nakleder: "Birinizin şu şu ayeti unuttum demesi ne kötü bir şeydir. Oysa o ayetler ona unutturulmuştur." Firyabi'nin rivayetinde "birinin" şeklinde geçmektedir.

Buhari, Sahih'inde Ebü Nuaym'dan rivayet etti.

 

[T] Buhari (5032) ve Müslim (790).

 

 

 

167- Ömer b. el-Hattab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ben davetçi ve uyarıcı olarak gönderilmiş biriyim. Hidayete erdirmekte bir payım yoktur. İblis te süsleyici biri olarak gönderilmiştir. Onunda sapıklığa düşürmekte bir payı yoktur."

 

Beyhaki der ki: Bu rivayeti sadece "İsa el-Askalani - İshak b. el-Purat - Halid - Simak" kanalıyla bilmekteyiz. Halid'in, Simak'tan hadis işitip işitmediğini veya Simak zamanına yetişip yetişmediğini bilmiyorum.

 

 

 

168" Amr b. Şuayb. babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Allah'ın Res-cılü (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Hz. Eb-cı Bekr'e: "Ey Eb-cı Bekr! Allah, Kendisine isyan edilmesini istemeseydi İblis'i yaratmazdı" buyurmuştur.

 

Mukatil b. Hayyan, Amr b. Şuayb'dan rivayetle mutabaat etmiştir.

 

 

 

169- Ömer b. Abdilaziz der ki: "Allah, kendisine isyan edilmesini istemeseydi İblis'i yaratmazdı."

 

 

 

170- Ömer b. Abdilaziz ekledi: Bana Mukatil b. Hayyan, Amr b. Şuayb kanalıyla babasından, o da dedesinden Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu bildirdi: "Allah, kendisine isyan edilmesini istemeseydi İblis'i yaratmazdı."

 

 

 

171- Abdullah b, Amr anlatıyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) odaların (hücrelerin) kapısında bizimle sohbet ederken kalabalık bir insan topluluğuyla Ebu Bekir ve Ömer çıkageldiler. Aralarında tartışıp birbirlerinin fikirlerini reddediyorlardı. Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce sustular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Az evvel duyduğum konuşma neydi? Aranızda tartışıp birbirinize cevap yetiştiriyordunuz" dedi. Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekir, iyiliklerin Allah'tan, kötülüklerin ise kullardan olduğunu; Ömer ise iyiliklerin de kötülüklerin de Allah'tan olduğunu ileri sürdü, Bir grup buna, bir grup da diğerine tabi olup birbirleriyle tartışıyor, birbirlerinin görüşlerini reddediyorlardı" dedi.

 

Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Bekir'e dönerek: "Ne söyledin?" diye sordu. O da ilk görüşünü belirtti. Sonra Ömer'e dönerek (ona da aynı soruyu sordu). Ömer de ilk görüşünü söyledi. Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Canım kudret elinde bulunana (Allaha) yemin ederim ki, aranızda, İsrafil'in Cebrail ile Mikail arasında hükmettiği gibi hükmedeceğim. Nefsim kudret elinde bulunan (Allah)a yemin ederim ki, o ikisi Allah'ın yarattıkları içerisinde bu konuda (kaza kader) görüş beyan eden ilk kişilerdir. Mikail, Ebu Bekir'in görüşünü savunurken Cebrail Ömer'in görüşünde ısrar ediyordu. Sonra Cebrail, Mikail'e: ''Gök halkı ne zaman ihtilaf etse, yeryüzü halkı da ihtilaf ediyor. Haydi, aramızda İsrafil'i hakem kabul edip onun önünde tartışalım'' dedi. Böylece onun önünde tartıştılar. İsrafil aralarında, gerçekte kaderin bütün şekliyle; hayır ve şerriyle, acı ve tatlısıyla Yüce Allah'tan olduğu yönünde hüküm verdi. Ben de sizin aranızda aynı şekilde hüküm veriyorum."

 

Sonra Ebu Bekir'e dönerek "Ey Ebu Bekir! Gerçekte Yüce Allah kendisine isyan edilmemesini dileseydi, İblis'i yaratmazdı" buyurdu.

 

Ebu Bekir de: "Allah doğru söylemiştir ve resullerine tebliğ etmiştir" dedi. 

 

Muhammed b. Ya'la el-KMİ bunu Ömer b. Subh et-Temİmi'den rivayette tek kalmıştır ki ikisi de zayıftır. Bundan daha sahih bir isnadla başkasından rivayet olunmuştur ki bunun hatalı bir rivayet olduğunu sanıyorum.

 

 

 

172- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir grupla oturmuşken Ebu Bekr ve Ömer Mescid'in bir kapısından içeri girdiler. Yanlarında da birbirleriyle tartışan kimseler vardı. Birbirlerine cevap verirken sesleri yükselmişti. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Az evvel duyduğum konuşma neydi? Aranızda tartışıp birbirinize cevap yetiştiriyordunuz" buyurdu. İçlerinden bir kişi: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Bekr ve Ömer'in konuştuğu ve ihtilafa düştüğü konuda tartışıyorduk. Onların ihtilafından dolayı biz de ihtilafa düştük" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Konu nedir?" buyurunca: "Konu kaderdir. Ebu Bekr: ''Hayrı takdir eden Allah'tır. Ancak şerri takdir eden Allah değildir'' dedi. Ömer ise: ''Hayrı da, şerri de yaratan Allah'tır'' dedi. Biz de bu konuda tartışıyorduk. Kimimiz Ebu Bekr'in dediği gibi derken kimimiz Ömer'in dediğini demekteydi" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aranızda, İsrafil'in, Cibril ile Mikail arasında hükmettiği gibi hükmedeceğim" buyurunca, içlerinden bir kişi:

 

"Cibril ile Mikail bu konuda konuştu mu?" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Beni hak olarak gönderene yemin olsun ki o ikisi Allah'ın yarattıkları içerisinde bu konuda (kaza ve kaderde) görüş beyan eden ilk kişilerdir. Cibril, Ömer'in görüşünü savunurken, Mikail de Ebu Bekr'in görüşünde ısrar ediyordu. Sonra Cibril, Mikail'e: ''Biz ne zaman ihtilaf etsek, gökyüzü halkı da ihtilaf ediyor. Haydi, aramızda hakem tayin edip onun önünde tartışalım'' dedi. Böylece İsrafil'in önünde tartıştılar. Ben de sizin aranızda aynı şekilde hüküm veriyorum." Onlar: "Ey Allah'ın Resulü! İsrafil'in verdiği hüküm neydi?" deyince: "Hayrın da, şerrin de, tatlının da, acının da Allah'tan olduğu yönündeydi. Benim de hükmüm böyledir" buyurdu. Sonra yanında olan Ebu Bekr'in omuzuna veya baldırına vurarak: "Ey Ebu Bekir! Gerçekte Yüce Allah kendisine isyan edilmemesini dileseydi, İblis'i yaratmazdı" buyurdu.

 

Ebu Bekr de: "Allah'tan bağışlanma dilerim. Ey Allah'ın Resulü! Bu benin hatamdı. Bir daha bu konuda asla konuşmayacağım" dedi. Vefat edene kadar da bir daha bu konuda konuşmadı.

 

 

 

173- İkrime'nin bildirdiğine göre İbn Abbas: "Bir ülkeyi helak etmek istediğimizde, o ülkenin zenginlik sebebiyle şımarmış elebaşlarına (iyilikleri) emrederiz; buna rağmen onlar orada kötülük işlerler"[İsra 16] buyruğunu açıklarken: "(O ülkenin) fasık kişilerini çoğaltırız manasındadır" demiştir.

 

 

 

174- İsa b. Sinan der ki: Vehb b. Münebbih'in şöyle dediğini işittim: "Yetmiş iki (kutsal) kitap okudum. Bunlara benzer de yirmi dört kitap daha okudum. Bunların içinde hiçbir kitap yoktu ki içinde: "Kul her hangi bir konuda dilemeden (meşie'den) kendine bir pay çıkarırsa küfre girmiş olur" ifadesi olmasın.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Kaderde Hayrın da Şerrin de Allah'tan Geldiğinin Beyanı ve Buna İman Etmenin Gereği