BEYHAKİ

KÜLLİYATI

KADER

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İnsanların Yaptıklarının Yazılı ve Allah Katında

Takdir Edilmiş Olduğunun Beyanı

 

Takdir edilen şey, Allah'ın yarattığı bir şeyolmakla birlikte onu işleyen kişinin de kazancıdır. Yüce Allah: "Her şeyin yaratıcısı Allah'tır. O, birdir, mutlak hakimiyet sahibidir"[Ra'd 12], "Her şeyi yaratandır. Artık O'na kulolun! Ve O, her şeye vekildir''[En'am 102] ve: "O, gökleri ve yeri örnekleri yokken yaratandır. O'nun bir eşi olmadığı halde, nasıl bir çocuğu olabilir? Halbuki her şeyi O yarattı. O, her şeyi hakkıyla bilendir"[En'am 101] buyurmaktadır. Her iki kavilde de Yüce Allah methedilmiştir. Hiçbir şey ilminin dışında olmadığı gibi mahlukatından da hiçbir şey ilmi dışında değildir.

 

Yine Yüce Allah: "Muhakkak ki Biz, her şeyi, bir kaderle (takdir edilmiş olarak) yarattık"[Kamer 49], "O her şeyin Rabbi iken, Allah'tan başka Rab mı isteyeyim?, de"[En'am 164], "O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir"[Furkan 2], "İşte her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah!"[Mümin 62], "De ki: Eğer biliyorsanız söyleyin: Her şeyin hükümranlığı elinde olan, kendisi koruyan, kendisine karşı konulamaz olan kimdir?"[Müminun 88] ve "Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah'ındır. Dilediğini yaratır. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir''[Maide 17] buyurmaktadır.

 

Burada da Yüce Allah yaratmak, rububiyet ve kudret ile methedilmiştir. Hiçbir şey kudretinin, rububiyetinin ve yaratmasının dışında değildir. Kelamı ve zatı sıfatları yarattığı şeyler arasında değildir. Zatının yarattığı şeyler arasında olmaması gibi kelamı ve diğer zatı sıfatları da yarattığı şeyler arasında değildir. Yüce Allah kendisinin dışında olan şeyleri yaratmıştır. Biz de sıfatlarının kendisinden olduğunu söylemekteyiz. Yüce Allah kelamıyla yaratmaktadır, kelamı yaratılmış değildir. Biz kişinin: "Bu şehirdeki her şeyi ben inşa ettim" dediğini görmekteyiz. Oysa burada ne inşa eden, ne de inşa edenin kelamı inşa edilenin içinde değildir. Herhangi bir şey bir delille ayette belirtilen genelleme dışında tutulabilir; ancak bir delilolmadan başka bir şey belirtilen genelleme dışında tutulamaz.

 

Yüce Allah: "Allah, gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş'a kurulandır"[Secde 4] buyurmaktadır. Mahlukatın amelleri ve şekilleri de yaratılışın içindedir. Yine Yüce Allah: "Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sİzi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı''[Saffat 96] buyurmaktadır. Burada da sizi ve kazancınız olan amellerinizi yarattığı kastedilmektedir.

 

Yüce Allah'ın: "(Biz de Musa'ya, ''Elindeki değneğini at!'' diye vahyettik. Bir de ne görsünler o,) onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor"[A'raf 117] buyurmuştur. Yine Yüce Allah: "Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; (fark etmez). Şüphesiz Allah, sinelerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilir"[Mülk 13] buyurmaktadır. Allah doğrusunu bilir, burada: "Sizin dile getirdiğiniz ve getirmediğiniz gizlileriniz ile içinizden geçen şeyleri yaratanın bilmeyeceğini mi sandınız?" buyurmaktadır. Bu da delalet etmektedir ki insanın diliyle ve kalbiyle kazandığı şey, Allah katında yaratılmıştır. Yüce Allah: "Şüphesiz O, güldürür ve ağlatır"[Necm 43] buyurmakla birlikte: "Şüphesiz, öldüren ve dirilten 0'dur''[Necm 44] buyurmaktadır. Yine: "Oralarda gidiş gelişi belirledik (seyahati kolaylaştırdık) ve onlara da şöyle dedik: Oralarda gece gündüz güvenlik içinde dolaşın"[Sebe 18] buyurmakla birlikte: "Arayıp soranlar için gıdalarını tam (toplam) dört gün içinde yetiştirmesi kanununu koydu (takdir etti)''[Fussilet 10] buyurmaktadır.

 

Yine: ''yine O'na iman etmedikleri ilk durumdaki gibi onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz"[En'am 110], "Onları sağa sola çevirirdik"[Kehf 18] ve: "Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) düşmanlık ve kin soktuk''[Maide 64] buyurmaktadır. Yine: "Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı"[Nahl 15] buyurmaktadır. Yine: "Ye (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir"[Enfal 63] buyurmakla birlikte: "Görmez misin ki Allah, bulutları sevk eder. Sonra, onları kaynaştırıp üst üste yığar"[Nur 43] buyurmaktadır. Yine:

"Göğün boşluğunda emre boyun eğdirilmiş olarak uçuşan kuşları görmediler mi? Onları orada Allah'tan başkası tutamaz''[Nahl 79] buyurmakla birlikte: "Şüphesiz Allah gökleri ve yeri, nizamları bozulmasın diye tutuyor''[Fatır 41] ve: "Her birini salih insanlar yaptık Onları, emrimiz uyarınca doğru yolu gösteren önderler yaptık"[Enbiya 72, 73] buyurmaktadır. Başkaları hakkında da: "Onları, (insanları) ateşe çağıran öncüler kIldık''[Kasas 41] buyurmakla birlikte: "Gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur''[Furkan 62] buyurmaktadır. "Sizin için nefislerinizden kendilerine ısınırsınız diye eşler yaratmış, aranıza bir sevgi ve merhamet koymuştur"[Rum 21] buyurmakla birlikte: "Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik''[Ahkaf 26] buyurmuştur.

 

Yine: "Ye kalplerini katılaştırdık"[Maide 13] buyurmakla birlikte: "(Onu imtihan edelim diye) kendisini işitir ve görür kıldık"[İnsan 2] buyurmuştur. Öldürmek, diriltmek, gıdayı yetiştirmek, dağları yaratmak, bulutları sevk etmek, gece ile gündüzü birbiri ardınca getirmek, işitmeyi ve görüşü yaratmak Allah'ın takdir ettiği şeylerdir. Yine gülmek, ağlamak, seyahati kolaylaştırmak, gönülleri ters çevirmek, aralarına düşmanlık ve kin sokmak, kalpleri birleştirmek, göğün boşluğunda kuşları tutmak, aralarına sevgi ve merhamet konulması ve kalplerin katılaştırılması Allah'ın takdir ettiği şeylerdir. Zira Yüce Allah takdir ve tekvinle vasıflandırılmış ve bu ikisiyle methedilmiştir.

 

Yine Yüce Allah: "Ve size bineceğiniz gemiler ve hayvanlar var etti"[Zuhruf 12] buyurmuştur. Bu şekilde gemileri yarattığı gibi hayvanları da yarattığını bildirmiş ve: "Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor''[Nahl 81] buyurmuştur. Yine bu şekilde methedilmiş ve bize nimette bulunarak: "Allah, evlerinizi sizin için bir huzur ve sükun yeri yaptı ve sizin için davar derilerinden gerek göç gününüzde, gerekse konaklama gününüzde, kolayca taşıyacağınız evler; yünlerinden, yapağılarından ve kıllarından bir süreye kadar (faydalanacağınız) bir ev eşyası ve bir ticaret malı meydana getirdi''[Nahl 80] buyurmuştur. Bu şekilde bunları bize ev, temel, eşya ve ancak kazanç olarak elde edildikten sonra adı belirlenebilecek şeyler kıldığını bildirmiştir. Bunu da kendisinin böyle kıldığını bildirmiştir. Bu da delalet etmektedir ki bu kendisinin yarattığı ve kullarının kazanç sağlayacağı şeydir.

 

Yüce Allah: "Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur"[Yunus 22], "Sonunda Allah'ın izniyle onları yendiler"[Bakara 251], "Allah, sizi analarınızın karnından çıkardı"[Nahl 78], "Sabret! Senin sabrın da ancak Allah'ın yardımı iledir"[Nahl 127], "Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır"[Bakara 250], " Kafirlerin kalplerine yakında korku salacağız"[Al-i İmran 151], "Ve kalplerİne korku düşürdü"[Ahzab 26] ve: "Onlarla savaşın ki, Allah sİzİn ellerinİzle onları cezalandırsın"[Tevbe 14] buyurmaktadır. Bütün bu ayetler ve Allah'ın Kitabı'nda buna benzer ayetler delalet etmektedir ki bunlar Allah tarafından yaratılma olarak ve kullar tarafından kazanç olarak sadır olan fiillerdir. Yine Yüce Allah: "(Savaşta) onları sİz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu)"[Enfal 17] ve: "Onu (topraktan) siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?''[Vakıa 64] buyurmaktadır. Bu şekilde öldürme, atma ve bitirme işini üzerlerinden almıştır ve zatına nisbet etmiştir. Bu da mevcudatın yaptıklarının her şey Allah'ın var etmesi ve takdiriyle olduğunu gösterir. Kullar bu yaptıklarını Allah'ın ezelden yaratığı ve takdir ettiği kudretle yapmışlardır.

 

 

 

125- Katade der ki: "İbrahım: ''Yonttuğunuz şeylere mi ibadet edersiniz! Oysa ki sizi ve yapmakta olduklarınızı Allah yarattı'' dedi"[Saffat 95] ayetlerindeki yontulan şeylerden kastedilen putlardır. Hz. İbrahim kavmine: "Sizi de, ellerinizle yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır" demiştir.

 

 

 

126- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece uyurken, kendine gelip yatağında döndüğü zaman şöyle dua ederdi: "Tek ve Kahhar olan Allah'tan başka ilah yoktur. Göklerin, yerin ve bunların arasındakilerin Rabbi pek Aziz' dir ve günahları bağışlayandır."

 

[T] İbn Hibban (5530) ve Hakim (1980).

 

 

 

127 -128- Abdullah b. Amr b. el-As der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Yüce Allah, mahlukatın kaderlerini, gökleri ve yeri yaratmazdan ellibin yıl önce takdir etti." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın Arş'ı suyun üzerindedir."

 

Müslim, Sahih'inde Ebu't-Tahir'den rivayet etti.  [T] Müslim (2653).

 

 

 

129- 130- İmran b. Husayn der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Cennetliklerin cehennemliklerden ayrılacağı belirlenmiş midir?" diye sorulunca, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet" cevabını verdi. (Soruyu soran): "Öyleyse amel edenler niye amel ediyorlar?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Herkes ne iş için yaratıldıysa o şey onun için kolaylaştırılacaktır" buyurdu.

Müslim, Sahih'inde Yahya b. Yahya'dan ve Buhari ile Müslim başka yollarla Yezid'den rivayet ettiler.

 

[T] Müslim (2649).

 

Bu ve önceki rivayetlerde amel edenlerin amellerinin Allah'ın müyesser kılması, takdiri ve yaratıcılığı ile olduğunu beyan etmektedir.

 

 

 

131-133- Huzeyfe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah her yapanı da yapacaklarını da yaratmıştır" buyurmuştur. Fudayl ile Mervan'ın rivayetinde ibare şöyledir: "Allah her sanatkarı (bir şey yapanı) ve yaptığını var etmiştir."

 

 

 

134- Muhammed b. İsmail (el-Buhari) der ki: "Kulların fiilleri yaratılmıştır. Nitekim bize isnadı ile rivayet olunduğuna göre Huzeyfe, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ''Allah, her sanatkarı ve yapmış olduğu sanatı yaratandır'' buyurduğunu aktarmıştır."

 

 

Yahya b. Said el-Kattan der ki: Hala arkadaşlarımın: "Kulların fiilleri yaratılmıştır" dediklerini duyuyorum. Ebu Abdillah el-Buhari ekledi: Bunun yanında bazıları Yüce Allah'ın: "Hayır; Kuran, kendilerine ilim verilenlerin gönüllerinde yerleşen apaçık ayetlerdir"[Saffat 96] buyruğunu okumaktadır.

 

 

 

135-136- Ebu Hureyre der ki: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elimi tutarak şöyle buyurdu: "Allah, toprağı cumartesi günü yarattı. Oradaki dağları pazar günü, ağaçları pazartesi günü, sevilmeyen şeyleri salı günü, nılru çarşamba günü yarattı. Hayvanları yeryüzüne perşembe günü yayıp dağıttı. Adem'i yaratılanların sonuncusu olarak cuma gününün son saatlerinde, ikindiyle akşam arasında yarattı."

 

Müslim, Sahih'inde Sureye b. Yılnus kanalıyla Haccac b. Muhammed'den rivayet etti.   [T] Müslim (2789).

 

 

Yüce Allah, Kitab'ında, yeryüzünde kibirli yürümeyi mekruh ve imanı nur olarak adlandırmıştır. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunların yaratıldığını bize Allah'ın Kitab'ında: "Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur"[En'am 1] buyruğuyla haber vermektedir. Sonra: "Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır''[Bakara 257] buyruğuyla küfrü karanlık ve imanı nur diye adlandırmıştır.

 

 

 

137- Ebu Hureyre der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah merhameti yüz parçaya ayırmış; doksan dokuzunu kendi katında tutmuş bir parçasını yeryüzüne indirmiştir. Bütün mahlukat o bir parça ile birbirine merhamet eder. Hatta atın yavrusunu ezmemek için ayağını kaldırması da o bir parçanın eseridir."

 

Müslim, Sahih'inde Harmele b. Yahya'dan rivayet etti.   [T] Buhari, edeb (75) ve Müslim, tövbe (19).

 

 

 

138- Ebu Hureyre der ki: Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah, rahmetini yüz parçaya ayırmıştır. Doksan dokuz parçasını kendi katında alıkoymuş, birini tüm yaratıkları arasına indirmiştir. Şayet bir kafir, Yüce Allah'ın katında bulunan rahmeti tümünü bilseydi, asla Cennetten umudunu kesmezdi. Ayrıca bir mümin şayet Yüce Allah'ın katında bulunan azabın tümünden haberdar olsaydı Cehennemden yana asla güven içinde olamazdı."

 

Buhari, Sahih'inde Kuteybe b. Said'den rivayet etti.  [T] Buhari (6000) ve Müslim (2752).

 

 

 

139- Selman-ı Farisi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah, gökleri ve yeri yarattığı gün, yüz rahmet var etmiştir. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak genişliğe sahiptir. Bunlardan yalnızca bir rahmeti yeryüzüne indirmiştir. İşte anne yavrusuna bu sayede şefkat gösterir. Yırtıcı hayvanlar ve kuşlar bunun sayesinde birbirlerine merhamet duyarlar. Yüce Allah kıyamette bu biri doksan dokuza katarak rahmetini yüze tamamlayacaktır."

 

Müslim, Sahih'inde, Muhammed b. Abdillah b. Numeyr'den rivayet etti.

 

 

 

140- Salim'in, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hacdan, umreden veya gazveden dönünce çıktığı her tepede şöyle derdi: "inşallah tövbe edenleriz, ibadet edenleriz ve hamd edenleriz. Allah verdiği sözde doğru ve gerçekleştirendir. Kuluna yardım eden ve tek başına bütün (küfür) orduları(nı) hezimete uğratandır."

 

Buhari bu hadisi Salih kanalıyla ve Buhari ile Müslim ise Nafi kanalıyla ibn Ömer'den rivayet ettiler.  [T] Buhari (2995) ve Müslim (1344/428).

 

 

 

141- Ebü Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Safa ile Merve tepelerinde durduğu zaman): "Allah'tan başka ilah yoktur ve tektir. Ordularım muzaffer kılmıştır. Kuluna yardım edip düşman birliklerini hezimete uğratmıştır. Sonunda baki kalacak olan sadece O'dur" diye dua ederdi. 

 

Müslim, Sahih'inde Kuteybe kanalıyla Leys'ten rivayet etti.   [T] Buhari (7/312) ve Müslim (2/317).

 

 

 

142- Suheyb anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılınca bir şeyler mırıldanırdı. Bir gün ne dediğini sorduğumuzda: "Ben: ''Allahım! Senin için savaşıyorum, rızan için koşuyorum ve senden güç alıyorum. Senden başka gerçek güç sahibi yoktur'' diyorum" buyurdu.

 

 

 

143- Sehl b. Sa'd bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hayber savaşı sırasında: "Bu sancağı yarın Yüce Allah'ın, eliyle fethi müyesser kılacağı, Allah'ı ve Resulünü seven, Allah ve Resulü'nün de kendisini sevdiği birine vereceğim" buyurdu. O geceyi müslümanlar sancağın kime verileceğini düşünerek geçirdiler. Sabah olunca da herkes sancağın kendisine verilmesi beklentisi içinde Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ali b. Ebi Talib nerede?" diye sorunca, oradakiler: "Ey Allah'ın Resulü! Gözlerinden rahatsız" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber gönderip yanına çağırdı. Gelince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onun gözlerine tüfleyip dua edince gözlerinde hiçbir şey yokmuş gibi iyileşti. Sonra sancağı ona verdi. Ali: "Ey Allah'ın Resulü! Bizim gibi olana kadar mı onlarla savaşayım?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Onların meydanına ulaşana kadar git! Meydanlarına ulaşınca onları İslam'a davet et. Yüce Allah'ın onlar üzerindeki haklarını onlara anlat. Vallahi Allah'ın içlerinden birini senin elinle hidayete erdirmesi senin için genç develere sahip olmandan daha hayırlıdır."

 

Buhari ile Müslim, Sahih'de Abdülaziz b. Ebi Hazım'dan rivayet ettiler.

Bu da delalet etmektedir ki fetih, fethe gidenin eliyle Allah'tandır.

Hidayet de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eliyle fethi müyesser kılacağı" ve "Birini senin elinle hidayete erdirmesi" buyurduğu gibi Allah'tandır. Bu da yaratmanın ve kişinin bir şeyler kazanabileceğinin sabit olduğunu göstermektedir.

 

 

 

144- Ebu Musa der ki: Eş'arilerden bir grupla Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip binek hayvanı istedik. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Vallahi sizi bindiremem ve yanımda sizi bindireceğim hayvan da yoktur" buyurdu. Bir müddet sonra Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) develer getirilince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hörgüçleri beyazlaşmış üç dişi devenin bize verilmesini emretti. Biz (develeri alıp) gidince birbirimize:

 

"Allah bize hayır getirmez. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize binek vermesi için geldik. Bize deve veremeyeceğine dair yemin etti; sonra verdi" dedik. Bu konuştuğumuzu gidip ona haber verdiklerinde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Size binekleri ben vermedim; Allah verdi. Vallahi inşallah ben bir şeye yemin eder; sonra ondan daha hayırlısını görürsem, hemen yeminime kefaret verir, hayırlı olan şeyi yaparım."

 

Buhari ve Müslim Hammad b. Zeyd kanalıyla rivayet etmiştir.  [T] Buhari (6623) ve Müslim (1649/7).

 

Bu, şu ayetin manası kapsamındadır: "Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı.''[Enfa! 17]

 

 

 

145- İbn Abbas, Bedir savaşı kıssası içinde der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ellerini kaldırıp: "Rabbim! Bu topluluk yok olursa yeryüzünde artık sana kimseler ibadet etmez" diye dua etti. Cibril ona: "Bir avuç toprak al ve müşriklerin yüzlerine doğru savur" deyince, Allah Resulü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aldığı bir avuç toprağı müşriklerin yüzlerine doğru savurdu. Müşriklerden gözü, burnu ve ağzı toprakla dolmayan kimse kalmadı ve kaçmaya başladılar.

 

 

 

146- Abdullah b. Mes'üd der ki: "Kişinin Müslüman kardeşinden bir ihtiyacını istemesinde fitne vardır. Eğer kendisine istediğini verirse bunu kendisine verenden başkasına hamd eder. Eğer vermezse de kendisine vermeyen kişiden başkasını kınar."

 

 

 

147- İbn Abbas, "Bizi, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder yap"[Furkan 74] buyruğu hakkında ise şöyle dedi: "Bizi kendisiyle hidayete erilen hidayet önderleri kıL. Kendisiyle sapıklığa gidilen önderler kılma, manasındadır. Zira Allah saadet ahalisine: ''Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık''[Enbiya 73] buyurmuştur. Şekavet ahalisine ise: ''Biz onları, ateşe çağıran öncüler kıldık''[Kasas 41] buyurmuştur."

 

 

 

148- İbn Abbas: "Akrabalık bağları kesilebilir; nimete nankörlük edilebilir. Ancak Allah, kalpleri birbirine yaklaştırıp kaynaştırdığı zaman artık hiçbir şeyaralarını açamaz" dedi ve: "Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların gönüllerini birleştiremezdin, fakat Allah onların aralarını bulup kaynaştırdı''[Enfal 63] ayetini okudu,

 

 

 

149- Ebu Musa'nın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Canım elinde olana yemin olsun ki iyilik ile kötülük kıyamet gününde herhangi iki yaratık gibi insanlar huzurunda durdurulurlar. İyilik, sahiplerini hayırla müjdelerken, kötülük ise sahiplerine: ''Benden uzak durun! Benden uzak durun!'' diye seslenir. Ancak yanından uzaklaşamazlar."

 

 

 

150- Ebu Musa'nın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayır ve şer kıyamet gününde herhangi iki yaratık gibi insanlar huzurunda durdurulurlar" buyurmuştur. Sonrasında ravi söz konusu hadisi zikretti.

 

 

 

151- Muaz b. Cebel der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu: "Ey Muaz! Allah, yeryüzünde, talaktan daha fazla sevmediği bir şey yaratmadı. Yine Allah yeryüzünde köle azad etmekten daha sevdiği bir şey yaratmadı. Kişi kölesine: ''Sen inşallah hürsün'' diyecek olursa, o köle hür olur ve bunun istisnası(nın, inşaallah demesinin hükmü) yoktur. Eğer bir kimse hanımına: ''inşaallah sen benden boş ol'', diyecek olursa, onun bu istisnası onun için geçerlidir ve hanımı ondan boş olmaz."

Beyhaki der ki: İsnadı güçsüzdür. Mekhul ile Muaz arasında kopukluk vardır. Allah doğrusunu bilir.

 

 

 

152- 153- İbn Abbas'ın, Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirdiğine göre Cibril, Yüce Allah'ın şöyle buyurduğunu bildirmiştir: "Ey Ademoğlu! Hayrı da, şerri de yaratan benim. Hayır işlemesini takdir ettiğim kişiye ne mutlu! Kötülük yapmasını takdir ettiğim kişinin de vay haline!"

 

Cafer'in rivayetinde: "Babası, dedesi kanalıyla Amr b. Malik'ten bildirdiğine göre" şeklindedir. Sanırım Hayyat'ın rivayeti zayıf olmakla birlikte daha doğrudur.

 

 

 

154- Ömer b. Vakıd b. Abdillah b. Ömer'in, babası kanalıyla bildirdiğine göre dedesi şöyle demiştir: Necran halkı Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Selleml gelip: "Ecel ve rızıklar takdir edilmiştir. Bize de amel etmek düşüyor" deyince, Yüce Allah: "Şüphesiz suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler. O gün yüzüstü ateşe sürüklendiklerinde ''Cehennemin elemini tadın!'' denir. Biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık. Bizim buyruğumuz, bir anlık bakış gibi, bir tek sözden başka bir şey değildir. Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Düşünüp ibret alan yok mu? Yaptıkları her şey kitaplarda (amel defterlerinde) mevcuttur. Küçük büyük her şey satır satır yazılmıştır"[Kamer 47-53] ayetlerini indirdi.

 

 

 

155- Osman b. Abdirrahman es-San'ani der ki: Vehb b. Münebbih'in minberde hutbe verirken şöyle dediğini işittim: "Yüce Allah'ın, Kitabı'nda: ''Hayır bendendir ve onu ben takdir ettim. Onu kullarımın hayırlı olanlarına takdir ettim ki bunu kendisine takdir ettiğim kişiye ne mutlu! Şer de bendendir ve onu ben takdir ettim. Onu kullarımın şerli olanlarına takdir ettim ki bunu kendisine takdir ettiğim kişinin vay haline!'' buyurduğunu gördüm."

 

 

 

156- Musafi' el-Hacib der ki: Kabe'yi yıktıkları zaman üzerinde sahifeler olan üç taş buldular. Bir adamı çağırdılar ve birinci sahifeyi ona okuttular. Onda: "Ben, Bekke'nin sahibi Allah'ım. Hayrı ve şerri yaratan benim. Hayır işleyen kişiye ne mutlu. Şer işleyen kişinin de vay haline!" yazılıydı.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Mahlukatın Bütün Amellerinin Yüce Allah'ın dilemesi ve İradesi ile Gerçekleştiğinin Beyanı