BEYHAKİ

KÜLLİYATI

KABİR AZABI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

3. Hz. Mustafa'nın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kabirde Hem Mümin, Hem de Kafirin Sorguya Çekileceğini, Müminin Sebat Edip Kafirin ise Azaba Maruz Kalacağını Bildirmesi

 

13- Enes b. Malik, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor: "Kişi mezara konulduğu ve yakınları gittiği zaman, daha onların ayak sesleri duyuluyorken iki melek gelip ona: ''Bu adam (Muhammed) hakkında ne diyorsun?'' diye soracaklar. Mümin: ''Onun Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederim'' diyecek. Bunun üzerine melekler ona: ''Cehennemde senin için hazırlanmış olan yerine bak. Ancak Allah onu Cennette bir yerle değiştirdi'' diyecekler ve mümin her iki yeri de görecek."

 

Müslim Sahih'inde Amr b. Zürare kanalıyla Abdulvehhab'dan rivayet etti. Bu hadis, Abdulvehhab b. Ata'dan daha geniş olarak aktarılmıştır.  [T] Müslim, Sahih, cennet 8/162 (2870)

 

 

 

14- Enes b. Malik anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Neccar oğullarına ait olan bir hurmalığa girdiğinde bir ses duydu ve ürktü. "Bu mezarlarda kimler var?" diye sorduğunda: "Ey Allah'ın Resulü! Cahiliye zamanında ölen kimseler var" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kabir azabından, cehennemin azabından ve Deccal'ın fitnesinden Allah'a sığınırız" buyurdu. Oradakiler: "Neden, Ey Allah'ın Resulü?" diye sorduklarında ise şöyle buyurdu: "Bu ümmet kabirde imtihana tabi tutulur. Mümin mezara konulduğu zaman melek gelip ona: ''Sen kime kulluk ederdin?'' diye soracak. Eğer Allah bu kişiye hidayeti dilerse: ''Allah'a kulluk ederdim!'' diyecek. Beni kastedip: ''Peki, bu adam hakkında ne dersin?'' diye sorduklarında: ''O, Allah'ın kulu ve Resulüdür!'' diyecek. Ona başka da bir şey sormayacaklar ve onu alıp kendisi için cehennemin içinde yapılmış olan bir eve götürecekler. Ona: ''Cehennemde senin için hazırlanan ev buydu. Ancak Allah seni korudu, sana merhamet edip bu ev yerine Cennette bir ev tahsis etti'' diyecekler. Mümin bunu görünce: ''Bana izin verin de aileme gidip onlara bu müjdeyi vereyim!'' der, ama ona: ''Yerinde kal!'' karşılığını verirler.

Kafir de kab re konulduğu zaman melek yanına gelip onu azarlayarak: ''Sen kime kulluk ederdin?'' diye sorar. O: ''Bilmiyorum!'' der. Melek ona: ''Öğrenmeyesin ve okuyamayasın!'' diye çıkışır ve beni kastederek: ''Bu adam hakkında ne diyordun?'' diye sorar. Adam: ''Hakkında insanlar ne diyorsa ben de aynısını diyordum'' karşılığını verir. Bunun üzerine alının ortasına demirden topuzla vurulur. Adam öyle bir çığlık atar ki insanlar ve cinler dışında kainattaki tüm mahlukat onu duyarlar."

 

Bunu Ahmed b. Hanbel de Abdulvehhab b. Ata'dan rivayet etti.

 

[T] Ebu Davud (2/539) ve Ahmed, Müsned (3/233).

 

 

 

15- Katade, Enes b. Malik'ten, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor: "Kişi mezara konulup yakınları da oradan gitmeye başladıklarında, henüz ayak sesleri duyuluyorken yanına iki melek gelir. Onu oturturlar ve: ''Muhammed denilen adam hakkında ne derdin?'' diye sorarlar. Adam mümin ise: ''Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederdim!'' karşılığını verir. Melekler de ona: ''Cehennemde senin için hazırlanan yere bak! Fakat Allah onu Cennette bir yerle değiştirdi'' derler. Orada her iki yeri de göreceksiniz."

 

Katade der ki: Enes, bu müminin mezarının yetmiş arşın genişletileceğinden, kıyamete dek yeşilliklerle dolu kalacağından bahsettikten sonra devamında Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen şöyle dedi: "Fakat kafir veya münafığa: ''Muhammed denilen bu adam hakkında ne derdin?'' diye sorulduğunda: ''Bilmiyorum! İnsanlar onun hakkında ne diyorsa ben de aynısını diyordum'' karşılığını verir. Bunun üzerine kendisine: ''Öğrenmeyesin ve okuyamayasın!'' diye çıkışılır ve alnının ortasına demirden topuzla vurulur. Adam öyle bir çığlık atar ki insanlar ve cinler dışında çevresinde bulunan tüm mahlukat onu duyarlar."

 

Müslim, Muhammed b. el-Minhal'den daha kısa metinle ve Şeyban b. Abdirrahman Katade'den rivayet ettiler.   [T] Buhari, Sahih, cendiz 2/123 (1374) ve Müs!im, Sahih, cennet 8/162 (2870).

 

 

 

16- Enes b. Malik, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor: "Kişi mezara konulup yakınları da oradan gitmeye başladıklarında, henüz ayak sesleri duyuluyorken yanına iki melek gelir. Onu oturturlar ve: ''Muhammed denilen adam hakkında ne derdin?'' diye sorarlar. Adam mümin ise: ''Allah'ın kulu ve Resulü olduğuna şahadet ederdim!'' karşılığını verir. Melekler de ona: ''Cehennemde senin için hazırlanan yere bak! Fakat Allah onu Cennette bir yerle değiştirdi"'' derler." Enes der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her iki yeri de göreceksiniz" buyurdu. 1

 

Müslim Sahih'inde tahric etti,

 

 

 

17- Şeyban b. Abdirrahman kanalıyla gelen başka rivayette bir öncekinin aynısı zikredildikten sonra ilave olarak Katade'nin şöyle dediği zikredilir: "Enes, müminin mezarının yetmiş arşın genişletileceğinden, tekrar diriltilene dek kabrinin yeşilliklerle dolu kalacağından bahsetti."

 

Bu, Esma binti Ebi Bekr tarafından Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet olunmuştur.  [T] Müslim, Sahih 8/161 (2870)

 

 

 

18- Esma binti Ebi Bekr anlatıyor: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Aişe'nin yanına güneş tutulması zamanı gittim. İnsanlar namaz kılıyorlardı. Kendisi de ayakta namazdaydı. Ona: "İnsanların neyi var böyle namaz kılıyorlar?" diye sorduğumda eliyle gökyüzüne doğru işaret edip: "Sübhanallah!" dedi. Ona: "Bu Allah'tan bir işaret midir?" diye sorduğumda yine eliyle: "Evet!" anlamında işaret etti. Bayılacak gibi oldum, kendime gelmek için kalkıp başıma su dökmeye başladım. Güneş tutulması bitince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Allah'a hamdü sena edip şöyle buyurdu: "Görmediğim ne kadar şey varsa hepsi bana bu makamımda gösterildi. Hatta Cenneti ve Cehennemi de makamımdan gördüm. Bana vahy edilene göre kabirde Deccal fitnesi gibi veya ona benzer bir şekilde fitneye (sorguya) maruz kalacaksınız. Mümin (veya yakin sahibi) olan kişi: ''Muhammed, Allah'ın Resulüdür. Açık delillerle ve hidayetle bizlere geldi. Biz de ona icabet ettik, inandık ve tabi olduk'' der. Bunun üzerine ona: ''Sen rahat bir şekilde yat! Senin mümin biri olduğunu biliyorduk'' denilir. Fakat münafık (veya şüphede) olan kişi: ''Bilmiyorum! İnsanların bu konuda bir şeyler dediklerini işittim ben de aynısını dedim'' der."

 

Buhari Sahih'inde Abdullah b. Mesleme el-Ka'nebi'den ve Müslim, başka bir yolla Hişam b. Urve'den rivayet etti.  [T] Buhari, Sahih, küsuf 2/46 (1053), Müslim, Sahih, küsuf 3/32 (905), Nesai

 

 

 

19- Hişam b. Urve kanalıyla aynı isnadla gelen benzeri bir rivayetin sonunda şu ifadeler yer alır: "Bana vahy edilene göre kabirde Mesih Deccal fitnesi gibi veya ona benzer bir şekilde fitneye (sorguya) maruz kalacaksınız. Birinize gelinip benim hakkımda: ''Bu adam hakkında ne derdin?'' diye sorulacak. Mümin olan: ''O, Allah'ın Resulüdür. Açık delillerle ve hidayetle bizlere geldi. Biz de ona icabet ettik ve kendisine tabi olduk'' der. Bunun üzerine ona: ''Sen rahat bir şekilde yat! Senin mümin biri olduğunu biliyorduk'' denilir. Fakat münafık veya şüphede olan kişi: ''Bilmiyorum! İnsanların bu konuda bir şeyler dediklerini işittim, ben de aynısını dedim'' der. Bunun üzerine kabirde azaba maruz kalır."

 

Bu konuda Bera b. Azib tarafından daha açıklayıcı bir hadis Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet olunmuştur.

 

 

 

20- Bera anlatıyor: Resulüllah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Ensar'dan birinin cenazesine gittik. Kabre ulaştığımızda henüz lah it açılmamıştı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturunca biz de etrafında sessiz bir şekilde oturduk. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gökyüzüne bir yere bakmaya başladı. Ardından birkaç defa: "Kabir azabından Allah'a sığınırım" dedikten sonra şöyle devam etti: "Melek, can çekişmekte olan bir müminin başucuna gelip: ''Ey mutmain (kendinden emin olan) nefis! Bedeninden çık, Allah'ın mağfiretine ve rızasına gir'' der. Bunun üzerine nefis, gökyüzünden süzülen yağmur gibi rahat bir şekilde süzülüp çıkar. Cennetten, yüzleri güneş gibi bembeyaz olan melekler beraberlerinde ipekten kefen ve kafurdan kokularla gelirler. Gözün görebildiği kadar bir kalabalıkta etrafında otururlar. Ölüm meleği canı alır almaz, diğer melekler onu hemen teslim alırlar. Yüce Allah'ın: '' ... Nihayet birinize ölüm geldi mi elçilerimiz (görevli melekler) onun canını alırlar ... ''[En'am 61] buyruğu da bu anlamdadır.

 

Müminin canı en güzel kokulardan daha güzel bir koku gibi çıkar.

Melekler de onu alıp semaya çıkmaya başlarlar. Gökyüzü ile yeryüzü arasında karşılaştıkları her bir melek topluluğu onlara: ''Bu kimdir?'' diye sorar. ''Bu filan kişidir'' deyip onu en güzel sıfatlarla tanıtırlar. Dünya semasının son kapısına gelene kadar bu böyle devam eder. Melekler onunla dünya semasının sonuna kadar çıkarlar. Yedinci kat semaya ulaşıncaya kadar her bir semanın melekleri kapıları açtıktan sonra ona eşlik edip yanında giderler. Yedinci kat semada Yüce Allah: ''Bunu İlliyyun'dan olanların içinde yazın'' buyurur. Sonra da: ''Onu yere indirin, çünkü onları topraktan yarattım ve tekrar toprağa döndüreceğime, oradan bir daha topraktan (hesap için) çıkaracağıma söz verdim'' buyurur.

 

Melekler onu yere indirirler. Ruh tekrar cesedine girdiğinde yanına ürkütücü iki melek gelir. Sert bir şekilde ona çıkışıp oturturlar ve: ''Rabbin kimdir? Dinin nedir?'' diye sorarlar. O: ''Rabbim Allah, dinim de İslam'dır'' karşılığını verir. ''Size gönderilen adam hakkında ne diyordun?'' diye sorduklarında ise: ''O, Allah'ın Resulüdür'' karşılığını verir. ''Bunu nereden biliyordun?'' diye sorduklarında, o: ''O, bize Rabbimizden apaçık delillerle geldi. Bunun için ona inandım ve iman ettim'' der. Yüce Allah'ın: ''Allah inananları, dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde tutar; zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar''[İbrahim 27] buyruğu da bu anlamdadır. Bunun üzerine gökyüzünden şöyle bir nida gelir: ''Kulum doğru söyledi! Ona Cennet elbiseleri giydirin, mezarını Cennetten döşeyin ve ona Cennetteki yerini gösterin!'' Ardından Cennet elbiselerinden giydirilir, mezarı Cennetten döşenir ve Cennetteki yeri gösterilir. Kabri gözünün görebildiğince genişler.

 

Ameli ona güzel yüzlü, güzel kokulu ve güzel elbiseli bir insan suretinde görünür ve: ''Allah'ın sana hazırladığı şeye, O'nun rızasına ve ebedi nimetleri bulunan Cennete sevin!'' der. Mümin: ''Allah seni de hayırlarla sevindirsin. Bize hayırlı haberler getiren birine benziyorsun, sen kimsin?'' diye sorduğunda, ameli: ''Sana vaat edilen ve emin alacağın söylenen gün işte budur. Ben senin yaptığın salih amellerinim. Vallahi sen Allah'a itaatte hızlı, isyanda ise çok ağırdın. Allah seni hayırla mükafatlandırsın'' karşılığını verir. Bunun üzerine mümin: ''Rabbim! Kıyameti kopar da aileme ve malıma kavuşayım'' demeye başlar.

 

Ölmek üzere olan kafir ve facire gelince, ölüm anında ölüm meleği gelip başucunda oturur ve: ''Çık artık ey kötü nefis! Allah seni, öfke ve gazapla müjdeledi'' der. Ardından kaba giysili, siyah yüzlü melekler iner. Ölüm meleği canı alır almaz, bu melekler onu hemen teslim alırlar. Ölüm meleği canını alacağı zaman ruhu bedenine dağılır ve çıkmak istemez. Ama melek onun canını, etlerin şişten, tarağın ıslak yünün içinden çıkarılması gibi damarlarını ve sinirlerini sökercesine çıkarıp alır. Melekler, ölüm meleğinden bu canı alırlar ki kokusu leş kokusu gibidir. Yeryüzü ve gökyüzü arasında uğradıkları her melek topluluğu: ''Bu pis ruh da neyin nesidir?'' diye sorarlar. Onu götüren melekler de: ''Bu filandır'' deyip onu en kötü sıfatlarla tanıtırlar.

 

Dünya semasına gelince orada kendisine kapı açılmaz ve: ''Onu yere indirin, çünkü onları topraktan yarattım ve tekrar toprağa döndüreceğime, oradan bir daha topraktan (hesap için) çıkaracağıma söz verdim'' denilir. Onu gökten yere atarlar."

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim Allah'a ortak koşarsa sanki o, gökten düşüp parçalanmış da kendisini kuşlar kapmış, yahut rüzgar onu uzak bir yere sürüklemiş (bir nesne) gibidir"[Hac 31] ayetini okuduktan sonra da şöyle devam etti: "Yeryüzüne ulaşıp ruh tekrar cesedine girdiğinde yanına ürkütücü iki melek gelir. Sert bir şekilde ona çıkışıp oturturlar ve: ''Size gönderilen bu adam için ne derdin?'' diye sorarlar. Ancak adım bile aklına getirilmeyecektir. Ona: ''Muhammed'' denildiğinde: ''Bilmiyorum, insanların öyle bir şey dediğini duymuştum'' der. Kendisine: ''Bilmeyesin!'' diye çıkışıldıktan sonra mezarı, kemikleri birbirine geçinceye kadar daralır. Amelleri ona kötü kokulu, çirkin yüzlü, kötü giyimli birinin suretinde gelir ve: ''Allah'ın gazabı ve öfkesi sana kutlu olsun!'' der. Adam: ''Sen kimsin? Böyle çirkin bir yüz ve kötü bir haberle geldin'' diye sorunca, ameli: ''Ben senin kötü amelinim! Vallahi sen Allah'a itaatte yavaş, isyanda da pek aceleci idin'' karşılığını verir."

 

Bera'dan gelen rivayette Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) devamen şöyle buyurduğu bildirilir: "Ona sağır, dilsiz ve elinde balyoz olan bir melek hazırlanır. Bu balyozla bir file vurulacak olsa fil toprak veya külolur. Ardından adama öyle bir darbe vurur ki insanlar ve cinler hariç bütün mahlükat çığlığını duyar. Ruh bedenine tekrar girer ve ona bir darbe daha vurulur."

 

[T] Ahmed, Müsned (7/74),

 

Bu büyük hadisin isnadı sahihtir. Güvenilir imamlardan bir grup tarafından A'meş'ten rivayet olunmuştur. Ayrıca Ebü Davud es-Sicistani, bunu Sünen'inde tahric etti.

 

 

 

21- Başka bir rivayette Bera b. Azib: "Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Ensar'dan birinin cenazesine gittik. Kabre ulaştığımızda henüz lahit açılmamıştı..." dedikten sonra bir öncekinin benzerini zikreder. Ancak Ebu Avane kanalıyla gelen rivayet daha uzundur.

 

Ebu Davud, müminin kabir sorgusundan bahsederken, Cerir'den gelen hadise: "Yüce Allah'ın: ''Allah inananları, dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde tutar; zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar''[İbrahim 27] ayetinin anlamı da budur" cümlesini ekledi.

 

Kafirin kabir sorgusundan bahsederken de, Cerir'den gelen hadise: "Ona sağır, dilsiz ve elinde balyoz olan bir melek hazırlanır. Bu balyozla bir dağa vurulacak olsa dağ toprak olur. Ardından adama öyle bir darbe vurur ki insanlar ve cinler hariç doğu ile batıdaki tüm mahlukat çığlığını duyar. Bu darbenin ardından toprak olur ve ruh bedenine tekrar girer" cümlesini ekledi. 

 

[T] Ebu Davud, Sünen (2/541)

 

 

 

22- Ebu'l-Bahteri et-Tai de "Bera. b. Azib'den işittim" diyerek aynı hadisi rivayet etti.

 

 

 

23- İbn Safvan da Yunus b. Habbab vasıtasıyla aynı hadisi zikreder. Ancak bir öncekinin senedi konusunda Ebu Abdillah el-Hafız şöyle der: "Burada Ebu'l-Bahteri'nin zikredilmesi yanlıştır. Çünkü güvenilir ravilerin geneli bu hadisi "Yunus b. Habbab - Minhal b. Amr -Zazan -Bera b. Azib" zinciriyle rivayet etmişlerdir."

 

 

 

24- Abbad b. Abbad der ki: "Mina'da tıraş olan Yunus b. Habbab'ın yanına geldim ve kabir azabı hakkındaki hadisi sordum. Bunun üzerine Minhal b. Amr'ın Zazan vasıtasıyla Bera b. Azib' den: "Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Ensar'dan birinin cenazesine gittik. o o" şeklinde başlayan hadisini bana nakletti.

 

Bunu Ma'mer ile Mehdi b. Meymun, Yunus b. Habbab kanalıyla Minhal' den, o Zadan'dan, o da Bed'dan çoğunluğun rivayeti yönünde aktarmıştır. Ayrıca Abdullah b. Numeyr, A'meş'ten rivayet ederken Zadan'ın bunu Bera'dan dinlediğini açıkça belirtmiştir. Abbad b. Abbad'ın Yunus'tan naklinde de bu ayrıntı yer almıştır.

 

 

 

25- Zazan Ebu Ömer der ki: Bera b. Azib'in şöyle dediğini işittim: "Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte (Ensar'dan birinin cenazesine) gittik. .. " Sonrasında önceki hadis zikredilir.

 

 

 

26- Ebu Ömer Zazan der ki: Bera'nın Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen şöyle dediğini işittim ... " Sonrasında önceki hadis zikredilir.

Zaide b. Kudame, bunu A'meş'ten rivayet ederken Minhal'ın Zadan'dan ve Zadan'ın da Bed'dan hadisi dinlediğini ifade etmişlerdir.

 

 

 

27- Zazan, Bed. b. Azib'den şöyle bildiriyor: "Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte Ensar'dan birinin cenazesi için çıkıp mezarlığa vardık. Vardığımızda henüz lahit açılmamıştı... " Sonrasında önceki hadis zikredilir.

 

Bu kıssa, Zadan'ın Bed.'dan rivayet doğrultusunda Adiy b. Sabit'in Bed. b. Azib'den aktarımıyla da rivayet olunmuştur. Bu, ayrıca Ebu Hazım'ın Ebu Hureyre'den rivayetiyle de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den nakledilmiştir.

 

 

 

28- Ebu Hazım da Ebu Hureyre'den, Bera'nın hadisine benzer bir rivayette bulundu; ancak ondaki rivayette şu ibare vardır: "Mümine: ''Muttakilerin ve müminlerin uyuduğu gibi uyu'' denilirken, facir kişiye: ''Uyu da bedenin parça parça olsun!'' denilir. Bundan dolayıdır ki cesedinde topraktaki her bir hayvanın bir payı vardır."

Başka yollarla Aişe ile Ebu Hureyre'den de rivayet olunmuştur.

 

 

 

29- Hz. Aişe anlatıyor: Yanıma Yahudi bir kadın girdi ve: "Bana yemek ver, Allah seni Deccal'in ve kabrin fitnesinden korusun" dedi. Ben de onu Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelene kadar yanımda tuttum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğinde, ona: "Bak bu kadın ne diyor" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne diyor?" diye sorduğunda: ''Allah seni Deccal'in ve kabrin fitnesinden korusun'' diyor" karşılığını verdim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalktı, ellerini açıp Deccal'in ve kabrin fitnesinden Allah'a sığındı ve şöyle buyurdu: "Her peygamber ümmetini Deccal konusunda ikaz etmiştir. Ben de sizleri hiçbir peygamberin ümmetini ikaz etmediği bir şekilde ikaz edeceğim. Deccal kördür, oysa Allah kör değildir. Deccal'in alnında her müminin okuyabileceği bir şekilde ''Kafir'' yazmaktadır.

 

Kabirdeki fitneye gelince, benden dolayı sorguya çekilecek ve bu şekilde imtihana tabi tutulacaksınız. Eğer kişi mümin ise, kabrinde herhangi bir korku ve endişe taşımadan oturtulur ve ona: ''Dünyadayken'' hangi hal üzere idin?" diye sorulur. O da: ''Müslümandım'' karşılığını verir. Benden dolayı ona: ''Bu adam kim diye'' sorulduğunda: ''O bize Allah katından delillerle gelen Resulullah'tır. Ona inandık ve iman ettik'' der. Ona: ''Allah'ı gördün mü?'' diye sorulunca ise: ''Allah'ı görmeye kimsenin gücü yetmez'' der. Önce ona ateş gösterilir, kendi kendini yiyen Cehennemi görür. Ona: ''Allah'ın seni neyden koruduğuna bak'' denilir. Sonra ona Cennet gösterilir, oradaki güzellikleri ve içindekileri görür. ''Burası senin yerindir. Sen inanmış biriydin, inanmış olarak öldün, öyle de haşr olursun inşallah'' derler.

 

Fakat adam kötü biriyse, korku ve endişe içinde kabrinde oturtulur ve ''Dünyadayken hangi hal üzere idin?'' diye sorulur. O: ''Bilmiyorum'' cevabını verir. ''Peki, bu adam hakkında ne diyordun?'' diye sorduklarında: ''İnsanların bir şey dediğini duyardık'' diye cevap verir. Bunun üzerine önce ona Cennet gösterilir, onun güzelliklerini ve içindekileri görür. Ona ''Bak, Allah seni nelerden mahrum bıraktı'' denilir. Sonra ona ateş gösterilir. Adam Cehennemin kendi kendini yemesini görür. Sonrasında ona: ''Burası senin yerindir. Sen şüphe içindeydin, o şekilde öldün ve o şekilde haşr olursun inşallah'' denilir.

 

Lafız, Yahya b. Ebi Bekr'e aittir. Mana olarak aynısını Şebabe de rivayet etmiş, ancak sonuna şu ilaveyi yapmıştır: "Kafire: ''Öyle haşr olursun inşallah'' denildikten sonra azaba maruz kalır."

 

[T] Ahmed b. Hanbel, bakın: Feth (8/112) sahih isnadla; İbn Mace (4268)

 

 

 

30- Ebü Hureyre, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) içerik olarak Hz. Aişe'nin hadisine benzer bir rivayette bulundu.

 

 

 

31- Salih b. Muhammed b. Habib şöyle der: Muhammed b. Yahya'nın kabirle ilgili hadisi zikrettiğini işittim. "Mümine: ''Allah'ı gördün mü?'' denilince, o: ''Allah'ı görmeye kimsenin gücü yetmez'' karşılığını verir" sözü konusunda Muhammed dedi ki: "Bu, kişinin dünyaya yönelik bir ifadesidir. Çünkü Cennetlikler Yüce Allah'ı kendi gözleriyle göreceklerdir." Bu yönde Ebü Said el-Hudri'nin de Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir rivayeti bulunmaktadır.

 

[T] Mecmau'z-Zevaid (3/47) "Ravileri Sahih'in ravileridir"

 

 

 

32- Ebü Said el-Hudri der ki: Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beraber bir cenaze de idik. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey insanlar! Bu ümmet kabirlerinde sorguya çekilir. Kişi defnedilip yakınları da gittikten sonra yanına, elinde topuz olan bir melek gelir ve onu oturtup: ''Bu adam hakkında ne diyorsun?'' diye sorar. Eğer kişi mümin ise: ''Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in onun Resulü olduğuna şahadet ederim'' karşılığını verir. Ona ''Doğru söyledin'' denilir ve bir kapı açılıp ona cehennem gösterilir. ''Eğer Rabbine karşı kafir olsaydın burası senin yerin olacaktı. Fakat sen iman ettin. Onun için senin yerin burasıdır'' denilip ona Cennete doğru bir kapı açılır. Kalkıp oraya gitmek ister, ancak yerinde kalması istenilir ve kabri de genişletilir.

 

Fakat kişi kafir veya münafıksa: ''Bu adam hakkında ne diyorsun?'' diye sorulduğunda: ''Bilmiyorum, insanlar bir şey diyordu, ben de aynısını dedim'' karşılığını verir. Ona: ''Bilemeyesin! Okuyamayasın ve doğru yolu bulamayasın!'' denilip ona Cennete doğru bir kapı açılır. Kendisine: ''Eğer Rabbine inansaydın burası senin yerin olacaktı. Ama sen kafir oldun ve Yüce Allah yerini şununla değiştirdi'' denilir. Sonra Cehenneme doğru bir kapı açılır. Ardından kendisine topuzla vurulur ki çığlığını insanlar ve cinler hariç bütün mahlükat duyar."

 

Oradakilerden bazıları: "Ey Allah'ın Resulü! Eli topuzlu meleği karşısında gören herkes korkudan bayılır" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu ayeti okudu: "Allah inananları, dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde tutar; zalimleri de saptırır. Allah dilediğini yapar."[İbrahim 27]

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

4. Ölüm Anında Meleğin İnip Mümini Müjdelemesi ve Kafiri İse Tehdit Etmesi