BEYHAKİ

KÜLLİYATI

VAKİTLERİN FAZİLETLERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Kurban Gününün Fazileti

 

Yüce Allah: "Öyleyse Rabbin için namaz kıl, nahret"[Kevser, 2] buyurmaktadır.

 

Katade der ki: "Burada namaz ile Kurban bayramı namazı ve nahret ifadesi ile kurban kesmek kastedilmektedir."

 

Kelbi'nin, Ebü Salih kanalıyla bildirdiğine göre İbn Abbas şöyle demiştir: "Öyleyse Rabbin için namaz kıl"[Kevser, 2] buyruğu ile kurban kesmeden önce namaz kılmak kastedilmektedir. "Nahret''[Kevser, 2] ifadesi ile de tekbir getirip kurban kesileceği zaman kesimi kıbleye doğru yönelerek yapmak kastedilmektedir.

 

Rivayet edildiğine göre Hz. Ali, İbn Abbas ve Enes b. Malik bu konuda şöyle demişlerdir: "Nahretmekten kasıt, namazda sağ elle sol kolu orta yerinden tutup ikisini göğsün üzerine koymaktır."

 

 

 

208- Başka bir kanalla Hz. Ali'den merfU olarak rivayet edildiğine göre Hz. Cibril: "Nahr etmekten kasıt kurban değildir. Ancak sana tekbir getirdiğin zaman, rüküya vardığın zaman ve rüküdan kalktığın zaman ellerini kaldırman emredilmektedir" demiştir. 

 

[T] Hakim, Müstedrek (2/538),

 

Bize bildirilene göre Said b. Cübeyr, Mücahid ve İkrime: "Namaz ile bayram namazı ve nahr etmek ile kurban kastedilmektedir" demişlerdir.

 

 

 

209- Bera b. Azib'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bugün ilk yapacağımız şey namazdır. Namaz sonrası da dönüp kurbanlıkları keseriz. Bu şekilde yapan kişi, sünnetimize uygun hareket etmiş olur. Ancak kişinin bundan (namazdan) önce kestiği hayvan ibadet olarak değil, ailesine yedirmek üzere kestiği etlik bir hayvandır" buyurdu. Ensar'dan Ebü Burde b. Niyar: "Ey Allah'ın Resulü! Ben namazdan önce koyunu kesmiştim. Yanımda yaşlı bir koyundan daha değerli olan altı ayını dolduran bir kuzu var. Yerine onu keseyim mi?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Onun yerine kes! Ama böylesini kesmek senden sonra artık kimseye caiz değildir" buyurdu.

 

[T] Buhari, dua fi'l-id (2/4) ve Müslim, adahı (3/1553).

 

Mutarrif bunu Şa'bi kanalıyla: "Davardan bir oğlak" lafzmı zikrederek rivayet etmiştir.

 

 

 

210- Hasan b. Ali der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bayram günü en güzel giysilerimizi giymeyi, bulabildiğimiz en güzel kokudan sürünmeyi, bulabildiğimiz en besili hayvanı kesmemizi, sığırı yedi kişi ortak kesebileceğimizi, deveyi de yine yedi kişi ortak kesebileceğimizi, açık bir şekilde tekbir getirmemizi, sükünet ve vakar içinde olmamızı emretti. "

 

[T] Hakim, Müstedrek (4/230) ve Taberani, M. el-Kebir 3/93 (2756).

 

 

 

211- Abdurrahman b. Cabir b. Abdillah'ın babasından bildirdiğine göre Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alacalı, büyük boynuzlu ve iğdiş edilmiş iki koç getirildi. Koçlardan birini yatırıp: "Bismillahi vallahu ekber. Allahım! Bu Muhammed içindir" dedi. Sonra ikinci koçu yatırıp:

 

"Bismillahi vallahu ekber. Allahım! Bu Muhammed ve senin bir olduğuna, benim de risaleti tebliğ ettiğime şahitlik eden ümmetim içindir" dedi.  [T] Heysemı, Mecmau'z-zevaid (4/22).

 

Bu hadis başka bir kanalla rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birinci koçu yatırdığında: "Allahım! Bu, Muhammed ve ailesi içindir" demiştir.  [T] İbn Mace, adahi (2/1044).

 

 

 

212- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Kurban bayramında kurban olarak iki koç kesti. Keserken onları kıbleye çevirdiği zaman da:

"Hanif bir müslüman olarak yüzümü gökleri ve yeri var edene çevirdim ve ben müşriklerden değilim. Namazım, kurbanım, yaşamım, ölümüm hiçbir ortağı olmayan ve alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Bana emredilen budur ve buna teslim olanlardanım. Allahım! Bu, senin nimetindi. Muhammed ve ümmeti adına da sana kurban ediyoruz" diye dua ederdi. Sonra Besmele çekip onları keserdi.

 

[T] Ebu Davud, adahi (3/231), Ahmed, Müsned (3/375), Darimi, adahi (2/75), İbn Huzeyme, menasik (4/287)

 

 

 

213- İmran b. Husayn der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Fatıma!

Kalk ve kurbanının kesilmesine sen de şahit ol! Yüce Allah ondan dökülen ilk damla kanla işlediğin her günahı bağışlar. Kesilirken: ''Namazım, kurbanım, yaşamım, ölümüm hiçbir ortağı olmayan ve alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Bana emredilen budur ve buna teslim olanlardanım'' de" buyurdu.

 

Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Bu sana ve ailene özelolan bir şey midir?  Size özel ise siz buna layıksınız. Yoksa tüm müslümanlar için geçerli midir?" diye sorduğumda: "Hayır, tüm müslümanlar için geçerlidir" buyurdu.

 

[T] İbn Adiy, el-Kamil (7/2492), Taberani, Dua (2/1244), Hakim, Müstedrek (4/222)

 

 

Beyhaki der ki: "Kurban kesmek isteyen kimse, Zilhicce ayının hilali girinceye ve kurbanı kesinceye kadar saçından ve tırnaklarından bir şey kesmemelidir. Sünnet olan budur."

 

 

 

214- Ümmü Seleme'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kurban kesmek isteyen kişi, Zilhicce ayının ilk on günü içinde onun kılları ve tırnaklarından bir şey kesmesin. " [T] Müslim, adahi (3/1565).

 

 

Şafii der ki: Bu da delalet etmektedir ki kurban kesmek vacip değildir. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kurban kesmek isteyen kişi"

 

buyurmaktadır. Eğer vacip olsaydı: "Kurban kesene kadar saçlarına dokunmasın" buyururdu.

 

Beyhaki der ki: "Kurban bayramında sünnet olan, kişinin bayram namazından sonra kurbanını kesene kadar bir şey yememesi ve kurbanı kesince de onun ciğerinden yemesidir."

 

 

 

215- İbn Bureyde, babasından bildiriyor: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ramazan bayramı namazına yemek yemeden çıkmazdi. Kurban bayramında ise namazdan dönene kadar bir şey yemez, döndüğünde kestiği kurbanlığın ciğerinden yerdi."

 

Ukbe b. el-Asam ise bunu Abdullah b. Bureyde'den rivayet ederken: "(Kurban bayramı namazından) döndüğünde de kestiği kurbanın ciğerinden yerdi" lafzını kullanmıştır.

 

[T] Tirmizi, fdeyn (2/426), Ahmed, Müsned (5/352), Darakutni, Sünen (2/45), İbn Adiy, el-Kamil (2/528), Hakim, Müstedrek (1/294)

 

 

 

216- Ukbe b. Amir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Arefe günü, Kurban bayramı günü ve Teşrik günleri biz Müslümanların bayram ettiği günlerdir. Bu günler yeme ve içme günleridir."

 

[T] Tirmizi, savm (3/143), Ebu Davud, savm (2/804), Nesai, menasik (5/52), Hakim, Müstedrek (1/434)

 

 

Beyhaki der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yeme içme ile hacılar için Arefe gününü kastetmektedir. Yani bu günleri (Arefe, Kurban bayramı günü ve Teşrik günlerini) oruçsuz geçirmeleri kastedilmektedir."

 

 

 

217- Ebu Süleyman ed-Darani Abdurrahman b. Ahmed b. Atiyye der ki: Ali b. Ebi Talib'e vakfenin dağda yapılması hakkında: "(Vakfe) niçin Harem'de yapılmamakta?" diye sorulunca: "Çünkü Kabe, Yüce Allah'ın evidir. Harem ise Yüce Allah'ın (bu eve açılan) kapısıdır. Yüce Allah, kendisine akınlar halinde gelen insanları, yalvarıp yakarmaları için kapıda durdurur." Kendisine: "Ey müminlerin emiri! Peki, neden Müzdelife'de bir daha durulmakta?" diye sorduklarında, şöyle dedi:

 

"Yüce Allah onların girmelerine izin verdikten sonra ikinci engel yerinde yani Müzdelife'de bir daha durdurur. Orada da uzun süre yakarmaları üzerine, kurban kesmelerini emreder, kirlerini giderirler ve bu şekilde girmelerine engel teşkil eden günahlarından bu kurban sayesinde temizlenmiş olurlar. Temiz bir şekilde de kendisini ziyaret etmelerine izin vermiş olur." Kendisine: "Ey müminlerin emiri! Teşrik günlerinde oruç niçin haram kılındı?" diye sorulunca: "Çünkü Müslümanlar YÜce Allah'ı ziyarete gelmişlerdir ve Allah'ın misafirleridir. Misafirin de kendisini ağırlayan zatın izni olmadan yanında oruç tutması uygun değildir" karşılığını vermiştir. Kendisine: "Ey müminlerin emiri! İnsanların Kabe'nin örtüsüne tutunmalarının anlamı nedir?" diye sorulunca da şöyle karşılık vermiştir: "Bu olay, kardeşiyle aralarında kan davası bulunan kişinin, işlediği cinayeti affedip bağışlaması ıçın giysilerine tutunup ricada bulunması ve yakarması gibidir."

 

[T] Beyhaki, Şuabu'l-iman (2/38)

 

Beyhaki der ki: "Kurban gününün başka bir fazileti de vardır. Zira Yüce Allah bu günü, Hacc-ı Ekber diye adlandırmıştır."

 

 

 

218- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Veda haccında bayramın ilk günü cemrelerin yanında durdu ve: "Bugün hangi gündür?" diye sordu. Ashab: "Kurban (bayramı) günüdür" cevabını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki, bu şehir hangi şehirdir?" diye sorunca, ashab: "Bu şehir, Harem (Mekke) beldesidir" cevabını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Peki, bu ay hangi aydır?" diye sorunca, ashab: "Bu ay Allah'ın mukaddes ayıdır" cevabını verdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

 

"Bu gün, Hacc-ı Ekber günüdür. Bu ayda, bu günde bu beldeniz nasıl mukaddes ise, canlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da size mukaddestir" buyurdu. Sonra: "Ben (Allah'ın emrini) tebliğ ettim mi?" buyurunca, ashab: "Evet" karşılığını verdi. Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "(Allahım!) şahid ol" demeye başladı. Sonra kendileriyle veda edince, ashab: "Bu hac, Veda haccıdır" dedi.

 

[T] Buhari, hac (2/192).

 

Beyhaki der ki: "Bu günün Hacc-ı Ekber diye adlandırılması bu günde hacıların cemreleri taşlaması, kurban kesmesi, saçlarını kesmeleri ve ziyaret tavaflarını yapmak gibi birçok amelde bulunmalarından dolayıdır. Bunların bir kısmını tehir etmek caiz olsa bile sünnet olan bunların bu günde yapılmasıdır. Bu gün Yüce Allah'ın, Eyyamun ma'lumat (bilinen günler) diye adlandırdığı Eyyamu'l-Aşr günlerindendir. Bu günde kendilerine rızık olarak verdiği hayvanları keserlerken Zatının zikredilmesine tahsis etmiştir."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Teşrik Günlerinin Fazileti