BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İMAM’IN ARKASINDA KIRAAT

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Hiçbir Şekilde imam'ın Arkasında Okunmayacağını Söyleyen Kişinin Huccet Saydığı Haberler

 

****************************

Bu Konuda Cabir b. Abdillah el-Ensari'den Gelen Rivayet ve Rivayetin illetli Olduğunun Beyanı

****************************

 

334- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi imamın arkasında namaz kılıyorsa imamın kıraati kendi kıraati olur" buyurdu.

 

 

335- Abdullah b. Şeddad b. el-Had, Cabir b. Abdillah'tan bildiriyor: Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize namaz kıldırırken ashabından biri de arkada kendi kıraatini yapıyordu. Başka bir adam onun okumasına engelolmaya çalıştı. Namaz bitince de bu iki adam tartışmaya başladı. Kıraat yapan adam diğerine: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında kıraatime engel mi oluyorsun?" diye çıkıştı. Sonra konuyu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürdüler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi imamın arkasında namaz kılıyorsa imamın kıraati kendi kıraati olur" buyurdu.

 

[-] Ebu Hanife, Müsned (1/228), Ebu Yusuf, el-Asar (113), Tahavi, Şerh meani'l-asar (1/217), İbn Adiy, el-Kamil (7/2477) ve Darekutni, Sünen (1/323, 324).

 

Bir grup hadisi Ebü Hanife'den bu şekilde mevsül olarak rivayet etmişlerdir. Abdullah b. el-Mübarek ise bunu Ebü Hanife'den mürsel olarak Cabir'i zikretmeden rivayet etmiştir.

 

 

336- Abdullah b. Şeddad der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi imamın arkasında namaz kılıyorsa imamın kıraati kendi kıraati olur" buyurdu.

 

 

337- Bu hadis başka bir kanalla da mürselolarak rivayet olunmuştur.

İki rivayetten sahih alanında ise Züfer b. el-Hüzeyl, Ebü Hanife'den bunu yine mürselolarak aktarmıştır. Yünus b. Bukeyr ise, Ebü Hanife ile Hasan b. Umare kanalıyla mevsül olarak rivayet etti...

 

 

338- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize öğle veya ikindi namazını kıldırdıktan sonra: "Hanginiz arkamda A'la Süresini okudu?" diye sordu. Kimse cevap vermeyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) soruyu üç defa tekrarladı. Bunun üzerine bir adam: "Ben okudum, ey Allah'ın Resulü!" cevabını verince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben okurken karıştırmama sebep olduğunu gördüm. İmamın ardında namaz kılan için imamın okuması kendisinin okuması yerine de geçer" buyurdu.

Böylece Yünus b. Bukeyr ikisinden rivayet etti. Hasan b. Umare ise metrük bir ravi olup Şu'be b. el-Haccac, Süfyan b. Uyeyne ile daha sonra gelen hadis imamlan onu rivayeten eleştirmişlerdir. Durumu meçhul olan Talha isimli birisi kanalıyla Müsa b. Ebi Aişe'den mevsül olarak aktarılmıştır.

 

 

339- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) öğle ya da ikindi namazı kıldırırken bir kişi arkasında okumaya, bir başkası da adamın okumasına engelolmaya başladı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince adam ona engel olana gelip: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında okumama engel mi oluyorsun?" dedi ve tartışmaya başladılar. Bu durum Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikredilince: "İmamın arkasında namaz kılan kişi için, imamın kıraatı kendisi için de kıraattir" buyurdu.

 

 

340- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Adamın biri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında A'la Suresini okudu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince: "Hanginiz namazını A'la Süresini okuyarak kıldı?'' diye sordu. Oradakiler susmuş ve cevap vermemişti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sorusunu üç defa tekrarlayınca, bir adam: "Benim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Karıştırmama sebep olanın içinizden biri olduğunu tahmin etmiştim" buyurdu.

 

Ebü Ali el-Hafız der ki: Biz bunu bu şekilde yazdık ve bu hatalıdır. Zira bu, yani ilk rivayet "Leys b. Sa'd - Yaküb b. Ebi Süfyan - Ebü Hanife - Musa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad b. el-Had - Ebu'lVelid" kanalıyla Cabir'den rivayet edilmiştir. Diğeri ise Ebu'l -Velid zikredilmeksizin aynı isnad ile rivayet edilmiştir. Burada Abdulmelik b. Şuayb yanılmıştır.

 

 

341- Beyhaki der ki: Ebü Ali el-Hafız'ın dediğinin doğru olduğunun delili şu rivayettir: Nu'man (Ebü Hanife), Müsa b. Ebi Aişe kanalıyla Abdullah b. Şeddad b. el-Had'dan bildiriyor: Adamın biri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında A'la Süresini okudu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince: "Hanginiz A'la Süresini okudu?'' diye sordu. Oradakiler susmuş ve cevap vermemişti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sorusunu üç defa tekrarladı ve her defasında sustular. Sonunda bir adam: "Benim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Karıştırmama sebep olanın içinizden biri olduğunu tahmin etmiştim" buyurdu.

 

Cabir b. Abdillah bildiriyor: Bir adam öğle ve ikindi namazlarında Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında okumaya, bir başkası da adamın okumasına engelolmaya başladı. Namazı bitirince adam ona engelolana gelip: "Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında okumama engel mi oluyorsun?" dedi ve tartışmaya başladılar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onları işitince: "İmamın arkasında namaz kılan kişi için, imamın kıraati kendisi için de kıraattir" buyurdu.

 

Ebü Bekr'in bildirdiğine göre Ebu'l-Hasan ed-Darakutni: "Ebu'l-Velid meçhul birisidir" demiştir. Beyhaki der ki: Doğru olanı Leys b. Sa'd kanalıyla Yaküb'dan rivayet edilenidir. Halef b. Eyyüb bunu Ebü Yüsuf kanalıyla Ebü Hanife'den rivayet etmiştir. Hakem b. Eyyüb ise, "Zufer Ebü Hanife - Musa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad - Ebu'l-Velid - Cabir" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imamın kıraatinin kendisi için de kıraat olması yönünde muhtasar olarak rivayet etmiştir.

 

İmamlardan biri olan Leys b. Sa'd'ın, Yaküb b. Ebi Yüsuftan olan rivayeti A'la Süresinin okunması hadisini Ebü Hanife'nin, "Müsa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad" kanalıyla Cabir' den: "İmamın kıraatı kendisi için de kıraattir" şeklinde rivayet ettiğinin delilidir. Bu da İmran b. Husayn'ın rivayet ettiği kıssadır. Biz de bunu daha sonra zikredeceğiz, inşallah.

"İmamın kıraatı kendisi için de kıraattir" hadisine gelince; Ebü Hanife bunu, "Müsa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad - Ebu'l-Velid" kanalıyla Cabir'den aktarmıştır. Bu kişi Darekutni'nin dediği gibi meçhul birisidir ve rivayeti huccet kabul edilmeyen biridir. Bu hadisi Ebü Bekr el-Harisi kanalıyla Darakutni'den rivayet edip isnadında Ebu'l- Velid'i zikretmeyen veya Hakim Ebü Abdillah'ın bize Ebü Ali el-Hafız'dan rivayet edip isnadında İbn Şeddad'ı zikretmeyen ve Ebu'l-Velid'in künyesinin İbn Şeddad olduğunu yanılarak veren kimse hadisi rivayette doğru yolu takip etmiş olmaz. Huccet kabul edilmesi için de metinlerinden bazı yerleri zikretmemiştir. Böylesi bir çok şey daha vardır ki bunları zikretmek istemiyorum. Yüce Allah fazlı ve keremiyle bizi böylesi kişilerden korusun.

 

Ebü Bekr Muhammed b. İshak b. Huzeyme bu hadisi Ahmed b. Abdinahman b. Vehb'den, Ebü Bekr b. Ziyad en-Nisabüri'nin hadisi gibi aktarmıştır. Bu kişi (Ebü Bekr b. Ziyad en-Nisabüri) fıkıh ve hadis imamlarındandır. İbn Huzeyme şöyle demiştir: "Ebu'l-Velid meçhul birisidir. Darekutni'nin dediği gibi bu kişinin kim olduğu bilinmemektedir. "

 

A'la Süresini okuma kıssasına gelince; bu, adamın Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında A'la Süresini içinden değil de sesli bir şekilde okuduğuna delalet etmektedir. Çünkü rivayette Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hanginiz A'la Süresini okudu?'' diye sormaktadır. Eğer Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın okumasından hoşlanmamışsa sesli bir şekilde okumasından ve kendi okumasını karıştırmasına sebep olmasından dolayı hoşlanmamıştır.

 

Ebu'l-Velid'in, Cabir'den olan rivayetine gelince; rivayetinde bir adamın kendisine (susması için) ima ile işaret ettiğini söylemektedir. Oysa Iraklılar namazda anlaşılacak şekilde ima ile işaret edilmesini yasaklamaktadır. Ebu'l-Velid kim oluyor ki Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen sabit haberler terk edilecek ve kendisi huccet sayılarak görüşü kıyas sayılacaktır! Bu hadiste Cabir'in zikredilmesi büyük bir hatadır.

 

Ahmed der ki: Kendisinden önce Ebu'l-Velid'in zikredilmesi de büyük bir hatadır. Zira bu haber ilim ehli, hadis hafızları ve haberlerde bilgili olan kimselerin "Müsa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürselolarak rivayet ettiği gibi aktarılmıştır. Şu'be b. el-Haccac kendi zamanının hadis alimlerindendir. Süfyan esSevri, Irak ehlinin hadis imamı ve hafızıdır. Kendi zamanlarında Irak' ta hadis ilminde kendileri gibi kimse bulunmamaktaydı. İbn Uleyye ise Harem halkının hafızıdır. Kendi zamanında Allah'ın hareminde kendisinden daha hafız biri yoktu. Kendileri ve başkaları bu haberi rivayet etmiştir. Ancak rivayetlerinde Cabir zikredilmemiştir.

Hocamız Ebu Abdillah el-Hafız'ın bildirdiğine göre Ebu Ali Hüseyn b. Ali el-Hafız: "Bunlar iki kıssadır. Ebu Hanife bunları Musa b. Ebi Aişe'den rivayet etmiştir. Kendisinden rivayette bulunan kimseler de zikrettiğimiz gibi birbirlerine muhalefet etmiştir. A'la Suresi kıssası Zürare b. Evfa kanalıyla İmran b. Husayn'dan rivayet edilmiştir. "İmamın arkasında namaz kılan kişi için, imamın kıraatı kendisi için de kıraattir" kıssasını ise "Mansur b. el-Mu'temir - Şu'be b. el-Haccac - Süfyan b. Said es-Sevri - Süfyan b. Uyeyne - Ebu Avane - Şerik b. Abdillah en-Nehai - Zaide b. Kudame - Ebu İshak el-Fezari - Cerir ve başkası, "Musa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad" kanalıyla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürselolarak rivayet etmiştir.

 

Ebu Bekr b. el-Haris el-Fakih'in bildirdiğine göre Ebu'l-Hasan ed-Darakutni el-Hafız şöyle demiştir: "Süfyan es-Sevri - Şu'be - İsrail - Şerik - Ebu Halid ed-Dalani - Ebu'l-Ahvas - Süfyan b. Uyeyne - Cerir b. Abdilhamid ve başkası" bu hadisi, "Musa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mürselolarak rivayet etmiştir. Darakutni: "Doğrusu da budur" demiştir.

 

Ayrıca bu hadisi meçhul ve zayıf olan kişiler "Süfyan es-Sevri - Musa b. Ebi Aişe - Abdullah b. Şeddad - Cabir" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mevsul olarak rivayet etmiştir. Bizim görüşümüz kendisiyle haberleri kabul edilecek bazı şartlarla bilinmeyen meçhul kimselerin haberinin kabul edilmemesi yönündedir.

Şafii der ki: Yüce Allah kişiyi tanımadığı birinin haberi ile amel etmekle mükellef kılmamıştır. Eğer ravilerinden biri bilinmeyecek olursa bu haber kabul edilmez. Eğer vasfettiğimiz şekilde bu kişi bilinirse haberi kabul edilir. Ya da onun hilafına bir haber gelmesi halinde haberi reddedilir. Hakimin şahitlik eden kimseyi dürüst biri olduğu anlaşılıncaya kadar yanında tutması ve sonra şahitliğini kabul etmesi veya eleştirilmesi halinde şahitliğini reddetmesi gibi.

 

Musa b. Ukbe'den zikrettiğimiz mürsel rivayeti, sonra Abdullah b. elMübarek'in, "Süfyan - Şu'be - Ebu Hanife" kanalıyla rivayet ettiği hadisi, sonra "Veki - Ebu Nuaym - el-Eşcai - Abdurrezzak - Abdullah b. Velid el-Adeni - Ebu Davud el-Hafer! ve başkalarının" Süfyan es-Sevri kanalıyla Musa b. Ebi Aişe'den mürselolarak rivayet ettiği hadisi bırakıp, bu hadisi bir kişinin rivayet etmesi ile zayıflardan ve meçhul kimselerden bazı kimselerin rivayet etmesi ile mevsul bir hadis sayan kimse, hadis ilminden haberi olmayan biri demektir. Hadisi rivayet eden kimsenin hilafına başka bir hadis olmasa bile doğrusu ile yanlışı bilinmeyen bir hadisin delil sayılıp doğru olduğu kabul edilmez. Hz. Ali'den mürtedin öldürülmesi konusunda rivayet edilen ziyadeyi bazı muhaliflerin Şafii'ye karşı huccet sayması bunun dışındadır. Şafii'nin rivayeti şöyledir: "Sen bunu aranızda hadis alimi olan kimseden mi işittin? Hadis hafızları bunu Hz. Ali'den hıfzetmediğini söylemekte ve bu ziyade de bulunan kişinin hata etmiş olduğundan endişe etmektedir" dediğimde: "Bunu güvenilir kimseler rivayet etti. Biz bunun hatalı olduğunu söyledik, ama bu sadece zandan ibarettir" karşılığını verdi. Kendisine: "Güvenilir kişi olan es-Sekafi yani Abdulvehhab b. Abdilmedd'in, ''Cafer b. Muhammed - Muhammed - Cabir'' kanalıyla bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şahit ile birlikte yemin edilmesine hükmetmiştir. Oysa Cabir, hafız kimseleri zikretmemiştir. Bu da bunun hatalı olduğuna delalet etmektedir. Eğer: ''Bu bir zandan ibarettir. es-Sekafi birini zikretmese de, rivayetinde şüphe etse de güvenilir bir kişidir'' diyecek olursak ne dersin?" dediğimde: ''İnsaflı davranmıyorsun'' karşılığını verdi. Bunun üzerine kendisine şöyle dedim: "Aynı şekilde sende insaflı davranmıyorsun. Ancak Şafii insaflı davrandığı halde şahide birlikte yemin edilmesi hükmü konusunda esSekafi'nin rivayetini huccet saymamıştır. Humeyd b. el-Esved - Abdullah b. Ömer el-Umar! - Hişam b. Sa'd - İbrahim b. Ebi Hayye" bunu Cabir'den mevsul olarak rivayet etmiş olsa bile."

Ayrıca bunu "Cafer b. Muhammed - Muhammed" kanalıyla Cabir'den rivayet etmişlerdir. Çünkü hafızlardan bir grup bunu Cafer b. Muhammed kanalıyla babasından (Muhammed'den) mürselolarak rivayet etmiştir. Fakat bu konuda başka mevsul hadislere itimat etmiş ve kuvvetlendirme babından Cafer'in hadisini mürselolarak zikretmiştir. Mürsel hadisin muttasıl hadisten daha kuvvetli olduğunu söyleyen kimse, gecenin gündüzden daha aydınlık olduğunu ve amanın ama olmayandan daha iyi gördüğünü söyleyen kimse gibidir. Mürsel hadiste mana kaçabilir. Zira bunu rivayet eden kimse kimden rivayet ettiğini bilmemektedir. Onun ancak güvenilir kimselerden aldığını iddia eden kimse hadis alimlerinin geneline muhalefet etmiş olur. Çünkü onların güvenilir olan ve olmayan kimselerden rivayette bulunduklarını görmekteyiz.

 

Belki de kim olduğu sorulsun diye kendilerinden işittikleri kimsenin adını zikretmemişlerdir. Bu kişinin kim olduğu sorulduğu zaman da rivayetleri rağbet görmeyen kişinin adını söyleyeceklerdir. İlim ehli de cerhe maruz kalmış ravi konusunda ihtilafa düşmüştür. Böylesi bir kişinin durumunun belli olması, dürüstlüğünün tesbit edilmesi ve onun haberini alıp eleştiren ilim ehlinin eleştirisini bilmek açısından kesinlikle adının zikredilmesi gerekmektedir. İbn Şihab ez-Zühri meşhur biri olmakla birlikte ravileri de meşhurdur ve kendisi bunu mürsel olarak rivayet etmiştir. Bu kendisine sorulunca bunu ilim ehline göre zayıf biri olan Süleyman b. Erkam'dan rivayet etmiştir. Şafii der ki: İbn Şihab, Süleyman b. Erkam'dan rivayette bulunuyorsa başka kimselerden de böylesi hadisler rivayet edebilir. Medhal kitabında mürsel hadisin kusurlu olmasıyla ve bize bu konuda muhalefet edenlerin iddialarının asılsız olduğuyla ilgili açıklamayı yapmıştık. Doğruya ulaşmak Allah sayesindedir.

 

 

342- Eğer: "Musa b. Ebi Aişe'den başkası bunu Abdullah b. Şeddad kanalıyla Cabir b. Abdillah'tan mevsul olarak rivayet etti. Rivayetinde de, Ebu Abdillah el-Hafız'ın bize, ''Buhara'da Ebu Bekr b. Muhammed Hamid el-Fakih - Ebu'l-Fadl Muhammed b. Ahmed es-Sülemi- Abbas b. Aziz b. Seyyar el-Kattan el-Mervezi - Atik b. Muhammed en-Nisaburi - Hafs b. Abdirrahman - Ebu Şeybe - Hakem b. Uteybe Abdullah b. Şeddad - Cabir b. Abdillah'' kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İmamın arkasında namaz kılan kişi için, imamın kıraatı kendisi için de kıraattir'' şeklinde naklettiği hadis gibi nakletmiştir" denilecek olursa: "Eğer bu rivayet Abbas el-Kattan kanalıyla gelen sağlam bir rivayet ise ben kendisini tanımıyorum. Ebu Şeybe Abdurrahman b. İshak el-Vasiti'nin rivayeti sağlam değildir" denilir.

 

Ahmed b. Hanbel der ki: "Ebu Şeybe'nin (ravi olarak) bir değeri yoktur ve hadisleri münkerdir." Yahya b. Main ise: "Abdurrahman b. İshak el-KMi metruk biridir" demiştir. Buhari, Ebu Abdirrahman enNesai ve hadiste ilim ehlinden olan başkaları kendisini eleştiride bulunmuştur. Eğer meçhul kimselerin rivayetini kabul etmiyorsak, eleştirilmiş kimselerin rivayetini nasıl kabul ederiz? Ancak rivayeten dürüst ve doğru biri olduğu sabit olan kimselerin rivayetini kabul ederiz. Eyyub b. el-Hasan ve Muhammed b. Yezid es-Sülemi bunu Hafs b. Abdirrahman'dan mürselolarak rivayet etmişlerdir.

 

 

 

****************************

Bu Konuda Cabir b. Abdillah el-Ensari'den Gelen Rivayet ve Bu Rivayetin Zayıf Olduğunun Beyanı

****************************

 

343- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi imamın arkasında namaz kılıyorsa imamın kıraati kendi kıraati olur" buyurmuştur.

344- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

Ebü Abdillah el-Hafız der ki: "Leys b. Ebi Süleym ve Cabir b. Yezid el-Cu'fi rivayetleri huccet sayılmayan kişilerdir. Özellikle rivayetlerinde güvenilir birine muhalefet etmişlerse ve bu münker haberi tenkit edilmiş arkadaşlarının çokluğuyla bilinen Ebu'z-Zübeyr Muhammed b. Müslim el-Mekki'den rivayette tek kalmışlar ise. Bunları da burada zikretmeye gerek yoktur."

Yahya b. Said el-Kattan bu kişiden (Leys b. Ebi Süleym'den) rivayette bulunmaz dı. Yahya b. Main der ki: "Leys b. Ebi Süleym zayıf biridir. Cabir b. Yezid el-Cu'fi'yi ise bir grup hadis ehli cerh etmiştir." Zaide b. Kudame: "Vallahi Cabir el-Cu'fi, Hz. Ali'nin tekrar dünyaya döneceğine inanan yalancı biri idi" demiştir. Süfyan b. Uyeyne de böyle demiştir.

 

Buhari: "Yahya b. Said el-Kattan ve Abdurrahman b. Mehdi, Cabir b. Yezid el-Cu'fi'den rivayette bulunmayı terk etmiştir" demiştir. Yahya b. Main: "Cabir el-Cu'fl ne hadisleri, ne de sözleri kaleme alınmayan yalancı biridir" demiştir. Amir b. Şurahbil eş-Şa'bi'nin ona: "Ey Cabir! Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adına yalan söylemeden ölmeyeceksin" dediğini rivayet etmiştik. İsmail b. Ebi Halid: "Daha birkaç gün geçmişti ki Cabir yalanla itham edildi" demiştir. Şaşılacak şey de bu konuda el-Cu'fi'nin görüşüne mutabaatı olan bazı haberler toplamaya çalışanların olmasıdır.

 

 

345- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi imamın arkasında namaz kılıyorsa imamın kıraati kendi kıraati olur" buyurmuştur.

Hadis Hasan b. Salih kanalıyla Leys ve Cabir'den rivayet edilmiştir. O zaman nasıloluyor da bunu babası (Hayy) kanalıyla Cabir'den rivayet ediyor! Ya hadisi bilgisi olmadan olduğu gibi yazmış ya da Cabir el-Cu'fi'ye mu tab aat eden kişinin tenkit edilmemiş güvenilir bir kişi olduğunu göstermek için bilerek bu şekilde yazmıştır. Bunlardan hangisi olursa olsun kendisi için kınama, ayıp ve yalan olarak yeter. Cabir'i güvenilir biri olarak göstermek için İbn Uleyye'den naklederek Şu'be'nin:

 

"Cabir el-Cu'fl ve Muhammed b. İshak hadiste doğru olan kimselerdir" dediğini rivayet etmiştir. Kendisine muvafık olan bir şeyi rivayet etmesi halinde Cabir el-Cu'fi'yi güvenilir sayması konusunda kendisine itimat etmiştir. Ancak imamın arkasında kıraat konusunda kendisine muhalif olarak Muhammed b. İshak b. Yesar'dan rivayette bulunması halinde kendisine itimat etmemiştir.

 

Hadis ilmine bakan ve ilim ehlinin Muhammed b. İshak b. Yesar ve Cabir el-Cu'fi'nin rivayeten dürüstlüğü hakkında dediğine bakılacak olursa Muhammed b. İshak b. Yesar'ın güvenilir biri ve Cabir el-Cu'fi'nin uydurmacı biri olduğu görülür. Cabir el-Cu'fi'yi cerh etme konusunda sadece Ebu Hanife'nin kavli olsa bile kötülük olarak bu kendisi için yeterlidir. Ebu Hanife onu görmüş, denemiş, ondan kendisinin yalancı biri olduğunu söyleyebilecek şeyler görmüş ve bunu haber vermiştir.

 

Bu konuda Yahya el-Himmani şöyle demiştir: "Ebu Hanife'nin: ''Ata'dan daha üstün birini görmedim. Cabir el-Cu'fi'den daha yalancı biri ile de karşılaşmadım. Kendisine kendi görüşümü bildirdiğim de her şeyde mutlaka bana bir hadis ile geldi ve Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu kadar şu kadar bin hadis bildiğini, ancak bunları açığa çıkarmadığını söyledi'' dediğini işittim."

 

Ebu Sa'd es-Sağani der ki: "Bir adam Ebu Hanife'ye gelip: ''Sevri'den hadis nakletme konusunda ne dersin?'' diye sordu. Ebu Hanife: ''Ebu İshak'ın, Haris kanalıyla Ali'den olanı ve Cabir el-Cu'fi'den olanı dışında ondan hadis yazabilirsin'' karşılığını verdi."

 

Ebu Yahya el-Himmani'nin bildirdiğine göre Ebu Hanife: "Cabir el-Cu'fi'den daha yalancı birini görmedim" demiştir. Bu hadis, bundan daha zayıf bir kanalla Ebu'z-Zübeyr'den aynısı rivayet edilmiştir.

 

 

346- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kişi imamın arkasında namaz kılıyorsa imamın kıraati kendi kıraati olur" buyurmuştur.

Ebu Abdillah der ki: Bu haber bu isnad ile batıldır. Eğer bu, "Ebu Eyyub es-Sahtiyani - Ebu'z-Zübeyr" kanalıyla Cabir'den nakledilen bu hadis sahih olsaydı imamın ardında kıraatin yasaklanması manasına gelirdi ve kimse buna muhalefet etmezdi. İsnadında zikredilen Sehl b. Abbas, durumu bilinmeyen meçhul birisidir. Ebu Bekr b. el-Haris el-

 

Fakih'in bildirdiğine göre Ebu'l-Hasan Ali b. Ömer el-Hafız bu hadisin ardından: "Bu, münker bir hadistir. Sehl b. Abbas metrük birisidir" demiştir. Sehl b. Abbas başka bir kanalla Ebu'z-Zübeyr'den öncekinden daha zayıf olan bir rivayette bulunmuştur.

 

 

347- Cabir der ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İmamı olan kişi için, imamın kıraatı kendisi için de kıraattir" buyurdu.

 

Ebü Abdillah'ın Telhis'inde de bu şekilde buldum.

 

 

348- Ebu Abdillah, Tarih'te "Ebu Yahya el-Bezzaz'ın kızının oğlu Ebu Nadr el-Enmati - Ebu İshak Muhammed b. Ahmed el-Menadili Muhammed b. Eşres - Bişr b. el-Kasım" kanalıyla Abdullah b. Lehia'dan aynısını aktarmıştır. Ebu Abdillah bize şöyle dedi: "Kendisine (Ebu Sa'd'a): "Muhammed b. Abdillah kimdir?" dediğimde, ondan övgü ile bahsetti. "Ondan rivayette bulunan el-Malini kimdir?" dediğimde: "O bilinmeyen biridir" karşılığını verdi. Ona: "Muhammed b. Eşres'i ben tam olarak bilmekteyim. O hadisleri metruk birisidir" dediğimde:

"Ondan rivayette bulunmak caiz değildir" dedi ve bilinmeyen bir isnadla "İbrahim b. Rustum - Ebu İsma Nuh b. Ebi Meryem - Fadl b. Atiyye - Ebu'z-Zübeyr - Cabir" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir rivayette bulundu. İbrahim b. Rustum ve Nuh b. Ebi Meryem rivayette tek kaldıkları hadisler olduğu gibi huccet sayılmayacak münker hadisleri de bulunmaktadır. Ravi bilinçsiz bir şekilde: "İbrahim kanalıyla" demişken kendilerinden nakledilen bu rivayet nasıl sahih olabilir ki? Muhammed b. Sirin: "Bu hadis (ilmi) dindir, öyleyse dininizi kimden aldığınıza bakın" derdi.

 

 

 

****************************

Cabir b. Abdillah el-Ensarı Vasıtasıyla Merfu Olarak Rivayet Edilen Haber ve Bunu Merro Olarak Rivayet Eden Kimsenin Zayıflığı

****************************

 

349- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İmamın arkasında olması dışında Fatiha Süresinin okumadan namaz kılan kimse namaz kılmamış demektir" buyurduğunu işittim.

 

Ebü Ahmed der ki: Yahya b. Sellam dışında bunu Malik'ten merfu olarak rivayet eden kimse yoktur. Muvatta'da bu, mevküf olarak zikredilmiştir. Ebü Abdillah el-Hafız bize: "Yahya b. Sellam bunu Malik b. Enes'ten merfü olarak rivayet etmekte yanılmıştır" dedi. Yahya b. Sellam çok yanılan birisidir. Malik b. Enes bu haberi Muvatta'da Vehb b. Keysan kanalıyla Cabir'den kendi sözü olarak rivayet etmiştir. Başka bir kanalla da merfu olarak rivayet edilmiştir ve ravi bunu merfu olarak rivayet etmekte yanılmıştır.

 

 

350- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İmamın arkasında olması dışında Ümmü'l-Kitab (Fatiha Süresi) okunmayan her namaz eksiktir."

Ebü Abdillah der ki: Hiç kuşkusuz ravi, İsmail es-Süddi'den bunu rivayette yanılarak merfü olarak aktarmıştır. Güvenilir raviler İsmail b. Müsa'dan buna muhalif olarak rivayet ettiler.

 

 

351- Cabir der ki: "İmamın arkasında olması dışında Ümmü'l-Kitab (Fatiha Sılresi) okunmayan her namaz eksiktir."

 

Ravi Seri b. Huzeyme, merfıl olmadığını vurgulamıştır.

 

Ebu Abdillah der ki: Seri b. Huzeyme'nin: "Bu hadisi benden merfu olarak rivayet eden kişiye hakkımı helal etmiyorum. Zira bu benim kitabımda mevkılf olarak rivayet edilmiştir" dediğini işittim. Ebu Abdillah el-Hafız, Tarih'te şöyle demiştir: "Bu hadis Ebu Abdillah b. Yakub'a zikredildiğinde şu karşılığı verdi: ''Bu yalancıdır. Zira Seri b. Huzeyme'nin bunu mevkılf olarak rivayet ettiğini ve: "Bu hadis bana bu şekilde nakledildi. Bunu benden müsned olarak rivayet eden kimse yalan söylemiştir'' dediğini işittim."

 

Yine Ebu Abdillah el-Hafız'ın, "Ebu Abdillah b. Yakub - İbrahim b. Muhammed es-Saydalani" kanalıyla bildirdiğine göre İsmail b. bintu'sSüddi şöyle demiştir: "Malik'e bu hadis için: ''Merfu hadis midir?'' dediğimde: ''Buna itibar etmeyin'' karşılığını verdi."

 

Beyhaki der ki: Malik kanalıyla olan bu rivayet bunu merfu olarak rivayet eden kişinin rivayetini yalanlamaktadır. "Ebu Abdillah el-Hafız - İbrahim b. İsma b. İbrahim - Seri b. Huzeyme" kanalıyla rivayet edilmiştir ve Seri b. Huzeyme: "Bu, merfu bir hadis değildir" demiştir. Bu da bu konuda bu haberleri toplayan adamı yalanlamaktadır ki bu kişi bu hadisi hocası kanalıyla "Ebu'l-Hüseyn b. el-Haşab - İbrahim b. İsma" kanalıyla Seri b. Huzeyme'den merfu olarak rivayet etmiştir. Allah bizi kendi görüşünde ısrarcı ve hevasına meyleden böylesi kimselerden korusun. Bu hadis başka bir kanalla merfu olarak zikrettiğimizden daha zayıf bir şekilde rivayet edilmiştir.

 

 

352- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"İmamı olan kişi için, imamın kıraati kendisi için de kıraattir" buyurmuştur.

Ebu Abdillah der ki: Yahya b. Nasr b. Hacib'in bu gibi rivayetleri münker değildir. Ancak Malik ve imamlardan başkası kanalıyla kendisine mutabaat edilmeyen hadisler rivayet etmiştir. Beyhaki der ki:

 

"Yahya b. Nasr bu hadiste iki yerde karıştırmıştır. Biri bunu merfu olarak rivayet etmesi ve diğeri, lafzında değişiklik yapmasıdır. Bunun gibi de birçok rivayeti vardır. Bu sebeple rivayetleri huccet sayılmamaktadır. Başka bir kanalla da merfu olarak rivayet edilmiştir ve böylesi bir isnadla bunu huccet saymak doğru değildir."

 

 

353- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"İmamın arkasında olması dışında Fatiha Süresini okunmadan kılınan namaz geçerli olmaz" buyurmuştur.

 

Muhammed b. Eşres uydurmacılıkla itham edilen bir kişidir ve nefse uymak dışında rivayetleri huccet sayılmaz. Nefse uymaktan da Allah'a sığınırız. Bu hadis Muvatta'da Malik b. Enes'in tasnif ettiği hadislerdendir. İlim ehli de bu günümüze kadar bunu mevküf olarak rivayet etmekte ve bunu merfu olarak rivayet edenin rivayetini kabul etmemektedir. Münker hadislerle bilinen ve rivayeten dürüst oldukları sabit olmayan kimselerin rivayeti nasıl kabul edilir ki! Doğruya ulaşmak Allah sayesindedir.

 

 

353-354- Cabir der ki: "İmamın arkasında olması dışında bir rekat kılıp ta Ümmü'l-Kitab (Fatiha Süresi) okumayan, namaz kılmamış sayılır."

 

Lafız, Ebü Zekeriyya ile Ebü Nasr'a aittir. Abdullah b. Vehb ile başkası ise bunu Malik b. Enes'ten yine mevkUf olarak aktarmıştır.

 

Bu da: "Son iki rekatta okunmasına gerek yoktur" diyenlerin hilafına namazda her rekatta Fatiha Süresini okumanın gerekli olduğuna huccet sayılmaktadır. "İmamın arkasında olması dışında" lafzına gelince; muhtemelen burada imamın açıktan okuması halinde Fatiha Süresini okumayı terk etmenin caiz olduğu kastedilmektedir. Bu konuda daha önce şöyle bir rivayette bulunmuştuk: "Öğle ve ikindi namazlarında imamın arkasında ilk iki rekatta Fatiha Süresini ve başka bir süre okumakta idik. Son iki rekatta da sadece Fatiha Süresini okumakta idik." Muhtemelen burada imama rüküda iken yetişen kişinin okumadığı halde imamın kıraatinin kendisi içinde geçerli sayılması kastedilmektedir. Muhammed b. İshak b. Huzeyme'nin bildirdiğine göre İshak b. İbrahim el-Hanzali bunu bu şekilde yorumlamıştır.

 

 

359- Cabir diyor ki: "İlk iki rekatta Fatiha Süresi ve bir süre, son iki rekatta (sadece) Fatiha Süresi okunur. ''Fatiha'yı ve bir miktar başka şeyi ya da fazladan bir süreyi okumadan namaz geçerli olmaz'' diye kendi aramızda konuşurduk."

 

Bu lafız tek başına namaz kılan olsun, cemaat olsun, imam olsun herkesi kapsamaktadır. Ubeydullah b. Miksem'in bildirdiğine göre Cabir b. Abdillah: "Namazda okumanın sünneti, ilk iki re katta Fatiha Süresini ve başka bir süre okumak, son iki rekatta da Fatiha Süresini okumaktır" demiştir. Sahabe: "Sünnet budur" veya: "Bunun böyle olduğunu konuşurduk" derken, bazı hadis alimleri de bunu müsnedlerinde rivayet etmektedir.

 

Bazı kimseler bilinmeyen bir isnadla, "Meymun b. Mihran - Cabir" kanalıyla Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) imamın arkasında kıraatin terk edilmesi yönünde rivayette bulunmaktadır. Ancak biz de, "Amr b. Meymun b. Mihran - babası Meymun - babası Mihran" kanalıyla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İmamın arkasında Fatiha Suresini okumayanın namazı eksiktir" buyurduğunu rivayet etmiştik.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

İmamın Arkasında Okumanın Yasaklanması Hakkında Huccet Sayılan Haber