BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İMAM’IN ARKASINDA KIRAAT |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
İmamın Sessiz Okursa
Cemaat Kendi Okur Diyenlerin Delili
İmamın Kıraati Sesli
Değil de Sessiz Yapması Halinde Cemaatin Okuması Gerektiği Görüşünde Olanların
Hucceti
Ebü Abdillah Muhammed b.
İdris eş-Şafii el-Muttalibi'nin iki görüşünden biri de bu yöndedir. Iraklıların
görüşünün hilafına olmasıyla birlikte imamın arkasında öğle, ikindi, (akşam
namazının) son rekatı ve yatsı namazının son iki rekatında okunması gerektiği
yönünde gelen rivayetler buna huccet sayılmaktadır. Zira Yüce Allah:
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet
edilsin"[A'raf 204] buyurmaktadır.
248- Mücahid der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazda kıraatini yaparken cemaat
içinde Ensar'dan bir gencin de kıraat yaptığını işittim. Bunun üzerine
"Kur'an okunduğu zaman susup onu dinleyin"[A'raf 204] ayeti nazil
oldu. İbn Ebi Necih ekledi: "Mücahid, imam arkasında iken zikirde
(kıraatte) sakınca görmezdi." Ancak bu, munkatı bir rivayettiL
249- Ebu'l-Aliye der ki:
Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına namaz kıldırırken,
okuyunca, sahabe de ardından okurdu. "Kur'an okunduğu zaman ona kulak
verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin"[A'raf 204] ayeti nazil
olunca, sahabe sustu, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) okudu. Bu da
munkatı bir rivayettiL
250- Hasan'ın
bildirdiğine göre Abdullah b. el-Muğaffel: "Kur'an okunduğu zaman ona
kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin"[A'raf 204] ayetini
açıklarken: "Burada namazda okunan Kur'an kastedilmektedir" demiştir.
Bu hadisin ana kanalı Hişam b. Ziyad b. elMikdam üzerinde dönmektedir. Ancak
isnadında ihtilaf edilmiştir ve rivayeten güçlü değildir. Aynı şekilde Ebu Usame
de bunu kendisinden rivayette bulunmuştur.
251- Muaviye b. Kurra
el-Muzeni der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından bir
ihtiyara -Ravi: "Sanırım bu kişinin Abdullah b. Muğaffel olduğunu
söyledi" dedi-: "Kur'an'ın okunduğunu duyan herkesin dinleyip susması
vacip midir?" diye sorduğumda: "(Hayır), ''Kur'an okunduğu zaman ona
kulak verip dinleyin''[A'raf 204] ayeti, imamın kıraati hakkında inmiştir. İmam
okuduğu zaman onu dinle ve sus" cevabını verdi.
Bunu Kesir b. Hişam da
ondan rivayet etti.
252- Muaviye b. Kurra
der ki: Abdullah b. Muğaffel veya Aiz b. Amr'a: "Kur'an'ın okunduğunu
duyan herkesin dinleyip susması vacip midir?" dediğimizde: "(Hayır),
''Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun''[A'raf 204] ayeti,
imamın kıraati hakkında inmiştir. İmam okuduğu zaman onu dinleyin ve
susun" cevabını verdi.
253- Said b. Cübeyr'in
bildirdiğine göre İbn Abbas: ''Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin
ve susun''[A'raf 204] ayetini kastederek: "Mümin, okunan Kur'an'ı dinleyip
dinlememekte serbesttir. Ancak farz namazlarda veya cuma namazında veya bayram
namazlarında açıktan okunan kıraati susup dinlemek zorundadır" demiştir.
254- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre "Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun
ki size merhamet edilsin"[A'raf 204] ayeti, farz olan namaz hakkında
inmiştir.
255- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) farz namazları
kıldırırken, arkasındaki bir topluluk okuyup O'nun okumasını karıştırırlardı.
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet
edilsin"[A'raf 204] ayeti bu sebeple inmiştir." İbn Abbas devamla
şöyle dedi: "Eğer okuyanı dinlemezsek, bizler eşekten daha kötü ve kabayız
demektir."
Bunun isnadında zayıflık
vardır.
256- Ata der ki: İbn
Abbas'a, "Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size
merhamet edilsin"[A'raf 204] ayetindeki dinleyip susma emrinin her okuyan
hakkında mı olduğunu sorduğumda: "Hayır, sadece namazda okunurken okunanı
dinleyip susmak gerekir" cevabını verdi.
Bu şekilde İbn Abbas'tan
rivayet olunmuştur. Ancak sahih olanı bunun Ata'nın sözü olmasıdır. İbn Abbas'a
dayandırılması doğru değildir.
257- Ebu Vail
bildiriyor: İbn Mes'ud, imamın arkasında okumak hakkında: "Sana
emredildiği gibi susup Kur'an'ı dinle. Namazda (kendine has) bir meşguliyet
vardır. Bu sebeple imamın okuması senin için yeterlidir" demiştir. [-] İbn Ebi Şeybe (1/376) ve Taberani (8049).
258- İbn Mes'ud,
öğrencilerine namaz kıldırırken arkasındakilerden bazılarının (sesli) okumakta
olduğunu gördü ve namazı bitirince şöyle dedi: "Anlayacağınız zaman daha
gelmedi mi! Akledeceğiniz zaman daha gelmedi mi! Yüce Allah'ın buyurduğu gibi,
Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun."[A'raf, 204]
259- Muhammed b. Ka'b
der ki: "Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun''[A'raf,
204] ayeti nazil oluncaya kadar Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
namazda okuduğu zaman arkasındakiler onun peşinden aynı şeyi söylüyorlardı.
260- Mücahid,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun"[A'raf 204]
ayetinin Cuma namazı hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
261- Mücahid,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun"[A'raf 204]
ayetinin Cuma namazı hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
262- Mücahid,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun''[A'raf 204]
ayetinin farz namazı hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
263- Mücahid,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun''[A'raf 204]
ayetinin Cuma namazı ile hutbesi hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
264-265- Revh b.
Ubade'nin Tefsir'inde de bu şekilde buldum: Mücahid, A'raf Suresinin 204.
ayetinin Cuma namazı ile hutbesi hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
266- Mücahid, A'raf
Suresinin 204. ayetinin Cuma namazı ile hutbesi hakkında nazil olduğunu
söylemiştir. Said b. Mansur'un Tefsir'inde de namaz ile hutbe birlikte
geçmektedir. Mansur b. el-Mu'temir'in Mücahid'den hadis dinlemişliği vardır.
Şu'be b. el-Haccac'ın da İbrahim b. Ebi Harre'den hadis dinlemişliği vardır.
Said b. Mansur'un rivayeti de böyledir -Allah doğrusunu bilir-
267- Mücahid,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun"[A'raf 204]
ayetinin Cuma günü hutbe verilirken susmak hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
268- Mücahid,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun"[A'raf 204]
ayetinin Cuma günü hutbe verilirken susmak hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
269- Said b.
el-Müseyyeb, "Kur'tın okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve
susun''[A'raf 204] ayetinin Cuma namazı hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
270- İbrahim(-i Nehai),
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun"[A'raf 204]
ayetinin Cuma namazı hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
271- Hasan(-ı Basri),
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun''[A'raf 204]
ayetinin Cuma namazı ile hutbesi hakkında nazil olduğunu söylemiştir.
272- Şa'bi der ki:
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun''[A'raf 204]
ayetinde emredildiği üzere imam sesli okuduğu zaman sus.
273- Zühri der ki: İmam
açıktan okuduğu zaman arkasındaki cemaat okumaz. İmamın okuması işitilmese de
kendileri için yeterlidir. Ancak imam (açıktan) okumadığı zaman içlerinden
okurlar. İmamın açıktan okuması halinde cemaatin ne içinden, ne de açıktan
okuması doğru değildir. Zira Yüce Allah: "Kur'an okunduğu zaman ona kulak
verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin"[A'raf 204]
buyurmaktadır.
Bazı kimseler bu manada
zikrettiğimiz gibi merfet ve mevkuf hadisler rivayet etmiştir. Ben kitabı mı
huccet sayılması yönünden böylesi hadislerle kirletmek istemedim. Şafii'nin,
kadim (eski) Risale'sinde dediği görüşte olanlar söz konusu ayeti buna huccet
saymaktadır. Ayette de imamın içinden değil de açıktan okuduğunu dinlemek
kastedilmektedir.
Şafii, el-Kadim' de:
"Bize göre burada özelolarak işitilen kıraatin dinlenmesi
kastedilmektedir. O zaman işitilmeyen şey için nasıl olur da susulur ki?"
demiştir. Ebu Ubeyd ve ilim ile edebiyatçılardan başkası söz konusu ayeti bu
yönde açıklamış ve bunu huccet saymıştır. Muhammed b. İsmail el-Buhari
kitabında: "Açıktan okunan (Kur'an) dinlenir (beraberinde kıraat
olmaz)" demiştir.
Beyhaki der ki: Kişinin
"İmam açıktan okumasa da imama uyan kişinin dinleyip susması gerekir"
demesinin bir manası yoktur. Dil bilgisinde usta olan kişilere göre işitilen
bir şeyin dinlenmesi emredilebilir. Eğer bir şey işitilmiyorsa onu dinlemek
emredilmeyeceği gibi susmak ta emredilmez. Bu sebeple sahabilerden ve
tabitindan bazı kimseler imam içinden değil de açıktan okuduğu zaman cemaatin
okumaması görüşündedir.
İbn Abbas'ın:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kim istemedikleri halde bir
topluluğun konuşmasını dinlerse kıyamet gününde kulaklarına kurşun dökülür''
buyurdu" şeklinde naklettiği hadise gelince; burada kişinin biriyle
konuşurken haberi olmadan bir başkasının kendisini dinlemesi kastedilmektedir.
Ancak kişi dinlemek ister ve işitemezse bu kişi dinlemiş sayılmadığı gibi
dinlemek isteme suçunu işlemekle birlikte vaat edilen cezayı da hak etmez. Yani
kişinin bir masiyet işlemeye kastetmesi ve sonra bunu yapamaması halinde bu
kişiye bu masiyeti işledi, vaat edilen cezayı da hak etti denilememesi gibi.
Sağır olması veya imama uzak olmasından dolayı onu dinlemeyen her kişinin şeran
ve hükmen onu işiten gibi dinleyip susması gerekir. Ancak lügat olarak mana
dediğimiz gibidir. Doğrusunu da Allah bilir.
Beyhaki: der ki:
"İmam açıktan da okusa, içinden de okusa cemaatin de okuması gerekir"
diyen kişi, zikrettiğimiz ve bu ümmetin selefinin dediği gibi bu ayetin namaz
veya namaz ve hutbe hakkında indiğine muhalif olmadığını söylemektedir. Ancak
onlar veya onlardan rivayette bulunanlar hadisi kısaltarak: "Bu ayet
kesinlikle namaz hakkında indi" demiştir. O zamanda bu hadisi rivayet
edenlerden daha iyi bilen Ebu Hureyre de bunu rivayet etmiştir. Sonra
sahabilerden ve tabiilndan ona uyanların bu ayet nazil oluncaya kadar namazda
yaptıklarının zikredilmesi ile de açık olarak görülmektedir. Bu ayet yasaklama
yönünde nazil olunca asılda olduğu gibi namazda Fatiha Sılresini sessiz bir
şekilde okumak vacip olmuştur. Onu okumakla birlikte susmanın da mümkün
olacağını daha sonra da zikredeceğiz inşallah.
274-275- Ebu Hureyre'den
bildirdiğine göre, "Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve
susun ki size merhamet edilsin"[A'raf 204] ayeti, sahabenin, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında namaz kılarken konuşmaları sebebiyle
nazil olmuştur.
276- Ebu Hureyre der ki:
Müslümanlar namaz içinde konuşurlardı.
Bunun üzerine,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet
edilsin"[A'raf 204] ayeti nazil oldu.
277- Ebu Hureyre der ki:
Müslümanlar namaz içinde konuşurlardı. Bunun üzerine, "Kur'an okunduğu
zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin"[A'raf
204] ayeti nazil oldu.
278- Ebu Hureyre der ki:
Müslümanlar namaz içinde konuşurlardı. Bunun üzerine, "Kur'an okunduğu
zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin"[A'raf
204] ayeti nazil oldu. Namazda huşu içinde durmaları emredilip konuşmaları
yasaklandı.
279- Ebu Hureyre,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet
edilsin"[A'raf 204] ayeti hakkında: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) arkasında namaz kılanların seslerini yükseltmeleri üzerine nazil
oldu" demiştir.
280- İbn Abbas,
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet
edilsin"[A'raf 204] ayeti hakkında: "Cuma namazında Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkasında namaz kılanların seslerini
yükseltmeleri üzerine, ayrıca cuma günü ile bayram hutbelerinde konuşmaları
hakkında nazil oldu" demiştir.
281- Zühr'l der ki:
"Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet
edilsin"[A'raf 204] ayeti, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
her ne zaman ne okursa o da kendisiyle beraber okuyan Ensar'dan olan bir genç
hakkında inmiştir.
282- Katade der ki:
Kişi, müslümanlar namazdayken gelir ve: "Kaç rekat kıldınız?" diye
sorar, namazdaki de: "Şu kadar kıldık" cevabını verirdi. Bunun
üzerine "Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size
merhamet edilsin"[A'raf 204] ayeti nazil oldu.
283- Avn b. Müsa der ki:
Muaviye b. Kurra'nın şöyle dediğini işittim: "Müslümanlar namazda iken
konuştukları için Yüce Allah ''Kur'an okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin
ve susun''[A'raf 204] ayetini indirdi. Daha sonra kıssacılar bunu (hükmü)
kıssaları için de söylemişlerdir.
Bu rivayetler delalet
etmektedir ki Yüce Allah bu ayet ile susmayı emretmiştir. Susmak da daha önce
namazda konuştukları gibi konuşmamak ve imamın arkasında sesli bir şekilde
okumamak demektir. Yani burada içlerinden okumak ve (Allah'ı) zikretmek
kastedilmemektedir. Zeyd b. Erkam ve Abdullah b. Mes'üd'un hadisleri de bu
yöndedir.
Zeyd b. Erkam'ın hadisi
şöyledir:
284-285- Zeyd b. Erkam
der ki: Önceleri birimiz namazda iken yan tarafında bulunan kişiyle konuşurdu.
Ancak "Allah'a gönülden boyun eğerek namaza durun"[Bakara 238] ayeti
nazil olunca namazda susmamız ve konuşmamamız emredildi.
Müslim, Sahih'inde Yahya
b. Yahya'dan ve Buhari, Yahya el-Kattan ve başkası kanalıyla İsmail'den rivayet
etti. İbn Mes'ud'un hadisi ise şöyledir:
286- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Önceleri Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazda
iken ona selam verir, selamımıza da karşılık verirdi. Ancak Necaşi'nin yanından
geri döndükten sonra namazda iken ona selam verdiğimizde Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) selamımıza karşılık vermedi. Ona: "Ey Allah'ın Resulü!
Önceleri sana selam verdiğimizde selamımıza karşılık verirdin"
dediğimizde: "Namazda kişi için yeterince meşguliyet vardır" buyurdu.
Buhari ile Müslim, İbn
Fudayl kanalıyla A'meş'ten rivayet etti.
287- Abdullah b. Mes'üd
der ki: Biz namazdayken konuşurduk. (Bir gün) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) namaz kılarken yanına gidip selam verdim, selamıma karşılık vermeyince
(selamı almadığı için) aklıma ilgili ilgisiz şeyler gelmeye başladı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince şöyle buyurdu: "Allah
peygamberine verdiği emirlerden dilediğini yeniler. Allah peygamberine: ''Namazda
konuşmayın'' şeklinde yeni bir emir verdi." [-] Ahmed 1/463
Beyhaki der ki: Zeyd b.
Erkam'ın hadisinde zikredilen: "Allah'a gönülden boyun eğerek namaza
durun"[Bakara 238] ayetinin nazil olması üzere emredilen susma, Ebü
Hureyre'nin ve başkasının rivayet ettiği gibi:
"Kur'an okunduğu
zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin"[A'raf,
204] ayetinin nazil olduğu zamanda emredilen susmadır. İbn Mes'üd'un hadisinde
ise susmanın namazda ihtiyaçları yönünde konuşmamaları ve birbirlerine selam
vermemeleri şeklindedir. Yani:
"Kur'an okunduğu
zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size merhamet edilsin"[A'raf,
204] ayeti ile namaz kılan kişinin Fatiha Süresini okumaması
kastedilmemektedir. Bu da İbn Mes'üd'dan gelen bir sonraki rivayette açık
olarak görülmektedir.
288- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip selam
verirdim ve kendisi namaz kılarken bana cevap verirdi. (Bir gün Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılarken) yanına gidip selam verdim, ancak
selamıma karşılık vermedi. O zamana kadar Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bana bu namazdan daha ağır gelen bir namaz kıldırmamıştı. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) selam verince (namazı bitirince) cemaate eliyle
işaret ederek: "Yüce Allah (verdiği emirlerden) dilediğini yeniler. Yüce
Allah namazda Allah'ın zikrinden başka bir şey konuşulmamasını emretti. Zaten
böyle bir şey yapmanız size yaraşmaz. Ayrıca Allah'a gönülden boyun eğerek
namaza durmanızı emretti" buyurdu.
289- Külsum b.
el-Mustalik: "Abdullah b. Mes'ud'un şöyle dediğini işittim" dedi ve
söz konusu hadisi zikretti. Temmad kanalıyla olan rivayette: "Yüce Allah
namazda Allah'ın zikrinden başka bir şey konuşulmamasını emretti. Zaten böyle
bir şey yapmanız size yaraşmaz. Ayrıca Allah'a gönülden boyun eğerek namaza
durmanızı emretti" ibaresi geçmiştir.
Muhammed b. İshak b.
Huzeyme bunu, "İbrahim b. Mes'üd b. Abdilhamid el-Hemdani - Kasım b.
el-Hakem el-Uran!" kanalıyla Sevri'den rivayet etmiş ve bunu huccet
sayarak: "Bu rivayet açık olarak göstermektedir ki namaz kılanlar
namazlarında Allah'ın zikrinden başka bir şey konuşmaktan men edilmiştir. Zaten
böyle bir şey yapmaları da kendilerine yaraşmaz. Namaz kılanın namazında
yapabileceği şey Kur'an okumaktır" demiştir. Sonra sahih ve açık olan şu
hadisini huccet saymıştır: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
namaz kılanların imama uymuş olsalar bile namazlarında insan sözünden bir şey
konuşmalarını yasakladı ve onlara namazda tekbir getirip tesbih etmelerini ve
Kur'an okumalarını emretti."
290-291- Muaviye b.
el-Hakem es-Sülemi anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile
namaz kıldığım sırada adamın biri hapşırınca: "Yerhamukallah" dedim.
Bunun üzerine oradakiler bana ters ters bakmaya başladı. Ben: "Anasız
kalayım! Neden bana öyle bakıyorsunuz?" dediğimde elleriyle bacaklarına
vurmaya başladılar. Beni susturmaya çalıştıklarını anlayınca da sustum. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) -anam babam ona feda olsun- namazı bitirince
beni ne azarladı, ne sövdü, ne de dövdü. Ondan ne önce, ne de sonra onun gibi
güzel bir öğretmen görmüş değilim. Sadece beni yanına çağırdı ve:
"Kıldığımız namazda insan sözünden bir şey konuşmak caiz değildir. Namazda
tesbih, tekbir ve Kur'an okuma olur" buyurdu.
Lafız, Evzai'nindir.
292- Fuleyh bunu
Hilal'den şu ifadelerle rivayet etti: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
beni yanına çağırdı ve: "Namaz, Kur'an okumak ve Allah'ı zikretmek
içindir. Sen de namazda olduğun zaman sadece bunu yap" buyurdu.
Bunu Müslim, Sahih'inde
Evzai ve Haccac b. Ebi Osman kanalıyla Yahya b. Ebi Kesir'den rivayet etti.
Allah Resulü'nün
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaviye b. el-Hakem'e içinde insan sözü olduğu
için namazlarının caiz olmayacağını, namazda ancak tekbir, tesbih ve Kur'an
okumak olabileceğini bildirmesi ile açık olarak görülmektedir ki imama uyan
kişinin imam ve yalnız namaz kılan kimse gibi Kur'an okuyup, tekbir ve tesbih
etmesi gerekmektedir. Zira Muaviye b. el-Hakem bu namazda imam değil, cemaat
idi. Yani namazı yalnız bir şekilde de kılmıyordu. Burada açık olarak görülen,
namaz kılanların namazda birbirlerini insan sözü ile konuşturmasının
kınanmasıdır. Ancak namaz diye adlandırdığı zikir ve Kur'an okumak bunun
dışındadır. Kişinin: "Ayetin namazda ve namazın dışında olanı, hutbede
olan ve olmayanı kapsaması açısından burada insan sözleri ve başka şeyler
kastedilmektedir" demesinin bir manası yoktur. Sahabenin ve tabiünun bu
ayetin namaz ve hutbe hakkında indiğini söylemesinden, yani: "Bu ayet
insan sözü konuşmama ve Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
arkasında namaz kılarken kıraati yüksek sesle yapmama hakkında nazil
olmuştur" demelerinden dolayı biz de bunu böyle değerlendirmekteyiz.
Zira bu şekilde mümin,
namaz ve hutbe dışında okunan Kur'an'ı susarak dinleyip dinlememekte serbest
olur. Muaviye b. el-Hakem es-Sülemi'nin hadisinde görülmektedir ki namaz kılan
için susmak, ancak namazda iken vaciptir. Ubade b. es-Samit'in ve başkasının rivayetlerinde
görülmektedir ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) açıktan okumayı hoş
karşılamamış ve Fatiha Süresini içlerinden okumalarını emretmiştir. Yüce
Allah'a itaat ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Selleml, Allah'ın bu
konudaki ayetini açıklayarak kişinin cemaat olması halinde Fatiha Süresini
içinden okumayı açıklaması açısından bütün bunları kabul etmek, namazda insan
sözü konuşmayı ve Fatiha Süresini okurken sesi yükseltmeyi terketmek vacip
oldu.
Allah'ın: "Kur'an
okunduğu zaman ona kulak verip dinleyin ve susun"[A'raf 204] buyruğu,
sünnetin böyle olduğuna delalet etmektedir. Zira Yüce Allah: "Rabbini,
içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam
zikret"[A'raf 204] buyurmaktadır. Eğer bu özel bir hitap ise muhtemelen
burada cemaat kastedilmektedir. Allah'ın Kitabı'nda buna benzer şeyler vardır
ki Yüce Allah bunlarda Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) muhatap
kılmıştır. Ancak burada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
ümmeti de kastedilmektedir. Yani anlaşılan şudur ki birinci ayete göre imama
uyan kişiye dinlemek ve susmak emredilmiştir. Bu da sessiz bir şekilde okumak
manasındadır. İkinci ayete göre de imama uyan kişiye içinden Allah'ı zikretmek
emredilmiştir. Bu da Fatiha Suresini içinden okumak ve yine içinden Allah'ı
zikretmek (başka bir sure okumak) manasındadır. Eğer kişi imamın arkasında
açıktan değil de sessiz bir şekilde Fatiha Suresini okursa her iki ayet
doğrultusunda da Allah'ın emrine itaat etmiş olur.
293- Tefsirde tabiunun alimlerinden
olan Zeyd b. Eslem bu konuda bizim dediğimize işaret etmiştir. Zira Abdulaziz
b. Muhammed'in bildirdiğine göre Zeyd b. Eslem: "Kudin okunduğu zaman ona
kulak verip dinleyin ve susun"[A'raf 204] buyruğunu açıklarken şöyle
demiştir: "Burada imama uyan kimse kastedilmektedir. Çünkü Yüce Allah:
''Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle sabahakşam
zikret''[A'raf 204] buyurmaktadır. Burada da kişinin susması ve Rabbini içinden
zikretmesi kastedilmektedir."
Burada (Allah'ı) zikretmekle
birlikte susmanın emredildiği bildirilmiştir. Yani burada içinden zikretmeyi
terketmek değil de, açıktan zikretmeyi terketmek kastedilmektedir. Lügatte
susmanın sükfıt etmek olduğunu söyleyen kişinin dediğinin bir manası yoktur.
Şeri olarak sükfıt etmek konuşmamak demektir. Susmanın ve sükfıt etmenin,
kişinin içinden okumayı değil de, açıktan okumayı terketmesi ve kişinin içinden
zikir etmesi dışında insan sözü konuşmaması olduğu yönünde bir çok sahih
haberler rivayet edilmiştir.
294-295- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazda ilk tekbiri getirdikten
sonra kıraate başlamadan biraz susardı. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Anam
babam sana feda olsun! Namazda tekbir ile kıraat arasında sustuğunda ne
diyorsun?" dediğimde şöyle buyurdu: "Şöyle dua ediyorum: Allahım!
Doğu ve batı arasını uzak kıldığın gibi beni de günahlarımdan uzaklaştır.
Allahım! Beyaz giysinin kirden temizlenmesi gibi beni de günahlarımdan temizle.
Allahım! Günahlarımı kar suyu, su ve dolu suyu ile yıka."
Lafız, Cerir'e aittir.
Abdulvahid'in rivayetinde ise "Tekbir ve kıraat arasındaki o susmanda ne
okumaktasın?" ibaresi geçmektedir. Buhari Sahih'inde Musa b. İsmail
kanalıyla Abdulvahid'den tahric etti. Müslim ise Züheyr b. Harb kanalıyla
Cerir'den ve Ebu Kamil kanalıyla Abdulvahid'den rivayet etti.
Bu sahih rivayet,
susmanın açıktan okumayı terketmek (yani kişinin içinden okumak) olduğunu
açıklamaktadır. Eğer açıktan okumayıp susan kişi Yüce Allah'ı zikrediyorsa veya
Kur'an okuyorsa o zaman Araplara göre susmak ile sükut etmek arasında bir fark
yoktur. Ebu Hureyre, Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Namazda tekbir ile kıraat arasında sustuğunda ne diyorsun?"
demiştir. Allah Resulü de (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben susmadım"
buyurmamıştır. Ancak kendisine sükut ettiği zaman böyle dediğini bildirmiştir.
296- Ebu Hureyre ile Ebu
Said derler ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittik: "Cuma günü yıkanan, ağzını misvaklayan, varsa koku sürünen, en
güzel giysilerini giyen, bu şekilde mescide çıkan, mescidde insanların
arasından aşıp ileriye gitmeden nafile namazını kılan, imam hutbeye çıktığında
susup dinleyen ve farz namazı kılıp bitirinceye kadar konuşmayan kişinin bu
yaptıkları bir önceki cumadan beri işlediği günahlarına kefaret olur." Ebu
Hureyre ayrıca: "Hatta üç gün fazlasıyla işleyeceği günahlarına kefaret
olur. Yüce Allah bir iyiliğe on katıyla karşılık verir" derdi.
297- Ebü Eyyüb el-Ensad
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Cuma günü yıkanan, varsa koku sürünen, en güzel giysilerini giyen, bu
şekilde mescide çıkan, mescidde insanların arasından aşıp ileriye gitmeden
nafile namazını kılan, imam çıkıp namazı kılıp bitirinceye kadar susup
konuşmayan kişinin bu yaptıkları bir önceki cumadan beri işlediği günahlarına
kefaret olur."
Selman el-Farisi'nin ve
başkasının hadisinde bu: "İmam namazı kılıp bitirinceye kadar susup
konuşmayan" şeklinde aktarılmıştır. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu hadislerinde imamın Cuma günü namaz için çıktığı zaman imam namazı
kıldırıncaya kadar susmayı emretmiştir. Bilinmektedir ki Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) burada imamın susarak iftitah tekbiri getirmemesini rükü ve
secdeye giderken tekbir getirmemesini, rükü ve secdede tesbih etmemesini,
kalkarken (Allah'ı) zikretmemesini, dua edip selam vermemesini
kastetmemektedir. Burada imam namazını bitirene kadar cemaatin kendi aralarında
insan sözleri konuşmamasını kastetmiştir. Yani susmak ile Fatiha Süresinin okunmamasını
kastetmemektedir. Bu da kişinin içinden okuyor ve Allah'ı zikrediyor olsa bile
susmanın, açıktan okumamak ve insan sözü konuşmamak olduğuna delalet
etmektedir.
298- Hz. Ali der ki:
"imamın öğle namazının ilk iki rekatında içinden Fatiha Süresini ve başka
bir süre okuması, cemaatin de susarak içlerinden okuması, son iki rekatta da
imamın Fatiha Süresini okuması ve Allah'ı zikredip istiğfar etmesi
sünnettendir. ikindi namazında da aynısı yapılır."
"Cemaatin de
susarak içlerinden okuması... sünnettendir" demesi, susmanın açıktan
okumayı terketmek olduğuna delalet etmektedir. Kişi imam açıktan okurken
kendisi içinden okursa susmayı tercih eden kişinin onu kınamasının bir anlamı
yoktur. imam sustuğu zaman okumak ise, Kur'an okunurken susmakla ilgili emre
daha uygundur. imam namaza başladığı zaman ve üçüncü rekata kalktığı zaman
susunca cemaatin okumasıyla ilgili hadisler, bütün namazlarda imamın ardında
okunmayacağını söyleyenlerin bütün delillerinden daha sabittir. imamın susmasıyla
ilgili rivayetler, imam açıktan okurken cemaatin nasıl davranması gerektiğini
göstermektedir. imam, ikinci rekata başladığı zaman Fatiha Süresini okumadan
önce susmazsa bitirdikten sonra susar. O susma anında Fatiha Süresini okumak
isteyen okuyabilir. Eğer öyle bir imkanı olmazsa Ubade b. es-Samit'in ve
başkasının rivayetinde olduğu gibi onu içinden imam ile birlikte okur.
Sahabilerden adlarını bildirdiğimiz kimseler de böyle demiştir. Kişinin içinden
okuması, imamın okuduğu zamanda susmaması manasında değildir. Bunu da bu
bölümde birinci tekbir ve kıraat arasında susma haberinde zikretmiştik.
299- (Namazda) iki susma
zamanına gelince; Hasan şöyle demiştir:
"Semure tekbir
getirdiği zaman kısa bir süre susardı. Süreyi bitirdiği zaman da kısa bir süre
susardı. İmran b. Husayn onun bu durumunu ayıpladı ve bu konuda Ubey b. Ka'b'a
bir mektup yazdı. Ubey de cevaben Semure'yi doğrulayan bir mektup yazdı.
300- Yünus b. Ubeyd,
rivayetinde şöyle demiştir: "(Semure) ''Veladdallin'' dediği zaman bir süre
susardı. O (imran b. Husayn) buna karşı çıkıp bu konuda Ubey b. Ka'b'a bir
mektup yazdı. Ubey de cevaben durumun Semure'nin yaptığı gibi olduğunu bildiren
bir mektup yazdı.
301- Amr b. Şuayb'ın,
babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre kendisi Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) arkasında namaz kılarken Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sustuğunda okur ve okuduğunda okumazdı. Sadece sustuğunda okurdu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisinde Fatiha Suresi okunmayan
her namaz eksiktir'' buyururdu.
302- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı rivayet edilmiştir. Muhammed b. İshak b. Huzeyme, imamın
susması ve cemaatin susma anında okuması konusunda şu rivayeti huccet
saymıştır: Ebu Hureyre: "Kendisinde Fatiha Suresi okunmayan her namaz
eksiktir, eksiktir" dedi. Oradakilerden bir kişi: "İmam okuyorsa ne
yapmalıyız?" deyince, Ebu Seleme şu karşılığı verdi: "Namazda imam
iki yerde susar. Siz sustuğu zamanları (kıraatle) değerlendirin. Birinci susması
tekbir getirdiği zamandır. Diğer susması ise: ''Gayri'l-mağdubi aleyhim
veleddallin''[Fatiha 7] dediği
zamandır."
Ebu Bekr der ki: Ebu
Seleme bu cevabı Ebu Hureyre'nin meclisinde kendisi orada iken vermiştir. Ebu
Hureyre, Ebu Seleme'nin bu cevabını doğru bulmasaydı onun bunu kabul etmediği
konuşulurdu. Daha önce zikrettiğimiz rivayetlerle de iyi bilinmektedir ki Ebu
Hureyre, cemaatin imamın arkasında okuması görüşünde idi.
303- Beyhaki der ki:
İsnadını daha önce zikretmiştik. Ayrıca "Cafer b. Muhammed et-Teğlibi-
Yahya b. Süleym" kanalıylaAbdullah b. Osman b. Huseym'den şu rivayeti de
zikretmiştik: "Said b. Cübeyr'e imamın arkasında iken okumayı sorduğumda:
''Şimdiki imamlar önceki gibi yapmamaktadır. Önceki imamlar tekbir getirdikten
sonra cemaatin Fatiha Süresini okuduğu kanaatine varıncaya kadar kıraate
başlamaz susardı. Sonra kıraate başlar ve yine susardı. İmamın kıraatini
işitsen de, işitmesen de bu böyledir'' karşılığını verdi."
Muhammed b. İsmail
el-Buhari kitabında şöyle demiştir: Müsa'nın, "Hammad - Hişam b.
Urve" kanalıyla bildirdiğine göre babası şöyle demiştir: "Evladım!
İmam sustuğu zaman oku ve imam açıktan okuduğu zaman sus. Gerek farz, gerekse
nafile olsun, en az Fatiha Süresini okumayan birinin namazı tamamlanmış
sayılmaz." Daha önce de isnadını zikretmiştik.
304- Ata (b. Ebi Rebah)
der ki: "İmam açıktan okuyorsa (ona uyan kişi) ya Fatiha Süresini acele
okusun veya imam sustuktan sonra okusun. İmam okuyunca ise Yüce Allah'ın da
buyurduğu gibi (imama uyanlar) sussunlar."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: