BEYHAKİ

KÜLLİYATI

ZÜHD

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

İtaat İçin Çalışmak ve Kulluğun Gereğini Yapmak

 

695- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Üç şey mümini ölümünden sonra takib eder: Ailesi, malı ve ameli. Bunlardan ikisi geri döner, biri kalır. Ailesi ve malı geri döner, ameli kendisiyle kalır."

 

 

696- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine g5re Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah şöyle buyurur: "Her kim benim dostum olan (veli) kuluma düşmanlık ederse, ona karşı savaş ilan ederim. Kulumun en çok, farz kıldığım ibadetlerle bana yaklaşmasından hoşnut olurum. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya çalıştığı zaman onu severim. Nihayet onu seversem, işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı olurum. Benden ne dilerse ona veririm. Bana sığınırsa onu korurum. Ölümü sevmeyen kulumun ölümü karşısında tereddüt ettiğim kadar yaptığım hiç bir şeyde tereddüt etmem. Zira onu incitmekten hoşlanmam."

 

Buhari Sahih'inde Muhammed b. Osman b. Kerame'den rivayet etti. [-] Buhari 6502

 

 

697- Cafer b. Muhammed der ki: Cüneyd: "Ölümü sevmeyen mümin kulumun canını alırken tereddüt ettiğim kadar yapacağım hiçbir şeyde tereddüt etmem. Zira onu üzmeyi istemem" sözünü şöyle açıklamıştır: "Allah; ölümün şiddeti ve zorluğundan dolayı kişiyi üzmek istemez.

 

Hadis onun ölmesini istememesi manasında değildir. Çünkü ölüm bu kişiyi Alah'ın rahmet ve mağfiretine kavuşturur."

 

 

698- Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

Ebu Hureyre hadisinin aynısı mana olarak aktarılmıştır. Lafzı muhteliftir. Şu ibareler eklenmiştir: "Düşünen kalbi ve konuşan dili olurum. Dua ettiğinde kabul ederim." Sığınma konusunu zikretmeden devamını aktarmıştır.

 

 

699- Hz. Aişe'den rivayet edilmiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah şöyle buyurdu: "Kim benim dostuma eziyet ederse benim yasaklarımı ihlal etmiş sayılır. Kullarım benim farzlarımı yerine getirdiğinde bana yaklaşmış olurlar, kulum bana yaklaşmaya devam eder, nihayet onu severim. Onu sevince gören gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı, düşünen kalbi, konuşan dili olurum. Dua ettiğinde kabul ederim, istediğini de veririm. Kulumun canını alırken tereddüt ettiğim kadar hiçbir şeyden tereddüt etmem. Çünkü o, ölümü hoş karşılamaz, ben ise onu incitmek istemem."

 

 

700- Ebu Abdirrahman es-Sülemi'nin bildirdiğine göre Ebu Osman elHiri'ye bu haberin manası sorulunca şöyle cevap verdi: "Onun ihtiyaçlarını gidermede, işitmesinden, görmesinden, bir şeye dokunmasından ve yürümesinden daha hızlı olurum, manasındadır."

 

 

701- Zünnun der ki: Allah şöyle buyurur: "Bana itaat eden kişinin dostu olurum. Bundan dolayı kişi bana güvenip beni gözetsin. İzzetime yemin olsun ki şayet benden dünyayı yok etmemi istese onun için dünyayı yok ederim."

 

 

702- Ebu Umame'nin naklettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kuşkusuz Yüce Allah buyurur ki: Kulum nafile ibadetlerle bana yaklaşmaya devam eder, öyle ki sonunda onu severim. Ondan sonra onun işiten kulağı, gören gözü, konuşan dili, akleden kalbi olurum. Bana dua ederse, kabul ederim. Benden bir şey dilerse, dileğini karşılarım. Benden yardım isterse, kendisine yardım ederim. Kulumun bana ibadet duygusunu en güzel ifade ettiği am el, bana karşı samimi olmasıdır. "

 

 

703- Cerir, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Dünyadayken azık hazırlayan; ahirette bu azığın faydasını görür."

 

 

704- Mücahid: "Dünyadaki payını da unutma"[Kasas 77] buyruğunu: "Dünyada ahiretin için am el yapmayı unutma" şeklinde açıklamıştır.  [-] Ahmed b. Hanbel, Zühd (s. 377-8)

 

 

705- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi evinden çıkacağı zaman kapısında her birinin elinde bir sancak bulunan bir melek ile bir şeytan durur. Kişi Allah'ın sevdiği bir şey için evinden çıkıyorsa melek sancağıyla birlikte peşine düşer ve geri eve dönene kadar meleğin elindeki bu sancağın altında kalır. Kişi Allah'ın sevmediği bir şey için evinden çıkıyorsa şeytan sancağıyla birlikte peşine düşer ve geri eve dönene kadar şeytanın elindeki bu sancağın altında kalır."  [-] Ahmed 8286

 

 

706- Amr b. Abese es-Sülemı der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gidip: "Bu işte sana kim biat etti?" diye sorunca: "Bir hür, bir de köle" cevabını verdi. Ona: "Hangi amel daha üstündür?" diye sorunca: "Sabır, müsamaha ve güzel ahlak" cevabını verdi. Ben: "Hangi İslam daha üstündür?" diye sorunca: "Allah'ın dinini öğrenip anlamak, Allah'a itaat etmek ve Allah hakkında güzel zanda bulunmak" cevabını verdi. Ben:

"Müslümanların hangisi daha üstündür?" diye sorunca: "Müslümanların elinden ve dilinden selamette olduğu kişidir" cevabını verdi. Ben: "Allah katında hangi am el daha güzeldir?" diye sorunca: "Yemek yedirmek, selamı yaymak ve güzel söz söylemektir" cevabını verdi. Ben: "Hangi namaz daha üstündür?" diye sorunca: "Vaktinde kılınan, kıyam rüku ve secdeleri güzelolan namazdır" cevabını verdi. Ben: "Hangi hicret daha üstündür?" diye sorunca; "Allah'ın sevmediği şeylerden uzaklaşmaktır" cevabını verdi. Ben; "Gecenin hangi saatleri daha üstündür?" diye sorunca; "Gecenin ikinci yarısıdır. Allah bu saatte sema kapılarını açıp yarattıklarına bakarak dualarını kabul eder" buyurdu.

 

Beyhaki der ki: "Amr b. Abese, bunları kavminin yanına gidip İslam yayıldıktan ve şeriat kanunları indikten sonra geri döndüğünde sormuş olabilir. Doğruya ulaşmak Allah sayesindedir."

 

 

707- Katade der ki: Tevrat'ta şöyle yazılıdır: "Ey Ademoğlu! Sana ben rızık veriyorum, sen başkasına ibadet ediyorsun. Ey Ademoğlu! Günahkarların yaptığını yapıyorsun, ancak iyilerin sevabını istiyorsun. Ey Ademoğlu! Dikenlerden üzüm topluyorsun. Bil ki ne şekilde davranırsan sana öyle muamele yapılır. Ektiğini biçersin. Ademoğlu! Merhamet ettiğin gibi merhamet görürsün. Ademoğlu! Sen kullara merhamet etmezken, nasıl Allah'ın rahmetini umarsın. Ademoğlu! Bana dua edersin, ancak benden kaçarsın."

 

 

708- Hz. Ali der ki: "Asıl hayır, mülkünün ve evladının çok olması değildir. Asıl hayır, amelinin çok olması, hilminin genişlemesi ve Rabbine ibadet ederek insanlara örnek olmandır. İyilik yapabilirsen Allah'a hamd edersin, kötülük yaparsan istiğfar edersin. Dünyada iki kişiden başka hiç kimsede hayır yoktur. Günah işlediğinde, hemen ardından bu günaha tövbe eden adam ve hayırlarda yarışan bir adam. Takvayla yapılan hiçbir amel azalmaz. Kabul edilen bir amel nasıl azalsın ki?''

 

 

709- Ebu'd-Derda der ki: "Zamanınız da garip karşıladığınız her şey, değiştirdiğiniz amelleriniz dolayısıyladır. Değişen şeyeğer hayırsa, bu ne hoştur. Yok, eğer şer ise ne kötüdür. Bunu Peygamber'inizden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittim."

Bunu ancak bu yolla bilmekteyim. Metni ğaribdir. Bununla Ukayli rivayette tek kalmıştır. 

 

 

710- Ebü Kılabe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "İyilik eskimez, kötülük de unutulmaz. Hesabı soracak olan ölmez. Bundan dolayı istediğini yap, zira ne yaparsan yap onun hesabını vereceksin."

 

 

711- İbn Abbas: "Doğrusu Biz, sorumluluğu (emaneti) göklere, yere, dağlara sunmuş uz dur da onlar bunu yüklenmekten çekinmişler ve ondan korkup titremişlerdir"[Ahzab 72] ayetini açıklarken şöyle demiştir:

 

"Allah emaneti göklere yere ve dağlara sunduğu zaman onlar itaat edememekten ve isyan etmekten korkarak bunu yüklenmekten çekindiler. Hz. Adem'e sunduğu zaman: "Bunu içindekilerle alır mısın?" buyurunca, Hz. Adem: "Bu emanetin içindekiler nedir?" diye sordu. Yüce Allah: "İyilik yaparsan mükafatını görürsün, kötülük yaparsan cezasını görürsün" buyurunca Hz. Adem: "Evet, alırım" dedi.

 

 

712- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Allah, iyilik yapana bir milyon sevap yazar" buyurup: "Zerre kadar iyilik olsa onu kat kat arttırır ve yapana büyük ecir verir"[Nisa 40] ayetini okudu. Sonra: "Büyük ecir, cennettir" buyurdu.

 

 

713- Ebu Osman en-Nehdi der ki: Ebu Hureyre'nin: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah mümine kat kat sevap verir" buyurduğunu işittim" dediğini öğrenince Ebu Hureyre'yi buldum ve şöyle dedim: "Sen Resulunah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah müminin iyiliğine bir milyon sevap verir'' buyurduğunu söylemişsin." Ebu Hureyre şöyle karşılık verdi: "Hayır. Ben: ''Bir iyiliğe bir milyon sevap verir'' dediğini, sonra: ''Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz, zerre kadar iyilik olsa onu kat kat arttırır ve yapana büyük ecir verir''[Nisa 40] ayetini okuduğunu işittim." Allah'ın büyük dediği şeyin ne kadar olduğunu nereden bileceksin?"

 

 

714- A'meş der ki: Malik b. el-Ha6s'in bildirdiğine göre -ki bunu Mus'ab b. Sa'd kanalıyla babası Sa'd'dan da rivayet ettiklerini işittim. Ancak benim Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldiğini bildiğim rivayete göre- Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ahirete yönelik ameller dışında her işte ağır davranmak lazımdır" buyurmuştur.

 

 

 

715- Mus'ab b. Sa'd, babasından, o da Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle nakleder: "Ahiret amelleri dışında yavaşça ve akıllıca hareket etmek elden bırakılmamalıdır."

Merfü olduğunu vurgulayan A'meş'tir.  [-] Ebu Davud 4810

 

 

716- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her ölen mutlaka pişmanlık duyacaktır" buyurunca ashab: "Neden pişmanlık duyacak?" diye sordular. Şöyle buyurdu: "İyilik yapan iyiliğini artırmamış olduğuna, kötülük yapan da kötülüklerden vazgeçmemiş olduğuna pişmanlık duyacaktır."  [-] Tirmizi 2403

 

 

717- Abdullah b. Mes'tid'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde insanoğlu beş şeyden dolayı hesaba çekilmedikte Rabbinin huzurundan ayrılamaz. Bu beş şey de gençliğini nerede tükettiğin, ömrünü nasıl geçirdiğin, malını nereden kazanıp nerede harcadığın ve bildiklerinle ne kadar amel ettiğindir."  [-] Tirmizi 4/612 (2416).

 

 

718- Ebu Said'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: Yüce Allah: "Kullanm bana itaat etseydi, gündüz onlara güneşi doğdurur, gece de yağmur yağdırırdım ve şimşek sesini onlara duyurmazdım" buyurur.

 

 

719- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Rabbiniz: ''Kullanm bana itaat etseler geceleri onlara yağmur verir, gündüz güneşi çıkanr ve gök gürültüsünü onlara asla duyurmazdım'' buyurur."

 

Ebu Davud, Sadaka'dan rivayette mutabaat etmiştir. Sahih olan Sumeyr b. Nehhar'dır. Şuteyr b. Nehhar olduğu da söylenmiştir.

 

 

720- (Süleyman) el-A'meş der ki: Ebü Vail der ki: "Ey Süleyman! Rabbimiz ne güzel Rab'dır. Ona itaat etseydik, bize isyan (azab) etmezdi."

 

 

721- Malik b. Dinar'ın bildirdiğine göre Hz. Lokman oğluna şöyle dedi: "Eyoğul! Allah'a itaati ticaret bilirsen, sermayesiz olarak karlar sana gelir."

 

 

722- Huzeyfe der ki: "Yanında topluluk olmadan ünsiyet, aşiret olmadan izzet arayan kişi, Allah'a itaati sermaye edinsin."

 

 

723- Şibli der ki: "Allah'a itaat et ki, her şey sana itaat etsin."

 

 

724- İbrahim b. Edhem der ki: "Mizan'da amellerin en ağın, bedenen en ağır alanıdır. Ameli tam yapana sevabı tam verilir. Amel yapmayan ise dünyadan ahirete ne az, ne de çok sevabı olmadan gider."

 

 

 

725- Ahmed b. Hanbel der ki: "Dünya amel, ahiret ise sevap yurdudur. Burada amel etmeyen, orada pişman olur."

 

 

726- Yahya b. Muaz der ki: "Allah'a itaatle mutlu olana her şey hizmet ederken mutlu olur. Allah ile mutlu olana bakan her göz mutlu olur."

 

 

727- Ebu Süleyman der ki: "Gündüzünü iyi şeylerle geçiren kişi (şehvetinden yana) gece vakti korunur. Gecesini iyi şeylerle geçiren kişi de gündüz vakti korunur. Şehvetini terk etmede samimi olanların sıkıntıları giderilir. Zira Allah kendisi için terk edilen bir şehvetten dolayı kulunu cezalandıracak değildir."

 

 

728- Ebu Süleyman: "Doğru olana ihtiyacı verilir, iyilik yapana ise afiyet verilir" demiştir. 

 

 

729- Ebu Said el-Hazzaz der ki: "Çaba harcamakla hedefe ulaşacağını uman kişi, itaat edip boyun eğmiş demektir. Çaba harcamadan hedefe ulaşacağını uman ise boşa temennide bulunuyor demektir."

 

 

730- Ebu Osman el-Mağribi der ki: "Kişi ancak mücahedeyle kendisine bu yoldan bir şeyaçılacağını veya ilham geleceğini zannediyorsa yanılıyor."

 

 

731- Cüneyd der ki: "Her güzel ilmin kapısı çaba harcamaktır. Çaba sarf ederek Allah'tan isteyen, bir şeyi çaba sarf etmeden elde etmek isteyen gibi değildir."

 

 

732- Muhammed b. HafIf der ki: Ruveym b. Ahmed'e: "Bana tavsiyede bulun" dediğimde şöyle karşılık verdi: "Bu işte en az yapılacak şey, bu yolda canını ortaya koymaktır. Eğer böyle yapamayacaksan kendini sufilik masallarıyla avutma."

 

 

733- Ebu Abdirrahman der ki: Dedem Ebu Amr'ın: "Nefsini değerli gören dinini önemsiz görür" dediğini işittim.

 

 

734- Asma! der ki: Bir bedevi bir topluluğa nasihat ederken şöyle dedi: "Allah, kuvvetli olup bu gücünü Allah'a itaat yolunda kullanan, zayıf olup ta Allah'a isyandan kaçınan kula merhamet etsin."

 

 

735- İbn Tavus, babasından bildiriyor ..... -Burada kitabın aslında bir sayfalık bir boşluk mevcuttur-

 

 

736- Süfyan es-Sevri kardeşlerine dört cümle yazardı: "Allah'a itaat için başını eğik tut. Masiyete karşı dur. İnsanları takvalarına göre sev. Zühd olmadan kıraat bir işe yaramaz."

 

 

737- Zeyd b. Eslem'in bildirdiğine göre Hz. Lokman oğluna şöyle dedi: "Eyoğul! Hayır yaparsan hayrı dile. Eğer kötülük yaparsan sana da kötülük yapılacağından şüphe etme."

 

 

738- Hasan'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizden birinin iki kölesi olsa, bu kölelerden biri emrine itaat etse, emanet ettiğinde emanete sahip çıksa, yokluğunda ona sadık olsa; diğer köle ise emrettiğinde kızsa, emanet ettiği şeye ihanet etse, yokluğunda onu aldatsa, bu iki köle eşit olur mu?" Sahabe: "Hayır" cevabını verince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz de Allah katında aynı şekildesiniz" buyurdu.

 

 

739- Heysem b. İmran der ki: Külsüm b. Kuşeyr'in Dımaşk minberinde şöyle dediğini işittim: "Allah'ı her şeyden üstün tutana Allah ikramda bulunur. Allah, kendisine verilen nimeti itaat yolunda kullanan, masiyet yolunda kullanmayan kula merhamet etsin. Her saat cennetlik olanın nimetlerinin çeşidi artar ve daha önce bilmediği nimetler verilir. Yine her saat cehennemlik olanın azabının çeşitleri artar ve ona daha önce bilmediği azab verilir."

 

 

740- Abdullah b. Cerad'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cenneti kazanmak için çalışın, Cehennemden de uzaklaşmak için çalışın. Cenneti isteyen ve Cehennem'den kaçan uyumaz. Bilin ki; ahiret nefse kerih gelecek şeylerle çevrilmiş, yolları uykuyla kesilmiştir. Dünya ise, nefse hoş gelecek şeylerle çevrilmiştir. Dünya lezzetleri sizi ahiret için amelden alıkoymasın. Ahireti olmayanın dünyası, dünyası olmayanın da ahireti yoktur. Allah'ın size öğütlerini vermesinden sonra artık bir mazeretiniz kalmamıştır. Allah size temiz olan birçok şeyi helal kılmış ve pis olan şeyleri haram kılmıştır. Size haram kıldığından uzak durun ve Allah'a itaat edin. Allah haram kıldığı hiçbir şeyi helal, helal kıldığı hiçbir şeyi haram kılmayın. Kim haramı bırakıp helali yerse, Rahman'a itaat etmiş, hiç kopmayan sağlam ipe sarılmış ve dünya ve ahiret saadetini elde etmiş demektir."

 

 

741- Hatim el-Esam der ki: "Cihad üç türlüdür: İçinden olan cihad; şeytanla cihad edip onu yenmendir. Açıktan olan cihad, farzları Allah'ın emrettiği şekilde yerine getirmendir. Bir de İslam'ın izzeti için Allah'ın düşmanlarıyla cihad etmek."

 

 

742- Zünnun der ki: "Temizlenip (ölüm için) kapıda bekleyene ne mutlu! Yarış için hazırlık yapana ne mutlu! Hayatı boyunca Allah'a itaat edene ne mutlu!"

 

 

743- Zünnun der ki: "Kim kendini düzeltirse rahat eder. Kim (Rabbine) yaklaşırsa yakınlaştırılır. Kim günahlardan arınırsa, hesabı kolayolur. Kim tevekkül ederse, (güvenilmesi gerekene) güvenmiş olur. Kim kendisini ilgilendirmeyen şeylere karışırsa kendisini ilgilendiren şeyden men edilir."

 

 

744- Zünnun'a: "Arifler rablerini nasıl tanırlar?" diye sorulunca şöyle cevap verdi: "Açgözlülük ve israfı bırakarak açgözlülük ve israfa götürecek şeyleri elde etmekten ümidini kesmekle ve çaba harcamalarına rağmen Allah'ın rızasına da ancak Allah'ın yardımıyla ulaşabileceklerini bilmeleri sayesinde tanırlar."

 

 

745- Ebu Said el-Harraz der ki: "Kulluğun üç alameti vardır: Allah'a samimiyetle bağlı olmak, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şeriatına uymak ve bütün ümmete karşı samimi olmaktır."

 

 

746- İbn Ata der ki: "Kulluğun dört özelliği vardır: Ahde vefa, Allah'ın çizdiği sınırlara riayet, mevcut olana razı olmak ve olmayan şeye karşı sabırlı olmak."

 

 

747- Ayyaş b. İsam der ki: Sehl'e: "Kul ne zaman hakkıyla kulolur?" diye sorulunca: "Allah'tan ve ona takdir ettiği şeyden razı olunca" cevabını verdi.

 

 

748- Cüneyd b. Muhammed der ki: "Çabuk kızmak, fakirliği hakir görmek ve makam sevgisi, nefsi sevmekten kaynaklanır ve bunlar kulluktan sıyrılmak ve rububiyet konusunda münakaşa etmek demektir."

 

 

749- Ebu Abdirrahman der ki: Dedem İsmail' e: "Kul için mutlaka gerekli olan nedir?" diye sorulunca: "Sünnet üzere ibadet edip buna devam etmeye dikkat etmek" cevabını verdi.

 

 

750- Ebu'l-Abbas b. Ata der ki: "Kim kendini sünnetin adabına bağlarsa, Allah onun kalbini marifet nuruyla doldurur. Sevgiliyi, emirleri, fiilleri, ahlakı, söz, fiil, azim, akit ve niyet bakımından onun adabına uyarak onu takip etmekten daha şerefli bir makam yoktur."

 

 

751- Ahmed b. İbrahim der ki: Ebu Osman; Şah'a mektup yazıp: "Kul için mutlaka gerekli olan şey nedir?" diye sorunca, Şah cevap olarak şöyle yazdı: "Mutlaka Allah'ı zikretmek gerekir. Edebe gelince: Kitab'ına tabi olmak, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetine sarılmak ve bütün zamanını İslam'a hizmet için geçirmek, nefsin rahatlığını terk edip ona aldanmamak, kalbi her zaman murakabe altında tutmak ve helal kazanç için çalışmak. Çünkü helal kazanç için çalışıp tembellerden uzak durmak, işin temelidir."

 

 

752- Ebu Abdirrahman es-Sülemı der ki: Onlardan biri şöyle dedi: "Allah'ın kullarının özelliği; fakirliği şeref, Allah'a itaatı lezzet, Allah sevgisini zevk bilmeleridir. Onlar ihtiyaçlarını sadece Allah'a sunarlar, takva azıklarıdır ve ticaretleri sadece Allah iledir. Sadece ona güvenirler, onunla ünsiyet bulurlar, ona tevekkül ederler o Açlık yemekleri, zühd meyveleri, güzel ahlak giysileri, güler yüz ziynetleri, cömertlik meyveleri, güzel geçinmek sohbetleri, ilim önderleri, sabır kılavuzları, hidayet binekleri, Kur'an sözleri ve şükür süsleridiro Zikir ihtiyaçları, rıza rahatlıkları, kanaat malları, ibadet karları, şeytan düşmanları, dünya çöplükleri, haya gömlekleri, korku sedyyeleri, gündüz ibretleri, gece tefekkürleri, hikmet kılıçları, hak muhafızları, haya merhaleleri, ölüm menzilleri, mezar kaleleri, Firdevs meskenleri, Alemlerin Rabbine nazar etmek ise emelleridir. Bunlar Allah'ın has kullarıdır ve Allah onlar hakkında: ''Rahman'ın kulları yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumuşak söz söylerler''[Furkan 63] buyurmuştur."

 

 

753- Cüneyd der ki: "Herhangi bir şey seni köle edinmişken sen Allah'a hakkıyla kulolamazsın, Başka bir şeye en küçük bir bağlılığın varken gerçek hürriyete erişemezsin, Sadece Allah'a kulolursan, başka şeye karşı bağımsız olursun."

 

 

754- Ebu'l-Hüseyin el-Farisi der ki: Basra'da bir adam Ebu Abdillah es-Sevaniti'ye: "Bana nasihat et" deyince ona şöyle karşılık verdi: "Kulluğun özü şu altı şeyde toplanmıştır: Allah'ı yüceltmek, haya (utanma duygusu), korku, reca, muhabbet ve saygı. Allah'ı yüceltmekle ihlas artar. Haya sahibi olan kalbinin yanılmasından korunur. Korkan kul günahlarına tövbe eder. Reca sahibi olan itaat etmek için davranır, Seven, bütün amellerini sadece sevdiği için yapar. Saygı duyan, bir şeye sahip olmayı ve kendi tercihine göre hareket etmeyi bırakır."

 

 

755- Muhammed b. el-Hüseyin der ki: Dedem Ebu Amr şöyle dedi: "Allah'ı ne kadar tanıdığını bilmek isteyen, Allah'a itaat ederken ona olan saygısına baksın."

 

Yine: "Bir işi önemsememek, o iş hakkında az bilginin olmasındandır" demiştir.

 

 

756- Said b. Muhammed el-Mutavvil der ki: Bir adam kalkıp: "Sufilere neden bu isim verilmiştir?" diye sorunca, Ebu Bekr eş-Şibli şöyle cevap verdi: "Hakkın yanında olmalarının onlarda meydana getirdiği temizlik ve duruluk sebebiyledir. Temiz ve duru olan sufi olur."

 

 

757- Ebu Abdirrahman es-Sülemi der ki: Ebu Sehl Muhammed b. Süleyman'a, tasavvufun ne olduğu sorulunca: "İtirazdan yüz çevirmektir" cevabını verdi.

 

 

758- Ebu'l-Hasan el-Buşenci der ki: Bana göre tasavvuf, kalbin Rabbin dışındaki her şeyden büsbütün boşaltılması, ellerin boş olması ve şekillere önem vermemektir. Kalbin Rabbin dışındaki her şeyden büsbütün boşaltılmasıyla ilgili yüce Allah: "Allah'ın verdiği bu ganimet malları bilhassa; yurtlarından ve mallarından edilmiş olan, Allah'tan bir lütuf ve rıza dileyen, Allah'ın dinine ve Peygamberine yardım eden muhacir fakirlerindir"[Haşr 8] buyurmuştur. Ellerin boş kalmasıyla ilgili ise: "Gece gündüz, açık gizli, mallarını sarf edenlerin mükafatlarını Rab'leri verecektir"[Bakara 274] buyrulmuştur. Şekillere önem vermemekle ilgili ise: "Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar" buyrulmuştur.

 

 

759- Ebu'l-Hasan Yahya b. el-Hüseyin el-Kahiri der ki: Mısır'a gelip Zünnun'un halkasına katıldım. Zünnun, kendimi oradakilerden ileride gördüğümü fark edince şöyle dedi: "Böyle yapma. Allah üç şeyi üç şeyde gizlemiştir: Gazabını masiyette, rızasını kendisine itaatte ve velayetini ise kendisine ibadette gizlemiştir. Allah'a isyan olan hiçbir şeyi küçük görme. Belki de Allah'ın gazabı bu masiyette gizlidir. Ona itaat olan iiçbir şeyi küçük görme, rızası bu itaatte gizli olabilir. Allah'ın yarattıklarından hiç kimseyi küçük görme, çünkü bu kişi Allah'ın dostlarından biri olabilir."

 

 

760- Hamid el-Leffaf der ki: Adamın biri Hatim el-Asam'a: "Canın ne istiyor?" diye sorunca, Hatim: "Geceye kadar günümü afiyette geçirmek isterim" dedi. Ona: "Yaşanan her gün kişi için afiyet değil midir?" diye sorduğumda: "Benim için günümün afiyeti, o günde Allah'a isyan etmememdir" dedi. 

 

 

761- Cüneyd, nasihat ettiği bir kişiye şöyle dedi: "Hayrın özü şu üç şeydedir: Gününü lehine olan şeyle geçirmiyorsan, bari aleyhine olan şeylerde geçirme. Hayırlı kimselerle dost olamıyorsan, bari kötülerle dost olma. Malını Allah'ın razı olacağı şeylerde harcamıyorsan, bari Allah'ın gazabını celbeden şeylerde harcama."

 

 

762- Halid b. Hidaş der ki: Fudayl b. İyad: "Sen kimlerdensin?" diye sorunca: "Muhellebi'yim" cevabını verdim. Fudayl şöyle dedi: "Eğer salih biriysen, sen tam anlamıyla şerefli birisin. Eğer kötü biriysen, tam anlamıyla değersiz birisin."

 

 

763- Amr b. Kays der ki: Selman'a: "Senin soyun nedir?" diye sorulunca: "Üstünlüğüm dinim, soyum topraktır. Topraktan yaratıldım, tekrar toprağa döneceğim ve tekrar diriltilip Mizan'a gideceğim. Eğer sevaplarım ağır gelirse soyum ne kadar yüceymiş ki Rabbime karşı bana ne güzel yardımda bulunmuştur. Rabbim bu durumda beni cennete koyar. Eğer sevaplarım hafif gelirse soyum ne kadar düşükmüş ki Rabbime karşı beni zelil etmiştir. Bu durumda Rabbim bana azab eder. Ancak Rabbim mağfiret ve rahmetiyle affederse ne ala!"

 

 

764- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kim bir müminin dünya sıkıntılarından birini giderirse, Yüce Allah onun kıyamet günü sıkıntılarından birini giderir. Kim de bir müslümanın ayıbını örterse, Yüce Allah hem dünya, hem de ahirette onun ayıbını örter. Kim darda kalana yardım edip işini kolaylaştırırsa, Yüce Allah hem dünya, hem de ahirette ona kolaylık sağlar. Kul kardeşinin yardımcısı olduğu sürece onun da yardımcısı Allah olur. Kim ilim öğrenmek için yol tutarsa Allah ona cennete doğru giden bir yolu kolaylaştırır. Allah'ın mescidlerinden birinde Kur'an'ı okumak ve aralarında mütalaa etmek için bir araya gelen topluluğu melekler kuşatır, üzerine huzur iner, rahmet onları sarar, Allah da onları katındakilerin yanında anar. Ameli geride kalan kişiyi soyu sopu ileriye geçiremez."  [-] Müslim, zikr (4/2074)

 

 

765- Ebu Hureyre der ki: "Kıyamet gününde Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey insanlar! Ben sizlere bir bağ kıldım, ancak sizler kendi soylarınızdan olan bağları öne çıkardınız. Ben en değerlinizi Allah'tan en çok sakınanız kılmışken siz bununla yetinmediniz ve: ''Filanın oğlu filan kişi falanın oğlu falan kişiden daha üstündür'' deyip durdunuz. Bugün de kendi kıldığım bağları yüceltip üstün tuttuğunuz soylarınızı alçaltacağım. Nerede takva sahipleri?''  [-] Hakim 3726

 

 

766- Cüneyd b. Muhammed der ki: Seri (es-Sekati) bana: "Kabrini sandığın eyleyip içini her türlü hayırla doldur ki kıyamet günü yolladığın iyiliklerle sevinesin" dedi.

 

 

767- Katade der ki: "Dünyada iken Allah'a itaat eden kişi, ahirette Allah'ın vereceği mükafatı hak eder."

 

 

768- Bişr b. el-Haris der ki: "Şu duvarın ardında (gizlice) salih amel yapmak ne güzeldir."

 

 

Yine Bişr: "Hayır ehli, dünya ve ahiret güzelliğiyle gittiler" demiştir.

 

 

769- Faris b. İsa der ki: Cüneyd b. Muhammed çok namaz kılan biriydi. Vefat edeceği zaman kendisine bir yastık getirildiğini ve ona secde ettiğini gördük. Ona: "N eden dinlenmiyorsun?" diye sorulunca: "Kendisiyle Rabbime ulaştığım yolu kesmem" cevabını verdi.

 

 

770- Ebu'l-Hüseyin el-Farisi'nin bildirdiğine göre Cüneyd'in elinde bir tesbih gördüklerinde: "Ey Ebu'l-Kasım! Sahip olduğun saygınlığına rağmen elinde tesbih mi taşıyorsun?" diye sorduklarında: "Evet. Bununla varacağımız yere vardık ve bunu hiçbir zaman bırakmayız" cevabını verdi.

 

 

771- Cüneyd der ki: "Her kapıyı ve her güzel ilmi açan; uğruna sarf edilmiş emektir."

 

 

772- Herim b. Hayyan der ki: "Bana sen cehennem ehlindensin denilse, ameli yine de bırakmam. Nefsim beni yermesin diye. Çünkü bana: ''Yapmadın mı, etmedin mi?'' der."

 

 

773- Sabit el-Bünanı bildiriyor: Sıla b. Eşyem, mezarlığa çıkarak orada ibadetle meşgul olurdu. Yolda oyun ve eğlenceye dalmış gençlerle karşılaştığı zaman da onlara: "Söyleyin bakalım! Bir topluluk yolculuğa çıkmak istemiş. Ancak gündüzleri yol almamış, geceleri de uykuyla geçirmişler. Sizce bunlar yolculuklarını ne zaman tamamlayabilirler?" derdi. Bu şekilde Sıla ne zaman onlarla karşılaşsa aynı şeyleri onlara tekrar eder dururdu. İçlerinden bir genç durumun farkına vardı ve diğerlerine: "Arkadaşlar! Adam bu sözleriyle bizi kastediyor! Zira biz gündüzleri eğleniyor, geceleri de uyuyoruz!" dedi. Genç bunun farkına vardıktan sonra Sıla'nın peşine düştü. Ölene kadar da Sıla ile birlikte mezarlığa çıkıp ibadet etmeye devam etti. 

 

 

774- Abdullah b. Mes'üd der ki: "Hiçbir şeyle uğraşmayıp boş duran birini görmekten nefret ederim."

 

 

775- Abdullah b. Mes'ud der ki: "Ne dünyayla, ne de ahiretle ilgili hiçbir şey yapmayıp boş oturan kişiden nefret ederim."

 

 

776- Ebu'l-Abbas ed-Dineveri der ki: "Dünya ve ahirette zaman ve kalpten daha üstün ve değerli bir şey yokken sen vaktini ve kalbini boşa harcıyorsun."

 

 

777- Mu'temir b. Süleyman bildiriyor: Hz. İsa şöyle buyurdu: "Dünya, ben içinde olmadan da vardı, benden sonra da olacak. İçinde benim sayılı günlerim vardır. Eğer ben bu günlerimde mutlu olamayacaksam ne zaman mutlu olacağım?!"

 

 

778- Yahya b. Muaz er-Razi der ki: "Nefret duyulan kişi, günlerini batıl şeylerle geçiren, organlarını helak edici şeylere teslim eden ve günahlarının farkına varıp bunları terk etmeden önce ölendir."

 

 

779- Ebu Osman der ki: Ağlamayı temenni edeceğiniz ve ağlayamayacağınız zaman gelmeden önce ağlayınız. Servetinize ve gençliğinize ağlayınız. Sonra ömrünüzün kalan kısmını ganimet biliniz. Zira Ali b. Ebi Talib: "Kişinin ömrünün kalan kısmına paha biçilemez" demiştir.

 

 

780- Malik b. Dinar bildiriyor: Hz. İsa şöyle derdi: "Bu gece ve gündüz sizin haznelerinizdir. İçine ne koyacağınıza dikkat edin" Şöyle de derdi:

"Gece ne için yaratılmış sa o şey için çalışın. Gündüz de ne için yaratılmış sa o şey için çalışın."

 

 

781- Asım der ki: Fudayl er-Rakkaşi'ye sorular sorarken bana şöyle dedi: "İnsanların çokluğu seni kendinle meşgulolmaktan alıkoymasın. Çünkü bunun zararı onlara değil sana döner. Oraya buraya gidiyorum da bütün günüm boşa gidiyor, deme. Çünkü boşa giden zaman aleyhine yazılır. Eski bir günahı yeni bir iyilik yaparak telafi etmekten daha güzel bir şey bilmiyoruz." Cenah'ın rivayetinde: "Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür"[Hud 114] ayetini de zikretmiştir. Hadis mevkuftur.

 

 

782- İbn Abbas der ki: "Ben yeni yapılan bir sevabm, eskiden işlenmiş bir günahı takib ettiğinden daha güzel bir şeyin bir şeyi takib ettiğini ve sevabm günaha yetişmesinden daha çabuk bir şeyin, bir şeye yetiştiğini görmedim." Sonra İbn Abbas: "Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür"[Hud 114] ayetini okudu.

 

 

783- İbn Abbas der ki: Yeni yapılan bir sevabm, eskiden işlenmiş bir günahı takib ettiğinden daha güzel bir şeyin bir şeyi takib ettiğini ve sevabm günahı yetiştiğinden daha çabuk bir şeyin, bir şeye yetiştiğini görmedim." Sonra İbn Abbas: "Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür"[Hud 114] ayetini okudu. Hadisi böyle mevkuf olarak buldum.

 

 

784- Ukbe b. Amir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kötülük yaptıktan sonra iyilik yapan, üzerinde onu boğan, her iyilik yaptığında bir düğümü çözülen dar bir zırhı olan kişi gibidir."

 

 

785- Cüneyd b. Muhammed der ki: "Ömür kısa, vakit dardır. Günler zamanı önemsiz şekilde geçirmekle bitiyor."

 

 

786- Abdurrahman b. Mehdi der ki: Süfyan hadis aktarırken yanında olurduk; bir defasında hadisi söyleyip ayağa kalktı ve: "Muhakkak ki gündüz, yapması gerekeni yapar" dedi.

 

 

787- İbn Ebcer der ki: "Ömrümüzün bir bölümü hamamda geçip gitmiştir. Gündüz üzerinde bir hükümranlığımız yoktur."

 

 

788- İsa el-Bistamı der ki: "Gece ve gündüz müminin, karı cennet, zararı cehennem olan sermayesidir."

 

 

789- Matar el-Varrak der ki: "Müminin tövbe ederek sabahlaması, tövbe ederek ve birçok sebeple nefsini kınayarak akşamlaması gerekir."

 

 

790- Matar el-Varrak der ki: "Allah'ın vaad ettiğini ona itaatle elde edersiniz. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti iyi davrananlara yakındır. Kişi itaat ettikten sonra dua eder."

 

 

791- Amir b. el-Abbas el- Hemdanı şöyle bir şiir okudu: "Dünya. cennet veya cehenneme doğru bir yoldur Geceler birer dükkan, insanlar ve günler ise çarşıdır."

 

 

792- İbnu'l-Mübarek der ki: Huşeym'e; Mansur b. Zadan'ı sorduğumda şöyle cevap verdi: "Sabah namazını kılar ve güneş doğana kadar kimseyle konuşmazdı. Güneş doğunca kalkıp zeval vaktine yakın bir zamana kadar namaz kılar ve evine girerdi. Sonra öğle namazı için çıkar ve öğle ile ikindi arasını namazla geçirir, sonra ikindi namazını kılar ve bize selam vererek: "Hasta olan var mı? Cenaze var mı?" diye sorardı. Eğer varsa kalkıp hastayı ziyaret eder veya ölünün defnine katılır. Sonra akşam ile yatsı arasında akşam namazını kılar, sonra yatsıyı kılardı. Sonra evine girerdi." Ona: "Bu hali ne kadar devam etti?" diye sorunca: "Kırk yıl" cevabını verdi. Ben: "Maişetini nasıl sağlardı?" diye sorunca ise: "Malı (parası) vardı" cevabını verdi.

 

 

793- Rabah b. el-Cerrah der ki: "Ebu Osman'ın hanımı ve kendini ibadete verenlerden olan Fatıma binti Bezi'i gördüm. Uyanık kaldığım zamanlar Fatıma'nın gecenin çoğunu ibadetle geçirdiğini görürdüm. Gece bir müddet sonra kıraatinin sesini işitmezdim ve sonunda sabah namazını yatsı abdestiyle kılardı."

 

 

794- İbrahim b. Şeyban ez-Zahid der ki: "Kim vaktinin kıymetini bilip Allah'ın razı olmayacağı şeylerde harcamazsa, Allah onun dinini ve dünyasını muhafaza eder."

 

 

795- Zünnun der ki: "Arif, sadece bir halinde değil, her halinde Rabbini gözetir."

 

 

796- Zünnun der ki: "Allah bir kula değer verirse ona zikrini ilham eder, her zaman itaati ve ünsiyet kurmayı nasib eder, hayırlı ve faydalı şeyleri ona yönlendirir, katından ona çok hayırlar ihsan eder, dünya meşgalesini ve belalarını ondan uzaklaştırır ve bu kişi Allah'ın en halis ve sevdiği kullarından olur. Artık hayattayken de, ölüyken de ona ne mutlu. Dünyaya aldananlar, kendilerinin kaçırdığı ancak Allah'ın sevdiği ve zikirde le zzet bulan kullara nasip olan şeyleri bilselerdi üzüntüden ölürlerdi.

 

 

797- Abdurrahman b. Ebi Leyla der ki: Ebu'd-Derda, Mesleme b. Malıled'e şöyle bir mektup yazdı: "Allah'ın selamı üzerine olsun. Derim ki; kul, Allah'a itaat yolunda amel ederse Allah onu sever. Allah onu severse, bu kişiyi kullarına sevdirir. KuL, Allah'a isyan ederse, Allah onu sevmez. Allah onu sevmezse, bu kişiyi kullarına da sevdirmez."  [-] Abdurrezzak 19675

 

 

798- Muhammed b. Vasi' der ki: "Kul Allah'a kalbiyle yönelirse, Allah ona müminlerin kalpleriyle yönelir."

 

 

799- Hirem b. Hayyan şöyle derdi: "Kul kalbiyle Allah'a yönelince Allah ta iman ehlinin kalbini ona yöneltip onların dostluk ve merhametini kendisine rızık olarak verir."

 

 

800- Katade: "İnanıp yararlı iş işleyenleri Rahman sevgili kılacaktır"[Meryem 96] ayetini: "Allah iman ehlinin dostluğunu bu kişilere bağışlar" şeklinde açıklamıştır.

 

 

801- Suheyl b. Ebı Salih anlatıyor: Arefe sabahı babamla beraberken, hac emiri olan Ömer b. Abdilaziz'i seyretmek için durduk. Ben: "Babacığım! Vallahi gördüğüm kadarıyla Allah, Ömer'i seviyor" deyince babam: "Neden ey oğul?" diye sordu. Ben: "İnsanların onu sevmesinden anladım" cevabını verince babam şöyle dedi: "Baban hakkı için doğru söyledin. Ebü Hureyre'yi işittim, diyordu ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah bir kulu sevdiği zaman Cibril'e: ''Allah falanı sevdi, siz de sevin" diye seslenir.'' Durum böyle olunca yeryüzü halkı da bu kişiyi kabul edip sever. Allah bir kula buğz ettiği zaman da Cibril'e: ''Ey Cibril! Allah falan kişiye buğz etti, siz de buğz edin'' diye seslenir. Cibril de semada: ''Allah falan kişiye bUğz etti, siz de buğz edin'' diye seslenir. Durum böyle olunca bu kişiye yeryüzü halkı buğzeder."

 

 

802- Ali b. Ömer der ki: Enüşervan, Buzurcimhir'i öldürmek istediği zaman: "Seni öldüreceğim. Kendisiyle hatırlanacağın bir şey söyle" dedi. Buzurcimhir şöyle dedi: "Ey hükümdar! Dünya güzel ve çirkindir. Eğer yeni olabilirsen oL" Ravi bunu İbn Aişe'ye zikredince şöyle dedi: "Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle"[Şuara 84] buyuran yüce Allah doğru söyledi.

 

 

803- el-Galabı bildiriyor: İbn Aişe bize şairlerden birinin şu şiirini okudu: "Görmez misin insanlar baki değildir Baki olan sadece yad edilmeleridir." Bize İbn Aişe şu şiiri de okudu: "Genç yaşta ölen birisi için de Hayırla anılmasa doğmamış gibidir."

 

 

804- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah bir kulu severse, Cibril'e: ''Ben falanı seviyorum, sen de sev'' buyurur. Cibril de sema halkına: ''Rabbiniz kişiyi seviyor, siz de sevin'' der. Sema halkı bu kişiyi sever ve yeryüzündekilerin gönlünde o kimseye karşı bir sevgi konur. Allah bir kişiye buğzederse de aynı şey (bunun tersi) olur."  [-] Buharr 3209 ve Müslim 2637

 

 

805- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah'ın Resulü Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah bir kulu sevdiği zaman Cebrail'i çağırıp ona: ''Ben filan kişiyi seviyorum, sen de onu sev'' buyurur. Cebrail de onu sever ve semaya seslenip: ''Yüce Allah filan kişiyi seviyor, sizler de onu sevin!'' der. Göktekiler de onu severler. Sonra da o kulun yeryüzünde de sevilmesi sağlanır. Yüce Allah bir kula buğz ettiği zaman da Cebrail'i çağırır ve ona: ''Ben filan kişiyi sevmiyorum, sen de onu sevme'' buyurur. Cebrail de ona buğzeder ve semaya seslenip: ''Yüce Allah filan kişiyi sevmiyor, sizler de onu sevmeyin!'' der. Göktekiler de ona buğzederler. Sonra da o kulun yeryüzünde de nefretle karşılanması sağlanır."

 

Müslim Sahih'inde Züheyr b. Harb kanalıyla Cerir'den ve ayrıca Malik kanalıyla Süheyl'den rivayet etti. Malik'in rivayetinde "sonra yeryüzüne onun sevgisi yerleştirilir" ibaresi geçmiştir.

 

 

806- Ebu Said el-Hudri der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İçinizde Yüce Allah'ın en sevdiği kişi kimdir, size söyleyeyim mi?" diye sorunca bizler, içimizden birilerinin adını söyleyeceğini zannedip: "Olur! Söyle, ey Allah'ın Resulü!" dedik. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ''İçinizden Yüce Allah'ın en sevdiği kişi, insanların kendisini en çok sevdiği kişidir" buyurdu. Sonra: "İçinizden, Yüce Allah'ın en sevmediği kişi kim onu söyleyeyim mi?" diye sorunca, biz yine içimizden birilerinin adını söyleyeceğini zannettiler ve: "Evet! Söyle, ey Allah'ın Resulü!" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İçinizden Yüce Allah'ın en sevmediği kişi insanların en çok nefret ettiği kişidir!" buyurdu.

 

 

807- Ebu Bekr b. Ebi Züheyr es-Sekafi'nin bildirdiğine göre babası şöyle dedi: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Nebat'ta -veya Nebave'de- şöyle dediğini işittim: "Nerdeyse cennetliklerle cehennemlikleri -veya- iyilerle kötüleri ayırt edip tanıyabilirsiniz." Sahabe: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar: neyle ayırt edebiliriz?" diye sorunca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İyilik ve kötülükle anmakla. Siz birbiriniz hakkında şahitlik eden şahidersinizr buyurdu.

 

[-] Ahmed (15439), İbn Mace (4221) ve İbn Hibban (7384). Elbanı hasen olduğunu söylemiştir: Sahih Süneni İbn Mace (3400).

 

 

808- Abdullah b. Ömer anlatıyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz b.

Cebel ile Ebu Musa'yı Yemen'e gönderdiğinde onlara şöyle buyurmuştu:

"Dayanışma ve uyum halinde olun. Kolaylaştırın, nefret ettirmeyin." Sonra onlar Yemen'e geldiler. Muaz halka bir konuşma yaparak onları İslam'a teşvik etti ve onları Kur'an'ı anlamaya çalışmalarını emretti ve ardından şöyle dedi: "Bunu yapınca bana sorun, size Cennet ahalisini cehennemliklerden ayıran farkları haber vereyim." Bunun üzerine onlar Allah'ın dilediği bir süre bekledikten sonra gelip Muaz'a dediler ki: "Sen bize Kur'an'ı iyice okuyup anlayınca cennetlikleri cehennemliklerden ayıran şeyleri haber vermen için sana sormamızı emretmiştin." Bunun üzerine Muaz onlara: "Kişi iyilikle anıldığı zaman bilin ki o, Cennet ahalisindendir. Kötülükle anıldığı zaman ise Cehennem ahalisindendir" dedi.  [-] Darimi 228

 

 

809- Mücahid, "Bana, sonra gelecekler içinde, iyilikle anılmak nasip eyle''[Şuara 84] ayeti hakkında: "İyilikle anılmak, övülmektir. Her ümmet bunu ister" dedi.

 

 

810- Ka'bu'l-ahbar der ki: "Bir kulun Allah katındaki değerini bilmek isterseniz, geride bıraktığı güzel intibalara ve övgülere bakınız,"

 

 

811- İbn Abbas: "Onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır"[Meryem 96] ayetiyle ilgili olarak: "Yüce Allah onları sever ve başkalarına da sevdirir" dedi.

 

 

812- Bu hadis başka bir kanalla da rivayet olunmuştur.  [-] Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, Musannef 13/373

 

 

813- Ebu'd-Derda'nın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Gücünüz yettiğince dünya meşgalesinden uzak durunuz. Kimin en büyük kaygısı, dünya olursa Allah onun zararını arttırır ve fakirliği iki gözünün arasına yerleştirir. En büyük kaygısı ahiret olanın ise, Allah işlerini taparlar ve ona gönül zenginliği verir. Allah, kendisine kalbiyle yönelen kula, müminlerin kalplerinin dostluk ve rahmetle yaklaşmasını sağlar ve yaptığı her hayra, daha hızlı bir şekilde karşılık verir."

 

 

814- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cennetlik olan kişi, kuhklarını işittiği hayırlı şeylerle doldurmuş olan kişidir. Cehennemlik olan kişi de, kulaklarını işittiği kötü şeylerle doldurmuş olan kişidir."

 

 

815- Enes b. Malik der ki: "Ey Allah'ın Resulü! Cennet ahalisi kimlerdir?" diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hayattayken, insanların kendisini hep iyi bir şekilde andığını işiten kişilerdir" buyurdu. "Cehennem ahalisi kimlerdir?" diye sorulunca da: "Hayattayken, insanların kendisini hep kötü bir şekilde andığını işiten kişilerdir" buyurdu.   [-] Hakim 1400 [Zehebi: Müslim'in şartınca SAHİH]

 

Bu bize mevsul olarak böyle aktarılmıştır. Buhari Tarih'inde Musa b. İsmail kanalıyla Hammad'dan, o Sabit'ten, o Ebu Bekr es-Sıddik'tan, o da Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den mürsel (munkatı) olarak rivayet etti.

Abdusselam b. Mutahhar ise, Süleyman b. el-Muğire kanalıyla Sabit'ten, o Enes'ten merfU olarak "Cennet halkı, ölene dek iyi bir şekilde insanların dillendirdiği kimselerdir" ibaresiyle aktarmıştır.

 

 

816- Ebu Said el-Hudrı der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir kulundan razı olduğu zaman ona bilmediği yedi hayır sevabım yazar. Bir kuluna gazaplandığı zaman da ona bilmediği yedi kötülük günahını yazar" buyurdu.

 

[-] Ahmed, Müsned (3/38, 40), Ebu Ya'la, Müsned 2/492 (1331), İbn Hibban, Mevarid (2515), Ebu Nuaym, Hilye (1/370)

 

 

817- Enes der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah bir kula hayır dilediği zaman, o kulu ona yönlendirir" buyurdu, "Ey Allah'ın Resulü! Nasıl yönlendirir?" diye sorulduğunda ise Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah onu salih amel işlemeye muvaffak kılar!" buyurdu.  [-] Tirmizi 2142

 

 

818- Amr b, el-Hamik el-Huzai, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işitmiştir: "Yüce Allah kuluna hayır dilerse onu ölümünden önce ballandırır". "Ey Allah'ın Resulü! Onu ölümünden önce nasıl ballandırır?" denildiğinde: "Yüce Allah ondan razı olsun diye ona ölüm anında salih ameller işlemesinde yardımcı olur" buyurdu.

 

 

819- Hz. Aişe der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadın olsun erkek olsun vefat ederken amelinin eksik değil fazla olmasını güzel görürdü."

 

 

820- Ebu Hureyre, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etti: "Hiçbir kul yoktur ki; semada şöhreti olmasın. Semadaki şöhreti iyi de kötü de olsa yeryüzündeCalanların gönlüne) yerleşir." 

 

[-] Heysemı: "Bezzar rivayet etti. Ravileri Sahih'in ravileridir."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Vera ve Takva