BEYHAKİ KÜLLİYATI |
ZÜHD |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Uzlet ve Humul (Uzak
kalmak ve Tanınmamak)
117- Ebu Said el
Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"İnsanların en hayırlısı kimdir?" diye sordu. "Allah ve Resulü daha
iyi bilir" dediler. Bunu üç kez tekradadı. "Ey Allah'ın Resulü! Mal
ve canıyla Allah yolunda savaşandır" dediler. "Sonra kimdir?"
diye sorunca; "Allah ve Resulü daha iyi bilir" dediler. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kenar ve kıyı semtlere kaçıp
kendi şerrinden insanları koruyan kimsedir" buyurdu.
Buhari ile Müslim
tarafından Evzai kanalıyla tahric olunmuştur.
[-] Buhari 2786 ve Müslim 1888
118- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Uzlet, kötülerle birlikte olmaktan bir nevi kurtuluştur."[-]
Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, Musannef 13/275 ve Ahmed b. Hanbel, Zühd (s. 119)
119- Adese (et- Tai)
anlatıyor: Abdullah'a (Necd bölgesindeki Şeraf dağında avlanılmış) bir kuş
hediye edilince şöyle dedi: "Bu kuşun avlanıldığı yerde olsaydım; (Allah'a
kavuşuncaya kadar) ne kimse benimle konuşur, ne de ben kimseyle
konuşurdum." [-] Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe, Musannef 13/302 ve İbnü'l-Mübarek, Zühd (s. 4)
120- Hafs b. Asım, Ömer
b. el-Hattab'ın şu sözünü nakletmiştir: "Uzletten, nasibinizi
alınız."
121- Said b. el-Müseyyeb
der ki: "Uzleti ihmal etme. Çünkü o, ibadettir." [-] Ahmed b. Hanbel, Zühd (s. 383)
,
122- Rabi b. Huseym der
ki: "Dinini öğrendikten sonra uzlete çekil." [-] İbn Hibban, Ravdatu'l-ukala (s. 85)
123- Ebu Hafs der ki: Abdullah
b. Davud: "Koyunların yakınında durmak benim için bir insanın yakınında
durmaktan daha güzeldir" deyince: "N eden ey Ebu Abdirrahman?"
diye sordum. Abdullah: "İnsan zarar verir, ancak koyun zarar vermez"
cevabını verdi.
124- Mekhul der ki:
"İnsanlarla bir arada olmakta hayır varsa, uzlette (inzivaya çekilmekte)
selamet vardır." [-] İbn Hibban,
Ravdatu'l-ukala (s. 85)
125- Mekhul der ki:
" Eğer fazilet cemaatteyse, selamet te uzlettedir. "
126- Vuheyb b. el-Verd
dedi ki: "Hikmet on parçadır; bunların dokuzu susmada, onuncusu ise
insanlardan ayrı kalmaktadır," Ekledi: "Nefsimi susmakla tedavi etmek
isteyince, kendimi tam anlamaya zapt edemedim. O zaman anladım ki, hikmet
parçalarının onu da insanlardan ayrı kalmakta imiş."
127- Ebu Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Hikmet on
bölümdür. Bunlardan dokuzu uzlette, biri ise suskunluktadır." İsnadı zayıf
ve metni merfti ve münkerdir.
128- Ebu'd-Derda der ki:
"Kişinin en güzel ibadethanesi evidir. Orada dilini, gözünü ve fercini
haramdan korur. çarşıya çıkmaktan sakın. Çünkü çarşılar insanı azdırır ve
oyalar." [-] Ahmed b. Hanbel, Zühd
(s. 135), Hattabi, Uzle (s. lS) ve İbn Ebi Asım, Zühd (s. 36)
129- Fudayl b. İyad der
ki: "İnsanların içine karışan, şu iki şeyden birisinden kurtulamaz. Batıla
daldıkları zaman ya onlarla birlikte dalar ya da birlikte oldukları batılı
işlediklerini gördüğünde veya duyduğunda, sesini çıkarmaz ve mani olmaz.
Böylece hem kendisi suçlu, hem de onlara ortak olmuş olur."
130- Veki der ki: Ebu
Sinan'a iki adam gelince onlara: "N eden ayrılmıyorsunuz? Siz bir arada
olduğunuz da konuşuyor, ayrıldığınız zaman ise Allah'ı zikrediyorsunuz"
dedi.
131- Fudayl der ki:
"Allah; insanlara kendini unutturup ameli sebebiyle rehin olmadan önce
günahına ağlayana merhamet etsin."
132- İbn Avn der ki:
"Şu üç şeyi hem kendim, hem arkadaşlarım için severim: Kur'an okumak,
sünnet ve kişinin kendi nefsine yönelip, hayır dışında insanlarla
meşgulolmayandır."
133- Nuaym b. Hammad der
ki: İbnu'l-Mübarek genellikle evinde otururdu. Ona: "Hep evinde
oturuyorsun, kendini yalnız hissetmiyor musun?" denilince de:
"Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve ashabıyla (yani hadislerle)
birlikteyken neden kendimi yalnız hissedeyim?" karşılığını verirdi.
134- Ebu'l-Hasan
el-Huvarezmı der ki: "Allah'ın Kitab'ını hıfzettiği halde yalnızlıktan
yakınanın bu yalnızlığı hiçbir zaman bitmez."
135- Ebu'l-Aliye der ki:
"Aramızda ''İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki; mümin, bir cariyeden daha
değersiz olacak. Bu zamanda en güzel olan kişi, tilkinin kaçtığı gibi diniyle
kaçıp kurtulandır'' şeklinde konuşurduk."
136- Ebu'l-Aliye der ki:
"Aramızda ''İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki en hayırlıları iyi bir
şeyi gördükleri zaman ondan az bir şey uzak duranları olacak'' şeklinde
konuşurduk." [-] Ebu Bekr b. Ebi
Şeybe, Musannef 15/122 ve Hakim, Müstedrek 4/500
137- Şa'bi der ki:
"Hangi zamandan çektiklerime ağladıysam o zamanın gidişine de
ağlamışımdır."
138- Ali b. Ebi Talib
der ki: "Vallahi insanlar arasında en çok gıpta ettiğim kişi, takva sahibi
ve temiz olup şu çölde Allah'a ibadet eden, zekat veren ve nefsani olan şu
işlere karışmayan bedevidir."
139- ZünnCın der ki:
Alimlerden biri: "Kişi Allah'a karşı ihlaslı olduğu zaman mutlaka Allah'a
karşı olan sevgisinin hiç kimsenin bilmediği bir sevgi olmasını da ister"
demiştir.
140- Zünnun der ki:
"Bilge kişinin sıfatlarından biri de insanlar tarafından bilinmemeyi sevmektir.
Bir başkası ise Allah'tan başkasıyla ünsiyet kurmamaktır. Bilge olan,
yalnızlıkla ünsiyet kurduğu zaman ihlası elde etmiş olur, İnşallah o zaman
hikmet kendisini hakka ve doğruya yönlendirir."
141- Zünnun der ki:
"Kalp yalnızlığı severse, bu yalnızlık sevgisi kendisini Allah ile
ünsiyete eriştirir, Allah ile ünsiyet kuran da Allah'tan başkasından uzak
durur. Allah kendisiyle ünsiyet kuran ve heybetiyle titreyen kalpleri başka
şeye meyletmekten korur,"
142- Şu'be der ki: Bazen
bir ihtiyacım için Eyyüb (es-Sahtiyani)'ye giderdim. Onunla birlikte yürümek
isterdim; ama o buna fırsat vermezdi. Bana yardım ettiği belli olmasın diye bir
o yana, bir bu yana gidip gelirdi. Bunu başkalarına anlattığım için de Eyyub:
"Benim bu yaptığımı anlattın; oysa bu şekilde anılmaktan
hoşlanmıyorum" dedi.
143- Süfyan es-Sevrl der
ki: "İnsan için bir deliğe girmekten daha hayırlı bir şey görmedik."
144- Süfyan es-Sevrl der
ki: "Bir beldede bir adamın kıraat ve ibadetinden bahsedildiğini, isminin
herkes tarafından bilindiğini ve ona gelenleri dağıtmak için halkın
kırbaçlanmasına rağmen bu kişinin şöhretten kurtulmak için bir şey yapmadığını
görürsen bu kişiden hayır bekleme,"
145- Saib b. el-Akra',
Nu'man b. Mukarrin'in savaşını ve Ömer'e kendisiyle beraber savaşırken ölenleri
haber vermesini, Hz. Ömer'in: "Sonra kim?" dediğini anlatarak şöyle
dedi: Ona: "Ey müminlerin emiri! Bunlar dışında Müslümanlardan öldürülen
kimse yoktur" dedim. Hz. Ömer bana şöyle karşılık verdi: "Annesiz kalasın!
Ömer'in onları tanımasından size ne! Ancak onları tanıması benden daha hayırlı
olan, onlara şahadeti gönderen ve şehitlikle ikramda bulunan tanıyor." [-]
Ebu Bekr b. Ebi Şeybe, Musannef 13/6
146- Seri es-Sekati der
ki: "Halk tarafından tanınmamaya bak. Eğer böyle yaparsan bu davranış ın
seni Allah'ın veli kulları arasında meşhur yapar."
147- Bişr b. el-Haris
şöyle dedi: "Allahım! Eğer beni ahirette rezil etmek için dünyada meşhur
ettiysen bu şöhreti benden çekip al"
148- Fudayl b. İyad der
ki: "Eğer insanlar tarafından tanınmamayı becerebilirsen yap. Tanınmasan
ne olacak? İyilikle anılmasan ne olacak? Allah katında övülmüş biri olduktan
sonra insanlar içinde hakir görülsen ne olacak?"
149- Yahya el-Kürd'i der
ki: Davud et-Tal'nin kapısı çalınca: "Şimdi görüşme zamanı değildir.
Dünyadan sadece dertler ve kederler kaldı" deyip kapıyı kapattı.
150- Fudayl b. İyad der
ki: "Kamil yiğit olan; anne babasına ıyı davranan, malını haramdan
temizleyen, malından infakta bulunan, ahlakı güzelolan, kardeşlerine ikramda
bulunan ve evinde oturandır."
151- Fudayl b. İyad der
ki: "Evimde Rabbimle başbaşa kalmadıkça, ne lezzet, ne rahatlık ve ne de
mutluluk bulurum. Bir ses işittiğim zaman da insanlarla karşılaşıp beni
Rabbimle başbaşa kalmaktan alıkoymalarını istemediğim için: "İnna lillah
ve inna ileyhi raciun" derim.
152- Fudayl b. İyad der
ki: "Aslanı gördüğünde ondan korkma. Ancak Ademoğlunu görünce giysini alıp
kaçabildiğin kadar kaç."
153- Fudayl b. İyad der
ki: "Kuralardan (Kur'an hafızlarından) uzak dur. Çünkü onlar seni
severlerse, sende olmayan şeyle seni överler. Eğer sana kızarlarsa aleyhine
şahitlik ederler ve bu tutumları onlarda kabul görür."
154- Malik b. Dinar der
ki: "İnsanları tanıdıktan sonra beni öveni de, yereni de umursamadım.
Çünkü her övenin övgüsünde, yerenin de yergisinde aşırı gittiğini gördüm."
155- Müslim ed-Deylemi
der ki: Malik b. Dinar: "İnsanları tanıdıktan sonra ne beni övmelerine
sevindim, ne de yermelerine üzüldüm" dedi. Ona: "N eden?" diye
sorulunca: "Çünkü öven övgüsünde, yeren de yergisinde aşırı gidiyor"
cevabını verdi.
156- Fudayl b. İyad:
"İnsanları tanıyan rahat eder" demiştir.
157- Yusuf b. el-Hüseyin
der ki: Kasım el-Cev'1, yanında Tahir elMakdisi varken şöyle dedi:
"Selametin tamamı, insanlardan uzak durmak, sevincin tamamı da Allah ile
başbaşa kalmaktır."
158- Cafer b. Süleyman
der ki: Malik b. Dinar'ın oturduğunu, yanında da bir köpeğin olduğunu görüp:
"Bu da nedir, ey Ebu Yahya?" dedim. Malik: "Bu, kötü arkadaştan
daha hayırlıdır" cevabını verdi.
159- Bişr der ki:
"Bende tedavi olunca başkasına vakit ayırabileceğim bir hastalık vardır.
Eğer Allah bu konuda bana yardım ederse, hastalığı da ilacını da
biliyorum." Sonra Bişr şöyle dedi: "Eyahiretten korkmayan ve
önemsemeyenler! Hastalık sizsiniz."
160- Bişr der ki: Süfyan
şöyle dedi: "Kaba kumaşlardan yapılmış giysiler giymek ve kuru ekmek yemek
zühd değildir. Asıl zühd kısa emelli olmaktır." Sonra Bişr: "Ebu
Abdillah ne güzel söyledi" deyip şöyle devam etti: "Ben de; ''2ühd,
insanları tanımayı bırakmaktır'' derim."
161- Ahmed b.
Ebi'l-Havarı der ki: Rabia'nın: "Abidlerin efendisi" diye
adlandırdığı Abdulaziz b. Ömer (er-Rasibi'y)e "Lezzet aldığın şeylerden ne
kaldı?" denilince: "İçinde ölene dek yalnız kalabileceğim bir mağara
kaldı" karşılığını verdi.
162- Zeyd b, Eslem
bildiriyor: Bir adam mezarlığı mesken edinince etrafındakiler tarafından
kınandı. Adam: "Bunlar, doğru söyleyen komşulardır ve ben bunlardan ibret
alıyorum" dedi.
163- Sabit der ki:
Huleyd el-Asrl sabah namazını kavmiyle beraber kıldıktan sonra güneş doğana
kadar Allah'ı zikrederdi. Sonra evine döner ve evin süpürülmesini ve kapısının
kapanmasını emredip şöyle derdi: "Merhaba Rabbimin meleklerine! Vallahi,
bu gün nefsimin hayırda olduğuna sizi şahit tutarım Bismillah -veya
Sübhanallah- velhamdu lillahi vela ilahe illallahu vallahu ekber." Bu
sözleri uykusu gelinceye veya namaz için çıkıncaya kadar söylerdi.
164- Hafs b. Ömer
el-Cu'fi der ki: Davud b. Nusayr et-Tai'ye: "Neden sakalını
taramıyorsun?" diye sorulunca: "Dünya matem yurdudur" cevabını
verdi. Ona: "Neden insanlarla oturmuyorsun?" diye sorulunca ise:
"Allahım! Senden bağışlanma dilerim. Onlar ya sana saygı duymayan küçük,
ya da ayıplarını sayıp duran büyüktür" cevabını verdi. İleri gelenlerden
bir kişi gelip Davud ile görüşmek isteyince, Davud onunla görüşmedi. Davud
giysisine bürünerek gizli bir şekilde namaza çıkar, imam selam verince
kaçarcasına hızlı bir şekilde evine dönerdi.
165- Muhammed b. Harb
der ki: Hafs b. Humeyd, Ahmed b. Hafs elBuhari'ye şöyle yazdı: "Bil ki;
senin denemediğin kadar insanı denedim. Ayıbı örten veya onunla aramda olan
kusurumu bağışlayan, kızdığı zaman güveneceğim, ondan uzak durduğum zaman bile
beni arayıp soracak hiçbir kardeş bulamadım. Bunlarla meşgulolmak büyük
ahmaklıktır." Bunu üç defa söyledi
[-] İbn Hibban, Ravdatu'l-ukala (s. 83) ve Hattabi, Uzle (s. 72)
166- Şa'bi der ki: Rabi
b. Huseym ne zaman bir mecliste veya falan yolun kenarında oturduysa şöyle dedi:
"Zulme uğrayan birine yardım edememekten, birine iftira atan bir kişiye
şahit olmaktan, bana verilen selamı almamaktan, ya da bir şey taşıyan birinin
yükü düşünce bu yükü onun yerine taşımamaktan korkarım." Şa'bi bize:
"Ancak biz onun yanına evine girerdik" derdi.
167- Mücahid der ki: Hz.
Yahya b. Zekeriya, Rabbine: "Ey Rabbim! Beni insanların dillerinden koru.
Benim hakkımda hayırdan başka bir şey demesinler!" diye bir istekte
bulununca Yüce Allah ona: "Ey Yahya! Böyle bir şeyi kendim için bile yapmamışken
senin için nasıl yapayım" diye vahyetti.
168- Süfyan es-Sevri der
ki: "Halkın rızası ulaşılamayacak bir hedeftir. Yine dünyaya sahip olmak
da ulaşılması mümkün olmayan bir hedeftir."
169- Süfyan es-Sevri der
ki: "Halkın hoşnutluğu(nu kazanmak) ulaşılamayacak bir hedeftir."
170- Cerir b. Hazım der
ki: Hasan el-Basri'ye: "İnsanlar meclisine söylediklerinden hatalı olanı
alıp aleyhinde konuşmak için geliyorlar" denilince Hasan el-Basri şöyle
karşılık verdi: "Yavaş ol! Nefsime Allah'a yakın olmayı ummaya teşvik
ettim, kabul etti. Yine nefsimi cennete girmeyi ummaya teşvik ettim, bunu da
kabul etti. Yine nefsimi cennette hurilere sahip olmayı ummaya teşvik ettim,
bunu da kabul etti. Nefsime insanlardan selamette olmasını ummaya teşvik ettim,
ancak buna yol bulamadım. İnsanların, kendilerini yaratandan bile razı
olmadıklarını görünce, bildim ki kendileri gibi bir yaratılmıştan razı
olmayacaklarını anladım."
171- Yunus b.
Abdi'l-A'la'nın Şafii'den bildirdiğine göre iki adam Şafii'nin yanında
birbirlerine serzenişte bulundular. Şafii bunlardan birine şöyle dedi:
"Bütün insanları razı edemezsin. Bu sebeple sen Allah ile aranı güzel tut.
Sen Allah ile aranı güzel tutarsan, insanları umursamazsın."
172- Şafii der ki:
"Kalbim tenkitçi bir yapıda kılınmıştır. Bundan dolayı kendisinden
uzaklaşanlara yakınlaşmak, kendisine yakınlaşanlardan uzaklaşmak ister."
173- İbrahim b. Edhem'in
hizmetçisi şöyle dedi: İbrahim b. Edhem bize tavsiye de bulunup şöyle dedi:
"İnsanlarla olan tanışıklığınızı azaltın ve tanımadığınız kişiyi tanımaya
çalışmayın. Tanıdığınızı da tanımazdan gelin."
İbrahim b. Beşşar der
ki: İbrahim b. Edhem bize tavsiyede bulunup şöyle dedi: "İnsanlardan,
zarar veren yırtıcı hayvandan kaçtığınız gibi kaçın. Ancak cuma ve cemaatten
geri durmayın."
174- Seri: "Eğer
cuma ve cemaat olmasaydı kapıyı açılmamak üzere kapatırdım" demiştir.
Seri der ki:
"Cemaatle namaz kılmak için inince insanların bana gelmesini hatırlar ve:
"Allahım! Onlara öyle bir ibadet ver ki; onun lezzetini hissedip benimle
meşgulolmasınlar" derim.
175- Seri der ki:
"Dininin selamette olmasını, kalbinin ve bedeninin rahat etmesini isteyen
insanlardan uzak dursun. Çünkü bu zaman uzlet ve yalnızlık vaktidir."
Başka bir defasında ise: "Bu zaman yalnızlık zamanıdır. Akıllı olan bu
zamanda yalnızlığı tercih edendir."
176- Ebü Süleyman
ed-Darani der ki: "Seni Allah'ı anmaktan meşgul edecek her türlü aile, mal
veya çoluk çocuk senin felaketine sebep olur."
177- Hasan b. Ebi
Cafer'in naklettiğine göre Malik b. Dinar'a hanımı Ümmü Yahya vefat edince;
"Evlenmeyecek misin?" diye sorduklarında; "Gücüm yetse nefsimi
başarım" dedi.
178- Bişr b. el-Haris
der ki: "Dünyayı sevmek, insanlarla karşılaşmayı sevmektir. Dünyada zahid olmak
ise insanlarla buluşmaktan uzak durmaktadır." [-] Ahmed b. Hanbel, Zühd (s. 324) ve Hilye
2/365
179- Muhammed b. Hamid
der ki: Bir adam Ebu Bekr el-Varrak'ı ziyarete geldi ve yanından ayrılırken:
"Bana tavsiye de bulun" dedi. Ebu Bekr ona şöyle dedi: "Dünya ve
ahiret hayrını yalnızlık ve uzlette buldum. Şerrini ise kalabalık ve insanların
arasına karışmakta buldum."
180- Ebu'l-Abbas
ed-Damağani der ki: Şibli bana şu tavsiyede bulundu: "Yalnız kalmaya bak
ve adını halka unutturarak ölünceye kadar yüzünü duvara dön (Dört duvar
arasında yaşa)."
181- Zünnun der ki:
"İnsanların ayıplarına bakan, kendi ayıplarını görmez. Kim cehennem ve
Firdevs'le ilgilenirse boş sözlerle ilgilenmez. İnsanlardan kaçan onların
kötülüklerinden emin olur. Şükredene ise nimetler arttırılır."
182- Zünnun der ki:
"Üç şey insanlar tarafından tanınmamanın göstergelerindendir. Biri,
kişinin konuşmayı başkalarına bırakmasıdır. Diğeri, kişinin arkadaşları
arasında ilmini ortaya koyma şevkinden yoksun olmasıdır. Bir diğeri de,
tartışma ve vaazlarda konuşmayı istememektir."
183- Zünnün el-Mısri der
ki: "İnsanlarla ünsiyet kurmak iflas ın alametlerindendir. "
184- Yahya b. Muaz der
ki: "Yalnızlık, sıddıkların arzusu; insanlarla ünsiyet kurmak ise üzüntü
sebebidir."
185- Ebü Yaküb es-Süs!
der ki: "Ancak güçlü kişilerin yalnızlığa gücü yeter. Bizim gibi,
birbirlerini görerek am el yapanlar içinse bir araya gelmek daha
faydalıdır."
186- Ebu Osman
el-Mağribi der ki: "Halveti insanlarla sohbete tercih edenin, Rabbini zikir
dışında başka her şeyden, Rabbinin istediği dışındaki bütün isteklerden ve
nefsani isteklerin tamamından uzak durması gerekir. Kişide bu özellikler
olmazsa, yalnız kalması onu fitne veya belaya maruz bırakır."
187- Mansur b. Abdillah der
ki: Ebu Muhammed el-Cüreyri'ye uzlet sorulunca şöyle dedi: Kalabalık arasına
girdiğinde bu sırrını koruman, nefsini günahlardan uzak tutup sırrının sadece
Allah tarafından bilinmesini sağlamandır." Aynı manada bir hadis Abdullah
b. Mes'ud'dan nakledilmiştir.
188- Abdullah b.
Babah'ın bildirdiğine göre Abdullah b. Mes'ud şöyle dedi: "İnsanlarla
kaynaşın, beraber olun ve tokalaşın. Ancak dininizin yara almasına fırsat
vermeyin."
Bu hadis Hz. Ali'den de
nakledilmiştir.
Zayıf olan bazı raviler
bunu Abdullah'tan müsned olarak nakletmişlerdir; ancak hadis zayıftır.
189- Hz. Ali dedi ki:
"İnsanların içerisinde, kuşlar arasındaki arılar gibi olun. Şüphesiz ki:
Kuşlardan her biri arıları zayıf görür. Şayet kuşlar onlardaki bereketi
bilselerdi, ona karşı bunu yapmazlardı. İnsanlar arasına dilleriniz ve
bedenlerinizle karışıp birlikte olun. Fakat insanlardan amelleriniz ve
kalplerinizle ayrılın. Zira kişinin eline geçecek olan kazandığı şeylerdir.
Kişi kıyamet gününde kimi sevdiyse onunla birliktedir." [-] Darimi 320
190- Başka bir yerde
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakletmiştik:
"İnsanlar arasına karışıp onların ezasına sabreden Müslüman, insanlara
karışmayıp ezalarına sabretmeyen Müslümandan daha hayırlıdır."
Müslümanın Allah'a
ibadetine ve ihlasla ameline engelolmuyorsa, insanların arasına karışmasında
bir sakınca yoktur. Ancak engel oluyorsa uzlete çekilip ibadetle meşgulolur.
Böylesi bir durumda insanlardan uzaklaşıp ibadetle meşgulolmak evladır. Allah
en iyisini bilir.
191- Ebü Said el-Hudri
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml, bize ayakta bir konuşma
yaptı. Konuşmasında şöyle buyurdu: "Dikkat edin! Benim davet edilip te
davete icabet (vefat) etmem yakındır. Benden sonra sizin başınıza bir takım idareciler
geçecek. Sizin yaptıklarınızı yapacak, iyi bildiğiniz şeyleri yapacaklar.
Onlara itaat etmek, itaattir. Onlar bu şekilde bir süre devam edecekler. Daha
sonra başınıza onlardan sonra bazı idareciler geçecek. Bilmediğiniz şeyler
yapacaklar. İyi bilmediğiniz şeyleri yapacaklar. Onlara katılıp onlarla samimi
olanlar, hiç şüphesiz hem helak olmuş hem de helak etmişlerdir. Onlara
bedeninizle karışın, ama ameHerinizle onları terk edin. İyilik eden üzerine
iyilik eden biri olduğuna dair, kötülük eden üzerine de kötülük eden biri
olduğuna dair şahitlik edin."
192- Ebü Zer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Ey Ebü Zer! Her şeyin
birbirine karıştığı bir zamanda olursan ne yapacaksın?" buyurdu ve
parmaklarını birbirine geçirdi. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Ne yapmamı
emredersin?" diye sorduğumda, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sabret! Sabret! Sabret! İnsanlarla huylarına göre davranın, ama
amellerinizle onlardan farklı olun" buyurdu.
[-] Hakim 5464 [Zehebi
der ki: İsnadında Rabia b. Yezid vardır. Nesai ve başkaları onun metrfık biri
olduğunu söylemiştir]
193- Zün-Nün el-Mısrl
der ki: "Arif kişi, Rabbi ile yetinen kimsedir. Ondan daha üstün olan
kimse de, zikrin lezzetini alan, sürekli Allah'ı zikredip kendisiyle ünsiyet
kurandır."
194- Süfyan b. Uyeyne
der ki: On beş yaşına girince babam bana şöyle dedi: "Eyoğul! Artık
çocuklarla ilgili şeri hükümler senin için geçerli değildir. Hayra karış ki
hayır ehlinden olasın. Hayırla beraber ol ki ondan ayrılmayasın. Sende olmayan şeyle
seni övenin övgüsüne aldanma. Çünkü kişi biri hakkında bilmediği bir hayrı
söylerse, mutlaka kızgın olduğu zaman onun hakkında söylediği hayır kadar kötü
sözler de söyler. Kötü arkadaşlar edineceğine yalnızlığı tercih et. Hakkındaki
hüsnü zannımı kötü zanna çevirme. Bil ki, alimlerle ancak onlara itaat edenler
mutlu olur. Alimlere itaat et ki mutlu olasın. Onlara hizmet et ki ilimlerinden
faydalanasın." Süfyan der ki: "Babamın bu vasiyetini kendime hedef
edindim ve bu vasiyeti hiç bırakmadım."
195- İbn Ömer der ki:
Hz. Ömer ağlamakta olan Muaz'a uğrayıp: "Neden ağlıyorsun, ey Muaz?"
diye sorunca Muaz şöyle cevap verdi: Beni ağlatan şu mezarda yatan
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu sözüdür: "Riyanın en küçüğü
şirktir. Allah'ın en çok sevdiği kullar ise takva sahipleri, kaybolduklarında
yoklukları fark edilmeyen, halkın içinde olduklarında ise tanınmayan
kişilerdir. İşte bunlar ümmetin önderleri ve ilmin kandilleridir." Ebu
Abdillah'ın Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan rivayeti:
"Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle işittim ... "
şeklindedir ve ihlas konusunda geçmiştir.
196- Ebu Umame der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Benim yanımda
kendilerine en fazla gıpta edilen, maddi durumu fazla olmayan, namazdan
nasibini alıp ibadetini güzel bir şekilde yapan, Rabbine gizlice itaat eden,
insanların onu parmakla göstermeyeceği bir şekilde (ibadetlerinde) gözlerden
uzak olan, rızkı kendisine yetecek kadar olup da buna sabreden müminlerdir."
Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir elini diğerine vurarak şöyle
devam etti: "Ölümü çabuk olup varisleri az olan ve ardından ağlayanları
olandır." [-] Tirmizi2347 ve İbn
Mace 4117
İbn Vehb bunu Yahya b.
Eyylib kanalıyla Ubeydullah b. Zahr'dan, o Kasım'dan, o da Ebu Umame'den
rivayet etti.
197- Ebu Umame,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"(Allah buyurur ki:) Benim için velilerimin en güzeli, namazdan nasibini
alan kişidir. O, Rabbine ibadeti güzel bir şekilde yaptı ve ona gösterişten
uzak gizlice itaat etti. O insanlar arasında tanınmayan birisidir ve kimse onu
parmakla göstermez. Ölümü çabuklaştırıldı, mirasçıları ve ağlayanı az
oldu" buyurdu.
[-] Ahmed 5/255 ve Ahmed
b. Hanbel, ZÜhd (s. 11)
198- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gariplere ne
mutlu" deyince, "Garipler kimlerdir, ey Allah'ın Resulü?" diye
soruldu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"İnsanlar bozgunculuk yaparken, onlar ıslah eden bir topluluktur."
199- Ebu'd-Derda, Ebu
Umame, Vasile b. el-Eska' ve Enes b. Malik demişlerdir ki: Bir gün Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanımıza çıktı. Sonra şöyle buyurdu:
"Muhakkak ki İslam garip başladı ve tekrar garip olacaktır." Ashabı:
"Bu garipler kimlerdir? Ey Allah'ın Resulü" diye sordular.
"İnsanların bozulduğu bir devirde salih kalabilenler, Allah'ın dinini
tartışmayanlar ve Kıble ehlini herhangi bir günah sebebiyle tekfir etmeyenlerdir"
buyurdu.
[-] Heysemi der ki:
"Ravilerinden Kesir b. Mervan, Yahya b. Main ve Darekutni'ye göre hadis
uyduran birisidir."
200- Salim'in babasından
bildirdiğine göre kendisi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurduğu nu işitmiştir: "İslam garip olarak başladı ve başlangıçtaki
haline dönecektir. O halde gariplere ne mutlu. Bilin ki, mümin olarak öldüğü
sürece mümin için gariplik yoktur."
Muhammed b. Zeyd b.
Abdillah b. Ömer bunu İbn Ömer'den: "O halde gariplere ne mutlu" sözü
olmadan nakletmiştir. Müslim de bunu bu yolla rivayet etmiştir.
201- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "İslam dini garip olarak başladı ve yine eski garip haline
dönecektir. Yılan nasıl kendi deliğine çekiliyorsa İslam da aynı şekilde
mescitlerin içine çekilecektir."
Müslim Sahih'inde
Muhammed b. Rafi'den rivayet etti. [-]
Müslim 146
202- Ebu Hureyre,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "İslam
garip bir şekilde başladı, başladığı gibi de tekrar garip olacaktır. Garip
olanlara ne mutlu!"
Müslim Sahih'inde İbn
Ebi Ömer'den rivayet etti. [-] Müslim 145
203- Abdullah b. Amr der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken güneş doğdu.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah kıyamet gününde hazineleri güneş gibi olan bir topluluk
getirir" buyurdu. Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Onlar biz
miyiz?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizler için de pek çok hayır vardır, ama sizler değilsiniz. Onlar
dünyanın dört bir tarafından haşredilen fakirler ile muhacirlerdir"
buyurdu.
Yine: "Gariplere ne
mutlu! Gariplere ne mutlu! Gariplere ne mutlu!" buyurdu. "Ey Allah'ın
Resulü! Kim bu garipler?" diye sorulunca: "Çok kalabalık olan
insanların içinde bulunan salih kimselerdir. Bunların kimisi kimisinden sayıca
azdır" buyurdu.
204- Abdullah b. Amr der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'ın
kullarından en çok sevdiği kişiler gariplerdir." "Garipler
kimlerdir?" diye sorulunca şöyle dedi: "Dinlerinden dolayı kaçanlar
olup (kıyamet günü) Allah bunları Meryem oğlu İsa ile birlikte
diriltir." [-] Ahmed b. Hanbel,
Zühd (s. 149)
205- Kesir b. Abdillah el-Müzeni'nin
babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "İslam garip olarak başladı ve başlangıçtaki haline
dönecektir. O halde gariplere ne mutlu." Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Garipler kimlerdir?" diye sorulunca:
"Sünnetimi seven ve Allah'ın kullarına öğretenlerdir" cevabını verdi.
206- Abdullah (b.
Mes'ud), Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
nakleder: "İslam garip başladı ve başladığı şekilde garip olacaktır.
Gariplere ne mutlu." "Ey Allah'ın Resulü! Garipler kimlerdir?"
diye sorulunca ise şöyle buyurdu: "(İslam'a sarıldıkları için)
bulundukları toplum tarafından dışlanan kişilerdir."
(Hadisin metninde geçen)
nuzzd', nezf' kelimesinin çoğuludur. Manası da: "Garip, ailesi ve aşireti
tarafından çıkarılanlardır" şeklindedir. "Gariplere ne mutlu"
sözünden ise Allah rızası için vatanlarından hicret eden muhacirler
kasdedilmiştir.
207- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ümmetimin fesada
uğradığı zamanda sünnetime sarılana yüz şehit sevabı vardır" buyurdu.
208- İbn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"İnsanlar, kişinin
aralarından binebileceği bir deve bile bulamadığı yüz deve gibidir."
Müslim Sahih'inde
Muhammed b. Rafi kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etti. [-] Buhari 6498 ve Müslim 2547
209- Abdullah b. Ömer
dedi ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"İnsanlar deve sürüleri gibidirler, her yüz deveden binmek için bir tane
bile zor bulunur."
Buhari Sahih'inde
Ebu'l-Yeman'dan rivayet etti.
Ezheri'nin Uteybi'den
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözüyle
insanların soy bakımından eşit olduğunu, hiç kimsenin diğerine üstünlüğünün
olmadığını hepsinin de binilmeye uygun olmayan yüzlük develere benzediğini
kasdetmiştir.
Ezherı der ki: Yüce
Allah dünyayı yermiş ve kulları dünyaya dalmaktan sakındırmış ve ibret almaları
için onlara örnekler vermiştir. "Dünya hayatı gökten indirdiğimiz su
gibidir ... "[Yunus 24] ve benzeri ayetler buna örnek verilebilir.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Allah'ın sakındırdığı şeylerden
sakındırır ve onlara zühdü tavsiye ederek şöyle buyurdu:
"Benden sonra
insanlar deve sürüleri gibidirler, her yüz deveden binmek için bir tane bile
zor bulunur." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bununla gerçek
anlamda zahidin ve ahirete rağbet edenin az olduğunu kasd etmiştir.
Ebu Süleyman el-Hattabi
iki manayı da zikrederek şöyle dedi: Bu iki anlama gelir: Bunlardan biri,
insanların dini hükümlerde eşit olması, soy ve makam farkının onları
birbirinden üstün kılamayacağıdır. Tıpkı içinde binilebilecek bir devenin bile
olmadığı yüz deve örneğinde olduğu gibi. İkinci anlamı ise şöyledir: İnsanların
çoğunun eksiği ve cahilliği vardır. Bu sebeple: "Onlarla fazla bir arada
bulunma ve içlerinden ancak faziletli olanlarla arkadaşlık kur. Fazilet ehlinin
sayısı da yüz devenin içinde binilebileceklerin sayısının az olması gibi azdır.
" ... ama insanların çoğu bu gerçeği bilmezler."[A'raf 187], "
... fakat onların çoğu bunu bilmiyorlar"[En'am 111] ayetleri bunun
delilidir. Bizden önce gelenlerin bu hadisi, dünyayı yerme ve uzlet konusunda
zikretmeleri de buna işaret etmektedir.
210- Mirdas
el-Eslemi'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "Salihler bir bir giderler ve geriye arpa veya hurma
döküntüleri gibi değersiz kimseler kalır. Allah ta onlara hiçbir önem
vermez."
Buhari bu hadisi
Sahih'te Yahya b. Hammad'dan rivayet etmiştir.
[-] Buhari 6434
211- Ebu Vail der ki:
"Bu zamanın kuraları (Kur'an hafızları), yünlü ve zayıf olup, şişinceye
kadar tuzlu ottan yiyip su içen koyun sürüsünün bir adamın yanından geçerken onları
beğenmesi, kalkıp baktığında cılız olduğunu görmesi, başka bir koyuna bakınca
onun da aynı olduğunu görmesi, sonra bir başkasına bakınca onun da cılız
olduğunu görüp: "Bunların hiçbirinde hayır yoktur" dediği koyunlar
gibidir."
212- A'meş der ki: Zannedersem
Şakik Ebu Vail: "Bu zamanın insanları, altın gibi görünüp yıkanınca bakır
olduğu ortaya çıkan dirhem gibidir" dedi.
213- İbn Ebi Bekr
el-Varrak der ki: "Uzletten geriye sadece onu temenni edenler kaldı."
214- Hz. Aişe der ki:
Lebid şöyle dedi: "O himayelerinde yaşanılanlar geçip gittiler
Ben ise, uyuz olan
kimsenin derisi gibi değersiz kimseler arasında kaldım Bayağıca ve düşük
şekilde konuşup zevk alırlar Doğruluktan sapmayacak olsa dahi, söz söyleyenleri
ayıplanır."
Sonra Aişe şöyle dedi:
"Peki, Lebid bizim aralarında olduğumuz kişilere yetişseydi ne
derdi?"
Ma'mer der ki:
"Zühd bizim aralarında olduğumuz kişilere yetişseydi ne derdi?"
Abdurrezzak der ki:
Ma'mer, (bir keresinde) "Zühd -Urve -Aişe" kanalıyla aktarıp daha
sonra "Zühd, Aişe' den" diyerek bildirdi, [-] Abdurrezzak 11/246 ve Hattabı, Uzle (s.
81)
215- Hişam b. Urve'nin
bildirdiğine göre babası şöyle dedi: "Hz. Aişe, bu iki beyti çok
söylerdi." Ravi (yukarıdaki) bu beyitleri zikretti ancak: "Ben ise,
uyuz bir neslin derisi gibi değersiz kimseler arasında kaldım" demiştir.
Yine: "Bayağıca ve düşük şekilde birbirinizi yersiniz. Ey Lebıd b. Rabia!
Bu zamana kadar yaşasaydın sana yazık olurdu" Hişam der ki:
Babam: "Ya bir de
Hz. Aişe bu zamana kadar yaşasaydı nasılolurdu!?" dedi.
216- Urve der ki: Hz.
Aişe insanlar arasında en çok şiir nakledenlerdendi ve Lebıd'in şu şiirini
söylerdi: Gölgelerinde yaşanabilecekler gittiler Bense uyuz gibi insanlar
arasında kaldım ihanet ve zevkleri için kavga ederler Doğru söylese de kişiyi
ayıplarlar.
Sonra Hz. Aişe şöyle
derdi: "Lebıd bir de bizim zamanımız da yaşasaydı, acaba ne derdi?"
Biz de: "Eğer Hz. Aişe bizim zamanımızda yaşasaydı acaba ne derdi?"
deriz.
217- Hasan b. İmran
el-Mervezı der ki: Bişr b. el-Haris'in şöyle dediğini işittim: "Gölgesinde
yaşanabilecekler gitti, Ve her kötülüğü reddedenler Ben ise öyle insanlar
içinde kaldım ki
Körün diğer körü haklı
çıkarması gibi birbirlerine yağ çekerler ve süslerler."
218- Bişr (b. el-Haris)
der ki: "Amelleri kabul edilmeye layık adamlar gitti Ve kötü olan her şeyi
reddedenler."
Bişr bundan sonra diğer
beyti de zikretti.
219- Ebu Hureyre;
"İnsanlar çekip gitti, (nasnas) insancıklar kaldı" deyince, ona
"İnsancıklar (nasnas) nedir?" diye sordular. O; "İnsan
olmadıkları halde insanlara benzemeye çalışanlardır" diye cevap verdi.
220- Bu hadis başka bir
kanalla aynısı "İnsanlara benzemeye çalışıp insan olmayan insancıklar
kalacaktır" ibaresiyle rivayet olunmuştur.
221- Abdurrahman b. Ebi
Katade el-Ensarı der ki: Me'mun'un kapısında müzakere ediyorduk. Ebu'l-Mehlul:
"Zaman kaptır. Bozulan bu zamanda yaşayanlardır" deyip şu şiiri
okudu:
Bazılarını örten
g!ysiler görürüm
Eskitilen ve korunmayan
onurlar
Zaman kötüdür derler
Halbuki bozulan onlardır
zaman değiL.
222- Ebu'l-Abbas
Muhammed b. Şadil el-Haşimi şu şiiri söyledi:
İnsanların hepsi zamanı
ayıplıyor
Zamanımızın bizden başka
ayıbı yoktur.
Zamanı ayıplarız. ancak
ayıp bizdedir
Eğer zaman bu ayıpları
söylese bizi yıkardı
Aldatmak için koyun
postu giydik
Bizim yanımıza gelenin
vay haline
Kurtlar birbirinin etini
yemez
Ancak biz açıkça
birbirimizi yiyoruz.
223- Ebu Nuaym der ki:
Hz. Aişe'nin şu şiirini çok beğenirim:
Gölgesinde yaşananlar
göçüp gittiler
Ancak Ebu Nuaym şiiri
şöyle söylerdi:
insanlar göçüp gittiler
Biz ise rezil ve zayıf
insanlar arasında kaldık
Öyle ki uzaktan insan
olduğunu sanırız
Ancak yakından bakılınca
insan değiller
Onlardan bir şey istemek
için her gelişimde
Daha istemeden beni
ümitsizliğe düşürürler
Ve ağlamaya başlarlar
hatta
Onlarda bir şey
kaptırmadan kaçabilmeyi isterim.
224- İshak b. İbrahim
el-Hutulli der ki: el-Atabi'ye şu şiiri okudum:
"Bilin ki zaman
tersine döndü
Tatlısı acı oldu
içindeki herkesi denedim
Ancak hiçbirini iyi görmedim
insanlardan ümidini kes ki
Kimseye köle olmadan hür
yaşayasın. "
225- Hakim Ebu'l-Kasım
Muhammed b. el-Hüseyin el-Cuhemi kendisi için şu şiiri söyledi:
İzzetine düşkün olan ve
zilletten kaçınan
Veya küçük düşürülmeyi
istemeyene söyle
insanlardan kaçın ve
sevdikleri dünyalıktan uzak dur
O zaman izzetle ve
korunarak yaşarsın
Allah'tan kork ve fazlı
ondan iste
Yaratılmışların rızkına
kefil olan Odur.
Ben iffetli yaşamaya
razı olursam Ve yetecek kadar basit rızka Haram kazanca yönelmezsem
Israrla dünya malının
çerçöpüne saldırmazsam Cömert te cimri de Zengin de fakir de Benim için bir
olur Onları aydınlık ve muhtaç olmayan bir yüzle karşılarım Beni bırak ve sen
refah içinde yaşa Ben temiz bir şekilde sabahlayıp şerefle akşamlayayım,
226- Ebü Bekr Muhammed
b. el-Kasım el-Enbari şu şiiri söylemiştir: Zamanın kardeş kılmasıyla
kardeşimdin Zaman geçip gidince açıkça düşmanım oldun Ban sana zamanı
kötülerdim Şimdi senin sebebinle zamanı kötülüyorum Musibet anında senin
yardımını umarken Şimdi senden eman ister oldum,
227- Mansur el-Fakih,
kendine ait olan şu şiiri söylemiştir: insanlar derin bir denizdir
Onlardan uzak durmaksa
gemi Sana nasihatim şudur Sen kendin için tevazuyu seç.
228- Mansur kendisine
ait şu şiiri söylemiştir: Hayatı övdükleri zaman onlara derim ki
Ölümde bilinmeyen bin
faziletten fazlası var Bunlardan biri karşılaştığına karşı emniyette olmaktır
Ve insafsız dostlardan ayrılma vardır.
229- İbrahim (Nehai) der
ki: "Öyle bir zaman gelecek ki; o zamana kurtların zamanı denilecek. O
zamanda köpek olmayanı yiyecekler."
230- Beyhaki der ki:
Bize bildirildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu: "Öyle bir zaman gelecek ki, kişi acizlikle fücur arasında tercih
yapmak zorunda bırakılacak. O zamana yetişen, acizliği fücura tercih
etsin." Ahireti isteyenin acizliği fücura tercih etmesi, başkası
tarafından yenilse bile başkasını yiyen köpek olmaması gerekir.
231- Ebü Hureyre der ki:
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim:
"Öyle bir zaman gelecek ki; kişi acizlik ve fücur arasında tercih yapmak
zorunda bırakılacak. O zamana yetişirsen sen acizliği fücura tercih et."
[-] Ahmed 2/278, 447
232- Ebu Umame der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'a ve ahiret
gününe iman edip benim de Allah'ın Resulü olduğuma şahadet eden; evine bağlı
kalsın ve günahına ağlasın. Allah'a ve ahiret gününe iman edip benim de
Allah'ın Resulü olduğuma şahadet eden; kazançlı çıkması için hayırlı söz
söylesin veya kötü söz söylemeyi bırakıp selamette olsun."
[-] Heysemı der ki:
"Taberanı rivayet etti. Ravilerden Ufeyr b. Ma'dan zayıftır."
233- Ebu Umame'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Müslüman kişinin en güzel ibadetgahı evidir".
234- Ukbe b. Amir der
ki: Bir gün Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rastladığımda ona:
"Kurtuluş neydedir?" diye sordum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Diline sahip ol, evinde otur ve günahlarına ağla"
buyurdu. [-] Tirmizi 2406
235- Ebu'l-Abbas
Muhammed b. Yakub der ki: Ebu'd-Derda Haşim b. Ya'la el-Ensari: şöyle dedi: Bir
kardeşimiz cehennemin korkunç vadilerinden birinde durunca cehennem ona:
"Neden kendini hapsettin?" der. Adam ona şöyle karşılık verir: Şairin
şu şiirini işitmedim:
Ümmet hakkında lYi düşün
Ve yalnızlığa razı ol
insanlar arasında görmüyorum
Denendiğinde bir kuruş
edecek.
236- Ebu Sa'd
Abdurrahman b. Muhammed el-Katib, kendisine ait şu şiiri söyledi:
Hür ve cömert olan
yaşadığı zamandan şikayet edince hayret etme Vakit onun, zaman onun ve yıllar
onundur
237- Cafer b. Muhammed
el-Huldi birçok defa şu şiiri söylemiştir: Kimden yardım isteyeyim. kime sığınayım
Dost nerede. yardımcı nerede Kime verildim. kimde kaldım Mazur görmem istenen
bunlar insan mı. eşek mi
238- Süfyan der ki:
"Hakla beraber ol ve hak ehlinin azlığıyla yalnızlık hissetme,"
239- Süfyan der ki:
"Sen hak yolunu tut. Hak ehli az olsa bile yalnızlık hissetme."
240- Hüseyin b. Ziyad
der ki: Fudayl b. İyad'dan işittiğim şu sözden çok memnun oldum: "Hidayet
ehlinin azlığı sebebiyle hidayet yolunda yalnızlık hissetme ve insanların
çokluğu seni aldatmasın."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Dünyayı Terketmek,
Nefis ve Hevaya Uymaktan Kaçınmak