BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Şafii'nin
Hicaz, Yemen, Mısır, Irak ve Horasan
Alimlerinden
Hadis Aldığı Kişiler
Sülemi'nin naklettiğine
göre, Ebu Hasan Ali b. Amr Bağdad'da İmam Ebu Abdillah Muhammed b. İdris eş-Şafii'nin
hadis aldığı şeyhleri şöyle saymıştır:
Mekke Alimleri
1. Süfyan b. Uyeyne b.
İmran el-Hilali
2. Abdurrahman b. Ebi
Bekr b. Abdillah b. Ebi Muleyke
3. Abdullah b.
el-Muemmil el-Mahzumi el-Mekki
4. Abdurrahman b. Hasan
b. Kasım el-Ezraki el-Gassani
5. İbrahim b. Abdilaziz
b. Abdilmelik b. Ebi Mahzura
6. Osman b. Ebi'l-Kitab
el-Huzai el-Mekki
7. Muhammed b. Ali b.
Şafi'
8. Muhammed b.
Ebi'l-Abbas b. Osman b. Şafi'
9. İsmail b. Abdillah b.
Kustantin el-Mukri
10. Müslim b. Halid ez-Zenci
11. Abdullah b. el-Haris
b. Abdilmelik el-Mahzumi
12. Hammad b. Turayf
13. Fudayl b. İyad
14. Abdulmedd b.
Abdilaziz b. Ebi Revvad
15. Ebu Safvan Abdullah
b. Seyyid b. Abdilmelik b. Mervan b. elHakem
16. Muhammed b. Osman b.
Safvan el-Cumahi
17. Seyyid b. Salim
el-Kaddah el-Mekki
18. Davud b. Abdinahman
el-Attar
19. Yahya b. Süleym
et-Taifi Medine Alimleri
19. Malik b. Enes b. Ebi
Amir el-Asbahi
20. İbrahim b. Sa'd b.
İbrahim b. Abdinahman b. Avf
21. Abdulaziz b.
Muhammed ed-Deraverdi
22. Ebu İsmail Hatim b.
İsmail el-Müzeni
23. Enes b. İyad b.
Abdinahman el-Leysi
24. Muhammed b. İsmail
b. Ebi Fudeyk
25. Abdullah b. Nafi'
es-Saiğ
26. İbrahim b. Muhammed
b. Ebi Yahya el-Eslemi
27. Kasım b. Abdillah b.
Amr el-Umari
28. Abdullah b. Zeyd b.
Eslem
29. Attafb. Halid
el-Mahzumi
30. Muhammed b. Abdillah
b. Dinar
31. Muhammed b. Amr b.
Vakıd el-Eslemi
32. Süleyman b. Amr
Diğer Memleketlerin
Alimleri
1. Hişam b. Yusuf
es-San'ani
2. Mutarrifb. Mazin
es-San'ani
3. Ebu Hanife b. es-Semmak
b. el-Fadl
4. Muhammed b. Halid
el-Cundi
5. Muhammed b.
Abdirrahman el-Cundi
6. Ebu Hafs Amr b. Ebi
Seleme
7. Eyyub b. Suveyd
er-Remli
8. Yahya b. Hassan
et-Tinnisi
9. Ebu Usame Hammad b.
Usame el-Ktifi
10. Mervan b. Muaviye
el-Fezari
11. Ebu Muaviye ed-Darir
12. Veki' b. el-Cerrah
13. Muhammed b. el-Hasan
eş-Şeybani el-Ktifi
14. Abdulvehhab b.
Abdilmedd es-Sekafi
15. İsmail b. İbrahim b.
meyye el-Basri
16. Yusufb. Halid
et-Teymi el-Basri
17. Ömer b. Cubeyr
el-Kadi
18. Ebu Kutn Amr b.
Haysem b. Kutn el-Kutni el-Basri
19. Said b. Mesleme b.
Hişam b. Abdilmelik b. Mervan
20. Said b. Seleme
el-Kelbi, eğer doğru yazılmışsa.
Derim ki: Bu, Müzeni'nin
Şafii'den naklettiği bir hikaye de ravi olarak adı geçen Said b. Seleme b. Ebi
Husam, Ebu'l-Hasan ed-Darekutni'nin dediğine göre:
21. Ebu Sa'd Muaz b.
Musa el-Caferi el-Horasani
22. Abdülkerim b.
Muhammed el-Cürcani Ahmed'in dediğine göre:
23. Ali b. Zabyan
el-Cenbı
24. Muhammed b. Halid
25 Abdullah b. Amr b.
Müslim, cizyeyle ilgili
26. Muhammed b. el-Hasan
el-Macişun ve Medine alimlerinden bir cemaat
Miraslar konusunda Ebu
Abdillah el-Hafız hocamızın belirttiğine göre:
27. Abdullah b.
Mübarek'ten anlardan korunmayla ilgili bir hadis rivayet etti.
28. Ebu Abdillah
el-Horasanı adında bir adamdan rivayet etti.
29. Ebu Ali Hüseyin b.
Ali el-Kerabisı adındaki güvenilir dostundan rivayet etti.
Bazen "güvenilir
biri" diyerek hadis rivayet ederdi, bununla Ahmed b. Hanbel'i kastederdi.
Ahmed b. Hanbel'in oğlu
Abdullah şöyle bildiriyor: Şafii'nin adı zikredilince babamın şöyle dediğini
işittim: "Bizim ondan faydalandığımız kadar, o bizden faydalanmadı."
Abdullah diyor ki:
Şafii'nin kitaplarında, "Güvenilir birisi bana hadis nakletti"
dediklerinin hepsi babamdır.
Rabi b. Süleyman şöyle
naklediyor: Şafii "Güvenilir olan haber verdi... " dediğinde Yahya b.
Hassan'ı kasteder.
Eğer "İtham
edemeyeceğim biri haber verdi... " derse, İbrahim b. Ebi Yahya'yı
kasteder.
Eğer "Bazı
insanlar" derse, Irak ehlini kasteder. Eğer "Bazı dostlarımız"
derse, Hicaz ehlini kasteder.
Derim ki: Şafii
"Bize güvenilir birisi, Ma'mer'den haber verdi" dedi, İsmail b.
Uleyye'yi kastetti, başka yerde böyle dediği için. "Güvenilir birisi Velid
b. Kesir'den haber verdi" dedi, Ebu Usame'yi veya ona nakledeni kastetti.
Velid'den naklettiğiyle Ebu Usame münferit kalır.
Ümmü Seleme'nin
Müzdelife'den ifada gecesiyle ilgili hadiste, "güvenilir birisi Hişam b.
Urve'den haber verdi" dedi. Burada da Ebu Muaviye'yi veya ona nakledeni
kastetmiştir. Bu hadis de Ebu Muaviye bağlantısıyla münferid kalmıştır.
Bu hadiste bir daha
"doğululardan güvendiğim birisi Hişam b. Urve'den haber verdi" diyor.
Hicaz ehli, Iraklılara "doğulular" derler.
Başka bir yerde ise
"güvenilir birisi haber verdi" diyor ve kimi kastettiği konusunda
herhangi bir bilgi bulunmuyor, ancak tahmin ediliyor.
Hocamız Ebu Abdillah
el-Hafız, bu hadis konusunda kendi ictihadını söylemiştir. Ama benim aklıma
yatmadığı için nakletmedim.
Ayrıca Şafii şöyle
derdi: "Hayatta olan birinden hadis nakletme. Yaşayan birinin unutup
unutmayacağından emin olamazsın."
Bu ve benzeri sebeplerle
ihtiyat olarak hayatta olanlardan hadis naklederken isimlerini söylememiş
olabilir.
Mutlaka bilmen gereken
şudur: Kendine göre ismiyle ve haliyle güvenilir olmayan birinden hadis
nakletmemiştir. Delillerini güvenilir olduğu bilinen kişilerden naklettiği
hadislere dayandırmıştır. Bu yüzden kendine göre güvenilir olanların isimlerini
sorgulamamıştır. Hadisle ilgilenen ilim ehli içindeki şöhretiyle yetinmiştir.
İlk dönemde hadisleri
ezberden alıp yazmazlardI.
Şafii, Mısır'da
"Cedid" kitaplarını telif ettiğinde kitaplarının çoğu yanında
değildi. "Kadim" kitaplarını yazarken de kitaplarının çoğu yanında
değildi. Bazen hadisi nakledenin ismi konusunda tereddüt ederdi, fakat
güvenilir biri olduğundan şüphe etmezdi. Bu yüzden "güvenilir birisi"
derdi.
Buna örnek olarak,
Sadakalar bölümünde, "Veki' b. el-Cerrah, Zekeriyya b. İshak'tan
nakletti" dedi ve Muaz b. Cebel'in hadisini zikretti. Zekatın Farziyeti
bölümünde, "Veki' b. el-Cerrah veya güvenilir birisi veya ikisi Zekeriyya
b. İshak'tan nakletti" dedi. Sadakalar bölümünü yazarken tereddüt etmedi,
Veki'den nakletti. Zekatın farziyeti bölümünü yazarken tereddüt etti ve bunu
belirtti.
Başka bir yerde ise
"güvenilir birisi" dedi, Veki'yi, güvenilir birini veya ikisini
kastetti. Hadis ise Veki'den ve başkasından meşhur olmuştur. Naklederken
tereddüt etmesi ona zarar vermez. Allah doğrusunu bilir.
Ahmed diyor ki:
Şafii'nin bunu yapmasında doğru bir geçmişi ve haklı bir çığırı vardır. İşte
alimlerin yıldızı Malik b. Enes, Muvatta'da zekat bölümünde güvenilir kabul
ettiği kimselerden rivayet ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle dedi: "Yağmurun, çeşmelerin ve hayvanların suladığı (ziraat
mahsullerinden öşür) onda bir (zekat alınır), dökme suyla sulanandan öşrün
yarısı (yirmi de bir zekat alınır). "
Alışveriş bölümünde der
ki: Malik'in kendine göre güvenilir kişilerden rivayet ettiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) alışverişte kapara almayı yasaklamıştır.
Muvatta Kitabına, İbn
Dyeyne'nin kitabına ve diğer alimlerin kitabına bakan, buna benzer örnekler
görür. Buna göre Şafii, hadis yazarken bazen rivayet ettiği kimselerin
isimlerini vermemesi ilk veya bidat değil, bir ittibadır.
İşte Sahihayn'ın
sahipleri; Muhammed b. İsmail el-Buhari ve Müslim b. Haccac -Allah ikisine
rahmet etsin- Mürsel hadislerle am el edilmeyeceğine dair görüşleriyle meşhur
olmalarına rağmen, buna benzer örnekler vermişlerdir.
Buhari: kitabının bir
yerinde; "Leys dedi ki, Evzai dedi ki, falan dedi ki..." diyerek bir
alimin adını verir, ancak onu rivayet edenden alan kişinin adını
zikretmemiştir. Yine kitabında bazen; "Muhammed" der babasını
söylemez, "Yezid" der babasını söylemez, "Abdullah" der
babasını söylemez, "Abdurrahman" der babasını söylemez,
"Ahmed" der babasını söylemez, "İshak" der babasını
söylemez, "Hasan" der babasını söylemez veya "Yakub" der
babasını söylemez.
Müslim b. Haccac,
taharet bölümünde; "Leys b. Sa'd, Cafer b. Rabia, el-A'rec ve Umeyr'den
rivayet edildiğine göre ... " der ve Ebu'l-Cehm'in teyemmümle ilgili
hadisini zikreder.
Namaz bölümünde der ki:
Yahya b. Hassan ve Yunus b. Muhammed'in dediklerine göre" der ve senedi
zikrettikten sonra şöyle devam eder:. "Ebu Hureyre'nin rivayetine göre;
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kalkışı ikinci rekattan
sonradır."
Muzaraa bölümünde de;
"Birden çok dostumun naklettiğine göre" der ve Aişe'nin şu hadisini
nakleder: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kapıda kavga sesi
duydu ... "
Alışveriş bölümünde;
"Dostlarımız bana hadis olarak nakletti" diyerek ihtikar (stok) ile
ilgili hadisi nakleder.
Fadail bölümünde
"Ebü Usame ve kendisinden rivayet edenden duyduğuma göre" der ve senedini
zikrederek Ebü Müsa'nın şu hadisini nakleder: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) dedi ki: "Allah bir ümmete merhamet dilediği zaman, peygamberinin
ruhunu kendisinden önce kabzeder ... " hadis devam ediyor-.
Allah daha iyi bilir ama
bunu; yazdırılan hadisin şöhretinden dolayı "güvenilir" dediğinde
kendileri ve hadis yazdırdıkları kimsenin kastedilen isimleri bir şekilde
bilmelerinden dolayı böyle yapmış olabilirler. Ya şartlarına uymayan birisidir.
Veya rivayeti yaptıklarında hayattaydı. Bundan dolayı ismini veya babasının
ismini zikretmemişlerdir. Veya başka bir sebep vardı. Hadisin diğer ravilerle
değil, bu kişi tarafından meşhur olmasına güvenmişlerdir.
Şafii de öyleydi. O da
öyle yaptı. Allah doğrusunu bilir.
Buradan hareketle
günümüz muhaddisleri tarafından konuşmalar genişledikçe genişledi. Onların
hadislerini ne ezberleyebiliyorlar, ne de kitaplarından okuyabiliyorlar.
Kendilerine okunan hadisleri de bilmiyorlar. Üstelik bu okuma dinlemenin
kaynağı olmasına rağmen. Ayrıca hadisler zaten sahih veya sahih ile zayıf
arasında tasnif edilip tedvin edilmiştir. Kitaplara da yazılmış, bu işi de
hadis imamları yapmıştır. Öyle toplamışlar ki ondan bir şeyin kaybolması mümkün
değildir. Bazılarının gözünden kaçsa bile bu, şeriatın sahibinin güvencesi
altındadır. Bugün bu imamların hadisinde olmayan bir hadis getirse ondan kabul
edilmez. Onların yazdığı bir hadis getiren olursa rivayetiyle tek olmaz.
Getirdiği hadisle amel edilebilmesi, başka rivayetin desteğiyle mümkündür. Onun
rivayetinden maksat hadisin, eski ve yeni ravilerle kesintisiz olmasıdır.
Böylece bu ümmete mahsus olan bu büyük şeref, kıyamet gününe kadar devam edecek
ve Peygamberimize (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uzanacaktır.
Burada unutulmaması
gereken şudur: Başlangıçta hadis rivayetleri, nakledenin ağzından dinleyerek
naklediliyordu. Sonra bazıları ihtiyat olarak yazmaya başladılar. Sonra
toplamaya ve rivayetini öğrenmeye başladılar. Sahih olanı zayıf veya illetli
olanlardan ayırmaya başladılar. Bunlar öyle alimler ki; rivayet ederken itina
gösterenlerle hata yapanları ayırabiliyorlardı. Bir harf eklendiğinde veya bir
şey eksildiğinde, bir lafzı değiştirildiğinde anlıyorlar ve ortaya
çıkarıyorlardı. Tarih kitaplarında bunları derlediler. Sonunda bu ümmetin
ilkleri, sonrakilere aydınlık bıraktılar, Elhamdulillah. Kim bu ilimlerin
herhangi biriyle onların yolunu takip ederse, onlara tabi olursa dininde doğru
yolda olur. Allah'ın lütfundan ve kereminden, başarı ve ismet dileriz.
Iraklılardan birisi,
Şafii'ye karşı, Ebu Hanife'nin mezhebinin Ali b. Ebi Talib ve Abdullah b.
Mes'ud'un sözlerine dayandığını ileri sürdüler. Hadis alimlerinin kitaplarından
Ebu Hanife'nin muhalif düştüğü ve onlardan işitmediği hadisleri tahric etti. Bu
da Ebu Abdirrahman elBağdadi'nin kendisinden rivayet ettiği Kitahu's-Siyer'
dedir. Duymadığı veya başkasından duyduğu ama metnini tam olarak bulamadığı
yahut elindekinden daha sağlam bir isnadla nakledilen hadislere ihtiyaç
duymuştu. Bu hadisleri bahsettiği kişilerden duymadığı halde onlardan
nakletmiştir. "Haber verdi, hadis olarak nakletti, işittim" gibi
ibareleri de kullanmadı. Sadece işittiği bir şeyhten nakil yaptığında
işittiğini ifade etti. Bazen arada bir şeyh olduğu halde duymadığı şeyhten
nakiller yaptı. Kendi şeyhinden de hadisi naklettiği kişiden de işittiğinden de
hiç bahsetmiyordu.
Şeyh Ebu'l-Hasan Ali b.
Ömer ed-Darekutni Hafız, bu kitapların bazılarına bakıp, bu şeyhlerin Şafii'nin
hadis naklettiği şeyhlerinden sanmıştır. Ebu Abdirrahman es-Sülemi de bunları
saymıştır.
Ama olayonun sandığı
gibi değildir.
Bu kitaplarda bazen;
A'meş İbrahim' den, İsmail Şafii' den, Said Ebü Ma'şer'den, Şu'be A'meş'ten ve
başkalarından, Süfyanu's-Sevri Ebü İshak ve başkalarından, Hammad b. Seleme
Simak'tan ve başkalarından, Leys b. Sa'd Akil'den şeklinde rivayetler oluyordu.
Ama herkes tarafından
bilinmektedir ki, bunların hiçbirinden hadis duymamıştır. Bu sadece bilginin
onlardan kendisine ulaşmasından ibarettir. Bu kitaptaki, Yahya b. Said
el-Kattan'dan rivayeti de böyledir. Aynı şekilde, Abdurrahman b. Mehdi, Muhammed
b. Ubeyd, Abbad b. Avvam, Muhammed b. Yezid, Yezid b. Harun, Abdullah b. İdris,
Hüşeym b. Beşir, İshak b. Yusuf el-Ezrak ve diğerlerinden yapmış olduğu
rivayetler de böyledir. Rivayetler onlardan kendisine ulaşmıştır, onlardan
dinlemiş değildir.
Kendisinden bizzat
işittiği bir şeyhinden hadis naklederken; "Malik haber verdi, Süfyan haber
verdi, İbn Uleyye haber verdi, Said b. Salim haber verdi, Zenci b. Halid haber
verdi veya falan haber verdi diyordu.
Hadisi doğrudan
işitmediği veya farklı lafızla işittiği bir şeyhinden naklederken işittiğini
zikretmiyordu.
Bütün bunlar onun
anlattığı veya rivayet ettiği şeylere ihtiyati yaklaşımından ve dinine
gösterdiği özeninden kaynaklanıyordu. Allah bizi de onu da bağışlasın ve
merhamet etsin.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: