BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Şafii Hakkında Değerlendirmeler ve Övgüler

 

İslam Alimleri ve İmamlarının Şafii Hakkında Söyledikleri, Bilgisini Takdir ve itiraf Etmeleri, Onu Övmeleri ve Ona Dua Etmeleri

 

Bunlardan birincisi: Ebu Abdillalı Malik b. Enes el-Asbahi, Haremeyn halkının imamı, Allah rahmet etsin.

 

 

Ahmed b. Hanbel'in bildirdiğine göre Şafii şöyle diyor: Ben Malik'e okudum. Okumamı beğenirdi.

 

Ahmed b. Hanbel der ki: Çünkü çok fasih biriydi.

 

Malik'e yaptığı yolculuk bölümünde anlatmıştık. Malik, Şafii'nin sözlerini duyunca kendisine bir müddet baktı. Malik feraset sahibiydi. Ona: "Adın ne?" dedi. "Muhammed" deyince Malik dedi ki: "Ey Muhammed! Allah'tan kork. Günahlardan uzak dur. Senin şamn olacaktır." Şafii: "Evet, şerefle" dedi.

 

Kendisine Muvatta'yı zahiren okuduğunda, ne zaman bırakmak istese, okumasının güzelliğini ve Arapça'sını beğenirdi. Kendisine; "Delikanlı devam et!" derdi. Bu yüzden birkaç günde kitabı ona okumuştu.

 

 

 

Taberi'nin naklettiğine göre Rabi b. Süleyman şöyle diyor: Bir gün Şafii, Malik b. Enes'in önünde oturuyordu. Bir adam Malik'e gelip şöyle dedi: "Ey Ebü Abdillah! Ben kumru satan bir adamım. Bugün bir kumru sattım. Akşam olunca kumrunun sahibi gelip; ''Senin kumrun ötmüyor'' dedi. Kendisiyle tartıştık. Ben de ''Benim kumrum susmaz'' diyerek talak üzerine yemin ettim."

 

Malik; "Sen karını boşamışsın, artık ona dönemezsin" dedi. Adam üzgün bir şekilde çekildi.

Şafii karşısına geçti, o zaman on dört yaşındaydı. Ona; "Sorunu tekrar et, Allah sana merhamet etsin" dedi. Şafii; "Hangisi daha fazla, senin kumrunun ötmesi mi, susması mı?" Adam; "Ötmesi" deyince, Şafii; "Kalk git herhangi bir meselen yok" dedi ve halkasına döndü.

Adam, ülkede meşhur olması ve adının büyüklüğünden dolayı Malik'in karşısına bir daha geldi. Dedi ki: "Ey Ebü Abdillah! Benim soruma bir bak çok sevabın olur" dedi. Malik: "Senin soruna, söylediğimden başka bir cevap bilmiyorum" deyince adam; "Senin halkanda, sana bir şeyolmaz, diye fetva veren biri var" deyince, Malik; "Sana fetva veren kim? Allah sana merhamet etsin" dedi. Adam; "Şu delikanlı" dedi ve Şafii'yi gösterdi. Malik onu azarladı ve utandırdı.

 

Sonra dedi ki: "Delikanlı! Senden farklı bir fetva duydum, nereden çıktı bu?" Şafii: "Ona; kumrunun ötmesi mi çok, susması mı, diye sordum. Ötmesi, dedi" diye cevap verdi. Malik; "Bu daha kötü, susmasının veya ötmesinin fetvanın çözümüyle ne alakası var?" dedi.

Şafii dedi ki: Senin bana rivayet ettiğin hadise göre: Fatıma binti Kays, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Ebü Cehm ve Muaviye beni istediler. Hangisiyle evleneyim?"

 

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Muaviye cılız biridir, malı yoktur.

Ebu Cehm ise asasını omzundan indirmez. ''

 

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ebu Cehm'in, yiyiP içip yatan biri olduğunu biliyordu. Ona mecazen; "Kırbacını indirmez" demek istedi. Araplar da hangi fiil fazla yapılmışsa onu alışkanlık kabul eder. Ben adama; "Senin kumrunun ötmesi mi fazla, susması mı?" diye sorduğumda, ötmesinin fazla olduğunu söylemişti. Bunu Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Kırbacını indirmez" sözüyle kıyasladım. Buradan da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Araplarla akıl seviyelerine göre muhatap aldığını anladım. Onlar da iki fiilden çok yapılanı, devamlı yapılan kabul etmişlerdir.

Malik b. Enes, Şafii'nin bu sözlerine çok şaşırmıştı. Onu herhangi bir şekilde ayıplamadı. Müslim b. Halid ez-Zenci, Şafii'nin sırtını sıvazladı ve şöyle dedi: "Fetva ver! Vallahi fetva verme zamanın gelmiş."

 

Derim ki: Bu hikayenin, Ebu Seleme tarafından, Ümmü Seleme'den nakledildiğine dair hatalı bir görüş vardır. Sahih olan bizim naklettiğimiz gibidir.

 

Şafii de bu sıhhatinden dolayı hadisi, kitaplarının değişik yerlerinde rivayet etmiştir. 

Bunlardan birisi; Ebu Muhammed Süfyan b. Uyeyne el-Hilali'dir.

 

 

 

Süveyd b. Said der ki: Mekke'de, Süfyan b. Uyeyne'nin yanındaydık.

Şafii geldi, selam verip oturdu. İbn Uyeyne hassas içerikli bir hadis rivayet edince, Şafii bayıldı. "Ey Ebu Muhammed! Muhammed b. İdris öldü" dediler. İbn Uyeyne şöyle dedi: "Muhammed ölürse, zamanın en faziletli kişisi öldü demektir."

 

 

 

Amr b. Süfyan es-Seğari, babasının şöyle dediğini naklediyor: Muhammed b. İdris eş-Şafii'yi, İbn Uyeyne'nin yanında otururken gördüm. Yanında oturduğu zaman kadıların oturuşu gibi bağdaş kurup otururdu.

Bir adam İbn Uyeyne'ye: "Burada bazı insanlar var şu görüşteler" dedi. Şafii ve Malik'i kastediyordu. İbn Uyeyne dedi ki: "Bu şekilde konuşanların bana gelmesinden hoşlanmam."

Şafii, İbn Uyeyne'ye dedi ki: "Ey Ebu Muhammed! Bu senin mesleğin, senin mesleğin hadistir. Bu da görüş ehline aittir."

 

Böyle deyince Süfyan sustu, başıyla onayladı. Ondan sonra İbn Uyeyne her zaman ona değer verip ikramda bulundu.

 

 

 

Ebu Yahya Zekeriyya b. Yahya es-Saci'nin kitabında okuduğuma göre Süfyan b. Uyeyne, kendisine tefsir veya fetva ile ilgili soru geldiğinde, Şafii'ye dönüp; "Bu delikanlıya sorun" derdi.

Bunu, Ebu Abdillah el-Hafız da Zekeriyya'dan naklederek zikreder.

 

 

 

Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin kitabında okuduğuma göre, Ali b. el-Medini şöyle diyor: Şafii dostum idi. Onunla İbn Uyeyne'nin yanında tanıştım. İbn Uyeyne ona değer verir ve överdi.

 

 

 

İbrahim b. Muhammed eş-Şafii anlatıyor: İbn Uyeyne'nin meclisindeydik, yanında da Şafii vardı. İbn Uyeyne, Zühri'den Ali b. elHüseyin'in şu hadisini nakletti: Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adam uğradı, yanında eşi Safiyye vardı. Ona: "Çekinme gel, bu benim eşim Safiyye'dir" dedi.

 

İbn Uyeyne hadisi naklettikten sonra Şafii'ye; "Bu hadisin hükmü nedir?" diye sordu.

Şafii dedi ki: "Eğer insanlar Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iftira atarlarsa, iftiralarından dolayı kafir olurlar. Fakat Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisinden sonra gelenleri terbiye edip; "Şu durumda olursanız, şöyle yapın ki, kimse sizin hakkınızda suizanda bulunmasın" demek istemiştir.

 

Bu cevap üzerine İbn Uyeyne, Şafii'ye şöyle dedi: "Allah seni hayırla mükafatlandırsın. Senden ancak sevineceğimiz şeyler sadır olmaktadır. "

 

 

 

Aynı hadisi Zekeriyya b. Yahya es-Sad de İbrahim b. Muhammed eşŞafii'den rivayet eder. Süfyan'ın, "kuşları rahat bırakın" hadisinde, Şafii'nin görüşünü kabul etme bahsinde geçmişti.

 

 

 

Humeydi der ki: Şafii hastalandığında, İbn Uyeyne onu üç defa ziyaret etmişti.

Bunlardan bazıları, İbn Uyeyne ile birlikte Mekke fıkıh alimleri; Müslim b. Halid, Said b. Salim, Abdulmedd b. Abdilaziz b. Ebi Revvad ve diğerleridir, Allah onlara rahmet etsin.

 

 

 

Buvayti, Humeydi'nin şöyle dediğini nakleder: Süfyan b. Uyeyne, Müslim b. Halid, Said b. Salim, Abdulmedd b. Abdilaziz ve Mekke halkının ileri gelenleri, Şafii'yi anlatırlar ve eskiden, küçüklüğünden beri; zeki, akıllı ve özen sahibi olduğunu bizzat bilirlerdi ve "Cahillik yaptığını görmedik" derlerdi.

 

 

 

Humeydi'nin naklettiğine göre Müslim b. Halid, Şafii hakkında şöyle diyor: "Vallahi artık fetva vermen lazım." O zaman henüz on beş yaşındaydı. 

Onlardan biri de Yahya b. Said Ferruh el-Kattan, zamanının hadis imamı, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Haris b. Sureye en-Nakkal, Yahya b. Said'in şöyle dediğini naklediyor: Ben özellikle Şafii için Allah'a dua ediyorum.

Davud b. Ali el-Isbehani de bu hadisi Haris'ten nakleder. Daha önce, Risale Kitabını Şafii'ye arz ettiğini nakletmiştik. Orada: "Ondan daha akıllı ve zeki kimse görmedim" diyordu. 

 

 

 

Yahya b. Main'in naklettiğine göre Yahya b. Said der ki: "Kırk seneden beri, namazlarımda Şafii için Allah'a dua ediyorum."

Başka bir rivayette Yahya b. Main, Yahya b. Said'in şöyle dediğini naklediyor: "Dört seneden beri, namazlarımda Şafii için Allah'a dua ediyorum."

Sahih olan budur, birincisi yanılgıdır.

Onlardan birisi de Ebu Said Abdurrahman b. Mehdi b. Hassan elAnberi, kendi döneminde hadis ve fıkıh ilimlerinin ileri gelenlerinden. Şafii'ye mektup yazıp, ondan kendisi için Meani'l-Kur'an ile ilgili bir kitap yazmasını istemiş. İçine hadis tekniklerini, icmanın sahih olmasının şartlarını, Kur'an ve sünnette nasih ve mensühu açıklamasını eklemesini de istemişti.

 

 

 

Şafii onun için er-Risale'yi hazırlamıştır. Bunun üzerine Abdurrahman şöyle der: "Şafii için dua etmediğim namaz yoktur."

Cafer'in bildirdiğine göre amcası Ebu Sevr; "Abdurrahman b. Mehdi, Şafii'ye mektup yazdı. .. " diyerek hadisi nakleder. Ancak orada "hadislerin kabul şartları" ibaresini de eklemiştir.

 

 

 

Ebu Süleyman'ın naklettiğine göre Haris b. Sureye şöyle dedi: Şafii'nin er-Risale Kitabını, Abdurrahman b. Mehdi'ye ben götürdüm. Onu benimle ona gönderdi.

Daha önce, kendisini ve er-Risale kitabını beğenmesini anlatan başka hikayeleri anlatmıştık.

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Saci'nin kitabında okuduğuma göre Ebu Abdirrahman el-Kattan şöyle diyor: Abdurrahman b. Mehdi'ye Şafii'nin er-Risale kitabı geldiğinde oradaydım. Onu okudu ve şöyle dedi: "Bunlar, zeki bir adamın sözleridir."

 

 

 

Amr b. el-Abbas der ki: Abdurrahman b. Mehdi'ye; "Şafii, mürted olandan miras alınmayacağı görüşünde" dedim. Abdurrahman dedi ki: "Şafii zeki bir genç, çünkü Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''İki dinin mensupları birbirlerine mirasçı olamazlar'' buyurmuştur."

 

Onlardan biri de Ebu Abdillah Muhammed b. el-Hasan eş-Şeybanı, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Sad'nin kitabında okuduğuma göre, Muhammed b. el-Hasan şöyle diyor: "Biri bir gün bize muhalefet edip, muhalif olduğu konuyu aleyhimize ispat ederse muhakkak Şafii olur."

 

Kendisine; "Neden?" diye sorduklarında şöyle dedi: "Sağlam ve ısrarlı, soru sorma ve dinleme metodundan dolayı."

 

Daha önce, bunlardan her birinin, Şafii'yi takdir edip değer vermesinden bahsetmiştik. Ayrıca Şafii, Harun er-Reşid'in yanından çıkarken, kadı Ebu Yusufun kendisine haber gönderdiğini zikretmiştik. Selam gönderip şöyle demişti: "Kitaplarını yaz, bu zamanda kitap yazmaya layık olan ilk kişisin,"

 

Onlardan bazıları Yahya b. Hassan et-Tinnisı ve Eyyi'ıb b. Suveyd erRemll, Allah ikisine de rahmet etsin.

 

 

 

Rabi b. Süleyman der ki: İbn Herem, Şafii ve hadis çi Eyyüb b. Suveyd için hazırlık yaptı. Şafii bazı hadisler seçti. Eyyüb b. Suveyd bu hadisleri Şafii'ye okudu, ben de dinliyordum. Eyyüb b. Suveyd'in şöyle dediğini işittim: "Bu adamı; yani Şafii'yi görünceye kadar kendimi yaşamış saymıyorum."

 

Yahya b. Hassan ise, Şafii'nin evine gelip önümde ona hadis okudu.

Şafii'nin okuması için seçtiği hadisleri de dinledim.

 

 

 

Rabi b. Süleyman, Eyyüb b. Suveyd'in şöyle dediğini naklediyor: "Şafii'yi görünceye kadar kendimi yaşamış saymıyorum."

 

 

 

Ahmed b. Muhammed b. Ali b. Cabir et-Tinnisi'nin hocalarından naklettiğine göre Şafii Tinnis'e geldiğinde, Yahya b. Hassan'a misafir oldu, kendisi zenginlerdendi. Aşçısı bir yemeği haftada bir defadan fazla pişirmezdi. Şafii aşçıya beğendiği bir yemeği tekrar pişirmesini söyledi. Yemek sofraya geldiğinde, Yahya b. Hassan'ın yüzü değişti. Şafii: "Ona bunu pişirmesini ben söyledim" deyince rahatladı ve aşçıya dönüp şöyle dedi: "Ağırlamamızda Ebü Abdillah eş-Şafii'yi memnun etmene teşekkür olarak, Allah rızası için özgürsün."

 

 

 

Buvayti'nin naklettiğine göre Yahya b. Hassan her zaman; "Şafii gibisini görmedim" derdi.

Ayrıca Şafii'yi çok severdi. Pustat'a geldi ve "Şafii'ye selam vermeye geldim. Allah ondan razı olsun ve memnun etsin" dedi.

Onlardan biri de Ali b. Abdillalı b. Cafer b. el-Medini, kendisi hadis alimlerindendir.

 

 

 

İki ayrı kanalla Muhammed b. Yaküb b. el-Pereci, Muhammed b. Ali b. el-Medini'nin şöyle dediğini nakleder: Babam bana; "Şafifnin söylediği tek bir harfi kaçırma, yaz. Kesinlikle onda marifet vardır.

 

 

 

Muhammed b. Yakub el-Pered'nin naklettiğine göre Ali b. el-Medini şöyle diyor: Şafii'den er-Risale'yi yazdım ve babama getirdim. Babam bana dedi ki: "Bu adamın dolu kaplarında bir şey bırakma, yaz."

Sonra Abdurrahman b. Mehdi'ye gittim, çok beğendi. Sonra Şafii onu yazdı ve Abdurrahman b. Mehdi'ye hediye etti.

 

Hadisi böyle buldum, isnadından Muhammed b. Ali el-Medini'nin adı düşmüş gibi görünüyor.

Onlardan biri de Ebu Zekeriyya Yahya b. Main el-Bağdadi, hadis alimlerinin ileri gelenlerinden. Allah rahmet etsin.

 

 

 

Muhammed b. İbrahim el-Buşenci şöyle haber veriyor: Yahya b. Main'e: "Şafii'nin kitaplarını kimden yazayım?" diye sorduğumda "Rabi' den" dedi. Bu, Mısır'agidişimden önceydi.

Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin kitabında, Ebu Ahmed Hamid b. Muhammed rivayetiyle bu şekilde okudum.

 

 

 

Üç farklı kanalla Haşim b. Mersed et-Taberani'nin naklettiğine göre Yahya b. Main şöyle diyor: "Şafii çok doğru biridir."

 

 

 

Za'ferani der ki: Yahya b. Main'le bir cenazedeydik. Kendisine; Ey Ebu Zekeriyya! Şafii hakkında ne diyorsun?" dedim. Şöyle dedi: "Boş ver, ne diyelim. Yalan söylemek mecburiyetinde kalsa bile, kişiliği yalan söylemesine mani olur."

Onlardan biri de Ebu Reca Kuteybe b. Said el-Bağlani, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Ebu Abdillah el-Buşenci'nin naklettiğine göre Ebu Reca Kuteybe b. Said şöyle diyor: "Şafii imamdır."

 

 

 

Temim b. Abdillah er-Razi, Kuteybe b. Said'in şöyle dediğini naklediyor: "Sevd ölünce vera öldü. Şafii ölünce sünnetler öldü! Ahmed b. Hanbel ölünce bidatler ortaya çıkar."

 

 

 

Zekeriyya es-Sad'nin kitabında okuduğuma göre Kuteybe b, Said; "Şafii'yi Mekke'de gördüm" dedikten sonra, münazarasıyla ilgili bir hikaye anlattı. Sonra şöyle dedi: "Eğer sözleri bana ulaşsaydı yazardım. Gözlerim ondan daha mükemmelini görmedi."

Onlardan biri de Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam, din ilimlerine vakıf olmasıyla birlikte edebiyatçıların imam!. Allah ondan razı olsun.

 

 

 

Ali b. Abdulaziz el-Beğavi'nin Mekke'de naklettiğine göre; Ebü Ubeyd b. Sellam şöyle diyor: Şafii'den daha zeki, daha muttaki, daha fasih ve daha faydalı görüşleri olan bir adam asla görmedim. Allah ondan razı olsun.

 

 

 

Ali b. Osman ve Hafs el-Verrak'tan Ebu Ubeyd'in şöyle dediğini nakletmiştik: "Kesinlikle Şafii'den daha akıllı bir adam görmedim."

Zekeriyya es-Sad kitabında Ahmed b. Abbas'tan rivayet ederek nakletti.

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Sad'nin kitabında okuduğuma göre Rabi b. Süleyman şöyle diyor: Ebu Ubeyd Kasım b. Sellam bana geldi ve benden Şafii'nin kitaplarını aldı.

Onlardan biri de Ebu Abdillah Ahmed b. Muhammed b. Hanbel b. Hilal eş-Şeybani, önder (mezhebin) imam, Allah razı olsun.

 

 

 

İshak b. Raheveyh şöyle haber veriyor: Ahmed b. Hanbel beni Mekke'de gördü. Dedi ki: "Gel sana gözünün görmediği bir adam göstereyim." Beni getirdi ve Şafii'nin karşısına çıkardı.

 

 

 

İslam'da önemli bir yeri olan İbrahim b. Muhammed el-Kufi anlatıyor: Şafii'yi Mekke'de fetva verirken gördüm. İshak b. İbrahim el-Hanzali ve Ahmed b. Hanbel'i de orada gördüm. Ahmed b. Hanbel İshak'a dedi ki: "Ey Ebü Yaküb! Gel sana daha önce benzerini görmediğin bir adam göstereyim."

 

İshak ona; "Gözüm benzerini görmedi mi?" dedi. Ahmed; "Evet" dedi, onu getirdi ve Şafii'nin karşısına durdurdu. Sonra ona; "Söylediklerini dinle" dedi.

İnsanlar dağılınca Ahmed, İshak'a: "Nasıl buldun?" dedi. "Evet, bu adam dediğin gibi, fakat beş yerde hata ettiğini tespit ettim. Yaklaşık iki yüz mesele hakkında fetva verdi, beşinde hata yaptı. Ahmed b. Hanbel ona: "Allah'a şükretmiyor musun? Bir adam dediğin kadar fetva veriyor ve sana göre beş hata yapıyor. Üstelik bu adam Hicazlı, ona Süfyan'dan,

 

 

 

Mansür, İbrahim, Alkame ve Abdullah'tan hadis nakletsen, kendilerine göre aslı olmayanla amel etmezler."

Sonra Şafii ve İshak'ın Mekke evlerinde yaptıkları münazara hikayesini zikreder. Biz daha önce bunu Kitabu'l-Ma'rife'de nakletmiştik.

 

 

 

Zekeriyya es-Saci'nin kitabında okuduğuma göre, Yahya b. Main şöyle dedi: Şafii geldiğinde, Ahmed b. Hanbelona gidilmesini yasaklamıştı. Bir gün onu gördü, Şafii katırına binmişti, kendisi de arkasından yürüyordu. Ona dedim k: "Ey Ebü Abdillah! Bizi ondan uzak tutmaya çalışıyorsun, sen neden onun arkasından gidiyorsun?" Dedi ki: "Sus! Katın takip etsen bile faydalanırsın."

 

 

 

Ahmed b. Hanbel'in oğlu Salih şöyle bildiriyor: Şafii merkebine binmişti, babam solunda yürümeye başladı. Şafii merkebin üzerinden onunla müzakere ediyordu. Bu durum Yahya b. Main'e ulaşınca, babama haber gönderip şöyle dedi: "Eğer merkebin öbür tarafında olsaydın senin için daha iyi olurdu."

Anlatım, bu veya bu manada bir şeydi.

 

 

 

Muhammed b. Ubeydillah da Ahmed b. Hanbel'in oğlundan bu hadisi nakletmiştir. Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin kitabında okuduğuma göre, Salih b. Ahmed şöyle dedi: Bir gün Şafii hasta olduğu için babamı ziyarete gelmişti. Babam hemen fırlayıp onu iki gözünün arasından öptü. Sonra bir yere oturtup karşısına oturdu. Bir müddet ona sorular sordu.

Şafii kalkıp hayvanına binmek isteyince, babam kalkıp hayvanını tuttu, sonra onun yanında yürümeye başladı. Bu durum Yahya b. Main'e ulaşınca babama haber gönderip şöyle dedi: "Sübhanallah! İş Şafii'nin katırının yanında yürümeye mi vardı?" Babam ona dedi ki: "Sen de katınn diğer tarafında yürüseydin faydalanırdın."

Sonra babam şöyle dedi: "Kim fıkıh öğrenmek isterse bu katınn kuyruğu nu koklasın."

İbn Meni' de Salih b. Ahmed'in, buna benzer bir olayı babasından naklettiğini zikreder.

 

 

 

Salih b. Ahmed der ki: Babam bir konuyu anlatırken dedi ki: Birden fazla imam bu görüşü benimsemiştir, bunlardan biri de Şafii' dir. Allah rahmet etsin.

 

 

 

Fadl b. Ziyad'ın bildirdiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle dedi: "Bu sizin görüşlerinizin hepsi veya çoğu Şafii' dendir. Kırk (veya otuz) senedir, Şafii için dua ve istiğfar etmeden uyumadım."

 

 

 

Şafii'nin oğlu Muhammed'in naklettiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle diyor: "Kendileri için dua ettiğim altı kişi vardır. Bunlardan birincisi Muhammed b. İdris eş-Şafii'dir."

 

 

 

Ahmed b. el-Leys'in bildirdiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle diyor: "Kırk seneden beri, namazlarımda Şafii'ye dua ederim. "Allahım! Beni, anne babamı ve Muhammed b. İdris eş-Şafii'yi affet" diyorum. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadisine, ondan daha fazla tabi olan yoktur."

 

 

 

Zekeriyya'nın kitabında gördüğüme göre bu hadisi Humeyd b. er-Rabi, Ahmed b. Hanbel'den naklediyor ve şunu ilave ediyor: Şafii döneminde, İslam'a Şafii'den daha fazla faydalı olan kimseyi bilmiyorum.

Ardından namazlardan sonra yaptığı duasını zikreder.

 

 

 

İki farklı isnadla Muhammed b. Abdirrahman ve başka bir isnadla Fadl b. Ziyad el-Kattan' ın bildirdiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle diyor: "Eline kalem ve divit alıp, Şafii'den etkilenmeyen kimse yoktur."

 

 

 

Sünnetin terzisi (Hayyatu's-Sünne) olarak bilinen Ebü Cafer'in bildirdiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle dedi: Humeydi bana: "Ey Ebü Abdillah! Sen Şafii'yle oturuyor musun?" diye sordu. "Neden onunla oturmayayım? Sen Onunla oturdun mu?" dedim. "Hayır" dedi. Ona dedim ki: "Git ve onunla otur, onunla konuştuğunda anlayacaksın."

Onunla oturup konuştuktan sonra bana geldi ve şöyle dedi: "Ey Ebü Abdillah! Bu adam hakkında çok yanlış düşündük."

 

 

 

Mahfüz b. Ebi Tevbe anlatıyor: Mekke'deydik, Ahmed b. Hanbel Şafii'nin yanında oturuyordu. İbn Uyeyne hadis nakletti. Ahmed' e: "Ey Ebü Abdillah! İbn Uyeyne hadis nakletti" dedim. Ahmed bana: "Bu kaçar, ama diğeri kaçmaz" dedi ve Şafii'nin yanına oturdu.

 

 

 

 

Muhammed b. el-Fadl el-Bezzaz, babasının şöyle dediğini naklediyor: Ahmed b. Hanbel'le hacca gittim. Mekke'de aynı yerde (veya evde) konakladık. Ebu Abdillah yani Ahmed b. Hanbel erkenden çıktı, ben de onunla çıktım. Sabah namazını kıldıktan sonra, oturanları dolaştım ve Süfyan b. Uyeyne'nin meclisine vardım.

 

Ebu Abdillah'ı bulmak için halka halka geziyordum. Sonunda, genç bir bedevinin yanında otururken buldum. Üzerinde boyanmış elbiseler, başında da sarık vardı. Sıkışıp Ahmed b. Hanbel'in yanına oturdum. Ona dedim ki: "Ey Ebu Abdillah! İbn Uyeyne'yi ve yanında Zühri, Amr b. Dinar, Ziyad b. İlaka ve tabiundan Allah bilir ne kadar insan varken bıraktın."

Dedi ki: "Sus! Bir hadisi çıkarken kaçırırsan inerken bulursun, ayrıca senin dinine, aklına ve anlayışına da zararı olmaz. Ama bu delikanlının zekasını kaçırırsan, korkarım kıyamete kadar onu bulamazsın. Allah'ın Kitab'ını bu Kureyşli delikanlıdan daha iyi anlayan kimse görmedim."

 

"Kim bu genç?" diye sordum. "Muhammed b. İdris eş-Şafii" dedi.

 

 

 

Muhammed b. Müslim b. Vare anlatıyor: Mısır'dan gelince Ebu Abdillah Ahmed b. Hanbel'e hal hatır sormaya geldim. Bana: "Şafii'nin kitaplarını yazdın mı?" diye sordu. "Hayır" dedim.

Bana dedi ki: "Yazık ettin, Şafii'yle oturup kalkıncaya kadar (ahkamda) geneli özelden, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadisinin nasihini mensuhundan ayıramadık."

 

Bu sözler üzerine Mısır'a dönüp onları yazdım.

 

Ebu'l-Kasım b. Meni', Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediğini naklediyor: "ilim, ehline karşı kilitlenmişti. Allah, Şafii'yle onu açtı."

 

 

 

Humeyd b. Zenceveyh haber veriyor: Ahmed b. Hanbel'e: "Şafii'nin rehin hakkındaki kavline ne diyorsun?" diye sordum. Dedi ki: "Ona muhalefet edene şaşarım."

 

 

 

Başka bir isnadla Humeyd b. Zenceveyh'in bildirdiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle diyor: "Rehin konusunda ŞafÜ'ye muhalif olana şaşarım."

 

 

 

Ebu Bekr el-Mervezi şöyle haber veriyor: Ahmed b. Hanbel bana dedi ki: Eğer sana bir mesele gelirse ve hakkında hadis yoksa Şafii'nin görüşüyle fetva ver.

 

 

 

Eyyüb b. İshak'ın bildirdiğine göre Ahmed b. Hanbel şöyle diyor: "Hiç kimse Şafii kadar az bir hatayla konuşmadı ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetiyle amel etmedi. Allah ondan razı olsun ve memnun etsin."

 

 

 

Müslim b. el-Haccac haber veriyor: Ahmed b. Hanbel dedi ki: "Şafii, insanların en fasih konuşanıydı."

Ona: "Yaşı var mıydı?" diye sordum. "Yaşlı değildi" dedi. Ona dedim ki: "Mus'ab ez-Zübeyri, ''O, benden dört veya beş sene daha büyüktür'' demişti."

Ahmed b. Hanbel dedi ki: "Öyleydi, büyük değildi."

Ahmed, Şafii'nin şöyle dediğini rivayet ediyor: "Ben Malik'e okudum, okumamı beğenirdi."

Ahmed der ki: Çünkü fasih biriydi.

 

 

 

Ali b. Ahmed b. en-Nadr el-Ezdi'nin naklettiğine göre Ebü Abdillah Ahmed b. Hanbel'e, Muhammed b. İdris eş-Şafii'yi sorduklarında şöyle dedi: "Allah onu bize lütfetti. Şafii gelinceye kadar biz insanların sözlerini öğrenip kitaplarını yazıyorduk. Onun sözlerini işitince, onun başkalarından daha alim olduğunu anladık. Günler ve geceler boyu onunla oturup kalktık, ondan hayır dışında bir şey görmedik. Allah rahmet etsin."

Ebü Galib diyor ki: Bir adam gelip ona dedi ki: "Ey Ebü Abdillah!

Yahya b. Main ve Ebü Abdillah (Şafii'yi Şia'ya mensup saydıklarından) onu kabul etmiyorlar."

Ahmed dedi ki: "Onların ne dediğini bilmiyorum, vanahi ondan hayır dışında hiçbir şey görmedik ve duymadık."

 

Sonra Ahmed etrafındakilere şöyle dedi: "Allah size merhamet etsin!

Şunu bilin ki, ilim ehlinden birine Allah bir ilim nasip ettiğinde ve akranını ve benzerlerini bundan mahrum ettiğinde; hemen onu kıskanıp olmadık iftiralar atarlar. İlim ehlinin ne kadar kötü bir huyudur!

 

Derim ki: Daha önce Ahmed'in Yahya b. Main ile münazarasını zikretmiştik. Yahya b. Main'in, Ali b. Ebi Talib'in isyancılarla savaşmasını delilolarak kabul ettiği için Şafii'yi Şiilikle itham etmesini ve Ahmed'in onu savunmasını anlatmıştık.

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Sad'nin kitabında okuduğuma göre Hasan b. Muhammed ez-Za'ferani şöyle diyor: Şafii'nin meclisine gidip de Ahmed b. Hanbel'i görmediğim kesinlikle vaki değildir.

Ahmed b. Hanbel, senin bana yakın olmandan daha yakındı. Senin kapı koluna tutunmana benzerdi.

Onlardan biri de Ebu Yakub İshak b. İbrahim el-Hanzali, zamanının hadis imamlarından, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Tirmizi'nin naklettiğine göre İshak b. Raheveyh şöyle diyor: Sevri, Evzai, Ebu Hanife ve Malik; Rey ile ne kadar görüş bildiren olduysa, Şafii'nin ondan daha fazla mensubu ve daha az hatası olmuştur.

Hüseyin b. Muhammed ed-Darimi de Abdurrahman b. Muhammed'den aynı sözü nakletmiş, ancak Sevri'den bahsetmemiştir.

 

 

 

Ebu Abdillah el-Buşenci der ki: İshak b. Raheveyh benimle Şafii'nin sözlerini müzakere ederken şöyle dedi: "Kendisi sağlam sözlüdür."

 

 

 

İki ayrı isnadla İshak b. Raheveyh şöyle diyor: "Şafii imamdır."

 

 

 

Ebu Abdirrahman en-Nesai bildiriyor: İshak b. Raheveyh dedi ki: "Şafii alimlerin hatibidir."

Nesai diyor ki: "Sen bunu İshak'tan mı duydun?" dedim, hayır Ubeydullah b. Fadale ondan naklettt dedi.

Onlardan biri de Kadı Yahya b. Eksem.

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Sad'nin kitabında okuduğuma göre Cafer b. Muhammed'in ve başka bir isnadla Ebu'l-Fadl b. Ebi Nasr'ın anlattığına göre İbn İdris, Yahya b. Eksem'e, Ebu Bekr el-Asamm'ı sordu. O da: "O, öğretmen bir yazardır, bir şeyi söyler, sonra vazgeçer" dedi.

Bişr el-Merisi'yi sorunca; "O kavgacıdır" dedi. Şafii'yi sorunca da şöyle dedi: "Şafii'den daha zeki bir insan görmedim. O büyük bir beyindi."

Ebu İshak İbrahim b. Muhammed eş-Şafii, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Ahmed b. Amr b. Ebi Asım en-Nebil der ki: Ebu İshak İbrahim b. Muhammed'in yanında Muhammed b. İdris eş-Şafii'nin adı geçince; "O, benim amcamın oğludur" dedi. Onu övdü, ilimdeki kadrini ve değerini anlattı.

Onlardan biri de Süleyman b. Davud eş-Şazekuni.

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Saci'nin kitabında okuduğuma göre Bedr b. Muhammed şöyle diyor: Süleyman b. eş-Şazekuni bana dedi ki: "Şafii'nin görüşlerini yaz, sonra çıkıp Ebu Sevr'in görüşlerini yaz. Bu bildiğimiz dostlarımızın mezhebidir. Sonra Ebu Sevr'e git, elinden kaçmaz."

 

Onlardan biri de Abdullah b. Abdilhakem el-Masri.

 

 

 

Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin kitabında okuduğuma göre Abdurrahman b. Abdillah b. Abdilhakem, Şafii' nin adı geçince şöyle dedi: Babam Abdullah b. Abdilhakem: "Bu adam gibisini görmedim" derdi.

 

 

 

Yine onun kitabında okuduğuma göre Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem şöyle diyor: Şafii, Mısır'a geldi, o zaman kitaplarını yazmıştı. Babam bana biraz kağıt verdi ve şöyle dedi: "Bununla Kureyşlilere git, onun Kur'an hükümleriyle ilgili sözlerinden, sana bir şeyler yazmalarım iste. Ondan daha iyi hüküm çıkaran kimse görmedim."

Ben gidip kağıdı verdim, ona yazmaya başladı. Şafii vefat edince, kağıtların bize verilmesini vasiyet etti, bize getirdiler. Bir kısmı Kur'an hükümleriyle ilgili ve kendi el yazısıyla yazılmıştı. Onlar hala bizdedir.

 

 

 

 

 

 

IRAKLI ÖGRENCİLERİ

 

Onlardan birisi Ebu Sevr İbrahim Halid el-Kelbi

 

Sonradan Mekke sakini olan Ebu Osman'ın, kitabından naklettiğine göre Ebu Sevr şöyle dedi: İshak b. Raheveyh, Hüseyin el-Kerabisi ve birkaç Iraklı kişi, Şafii'yi görünceye kadar bidatimizi terk etmemiştik.

 

 

 

İshak b. Sa'd b. Hasan b. Süfyan'ın de desin den naklettiğine göre, Ebu Sevr şöyle diyor: Şafii gibisini görmedim. Allah ondan razı olsun. Şafii de kendisi gibi birini görmemiştir.

 

 

 

Muhammed b. İbrahim el-Müzekkir der ki: Hasan b. Süfyan'a dedim ki: Ebu Sevr; "Şafii bana "Ebu'l-Bakar" diye takılırdı" dedi: Hasan doğruladı ve "Doğru" dedi.

Onlardan biri de Hasan b. Muhammed es-Sabbah ez-Za'feran'i, Allah rahmet etsin. Şafii'nin Kadim kitaplarının ravisi.

 

 

 

Farklı iki isnadla İbrahım b. Mahmud, Za'ferani'nin şöyle dediğini naklediyor: "Şafii gibi faziletli, şerefli, cömert, muttaki ve alim kimse görmedim."

 

 

 

Ebu Said b. el-A'rabi'nin bildirdiğine göre Za'feranı şöyle diyor: "Divit taşıyıp Şafii'ye minnettar olmayan kimse yoktur."

 

 

 

Ahmed b. Ravh el-Bağdadl'nin bildirdiğine göre Za'feranı şöyle dedi: "ŞafiI'nin (dil konusunda) yanıldığını asla görmedim. Ona okunan bütün şiirleri bilirdi."

Derim ki: Hasan b. Muhammed ez-Za'feranı edebiyat ehlindendi.

 

 

 

Zekeriyya es-Sad'nin kitabında okuduğuma göre Za'feranı şöyle diyor: ŞafiI bir deryadan başka bir şey değildi. Başladığı zaman, soran biri de olursa deniz gibi taşardı. Onlardan biri de Ebu Ali Hüseyin b. Ali el-Kerabisı, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Muhammed b. Harun b. Abdilhalik, Hüseyin b. Ali el-Kerabisi'nin şöyle dediğini naklediyor: "Şafii gibisini görmedim. Şafii de kendi gibi kimse görmemiştir."

 

 

 

Dubeys der ki: Mescid'e Ahmed b. Hanbel'in yanındaydım. Hüseyin elKerabisi geçti, yanına varıp; "Şafii hakkında ne diyorsun?" dedim. Şöyle cevap verdi: "Şafii'den duyuncaya kadar, Kitab nedir, sünnet nedir, icma nedir bilmezdik."

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Saci'nin kitabında okuduğuma göre Hüseyin b. Ali haber veriyor: Mus'ab ez-Zübeyri, Şafii'ye gelip; "Sana Huzelilerin şiirlerinden okuyayım mı?" dedi.

 

 

 

Mus'ab ne zaman gitse, Şafii'nin fasih dilinden dolayı ona şiir okurdu. Hüseyin der ki: "Şafii'den daha fasih ve daha saf konuşan kimse görmedim."

Nahivle uğraşanlar da şöyle diyor: "Şafii'nin bir defa yanlış konuştuğunu görmedik."

 

 

 

Yine onun kitabında okuduğuma göre Hüseyin b. Ali el-Kerabisi şöyle diyor: Şafii'ye bir şeyi sorduğumuzda; "Bilmiyorum. Allah doğrusunu bilir" derdi. Sonra cevap verirdi ve insanların içinde o konuyu en iyi bilen kişi olduğunu görürdük.

Kendi görüşünü ve muhalifinin görüşünü savunurdu. Sonra da: "Biri size sorarsa, dediğim gibi cevap verirsiniz" derdi.

 

 

 

 

 

 

MEKKELİ VE MISIRLI ÖGRENCİLERi

 

Onlardan birisi Ebu Bekr Abdullah b. Zübeyr el-Kureşi el-Humeydi

 

Ebü Bekr b. İdris'in bildirdiğine göre Humeydi: şöyle diyor: Ahmed b. Hanbel Mekke'de Süfyan b. Uyeyne'nin yanında ikamet etti.

 

Bir gün veya bir gece bana: "Burada, güzel konuşan ve bilgi sahibi Kureyşli bir adam var" dedi. "Kimmiş?" dedim. "Muhammed b. İdris eşŞafii:" dedi. Ahmed b. Hanbel daha önce Irak'ta onunla oturup konuşmuştu. Beni ona götürmeden edemedi.

Şafii: oluğun karşısında oturuyordu. Yanına oturduk, meseleler tartışıldı. Kalktığımızda Ahmed bana: "Nasıl buldun?" dedi. Ben yaptığı hataları saymaya başladım. O zaman Kureyşlileri kıskanırdım. Ahmed b. Hanbel bana dedi ki: "Sen bu bilgi ve belağata sahip Kureyşli birinin beş on hatasının olmasını kabul etmiyor musun? Hatalarını bırak doğrularına bak."

 

Sözleri beni etkilemişti. Onunla oturdukça onlara galip geliyordum. O ise Şafii'nin meclisine devam etti.

Başkası da bunu kağıt çı Ebü Bekr b. İdris kanalıyla Humeydi'den "Ben de onunla kalmaya devam ettim. Nihayet onunla birlikte Mısır'a gittim" ilavesiyle rivayet etti.

Başkası da şunu ekledi: Ahmed b. Hanbel: "Onun yadırgadığınız hatası hangisi? Şayet onu sorsaydınız (tartışmada) bizi alt ederdi" dedi.

 

 

 

Humeydi der ki: "Rey ehline cevap vermek isterdik. Ama nasıl cevap vereceğimizi bilmiyorduk. Şafii geldi ve yolumuzu açtı."

 

 

 

Ebu Bekr b. İdr'ls, Humeyd'l'nin şöyle dediğini naklediyor: Şafii bazen bana ve oğlu Ebu Osman'a soruyu sorar ve şöyle derdi: "Kim doğru cevap verirse bir dinar alır."

 

 

 

Humeyd'l'nin Şafi'l'den hadis naklederken: "Zamanın alimlerinin efendisi Muhammed b. İdr'ls eş-Şafii bize hadis olarak nakletti" ibaresini kullandığı nakledilmektedir.

 

 

 

Ali b. Ahmed b. el-Cürcani der ki: Humeydi, Şafii'den hadis naklederken; "Zamanındaki alimlerin efendisi Muhammed b. İdris eşŞafii" diyerek rivayet ederdi.

 

 

 

Ahmed b. Ali el-Cürcani der ki: Humeydi'nin yanında Şafii'nin ismi geçtiğinde "Bize fakihlerin efendisi Şafii bildirdi" derdi.

Onlardan biri de Ebu Abdillah Ahmed b. Salih el-Masrl, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Musa b. Sehl er-Remli der ki: Ahmed b. Salih'e; "Ebu Abdillah Muhammed b. İdris eş-Şafii'yle oturdun mu?" dedim. "Sübhanallah! Onun gibi birinin meclisinden geri kalır mıydım?" karşılığını verdi.

Onlardan biri de Ali b. Ma'bed el-Masrl, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Rabi b. Süleyman'ın naklettiğine göre Ali b. Ma'bed der ki: Şafii bize gelinceye kadar hadisi hakkıyla anlayamadık. Allah ondan razı olsun.

Onlardan biri de Abdülmelik b. Hişam en-Nahvi, Allah rahmet etsin.

 

 

 

el-Müzeni şöyle bildiriyor: Şafii bize geldi. O sırada Mısır'da Meğazznin sahibi Abdülmelik b. Hişam vardı. Arapça ve şiirde Mısır ehlinin allamesiydi. Şafii'ye gidilmesinden bahsedildi, ağırdan aldı. Sonra yanına gitti, ardından şöyle dedi: "Allah'ın Şafii gibi birini yarattığını sanmıyorum."

 

İbn Hişam ondan sonra Şafii'nin sözlerini dil konusunda delil kabul etmişti.

Onlardan biri de Ebu Yakub Yusuf b. Yahya el-Buvayti, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Rabi'nin bildirdiğine göre el-Buvayti şöyle diyor: "Şafii'ye karşı çıkan zahmet çeker."

 

 

 

Rabi'nin haber verdiğine göre Ebu Yakub şöyle dedi: Irak ehlinin Şafii'den bahsettiklerini duyuncaya kadar biz Şafii'nin kadrini bilemedik. Onu öyle anlatıyorlar ki; bizim onu böyle anlatmaya gücümüz yetmez. Hadis ehlinden, belagat ve görüş ehlinde her kademede bir çok kişi, Şafii gibi birini görmediklerini söylüyorlar.

 

 

 

Rabi'nin dediğine göre Buvayti şöyle derdi: Çok insanlar gördüm, vallahi Şafii'ye benzeyen kimse görmedim. Allah ondan razı olsun. Hiç kimse ilim konusunda onun seviyesine ulaşamaz. Vallahi Şafii, bana göre gördüğüm ve ra sahibi olarak bilinen herkesten daha muttaki idi.

 

 

 

Rabi diyor ki: Ebu Yakub el-Buvayti'yi Şafii'ye ve onunla ilgili kaçırdıklarına üzüldüğünü çok gördüm. Dedim ki: Ey Ebu Yakub! Şafii seni severdi, dostları içinde öncelik tanır dı. Ama senin ondan çok çekindiğini görürdüm. Neden istediğin her şeyi ona sormadın?

Bana dedi ki: Şafii'nin yumuşaklığını ve tevazusunu gördüm. Vallahi ne zaman onunla konuşsam heybetinden titrerdim.

 

Sonra dedi ki: İbn Herem'i ve Şafii'nin zamanında olan herkesin ondan çekindiğini gördüm. Şafii' de sultanların heybetini gördüm. Allah ondan razı olsun.

Onlardan biri de Ebu Abdillah Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem el-Masri, Allah rahmet etsin.

 

 

 

Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem der ki: "Şafii gibi kimseyi görmedim. Şafii de kendi gibi birini görmemiştir."

 

 

 

Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin kitabında okuduğuma göre Said b. Amr elBerzai diyor ki: Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem: "Ebu Ubeyd bize göre fakih değildir" dedi. "Neden?" diye sordum; şöyle dedi: "Çünkü insanların sözlerini toplayıp içlerinden birini kendi görüşü olarak seçiyor."

 

Ona: "Peki fakih kimdir?" diye sordum. Şu karşılığı verdi: "Kitab ve sünnetten daha önce ortaya konmamış hüküm istinbat edip sonra da o asıldan yüz bölüm çıkarandır."

"Buna kimin gücü yeter?" dediğimde, "Muhammed b. İdris eş-Şafii" dedi.

Ebu İbrahım İsmaIl b. Yahya el-Müzenı ve Ebu Muhammed Rabi b. Süleyman b. Kamil el-Müradi. Allah ikisinden razı olsun.

 

 

 

İki farklı isnadla Osman b. Said'in naklettiğine göre Müzeni şöyle diyor: "En beceriklimiz, Şafii'den bilgi çalmakta en becerikli olanımızdır. "

 

 

 

el-Kazvini'nin bildirdiğine göre Müzeni şöyle diyor: Eğer ŞafiI'nin bütün söylediklerini anlasaydık, size ilimlerin türlerini getirirdik. Ama anlamıyorduk.

Bir adam ona: "Ey Ebu İbrahim! Şafii sana "Yarış ve Ok Atma" kitabını yazdırdı mı?" dedi, sanırım "Evet, bu konuyu ondan önce ele alan olduğunu da görmedik" demişti.

 

 

 

Müzeni diyor ki: Hangi ilim Şafii'nin gözünden kaçar ki? Ama biz anlamıyorduk. Biz ihmal ettik, ama ölüm ona acele davrandı.

 

 

 

Ahmed b. Abdirrahman'ın bildirdiğine göre Müzeni şöyle diyor: "Şafii'nin aklı, yeryüzü insanlarının yarısının aklıyla tartılsa, onun aklı onlardan ağır gelirdi."

 

 

 

Yine Müzeni'nin şöyle dediğini naklediyor: "Şafii, İsrail Oğulları içinde olsaydı ona ihtiyaçları olurdu."

 

 

 

Muhammed b. İshak'ın naklettiğine göre Rabi b. Süleyman'ın yanında Şafii'nin adı zikredildiğinde şöyle dedi: Onu görseydiniz "Bunlar onun kitapları değildir" derdiniz, vallahi onun lisanı kitaplarından çok üstündü.

 

 

 

Aynı isnadla Asımi'nin kitabında okuduğuma göre Harmele b. Yahya'nın naklettiğine göre, babası kendisine şöyle diyor: "Şafii ne derse onu yaz."

 

Yanımda babamın ayarladığı bir katip vardı, babam katibe; "Onun söylediği her şeyi yaz" derdi.

 

Derim ki: Daha önce bu kitapta bu katiplerden burada bahsetmiştik.

En azından çoğundan ve diğerlerinden bize ulaşan Şafii'yi öven sözlerinden bahsetmiştik. Allah ondan razı olsun, güzel övgüler ona ulaşsın. Bunları burada tekrar etmek kitabın uzamasına sebep olur. Bununla yetindik. Başarı Allah'tandır.

 

 

 

Ebü Nuaym'ın naklettiğine göre Davüd b. Ali el-Isbehani şöyle diyor: Şafii'ye cevap yetiştirmeye kalkan, hayatı boyunca zahmet çeker.

Ebü Nuaym der ki: Davüd, Şafii'ye cevap vermek istemiş değildir.

Oğlu cevap vermeye kalkış ıp hata yapmıştır.

 

 

 

Ahmed b. el-Hüseyin'in naklettiğine göre Davüd b. Ali şöyle diyor: Bir gün İshak b. İbrahim el-Hanzali'nin kitaplarını karıştırıyordum. Kitaplarının içinde Şafii'nin kitaplarını gördüm. O ise bunları benden gizlemeye çalıştı. Kitapları önüme çekip dedim ki: "Eşyamızı yanında bulduğumuz kişinin dışında birini tutmaktan Allah'a sığınırız." [Yusuf 79]

 

 

 

Davud b. Ali el-Isbehani'nin haber verdiğine göre Şafii, hadisleri taşıyanların ve onları nakledenlerin yolunu aydınlatan bir ışık idi. Kim onun açıklamalarından birine takıldıysa huccet oldu.

 

 

 

Abdullah'ın anlattığına göre Hasan b. Muhammed ez-Za'ferani'ye meclisinde bir soru sordular. "Müşkil bir soru, bunu Ebu Süleyman'a (Davud'a) soralım" dedi. Mecliste olanlardan biri ona: "Keşke ona cevap verseydin" deyince, şöyle cevap verdi: "Ben Şafii'nin zahir sözlerini bilirim; o ise ham zahir, hem bMın görüşlerini biliyor."

 

 

 

İbrahim b. Mahmud b. Hamza'nın naklettiğine göre Davud b. Ali, Şafii'yi anlatırken şöyle dedi: Şerefi, mertebesi ve Abdi Menaftan olduğu malum olan nesebi (var). Allah'ın kendisine lutfettiği dini, sır tutması ve takvası da bunlardan bazılarıdır.

 

 

 

İbrahim b. Mahmud'un naklettiğine göre Davüd b. Ali, Şafii'den bahsederken şöyle diyor: Onun faziletlerinden bazıları; Rabbinin Kitab'ını hıfzetmesi, onunla ilgili bilgisi; Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetini biliyor olması, içindeki farzları ve mendupları bilmesi; Kur'an'ın nasih ve mensuhunu bilmesi, amm ve hassı bilmesi. Ayrıca Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) siretini bilmesi, ondan sonraki liderlerin hayatını bilmesi, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gazalarını ve ondan sonra gelen halifelerin savaşlarını bilmesi.

 

Memleketindeki halkın geleneklerini terk edip, Allah'ın Kitab'ının ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahih sünnetin emirlerini tercih etmesi. Sonra, açıkladığı hakikatlerle muhaliflerin yaldızlı sözlerini ortaya koyması, süslü konuşmalarını boşa çıkartıp iptal etmesi. Ardından Allah'ın kendisine verdiği hakikatleri açıklaması, bu sayede karanlıkla aydınlığı ayırt edemeyenler bile bu hakikatleri anlama imkanı buldular, kitaplar yazdılar ve muhaliflerle münazaralar yaptılar.

 

Ayrıca Allah'ın kendisine has bir konuşma kabiliyeti vermesi de bu niteliklerdendir. Onu gören herkes bunu itiraf ediyor, Allah'ın kendisine lutfettiği bu nimete kimsenin ulaşamadığını ikrar ediyordu.

 

Ayrıca Allah kendisini aç gözlülükten muhafaza ederek, kurtuluşa götürecek bir mertebeye yükseltmiştir. Zira Yüce Allah şöyle buyuruyor: "Kim nefsinin aç cimriliğinden kendini kurtulursa, İşte onlar kurtuluşa erenlerdir."[Haşr, 9] Yüce Allah ona hoşgörü ve cömertlik nimetleri lutfetmiştir.

 

Sonra sözlerini toparlayıp şöyle devam etti: Kendi döneminde Allah'ın nimetlerine daha fazla mazhar olan kimseyi görmedim. Çünkü hakikati yaygınlaştırdı, batılı engelledi, delilleri ortaya çıkardı, iyilikleri öğretti, Allah rahmet etsin ve ondan razı olsun.

Allah onun değerini takdir etsin, bizi Peygamber'iyle (Sallallahu aleyhi ve Sellem), salih kullarıyla ve onunla; cennetinde, bütün sevdikleriyle bir arada toplasın. Kendisi latif ve her şeyi bilendir.

 

 

 

Ebu Ubeyd b. Harbeveyh'in naklettiğine göre Davüd b. Ali şöyle diyor: Ebu Sevr'in yanındaydım. O sırada bir adam girip; "Ey Ebu Sevri İnsanların başına gelen bu musibeti görmüyor musun?" dedi. Ebu Sevr "Nedir?" deyince adam; "Servi, Şafii'den daha fakihtir, diyorlar" dedi.

 

Ebu Sevr; "Sübhanallah! Gerçekten böyle mi dediler?" dedi. Adam; "Evet" deyince, Ebu Sevr şöyle devam etti: "Şafii, İbrahim en-Nehai ve diğerlerinden daha fakihtir. Sevri'yle ilgili bize gelen bilgi de böyledir."

 

 

 

Hilal b. el-Ala er-Rakki anlatıyor: Yüce Allah dört kişiyi zamanlarındaki insanlara lutfetti: Şafii, Ahmed b. Hanbel, Ebu Ubeyd ve Yahya b. Main.

 

Şafii'yi; Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadisini anlamasıyla (insanlara bağışladı). Ahmed b. Hanbel'i; insanlara Kur'an'ın imamı yaptı, öyle olmasaydı insanlar küfre düşerdi. Ebu Ubeyd; insanlara hadisin garip lafızlarım tefsir etti, öyle olmasaydı insanlar çok hata ederlerdi. Yahya b. Main ise; Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adına yalan söylenmesini engellemiştir.

 

 

 

Haccac b. eş-Şair der ki: Allah, bu ümmete kendi zamanlarında dört kişiyi lutfetmiştir: Ahmed b. Hanbel, Kur'an'ı sağlamlaştırdı, kendisi olmasaydı insanlar helak olurlardı.

Şafii, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadisinden hüküm çıkardı.

Ebu Ubeyd, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadislerindeki garip lafızları tefsir etti.

Yahya b. Main, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adına yalan söylenmesini ortadan kaldırdı.

 

 

 

Hilal b. el-Ala der ki: "Hadis ehli, Şafii'ye borçludur, onlara kilitleri açmıştır."

 

 

 

Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin kitabında okuduğuma göre, Said b. Amr elBerzai şöyle diyor: Rey'e varınca Ebu Zür'a'nın yanına girdim. Ona dedim ki: "Humeyd b. er-Rabi, Ahmed b. Hanbel'in; ''Şafii döneminde İslam konusunda Şafii'den daha büyük birini tanımıyorum'' dediğini nakletti."

 

Ebu Zür'a dedi ki: Ahmed b. Hanbel doğru söylemiş. Şafii döneminde İslam ile ilgili Şafii'den daha büyük kimseyi tanımıyorum. Hiç kimse Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetini Şafii'nin savunduğu gibi savunmadı. Hiç kimse toplulukların (mezhep mensuplarının) ayıplarını Şafii'nin ortaya koyduğu gibi koymadı.

 

 

 

Ahmed b. Sinan der ki: "Şafii olmasaydı İslam yok olurdu."

 

 

 

Hilal b. el-Ala der ki: "Yüce Allah bu ümmete dört kişiyi lutfetmiştir, onlar olmasaydı insanlar helak olurdu.

Allah, Şafii'yi lutfetti; o da mücmeli müfesserden, hassı ammdan, nasihi mensuhtan ayırdı. O, olmasaydı insanlar helak olurdu.

Allah, Ahmed b. Hanbel'i lutfetti; o da mihnete ve işkenceye sabretti, diğerleri de ona bakarak sabrettiler ve Kur'an'ın mahluk olduğunu kabul etmediler. O, olmasaydı insanlar helak olurdu.

Allah, Yahya b. Main'i lutfetti; o da (hadis ravileri içinde) zayıfları güvenilir olanlardan ayırdı. O, olmasaydı insanlar helak olurdu.

Allah, Ebu Ubeyd'i lutfetti; o da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadislerindeki garip lafızları tefsir etti. O, olmasaydı insanlar helak olurdu.

 

 

 

Ebu Hatim er-Razı der ki: "Şafii çıkmasaydı ve yükselmeseydi, hadis ehli kör olurdu."

 

 

 

Ebu Bekr b. Mücahid der ki: "Kim zarafet istiyorsa ŞafiI'nin fıkhına, Ebu Amr b. el-Ala'nın kıraatine baksın. Eğer bir şey satacaksa dürüst olsun."

 

 

 

Ebu Bekr b. Mücahid der ki: "Kim Ebu Amr b. el-Ala' nın kıraatini ve Şafii' nin fıkhmı okursa şahsiyeti kemale erer."

Başka bir rivayette İbn Mücahid'in şu ifadeleri geçmektedir: "Sonra da dilbilgisini öğrenirse şahsiyeti kemale erer."

 

 

 

Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin rivayetine göre de İbn Mücahid; "Hadis yazarsa" demiş, dilbilgisinden bahsetmemiştir.

 

 

 

Muhammed b. el-Hüseyin b. Mansur'un naklettiğine göre Ebu'lAbbas b. Sureye şöyle diyor: "Kim kendini geliştirmek istiyorsa Şafii mezhebine tabi olsun, Ebu Amr b. el-Ala'nın kıraatiyle okusun ve İbnu'lMu'tez'in şiirini okusun."

 

Ona; "Şafii'nin mezhebini ve Ebu Amr b. el-Ala'nın kıraatini biliyoruz.

Sen bize Abdullah b. Mu'tez'in kişiyi geliştiren şiirlerinden bir tane oku" dediler. Şunları okudu: Eskiden sabahları gözüm aydın olurdu, Şimd!)rse akşamları beden yorgun düşüyor. Durup kendi kendime nazarımı değdirdim. Allah nazarım ile aramda hükmed!)ror.

Daha önce, edebiyat ehlinin Şafii hakkında söylediklerini nakletmiştik. Tekrar etmeye gerek yoktur.

 

 

 

Ebu Abdillah İbrahim b. Muhammed b. Arafe en-Nahvi yani Naftaveyh şu beyitleri söyledi:

ilim ehli içinde Şafii şuna benz!)ror.

 

Yıldızlı semalarda mehtabı andırıyor.

Vallahi ilimlerin gerçek kaynağı idi,

insanların se)Yidi, fakihlerin fakihi.

Tercih edilen alim, ahlakı da yücedir,

insanların se)Yidi ve yumuşak huyludur.

En güzel sözler ile Resal'e tabi oldu.

Cahillere dünyayı cehenneme çevirdi.

 

Dostlarımızın kitabında, Şafii hakkında birinin söylediği şu beyti okudum:

Fıkıh yaratılıştan senin tabiatındır, Başka kime yakışır, kimler üstlenebilir?

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Şafii'nin Giyim Kuşamı