BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Şafii'nin Feraseti ve
İsabetli Görüşleri
Şafii'nin Feraseti ve
İsabetli Görüşlerini Bildiren Rivayetler
Humeydi anlatıyor: Şafii'yle
birlikte Mekke'den yola çıktık. Ebtah ovasında bir adamla karşılaştık.
Şafii'ye; "(Sence) bu adamın mesleği nedir?" dedim. "Ya marangoz
veya terzidir" dedi. (Yaklaşınca) adama sordum. "Önceden marangozdum,
şimdi terzilik yapıyorum" dedi.
Kuteybe b. Said
anlatıyor: Muhammed b. el-Hasan ve Şafii'yi, Kabe'nin avlusunda otururken
gördüm. O sırada bir adam geçti, biri diğerine; "Hadi şu geçen kişinin
mesleğini tahmin et" dedi. Birisi: "Bu, terzidir" dedi. Diğeri:
"Bu, marangozdur" dedi. Haber gönderip sordular. Adam dedi ki:
"Ben terziydim, şimdi marangozluk yapıyorum."
Rabi b. Süleyman 'ın
haber verdiğine göre Şafii'nin yanına San'a ahalisinden bir adam gelmişti.
Şafii ona: "Sen San'a halkından mısın?" diye sordu. Adam
"Evet" dedi. Şafii "Sen demirci misin?" diye sorunca, adam
"Evet" diye cevap verdi.
Rabi b. Süleyman der ki:
Şafii'nin yanındaydık. O sırada bir adam geçti, Şafii dedi ki: "Bu adam
her nereliyse, ya dokumacı ya da marangozdur.''
Adamı çağırdık ve
"Senin mesleğin nedir?" diye sorduk. Adam "Marangozum"
dedi. "Başka bir işin var mı?" dedik. "Benim iki çocuğum var,
dokumacılık yaparlar" dedi.
Rabi anlatıyor: Kardeşim
mescidin avlusundan geçti. Şafii beni çağırıp dedi ki: "Ey Rabi! Şu
yürüyene bak, bu senin kardeşindir. Ben "Evet Allah seni ıslah etsin"
dedim. "Tamam gidebilirsin" dedi. Daha önce onu görmemişti.
Başka bir rivayette Rabi
b. Süleyman şöyle anlatıyor: Veki' adında bir kardeşim vardı. Bir gün Şafii'nin
yanındaydım, onu uzaktan görünce dedi ki: "Ey Rabi! Bu senin kardeşin
mi?" Ben "Evet" dedim. "Sen kimlerdensin?" dedi.
"Murad'dan" dedim. Dedi ki: "Dikkat et, Ali b. Ebi Talib'i
sevmeyenlerden olma." Ben: "Hayır vallahi, onu seviyorum" dedim.
"Senin için daha iyi olur" dedi. Beni müezzinler arasına kaydetti, valiyle
konuştu ve bana her ay bir dinar maaş bağlandı.
Harmele b. Yahya'nın
bildirdiğine göre Şafii, şöyle diyor: "Körden, şaşıdan, topaldan,
kamburdan, sarışından ve köseden sakının. Vücudunda sakatlık olan ve hilkat
eksikliği olan herkesten sakının,' bunlar engellidirler ve bir şeyi zor
yaparlar." Sonra bir daha tekrarladı ve dedi ki: "Bunlar
hilekardır."
Aynı isnadla şöyle dedi:
Şafii'nin yanına vardım, kendisine güzel koku satın almışlardı. Onu getirdiler,
önünde onunla ilgili konuşanlar oldu. Şafii; "Bu koku kimden alındı, satan
nasıl biriydi?" dedi. Getiren "Sarışın" deyince, Şafii dedi ki:
"Geri götür, bana sarışınlardan hiç hayır gelmedi."
Derim ki: Bana gelen
bilgilere göre, Abdurrahman b. Ebi Hatim "Bunlar hilekardır" sözünden
hemen sonra şöyle dedi: Bu şekilde doğmuşlarsa öyledir. Yoksa daha önce vücutça
sağlam iken, sonradan başına böyle bir illet gelen kişiden zarar gelmez.
Rabi dedi ki: Şafii,
kendisine güzel kokular alması için birini gönderdi. Geldiğinde kendisine;
"Bunu sarışın bir köseden mi satın aldın?" dedi. Adam
"Evet" dedi. Şafii dedi ki: "Geri git ve onu ona iade et."
Rabi b. Süleyman'ın
haber verdiğine göre bir gün Şafii'nin canı beyaz üzüm istedi. Bana söyledi, ben
de ona bir dirhemlik satın aldım. Üzümü görünce onu beğendi ve bana dedi ki:
"Ey Ebü Muhammed! Bunu kimden satın aldın?" Ona satKıyı tarif ettim.
Tabağı önünden uzaklaştırdı ve bana dedi ki: "Ona iade et. Bana
başkasından satın al."
Humeydi'nin bildirdiğine
göre Muhammed b. İdris eş-Şafii şöyle dedi: Yemen'e feraset kitaplarını
araştırmaya gittim. Buldum, yazdım ve topladım. Dönme vaktim geldiğinde,
yolumun üzerinde bir adama rastladım. Avlusunun bahçesinde oturuyordu. Mavi
gözlü, alnı geniş ve köseydi. Ona "Burada dinlenebilir miyim?" dedim.
"Evet" dedi. Bu sıfatlar feraset ilminde en kötü sıfatlardır. Beni
misafir etti, çok cömert görünüyordu. Bana akşam yemeği, güzel ko kul ar,
hayvanıma yem, yatak ve yorgan gönderdi. Bütün gece bir bu yana bir o yana
dönüp durdum. Bu kitapları ne yapacaktım? Sabah olduğunda hizmetçime;
"Hayvanı eyede" dedim eyededi.
Bindim ve ona uğradım;
"Mekke'ye gelirsen ve yolun düşerse 2i Tuva'ya düşerse, Muhammed b. İdris
eş-Şafii'nin evini sor" dedim. "Ben senin babanın azatlı kölesi
miyim?" dedi. "Hayır" dedim. "Senin bana bir yardımın mı
dokundu?" dedi. "Hayır" dedim. "Dün sana sunduklarım
nerede?" dedi. Ben "Neydi?" dedim. Dedi ki: "İki dirheme
yemek satın aldım, şu kadara da katık, üç dirheme esans, iki dirheme atına yem,
yatak ve yorganın kirası da iki dirhem."
Şafii anlatmaya şöyle
devam ediyor. Hizmetçiye; "Çocuk! Ver ona" dedim. Sonra adama
"Başka bir şey kaldı mı?" dedim. "Evin kirası, sana yer açtım ve
o kitaplar yüzünden kendim sıkıştım" dedi. Sonra ona "Başka bir şey
var mı?" dedim. Dedi ki: "Yürü git, Allah seni rezil etsin. Senden
kötüsünü görmedim."
Müzenı anlatıyor:
Mescid-i Haram'da Şafii'nin yanındaydım. Bir adam girip uyuyanların arasında
dolaşmaya başladı. Şafii, Rabi'ye dedi ki: "Kalk ona; Senin, gözlerinden
biri yaralı, siyah bir kölen kaçtı mı, diye sor.''
Rabi diyor ki: Kalktım,
ŞafiI'nin dediğini dedim. Adam bana "Bu benim kölem" dedi. Ona
"ŞafiI'nin yanına gel" dedim. Şafii'nin yanına yaklaştı ve "Bu,
benim kölem" dedi. Şafii ona: "Git o, Habeşliler arasında" dedi.
Adam gitti orada buldu.
Müzenı der ki: Şafii'ye;
"Anlat, bizi hayrete düşürdün" dedik.
Dedi ki: Evet, bir
adamın Mescid'in kapısından girip, uyuyanların arasında aradığını gördüm. Kaçan
birini arıyor dedim. Siyahların arasında aradığını gördüm, siyah bir köledir
dedim. Önüne gelenin sol gözüne baktığını gördüm, gözlerinden biri yaralı
dedim.
"Peki, Habeşli
olduğunu nasıl bildin?" diye sorduğumda Şafii dedi ki: Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadisini hatırladım, şöyle buyurmuştu:
"Habeşlilerde hayır yoktur, acıktıklarında çalarlar, doyduklarında içerler
ve zina ederler" Bunu yapanın onlardan olduğunu tahmin ettim.
Ebu'l-Hasan Ahmed b.
Ebi'l-Hüseyin es-Saliti el-Müzekki'nin haber verdiğine göre: Şafii, Bağdad'da,
mescid'de fetva veriyordu. Amr b. Bahr el-Cahız geldi. Ona sorup: "Ey Ebu
Abdillah! Horozu hadım eden biri hakkında ne dersin?" dedi.
Şafii ona: "Sen onu
gördün mü? Ebu Osman sana gösterdi mi?" diye cevap verdi. Sorusundan
tanımıştı. Şahsen tanımıyordu.
Rabi anlatıyor: Vefat
ettiği zaman ben, Buvayti, Müzeni ve Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem
birlikte Şafii'nin yanına girdik. Şafii bize baktı, biraz bekledikten sonra
tekrar bize döndü ve dedi ki: "Sen Ebu Yakub! Zincirler içinde öleceksin.
Sen ey Müzeni! Senin Mısır'da şöyle şöyle şeyler başına gelecek. Öyle bir
zamanda yaşayacaksın ki; o zaman insanları içinde en ölçülü kişi olacaksın. Sen
ise ey Muhammed! Babanın mezhebine döneceksin. Sen ey Rabi! Kitaplarımın
yayılması konusunda en fazla bana faydası olan sen olacaksın. Ey Ebu Yakub!
Kalk ve halkayı teslim al."
Rabi der ki: Aynı dediği
gibi oldu. Rabi b. Süleyman'ın bu rivayetini Ebu'l-Hasan'ın kitabında da
okudum.
Ebu'l-Hasan diyor ki:
İbnu Abdilhakem'e; "Babanın mezhebine döneceksin" derken, Malik'in
mezhebini kastetmiştir.
Rabi anlatıyor:
Şafii'den daha gözü açık kimse görmedim. Arkadaşlık yaptığı kişilerin
isimlerinin hepsini vasfetmiş, onlarla ilgili tahminler yapmış ve hiç birinde
yanılmamıştır: Müzeni'yi, Buvayti'yi, falanı filanı vasfedip; falan şöyle
yapacak, filan şöyle yapacak, falan sultanla arkadaşlık edecek, kadılık görevi
üstlenecek" demiştir.
Toplandıkları bir gün
onlara beni gösterip dedi ki: "İçinizde bana, bundan daha faydalı olacak
kimse yoktur. Çünkü en sağlam yerdedir."
Başka özelliklerden de
bahsetti.
Şafii vefat ettiğinde,
Allah rahmet etsin, her biri Şafii'nin dediği gibi yaptı. Tahminlerinin hiç
birinde yanılmadı.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Şafii'nin İlme
Yaklaşımı ve Teşviki