BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Kitaplarına Gösterilen Rağbet

 

Çağdaşı Olan ve Sonraki Alimlerin, Şafii'nin Kitaplarına Gösterdikleri Rağbet, ilminden Alıntılar Yapmaları, ilminden Faydalanmaları ve Ondan Övgüyle Söz Etmeleri

 

Bunun sebebi; telif kabiliyetiyle diğer bölgelerdeki fıkıh alimlerinden farklı olmasıdır. Güzel eser ortaya koymak üç şeyle mümkündür:

 

Birincisi: Düzenleme ve tertip kabiliyeti,

 

İkincisi: Meseleleri ortaya koyarken, usule riayet ederek delilleri göstermek,

Üçüncüsü: Ortaya konan mevzuda veciz ve özet anlatıma özen göstermektir.

Şafii bunların tümünde uzmandı. Allah rahmet etsin ve razı olsun.

 

 

 

el-Umeri'nin bildirdiğine göre Cahız şöyle dedi: "O ortaya çıkanların hepsinin kitaplarına baktım. Muttalibi'den daha güzel kitap telif edeni görmedim. Sanki ağzı ard arda inci diziyordu. Falanın kitaplarına baktım, hacamat yapanların ve yılan sahiplerinin sözlerine benzettim."

 

 

 

el-Umari, Cahız'ın şöyle dediğini naklediyor: "O yeni ortaya çıkıp meşhur olanların kitaplarına baktım, Muttalibi'den daha güzel kitap yazanı görmedim. Ağzı incileri arka arkaya sıralıyordu." Abdülmelik b. Abdilhamid el-Meymuni anlatıyor: Ahmed b. Hanbel bana dedi ki: "Neden Şafii'nin kitaplarına bakmıyorsun? Şafii kitaplarını telif edinceye kadar, sünnete bu kadar bağlı kitap ortaya konmamıştır."

 

Muhammed b. Zenceveyh, Ahmed b. Hanbel'in şöyle dediğini naklediyor: "Kitabu'l-Cizye" alanında hiç kimse Şafii'yi geçmemiştir.

 

 

 

İshak b. İbrahim b. Hani' der ki: Ahmed b. Hanbel'e sorup: "Malik ve Şafii'nin kitaplarını mı daha çok seversin; Ebu Hanife ve Ebu Yusufun kitaplarını mı?" dedim. Cevap verip şöyle dedi: "En çok Şafii'yi severim. O bir kitap yazdığında hadisle hüküm verir. Diğerleri rey ile hüküm verirler. Bu ikisi nasıl bir olsun?"

 

 

 

Muhammed b. Müslim b. Vara er-Razİ der ki: Mısır'dan gelince Ahmed b. Hanbel'in yanına girdim. Bana: "Nereden geliyorsun?" dedi, "Mısır'dan geliyorum" dedim. "Şafii'nin kitaplarını yazdın mı?" dedi, "Hayır" dedim. "N eden?" dedi ve devam etti: "Şafii'yle oturup kalkıncaya kadar; ne Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetindeki nasih ve mensuhu, ne has ve ammı, ne mücmel ve müfesseri biliyorduk."

 

İbn Vara der ki: Bu olay benim Mısır'a gidip, Şafii'nin kitaplarını yazmama sebep oldu.

 

 

 

Abdurrahman b. Muhammed el-Hanzali'nin bildirdiğine göre, Muhammed b. Müslim b. Vara şöyle dedi: Ahmed b. Hanbel'e sorup: "Hadisleri anlayabilmem için bana hangi kitapları okumamı tavsiye edersin? Malik'in görüşlerini mi? Sevri'nin görüşlerini mi? Yoksa Evzai'nin görüşlerini mi?" dedim.

 

Bana öyle şeyler söyledi ki, onlardan korkarım sana anlatamam. Sonra dedi ki: "Şafii'yi oku, onların içinde en isabetli hüküm veren ve hadislere en bağlı olan odur."

 

Ahmed b. Hanbel'e dedim ki: "Şafii'nin Iraklıların elinde olan kitaplarını mı, yoksa Mısır'da olanları mı daha çok beğeniyorsun?"

 

Dedi ki: "Sen Mısır'da yazdıklarına bak. Şafii bu kitapları Irak'ta yazdı, ama son şeklini vermedi. Mısır'a dönünce son halini verdi."

Daha önce memlekete dönmeyi ve bildiklerimi insanlara anlatmayı düşünmüştüm. Bunu Ahmed'den duyunca Mısır'a dönmeye karar verdim,

 

 

 

Ebu Ubeyd'in dostu Ahmed b. el-Kasım der ki: Mısır'a gitmeyi istiyordum, Ahmed b, Hanbel'e varıp dedim ki: "Ey Ebu Abdillah! Ben Mısır'a gitmek istiyorum, hangi kitapları yazmamı istersin?"

Bana dedi ki: "Şafii'nin kitaplarını yaz,"

 

 

 

Ebu Bekr es-Sayrafi'nin naklettiğine göre Ahmed b, Hanbel der ki: "Hadisle uğraşan kişi, Şafii'nin kitaplarını doymaz ve onlarsız yapamaz."

 

 

 

Ebu Hatim er-Razi der ki; Ahmed b. Salih bana: "Şafii'nin kitaplarını yazalım, ister misin?" dedi, ben de: "Evet, kesinlikle yazmalıyız" dedim.

 

 

 

Abdurrahman b. Muhammed'in naklettiğine göre Ebu Zür'a der ki: Hicri iki yüz yirmi sekiz yılında, Yahya b. Abdillah b. Abdillah b. Bükeyr zamanında Şafii'nin kitaplarını dinledim. Şafii'nin kitaplarını dinlemeye karar verdiğimde, kestirmek için aldığım iki tana ince gömleğimi sattım ve sahafa verdim.

 

 

 

Yine Abdurrahman b. Muhammed'in, Ebu Zür'a'dan naklettiğine göre İshak b. Raheveyh, Şafii'nin kitaplarını kendisi için yazmıştı, kitaplarda bulunan bazı konuları Şafii'den alıp kendisininmiş gibi sakladığını tespit etti.

 

 

 

Ebu'l-Hasan el-Asımi'nin kitabında okuduğuma göre, Muhammed b. İbrahim el-Kuhustani şöyle dedi: Yahya b. Yahya hayattayken İshak b. Raheveyh'ten Şafii'nin kitaplarını yazdım. Bazen bize bölümü yazdırırken Şafii'nin sözlerini kendisininmiş gibi yazdırırdı. Bazen öksürürdüm, meclisten çıkınca bana dönüp: "Evet bunlar adamın sözleridir" derdi ve Şafii'yle yaptığı münazarayı anlatırdı.

 

Sonra kitaplarına baktığımızda, adamın bu ümmetin (ünlü) alimlerinden olduğunu anladık. 

 

el-Asımi'nin, Mısır kadısı Muhammed b. Abdillah el-Kazvini'den naklettiği iki hikaye öyledir.

 

 

 

Aynı senedle, Ebü Ali el-Kuhustani şöyle diyor: Bir gün İshak b. İbrahim'in yanına girdim, bana izin verdi ve yanında kimse yoktu.

 

Etrafında Şafii'nin kitaplarını gördüm. Ona: "Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını yakalamaktan Allah'a sığınırız"[Yusuf, 79] dedim. Bana dedi ki: "Vallahi Muhammed b. İdris'in bu derecede alim olduğunu bilmiyordum. Bilseydim ondan ayrılmazdım."

 

 

 

Fıkıh alimi Davıld b. Ali el-Isbehani der ki: İshak b. Raheveyh'in yanına girdim. O sırada hac am at oluyordu. Bana işaret etti, oturdum. Şafii'nin kitaplarını gördüm, alıp bakmaya başladım. İshak bana: "Neye bakıyorsun?" diye bağırdı. Ona: "Eşyamızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını yakalamaktan Allah'a sığınırız" dedim.

Daha önce İshak'ın, Ahmed b. Hanbel'e mektup yazıp, Şafii'nin kitaplarından işine yarayacak olanları temin etmesini istediğinden bahsetmiştik. O da ona "er-Risale"yi göndermişti.

 

 

 

Ahmed b. Seleme b. Abdillah en-Nisabüri'nin bildirdiğine göre İshak b. Raheveyh Merv'de, yanında eski kocasından kalma Şafii'nin kitapları olan bir kadınla evlendi. "el-Camiu'l-Kebir" isimli kitabını, Şafii'nin kitaplarından faydalanarak yazdı. "el-Camiu's-Sağfr" isimli kitabını da; Sevri'nin "el-Camiu's-Sağfr" isimli kitabından faydalanarak yazdı.

 

İmam Beyhaki der ki: Ebü İsmail et-Tirmizi, Nisabur'a geldiğinde, yanında Şafii'nin Buvayti tarafından yazılan kitaplarını getirmişti. İshak b. Raheveyh kendisine: "Sana bir işim düştü; Nisabur'da olduğun müddetçe, Şafii'nin kitaplarından bahsetme" dedi. Tirmizi de onun bu isteğini yerine getirdi ve oradan ayrılıncaya kadar bunlardan bahsetmedi. 

 

Derim ki: İshak büyük biri olması yanında, fıkıh alanında yazdığı kitaplarla Şafii olmadan meşhur olmak istiyordu. Yüce Allah da ''İnsanlara bu kitaplarımı yazıp okusun ve öğrensinler, bana ait olduklarını bilmemeleri umurumda değildir" diyen kişinin de arzusunu yerine getirmiştir. Yüce Allah'ın dediği olmuştur, başkasının dediği değil...

 

 

Bu geçen söz, Rabi b. Süleyman tarafından Muhammed b. İdris eşi Şafii'den nakledilmiştir.

 

 

 

Ebu'l-Kasım Muhammed b. Abdillah el-KazvınI'nin bildirdiğine göre Davud b. Ali'nin yanında Ebü Ubeyd Kasım b. Selam'dan bahsettiler. Dedi ki: İnayet sahibi bir adamdır, Himle uğraşır, öğretmenler gibi ders anlatırdı. Bana gelen bilgiye göre Muttalibi'nin meclislerine devam ederdi. Allah rahmet etsin. İnsanların içinde yakın otururdu, bazen harf harf sorup ŞafiI'den öğrenirdi. Şafii de meclisine gelenlere iyi davranırdı. Geldiğinde bazen ona işaret ederdi. Ebü Ubeyd ise geriden dinlemeyi severdi.

 

Bir gün önündeki adama Şafii'den gizli olarak: "Ebu Abdillah'a şunu şunu sor" dedi. Şafii kendisine: "Yaklaş ey Ebu Turab!" dedi. Çünkü insanlar yakında, minder üzerine oturup soru soruyorlar, kendisi ise toprağa oturup soru soruyordu.

 

Asımi'nin rivayetinde: "Çünkü insanlar gelip kumaş üzerine oturuyorlar, kendisi gelip toprağa oturuyordu" şeklindedir. "Şafii, meclisine gelenlere iyi davranırdı" ibaresi de bu rivayette düşmüştür.

 

 

 

Kazvini'nin bildirdiğine göre bir adam, Muhammed b. İshak es-Sağani'ye gelip: "Ey Ebu Bekr! Duyduğumuza göre Ebu Ubeyd, Mısır'da Şafii'nin kitaplarını yazmış" deyince, Muhammed b. İshak: "Mısır'da (kitapların) bazılarını yanında gördüm" dedi.

 

 

 

Muhammed b. İbrahim'in naklettiğine göre Rabi b. Süleyman şöyle dedi: Kasım b. Selam bana gelip Şafii'nin kitaplarından aldı ve (yazıp) çoğalttı.

 

 

 

Ebu Bekr es-Sayrafi'nin bildirdiğine göre Rabi b. Süleyman şöyle dedi: Ebu Ubeyd, Mısır'da yanıma gelip Şafii'nin kitaplarını yazdı.

 

 

 

Cafer b. Ahmed'in bildirdiğine göre: Ebu Ubeyd, fıkıh kitaplarını ve reddiye yazdığında, Hüseyin b. Ali el-Kerabisi, onun kitaplarında fıkıh alimlerinden bahsettiğini, ama ŞafiI'den bahsetmediğini duydu. Kitaplarından bazılarını alıp incelediğinde; ŞafiI'nin delillerini kullandığını ve ibareleri onun kitaplarından aldığını gördü. Hüseyin kızdı ve onu buldu. Dedi ki: "Ey Ebu Abdillah! Kitabında herkesten bahsediyorsun, ama ŞafiI'den söz etmiyorsun. Üstelik onun kitaplarından onun delillerini çalmışsın. Sen işe yaramayan bir ravisin."

Sonra ona başkasının göğsüne vurup kaburgalarından birini kıran bir adamın durumunu sordu. Yanlış cevap verince: "Sen hiçbir meseleyi bilmiyorsun ve kitap mı yazıyorsun?" dedi. Vaziyetini ispat edinceye kadar oradan da ayrılmadı.

 

Derim ki: Ebu Abdillah'ın yaptığı büyük bir iştir. Ancak kıskançlık bazı insanların içinde vardır, bu da büyük bir ihtimalle fazilet ehlinin faziletini itiraf etmesini engellemiştir. Allah bizi benzerlerinden muhafaza etsin.

 

 

 

Muhammed b. Ali el-Medini, babasının şöyle dediğini bildiriyor: Şafii'ye ait yazmadığım bir harf dahi bırakmadım. Onda marifet vardır.

 

 

 

Abdus el-Attar der ki: Ali b. el-Medini'nin Şafii'ye şu adamda şöyle dediğini duydum: Abdurrahman b. Mehdi'ye "Haberu'l-Vahid" kitabını yaz, bundan mutlu olacaktır.

 

 

 

Ebu Yahya es-Sad, Havsere b. Muhammed'in şöyle dediğini bildiriyor: "Kişideki sünnet iki husus sayesinde görünür, Ahmed b. Hanbel sevgisi ve Şafii'nin kitaplarını yazmak."

 

 

 

Ziyad b. el-Halil et-Tüsteri der ki: Mısır'daydım ve Şafii'nin (Allah rahmet etsin) kitaplarını yazıyordum. Her gece rüyamda bana bir inci verdiklerini görürdüm. Onun kitaplarını yazmayı bırakınca bu rüyayı görmez oldum.

 

 

 

İsa b. İbrahim'in bildirdiğine göre Muhammed b. Nasr et-Tirmizi şöyle dedi: Yirmi yedi sene hadis yazdım. Malik'in görüşlerini ve sözlerini dinledim, Şafii hakkında olumlu düşüncelerim yoktu. Bir gün Medine'de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'inde otururken, kısa bir süre dalmışım. Rüyamda Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüm, ona: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Falan'ın görüşlerini yazayım mı?" dedim. "Hayır" dedi, "Malik'in görüşlerini yazayım mı?" dedim, "Ondan benim hadislerime uygun olanları yaz" dedi. Ona: "Şafii'nin görüşlerini yazayım mı?" dediğimde, sinirliymiş gibi başını salladı, sonra başını kaldırıp şöyle dedi: "Bunlar görüş mü? Bunlar görüş değil, bunlar benim sünnetime muhalif olanlara cevaptır."

 

Ben bu rüyanın etkisiyle hemen Mısır'a döndüm ve Şafii'nin kitataplarını yazdım.

 

 

 

Ebu Abdinahman es-Sülemi, Zekeriyya'ya dayandırdığı rivayetinde bu olayı nakleder ve sonuna şunu ekler: Daha önce Mısır'a üç defa gitmiştim, ama Şafii'nin kitaplarını yazmamıştım.

 

 

 

Başka bir rivayete göre Ebu Cafer Muhammed b. Nasr et-Tirmizi şöyle diyor: Medine'deydim, Resul'ün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şehrindeydim. Vaziyet darlığından dolayı sıkıntılıydım. İki sütün arasında biraz dinlendim. Bu sırada rüyamda Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüm. Karşısında ayağa kalkıp içinde bulunduğum durumu şikayet etmek istedim. Onunla birlikte sanki Ümmü Seleme'nin evine girdim. Bana evde bulunan eşyaları işaret etti, sanki halimi anlamış ve bana evinde bir şey bulunmadığını göstermek istiyordu. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Ebu Falan'ın görüşlerini yazayım mı?" dedim. "Hayır" dedi. "Malik'in görüşleri?" dedim, "Hayır, ama hadislerime uygun olanları yaz" dedi. "Şafii'nin görüşleri?" dediğimde: "Onlar görüş değil, bana muhalif olanlara cevaptır" dedi...

İki rivayetin lafızları bir birine yakındır. Bu rivayeti birkaç kişi Ebu Cafer'den nakletmiştir. Ebu Cafer ilim ehlinin büyüklerinden ve güvenilir biridir.

 

 

 

Muhammed b. el-Hasan el-Belhi anlatıyor: Rüyamda Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüm. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Malik ve Irak ehlinin görüşleri hakkında ne diyorsun?" dedim. "Benim sözlerim dışında görüş yoktur" dedi. Ona: "Ebu Hanife ve arkadaşlarının görüşleri hakkında ne diyorsun?" dedim. "Benim sözlerim dışında görüş yoktur" dedi. "Şafifnin görüşleri hakkında ne diyorsun?" deyince şöyle dedi: "Benim sözlerim dışında görüş yoktur, fakat onun görüşleri bidat ehli görüşlerinin zıddıdır."

 

 

 

Ebü'l-Kasım el-Kazvıni anlatıyor: Bağdad'da bizimle beraber, Mağrib halkından bir adam vardı. Şafii'nin görüşlerini eleştirip Malik'in görüşlerine meyl ediyordu. Bir gün sabah uyandığımızda: "Mısır'a gidiyoruz" dedi. Ona: "Neden, ne oldu sana?" dedik. "Şafii'nin kitaplarını yazmak istiyorum" dedi. Ona: "Sen ŞafiI'nin görüşlerini eleştiriyordun" dediğimizde şöyle devam etti:

 

Dün gece rüyamda, uçan yeşil bir kuş gördüm. İnsanlar ondan istediklerini alıyorlardı. Bende ondan bir şeyler almak için gittim, ama vermediler. Onlara: "Herkese verilirken bana neden verilmiyor?" dedim. "Sen Şafii'yi eleştiriyorsun" dediler. "Onu eleştirmeyeceğim" dedim, sonra gidip aldım, engelolmadılar. Bu yüzden Mısır'a gidiyorum.

 

 

 

el-Asımi'nin kitabında okuduğuma göre Ebu'l-Kasım el-Kazvıni: "Bir sefer sırasında bizimle yolculuk yapan bir adam vardı..." diyerek olayı anlatıyor.

 

 

 

Amr b. Sevvad es-Serhi'nin Şafii'nin bildirdiğine göre Şafii: "Sen neden kitaplarımı yazmıyorsun?" dedi, ben sustum. Sonra bir adam ona:

"Senin yazdıktan sonra değiştirdiğini, sonra yazıp tekrar değiştirdiğini ve tekrar yazdığım söylüyor" deyince, Şafii şöyle dedi: "Şimdi artık fırın ısındı."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

O'nun Kur'an Hıfzı ve Kıraat Bilgisi