BEYHAKİ

KÜLLİYATI

İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Şafii'nin Hapisteyken Gördüğü Rüya

 

Şafii'nin Hapisteyken Gördüğü Rüyası, Başına Gelenlerle Yüce Allah'ın Rüyasını Tabirine Uygun Olarak Gerçekleştirmesi

 

Rabi diyor ki: Şafii'nin şöyle dediğini işittim: Bağdad'da hapisteydim, bir rüya gördüm. Rüyamda Ali b. Ebi Talib yanıma geldi ve oturdu. Yüzüğünü elinden çıkarıp parmağıma taktı.

Muhammed b. el-Hasan'a: "Rüya gördüm, bana bir rüya yorumcusu gönder de rüyamı tabir ettireyim" diye haber gönderdim. Bana rüya tabirdsi Ca'd'ı gönderdi. Hapishaneye geldi ve: "Rüyanda ne gördün?" diye sordu. Dedim ki: "Ali b. Ebi Talib'i gördüm, yanıma geldi, elindeki yüzüğü çıkarıp parmağıma taktı."

 

Ca'd dedi ki: "Eğer doğru söylüyorsan, doğuda ve batıda senin adını tanımayan ve senin dediklerinle am el etmeyen kimse kalmayacak."

 

 

 

İbrahim b. Muhammed'in naklettiğine göre Şafii şöyle dedi: Bu ilimleri ilk öğrenmeye başladığımda, bir gece yattım, Ali b. Ebi Talib'i rüyamda gördüm. Bana selam verdi, sonra yüzüğünü elinden çıkardı ve bana taktı.

 

Sabah olunca rüya tabircisini çağırdım ve rüyamı tabir ettirdim. Bana dedi ki: "Ey Ebü Abdullah! Eğer gerçekten böyle gördüysen, yeryüzünde senin adının yayılmadığı ve anılmadığı bir köy ve bir şehir kalmayacaktır."

 

 

 

İbrahim b. Muhammed eş-Şafii'nin naklettiğine göre Ebü Abdillah Muhammed b. İdris eş-Şafii şöyle anlattı: Dün rüyada kendimi Tavaf çarşısında gördüm. Birden Ali b. Ebi Talib'le karşılaştım. Kalkıp onunla kucaklaştım, o da beni kucakladı. Karşılıklı tokalaştık. Sonra parmağından yüzüğünü çıkarıp parmağıma taktı.

 

Bu rüyayı rüya tabircisine tabir ettirdim. Dönüp bana dedi ki: "Ali' yle kucaklaşmak; cehennemden kurtulmaktır. Tokalaşma; hesap gününden emin olmaktır. Parmağına yüzük takması ise; eğer rüyan doğru ise, Ali b. Ebi Talib'in adının ulaştığı her yere senin adın da ulaşacaktır." Bu olayın üzerinden fazla zaman geçmeden kitaplar yazdı ve adı her yere yayıldı.

 

 

 

Muhammed b. İdris eş-Şafii'nin kızı Zeyneb der ki: Babamın şöyle dediğini iştim: Rüyamda kendimi Tavafta gördüm. Karşıma Müminlerin Emiri Ali b. Ebi Talib çıktı. Yüzüğünü çıkarıp parmağıma taktı. Uyandığımda, rüya tabircisi Ca'd'i çağırttım. Bana dedi ki: "Eğer böyle bir rüya gördüysen, İslam memleketleri içinde, isminin girmediği bir yer kalmayacaktır. "

 

Başkaları da bu rüyayı nakletmişlerdir. ŞafiI'nin yakınlarından Ebu Muhammed, İbrahim b. Muhammed eş-Şafii'nin şöyle dediğini naklediyor: Şafii, Şiiliği yaymaya çalıştığı iddiasıyla, Şiilerle birlikte hapse atılmıştı. Bir gün bana geldi ve "Falan rüya tabircisini bana gönder" dedi. Haber verip çağırttım. Şafii dedi ki: "Dün rüyamda, Ali b. Ebi Talib'le bir kanalda gerildiğimizi gördüm."

 

Rüya tabircisi ona şöyle dedi: "Eğer rüyan doğruysa, meşhur olacaksın, adın yayılacak, yaptıkların da yayılacaktır."

 

Sonra birlikte Harun er-Reşid'e gittiler. Onunla ne konuştularsa konuştular ve serbest bıraktı.

 

Derim ki: Bu, Harun er- Reşid'e onun Alevilere meylettiği söylediklerinde ve huzuruna çıkarıldığı zamandır. Bu olayı daha önce anlatmıştık. Bu naklettiklerimizin hepsini rüyasında görmüş olabilir. Bu da bir delildir. Doğruya ulaşmak, Allah sayesindedir.

 

 

 

 

Anlattığımız Bu Olaylardan Sonra Şafii'nin, Harun er-Reşid ve Daha Sonra Me'mun Katındaki Değerinin Arttığı Sonucuna Varılması

 

Zekeriyya b. Yahya'nın kitabında; Büti'nin şöyle dediğini okudum; Şafii, Muhammed b. el-Hasan'la, yeminle birlikte şahidin kabul edilmesi konusunu tartışıyordu. Şafii, onun yetmiş yerde Yüce Allah'ın Kitab'ına aykırı düştüğünü ispatlamıştı. Yani öyle iddia etmişti. Bu olayı duyan birisi Harun er-Reşid'e haber verdi. Harun dedi ki: "Muhammed b. el-Hasan, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kureyş'ten olan bir adamın aklı, iki adam aklı eder'' dediğini bilmiyor mu?"

 

Sonra kendisine haber gönderip ondan memnun olduğunu söyledi.

 

Kadılığı kabul edip etmeyeceğini sordu. Şafii: "İhtiyacım yok" dedi, Harun er-Reşid "İhtiyacını söyle" dedi. Şafii: "Mısır'daki zi'l-kurba (akrabalar) ödeneğinden bana da verilmesini istiyorum ve oraya yerleşmek istiyorum" dedi. Sonra dediği gibi oraya yerleşti, Harun da ona ödenek emri verdi.

 

 

 

Zekeriyya'nın, Şafii'nin torunundan naklettiğine göre Şafii, Harun erReşid'in yanına girince kendisini dinledi ve şöyle dedi: "Allah, senin gibi akrabalarımı çoğaltsın."

 

Bu son rivayeti Ebu Nuaym da nakletmiştir.

 

 

 

Rabi b. Süleyman'ın naklettiğine göre Şafii, Muhammed b. el-Hasan'la, Harıln er-Reşid'e getirildiğinde Rakka'da tartışmıştı ve onu alt etmişti. Harun er-Reşid dedi ki: Muhammed b. el-Hasan, Kureyşli bir adamla tartıştığında soru ve cevaplarla kendisini alt edeceğini bilmiyor mu? Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ''Kureyş'e öncelik verin, onun önüne geçmeyin, ondan öğrenin ona öğretmeyin, onların bir aliminin ilmi yeryüzünü kaplar'' buyurdu."

 

 

 

Muhammed b. Abdillah b. Abdilhakem, Şafii'nin şöyle dediğini naklediyor: Irak'ta sultan bana haber gönderip, iki konuda konuşmamı yasakladı. Bunlar; sarhoşluk veren içeceklerin haram olduğunu söylemek ve nikahtan önce boşanmak.

 

 

 

Ebu İbrahim el-Müzeni'nin naklettiğine göre Şafii anlattı: Harun er-Reşid'in yanına girdiğim zaman, selamlaşma faslından sonra: "Yemen'i bırakıp geldim, bir hakime ihtiyacı var" dedim. Bana dedi ki: "Birlikte oturup kalktığın adamlardan birine bak, oraya kadı olarak görevlendir."

 

Şafii, meclisine dönüp içlerinde Ahmed b. Hanbel'i görünce ona dönüp şöyle dedi: "Müminlerin Emiriyle Yemen'e bir kadı görevlendirmesini konuştum, bana gelip giden adamlardan birini görevlendirmemi emretti. Ben de seni seçtim. Hazırlan, seni Müminlerin Emirine götüreyim, seni Yemen'e kadı olarak tayin etsin."

 

Ahmed b. Hanbel kendisine dönüp: "Ben senin yanına senden ilim öğrenmek için geldim. Sen bana onlara kadı olmamı mı emrediyorsun?" dedi ve sitem etti. Şafii bundan utandı.

 

Bu hikayeyi, Zekeriyya b. Yahya es-Sad'nin kitabında okumuştum.

 

Orada fazladan şunu anlatır: Şafii, Me'mun'a mektup yazıp Mekke'ye bir kadı tayin etmesini istedi. Me'mun ona: "Birini bul" dedi. Şafii de amcası oğlu Yusuf b. Yakub eş-Şafii'yi teklif etti, Mekke'ye kadı olarak görevlendirildi.

 

Daha önce Şafii ve Muhammed b. el-Hasan tartışmasında, Me'mun'un Şafii'ye beş yüz dinar gönderdiğini ve "Bana da uğramanı isterim" dediğini nakletmiştik.

 

 

 

Zekeriyya b. Yahya es-Saci'nin kitabında Velid b. Ebi'l-Carud'un şöyle dediğini okumuştum: Bu olaydan sonra Me'mun, Şafii'nin kadılar kadısı olması için emir verdi. Bunu kendisine mektupla bildirdiklerinde Şafii hastaydı. Çok ağır hastaydı. Şafii: "Gerçekten mektup geldi mi?" dedi.

 

Mektup gelmişti; ama Şafii de vefat etmişti. Allah rahmet etsin.

 

 

 

Rabi'nin anlattığına göre: Halifenin elçisi Mısır'a Şafii'nin yanına, onu kadı olması için çağırmaya geldi. Şafii şöyle dedi: "Allahım! Bu görev, dünyada ve ahirette benim için hayırlıysa nasip et, benim için hayırlı değilse beni yanına aL"

 

Bu duayla üç gün içinde vefat etti. Halifenin elçisi hala kapısında bekliyordu.

 

 

 

Ma'mer b. Şebıb'in naklettiğine göre el-Me'mün, Şafii'ye: "Ey Muhammed! Allah sivrisineği ne için yarattı?" diye sordu. Şafii bir süre düşündü ve "Sultanları küçük düşürmek için, ey Müminlerin Emıri" dedi.

 

Me'mün güldü ve "Ey Muhammed! Sen sivrisineğin yuzume konduğunu gördün mü?" dedi. Şafii şöyle cevap verdi: "Evet, ey Müminlerin Emıri. Sen sorduğunda verecek cevabım yoktu. O sırada sivrisineğin elinde on bin kılıç ve on bin ok güç bulunan birinin bile ulaşamayacağı bir yerine konduğunu görünce aklıma bu cevap geldi."

 

Me'mün: "Allah bol bol hayrını versin, ey Muhammed" dedi.

 

 

 

Ebu Muhammed b. Adiy el-Fakih'in naklettiğine göre er-Reşid, insanların Emin ve Me'mun'a biat etmelerini istediğinde, minbere çıktı, Allah'a hamdü sena etti. O gün bu iş için minbere ilk çıkan kişi Muhammed b. İdris eş-Şafii'ydi. Şafii elini Emin ve Me'mun'un başına koyduktan sonra şöyle dedi:

 

Ne ihmalleri oldu ne geçti ellerine. Uzun süre elinde uzayıp gitsin d!ye. Sonra ağladı ve insanları ağlattı. O gün Şafii, insanlara liderlik etti. Başka bir senedle bu olayın Mekke'de vuku bulduğunu nakletmiştik.

 

Burada insanlar: "Tebrikle başsağlığını bir beyitte ifade eden bu genç kimdir?" dediler. Tanıyanlar şöyle dediler: "Bu Kureyş'li bir delikanlıdır, ona Muhammed b. İdris eş-Şafii diyorlar."

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Muhammed b. el-Hasan İle İlişkileri