BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Muhammed b. el-Hasan
İle İlişkileri
Şafii ve Muhammed b.
el-Hasan'ın Arasının Düzeldiğini ve Birbirlerine Saygıda Kusur Etmediğini
Gösteren Rivayetler
Rabi b. Süleyman'ın naklettiğine
göre Şafii şöyle diyor: Muhammed b. el-Hasan'dan daha akıllı bir siyah saçlıyla
konuşmadım." Bu ifadeyle Rey ehlini kastetmiştir.
Muhammed b. Abdilhakem,
Şafii'nin şöyle dediğini naklediyor: "Muhammed b. el-Hasan dışında kilolu
bir akıllı görmedim."
Rabi b. Süleyman da,
Şafii'nin şöyle dediğini naklediyor: "Muhammed b. el-Hasan dışında, kilolu
ve akıllı kimse görmedim."
Rabi b. Süleyman'ın
naklettiğine göre Şafii şöyle diyor: "Tartışmalı bir mesele sorulup yüzünü
ekşitmeyen kimseyi görmedim, Muhammed b. el- Hasan hariç."
Ebu Hassan ez-Ziyadı der
ki: "Muhammed b. el-Hasan'ın, Şafii'ye değer verdiği kadar, başka bir
alime değer verdiğini görmedim. Bir gün Şafii (Allah rahmet etsin) yanına
gelmişti, Muhammed b. el-Hasan bineğine binmiş yola çıkıyordu. Evinin kapısında
onu görünce geriye döndü ve o gün akşama kadar onunla kaldı, başka kimsenin
girmesine de izin vermedi.
Bu hadisi Muhammed b.
Abdillah el-Kazvini'nin rivayetiyle de görmüştüm. Yine Ebu Hassan Hasan b.
Ammar er-Ramadi buna benzer bir şekilde nakletmiş ve şöyle demiştir: Muhammed,
seviyesine uygun bir şekilde Hilafet sarayında Şafii'yle sohbet etmeyi tercih
etmiştir.
Mus'ab, Muhammed b.
el-Hasan'ın şöyle dediğini naklediyor: "Eğer bize muhalefet edip muhalif
olduğu konuyu aleyhimize ispat eden biri varsa, o ŞafiI' dir."
Kendisine
"Neden?" dediklerinde şöyle dedi: "Meseleleri kolaylaştırması ve
düşündürmesi sayesinde."
Rabi diyor ki: Şafii'nin
şöyle dediğini işittim: "Gözlerim Muhammed b. el-Hasan gibisini görmedi.
Kadınlar onun zamanında onun gibisini doğurmuş değildir."
Dostlarımızdan birisi
dedi ki: Burada onun görüşlerindeki basiretini, fasih konuşmasını ve
münazaradaki kabiliyetini kastetmiştir.
Şafii'nin; Irak
Ehlinin Görüşlerini Öğrenip Onlarla Tartışabilmek ve Usullerine Muhalif
Konuları Tenkid Edebilmek İçin, Muhammed b. el-Hasan'ın Kitaplarını Yazması
Rabi diyor ki: Şafii'nin
şöyle dediğini işittim: "Muhammed b. el-Hasan'dan bir Horasan devesi yükü
kadar kitap yazdım."
Ebu Sevr der ki:
Şafii'nin şöyle dediğini işittim: Muhammed b. el-Hasan'dan bir Horasan devesi
yükü kitap aldım. Bunları incelediğimde; onu civa diye seslenip hava satan
satıcılara benzettim.
Başka birinin
rivayetinde "civa diye bağırıp kumaş satan" şeklinde geçmektedir.
Ahmed b. Ebi Sureye der
ki: Şafii'nin şöyle dediğini işittim: Muhammed b. el-Hasan'ın kitaplarına
altmış dinar harcadım. Sonra kitapları inceledim, her meselenin yanına bir
hadis, yani o meseleye bir cevap yazdım.
Zekeriyya b. Yahya'nın
kitabında okuduğuma göre, el-Buvayti, Şafii'nin şöyle dediğini naklediyor:
Hammad el-Berberi, Harun erReşid'e mektup yazıp: "Bizde bitecek bir işin
varsa Muhammed b. İdris eş-Şafii'den sakın, zira o bendekileri mağlup
etti" dedi.
Ben hemen ona gidip
kapısına vardım. Hadis ehli benim, Ebu Hanife ıçin bir kitap yazmam konusunda
fikir birliğine vardı. Ben: "Onların görüşlerini bilmiyorum, kitaplarına
bakmadan bunu yapamam" dedim.
Hemen istedim, Muhammed
b. el-Hasan kitapları benim için yazıldı.
Onları bir sene boyunca
inceledim ve öğrendim. Sonra onlarla ilgili "el-Kitabu'l-Bağdadi"
kitabını yazdım.
Harun b. Said el-Eyli
der ki: Şafii'nin şöyle dediğini işittim: "Kitaplarını yazıp, sözlerinin
körlüğüne Ebu Falan'dan delil getiren hiçbir kimse görmedim."
Ahmed b. Sinan el-Kattan
el-Vasıti der ki: Şafii'nin şöyle dediğini işittim: "Ebu Falan'ın
görüşünü, sihirli ipe benzetiyorum; bir sarı, bir beyaz, bir kırmızı."
Ebü Nuaym'ın
rivayetinde: "Bir çıkarır sarı, bir çıkarır yeşil, bir çıkarır
kırmızı" şeklindedir.
Aynı manada haberi
Zekeriyya b. Yahya es-Sad ve Abdurrahman b. Ebi Hatim de aynı yolla
nakletmişlerdir.
Ahmed b. Sinan'ın
naklettiğine göre bu sözü, Abdurrahman b. Mehdi de söylemiştir: "Ebü Falan'ın
görüşü, sihirli ipe benzer, bir uzatırsın sarı gelir, sonra bir uzatırsın yeşil
gelir."
Bunu Ebü Abdillah
el-Hafız isnadıyla nakleder.
Bu öyledir; çünkü Allah
rahmet etsin, istihsana göre ayrı konuşurdu, kıyasa göre ayrı konuşurdu. Onda
fürü, bir kıyasa uymazdı.
İbrahim el-Harbi'nin
naklettiğine göre: Ahmed b. Hanbel'e Malik b. Enes'i sorduklarında şöyle dedi:
"Hadisler sahih, rey zayıf."
Evzal'yi sorduklarında
şöyle dedi: "Hadisler zayıf, rey de zayıf." Şafii'yi sorduklarında
şöyle dedi: "Hadisler sahih, rey de sahih."
Ebu Falan'ı
sorduklarında şöyle dedi: "Ne rey var, ne de hadis."l Derim ki: Ahmed
b. Hanbel bunu Malik için demiştir; çünkü bazı konularda Malik, sahih hadisi
bırakıp Medinelilerin ameline göre am el ediyordu.
Evzai için böyle dedi;
çünkü bazı konularda maktu ve mürsel hadislere göre am el ediyordu.
Şafii için böyle dedi;
çünkü sahih ve bilinen hadisler dışındaki hadisleri kaynak olarak
kullanmıyordu. Meseleleri; Kitab'da, sahih sünnette ve icmada sabit olduğu
haliyle kıyas ediyordu.
Diğerleri hakkında böyle
dedi; çünkü birinde zayıf hadisi kıyas yapmadan kullanıyor, diğerinde sahih ve
bilinen hadisi bırakıp kıyas yapıyordu. Birinde kıyasa göre görüş bildiriyor,
diğerinde istihsan için kıyası terk edip öyle amel ediyordu.
İşte böyledir; çünkü
bazen meçhul bir haber veya munkatı bir hadise dayanarak hüküm veriyordu. Kendi
memleketinden olan birinin naklettiği bir hadis olursa onunla amel edip kıyası
terk eder, memleketinden hadis bulamazsa veya bulur da ravilerine güvenmezse
kıyasa veya istihsana müracaat ederdi.
Munkatı hadisle, cerh
edildiğini bilmediği bir meçhulün rivayetiyle ve memleketinden birinin
naklettiği bir hadise dayanarak sahabiyi taklid ederek hüküm vermesi; sahabi ve
tabii sözlerine tabi olmak gerektiğine inandığını göstermektedir.
Fakat bu görüş
başkalarına göre hatalıdır. Çünkü munkatı hadis kusurludur, meçhulün rivayeti
de zayıftır. Zira hadislerin ravilerini adalet ve zabt bakımından araştırmamız
emredildi, tanımadığımız kimselerden hadis almamamız ve bilinen ravinin
rivayetini benzeriyle karşılaşmadan terk etmememiz emredildi. Bu da onu
neshedebilir veya tahsis edebilir. Bu doğru prensibe Muttalibi dışında kimse
itibar etmedi. Ahmed b. Hanbel bu yüzden az önceki değerlendirmelerde bulundu.
İşaret ettiğimiz noktayı
açıklayıp teyid eden bir hikaye; Yünus b. Abdila'la, Şafifnin şöyle dediğini
naklediyor: Herkesin münferid hadisi kullandığını gördüm. (Örneğin) Medineliler
"Teflis" hadisini kullanmışlar.
Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Kişi malını (iflas eden birinde) aynzyla
bulursa, onu başkalarından önce (satın almayı) hak eder. "
Iraklılar, umra
(ömürlük) hadisini kullandılar. Hepsi
münferid hadisleri kullandılar. Onlar bunu kullanıp diğerini terk ettiler,
diğerleri onu kullanıp bunu terk ettiler. Derim ki: Şafii el-Muttalibi de buna
göre amel etti.
Bu yüzden bununla ilgili
görüşler çoktur, biz bu kadarıyla yetiniyoruz. Doğruya ulaşmak, Allah
sayesindedir.
Rabi b. Süleyman der ki:
Şafii'nin şöyle dediğini işittim: "Ebu Falan başta meseleyi hatalı bir
şekilde ortaya koyardı, sonra bütün kitabı buna göre kıyaslardı."
Muhammed b. Abdillah b.
Abdilhakem, Muhammed b. İdris eşŞafii'nin şöyle dediğini naklediyor: "Ebu
Falan'ın öğrencilerinin kitaplarına baktım, yüz otuz yaprak vardı. Saydım,
bunların seksen yaprağı, Kitab ve sünnete aykırıydı."
Abdurrahman der ki:
Çünkü asıl hatalı, hükümler de hata üzerine devam ediyor.
Ben de derim ki: Bunun
sebebi, sünnete ulaşamaması veya delilin kaynağını gözden kaçırmasıdır.
Zekeriyya b. Yahya
es-Sac'i'nin naklettiğine göre Şafii'nin torunu babasından Şafii'nin şöyle
dediğini naklediyor: "Namaz kılmak istersen Medine ehline, hac yapmak
istersen Mekke ehline, savaş (haberleri ve hukuku) istersen Şam halkına, rey
istersen Küfe ehline tabi ol."
Harmele b. Yahya der ki:
Şafii'nin şöyle dediğini işittim: "Tartışmak isteyen Ebu Hanife'ye tabi
olsun."
Muhammed b. Halid
el-Hallal'ın naklettiğine göre ŞafiI şöyle diyor: Malik b. Enes'e Ebu Hanife'yi
sordular, şöyle dedi: "Bu, kubbelerinize gelse, kıyas yapa yapa altına
çevirir."
Abdulğani b. Abdilaziz
el-Assal der ki: Şafii'nin şöyle dediğini işittim:
"Eğer Ebü Hanife,
usulünü Medine ehline göre teşkil etseydi, fıkıh konusunda insanlar onun
yanında çocuk gibi kalırdı. Fakat öyle bir usul oluşturdu ki, bazı hallerde
fürüundan daha zayıf kalıyor."
Mahfüz b. Ebi Tevbe der
ki: Şafii'nin şöyle dediğini işittim: Ben Ebü Falan'a (Allah rahmet etsin)
dünya için muhalefet ediyorum. Böyleyken dünya nasılonlarla birlikte olur?
İnsan dünyayı karnı ve ferci için taleb eder. Ben yemeklerin lezzetinden men
olundum, (rahatsızlıktan dolayı) evlenmeye de imkan yok. Ben ona sadece
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünneti uğruna muhalefet ediyorum.
Beyhaki der ki: Bu
muhalefet, Şafii'nin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olan akrabalığı
sebebiyle, sünnetin dünyaya intişarından ve tedvininden önce gerçekleşmiştir.
Büyük bir kısmının Ebü Hanife'ye açık bir şekilde ulaşmaması özen göstermesine
sebep olmuştur. Sünnet, (Ebü Hanife'nin) öğrencilerine ulaştığında ona tabi
olmaları gerekir. Bu konuda mazeretleri söz konusu olamaz. Nitekim Ebü Yüsuf ve
Muhammed (b. el-Hasan) birçok meselede sünnete rücu etmişlerdir. Bunlardan
bazıları; vakıf, bayramlarda tekbir getirmek, tahıl ve hurmanın nisabı,
süvarinin payı ve diğerleri gibi konulardır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: