BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Sünnet Üzerindeki
İlahi Koruma
Bismillahirrahmanirrahim
Rabbim kolaylaştır, yardım et ve muvaffak kıL.
İki imam; Ebu Abdillah
Muhammed b. el-Fadl el-Feravi ve Ebu'l-Muzaffer Abdulmun'im b. Abdilkerim
el-Kuşeyri kitaplarında haber verip şöyle dediler: İmam Ebu Bekr Ahmed b.
el-Hüseyin el-Beyhaki bize şöyle dedi:
Evvel ve Kadim, Rab ve
Rahim olan Allah'a hamdolsun, O'nun zatında ve sıfatlarında dengi ve benzeri
yoktur. Mülkünde ve tasarrufunda eşi ve ortağı yoktur. O, Ehad ve Samed olan
Allah'tır. Doğurmamış ve doğmamıştır, hiçbir dengi yoktur.
Varlıkları kudretiyle
var eden ve Adem oğullarını dilediği nimetleriyle şereflendiren, onlara;
kendisine itaat edenlere cenneti müjdeleyen, karşı gelenleri cehennemiyle
uyaran peygamberler ve elçiler gönderen Allah'a hamdolsun.
Bizi de Ümmi Kureyşi,
Haşimi, Mekki Peygamber; Abdullah b. Abdilmuttalib'in oğlu Muhammed'le
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şerefyab etmiş ve onu kıyamete kadar, bütün
mahlukata; müjdeci, uyarıcı ve O'nun izniyle Allah'a çağıran aydınlık veren bir
nur olarak göndermiştir. Zakirler onu zikrettikçe, gafiller onun zikrinden
gafil oldukça, Allah'ın selamı ve salatı ona ve onun aline olsun.
Allah, onunla apaçık
Kitabı da indirdi, onun lisanıyla devamlı ayakta duracak olan dini açıkladı.
Mükellef olanları ona uymaya çağırdı ve nimet verdiği kimseleri doğru yolda
yürüyebilmeyi bahşetti. Ona indirdiğinde şöyle buyurdu: "Allah dilediğini
esenlik yurduna çağırır ve O, dilediğini doğru yola eriştirir."[Yunus 25]
Onu (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), risaletini tebliğ edinceye kadar, nasihati eda edip onlara Kitab'ı
ve hikmeti öğretinceye kadar ümmetinin içinde bıraktı. Sonra rahmetine dahil
etti. Kitab'ı muhafaza etmeyi garantiye alarak şöyle buyurdu: "Kur'an'ı
kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız. "[Hicr 9]
Resulü'nün (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) lisanıyla da şöyle dedi:
***
Muğire b. Şu'be,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dediğini rivayet ediyor:
"Kendilerine Allah'ın emri gelinceye kadar, ümmetimden varlığını gösteren
adamlar olacaktır. '' [-] Buhari,
(6/464, 13/249) Müslim, (3/1523) ve Ahmed b. Hanbel, Müsned, (4/248)
***
Sa'd b. Ebi Vakkas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ümmetimden bir grup, kıyamete kadar din üzerinde olmaya devam
edecektir."
***
Muaviye b. Kurre,
babasından, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
naklediyor: "Ümmetimden bir grup, hak üzere olmaya devam edecektir.
Kıyamet kopuncaya kadar küçük düşürmeye çalışan hiç kimse onlara zarar
veremeyecektir."
Bu hadisi Muaviye b. Ebi
Süfyan, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azadı kölesi Sevban ve
başkaları Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den rivayet etmişlerdir.
[-] Ahmed b. Hanbet
Müsned (3/426), Tirmizi, Sünen (20/30), İbn Hibban, Sahih (1/18), İbn Mace,
Sünen (1/4-5)
***
Ahmed b. Hanbel'e bu
hadisin manası sorulduğunda şöyle dedi: "Bu muzaffer grup Hadis ehli
değilse, ben kim olduklarını bilmiyorum."
***
Abdurrahman el-Uzri,
babasından, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu sözünü rivayet
ediyor: "Bu ilmi her kuşaktan o kuşağın adil olanları miras olarak
devralır. Onlar bu ilmi, aşırı gidenlerin tahrifatlarından, boşa çıkarmak
isteyenlerin saptırmalarından ve cahillerin yanlış yorumlarından korurlar. ''1
Hadisi Ebü'l-Kasım
el-Beğavi Ebu'r-Rabi' kanalıyla babasını zikretmeden nakleder.
İsmail b. Ayyaş da Muan
b. Rifaa es-Selami'den rivayet etti.
[-] İbn Ebi Hatim,
el-Cerh vet-Ta'dil (1/1/12), Bağdadi, Şerefu Ashabi'l-Hadis (35/b), İbn Hacer,
İsabe (1/121).
***
Yine uzun bir senedle
İbrahim b. Abdirrahman, güvenilir hocalarının birinden aynısını Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) rivayet eder.
Ebu Umeyr, Velid b.
Müslim'den aynı manada bir hadis rivayet etti. Yüce Allah'ın vaadinin içinde,
değerli Kitabı'nı; eklemelerden, eksiltmelerden ve benzerinin ortaya
konmasından muhafaza edeceği mevcuttur. O'nun vaadi haktır.
Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) vaadinde ise; Yüce Allah'ın Kitabı'yla,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetiyle amel edecek olanların
var olacağı mevcuttur. Bu insanlar, aşırıya gidenlerin Kitab ve sünnet üzerinde
yapacakları tahrifatlara ve cahillerin yanlış yorumlarına mani olurlar. Onun
vaadi de haktır.
Allah'a hamdolsun, O'nun
inayetiyle, kuluna indirdiği Yüce Kitabı'nı, hiçbir eksiği ve yanlışı olmadan,
dosdoğru bir halde bulduk. Ne ziyadesi var, ne eksiği var, ne de benzerini
getirebilen oldu.
Ayrıca Allah'ın
Kitabı'yla ve Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetiyle uğraşan,
manasını anlayan; içinden hükümler, şeriatı açıklayan nasslar ve deliller
çıkaran; Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanından bu güne kadar
hakkı açıkça ikame eden alimlerin var olduğunu gördük.
Birbirlerini takip
ettiler. Doğuda ve batıda hakkı öğrenmek isteyen halk onlara müracaat eder.
Naklettikleri dinlerinin kaynağı birdir. Farklı şekillerde ortaya çıkan ictihadları
bu kaynağa dayanır. İctihadlarından ortaya çıkan hükümler geçerlidir. Onlar,
görünüşte ihtilaflı görünseler de, her hükmün gereğini yerine getirip eda etme
konusunda müttefiktirler. Bununla ilgili Efendimiz Mustafa (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle demiştir:
***
Ebu Hureyre,
Resulullalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Hüküm veren müctehid, ictihad edip hüküm verdiğinde; isabetli hüküm
verirse iki kat sevap kazanır. İctihadında hata ederse bir kat ecrini alır."
[-] Buhari (13/268),
Müslim (3/1342), Tirmizi (1/249) ve Nesai (2/304)
Bu hadisle Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), isabet edene iki kat ecir takdir etmiştir;
birincisi ictihad görevini üstlendiği için, diğeri de doğruyu bulup isabetli hüküm
verdiği için. Hata edene de, ictihadının karşılığı olarak bir ecir takdir etmiş
ve hatasının vebalini; Yüce Allah'ın fazlu keremiyle affedeceğini düşünerek
üzerinden kaldırmıştır.
Bu şekilde Allah'a
hamdolsun, Rabbimizin gösterdiği işaret ve inayet; dinimizin verdiği basiret
sayesinde; Ne Allah'ın Kitabı hakkında en ufak bir şüphemiz oluyor; ne de Hz.
Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şeriatı karşısında çözemeyeceğimiz
bir meseleyle karşılaşıyoruz.
Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), kendisinden sonra olacak ihtilaf ve ayrımcılık
konusunda bizi uyarmış ve takip etmemiz gereken yolu göstermiştir. İrbad b.
Sariye hadisinde şöyle geçmiştir:
***
Abdurrahman b. Amr
es-Sülemı, İrbad b. Sariye'nin şöyle dediğini bildiriyor: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bize sabah namazını kıldırdı. Sonra bize döndü, kalpleri
titreten ve gözyaşlarının akmasına sebep olan bir konuşma yaptı. Ona; "Ey
Allah'ın Resulü! (Allah sana salavat etsin) Sanki veda ediyor gibi konuştun,
bize nasihat et" dedik. Şöyle devam etti:
"Size Allah'tan
korkmanızı tavsiye ediyorum. Bir köle bile başınıza yönetici olarak atanırsa;
dinlemeyi ve itaat etmeyi tavsiye ediyorum. Çünkü içinizden yaşayanlar, birçok
ihtilafa şahit olacaktır. Benim sünnetime ve doğru yolu bulmuş Hulefa-i raşidin
sünnetine tabi olun, dişlerinizle sımsıkı tutun. Ortaya atılan fikirlerden
sakının. Zira her bid'at dalalettir."
Bu hadisin lafzı
ed-Düri'ye aittir.
[-] Darimı, Sünen
(1/44), İbn Mace Sünen (1/16-17) Tirmizi, (2/112-113) ve Hakim Müstedrek
(1/90-96)
Rakkkaşi'nin rivayetinde
ise "Her yenilik bid'attır ve her bid'at dalalettir" şeklindedir.
Bu hadisi ayrıca Hucr b.
Hacer ve Yahya b. Ebi'I-Muta.,3 İrbad b. Sariye'den rivayet etmişlerdir. [-] Ahmed b. Hanbel, Müsned, (4/126), Ebu
Davud, Sünen (4/280-281) İbn Hibban, Sahih (1/139-140), Tirmizi, Sünen (2/113)
ve Müstedrek (1/97) --- [-] Müstedrek
(1/97), İbn Mace, Sünen, (1/15-16)
İslam'ın ilk
dönemlerinde, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yolundan gidenler
bu tavsiyelere uydular. Sonra onları takip edenler, sonra onları takip
edenler... Hiç birisi nerede karşılaşırsa karşılaşsın hakka tabi olmaktan ve
kimden duyarsa duysun kabul etmekten çekinmedi. Bu, onların Allah'a karşı olan
saygıları ve O'ndan korkmalarından kaynaklanmıştır. Bunun için ve diğer konular
için Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Abdullah b. Mes'üd ve
başkalarının rivayetine göre şöyle demiştir:
***
Abdullah (b. Mes'üd)'un
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Sizin en hayırlınız benim dönemim, sonra onları takip edenler, sonra
onları takip edenlerdir. Ondan sonra bir nesil ortaya çıkar; şahadetleri
yeminlerinin önüne geçer, yeminleri de şahadetlerinin önüne geçer."
[-] Buhari (3/151,
5/191), Müslim (4/1963) ve Ahmed b. Hanbel, Müsned (6/86)
Ahmed el-Beyhaki diyor
ki: Sonra arzular farklılaştı. Görüşler çoğaldı.
Sonunda bazıları
sünnetle konuşmayı terk etti. Eski alimlere tabi olan birçok kişi de, onların
anlattıklarından nakledilenlere tutundu. Bazıları, hadis bulamadıkları
konularda hata yapmaya başladılar. Hadis bulduklarında da hatalarından
dönmediler. Bununla ilgili Abdullah b. Abbas şöyle diyor:
***
Ebu'l-Aliye der ki: İbn
Abbas; "Alimin hatalarını takip edenlere yazıklar olsun!" dedi. Kendisine,
"Nasıloluyor?" diye sorduklarında şöyle devam etti: "Alim, bir
şeyi kendi görüşüne göre anlatır. Kendisinden daha alim olan birisi
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müracaat eder (ve bir hadisle
açıklar). Alim söylediğinden vazgeçer, ama ona tabi olanlar beğendiklerine göre
am el etmeye devam eder."
Eğer sünnetle karşı
karşıya kalırlarsa veya sahih hadisleri reddeden biri sünnetle karşı karşıya
kalırsa şöyle derler:
***
Mikdam b. Ma' dikerib
el- Kindi, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
rivayet ediyor: "Bana Kitab verildi, bir o kadar daha (bilgi) verildi. Tok
birisi koltuğuna oturup; ''Sizinle aramızda şu Kitab hüküm verir; içinde
bulunan helalleri helal kabul ederiz, haramları da haram kabul ederiz'' diyebilir.
Dikkat edin, aslında öyle değildir. Yırtıcı hayvanlar helal değildir,
ehlileştirilmiş eşek de helal değildir." - Hadis devam ediyor-
Hadisi, Harız b. Osman
da İbn Ebi Avf tarikiyle, Hasan b. Cabir de Mikdam'dan nakletmiştir.
Geçmiş alimlere tabi
olanlar, karşı karşıya kaldığı sünnet için; sahih olsaydı terk edilmezdi diye
bahane bulabilirler. Tabi olduğu alimin ravilerine güvenir, ama Peygamber'in
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) ravilerine güvenmezler. Alimin sözüne göre amel
eder, ama belki o hadis alimin karşısına çıkmamıştır veya delil alacağı noktayı
kaçırmıştır. Ama yine Peygamber' inin (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözüne göre
am el etmez.
Sünnete bağlılık ve onu
terk edip bid'ate meyletmekten uzak durma konusunda sahih görüş, selefin ve
onlar gibi düşünen, onları takip eden halefin görüşüdür.
Herkes selefin ve onlar
gibi düşünen, onları takip eden halefin; sünnete nasıl tabi olduğunu ve
bid'attan nasıl uzak durduğunu bilmez.
İctihada ehil olmayan
bir kimse; daha sahih ve daha doğru olanı, ihtilaflı sözlerde öncelikle kime
tabi olacağı anlatılmadan kendisi bulsun diye bırakılırsa; şaşkınlığa düşer,
yolunu bulamaz. Kime gideceğini de bilemez.
Biz, bid'atin ortaya
çıkmasından ve ona uyanların çoğalmasından sonra; bu ümmetin alimleri içinde
ittiba konusunda öncelikli olanların, en bariz alametini ve en açık delaletini
Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetinde bulduk. Vaad edilen
muzaffer grubun, hakkı ikame konusunda öncesinde ve sonrasında kıyamete kadar
kendisine benzeyen fırkalara bağlanması için kimin öne çıkarılacağı ve kimden
ilim alınacağı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Selleml sünnetinde
mevcuttur.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: