BEYHAKİ KÜLLİYATI |
İMAM ŞAFİİ’NİN MENKIBELERİ |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Kureyş’in Faziletleri
Kureyş'in Takdim ve
ittibada Özel Olması. ilimlerinin Çok Olması, Akıllarının Tercih Edilmesi,
Görüşlerinin Gücü Sebebiyle Onlardan Bilgi Almak, Bunların Bazılarında; İlminin
Derinliği Sebebiyle Sahabeden Sonra Şafii'ye işaretler Bulunması, Onun
Yeryüzünün Doğusunda ve Batısında Meşhur Olması ve Müslümanların Ondan
Faydalanmaları
Hemmam b. Münebbih,
"Bunlar Ebu Hureyre'nin bize naklettiği hadiler" diyerek bazı
hadisleri rivayet etti. Sonra dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu: "İnsanlar Kureyş'e şu şekilde tabi olur; Müslümanlarz
Müslüman olana tabi olur, kafirleri de kafir olana tabi olur." ı
[-] Bu, Buhari'nin
kitabu'l-enbiya, babu'l-menakzb'da rivayet ettiği hadisin bir bölümüdür
(2/385), Müslim, imarat (3/1451) ve Beyhakl, es-Sünenü'l-Kübra (8/141)
İbn Ömer'in rivayet
ettiğine göre, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu;
"Bu iş, insanlardan iki kişi oldukça Kureyş'te kalmaya devam edecektir.
" [-] Ahmed b. Hanbel, Müsned, (8/35 ), Buharl, menakıb (6/389), ahkam
(13/104), Müslim, imarat (3/1452)
Bukeyr el-Cezeri'nin
naklettiğine göre: Enes, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
dediğini rivayet ediyor: "İmamlar Kureyş'ten olur. " [-] Ahmed,
Müsned, (3/129-183), Nesai, kada, 1/102), İbn Hacer, Tehzib, (8/144)
İbrahim b. Sa'd'ın, babasından
naklettiğine göre: Enes b. Malik Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"İmamlar Kureyş'tendir ... " dediğini rivayet ettikten sonra hadisin
devamını aktardı.
Zeyd b. Eslem'in rivayet
ettiğine göre: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"İnsanların omurgasz Kureyş'tir. Kişi omurgasz olmadan ,"ürüyebilir
mi?'' [-] Mecmau'z-Zevaid (10/28)
Bu hadis, farklı bir
yolla Cabir b. Abdillah tarafından da rivayet edilmiştir.
Aynı senedle Cabir b.
Abdillah diyor ki; Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle derken
işittim: "Kureyş'in en hayırlı olanları, insanların en hayırlı
olanlarıdır. Kureyş tuz gibidir. Onsuz bir yemeğin tadı olur mu? Eğer Kureyş'in
şımarmayacağznz bilseydim, Yüce Allah katında ne kadar değerli olduğunu haber
verirdim." [-] Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid (10/18)
Said b. Said el-Makburi,
Ka'b'ın şöyle dediğini naklediyor; "Kitab'da (kutsal metinlerde) Kureyş'in
alimleri ile şereflilerinin bu ümmetin tuzu olduğunu görüyoruz."
Amir b. Şehr'in rivayet ettiğine
göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kureyş'in
sözlerine dikkat edin ve söylediklerini dinleyin. Yaptıklarıyla amel etmeyin.
'' [-] İbn Ebi Hatim, bu kanalın sahih
olduğunu belirtmiştir.
Zühri'nin naklettiğine
göre Kureyş alimlerinden olan Ebu Bekr b. Süleyman b. Ebi Hamse, Resulullalı'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Kureyş'e
öğretmeyin, onlardan öğrenin. Onların önüne geçmeyin, onlardan geride de
kalmayın. Çünkü Kureyşli bir adamın, Kureyşli olmayan iki adam kadar gücü
vardır."
Görüldüğü gibi Şuayb b.
Ebi Hamza tarafından aktarılmıştır. Hadisi Muhammed b. el-Velid ez-Zübeydi,
Zülıri kanalıyla Abdullah b. Vakıd'dan da aynı şekilde, ceyyid mürseF olarak
rivayet etti. Hadis mevsul ve mürselolarak başka yollarla da nakledilmiştir.
Cübeyr b. Mut'im,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor
"Kureyşlinin, Kureyşli olmayan iki adam kadar gücü vardır. " [-] Ahmed b. Hanbel, Müsned (4/81-83), Hakim,
Müstedrek (4/82), Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/26) ve Ebu Nuaym, Hilye (9/64)
Zühri diyor ki:
"Bununla onların ileri görüşlü olmaları kasdedilmiştir. "
Cübeyr b. Mut'im,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Ey insanlar! Kureyş'in önüne geçmeyin, helak olursunuz. Onlardan geride
kalmayın, yolunuzu kaybedersiniz. Onlara öğretmeyin, onlardan öğrenin; zira
sizden daha alimdirler. Kureyş şımarmayacak olsaydı, Yüce Allah katındaki
değerini haber verirdim.'' [-] Şafii,
Müsned (s. 94)
Abdullah b. Ebi
Muleyke'nin naklettiğine göre Ebu Katade es-Sülemi, Fetih günü Halid b.
el-Velid'e "Bugün, Allah'ın Kureyş'i zelil edeceği bir gündür" dedi.
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından birisi "Ebu
Katade'nin ne dediğini duymuyor musun?" dedi. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sakin ol ey EbU Katade! Eğer kendi görüşünü
onların görüşüyle tartarsan, onların görüşünü kendi görüşünle birlikte
yakardın. Hayalini onların hayaliyle tartarsan, hayalini onların hayaliyle
yakarsın. Kureyş'e öğretmeyin, onlardan öğrenin. Eğer Kureyş şımarmasa,
Alemlerin Rabbi katında ne kadar değerli olduklarınz onlara haber
verirdim." [-] Şafii, Müsned (s. 94)
Leys'in katibi Ebu Salih
bu hadisi Leys'ten aynı şekilde nakletmiş ve ''Ebu Katade" yerine
"Katade b. en-Nu'man" olduğunu söylemiştir.
İbn Abbas der ki: Ali b.
Ebi Talib, Harura günü bana dedi ki: Şu insanların karşısına çık! Onlara Ali
size; ''Beni Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karşı olmakla mı
suçluyorsunuz?'' diyor, de! Ve de şahid ol! Resülullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle dediğini duymuştum: "Kureyş'e öğretmeyin, onlardan öğrenin.
Kureyş'ten güvenilir birinin emaneti, Kureyşli olmayan iki kişinin emanetine
denktir. Kureyş'ten bir alimin ilmi, yeryüzünü kaplar. Kureyş şımarmayacak
olsaydı, Yüce Allah katında ne kadar değerli olduklarını onlara haber verirdim.
"
Beyhaki der ki: İsmail
b. Müslim, bu hadisin sonunu, Ata kanalıyla İbn Abbas'tan merfu olarak şöyle
nakletmiştir.
İbn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allahım! Kureyş'e
hidayet ver. Çünkü onlardan olan bir alimin ilmi yeryüzü genişliğindedir.
Allahım! Başlangıçta onlara yokluk tattırdın, sonunda onlara bolluk
tattır." [-] Ahmed b. HanbeL,
Müsned (4/28), Ebu Nuaym, Hilye (9/65)
Abdullah der ki:
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kureyş'e hakaret
etmeyin! Zira alimi yeryüzünü ilimle doldurur. Allahım! Başlangıcında yokluk
tattırdın, sonunda bolluk tattır.''
Bu, İbn Ebi İsrail'in
lafzıdır. Muhammed b. Abdilmelik rivayetinde de İbn Mes'ud'dan merfu olarak
nakledilmiştir. [-] Ebu Davud
et-Tayalisi, Müsned (s. 39-40), Zehebi Mizanu'ı-İ'tidal (4/256), İbn Hacer Lisanu'l-Mizan
(6/160), İbn Hacer Tevalf't-Te'sis (s. 46), Ebu Nuaym, hilye (6/295) ve (9/65)
Ebu Hureyre
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dediğini rivayet ediyor:
"Allahım! Kureyş'e hidayet ver. Çünkü onlardan olan bir alimin ilmi yeryüzünü
doldurur. Allahım! Başlangıçta onlara azap tattırdığın gibi, sonunda da onlara
bolluk tattır." Bu duayı üç defa tekrar etti."
Bu hadisin senedleri,
öncekilerle birlikte yan yana sıralandığında gaiçlü olur.
Ebu Nuaym el-Fakih der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "İmamlar Kureyş'tendir"
demiştir. "İmam" ismini almak, halifelik görevini yapanların da din
ve ilim hususunda onlara tabi olanların da hakkıdır. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle demiştir: "Kureyşli bir adamın, Kureyşli olmayan
iki adam kadar gücü vardır."
Harun er- Reşid,
Şafii:'den bahsederken bu rivayete dayanmış ve şöyle demişti: "Abdi Menaf
oğullarından birinin, Muhammed b. el-Hasan'ın önüne geçmesine şaşırmamak lazım.
Muhammed b. el-Hasan, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ''Kureyşli
bir adam, Kureyşli olmayan iki adam kadar akıllıdır'' dediğini bilmiyor
mu?"
Aynı şekilde,
adamlarından birisi Harun er-Reşid'e gelip, Şafii'yi ve Muhammed b. el-Hasan'a
karşı tartışmada üstün gelmesi haberini getirdiğinde, uzandığı yerden doğrulup:
"Bir daha söyle" dedikten sonra üç defa: "Allah ve Resulü doğru
söylemiştir" demiş ve şöyle devam etmiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kureyş'ten öğrenin, onlara öğretmeyin. Kureyş'e
öncelik verin, önüne geçmeyin." Muhammed b. İdris'in Muhammed b.
el-Hasan'dan daha alim olması şaşılacak bir şey değildir.
Şafii, Salat kitabının
Ezan bahsinde de Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakledilen şu
rivayeti delil kabul etmiştir: "Kureyş'ten öğrenin, Kureyşli birisinin
gücü, görüş üstünlüğü bakımından, Kureyşli olmayan iki kişinin gücü kadardır.
"
Ebu Nuaym der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Selleml "Kureyş'e hakaret etmeyin!
Zira alimi yeryüzünü ilimle doldurur, yeryüzünün üzerini ilimle doldurur"
hadisi, apaçık bir delildir. Bilenler dikkatli bir şekilde bakarsa, bu ümmetin
alimlerinden olan Kureyşli bir adamın kastedildiğini anlar. Onun ilmi ortaya
çıkıp memlekette yayıldı. Kitapları ve telifleri mushaflar gibi yazıldı. Yaşlılar,
gençler ve çocuklar; meclislerinde ve derslerinde üzerinde çalıştılar. Bu
kitapları rehber edindiler, sözlerini araştırdılar, bilgelerin, valilerin,
kurranın ve hadis ehlinin meclislerinde olduğu gibi diğer meclislerde de ileri
sürdüler. Bu özellik, bildiğimiz kadarıyla Şafii'nin dışında kimsede mevcut
değildir. Allah rahmet etsin. Muhammed b. İdris el-Kureşi; çünkü sahabe, tabiin
ve onlardan sonra gelen Kureyşli alimlerin hiç birisi, ilmiyle meşhur olsa da;
bu rivayetin işaret ettiği dereceye ulaşamamıştır. Her birinin bir nebze veya
bir kısım ilmi, bazı meselelerde; onun bilgisinin beşte biri, onda biri gibi
cüzi bilgisi vardı, bilgileri diğer sahabe veya tabiunla paylaşıyordu.
Fetvalarda ortaklaşa çalıştılar, hiç birinin ilmi yeryüzünü dolduracak kadar
olmamış, ilmiyle diğerlerinden üstün olmamıştır. Özellikleri bu rivayetin
işaret ettiği noktaya ulaşmamıştır. Onlardan hiç biri de ilmiyle yeryüzünü
doldurmamış, yeryüzünü ilmiyle kaplamıştır.
Kureyşli Şafii ise;
kitaplar tasnif etti, ilmi söktü, usul ve füruu açıkladı. Yazdıkları ve telif
ettikleriyle meşhur oldu. Yüce Allah onun lisanına ilmi fazlasıyla akıttı.
Duyanların kulaklarına ulaştı, kalpler onunla uyan dı. Gün geçtikçe ilmi
güzelleşti ve daha anlaşılır oldu. Sonunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu rivayetinde işaret etiği vasıflara haiz "Kureyşli"
derecesine ulaştı. Bu hadiste kastedilen, Şafii'dir.
Ahmed b. Hanbel-Allah
rahmet etsin-, bu yüzden bu hadisi böyle yorumlamıştır. Bundan sonra isnadım
vereceğiz inşallah.
Yüce Allah'ın
"Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür ... "[Zuhruf 44]
Ayetiyle ilgili Gelen Rivayetler, Arapların ve Kureyş'in Buradaki Üstünlüğü,
Müslümanların Onları ve Onlarla Birlikte Şafii'yi Sevmesinin Vacip Olması
Süleyman b. Katte'nin naklettiğine
göre İbn Abbas; Yüce Allah'ın "Doğrusu bu Kur'an sana ve ümmetine bir
öğüttür ... " ayetini "Senin için ve kavmin için bir şereftir"
şeklinde açıklamış, "Andolsun size, içinde sizin için öğüt bulunan bir
kitap indirdik. Hala akıllanmaz mısınız?''[Enbiya 10] ayetini de "İçinde
şerefiniz vardır" şeklinde tefsir etmiştir.
Urve, Hz. Aişe'nin
"Muhakkak ki Allah müminlere, kendilerinden bir Resul göndererek büyük bir
lütufta bulunmuştur ... ''4 ayetini; "Bu, Araplara mahsustur"
şeklinde açıklamıştır.
Mücahid de "Doğrusu
bu, Kur'an sana ve ümmetine bir öğüttür ... " ayetiyle ilgili der ki:
"Bu adam kimlerden?" diye sorulur, "Araplardan" denilir,
"Hangi Araplardan?" diye sorulduğunda, "Kureyş'ten" diye cevap
verilir.
İbn Abbas der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Arapları üç sebeple sevin.
Çünkü ben Arabzm, Kur'an Arapça'dır ve cennet ehlinin lisam arapça'dır. ''
Zübeyr der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah,
Kureyş'i yedi özelliğinden dolayı üstün kılmıştır. Yüce Allah'a, Kureyşliler
dışında kimse ibadet etmezken, on sene ibadet ettiler. Fil gününde müşrik
oldukları halde onlara yardım ederek üstün kıldı. Başka kimsenin adını
karıştırmadan, onların adına Kur'an'da bir süre ''Li ilafi Kureyş'' süresini
indirerek üstün kıldı. Nübüvveti, hilafeti, hicabe ve sikaye vazifelerini
vererek üstün kıldı."
[-] Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid'de (10/24-25) nakledip, bazı ravilerini zayıf saymış, İbn
Hibban ise güvenilir addetmiştir.
Hadis başka bir tarikle
Abdullah b. Zübeyr'den de nakledilmiştir. Ebi Talib'in kızı Ümmü Hani de
Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buna benzer bir hadis nakleder.
Ümmü Hani'nin rivayet
ettiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah Kureyş'i, onlardan önce ve sonra kimseye vermediği, altı meziyetle
üstün kılmıştır: Yüce Allah Kureyş'i üstün kılmıştır, Ben onlardanım, nübüvvet
onlara verilmiştir, hicabe onlara verilmiş, sikaye onlara verilmiştir ve Fil'e
karşı muzaffer kılındılar."
Isbehani'nin rivayetinde
hadis şöyle devam ediyor; "Onları Fil'e karşı muzaffer kıldı, onların
dışında kimse ibadet etmezken Allah'a on sene ibadet ettiler. Yüce Allah,
kimsenin adını karıştırmadan, onların adına sure indİrdi."
Isbehani, "Onlardan
sonra kİmseye vermedİ" ibaresini zikretmez. es-SMi de Ebu Mus'ab'a
dayanarak "Li ilMi Kureyş" ibaresini ekler. [-] Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid (10/24)
Kabüs b. Ebi Zabyan
babasından, Selman'ın şöyle dediğini naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bana: "Ey Selman! Bana buğzetme, dininden olursun" dedi.
Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Sana nasıl buğzederim, Allah seninle bizi
hidayete erdirdi?" dediğimde şöyle dedi: ''Araplara buğzetme, bana
buğzetmiş olursun."
[-] Hakim, Müstedrek'te
(4/86) Buhari ve Müslim'in şartlarına uygun sayıp sahih kabul etmiş, Zehebi ise
Kabus nedeniyle bu hükmü eleştirmiştir.
İbn Şihab'ın Sad b. Ebi
Vakkas'tan rivayet ettiğine göre: Sakırten biriyle ilgili, Peygamber'e
(Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Ey Allah'ın Resulü! Falan kişi
öldürüldü" dediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ''Allah onu
uzak tutsun, o Kureyş'i sevmezdi." Hadis bu halde İbn Şihab'dan
mürselolarak nakledilmiştir. [-]
Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/27)
Ebu Abdillah el-Hafız
der ki: Kişi İmam Şafii'yle inatlaşmaktan, ona buğzetmek, ihanet etmek ve
düşmanlık etmekten sakınmalıdır. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
davetine icabet etmek gerekir. Çünkü şöyle buyurmuştur: "Kim Kureyş'i
küçümsemek isterse Allah ona zelil eder."
[-] Şafii, Müsned (s 94), Hakim, Müstedrek (4/74) ve Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid (10/27)
Said b. el-Müseyyeb'in
naklettiğine göre Osman b. Affan'ın oğlu Amr söyle dedi: Bir gün babam bana
dedi ki: "Oğlum! Eğer insanların yönetimini üstlenirsen, Kureyş'e değer
ver, çünkü Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ''Kim Kureyş'i
küçümserse, Yüce Allah" onu zelil eder'' dediğini duymuştum." [-] Ahmed b. Hanbel, Müsned (1/359-360),
Hakim, Müstedrek (4/74), Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/27),
Haşim Oğullarının
Seçkin Olarak Nitelenmesi, Resulullalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"Haşim Oğullarıyla Muttalib Oğulları Aynı Şeydir" Sözüne Binaen
Şafii'nin Mensup Olduğu Muttalib Oğullarının Seçkin Olarak Nitelenmesi
Vasile b. el-Eska' Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu bildiriyor: 'Yüce Allah, İsmail
Oğulları içinden Kinane Oğullarını seçmiştir, Kinane Oğulları içinden Kureyş'i
seçmiştir. Kureyş içinden Haşim Oğullarını seçmiştir, Haşim Oğulları içinden de
beni seçmiştir. '' [-] Ahmed b. Hanbel,
Müsned (4/107) ve Müslim (4/1782)
Amr b. Dinar, Abdullah
b. Ömer'in şöyle dediğini naklediyor: Bir gün Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) evinin avlusunda oturuyorduk. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kızlarından birisi geçti. Oradakilerden biri, "Bu, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı" dedi. Ebu Süfyan: "Muhammed,
Haşim Oğulları içinde, nahoş kokular ortasındaki reyhan gibidir" dedi. O
kadın bunu duydu ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) söyledi.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarı çıktı, -ravi; "Sanırım
sinirliydi" dedi minbere çıktı ve şöyle dedi: "Ne oluyor da
bazılarının bazz sözlerini duyuyorum? Yüce Allah, semalarz yedi olarak yarattı,
en yücesini seçti. Semalarına mahlukatından dilediğini yerleştirdi. Yerleri
yedi olarak yarattı, en yücesini seçti ve mahlUkatından istediğini oraya
yerleştirdi. Sonra mahlukattan Adem oğullarzm seçti. Adem oğullarından Araplarz
seçti, araplardan Mudar'ı seçti. Mudar'dan Ku reyş 'i seçti, Kureyş'ten Haşim
oğullarını seçti. Beni de Haşim oğullarının içinden seçti. Ben her zaman
seçkinlerin seçkini oldum. Kim Araplarz severse, benim sevgim le sever, kim
Araplara buğzederse, benim buğzumla bUğzeder" İkisinin manası aynıdır.
[-] Hakim, Müstedrek
(4/73-86-88), Razi, Menakıbu'ş-Şafii (s. 137)
Said b. el-Müseyyeb,
Cübeyr b. Mut'im'in şöyle dediğini naklediyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Hayber'de (elde edilen ganimetlerden) yakınlarının payını Haşim
oğulları ve Muttalib oğulları arasında pay edince, Osman b. Affan'la yürüdük.
Ona şöyle dedim: "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar kardeşleriniz Haşim oğulları,
onlardan olman ve Allah'ın sana verdiği mertebe dolayısıyla sizin üstünlüğünüzü
inkar edecek değiliz. Kardeşlerimizi Muttalib oğullarından sayıp da bizi terk
mi ettin? Oysa biz de onlar da senin için aynıyız."
Bunun üzerine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Onlar bizden, ne Cahiliye döneminde, ne de
İslam döneminde ayrılmış değiller. Haşim oğulları ile Muttalib oğulları aynı
şeydir" dedi ve ellerini bir birine geçirdi.
Ahmed el-Beyhaki der ki:
Osman b. Affan ve Cübeyr b. Mut'im'in bu konuşmalarının sebebi şuydu: Abdi
Menafın; Haşim, Muttalib, Abdi Şems ve Nevfel adında çocukları vardı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beşte bir olan "Zi'l-Kurba"
payını Haşim oğulları ve Muttalib oğullarına vermişti. Osman b. Affan'ın
geldiği Abdi Şems oğullarına ve Cübeyr b. Mut'im'in geldiği Nevfel oğullarına
hiçbir şey vermemişti. Haşim oğulları ve Muttalib oğulları aynıdır diye mazeret
beyan etmişti. Çünkü cahiliye döneminde de, İslam döneminde de birbirinden
ayrIlmamışlardı.
Allah doğrusunu bilir,
ama öyle demişti. Çünkü Abdi Menaf'ın oğlu Haşim, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) dedesinin babasıdır. Medine'de Neccar oğullarından bir
kadınla evlenmiş, kadın Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dedesi
Şeybetu'l-Hamd'i doğurmuştu. Sonra Haşim vefat ettiğinde kendisi annesinin
yanındaydı. Gelişip büyüdüğünde, amcası Muttalib b. Abdi Menat, onun yanına
geldi. Annesinden alıp Mekke'ye götürdü. Atımın terkisinde gördüklerinde;
"Bu, Muttalib'in edindiği bir köledir" dediler. Bu isim baskın geldi
ve "Abdulmuttalib" diye meşhur oldu.
Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) peygamberlikle görevlendirildiğinde, insanlar kendisine
eziyet ettiler ve öldürmeye kalkıştılar. Haşim oğulları ve Muttalib oğulları,
Müslümanı ve kafiriyle yanında durdular, onu teslim etmeyi reddettiler.
Kureyş'in diğer kabileleri bir araya gelip, Haşim ve Muttalib oğullarına (bir tür
ambargo uygulamaya); kız alıp vermemek ve alışveriş yapmamak üzere bir anlaşma
yazmaya karar verdiler.
Ebu Talib karar verip
onları, Mekke'nin bir kenarında; (kendisine ait bir koyak, küçük vadinin
içine), obasına aldı. Burada, iki üç sene çok büyük sıkıntılara maruz kaldılar.
Sonunda Yüce Allah, anlaşmaya ağaç kurdu göndererek onların imdadına yetişti.
Yüce Allah'ın isimlerinin yazılı olduğu kısımlar dışında kağıdın her tarafını
kemirdiler. Yüce Allah bunu Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber
verince Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de Ebu Talib'e haber verdi. Ebu
Talib bu olayla kavmine galip gelince anlaşmayı feshettiler.
Şafii (Allah rahmet
etsin), baba tarafından, Abdi Menaf'ın oğlu Abdulmuttalib'in soyuna
dayanmaktadır. Babaanneleri tarafından da, Abdi Menaf oğlu Haşim'in soyuna
dayanır. Nesebini beyan ederken bunları anlatacağız.
Dolayısıyla Şafii,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) haber verdiği seçkinliğe dahildir.
Zaten onların asaletini ve diğerlerine karşı üstünlüğünü iki açıdan, açık seçik
bir şekilde göstermiştir. Allah rahmet etsin ve razı olsun.
İmam Ahmed der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Haşim oğullarını ve Muttalib
oğullarını "Zi'l-Kurba" olarak niteleyip, "Haşim oğulları ve
Muttalib oğulları aynı şeydir" demesi, başka bir üstünlüktür. Zira Yüce
Allah, onlara sadaka ve zekatı haram kılmış ve bu beşte bir payıyla telafi
etmiştir. Şöyle demiştir: "Sadaka ne Muhammed'e, ne de Muhammed'in
yakınlarına helal olmaz.'' [-] Müslim, zekat (2/752-753)
Bu hadis, kendisiyle
birlikte salatu selam getirilmesini emrettiği yakınlarının; Allah'ın, beşte bir
payla telafi ederek sadaka almalarını haram kıldığı yakınlarının aynı olduğunu
göstermektedir. Haşim oğullarından ve Muttalib oğullarından Müslüman olanlar,
farz ve nafile namazlarımızda; Hz. Peygamber'in Al'ine yaptığımız salavatlara
dahildirler. Muttalibi olan Şafii de bunlardandır, Mustafa'nın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendi muhabbetiyle sevmemizi emrettiği Ehl-i Beyt'indendir.
Bunu şu hadisten
çıkarıyoruz: İbn Abbas, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurduğu nu bildiriyor: "Allah'ı, sizi nimetleriyle beslediği için sevin.
Beni Allah'ın sevgisiyle sevin. Ehl-i Beyti'mi de benim sevgim le sevin."
Kabilelerin
Üstünlükleri, Cahiliye Döneminde Üstün Olanların İslam'da da Anlayış Sahibi
Oldukları Takdirde Üstün Olacağı, Bunda Kabilesi İçinde Üstün lması Sebebiyle
Şafii'ye Dair İşaretlerin Olması, Yüce Allah'ın Dininde Fakih Olması ve Fıkıhla
Uğraşması.
Abdullah b. el-Haris'in
naklettiğine göre Abbas2 şöyle diyor: Dedim ki: "Ey Allah'ın Resulü!
Kureyşliler oturup soylarını tartıştılar, seni de yeryüzünde bulunan çöp yığını
üzerindeki bir hurma ağacına benzettiler." Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu; "Yüce Allah mahlukatı yarattı, beni de en
üstünlerinin içinde yarattı. Sonra onları ayırdığında, beni iki fırkanın üstün
olan tarafına yerleştirdi. Daha sonra Arap kabilelerini oluşturduğunda, beni en
hayırlı kabilenin içinde yarattı. Sonra evleri oluşturduğunda en hayırlı evde
yarattı. Ben şahıs olarak onların en hayırlısıyım, soyolarak da onların en
hayırlısıyım. "
[-] Tirmizi, menakib
(2/281) zikreder ve "Bu, hasen bir hadistir" der.
Ebu Hureyre der ki: Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İnsanlar
cevherdir; Cahiliye döneminde üstün olanlar, anlayışlı oldukları takdirde
İslam'da da üstün olurlar."
[-] Buhari, "Yusuf
ve kardeşlerinde, soranlar için ibretler vardır" (Yusuf 7) ayetinin
tefsirinde (6/298) ve Müslim (4/2031-2032)
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: