BEYHAKİ

KÜLLİYATI

ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Gülmek Hakkındaki Rivayetler

 

977- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Biri diğerini öldüren ve her ikisi de cennete giren iki kişiye Allah güler (onlardan hoşnut olur). Bunlardan biri Allah yolunda savaşırken diğeri tarafından öldürülür. Katil olan da daha sonra tövbe eder, müslüman olur, o da Allah yolunda savaşırken şehid düşer."

 

Buhari Sahih'inde Abdullah b. Yusuftan ve Müslim ise Süfyan kanalıyla Ebu'z-Zinad'dan rivayet etti.  [-] Sahihtir. Buhari (6/39) ve Müslim (1890).

 

 

 

978- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Biri diğerini öldüren ve her ikisi de cennete giren iki kişiye Allah güler. Bunlardan biri Allah yolunda savaşırken diğeri tarafından öldürülür. Katil olan da daha sonra tövbe eder, müslüman olur, o da Allah yolunda savaşırken şehid düşer."

 

Müslim Sahih'inde Muhammed b. Rafi kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etti.  [-] Sahihtir. Müslim (1890).

 

 

Ebu Süleyman el-Hattabi: "Allah ... İki kişiye güler" sözüyle ilgili dedi ki: Gülme, insanların sevinçli bir şeyde heyecanlanması veya sevinçten sıçrayıp oynaması şeklinde gerçekleşir. Bu durumu Allah hakkında düşünmek caiz değildir. Allah bu tür sıfatlardan münezzehtir. Allah, insanın gördüklerinde şaşkınlıkla güleceği bu duruma karşılık örnek vermiştir. Manası ise bu iki kişinin yaptıklarından razı olup onları yaptıklarına karşılık ikisinin de durumu birbirine benzememesine rağmen cennetle ödüllendirmesidir. Ebu Abdillah el-Buhari'nin bu kitapta başka bir yerde naklettiği hadis buna benzemektedir.

 

 

 

979- Ebu Hureyre bildiriyor: Bir adam (aç olarak) Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (yemek getirmesi için) birini hanımlarının yanına gönderince: "Yanımızda sudan başka bir şey yoktur" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kim bu kişiyi misafir eder?" diye sorunca, Ensar'dan bir kişi: "Ben misafir ederim" dedi. Bu kişi misafirle birlikte ailesinin yanına gidip eşine:

 

"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) misafirine ikramda bulun" dedi. Eşi:

"Yanımızda çocukların yiyeceğinden başka hiç bir şey yoktur" karşılığını verdi. Adam, eşine: "Yemeği getir, lambayı söndür ve çocuklar akşam yemeği yemek istediği zaman onları uyut" dedi. Kadın yemeği getirdi, lambayı yaktı ve çocuklarını uyuttu. Sonra kalkıp lambayı düzeltir gibi yaptı ve onu söndürdü. (Karanlıkta misafire karşı) yer gibi davrandılar ve o gece aç olarak uyudular. Ertesi gün Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah bu gece sizin bu davranışınızdan dolayı güldü" veya: "bu davranışınızdan hoşlandı" buyurdu. Bunun üzerine Yüce Allah: "Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları kendilerinden önde tutarlar"[Haşr 9] buyruğunu indirdi.

 

Buhari Sahih'inde Müsedded'den; ayrıca Ebu Usame kanalıyla Fudayl'dan ve Müslim başka bir yolla Fudayl'dan rivayet etti. Kimi rivayetlerde "güldü" yerine "şaştı" ibaresi geçmektedir. Buhari ise gülmeyi rahmet ile yorumladı.

 

[-] Hadis sahihtir. Buhari (7/119) ve Müslim (2054).

 

 

Ebu Süleyman el-Hattabi der ki: Ebu Abdillah'ın gülmekle ilgili söyledikleri isabetlidir. Gülmenin manası onların yaptıklarından hoşnut olmasıdır. Bilindiği gibi gülmek, rıza ve sevince delalet eden bir harekettir. Üstün kişiler, kendilerinden bir şey istendiğinde müjdeleme ve güzel mukabele etmeyle tanınırlar. Bu durumda: "Allah iki adama güler" sözü onlara bol ihsanda bulunması manasına gelir. Çünkü gülmek buna işaret eder. Zühri der ki:

Yanına geldiğinde onu mutlu görürsün Sanki ondan isteyeceğin şeyi sen ona vermişsin gibi

Üstün kişiler mutlu oldukları zaman bol ihsanda bulunurlar. Kuseyyir der ki: Gülercesine tebessüm ettiğinde herkesi kapsar iyilikleri, Ve bütün mallar esir olur onun gülmesine.

Kumeyt veya başkası ise şöyle dedi:

 

Verdi sonra bir daha verdi sonra geri geldik Yine verdi, bir daha geldiğimde yine verdi Defalarca ona gelmeme rağmen

Tebessüm edip güldü ve yastık koydu.

 

Ebu Süleyman der ki: " ... şaştı..." sözüne gelince, şaşma sözünü Allah için kullanmak caiz değildir ve sıfatlarına uygun değildir. Hadisteki şaşma, razı olup kabul etme ve kat kat sevap verme manasındadır. İnsanlar arasında şaşmak, bir şeye gereğinden fazla değer verilince olabilir.

 

Ebu Süleyman der ki: Hadisin manası, yüce Allah'ın, meleklerin şaşıp gülmesini sağlaması olabilir. Başkasını kendine tercih etmek, insanlar arasında azdır ve nadir olan şeylerdendir. Hadiste kastedilen mecazdır ve burada benzetme amacıyla bir söz başka bir söz yerine kullanılmıştır. Bu yönde buna benzer sözler çokça kullanılmıştır.

 

 

 

980- Ali b. Rabia bildiriyor: Ali b. Ebi Talib beni bineğinin ardına aldı ve Hane taraflarına doğru gitmeye başladı. Bir ara başını göğe doğru kaldırdı ve: "Günahlarımı bağışla; zira günahları senden başka kimse bağışlayamaz" diye dua etti. Sonra bana dönüp güldü. Kendisine: "Ey mü minI erin emiri! Rabbinden bağışlanma diledin, sonra gülerek bana döndün, neden?" diye sordum. Hz. Ali şöyle karşılık verdi: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beni bineğinin ardına aldı ve Hane taraflarına doğru gitti. Bir ara başını göğe doğru kaldırdı ve: "Allahım! Günahlarımı bağışla, zira günahları senden başka kimse bağışlayamaz" diye dua etti. Sonra bana dönüp güldü. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Rabbinden bağışlanma diledin, sonra gülerek bana döndün, neden?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Rabbimin kuluna şaşırıp gülmesine güldüm. Çünkü kendisinden başka hiç kimsenin günahları bağışlayamayacağını kendisi biliyor."  [-] Zayıf, Taberani Dua (777).

 

 

 

981- Ali b. Rabia el- Esedi anlatıyor: Hz. Ali'ye binmesi için bir binek getirildiğini gördüm. Hz. Ali ayağını üzengiye koyunca: "Bismillah" dedi. Binince: "Bunları buyruğumuza veren ne yücedir; zaten bizim takatimiz bunlara yetmezdi; şüphesiz Rabbimize döneceğiz" dedi. Sonra üç defa: "Elhamdulillah" dedi. Sonra üç defa: "Allahu Ekber" dedi. Sonra üç defa:

 

"Sübhanallah" dedi. Sonra: "Allahım! Seni tesbih ederim. Ben nefsime zulmettim, beni bağışla. Şüphesiz senden başka günahları bağışlayacak olan yoktur" dedikten sonra güldü. Ben: "Ey müminlerin emiri! Neden güldün?" diye sorunca şöyle cevap verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) benim yaptığım gibi yapıp güldüğünü gördüm ve: "Ey Allah'ın Resulü! Neden güldün?" diye sordum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: "Rabbin: ''Rabbim! Günahlarımı bağışla. Şüphesiz günahları senden başka bağışlayacak yoktur'' diyen kuluna güler ve: ''Kulum, günahları benden başka bağışlayacak olmadığını bildi'' buyurur."

 

[-] Sahihun li ğayrihi'dir. Ebu Davud (2602) ve Tirmizi (3446).

 

 

 

982- Aynı manada bir hadis başka bir kanalla şu ibareyle nakledilmiştir: "Rabbin: ''Günahlarımı bağışla'' diyen kuluna şaşar ve: ''Kulum günahları benden başka bağışlayacak olmadığını bildi'' der." İsrail ve el-Eclah bunu Ebü İshak'tan: "Güler" yerine "şaşar" kelimesiyle aktarmıştır.  [-] Ebu Davud et-Tayalisi (132).

 

 

 

983- Ebu'd-Derda'nın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üç kişiyi Yüce Allah sever, durumlarına tebessüm eder ve hoş karşılar. Biri düşmanla karşılaştığında canını ortaya koyup savaşır. Sonunda da ya öldürülür, ya da Yüce Allah kendisine zaferi ihsan eder ve: ''Kuluma bakın! Nasıl da benim için canını ortaya koydu'' buyurur. Bir diğeri de güzel bir karısı ve yumuşacık bir yatağı dururken şehvetini bırakıp gece namazına kalkan, Allah'ı zikreden, yalvarıp yakaran kişidir ki istese bunlar yerine şehvetine bakardı. Bir diğeri de kervanla birlikte yolculukta olan, konakladıklarında sohbetle geceyi eden, herkes yattıktan sonra da imkanı iyi de olsa, kötü de olsa seher vakti ibadete kalkan kişidir."

 

 

 

984- İbn Mes'tid'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, iki kişinin halini beğenir. Bunlardan biri eşini, sevdiği uykusunu ve yatağını bırakıp Allah katında olanları arzu ederek ve azabından korkarak namaza kalkan kişidir. Bir diğeri de Allah yolunda savaşırken arkadaşlarıyla birlikte önce kaçan, ancak kaçmanın vebal ve sorumluluğunu düşünerek tekrar savaş alanına dönüp öldürülen kişidir. Ki böylesi kişi hakkında Yüce Allah meleklere: ''Şu kuluma bakın! Katımda bulunanlara rağbet ederek ve azabımdan korkarak kaçtıktan sonra geri döndü ve öldürüldü'' buyurur.

 

Ebu Ubeyde ise Abdullah (b. Mes'üd)'dan onun sözü olarak "Allah'ın kendilerine güldüğü iki adam" ibaresiyle rivayet etti.  [-] İsnadı hasendir. Ebu Davud (2536).

 

 

 

985- Ebü Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi vardır ki, Allah onlara güler: Namaz için saf tutanlara, savaş için saf tutanlara ve gece yarısı namaza kalkanlara."  [-] İbn Mace (200).

 

 

 

 

986- Nuaym b. Hemmar bildiriyor: Adamın biri Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şehitlerin en üstünü hangisidir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu karşılığı verdi: "Savaş safına atıldıkları zaman öldürülene kadar yüzlerini geri çevirmeyenlerdir. İşte onlar Cennetin en yüksek odalarında yerlerde yuvarlanırlar ve Rabbin onlara güler. Rabbin bir kula dünyada iken güldüğünde de artık o kimse için hesap yoktur."

 

[-] İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (5/287), Said b. Mansur (2566) ve Buhari, Tarih (8/95).

 

 

 

987- Ebü Rezın der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "İçinde bulunduğu sıkıntılı durumun değişmesi zamanının yakın olmasına rağmen Rabbimiz kulunun ümitsizliğe kapılmasına güldü" buyurdu. Bunun üzerine ben de: "Ey Allah'ın Resulü! Yüce Rab güler mi? (O halde) gülen bir Rab'den daima hayır buluruz" dedim.  [-] İbn Mace (181).

 

 

Aynı manada bir hadis Hz. Aişe'den merfu olarak nakledilmiştir.

 

Ebu'l-Hasan b. Mehdı et-Taberi'nin bildirdiğine göre Ebü Nasr b. Katade şöyle dedi: Bu hadislerdeki gülme, memnuniyeti belli etmek manasındadır. Araplar, bitkiler çıkıp çiçekler açınca: "Yer güldü" derler. Tıpkı gülenin dişlerinin görünmesi gibi. Yine ağaçlar çiçek açınca "güldü" denir.

 

Şair şöyle der: Bulut önce güldü, sonra ağladı Şair gülmekten şimşekleri, ağlamaktan ise yağmuru kasdetmiştir.

 

 

 

988- İbrahim b. Sa'd'ın bildirdiğine göre babası şöyle demiştir: Mescid-i Nebevi'de Humeyd b. Abdirrahman'ın yanında oturmaktaydım. O sırada Mescid'de Gifar oğullarından güzel bir ihtiyar geçti. Bu kişinin gözleri iyi görmüyordu. Bu sebeple Humeyd onu çağırması için birini gönderdi. Bu kişi geldiğinde Humeyd bana: "Yeğenim! Ona ikimiz arasında yer aç. Zira o, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından O'nun yolculuklarından birinde sohbetinde bulunmuş bir kişidir" dedi. Adam geldi ve ikimizin arasında oturdu. Humeyd ona: "Daha önce bana Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakletmiş olduğun benim işittiğim hadisi anlat" deyince, yaşlı şu karşılığı verdi: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Şüphesiz ki Allah bulutu yaratır, bulut en güzel bir dille konuşur ve en güzel yüzle güler'' buyurduğunu işittim.  [-] Sahihtir. Ahmed, Müsned (5/435).

 

 

Bu da Ebu'l-Hasan'ın söylediğini tekid etmektedir. Ebu'l-Hasan der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah güler" sözü, kuluna mükafat olarak fazlını ve nimetlerini izhar eder manasındadır.

 

 

 

989- Beyhaki der ki: Said b. el-Müseyyeb ve Ata b. Yezid el-Leysi'nin naklettikleri hadis te bu manadadır: Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre insanlar: "Ey Allah'ın Resulü! Kıyamet gününde Rabbimizi görecek miyiz?" diye sordular ... -Hadis tüm uzunluğu ile devam ediyor"Allah: ''Sana verdiğimden başka bir şey istemeyeceğine dair ahid ve söz vermemiş miydin?'' diyecek. Adam: ''Ey Rabbim! Yarattıklarının en bedbahtı ben olmayayım'' deyince Allah onun bu sözüne gülecek ve sonra onun cennete girmesine izin verecek."

 

Daha önce geçtiği gibi Buhari ile Müslim Sahih'lerinde Ebu'lYeman'dan tahric ettiler. [-] Sahih

 

 

 

990- İbn Mes'tid der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Cennete en son girecek kişi, Sırat üzerinde yürüyen bir adam olacaktır... -Hadis tüm uzunluğu ile devam ediyor- "Yüce Allah: ''Ey Ademoğlu! Sana dünyayı ve bir o kadarını daha versem razı olur musun?'' buyurur. Adam: ''Sen ki alemlerin Rabbisin! Benimle alay mı ediyorsun?" karşılığını verir.''" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (bunu anlatırken) güldü. Kendisine: "Ey Allah'ın Resulü! Neden gülüyorsun?" diye sorduklarında, şöyle buyurdu: "Adam: ''Sen ki alemlerin Rabbisin! Benimle alay mı ediyorsun?'' dediği zaman alemlerin Rabbinin de gülmesinden dolayı gülüyorum. O zaman Yüce Allah ona: ''Seninle alay etmiyorum. Ancak ben her şeye kadirim'' karşılığını verecek."

 

Müslim Sahih'inde Hammad b. Seleme kanalıyla rivayet etti. [-] Sahih

 

 

Yüce Allah, bu kula hazırladığı şeyleri açıklıyor. Kul kendini bildiği için kendisine verilecek olanları çok bulup: "Bunlar çok değil mi?" diye sorar. Yüce Allah: "Ancak benim dilediğimi yapmaya gücüm yeter" cevabını verir.

 

Bizden önce gelen hocalarımız bu hadisleri, salih amelleri teşvik ve Allah'ın fazlını haber veren hadisler olarak anlamışlar, Allah'ın vücut organlarından münezzeh olduğuna inanarak, insan için geçerli olan ağzı açıp dişler gözükecek şekilde gülmenin Allah için geçerli olmayacağına inanmış, ancak buna rağmen gülme kelimesinin üzerinde durmamışlardır. Allah mahlukata benzemekten münezzehtir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Şaşmakla ilgili Rivayetler