BEYHAKİ

KÜLLİYATI

ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Ruh'un Tefsiriyle ilgili Rivayetler

 

Allah şöyle buyurur: "Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım. Onu yapıp ruhumdan ona üflediğim zaman ona secdeye kapanın."[Sad 71, 72 ], "Meryem oğlu İsa Mesih, Allah'ın peygamberi, Meryem'e ulaştırdığı kelimesi ve kendinden bir ruhtur. Allah'a ve peygamberlerine inanın."[Nisa 171], "Ona ruhumuzdan üflemiştik. "[Tahrim 12]

 

 

773- Ebu Malik, İbn Abbas ve İbn Mes'tid derler ki: Yüce Allah, Cebrail'i oradan bir çamur getirmek üzere yeryüzüne gönderince, yer: "Benden bir şey eksiltmenden Allah'a sığınıyorum" dedi. Bunun üzerine Cebrail bir şeyalmaksızın geri döndü ve: "Ey Rabbim! O benden Sana sığındı, ben de onun sığınmasını kabul ederek ona ilişmedim" dedi. Bu sefer yüce Allah, Mikail'i gönderdi. Aynı şekilde ondan da Allah'a sığındı, bu sefer yüce Allah ölüm meleğini gönderdi. Bundan da Allah'a sığınınca ölüm meleği de: "Ben de emrini yerine getirmeksizin geri dönmekten Allah'a sığınırım" dedi ve yeryüzünden bir miktar aldı ve karıştırdı. Alacağını tek bir yerden almadı. Kırmızı, beyaz ve siyah topraklardan ayrı ayrı aldı. İşte bunun için Ademoğulları farklı farklı ortaya çıktı. Azrail toprağı alıp yukarı çıktı. Allah toprağı ıslattı ve toprak yapışkan bir çamur haline geldi. Sonra meleklere: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım" dedi ve Adem'i bizzat kendi eliyle yarattı ki İblis ona karşı böbürlenmesin diye düzgün bir insan şeklinde yarattı. Adem kırk yıl, çamurdan bir ceset olarak kaldı. Bundan o Cuma gününün bir bölümünde ve kırk yıl süre kadar çamurdan bir ceset halinde idi. Adem'in yanından geçen melekler onu görünce korktular. Ondan en çok rahatsız olan da İblis'ti. İblis, Adem'in yanından geçerken ona vuruyor ve Adem'in vücudu, testinin çıkardığı gibi bir ses çıkarıyordu. İblis ona "Sen, bir şey için yaratıldın, ama bilemiyorum niçin" diyordu. Onun ağzından girip arkasından çıkıyordu.

 

Meleklere: "Bundan korkmayın, zira sizin Rabbiniz, Samed' dir, ihtiyaçlar için kendisine başvurulandır. Bu ise içi boş bir şeydir. Yemin olsun ki eğer ben ona musallat edilirsem onu mutlaka helak ederim" diyordu. Adem'e ruh üfleme zamanı gelince Allah, meleklere "Ben ona ruhumdan üflediğim zaman siz ona secde edin" dedi. Ona ruh üfleyince ruh baş tarafından içine girdi ve Adem aksırdı. Melekler ona "Elhamdulillah de" deyince, Adem: "Elhamdulillah" dedi. Allah da Adem'e "Yerhamukellah" dedi. Ruh, Adem'in gözlerine varınca Adem, Cennetin meyvelerine bakmaya başladı. Ruh, içine doğru ilerleyince Adem yemek yeme ihtiyacı hissetti. Ruh, henüz ayaklarına ulaşmadan Cennetin meyvelerini toplamakta acele etmek için ayağa kalkmak istedi. Bu hususta Allah: "İnsan aceleci bir tabiatta yaratılmıştır"[Enbiya 37] ve "Meleklerin tümü secde ettiler ancak (secde edenlerden olmamak için) İblis bundan kaçındı"[Hicr 30] buyurmuştur.  [-] Zayıf, İbn Cerir (24/19).

 

Yine aynı isnadla aktarılan Hz. Meryem kıssasında şöyle geçmektedir:

Hz. Meryem hayız olunca mihrabından ayrılıp bir kenara gitti. Hayızlık dönemi bitip de temizlendiği zaman "Ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü"[Meryem 17] ayetinde zikredildiği gibi karşısına bir adam çıktı. Bu çıkan da Cebrail'di. Meryem ondan korkup: "Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen, senden Rahman'a sığınırım"[Meryem 18] dedi. Cebrail: "Ben ancak Rabbinin elçisiyim.

 

Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim"[Meryem 19] karşılığını verdi.

 

Sonrasında Meryem dışarıya çıktı. Üzerinde çarşafı vardı. Cebrail onun kolundan tuttu ve önden yırtık olan gömleğinin içine üfledi. Nefesi göğsüne doğru girince de Hz. Meryem hamile kaldı. Bir gece kız kardeşi de olan Zekeriya'nın karısı yanına geldi. Hz. Meryem ona kapıyı açtı ve içeriye girdiler. Zekeriya'nın karısı ona: "Ey Meryem! Hamile olduğumu biliyor musun?" diye sorunca, Hz. Meryem: "Sen benim hamile olduğumu biliyor musun?" karşılığını verdi. Zekeriya'nın karısı ona: "Karnımdaki çocuğun senin karnındaki çocuğa secde ettiğini gördüm" dedi. İşte: "Allah sana, kendisi tarafından gelen bir Kelime'yi tasdik edici, efendi, iffetli ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya'yı müjdeler"[Al-i İmran 39] ayetinde kastedilen de budur. -Kıssa devam ediyor-.

 

Beyhaki: der ki: Hz. Adem'e, kendisinden üflenen ruh, Allah'ın yarattıklarındandır. Yüce Allah bedenlerin hayatını ondan yaratmıştır. Bu ruhu zatına izafe etmesi, kendisinden bir cüz olduğu için değil, yaratma ve malik olma manasındadır. "Göklerde olanları, yerde olanları, hepsini sizin buyruğunuz altına vermiştir''[Casiye 13] ayetindeki "...." kelimesi, "yarattıklarından" manasındadır.

 

 

 

774- Abdullah (b. Mes'ıld) anlatıyor: Medine'de bir ekin tarlasında Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) birlikte yürüyordum. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hurma ağacından bir değneğe yaslanıyordu. Yahudi bir toplulukla karşılaştığında, Yahudilerden bazıları: "Ona ruh hakkında soru soralım" dediler. Bazıları da: "Ona ruh hakkında soru sormayın!" dediler. Sonuçta sordular. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hurma değneğine dayanıp ayağa kalkıp durdu. Ben arkasındaydım ve kendisine vahiy indiğini zannettim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara şöyle karşılık verdi: "Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki: Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiştir."[İsra 85] Bunun üzerine birbirlerine: "Size zaten ona soru sormayın demiştik!" demeye başladılar.

 

Buhari ile Müslim, Veki ve başkası kanalıyla rivayet ettiler.  [-] Sahihtir. Buharr 4721, 4756 ve Müslim 2794

 

 

Ebu Süleyman el-Hattabi der ki: Ruh hakkında ihtilaf edilmiştir.

 

Kimi: "Hadiste bahsedilen ruh Cibril' dir" derken, bazıları: "Hadisteki kastedilen Allah'ın meleklerinden biridir" diyerek bu meleğin hilkat itibariyle oldukça büyük ve üstün sıfatları olduğunu söylemişlerdir. Tevil ehlinin çoğunluğuna göre ise Yahudiler Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bedene hayat veren ruhu sormuşlardır. Kelam alimleri şöyle demişlerdir:

 

"Onlar aslında, ruhun keyfiyeti, insanın bedeni içerisindeki vaziyeti, ruhun cisim ile uyuşması, hayatın onunla ilişkili olması hakkında soru sordular. Bu ise, Allah'tan başka hiç bir kimsenin bilemeyeceği bir husustur."

 

Sabit (sahih) bir hadiste nakledildiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ruhlar, toplanmış askerler gibidirler. Onlardan birbiriyle tanışan uyuşur. Birbirinden hoşlanmayanlar ayrılır.", "Şehitlerin ruhları yeşil kuşlar suretinde (dolaşır) Cennet meyvelerine (veya ağaçlarına) kanarlar." Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirdiğine göre bedenlerden ayrı olan bu ruhlar tekrar bedenle birleşmiş, sonra tekrar ayrılmıştır. Bu, bedenlerin özelliklerindendir.

 

 

 

775- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Arkadaşlarınız Uhud'da şehit olduklarında, Yüce Allah onların ruhlarını yeşil kuşların içine yerleştirdi. Bu kuşlar cennet nehirlerine uğrar, meyvelerinden yer ve Arş'ın altında asılı olan altından kandillere geri dönerler. Bu şehitler orada yedikleri, içtikleri ve kaldıkları yerin güzelliğini gördüklerinde: ''Kardeşlerimize, cihaddan uzak durmamaları ve savaş anında kaçmamaları için bizim cennette diri olduğumuzu kim haber verecek?'' dediler. Yüce Allah: ''Ben haber veririm'' buyurdu ve: ''Allah yolunda öldürülenleri sakın ölü sanmayın. Bilakis onlar diridirler; Rableri katında rızıklara mazhar olmaktadırlar''[Al-i İmran 170] ayetini indirdi."  [-] Sahih, senedi hasendir Ebu Davud (2520).

 

Bu hadisin manası Abdullah b. Mes'lid'dan kendi sözü olarak sahih olarak gelmiştir.

 

 

 

776- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ruhlar, bir araya getirilmiş değişik topluluklardır. Onlardan birbirlerine yakınlık duyanlar (dünyada iken) kolayca birlikte olup anlaşırlar. Birbirlerine yakınlık duymayanlar da ayrı durup anlaşamazlar."  [-] Sahih

 

 

 

777- Amra binti Abdinahman bildiriyor: Mekke'de bir kadın vardı; şakacılığı ile tanınırdı. Bu kadın Medine'de kendisi gibi şakacı bir kadına misafir oldu. Bu haberi duyan Hz. Aişe de şöyle dedi: "Ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): .... dediğini işittim."

 

Buhari Sahih'inde Yahya b. Eyyılb'un ağzıyla muallak olarak rivayet etti. Bunu Leys b. Sa'd da Yahya b. Said el-Ensari'den aktarmıştır.  [-] Sahihtir.

 

 

 

778- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ruhlar donanmış ordular gibidirler. Birbirleriyle tanışanlar, sevgiyle kaynaşıp anlaşırlar. Birbirlerini kabul etmeyenler ise ayrı ayrı kalırlar."

 

Müslim Sahih'inde Kuteybe'den ve ayrıca Yezid b. el-Esamm kanalıyla Ebu Hureyre'den merfu olarak rivayet etti.  [-] Hadis sahihtir. Müslim (2638).

 

 

Ebu Süleyman el-Hattabi der ki: Bu iki şekilde tevil edilebilir. Bunlardan biri; insanların hayır ve şerde, ıslah ve bozgunculukta birbirine benzemesidir. İnsanların hayırlı olanları, hayırlı olanlara meyleder, kötü olalar ise kötülere meylederler. Ruhlar da hayır ve şerle yoğrulan tabiatlarınm benzerliğiyle tanışırlar. Bu ruhlar birbiriyle uyuşursa tanışır kaynaşırlar. İhtilaf ettikleri zaman ise uzaklaşıp ayrı ayrı kalırlar. Bu sebeple insan dostundan bilinir ve kiminle oturup kalktığına göre değerlendirilir.

 

Diğeri ise, gayb aleminde yaratılışın başlangıcıyla ilgili hadislerde bildirildiğine göre yüce Allah ruhları bedenlerden önce yaratmıştır. Ruhlar birbiriyle buluşup atların koklaştığı gibi koklaşırlardı. Ruhlara bedenler giydirilince, ilk buluşmaları sebebiyle birbirlerini tanımışlardır. Bu ilk buluşma sebebiyle ruhlar birbiriyle uyuşur veya uyuşmazlar.

 

Hz. İsa hakkındaki: "Ona ruhumuzdan üflemiştik"[Tahrım 12] ayetinde, Hz. Meryem'in gömleğinin yakası kastedilmiştir. Cibril, Hz. Meryem'in gömleğinin yakasına üflemiştir. Kuteybı der ki: Ruh üflemektir. Ruha üfleme denmesi ruhtan çıkan bir esinti (nefes) olması sebebiyledir.

 

Zu'r-Rumme şöyle der: Ona dedim ki: Onu kendine doğru kaldır ve ruhunla (nefesinle) canlandır Ve ona (o ateşe odun atarak) azar azar gıda ver

"Ruhunla onu canlandır" sözündeki ruhtan kasıt nefestir. Hz. İsa, Ruhullah'tır. Çünkü Cibril'in Hz. Meryem'in gömleğinin yakasına üflemesiyle var olmuştur. Ruh'un Allah'a nisbet edilmesi, Onun emriyle olması sebebiyledir.

 

Bazı müfessirler şöyle dediler: Ruh, rahmet manasına da gelir. Yüce Allah: "İşte Allah, imanı bunların kalplerine yazmış, katından bir ruh ile onları desteklemiştir''[Mücadele 22] ayeti "Onları rahmetiyle güçlendirmiştir" manasındadır. "Ona ruhumuzdan üflemiştik''[Tahrim 12] ayetindeki ruh ta rahmet manasındadır. Hz. İsa'ya Ruhullah denilmesi Ona iman edene Allah'ın gönderdiği bir rahmet olması sebebiyledir. Aynı zamanda ruh, vahiy manasına da gelir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Arş sahibi, varlıkların en yücesi olan Allah, kavuşma gününü ihtar etmek için kullarından dilediğine emriyle ruhu (vahyi) indirir."[Mümin 15], ''Ve işte sana böyle emrimizden biz ruh vahy ettirdik."[Şura 52], "Kendi emrinden ruh (vahiy) ile melekleri, kullarından dilediği peygamberlere indirip şu gerçeği insanlara bildirin, buyuruyor.''[Nahl 2] Vahye ruh denilmesinin sebebi, vahyin cahillikten kurtulmaya vesile olmasıdır. Aynı sebeple Hz. İsa'ya aynı isim verilmiştir. Çünkü yüce Allah ona uyanları hidayete erdirip, küfür ve dalalet ölümünden hayata döndürür. "Ona ruhumuzdan üflemiştik''[Tahrim 12] ayeti, "O, ''OL!'' emrimizle, babasız dünyaya geldi" demektir. Cibril'e ruh denilerek şöyle buyrulmuştur: "De ki:

 

Kur'an'ı; Ruhu'l-Kudüs (Cebrail) Rabbinin katından, inananların inançlarını pekiştirmek, Müslümanlara doğruluk rehberi ve müjde olmak üzere gerçekle indirmiştir"[Nahl 102], "Onu Ruhu'l-Emin (Cebrail) indirdi"[Şuara 193], " ... Ve onu, Rühu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik"[Bakara 87], "Meryem, onlarla kendi arasına bir perde çekmişti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü."[Meryem 17], "O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh, her iş için iner dururlar."[Kadr 4] Son ayetteki ruhtan kastedilen Cibril veya şu ayetlerde bahsedilen melektir: "Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahman'ın izin verdiklerinden başkaları konuşmazlar."[Nebe 38], "Sana ruhun ne olduğunu soruyorlar, de ki: ''Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. "[İsra 85]

 

 

 

779- İbn Abbas: "Ruh, Allah'ın emirlerinden bir emir ve mahlukatından bir mahlukattır. Şekilleri Ademoğulları şekli gibidir. Gökyüzünden bir melek indiği zaman mutlaka beraberinde bir ruh iner" dedi.   [-] Mücahid, Tefsir (2/722) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Azame (3/865).

 

 

 

780- İbn Abbas: "Sana ruh hakkında soru soruyorlar''[İsra 85] buyruğunu açıklarken: "Ruh bir melektir"  [-] Zayıf, İbn Cerir (15/156).

 

 

 

781- Ali b. Ebi Talib: "Sana ruh hakkında soru soruyorlar"[İsra 85] buyruğunu açıklarken şöyle dedi: "Ruh, yetmiş bin yüzü olan, her yüzünde yetmiş bin dili bulunan, her dili yetmiş bin lisan bilen ve bütün bu lisanlarla Allah'ı tesbih eden bir melektir. Allah her bir tesbihle yetmiş bin melek yaratır ve bu melekler kıyamet gününe kadar diğer meleklerle beraber uçarlar."

 

[-] Zayıf, İbn Cerir (15/71), İbnu'l-Enbari (s. 423), Ebu'ş-Şeyh (410). İbn Kesir (5/113): "Bu hadis ziyadesiyle ğarıb ve acaibdir" dedi.

 

 

 

782- Ebu Salih: "Ruh'un ve meleklerin saf duracakları gün''[Nebe 38] buyruğunu açıklarken: "Buradaki Ruh insanlar gibi elleri ve ayakları bulunan, ancak insan olmayan varlıklardır" demiştir.   [-] Zayıf, Ebu'ş-Şeyh, el-Azame (3/873).

 

 

 

783- Mücahid der ki: "Ruh, insan yaradılışındadır." [-] Sahihtir. İbn Cerir (30/23).

 

 

 

784- İbn Abbas: "Ruh'un ve meleklerin saf duracakları gün"[Nebe 38] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Sur'a ilk üfürüşten sonra ikinci defa üfürülmeden ve ruhlar henüz bedenlere dönmeden önce melekler ile birlikte Allah'ın huzurunda durmalarıdır." [-] Zayıf

 

 

Hz. Meryem'in hamile kalmasıyla ilgili başka bir rivayet Ubey b. Ka'b'dan yapılmıştır.

 

 

 

785- Ubey b. Ka'b der ki: Hz. İsa'nın ruhu da Adem zamanında kendilerinden söz alınan ruhlar arasındaydı. Daha sonraları Yüce Allah bu ruhu insan suretinde Hz. Meryem'e gönderdi. Bu durum şu ayetlerle anlatılmıştır: "Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan şeklinde göründü. Eğer Allah'tan sakınan bir kimse isen, senden Rahman'a sığınırım, dedi. Ruh, ''Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim'' dedi. Meryem, ''Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?'' dedi. Ruh, ''Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir'' dedi."[Meryem 17-22]

 

Hamile kalmasından kasıt, kendisiyle konuşan Hz. İsa'nın ruhuna hamile kalmasıdır. Hz. İsa da (ruh olarak) Hz. Meryem'in içine ağzından girdi.  [-] Zayıf, Hakim (2/323, 324)

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Akrabalık Bağının Kalkıp Rahman'ın Kuşağına Sarılmasıyla İlgili Rivayetler