BEYHAKİ

KÜLLİYATI

ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

(Ayak Anlamına Gelen) Kadem ve Ricl Hakkındaki Rivayetler

 

753- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cehennem hiç durmadan (Cehennemlik insanlar atılır da kendisi hala): ''Daha var mı?'' diye sorar. Nihayet İzzetin Rabbi (olan Allah) ayağını (içine) koyar da Cehennem: ''İzzetin ve keremin aşkına artık yeter! Yeter!'' demeye başlar ve toplanıp daralır. Cennetlikler de Cennete girdikten sonra yine de boş yerler kalır da Allah yeni yaratıklar yaratıp onları bu boş olan yerlere yerleştirir "   [-] Hadis sahihtir. Müslim (2848).

 

Buhari Sahih'inde Adem'den ve Müslim ise başka yollarla Şeyban'dan rivayet etti. Süleyman et-Teymi, Katade'den aktarmıştır. İki rivayetinden birinde "Üzerine Alemlerin Rabbi kademini koyunca" ibaresi; diğerinde ise "Allah üzerine kademini koyunca" ibaresi geçmiştir. Said b. Ebi Arube ve Eban b. Yezid el-Attar, Katade'den "Alemlerin Rabbi" ifadesiyle aktarmıştır.

 

 

 

754- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Cehenneme ahalisi atıldıkça, cehennem: ''Daha var mı?'' der. Sonunda Allah ayağını içine koyunca: ''Yeter! Yeter!'' demeye başlar."

 

Buhari Sahih'inde Abdullah b. Ebi'l-Esved kanalıyla Haremi b. Umare'den rivayet etti.  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (8/594 ve 13/369).

 

 

 

755- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu "Cennetle Cehennem (Yüce Allah'ın huzurunda) çekişirler. Cehennem: ''Ben büyüklenenler ile zorbalara tahsis edildim!'' derken, Cennet: ''N eden bana sadece insanların zayıfları ve onların gözünde değersiz olanları giriyor?'' diye sorar. Bunun üzerine Yüce Allah Cennete: ''Çünkü sen benim rahmetimsin. Seninle kullarımdan dilediğime rahmet ediyorum'' buyurur. Cehenneme de: ''Sen de benim azabımsın. Kullarımdan dilediğime seninle azab ederim!'' buyurur. Her ikisine de dolusu kadar insan girecektir. Fakat Cehennem, Yüce Allah içine ayağını koyana kadar doymak bilmez. Ayağını koyunca: ''Yeter! Yeter!'' demeye başlar ki o zaman ancak dolar ve toplanıp daralır. Yüce Allah, mahlukatından olan hiçbir kula zulmetmez! Cennete gelince ise Yüce Allah onun (boş kalan yerleri) için yeni insanlar da yaratır."

 

Buhari Sahih'inde Abdullah b. Muhammed'den ve Müslim Muhammed b. Rafi'den, ikisi de Abdurrezzak'tan rivayet ettiler.

 

Muhammed b. Sirin, bunu Ebu Hureyre'den ve Avf, Muhammed kanalıyla Ebu Hureyre'den merfu olarak "Rab ayağını üzerine koyunca" ibaresiyle; A'rec ise Ebu Hureyre'den "Cehenneme gelince, asla doymak bilmez. Üzerine kademini koyunca ''Yeter! Yeter!'' der. Böylece dolar ve toplanıp daralır" ibaresiyle rivayet etti.  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Müslim (2846) ve Buhari (8/595).

 

 

 

756- Bu hadis, başka bir kanalla Hemmam hadisi doğrultusunda "sakatları ve acizleri (girecektir)" ibaresiyle aktarılmıştır. Ayrıca "Toplanıp daralır" ibaresinde bitmektedir.

Müslim Sahih'inde Muhammed b. Rafi'den rivayet etti. Aynı manada olmak üzere Ebu Salih, Ebu Said el-Hudri'den merfu olarak izafe etmeksizin "bir kademi üzerine koyunca" ibaresiyle aktarmıştır.

 

[-] Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (13/434) ve Müslim (2847).

 

Ebu Süleyman el-Hattabi der ki: Kadem ve Ricl kelimelerini, yanlış tevilden kurtulmak için tevil etmemek en iyisidir. İlim ehlinin imamlarından (dil uzmanı) olan Ebu Ubeyd: "Biz bu hadisleri rivayet ederiz, ancak onları tevil etmeye kalkmayız" der.

Ebu Süleyman der ki: Bizden daha alim ve büyük olan Ebu Ubeyd böyle derken, biz de artık bu konuda aksine bir şey yapmayız. Ancak içinde bulunduğumuz zamanın halkı bu konuda ikiye ayrılmıştır: Kimi bu tür hadisleri kökten reddetmektedir. Bu durumda da bu dinin alimlerini ve hadisleri nakledenleri, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ila aramızda köprü olanları yalancılıkla suçlamış oluyorlar. Diğer bir gurup ta bu rivayetleri kabul edip zahirine göre hüküm vererek neredeyse Müşebbihe'ye benzemektedirler. Biz ise bu ikisini de kabul edemeyiz. Çünkü bunlardan birini kabul etmek hadisleri inkar manasına gelirken, diğerini kabul etmek, dini aslından uzaklaştıracak şekilde tevile kaçmak demektir. Hadisler kabul edilebilir senetle geldiğinde bu hadisleri reddetmeyiz.

 

Ebu Süleyman der ki: Hadiste zikredilen kademden kasıt, yüce Allah'ın cehenneme yaklaştırdıkları ve cehennem ehlinin sayısını tamamlayanlar olabilir. Takdim edilen her şeye kadem denir. Tıpkı hedm edilen (yıkılan) her şeye hedm (yıkıntı) dendiği gibi. Yüce Allah'ın:

"Kendileri için Rablerinin nezdinde bir ''kademi sıdık'' (doğruluk makamı) var ... "[Yunus 2] buyurduğu gibi. Bu ayette kastedilen takdim ettikleri salih amellerdir. Hasan ayete bu manayı vermiştir. "Cennete gelince ise Yüce Allah onun (boş kalan yerleri) için yeni insanlar da yaratır" hadisi bunu teyid etmektedir. Bu durumda hadisin manası Yüce Allah'ın Cennet ve cehennemde boş kalan yerleri doldurmak için yeni insanlar yaratması şeklinde anlaşılır.

Beyhaki der ki: Ebu Nasr b. Katade'nin Ebu'l-Hasan b. Mehdi etTaberi'den bildirdiğine göre Nadr b. Şumeyl: "Cebbar (olan Allah) oraya kademini (ayağını) koyuncaya kadar" hadisini ilminde cehennemliklerden olduğu ezelden sabit olmuş kimseler, şeklinde açıklamıştır.

Ebu Süleyman der ki: Bazıları Kadem kelimesine ayak ve benzeri manalar vermiştir. Ancak manası, yüce Allah'ın ilminde cennetliklerden veya cehennemliklerden olduğu ezelden sabit olanların sayısının tamamlanmasıdır. Araplar, çekirge sürüsüne ricl derler. Ceylan sürüsüne de sirb, devekuşu sürüsüne hayt, eşek sürüsüne ane derler. Eğer ricl çekirge sürüsüne has bir isimse teşbih babından kalabalık insan topluluğu için de bu isim kullanılabilir. Bu şekilde kullanılan kelimeler çoktur. Lugat alimleri de bunu sıklıkla kullanırlar.

 

Ebu Süleyman der ki: Kadem ve ricl için başka bir görüş te vardır: Bu isimlerle, gerçek manalarıyla kullanılınca tam anlamı ortaya çıkmayan cümleler için benzeri kelimeleri kullanılır. Ayağını koymaktan kasıt, bir şeyi yasaklamak ve engelolmak olabilir. Tıpkı bir şeyi yasakladığını veya önemsemediğini belirtmek için: "Onu ayağımın altına aldım" demesi gibi. Fetih yılı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hutbe verip: "Bilin ki; Cahiliye döneminden kalan kan davaları ve ayrıcalıklar şu ayaklarımın altındadır. Ancak hacılara su verme ve Kabe perdedarlığı bunun dışındadır" buyurmuştur. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bununla diğer ayrıcalıkları kaldırmayı kastetmiştir. Araplar birçok sözlerinde organları örnek verirler ve böyle derken organın kendisini kasd etmezler. Bir şey yaptıktan sonra pişman olan kişi hakkında: "Elinde kaldı" yani pişman oldu denilmesi gibi. Yine, zelil olan biri için: "Burnu yere sürülsün" denilmesi gibi. Veya yanılan kişi için: "Palanın sözlerini kulağımın ardına attım" denilmesi gibi. İmriu'l-Kays ta gecenin uzunluğunu anlatırken şöyle demiştir:

Sırtını yere koyup arkasını uzatarak göğüs gerince (Gece; yere serilip kalkmak istemeyen deve gibi geçmek bilmeyince) ona dedim ki. ..

 

Gecenin sırtı ve göğsü yoktur. Şair burada gecenin uzunluğunu ifade etmek için bu kelimeleri kullanmış, geceyi hayvan organlarına benzetmiştir. Bir şeyi ısrarla isteyen kişi için de: "Palan kişi tek ayak üzerine durup istedi" denir.

 

Eğer; "Neden yüzü, eli ve diğer isimleri bu şekilde tevil etmiyorsun?" denilecek olursa şöyle cevap verilir: Bu sıfatlar, Allah'ın Kitab'ında isimleriyle geçmiştir ve bunlar övme sıfatlarıdır. Kitab'da geçen veya Kitab'da aslı olup mütevatir hadislerde geçen her sıfatı kabul eder ve nasılolduğunu sormadan zahirine göre anlamlandırırız. Kitab'da zikredilmeyen ve mütevatir hadislerde de geçmeyen, ahad haberle gelen isimleri, eğer zahiriyle anlamlandırınca teşbih oluyorsa, teşbih olmayacak şekilde ona anlam veririz. Kur'an'da geçen ayak, baldır ile el, yüz ve göz arasındaki fark budur. Doğru olanı söylemek için Yüce Allah'tan yardım dileriz, hata ve yanılmadan Ona sığınırız. Şüphesiz O, şefkatli ve merhametlidir.

 

 

 

757- Ebü Malik, İbn Abbas, İbn Mes'üd ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabından bir grup, Ayetu'l-Kürsi'yi şöyle açıkladılar: ..... Kayylim olandır. Sinetun ise insanın yüzüne esip de uykusunu getiren uyku rüzgarıdır. ..... Burada dünya kastedilmektedir. ..... Burada ahiret kastedilmektedir. ..... Burada O'nun ilminden kendisinin öğrettiğinden başka bir şey bilinmeyeceği kastedilmiştir. ..... Gökyüzü ve yeryüzü Kürsi'nin içindedir. Kürsı de Arş'ın önündedir. O da Yüce Allah'ın ayaklarını koyduğu yerdir. ...... Burada, yeryüzü ve gökyüzünü gözetmenin ona zor gelmeyeceği kastedilmektedir.  [-] Zayıf, İbn Cerir (1/354).

 

 

 

758- İbn Abbas: "Hükümranlığı gökleri ve yeri kaplamıştır''[Bakara 255] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "Kürsı, ayakların konulduğu yerdir. Arş'ın büyüklüğünü ise hiç kimse takdir edemez."

 

[-] Hadis mevkuf, senedi sahihtir. Hakim, Müstedrek (2/282), DarekutnI, es Sıfat (36), Abdullah b. Ahmed (1/301, 304) ve İbn Cerir, Tefsir (5/398).

 

 

İbn Abbas ayakları kimseye izafe etmeden bu şekilde zikretmiştir.

 

Ebu Musa el-Eş'ari de aynı şeyi demiştir ve sahih olan da budur. Kelam alimlerine göre bunun tevili, Kürsi'nin Arş'ta kapladığı yer, bir sandalyenin divanın yanında kapladığı yer kadardır şeklindedir. Muhakkak ki divan sandalyeden daha büyüktür.

 

Bazı kelam alimlerine göre haberden kastedilen budur. Hadis mevküftur ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayandırılması sahih değildir. Bizden önce gelen hocalarımız bu gibi haberleri tefsir etmezler ve teviliyle meşgulolmazlardı.

 

 

 

759- Yahya b. Main der ki: Zekeriyya b. Adiy, Veki'ye: "Ey Ebu Süfyan! Kürsi, ayaklarının konulduğu yer gibi hadisler hakkında ne dersin?" diye sorunca: "İsmail b. Ebi Halid, Süfyan ve Mis'ar'a yetiştik. Onlar bu hadisleri naklederler, ama tefsir etmezlerdi" cevabını verdi.  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Darekutni, es-Sifat (58).

 

 

 

760- Ebu Ubeyd der ki: "İçinde bulunduğu sıkıntılı durumun değişmesi zamanının yakın olmasına rağmen Rabbimiz kulunun ümitsizliğe kapılmasına güldü." "Cehennem, Yüce Allah içine ayağını koyana kadar doymak bilmez." "Kürsi, ayakların konulduğu yerdir" gibi hadislerin rivayeti bize göre haktır. Güvenilir raviler bunları birbirinden nakletmiştir. Ancak bize bunların tefsiri sorulunca, biz bunları tefsir etmeyiz. Bunları tefsir eden kimseye de yetişmedik. 

 

[-] Sahih, ravileri güvenilir. LalekaS, es-Sünne (928) ve İbn Mende, et-Tevhid (2/960).

 

 

 

761- Ubeyd b. Huneyn anlatıyor: Ben mescidde otururken Katade b. en-Nu' man çıkageldi ve konuşmaya başladı. İnsanlar ona doğru toplanınca: "Bizi Ebü Said el-Hudri'ye götür! Bana onun rahatsız olduğu haber verildi" dedi. Çıkıp gittik, Ebü Said el-Hudri'nin yanına girdik. Onu, sağ ayağını sol ayağının üzerine atmış ve sırt üstü yatar vaziyette bulduk. Selam verip oturduk. Katade elini Ebü Said'in ayağına doğru kaldırıp şiddetli bir çimdik attı. Bunun üzerine Ebü Said: "Sübhanallah! Ey Adem oğlu, canımı yaktın!" dedi. O ise şöyle dedi: Zaten ben de bunu yapmak istemiştim. Çünkü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Şüphesiz Yüce Allah mahlükatını yaratınca yere uzandı, bir ayağını diğerinin üzerine attı ve buyurdu ki: ''Yarattıklarımdan kimseye bunu yapması yaraşmaz''" buyurdu. Bunu duyan Ebu Said dedi ki: "Andolsun ki, bunu bir daha asla yapmayacağım."

 

Münker bir hadis olup sadece bu kanalla yazdım. Her ne kadar Buhari ile Müslim'in ravilerinden birisi de olsa Fuleyh b. Süleyman'ın bu hadisini Sahih'lerinde tahric etmemişlerdir. Zira, o bazı hadis hafızlarınca huccet kabul edilmemektedir.  [-] Zayıf, metni münkerdir. Taberani, M. el-Kebir (19/13) ve Heysemi, Mecma (8/100).

 

 

 

762- Yahya b. Main der ki: "Fuleyh b. Süleyman'ın hadisi huccet sayılmaz."  [-] Sahih, ravileri güvenilir.

 

 

 

763- Yahya b. Main der ki: "Fuleyh b. Süleyman zayıftır."  [-] Sahih, ravileri güvenilir.

 

 

Beyhaki der ki: Ebu Abdirrahman en-Nesai, Fuleyh b. Süleyman'ın zayıf olduğunu söylemiştir.

 

Beyhaki der ki: Hadis hafızlan Fuleyh b. Süleyman el-Medeni'nin huccet kabul edilmesinde ihtilaf etmişlerse, böyle önemli bir meseledeki rivayeti sabit kabul edilemez.

Hadisteki başka bir illet ise şudur. Katade b. en-Nu'man Ömer b. el-Hattab'ın hilafeti döneminde vefat etmiş ve cenaze namazını Hz. Ömer kılmıştır. Ubeyd b. Huneyn ise yüz elli yılında vefat etmiştir. Vakıdi ve İbn Bukeyr'e göre Ubeyd ile Katade arasında yetmiş beş yıl vardır. Bu durumda Katade'den olan rivayeti kopuktur.

 

Ravinin: "Gidip Ebu Said'in yanına girdiğimizde ... " sözü Ubeyd b.

Huneyn'in sözü değil, hadisi ondan mürselolarak rivayet edenindir. Biz de bu kişiyi tanımıyoruz ve ahkamla ilgili rivayetlerde mürsel rivayetleri kabul etmezken, böylesi önemli bir meselede nasıl kabul ederiz!

 

Eğer hadisin senedi sahihse Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadisi, Ehl-i kitab'ın bununla ilgili görüşlerini kabul etmeme kastıyla söylemiş ve Katade b. en-Nu'man bunun farkına varmamış olabilir.

 

 

 

764- Abdullah b. Urve b. ez-Zübeyr'in bildirdiğine göre Zübeyr b. elAvvam, bir adamın Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadis naklettiğini işitti. Adam hadisi bitirince Zübeyr: "Sen bunu Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittin mi?" diye sordu. Adam: "Evet" cevabını verince Zübeyr şöyle dedi:

 

"Bu ve benzerleri, Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadis nakletmemize engeloluyor. Ömrüme yemin olsun ki ben bu hadisi bizzat Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) işittim. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu hadisi bize, kendisine anlatan Ehl-i kitabdan birinden nakletti. Ancak sen Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hadisin ilk bölümünü anlattıktan ve Ehl-i kitabdan olan o adamı zikrettikten sonra geldin ve bu hadisin Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olduğunu zannettin."  [-] Zayıf

 

 

Beyhaki der ki: Kelam alimleri buna benzer sebeplerden Allah'ın sıfadarıyla ilgili haber-i ahad ile nakledilen hadisleri huccet kabul etmemiş ve teviline kalkışmamış olabilirler. Bununla ilgili haberler, işi olmayan veya yorgunluktan uzanıp ayak ayak üstüne atanlarla ilgili yapılmıştır. Yüce Allah: "Yüce Allah gökleri ve yeri yarattıktan sonra dinlendi" diyen Yahudileri yalanlayarak: "And olsun ki, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yarattık ve Biz bir yorgunluk da duymadık. Söylediklerine sabret; Rabbini, Güneş'in doğmasından önce ve batışından önce överek tesbih et''[Kaf 38,39] buyurmuştur.

 

 

 

765- İbn Abbas bildiriyor: Yahudiler, Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip göklerin ve yerin yaratılışını sordular. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah yeryüzünü Pazar ve Pazartesi günlerinde yarattı. Dağları da üzerindeki faydalı şeylerle birlikte Salı günü yarattı. Bitkileri, suyu, şehirlerin kurulacağı yerleri, imar edilecek yerler ile harabeleri de Çarşamba günü yarattı. Bu da dört gün eder ki Yüce Allah:

"De ki: "Siz mi yeri iki günde yaratanı inkar ediyor ve O'na ortaklar koşuyorsunuz? O, alemlerin Rabbidir. O, dört gün içinde yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir etti"[Fussilet 9, 10] buyurmuştur. Gökyüzünü Perşembe günü yarattı. Cuma gününün son üç saatine kadar da yıldızları, Güneş'i, Ay'ı ve melekleri yarattı. Kalan bu üç saatten birincisinde ölümlü olanların ecellerini, ikinci saatte insanların kendisinden faydalandığı her bir şeyin yok oluşunu yarattı. Kalan son saatte de Adem'i yarattı ve onu cennete koydu. İblis' e, ona secde etmesini emretti ve bu saatin son anlarında da onu cennetten çıkardı."

Yahudiler: "Ey Muhammed! Daha sonra ne oldu?" dediklerinde Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sonra Arş'a kuruldu" karşılığını verdi. Yahudiler:

 

"Şayet gerisini getirseydin isabet ederdin, çünkü daha sonra istirahata çekildi" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aşırı bir şekilde öfkelendi. Bunun üzerine: "Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı. O halde onların söylediklerine sabret" (Kat 38, 39) ayetleri nazil oldu.  [-] Zayıf, Hakim, Müstedrek (2/543), İbn Cerir (24/94)

 

 

 

766- Mücahid: ...... "Bize hiçbir yorgunluk çökmedi" buyruğunu [Kaf 38] açıklarken şöyle demiştir: LuğUb yorgunluk anlamındadır. Zira Yahudiler: "Yüce Allah yaratma işinden sonra yorulduğu için dinlendi" demişlerdir.   [-] Zayıf, Mücahid, Tefsir (2//612-613).

 

 

Beyhaki der ki: Kişinin ayak ayak üstüne atmasının yasaklanmasıyla ilgili hadisi Ebu'z-Zübeyr, Cabir'den o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu kıssadan ayrı olarak rivayet etmiş, alimler bu yasağın, avret yeri olan baldırın açılması ihtimaline dayandırmışlardır. Kişi yattığı yerde, dar bir izar giymişken ayak ayak üstüne atınca avreti açılabilir. Ancak bütün alimlere göre ayak ayak üstüne atmak caizdir.

 

 

 

767- Abbad b. Temim, amcasından bildiriyor: Mescid'de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sırtüstü uzanmış ve bir ayağını diğerinin üzerine atmıştı." Zekeriyya rivayetinde ek olarak: Abbad'ın söylediğine göre, Hz. Ömer ile Osman da böyle yaparlarmış."

Müslim Sahih'inde Ebu Tahir ve Harmele kanalıyla İbn Vehb'den rivayet etti.  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Müslim (2100).

 

 

 

768- Abbad b. Temim, amcasından bildiriyor: "Kendisi, Mescid'de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sırtüstü uzanmış olduğunu ve bir ayağını diğerinin üzerine koyduğunu görmüştür." Lafız Malik'e aittir. İbrahim'in rivayetinde şu ziyade geçmektedir: Ebu Bekr, Ömer ve Osman da böyle yaparlarmış."

 

Müslim Sahih'inde Yahya b. Yahya kanalıyla Malik'ten rivayet etti.  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (1/563) ve Müslim (2100).

 

 

 

769- İbn Şihab'ın, Said b. el-Müseyyeb'den naklettiğine göre, Ömer b. el-Hattab ve Osman b. Affan da böyle yaparlarmış."  [-] Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (1/563).

 

 

 

770- Ömer b. Abdilaziz'in Muhammed b. Nevfel'den bildirdiğine göre Usame b. Zeyd'in, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'inde uzanmış ve ayak ayak üstüne attığını gördü.  [-] Senedinde meçhuller vardır.

 

 

Beyhaki der ki: Bazı kelam alimleri, Katade b. en-Nu'man'ın hadisinin şu manada olduğunu söylemiştir: Yüce Allah dilediği şeyi yarattıktan sonra artık onların benzerini yaratmaya devam etmemiştir. Eğer dileseydi yaratırdı. Bu, istediğini yapıp bitiren hakkında bu kişi uzanmasa bile: "Falan (işini bitirip) sırtüstü uzandı" denilmesi gibi. Bu kelime uz anmak değil de gökleri üst üste koyması, yeryüzünü de sallanmasın diye sabit dağlar koyması manasına da gelebilir. "Sonra bir ayağını diğerinin üzerine koydu" sözünden kasıt ta bazı toplulukları diğerinden üstün kılması, bazılarını efendi, bazılarını köle, bazılarını bedbaht, bazılarını mutlu, bazılarını fakir, bazılarını zengin, bazılarını sağlıklı, bazılarını hasta yapması olabilir. Zühri'nin Abbad b. Temim el-Mazini' den, onun da Abdullah b. Zeyd' den, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mescid'de uzanarak ayak ayak üstüne attığını gördüğüyle ilgili hadisi bunu teyid etmektedir. Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer ve Hz. Osman da aynı şeyi yaparlardı.

 

 

 

771- İbn Abbas bildiriyor: Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Umeyye b.

Ebi's-Salt'ın şiirlerinden okundu. Biri onun şu beytini okudu:

"Bir adam ki sağ ayağının altında bir öküz vardır Diğerinde ise bir kartal ve dikili bir aslan vardır."

 

Bunun üzerine Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söylemiş" buyurdu. Sonra:

"Her gecenin sonunda kızıl bir şekilde doğar Güneş ve renkten renge bürünür o bize yavaş değil, ancak azap vererek çıkmak ister, yoksa o kamçı ile dövülür" şiiri okununca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yine: "Doğru söylemiş" buyurdu. 

 

[-] Hadis sahihtir. Ahmed, Müsned (1/256), Darimi (2/296), İbn Ebi Asım, es-Sünne (1/255, 256) ve İbn Huzeyme (1/204).

 

 

Muhammed b. İshak b. Yesar hadisi bu isnadla rivayette tek kalmıştır. Hadisten kastedilen ise başka bir rivayette İbn Abbas'tan gelen şu hadistir: "Kürsi'yi dört melek taşır. Bu meleklerden biri insan, bir melek aslan, bir melek boğa, bir melek te kartal suretindeydi."

 

Eğer hadis sahihse insan ve boğa suretindeki melekler Kürsi'yi sağ ayakların olduğu taraftan, kartal ve aslan suretindeki melekler de sol ayaklarm olduğu yerden taşıyorlardI.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Yüce Allah'ın: "Kişinin: "Allah'a karşı aşırı gitmemden ötürü bana yazıklar olsun. Gerçekten ben alaya alanlardandım" diyeceği günden sakının"[Zümer, 56] Buyruğu