BEYHAKİ KÜLLİYATI |
ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Yüz Sıfatının Şekil Değil, Sıfat
Olduğunun İsbatı
Yüz sıfatının şekil
değil, sıfat olduğuyla ilgili sadık haberler vardır.
Yüce Allah şöyle
buyurur: "Ancak, yüce ve cömert olan Rabbinin yüzü (kendisi)
bakidir."[Rahman 27], "Onun yüzünden (zatından) başka her şey yok
olacaktır."[Kasas 88], "Ama Allah'ın yüzünü (O'nun rızasını)
isteyerek verdiğiniz zekat(a gelince); işte (onu verenler sevaplarını ve mallarını)
kat kat artıranlardır."[Rum 39], "Biz size sırf Allah rızası için
yediriyoruz."[İnsan 9], "Onlar Rablerinin yüzünü (rızasını) arzu
ederek (nefsin gücüne giden şeylere) sabrederler."[Ra'd 22], "Yalnız
yüce Rabbinin rızası için verir."[Leyl 20], "Sabah akşam Rablerinin
rızasını isteyerek, O'na yalvaranları kovma.''[En'am 52]
646- Cabir b. Abdillah
anlatıyor: "De ki: ''Üstünüzden ve altınızdan size azap göndermeye, sizi
fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını tattırmağa Kadir olan O'dur.''
Anlasınlar diye ayetleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak"[En'am 65]
ayeti Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nazil olurken,
"Üstünüzden (azap göndermeye)" buyruğunda Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allahım! (Bundan) Sana sığınırım!" buyurdu.
"Altınızdan (azap göndermeye)" buyruğunda yine: "Allahım! Sana
sığınırım!" dedi. "Sizi fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını
tattırmaya''[En'am 65] kısmı nazil olunca da şöyle buyurdu: "Bu son iki
durum öncekilerden daha hafif ve kolaydır" buyurdu.
Buhari Sahih'inde Ali
kanalıyla Süfyan b. Uyeyne'den rivayet etti.
[-] Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (13/295, 296).
647- Cabir b. Abdillah
bildiriyor: "De ki: ''Üstünüzden ve altınızdan size azap göndermeye, sizi
fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını tattırmağa Kadir olan O'dur.''
Anlasınlar diye ayetleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak"[En'am 65]
ayeti Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nazil olurken,
"Üstünüzden (azap göndermeye)" buyruğunda Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Allahım! (Bundan) Sana sığınırım!" buyurdu.
"Altınızdan (azap göndermeye)" buyruğunda yine: "Allahım! Sana
sığınırım!" dedi. "Sizi fırka fırka yapıp kiminize kiminizin hıncını
tattırmaya" kısmı nazil olunca da şöyle buyurdu: "Bu son iki durum
öncekilerden daha hafiftir" veya "Daha kolaydır" buyurdu.
Buhari Sahih'inde
Ebu'n-Nu'man ve Kuteybe kanalıyla Hammad b.
Zeyd'den rivayet
etti. [-] Sahih, ravileri güvenilir.
Buhari (8/291, 13/388).
648- Ebu Bekr b. Abdillah
b. Kays, babasından (yani Ebu Musa'dan) Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurduğunu nakleder: "(Cennetin içinde) kaplarıyla beraber
içindeki her şeyi gümüşten olan iki cennet vardır. Yine kaplarıyla birlikte
içindeki her şeyi altından olan iki cennet daha vardır. Adn cennetinde
bulunanların, Rablerini görmeleri arasındaki tek engel Yüce Allah'ın yüzündeki
kibriya perdesi olacaktır."
Müslim Sahih'inde Nasr
b. Ali el-Cahdami'den ve Buhari Sahih'inde Ali b. el-Medini ve başkası kanalıyla
Abdulaziz b. Abdissamed'den rivayet etti.
[-] Sahih, ravileri güvenilir. Müslim (180).
Beyhaki der ki:
"Yüce Allah'ın yüzündeki kibriya perdesi" sözünden kasıt, kibriya
sıfatıdır. Yüce Allah, kibriya ve azametini, kıyamet gününden sonra cennete
girinceye kadar kimsenin görmesini istememiştir. Cennetlikler Adn cennetine
girince, yüce Allah görmelerini istediğinde onlar Adn cennetindeyken görürler.
Allah en doğrusunu bilir.
649- İtban b. Malik der
ki: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kul kıyamet gününde
Allah'ın huzuruna samimi bir şekilde ''La ilahe illallah'' demiş olarak çıkarsa
Allah cehennem ateşine onu yemesini haram kılar" buyurdu.
Buhari Sahih'inde
Ka'nebi'den rivayet etti. [-] Sahih,
ravileri güvenilir.
650- Amir b. Sa'd'ın
bildirdiğine göre babası şöyle dedi: Ağır bir hastalığa yakalanıp iyileşmekten
ümidimi kestiğim bir sırada Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma
gelince: "Ey Allah'ın Resulü! Ben (arkadaşlarım hicret ederken) hicret
etmeyip burada mı kalacağım?" diye sordum. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle karşılık verdi: "Şayet sen benden sonra yaşar da
kendisiyle Allah'ın rızasını dilediğin bir iş yaparsan mutlaka o iş sebebiyle
derecen ve yüksekliğin artar. Belki de uzun zaman yaşarsın da senden bir takım
insanlar faydalanır; bir takımları da zarar görür. Allahım! Ashabımın hicretini
tamama erdir ve onları geri döndürme." Ancak zavallı Sa'd b. Havle
Mekke'de vefat ettiği için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu
iyilikle yad ederdi.
Müslim bunu Sahih'te
Yahya b. Yahya kanalıyla İbrahim'den rivayet etmiştir. [-] Hadis sahihtir. Müslim (1628) ve Buhari
(3/164).
651- Huzeyfe der ki:
Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göğsüme dayadığımda şöyle
buyurdu: "Kim ''La ilahe mallah'' derse -Hasan rivayetinde: "Allah
rızasını gözeterek derse" - ve hayatı bu sözle son bulursa Cennete girer.
Kim Allah rızasını gözeterek bir gün oruç tutar ve hayatı bu amelle son bulursa
Cennete girer. Kim de Allah rızasını gözeterek bir sadaka verir ve hayatı bu
amelle son bulursa Cennete girer."
[-] Ravileri
güvenilirdir. Ahmed (5/391), Heysemi, Mecma (7/215) ve Ebu Nuaym, Ahbaru
Isbehrin (1/218, 219).
Bu hadis, söylendiğine göre
Nuaym kanalıyla Rib'i b. Hiraş'tan o da Huzeyfe'den olmak üzere aktarılmıştır.
652- Huzeyfe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Huzeyfe!
Samimiyetle La ilahe mallah diyerek vefat eden cennete girer. Ey Huzeyfe! Allah
rızası için oruç tutarken vefat eden cennete girer. Ey Huzeyfe! Allah rızası
için bir fakiri doyururken vefat eden cennete girer." [-] İsnadı çok zayıftır.
Buna benzer rivayetler
çoktur, ancak burada zikrettiklerimiz yeterlidir. Doğruya ulaşmak Allah sayesindedir.
653- Sa'd anlatıyor:
Altı kişilik bir grupla Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
yanındaydık. Müşrikler, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Şu
yanındakileri kov da bize karşı bir şeye cüret etmesinler!" dediler. Orada
benimle birlikte İbn Mes'üd, Huzeyl kabilesinden bir adam, Bilal ve isimlerini
vermek istemediğim iki adam daha bulunuyordu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) içine Yüce Allah'ın dilediği bir şey düştü ve kendi kendine
konuşmaya başladı. Bunun üzerine Yüce Allah şu ayeti indirdi: "Sabah
akşam, Rablerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları kovma. Onların
hesabından sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara bir
sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden olasın. Böylece, ''Aramızdan
Allah bunlara mı iyilikte bulundu?'' demeleri için onları birbiriyle denedik.
Allah şükredenleri iyi bilen değil midir?"[En'am 52- 53]
Müslim Sahih'inde İsrail
kanalıyla "isimlerini unuttuğum iki kişi" ibaresiyle tahrk etti. [-] Sahih, ravileri güvenilir. Müslim (2413).
654- Haris el-Eş'ari der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah,
Yahya b. Zekeriya'ya vahyedince Yahya kalkıp Allah'a hamdu senada bulundu ve:
''Yüce Allah namaz kılmanızı emretti. Kul kalkıp namaza durduğu zaman da Allah
ona yüzünü döner. Kul da ondan yüzünü çevirmediği sürece Allah ondan yüzünü
çevirmez'' dedi." [-] Sahih,
ravileri güvenilir. Tirmizi (2863, 2864).
Bunun benzeri, Huzeyfe
b. el-Yeman ile Abdullah b. Ömer'den kendi sözleri olarak rivayet olunmuştur.
655- Ebu Vail der ki:
Huzeyfe b. el-Yeman'ın evindeyken Şebes b.
Rib'i kalkıp namaz kıldı
ve namazdayken önüne tükürdü. Huzeyfe ona şöyle dedi: "Ne önüne, ne de
sağına tükürme. Çünkü sağında sevaplarını yazan melek vardır. Kişi güzelce
abdest aldıktan sonra kalkıp namaz kılarsa, yüce Allah ona yönelir ve kul
namazı bırakmadıkça veya namazı bozacak bir şey yapmadıkça ondan yüz
çevirmez." [-] İsnadı hasendir. İbn
Mace (102).
656- İbn Ebi Nuaym'ın, Abdullah
b. Ömer'den bildirdiğine göre İbn Ömer, namaz kılarken etrafına bakan bir adam
görünce ona: "Kul Allah'a yöneldiği müddetçe Allah ta yüzünü ona döner.
Kul başka yöne dönünce Allah ta yüzünü ondan çevirir" dedi. [-] Hadis mevkuf, senedi sahih, ravileri
güvenilirdir.
Derim ki: Yüce Allah'ın
zati sıfatlarında ne yönelme, ne de yüz çevirme yoktur. Bunlar onun fiili
sıfatlarındandır. Buradaki yönelmeden kasıt, namaz kılana gösterdiği rahmettir.
Hadis, bu rahmetin yönelmesini ve uzaklaşmasını yüzünü dönmek ve çevirmek
şeklinde ifade etmiştir.
657- Bu tevilin
sıhhatini gösteren şey de Ebü Zer'in Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) naklettiği: "Biriniz namaza başladığı zaman, şüphesiz ona rahmet
yönelir. Bu nedenle sakın (secde yerindeki) çakıllara el sürmesin"
hadisidir. [-] Ebu Davud (945), Tirmizi
(379) ve İbn Mace (1027).
Derim ki: "Vali
falan kişiye yönelmiş" derken bundan ona iyiliklerde bulunduğu,
"Palan kişiden yüz çevirmiş" derken de ona ihsanda bulunmayı terk
ettiği kastedilir. Allah en doğrusunu bilir.
658- Ammar b. Yasir der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duasında: "Bana yüzüne
bakmanın lezzetini tattır" derdi.
[-] İsnadı hasen, hadis sahihtir.
659 / 660- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Allah için size sığınam himaye edip koruyun. Allah rızası için isteyene
verin." [-] İsnadı hasenı hadis sahihtir. Ebu Davud (16721 5109) ve Nesai
(5/82).
661- Cabir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allah'ın zatı
için kişiye ancak cennet istemek yakışır."
[-] Zayıf, Ebü Davud (1671).
662- Ata der ki:
"Bize bildirildiğine göre Yüce Allah'tan, yüzü hürmetine dünyalık bir şey
istenmesi mekruh görülmüştür." [-] Sahih, ravileri güvenilir.
İbn Cüreyc der ki: İbn
Tavus'un bildirdiğine göre babası, kişinin Allah'ın yüzü hürmetine bir şey
istemesini kerih görürdü. İbn Cüreyc bunu Amr b. Dinar'dan bu şekilde
nakletmiştir.
İbn Cüreyc der ki: Abdulkerim
b. Malik şöyle dedi: Bir adam Ömer b.
Abdilaziz'e gelip
ihtiyacını söyleyerek: "Allah'ın yüzü hürmetine senden istiyorum"
dedi. Ömer ona: "Öyle birinin yüzü hürmetine istedin ki; onsan ne
istenirse verir" karşılığını verdikten sonra: "Yazık sana! Neden yüzü
hürmetine cenneti istemedin" dedi.
663- İbn Mes'ud
bildiriyor: Cinlerin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldikleri
gece, bir ifrit elinde bir ateşle gelmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) Kur'an okudukça cinler daha fazla yaklaşıyordu. Bunun üzerine Cibril,
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dedi: "Onu yüzüstü yere
devirecek ve ateşini söndürecek kelimeleri öğreteyim mi? Şöyle de:
Gökten inip göğe
yükselen (her) şeyin şerrinden, yeryüzünde çoğaltıp yaydığı ve yeryüzünden
çıkan (her) şeyin şerrinden, gece ve gündüzün şerrinden, gece gelen
musibetlerden, (kapımızı) hayırla çalanın dışında kalan herkesin şerrinden, iyi
veya kötünün aşamayacağı Allah'ın Kerim olan rızasına ve noksansız kelimelerine
sığınırım, ey Rahman!" Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu
sözleri söyleyince ifrit yüzüstü yere kapandı ve ateşi söndü.
Bunu Malik, Muvatta'da
Yahya b. Said'den mürselolarak tahric etti.
[-] Zayıf, Taberani, M. el-Evsat 1 (58-59/43), Dua (1058) ve Malik,
Muvatta (5/374, 375).
664- Ebü İshak
el-Hemdanı, babasından bildiriyor: Hz. Ali bana yazdığı bir mektupta dedi ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyuyacağım zaman bana şöyle söylememi
emretti: "Allahım! Senin tasarmfun altında bulunan her şeyin şerrinden
kerem sahibi zatına, eksiksiz ve mükemmel kelimelerine sığınıyomm. Allahım!
Borçlunun sıkıntısını giderir; günahkar olanın da günahlarını silersin.
Allahım! Senin orduların yenilmez, verdiğin sözün aksi de olmaz. Senin inayetin
olmadan da hiçbir varlığın, birine bir faydası dokunmaz. Seni hamdinle tesbih
ederim." [-] Zayıf, Heysemi, Mecma
(10/124).
Bu hadis, kelam
konusunda Ammar b. Zurayk kanalıyla Ebü İshak'tan, o Haris ile Ebü Meysere'
den, ikisi Hz. Ali vasıtasıyla Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sahih senede nakledilmiştir. Ebü Meysere Amr b. Şurahbil güvenilirdir. Hammad
b. Abdirrahman eğer bu hadisi hıfzetmişse, İshak bunu hem ondan, hem babasından
işitmiş olabilir.
665- Suheyb der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "İyi davrananlara; daima daha
iyisi ve ziyadesi verilir ... "[Yunus 26] ayetini açıklarken şöyle
demiştir: "Ayette bahsedilen ziyadeden kasıt, Yüce Allah'ın yüzüne
bakmaktır" buyurmuştur. [-] Hadis
sahihtir. Müslim (181).
666- Huzeyfe, "İyi
davrananlara; daima daha iyisi ve ziyadesi verilir ... ''[Yunus 26] ayetini
açıklarken: "Ayette bahsedilen ziyadeden kasıt, Yüce Allah'ın yüzüne
bakmaktır" demiştir.
[-] Zayıf, Abdullah b.
Ahmed, es-Sünne (1/256, 257, 2/491), İbn Ebı Asım, es-Sünne (1/206), İbn
Huzeyme, Tevhid (1/450), İbn Cerir (11/104) ve Lalekai, es-Sünne (784).
Derim ki: Bu konuda
sahabe ve tabitindan olan rivayetler çoktur ve Allah'ın izniyle Rü'yet
konusunda zikredilmiştir.
667- Abdullah b. Mes'üd
der ki: "Size bir şeyanlattığımızda, Allah'ın Kitabı'ndan bu
söylediklerimizi destekleyen ayetler de gösteririz. (Müslüman) kul:
''Sübhanallahi ve bi-hamdihi. Elhamdu lillahi ve La ilahe illallahu vallahu
ekber. Ve tebarekellahu (=Allah'ı hamd ile tesbih ederim. Allah'a hamd olsun,
Allah'tan başka ilah yoktur. Allah yücedir. Allah mukaddestir)'' dediği zaman,
bir melek bu sözleri alıp kanadının altına koyup sonra onlarla semaya yükselir.
Hangi melek topluluğunun yanından geçse, bu melekler, o sözü söyleyen için bağışlanma
dilerler. Melek, bu sözle Rahman'ın huzuruna varıncaya kadar böyle devam
eder." Sonra Abdullah: "Güzel sözler ancak O'na yükselir. Salih ameli
de güzel sözler yükseltir"[Fatır 10] ayetini okudu. [-] Zayıf, Hakim, Müstedrek (2/425), İbn
Cerir, Tefsir (22/120)
668- Habbab b. el-Eret
der ki: Allah'ın rızasını kazanmak için Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ile beraber hicret etmiştik. Mükafatımız, Allah'tandı. Kimimiz
sevabının karşılığını dünyada almadan öldü. Mus'ab b. Umeyr bunlardandı. O,
Uhud günü şehid edilince bir kaftandan başka kendisini kefenleyecek şey
bulunamadı. O kaftan ile başını örtünce ayakları, ayaklarını örtünce ise başı
açık kalıyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Başını o
giysiyle örtün ve ayak tarafına da izhir otu koyun" buyurdu. Bazılarımız
da meyveleri olgunlaşıp şimdi bunları topluyor (dünyalık elde ediyor)."
Buhari Sahih'inde
Muhammed b. Kesir'den ve Müslim başka yollarla A'meş'ten tahric etti. [-] Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (3/142,
7/226, 253, 375, 11/273); Müslim (940).
669- İbrahim et-Teymi,
babasından bildiriyor: Ebü Mes'üd bir kölesini döverken Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisine: "Vallahi Allah, sana karşı, senin
bu köleye karşı güçlü olmandan daha güçlüdür" buyurdu. Bunun üzerine Ebü
Mes'üd: "Ey Allah'ın Resulü! Onu Allah için azat ediyorum" dedi.
Müslim Sahih'inde bunu
Bişr b. Halid'den rivayet etti. Ebü Muaviye kanalıyla Süleyman el-A'meş'ten
aktarırken şu ifadeyle rivayet etti: "Ey Allah'ın Resulü! Allah rızası için
artık hürdür" dedim. [-] Sahih,
ravileri güvenilir. Müslim (1659).
Müzeni der ki:
"Doğu da batı da Allah'ındır, nereye dönerseniz Allah'ın yönü orasıdır.
Doğrusu Allah her yeri kaplar ve her şeyi bilir''[Bakara 115] ayetini Şafii:
"Siz nereye dönerseniz, sizi o yöne döndüren Allah'tır" şeklinde
açıklamıştır.
670- Mücahid; "Doğu
da, batı da Allah'ındır, nereye dönerseniz Allah'ın yönü orasıdır''[Bakara 115]
ayetiyle ilgili olarak: "Allah'ın kıblesi, doğu olsun batı olsun nereye
dönersen orasıdır" dedi. [-]
İsnadı hasendir. Tirmizi (5/206).
671- Ebü Müsa der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ı uyku
tutmaz, zaten uyuması da gerekmez. Tartıyı (Mizan'ı) aşağı çekebileceği gibi yukarı
da çekebilir. Gece yapılan amel, gündüz yapılan amelden daha önce katına
yükseltilir. Gündüz yapılan amel gece yapılan amelden daha önce de katına
yükseltilebilir."
Mes'üdi'nin rivayetinde
şu ekleme yer almıştır: "O'nun önünde ateşten bir perde vardır. Ayrıca o
perdeyi açacak olsa, yüzünden saçılan nur, mahlükatından onu gören gözleri
yakar." Sonra Ebü Ubeyde:
"Oraya geldiğinde
şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek
kılınmıştır! Alemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden
münezzehtir!"[Neml, 8] ayetini okudu.
Müslim Sahih'inde başka
bir yolla Şu'be'den rivayet etti. Ayrıca uzun bin metinle Ebu Ubeyde'nin
okuduğu ayeti zikretmeden A'meş kanalıyla tahrle etti. [-] İsnadı sahihtir
672- Ebu Ubeyd bu
hadisle ilgili şöyle dedi: Subha kelimesi, yüce Allah'ın yüzünün celali ve
nurudur. Bu sebeple "Sübhanallah" demek, Onu tazim ve tenzih etmek
demektir.
"Eğer Subuhat
kelimesi tesbihse, tesbih te Yüce Allah'ı her türlü kötülükten tenzih etmekse
hadisin yüce Allah'ın yüzünün nurunun isbatı olduğu söylenemez. Hadis,
insanların gözündeki perdeyi kaldırırsa ve zatını görmeleri için onlara güç
vermezse yanacaklarım göstermektedir.
Hadisteki diğer bir
ibare de şudur: Eğer onlardan perdeyi kaldırsaydı, celali, heybeti ve gördüğü
her şey Arş'tan yıldızlara kadar her şeyi yok ederdi. Yüce Allah'ın görmesinin
bir sınırı da yoktur.
673- İbn Abbas
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanındayken Ali b. Ebi
Talib geldi ve: "Anam babam sana feda olsun! Ezberimde olan Kur'an yavaş
yavaş gidiyor ve buna engel olamıyorum" dedi. ..
-Hadis tüm uzunluğu ile
devam ediyor. Kur'an'ı ezberleyebilmesi için ona Resulullah'ın öğrettiği duayı
zikretti-
"Ey Rahman olan
Allahım! Yüceliğin ve yüzünün nuru hürmetine bana öğrettiğin şekliyle Kur'an'ı
gönlümde sabit kıl ve benden razı olacağın şekilde onu okumamı nasip et. Ey
gökleri ve yeri yaratan, Celal ve İkramların, erişilmez İzzetin Sahibi Allahım!
Ey Rahman olan Allahım! Yüceliğin ve Yüzünün nuru hürmetine, Kitab'ının nuruyla
gözlerimi aydınlat ve dilimin bağını çöz. İçimdeki sıkıntıları onunla gider,
gönlümü onunla ferahlat ve bedenimi onunla arındır. Hak uğrunda senden başka
kimse bana yardım edemez ve hakkı da ancak sen verebilirsin. Yüce ve ulu olan
Allah'a dayanmayan hiçbir hareket ve kuvvet olamaz." -Hadis devam
ediyor- [-] Hasen garib. Tirmizi (3570).
Ebu Süleyman b.
Abdirrahman ed-Dımaşki hadisi bu lafızla rivayette tek kalmıştır. Eğer
hadisteki "Nur" kelimesi mahfuzsa, bundan kasıt sadece yüce Allah'ı noksanlıklardan
tenzih etmektir.
İbnu'l-Enbari'nin
bildirdiğine göre Sa'leb "Allah göklerin ve yerin nurudur''[Nur 35]
ayetini açıklarken şöyle dedi: "Ayetteki nur kelimesi hak anlamındadır.
Tıpkı hakkı söyleyen birine: "Bu sözünde nur vardır, yani haktır"
denilmesi gibi." Eğer: "Yüceliğin ve yüzünün nuru hürmetine ...
istiyorum" hadisi sabitse (sahihse) manası: "hak olan varlığın ve
mevcudiyetin hürmetine ... " sözü kastedilmiştir. Ebu İshak İbrahim b.
Muhammed b. İbrahim; nur kelimesinin, dostlarına delilleriyle gizli kalmayan
manasında olduğunu söylemiştir. Onun varlığının delillerini gözlerle de görmek
ve akılla idrak etmek mümkündür. Bu durumda:
"Yüceliğin ve
yüzünün nuru hürmetine ... istiyorum" hadisindeki nurun manası bu
manalardan biridir.
674- Abdullah b. Mes'ud
der ki: "Rabbinize göre ne gece, ne de gündüz vardır. Göklerin ve yerin
nuru O'nun yüzünün nurundandır." Bu, mevkUf bir rivayet olup ravisi
tanınmamaktadır.
[-] Buhari, Tarıh
(1/419), Taberani, M. el-Kebır (9/200) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Azame (2/477-478).
675- Amr b. Murre der
ki: Said b. el-Müseyyeb'e: "Bana akşam söyleyeceğim şeyler öğret"
deyince şöyle karşılık verdi: Şöyle de: "Ey Rabbim! Özel ve genelin
şerrinden, yarattıklarının şerrinden, perçeminden tuttuklarının şerrinden, bu
gecenin şerrinden, bu geceden sonraki şerden, dünya ve ehlinin şerrinden Kerim
olan yüzüne, yüce olan ismine sığınırım."
[-] Sahihtir ve bütün ravileri güvenilirdir.
676- Ka'ka' b. Hakim
bildiriyor: Ka'bul-Ahbar "Eğer söylediğim bir kaç kelime olmasaydı,
Yahudiler beni merkep yapacaklardı" dedi. Ona: "O kelimeler
nedir?" diye sorulduğunda şu karşılığı verdi: "Yaratıp çoğalttığı ve
gizlediği şeylerin şerrinden, kendisinden daha azamedi bir şeyolmayan Yüce
Allah'ın vechine, hiçbir iyinin ve kötünün ulaşamayacağı noksanlıktan uzak, tam
ve üstün kelimelerine, Allah'ın bildiğim ve bilmediğim bütün güzel isimlerine
sığınırım.'' [-] Malik 1775
677- Humeyd b. Hilal'in
bildirdiğine göre bir kişi: "Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zatı
baki kalacaktır"[Rahman 27] ayetini okuyup da "O, kalıcı güzel yüzden
yani Allah'dan isteyen kişiye Allah merhamet etsin" dedi. [-] Sahih, ravileri güvenilir.
Derim ki: Yüce Allah'ın
el-Cemil ismini zikretmiştik. Kelam alimleri bu isme, güzelleştiren iyileştiren
manasını vermişlerdir.
Ebu Süleyman der ki:
el-Cemll, nur sahibi manasına da gelir. Yine bu isim fiili sıfatlardan da
olabilir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Allah'ın nur vermediği kimsenin
nuru olmaz."[Nur 40], "Onları karanlıklardan aydınlığa
çıkarır."[Bakara 257] Nur'un zati sıfatlarda, dostlarına delilleriyle
zuhur ettiği manasında kullanılabilir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: