BEYHAKİ KÜLLİYATI |
ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
"Allah bir insanla
ancak vahiy suretiyle veya
perde arkasından
konuşur"[Şura 51] Ayeti
Bazı müfessirler:
"Allah bir insanla ancak vahiy suretiyle veya perde arkasından konuşur, yahut
bir elçi gönderir; izniyle, dilediğini vahyeder"[Şura 51] ayetini şöyle
açıklarlar: Vahiy, yüce Allah'ın peygamberlere rüyalarında gösterdiği
şeyolabilir. Hz. İbrahim'in rüyasında oğlunu boğazladığını görmesi gibi. Ayette
geçtiği üzere Hz. İbrahim: "''Ey oğulcuğum! Doğrusu ben uykuda iken seni
boğazladığımı görüyorum, bir düşün, ne dersin?'' dedi. ''Ey babacığım! Ne ile
emr olundunsa yap'' dedi."[Saffat 102] İmam el-Muttalibi eş-Şafii der ki:
Birçok müfessir: "Ey babacığım! Ne ile emr olundunsa yap" buyruğunu
delil göstererek peygamberlerin rüyasının vahiy olduğunu söylemiştir.
420- Ubeyd b. Umeyr:
"Peygamberlerin rüyası vahiy gibidir" dedi ve: "Yavrucuğum!
Rüyada seni boğazladığımı görüyorum"[Saffat 102] ayetini okudu.
Buhari, Sahih'inde Ali
b. el-Medini'den rivayet etti. [-]
Sahih, ravileri güvenilir. Buhari (238, 239, 344).
İbn Abbas'tan da bu
konuda rivayet vardır. Perde ardından konuşmaya, yüce Allah'ın Hz. Musa'yı
perde arkasından konuşturması örnek gösterilebilir.
421- Ömer b. el-Hattab
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Musa:
''Rabbim! Hem kendini, hem de bizi Cennetten çıkaran Adem'i bize göster''
deyince, Yüce Allah ona Adem'i gösterdi. Musa ona: ''Adem babamız sen misin?''
diye sorunca, Adem: ''Evet!'' karşılığını verdi. Musa: ''Yüce Allah'ın kendi
ruhundan üflediği, bütün isimleri kendisine öğrettiği ve meleklere emrederek
kendisine secde ettirdiği kişi sen misin?'' diye sorunca, Adem: ''Evet!'' dedi.
Bunun üzerine Musa: ''Peki neden hem kendini, hem de bizi Cennetten çıkardın?''
diye sorunca, Hz. Adem: ''Peki sen kimsin?'' karşılığını verdi. Musa: ''Ben
Musa'yım!'' deyince, Hz. Adem: ''Yüce Allah'ın, araya mahlukatından hiçbir
aracı koymadan perde arkasından konuşturduğu İsrail oğullarının peygamberi sen
misin?'' diye sordu. Musa: ''Evet!'' dedi. Hz. Adem: ''Peki bunun, henüz ben
yaratılmazdan kırk yıl önce Yüce Allah'ın kitabında takdir edilmiş olduğunu da
görmedin mi?'' diye sorunca, Musa: ''Evet!'' karşılığını verdi. Bunun üzerine
Hz. Adem: ''Henüz ben yaratılmadan önce Yüce Allah'ın takdir ettiği bir hususta
neden beni kınıyorsun o halde!'' dedi."
Ömer ekledi:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra şöyle buyurdu: "İşte
o zaman Adem, Musa'ya galip geldi! Adem, Musa'ya galip geldi!" [-] Senedi hasen, hadis sahihtir. Ebu Davud
(4702).
Bir elçi vasıtasıyla
konuşmak ise, Cibril'i risaletiyle dilediği kuluna göndermesi şeklinde olur.
Yüce Allah: "Şüphesiz Kur'an, alemlerin Rabbinin indirmesidir. Apaçık Arap
diliyle, uyaranlardan olman için onu Cebrail senin kalbine
indirmiştir"[Şuara 192-193] buyurmuştur.
422- Cübeyr b. Hayye'nin
naklettiği uzun bir hadiste Hz. Ömer tarafından Nu'man b. Mukarrin'in Ehvaz
ahalisine gönderilişi ve onların kendilerine bir adam çıkarmalarını istemeleri
üzerine Muğire b. Şu'be'nin çıkarılışının anlatılmasından sonra kıssa şöyle
devam etmektedir:
Tercüman: "Siz
kimsiniz?" diye sorunca, Muğire şöyle karşılık verdi: "Biz Araplardan
bir topluluğuz. Büyük sıkıntılar ve belalar içindeydik.
Açlıktan deri ve hurma
çekirdeği emer, deve yününden ve kıldan giysiler giyerdik. Ağaçlara ve taşlara
tapardık. Böylesi bir durumdayken yerlerin ve göklerin Yüce ve Ulu Rabbi
bizlere içimizden, babasını ve annesini bildiğimiz bir peygamber gönderdi. İşte
o Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yüce Allah'a ibadet edinceye
veya bizlere cizye verinceye kadar sizlerle savaşmamızı emretti. Ayrıca
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Rabbimizden, bizden ölenlerin
benzeri görülmemiş nimetlerle dolu olan Cennete gideceğini, sağ kalanlarınsa
sizleri esir alarak, size hakim olacağını bildirdi."
Buhari, Sahih'inde Fadl
b. Yakub kanalıyla Abdullah b. Cafer'den rivayet etti. [-] Sahih. Buhari (3159, 3160).
423- Ebu Bekr b.
Abdirrahman b. el-Haris, Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe ve Urve b. ez-Zübeyr,
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hanımı Ümmü Seleme'den naklederler
-ki lafız, Ebu Bekr'e aittir-: Sahabe Mekke'de işkenceye maruz kalınca
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onlara Habeşistan'a gitmelerini
söyledi. (Ravi) hadisi uzun bir şekilde aktarıp şöyle devam etti:
Cafer dedi ki:
"Sonunda Yüce Allah aramızdan nesebini, doğruluğunu, iffetini bildiğimiz
bir Peygamber gönderdi. Bu Peygamber bizi sadece Allah'a ibadet etmeye, Ona
hiçbir şeyi ortak koşmamaya, kavmimizin ve başkalarının, Allah'tan başka
taptıkları şeyleri terk etmeye davet etti. Bize iyiliği emredip kötülükten
sakındırdı, namaz kılınamızı, oruç tutmamızı, zekat vermemizi, akrabalarımızla
alakayı kesmemeyi ve güzelolan her şeyi emretti. Bize Yüce Allah'tan nazil olan
ve hiçbir sözün ona benzeyemeyeceği ayetleri okudu. Biz de onu tasdik edip iman
ettik ve getirdiklerinin Allah tarafından geldiğini ve hak olduğunu kabul
ettik. .. " -Hadis devam ediyor-
[-] Hasen. Ahmed, Müsned (1/202, 5/290, 292).
Derim ki: ResUlullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu vahiy türlerinin hepsi gelmiştir. Cibril,
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüce Allah'tan vahiyler getirirdi.
Rüyaya gelince yüce Allah: "And olsun ki Allah, Peygamber' inin rüyasının
gerçek olduğunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah dilerse, güven içinde,
başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısaltmış olarak, korkmadan Mescid-i
Haram'a gireceksiniz"[Fetih 27] buyurmuştur. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) Hudeybiye'deyken Mekke'ye ashabıyla birlikte güven içinde başlarını
tıraş etmiş veya saçlarını kısaltmış olarak, korkmadan girdiğini görmüştür.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Hudeybiye'de kurbanını kesince:
"Rüyana ne oldu ey
Allah'ın Resulü?" diye sorunca yüce Allah: "And olsun ki Allah,
peygamber'inin rüyasının gerçek olduğunu tasdik eder. Ey inananlar! Siz, Allah
dilerse, güven içinde, başlarınızı tıraş etmiş veya saçlarınızı kısahmış
olarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. Allah, sizin bilmediğinizi
bilir. Size, bundan başka, yakın zamanda bir zafer verecektir"[Fetih 27]
ayetini indirmiştir. Daha sonra Müslümanlar geri dönüp Hayber'i fethetmiş, daha
sonra umre yapmışlar ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüyası ertesi
yıl gerçekleşmişti.
Bunu bize Ebu Abdillah
el-Hafız, Abdurrahman b. el-Hasan el-Kadi kanalıyla İbrahim b. el-Hüseyin' den,
o Adem'den, o Verka'dan, o İbn Ebi Necih'ten, o da Mücahid'den rivayet
etmiştir.
424- Hz. Aişe der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahiy ilk olarak sadık rüya şeklinde
gelmiştir. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gördüğü her rüya sabah
aydınlığı gibi gerçekleşirdi. Konuşturma şeklindeki vahiyle ilgili ıse yüce
Allah: "Allah o anda kuluna vahy edeceğini etti"[Necm 10]
buyurmuştur. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vahyettiklerinden biri
de Mirac'da vahyettiği elli vakit namazdır. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bu namazlar beş vakte düşünceye kadar Rabbinden bunu hafifletmesini
diledi. Yüce Allah ta: "Benim verdiğim bir karar artık değiştirilmez. Ana
Kitab'da da bunu sana bu şekilde farz kıldım. Her iyilik on katıyla karşılık
bulacaktır. Sevap olarak beş namaz, Ümmü'l-Kitab'da elli namaz karşılığında
olacaktır. Sana farz olanı ise beş vakittir!" buyurdu. Bununla ilgili
hadis daha önce geçmiştir. [-] Zayıf
Sahabe, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüce Allah'ı gördüğü konusunda ihtilaf
etmişlerdir. Hz. Aişe, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mirac gecesi
Yüce Allah'ı görmediğini söylerken, İbn Abbas gördüğünü söylemiştir. Biz de
inşallah, Yüce Allah'ı görmek konusunda bununla ilgili rivayetleri
zikredeceğiz. Zühri, vahyi taksim ederken bir madde daha eklemiştir.
425- Yunus b. Yezid
bildiriyor: Zühri'ye: "Allah, bir insanla ancak vahiy yoluyla yahut perde
arkasından konuşur. Yahut bir elçi gönderip, izniyle ona dilediğini
vahyeder"[Şura 51] ayeti sorulunca şöyle dediğini işittim: "Bu ayet,
Yüce Allah'ın kendilerine vahyettiği bütün peygamberleri kapsamaktadır. Yüce
Allah'ın konuşması, Hz. Musa ile perde ardından olan konuşmasıdır. Vahiy ise
peygamberlerinden dilediğine bildirdiği vahiydir. Yüce Allah bildirdiği bu
vahiylerden dilediği bölümleri peygamberlerin kalplerinde sabit kılar.
Peygamberler de bunları insanlara anlatıp açıklar. İşte bu, Yüce Allah'ın
kelamı ile vahyidir. Ancak bu konuşmalardan bazıları da sadece Allah ile
peygamberi arasında olan bir şeydir. Bu durumda peygamberler bunları diğer
insanlardan hiç kimseye aktarmaz ve anlatmazlar. Bu konuşmalar Allah ile Resulü
arasında bir sır olarak kalır. Bu konuşmalardan bazılarını da peygamberler
diğer insanlara anlatırlar, ancak yazdırmaz ve yazılmasını da istemezler.
Bunları sadece bir açıklama olarak insanlara aktarırlar ve bu açıklamayı Yüce
Allah'ın emir ile izniyle yaptıklarını bildirirler. Bazı vahiyleri Yüce Allah
seçtiği melekler vasıtasıyla peygamberlerine gönderir. Bu melekler de gelip
peygamber ile konuşarak bu vahyi bildirirler. Yüce Allah bazı vahiyleri de yine
seçtiği melekler vasıtasıyla peygamberlerine gönderir. Melekler de bu vahyi
peygamberlerin kalplerine ilham ederek bildirirler."
[-] Senedindeki Ebu
Abdirrahman es-Sülemı itham edilmiştir.
Yüce Allah, Kitab'mda
Cibril'i Resulullahla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderdiğini bildirerek
şöyle buyurmuştur: "De ki: "Cebrail'e düşman olan kimse Allahla
düşmandır''; çünkü O, Kur'an'ı Allah'ın izniyle kendinden öncekini tasdik
ederek, yol gösterici ve inananlara müjdeci olarak senin kalbine
indirmiştir."[Bakara 97] Yüce Allah, Cibril'in, Ruhu'l-Emin olduğunu
bildirerek: "Şüphesiz Kur'an Alemlerin Rabbinin indirmesidir. Apaçık Arap
diliyle, uyaranlardan olman için onu güvenilir ruh (Cibd!) senin kalbine
indirmiştir"[Şuara 192-194] buyurmuştur. Yüce Allah bildirdiği bu
vahiylerden dilediği bölümleri peygamberlerin kalplerinde sabit kılar.
Peygamberler de bunları insanlara anlatıp açıklar. Bu durum hem uykuda, hem
uyanıkken olabilir. Melek göndererek yaptığı vahiyle ise ya melek onunla bizzat
konuşur, ya da Allah'ın vahyini onun kalbine bırakır. Bütün bunlar hadislerde
geçmektedir.
426- Müminlerin annesi
Hz. Aişe bildiriyor: Haris b. Hişam, Resulullahla (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Vahiy sana nasıl geliyor?" diye
sorduğunda, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi:
"Bazen çan sesi
gibi bir ses şeklinde gelir ki benim için en ağın budur. Benden ayrıldığında
onun dediğini kavramış olurum. Bazen melek bir adam suretinde gelir. Benimle
konuşur, ben de onun dediklerini kavramış olurum."
Buhari, Sahih'te Ferve
b. Ebi'l-Mağra kanalıyla Ali b. Müshir'den ve Müslim iki farklı yolla Hişam b.
Urve'den rivayet etti. [-] Sahih,
ravileri güvenilir. Buhari (2) ve Müslim (2333).
427- Muttalib b.
Hantab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yüce Allah'ın size emrettiği her şeyi ben de size emredip
bildirdim. Yüce Allah'ın size yasakladığı her şeyi de size yasaklayıp
bildirdim. Ruhu'l-Emin kalbime, her bir canın kendisine takdir edilen rızkı tam
olarak almadan ölmeyeceğini indirdi -ya da üfledi-. Bundan dolayı bu rızkı
helal yoldan isteyin." [-]
Sahihtir. İbn Mace (2142).
Bu rivayet el-Medhal ve
başka kitaplarda İbn Mes'ud'dan mürsel ve muttasıl olarak geçmektedir.
Zühri, vahiylerden
birinin de sır olduğunu ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu
kimseye anlatmadığını, bazılarının da sır olmadığını ve bunu halka anlattığını,
ancak bu vahyin Kur'an'a yazılmasının kendisine emredilmediğini söylemiştir. Bu
vahiylerden bazılarının ise Kur'an'a yazılması emredildi.
428- Said b. Cübeyr'in
bildirdiğine göre, İbn Abbas: "Onu (ezberlemeyi) çabuklaştırmak için
dilini onunla kıpırdatma"[Kıyamet 16] ayeti hakkında der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Cibril kendisine bir vahy getirdiğinde indirilen
vahiy ona nisbeten ağır geliyordu. O bakımdan dudaklarını kıpırdatıyordu. İbn
Abbas bana dedi ki: "Şimdi ben dudaklarımı Allah'ın Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) nasıl kıpırdatıyor idiyse öylece kıpırdatıyorum." Said
de: "Ben de İbn Abbas dudaklarını nasıl kıpırdatıyor idiyse öylece
kıpırdatıyorum" deyip, dudaklarını kıpırdattı. Bunun üzerine Yüce Allah:
"Onu (ezberlemeyi) çabuklaştırmak için dilini onunla kıpırdatma. Çünkü onu
toplamak ve onu okutmak Bize düşer"[Kıyamet 16-17] ayetlerini indirdi. O
halde Biz, onu okuduğumuz zaman sen dinle ve sus!" (İbn Abbas) dedi ki:
Bundan dolayı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bundan sonra Cibril
kendisine geldi mi susup dinlerdi, Cibril gitti mi Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) kendisine okuttuğu şekilde vahyi okurdu.
Buhari ile Müslim,
Kuteybe'den rivayet ettiler. [-] Sahih,
ravileri güvenilir. Buhari (5, 5724); Müslim (448).
429- İbn Mes'üd der ki:
Medine'de bir ekinlikte Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber
yürüyorduk. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hurma dalına
dayanıyordu. Bir grup Yahudi ile karşılaşınca Yahudiler birbirlerine: "Ona
ruhu sorun" dediler. Bazıları da: "Sormayın, aksi taktirde
hoşlanmayacağınız şeyler duymak zorunda kalırsınız" dedi. Ona doğru kalkıp
geldiler: "Ey Ebu'I-Kasım! Ruh nedir?" dediler. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu soru üzerine bir müddet bakarak ayakta kaldı.
Ben O'na vahy geldiğini anladığım için O'ndan biraz geriye çekildim. Sonunda
vahiy yükselip kalktı. Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin bileceği bir
şeydir. Size pek az ilim verilmiştir"[isra 85] dedi. [-] Sahih. Buhari (4721, 4756) ve Müslim
(2794).
Veki rivayetinde şu
ekleme yer almıştır: "Bunun üzerine bazıları, diğerlerine ''Biz size, Olna
bir şey sormayın'' demiştik dediler. "Hoşlanmayacağınız şeyler duymak
zorunda kalırsınız" ibaresi ise yoktur. Buhari Sahih'te Yahya b. Cafer
kanalıyla Veki'den ve Muhammed b. Ubeyd kanalıyla İsa'dan; Müslim ise İshak b.
İbrahim kanalıyla İsa'dan ve Ebu Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Veki'den rivayet
etti.
430- Ebu Hureyre der ki:
Cibril, Resulullahla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelerek:
"Hatice sana katık
veya yiyecek veya içecek dolu bir kapla geliyor. Yanına geldiğinde ona
Rabbinden selam söyle ve Cennette, içinde gürültü ve yorgunluğun olmadığı
(incilerle süslenmiş) kamıştan bir köşkle müjdele" dedi.
Buhari Sahih'inde Ebu
Hayseme'den ve Müslim ise Ebu Bekr b. Ebi Şeybe kanalıyla Muhammed b.
Fudayl'dan rivayet etti. [-] sahih,
ravileri güvenilir. Buhari (3820) ve Müslim (2432).
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Yüce Rabb'ın,
Sözlerini Bazı Meleklerine İşittirmesi