BEYHAKİ KÜLLİYATI |
ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Yüce Rabb'ın, Sözlerini Bazı Meleklerine
İşittirmesi
Kelam sıfatıyla mevsuf
olan yüce Allah, meleğini peygamberine gönderince Sema ehli bundan korkuya
kapılırlar. Yüce Allah bu konuda: "Sonunda, gönüllerindeki korku
giderilince birbirlerine ''Rabbiniz ne söyledi?'' diye sorarlar; ''Hak
söyledi'' derler. O, yücedir, büyüktür"[Sebe 23] buyurur.
431- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah gökyüzündeki meleklere bir işin yerine getirilmesini hükmettiği
zaman, düz ve sert bir taş üzerindeki zincir (sesi) gibi olan bu ilahi hükme
melekler ita at ederek korku ile kanatlarını birbirine vururlar. Bu korku kalplerinden
giderilince melekler (Cebrail ve Mikail gibi Mukanebun meleklerine): ''Rabbiniz
ne buyurdu?'' diye sorarlar. Onlar da: ''Allah hak sözü söyledi. Allah pek
yücedir, pek büyüktür'' derler. Böylece kulak hırsızları, Allah'ın o emir ve
takdirini işitirler. O sırada kulak hırsızları birbirinin üstünde şöyle
dizilmiş olurlar." (Süfyan, dinleyici şeytanların birbirleri üstünde nasıl
dizili olduğunu (elleriyle) işaret ederek gösterdi) "Bu vaziyette iken
meleklerin konuşmalarını işiten en üstteki bunu bir altındakine ulaştırır.
Sonra o da bir altındakine ulaştırır. Nihayet o haber sihirbazın veya kahinin
diline atılır. Bazen ateş kıvılcımı onu sihirbazın veya kahinin diline atmadan
önce yetişir, bazen de yetişmez. O da o haberle beraber yüz yalan uydurup halka
söyler. Bu durum yeryüzünde gerçekleşince de gökyüzünden gelen bu haberi
işitenler: ''Bize, filan ve filan günde şöyle şöyle olacak diye haber vermedi
mi?'' derler. Gökyüzünden işitilen şey ile de bu kişi artık tasdik
edilir."
Lafız Humeydİ'nindir. Buhari
Sahih'de, Humeydi ile Ali b. el-Medini'den rivayet etmiştir. Buhari ise muallak
olarak ta bunu Mesrük vasıtasıyla Abdullah (b. Mes'üd)'dan onun sözü olarak ta
irad etmiştir. [-] Sahih, ravileri
güvenilir. Buhari (380, 537, 453).
432- Abdullah (b.
Mes'üd) der ki: "Yüce Allah (vahyi) konuştuğu zaman gök ahalisi semada
kaya üzerinde hareket ettirilen zincir sesine benzer bir ses duyarlar ve
kendilerinden geçerler. Onların bu durumu Cebrail yanlarına gelinceye kadar
devam eder. Cebrail yanlarına geldiğinde kendilerine gelirler ve: ''Ey Cebrall!
Rabbin ne dedi?'' diye sorarlar. Cebrall: "Hakkı söyledi'' karşılığını
verince onlar: ''Hak! Hak!'' diye söylenmeye başlarlar." [-] Sahih, ravileri güvenilir.
433- Abdullah (b.
Mes'ud), Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu sözünü nakleder:
"Yüce Allah (vahyi) konuştuğunda .... " Ancak burada "Rabbinizi
buyurduğunda" ibaresi geçmiştir.
Bunu Ebu Davud, Sünen
kitabında bir grup vasıtasıyla Ebu Muaviye'den böyle merfu olarak aktarmıştır. [-] Ebu Davud 4738
434- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yüce Allah (vahyi) konuştuğu zaman .. ." ibaresiyle başlayıp aynısı
zikredilmiştir. Ancak farklı olarak şu ibaresi geçmiştir: "''Ey Cibril!
Rabbin ne dedi?'' diye sorarlar. Cibril: "Hakkı söyledi'' karşılığını
verince onlar: ''Hak! Hak!'' diye söylenmeye başlarlar."
Şu'be bunu A'meş'ten
mevkuf olarak veya söylendiğine göre merfu olarak rivayet etti. İki başka yolla
da merfu olarak aktarılmıştır. [-] sahih
435- Nevvas b. Sem'an'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Allah emrini vahy etmek istediğinde vahyi söyler. O konuşunca, bu vahyin
tesiriyle gökyüzünü bir titreme veya şiddetli bir sarsıntı kaplar. Bu sarsıntı
Allah korkusundandır. Sema ehli o sarsıntıyı duyunca korkup kendilerinden
geçerek secdeye kapamrlar. Başını ilk kaldıran Cibril olur. Allah kendi
vahyinden dilediğini ona iletince, Cibril bu vahyi meleklere götürür. O, her
semayı geçtikçe o semanın melekleri: ''Ey Cibril! Rabbimiz ne dedi?'' diye
sorarlar. Cibril: ''Doğru ve gerçek olanı buyurdu. O, yücedir, büyüktür''[Sebe
23] cevabını verince, bütün melekler Cibril'in dediği gibi söylerler. Nihayet
Cibril, vahyi Allah'ın emrettiği göğe veya yeryüzündeki bir yere
iletir." [-] Zayıf, İbn Huzeyme,
Tevhid (1/2348-349), İbn Ebi Asım, es-Sünne (1/227); İbn Cerir, Tefsir (22/91).
436- İbn Abbas
anlatıyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabından ve Ensar'dan
olan birilerinin bana bildirdiğine göre, bir gece Resulullah'la
444
Allah'm İsimleri ve
Sıfatları
(Sallallahu aleyhi ve
Sellem) birlikte oturuyorlarken bir yıldız kayması oldu ve ortalık aydınlandı.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cahiliye döneminde bu
şekilde bir yıldız kaydığı zaman ne derdiniz?" diye sorunca: "Allah
ve Resulü daha iyi bilir. Ancak biz gece önemli bir kişi doğdu veya önemli bir
kişi öldü, derdik" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yıldızlar birinin ölümü veya
doğumu için kaymaz. Rabbimiz bir emir buyurduğu zaman Arş'ı taşıyan melekler
Yüce Allah'ı tesbih ederler. Daha sonra onlardan sonra gelen gök melekleri Yüce
Allah'ı tesbih ederler. Bu şekilde dünya seması meleklerine ulaşana kadar
tesbihat devam eder. Arş'ı taşıyan meleklerden sonra gelen melekler, Arş'ı
taşıyanlara: ''Rabbiniz ne emretti?'' diye sorduklarında verilen emri
aktarırlar. Semada her katın melekleri bir alt kattaki meleklere bu emri aktara
aktara nihayet dünya semasına kadar ulaşır. Burada cinler onların bu
konuşmasını gizlice dinlemeye çalışır ve gidip bunu dostlarına anlatırlar.
Dinledikleri bilgi geldiği şekliyle doğru olan bir bilgidir, ancak dostlarına
bunu aktarırlarken değiştirip yanlarından da bir şeyler katarak
aktarırlar." [-] Sahih, ravileri
güvenilir. Müslim (2229),
Müslim Sahih'inde Salih
b. Keysan, Evzai, Yunus b. Yezid, Ma'kil b. Ubeydillah el-Cezeri kanalıyla İbn
Şihab ez-Zühri'den rivayet etti. Yunus b. Yezid rivayetinde şu ekleme yer almıştır:
"Allah buyurdu ki: Nihayet kalplerinden korku giderilince: ''Rabbiniz ne
buyurdu?'' diye sorarlar. (Onlar da): ''Hakkı söyledi'' derler"[Sebe 32]
437- Hz. Aişe
bildiriyor: Haris b. Hişam, Resulullahla (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ey Allah'ın Resulü!
Vahiy sana nasıl geliyor?" diye sorduğunda, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bazen çan sesi gibi bir ses şeklinde
gelir ki benim için en ağın budur. Benden ayrıldığında meleğin dediğini
kavramış olurum. Bazen melek bir adam suretinde gelir. Bana öğretir, ben de
onun dediklerini kavramış olurum." Aişe dedi ki: "Soğuk bir günde ona
vahyin indiğine şahit oldum, melek onu bıraktığında alnından terler
akıyordu." Ka'nebi rivayetinde: "Benimle konuşur" ibaresi
geçmiştir.
Buhari, Sahih'de
Abdullah b. Yusuf kanalıyla Malik'ten ve Müslim ise farklı kanallarla Hişam'dan
rivayet etmiştir. [-] Sahih, ravileri
güvenilir.
Hadiste geçen
"Salsala" kelimesi, demirin sallanınca çıkardığı sestir.
Ebu Süleyman der ki:
Allah en doğrusunu bilir, ancak bundan kasıt, işitilince ilk anda anlaşılmayan,
ancak dikkat edilince anlaşılan sestir. Bu sebeple Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): " ... benim için en ağırı budur" demiştir. "
... Benden ayrıldığında ... " sözünden kasıt ta yanımdan ayrılıp ondan
gördüğüm şiddet kalkınca demektir. "Sonunda, gönüllerindeki korku
giderilince ... "[Sebe, 23] buyruğundan kastedilen de kalplerdeki korkunun
gitmesidir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Yüce Rabb'ın, Kelamını
Dilediği Meleğe, Peygambere ve Kula İşittirmesi