BEYHAKİ KÜLLİYATI |
ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI |
ANA SAYFA
Kur’an Hadis Sözlük Biyografi
Yüce Allah'ın Yaratma ve icad Etmekle
ilgili isimleri
Bununla ilgili ilk isim
Allah lafzıdıf. Yüce Allah: "Her şeyi yaratan Allah'tır"[Ra'd 16]
buyurmuştur.
26- Enes anlatıyor: Biz Kur'an'daki
bir ayetle Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bazı şeyleri sormaktan
yasaklandık, fakat çölde yaşayanlardan aklıbaşında birinin gelip bir şeyler
sorması tuhafımıza giderdi. Yine bedevilerden bir adam gelip, "Ey
Muhammed! Senin bize gönderdiğin bir adam, Senin, Allah tarafından
gönderildiğini söyledi." Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Doğru söylemiŞ" buyurdu. O adam: "Peki öyleyse gökleri kim
yarattı?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah
yarattı" buyurdu. O adam: "Yeri kim yarattı?" dedi. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah" buyurdu. O adam:
"Peki yeryüzüne bu dağları kim dikti?" dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Allah" buyurdu. O adam: "O yeryüzünde
insanlara pek çok faydalı şeyleri yaratan kimdir?" diye sordu. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah" buyurdu. O zaman
adam yeri göğü yaratan, yeryüzüne dağları diken ve orada insanların faydasına
pek çok şeyi yaratan Allah adına söyle, seni peygamber olarak Allah mı
gönderdi?" diye sordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet" buyurdu. O adam: "Senin gönderdiğin adam her gece ve
gündüz içerisinde üzerimize beş vakit namaz kılmamız gerektiğini söyledi, doğru
mu?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet
doğru söylemiş" buyurdu. Adam: "Seni gönderen Allah adına bunları
sana Allah mı emretti?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet" buyurdu. Adam:
"Senin gönderdiğin
elçi bizim mallarımızdan zekat alınacağını söyledi" dedi. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru söylemiş" buyurdu. Adam:
"Allah aşkına bunu
sana Allah mı emretti?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Evet" dedi. Adam: "Gönderdiğin kimse Ramazan ayında oruç
tutmamızın gerektiğini söyledi" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem):
"Doğru
söylemiş" buyurdu. Adam: "Seni gönderen adına, bunu sana Allah mı
emretti?" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet"
buyurdu. Adam: "Senin gönderdiğin kimse gücü yeten kimsenin hac yapması
gerektiğini söyledi." Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Doğru
söylemiş" buyurdu. Adam: "Seni gönderen Allah aşkına bunu sana Allah
mı emretti?" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet"
dedi. Bunun üzerine adam: "Seni hak din ile gönderen Allah'a yemin olsun
ki ne bunlardan fazla yaparım, ne de az" dedi. Adam dönüp gidince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Eğer doğru söylüyorsa bu adam
mutlaka Cennete gider" buyurdu.
[-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Müslim (12); Buhari (1/148, 149)
Müslim Sahih'inde Amr
en-Nakıd kanalıyla Ebu'n-Nadr'dan ve Buhari ise "Musa b. İsmail ve Ali b.
Abdilhamid, Süleyman'dan bildirdi" şeklinde muallak olarak rivayet
ettiler.
Halimi der ki: Allah, ilah
demektir ve bu isim Allah' ın isimlerinin en büyüğü ve diğer isimlerini
kapsayıcı olanıdır. Allah lafzı alemdir ve başka bir kelimeden türememiştir.
Manası da ezeli ve kudreti tam olan demektir. O, mevcudattan önce de vardı ve
kudretiyle mevcudatı dilediği şekilde var etmiştir. Allah'tan başka hiçbir
kimseye hiçbir şekilde bu isim verilemez. İlah'ın, ibadete layık olan manasına
geldiği söylenecek olursa, bu da ancak kadim ve sonsuz kudrete sahip olana
ibadet edilebileceğini gösterir. Herşey Allah'ın yaratmasıyla var olduğuna
göre, yaratana itaat edip ona boyun eğerek kulolunması gerekir. Bu mana bu ismi
açıklamaktadır.
Derim ki: Emredilmedikçe
itaat edip boyun eğmeyen kişi, günah işlemiş olmaz ve cezayı hak etmez. Çünkü
yüce Allah: "Biz peygamber göndermedikçe kimseye azab etmeyiz"[İsra
15] buyurmuştur.
Ebu Süleyman der ki:
İnsanlar, Allah isminin başka bir kelimeden türeyip türemediği konusunda
ihtilaf etmişlerdir. Bu konuda Halil'den iki rivayet vardır. Birincisi, Allah
lafzının alem olup başka bir kelimeden türemediği şeklindedir. er-Rahman ve
Rahim'den elif ve lam harfini hazfetmek caizdir; ancak Allah lafzından elif ve
lam harfini hazfetmek caiz değildir. Yine onun kanalıyla Sibeveyh'ten, Allah
lafzının türemiş olduğu nakledilmiştir. Allah lafzının aslı fial babından
İlah'tır. Bir başkası ise Allah lafzının "elehe" kelimesinden
türediğini ve sığınmak manasında olduğunu söylemiştir. Elehe, sığındırmak,
koruma altına almak demektir. İnsanlara imam olana imam denildiği gibi Yüce
Allah'a ilah denmiştir. Bu isim: " ... benzeri hiçbir şey ...''[Şura 11]
olmayan yüce birine ait olunca, başına harf-i tarif olan elif ve lam getirilmiş
ve: "...." demişlerdir. Çok kullandıkları bu kelime de hemze ağır
olunca hazfettiler ve bu kelime Kur'an'da nazil olduğu şekli aldı. Bazıları ise
şöyle demişlerdir: Allah lafzının aslı "...." şeklindedir. Bu
kelimede vav hemzeyle değiştirilmiştir. ...... kelimesi "....."
kelimesinden türemiştir. Çünkü kulların kalbi Allah'a yönelir. Yüce Allah bu
konuda: "Sonra, bir sıkıntıya uğradığınızda yalnız O'na
sığınırsınız"[Nahl 53] buyurmuştur. Kıyas yapılacak olursa
"mabud" denildiği gibi "Meluh" denilmesi gerekirdi. Ancak
ismin alem olması için bu kaideye muhalefet edilmiş, yazılan şeye kitab, hesap
edilen şeye, hisab dendiği gibi, "velihe" kelimesine de Allah
denilmiştir.
Bazıları bu kelimenin
aslının, kişinin şaşkınlık halini anlatan "...." kelimesi olduğunu
söylemişlerdir. Çünkü kalpler Allah'ın azametini düşününce hayret edip
anlamakta aciz kalırlar. Lugat alimlerinden bazıları da Allah lafzının
"...." kelimesinden türediğini, kulolan manasına geldiğini
söylemişlerdir. Nakledildiğine göre İbn Abbas: " ... seni ve tanrılarını
bıraksınlar diye mi koy veriyorsun ... "[A'raf 127] ayetindeki
"....'' kelimesine, sana kulluğu bıraksınlar diye mi manasını vermiştir.
"....." kulluk demektir. İlahın manası da mabud demektir.
Muvahhidlerin: "La ilahe illallah" demeleri, Allah'tan başka mabud
(kulolunacak) başka bir şey yoktur" manasındadır. Tevhid kelimesindeki
illa, istisna manasında değil, başka manasındadır.
Bazıları, Allah
lafzındaki "h" harfinin gaibe işaret olduğunu, çünkü Allah'ı akıl
yoluyla bildiklerini, bu sebeple ona gaipler için kullanılan "h"
harfiyle işaret ettiklerini, sonra, her şeyi yaratan ve malik olanın Allah
olduğunu bildikleri için buna mülkün sahibi olduğunu ifade eden lam harfinin
eklendiğini, böylece "...." olduğunu söylemişlerdir. Sonra tazim için
elif ve lam harfini eklemiş ve yukarıda zikredilen manayı vermişlerdir. Arap
lügati alimleri, Allah ismini bu şekilde açıklamışlardır. Bana göre bu
görüşlerin en doğrusu, Allah lafzının alem olduğunu, diğer isimler gibi başka
bir kelimeden türemediğini söyleyenlerin görüşüdür. Bunun delili de Allah
lafzındaki elif ve lam harflerinin, harf-i tarif değil kelimenin aslından oluşudur.
"Ya Allah" sözündeki nida harfi, harf-i tarif olan elif ve lam
harfleriyle birleşmezler. Mesela: "Ya Allah" denildiği gibi "Ya
er-Rahman, Ya er-Rahim" denilmez. Buradan da anlaşılıyor ki elif lam
harfleri kelimenin aslındandır. Allah en doğrusunu bilir.
Bu
isimlerden biri de el-Hay'dır. Yüce Allah: "O diridir, O'ndan başka tanrı
yoktur''[Mümin 65] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaziz b. el-Husayn'ın Esma-i
husna'ya dair hadisinde geçmiştir.
27- Ebü Umame
bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın
İsm-i A'zam'ı Kur'an'da üç sürededir. Bunlar da Bakara, Al-i İmran ve Ta-ha.
süreleridir" buyurdu. Bu ayetlerin hangisi olduğunu araştırdığımda Bakara
Süresinde Ayetu'l-Kürsİ olan "ilahınız bir tek Allah'tır. O'ndan başka
ilah yoktur. O, Rahman'dır, Rahım'dir"[Bakara 163] ayetini buldum. Al-i
İmran Süresinde de: "Elif. Lam. Mim. Hayy ve kayyum olan Allah'tan başka
ilah yoktur"[Al-i İmran 1, 2] ayetini buldum. Taha Süresinde ise:
"Yüzler, diri ve her an yaratıklarını gözetip duran Allah'a boyun
eğmiştir"[Ta-ha 111] ayetini buldum.
[-] Hadis hasendir. İbn
Mace (3856).
28- Enes anlatıyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber oturuyordum. Adamın biri
de ayakta namaz kılıyordu. Adam rükti ve secdelerini yapıp teşehhüdde
Tahiyyat'ı okuduktan sonra dua etti. Duasında şöyle dedi: "Allahım! Sadece
senden isterim. Şu sebeple ki hamd Sana mahsustur. Senden başka gerçek ilah
yoktur. Başa kakmadan her şeyi bol bol veren sensin, gökleri ve yeri eşsiz
biçimde yaratan sensin. Ey büyüklük ve ikram sahibi olan Allahım! Ey devamlı
diri olan ve hiç kimseye muhtaç olmadan hayatını devam ettiren Allahım! Sadece
senden istiyorum." Adamın bu duası üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), ashabına: "Nasıl dua ettiğini biliyor musunuz?" diye
sordu. Onlar da:
"Allah ve Resulü
daha iyi bilir" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Canım kudret elinde olan Allah'a yemin olsun ki o, Allah'a İsm-i
A'zam duasıyla dua etti. O İsm-i A'zam ki onunla dua edildiğinde Allah o duaya
icabet eder, onunla istendiğinde Allah istenilen şeyi verir" buyurdu.
Ebu Davud es-Sicistanı
bunu Sünen'de Abdurrahman b. Abdillah el-Halebi kanalıyla Halef b. Halife'den
rivayet etmiştir. [-] Sahihtir. Ebu
Davud (1495).
Halimi der ki: Ancak
diri olanlar bir şeyi ihtiyari olarak yaparlar. Yüce Allah'ın fiillerinin hepsi
de onun dilemesiyledir. Böylece Allah'ın daima diri (hay) olduğunu anlamış
oluruz. Ebu Süleyman der ki: Yüce Allah'ın hay sıfatı, daima diri ve mevcut
olması manasındadır. Onun hayatı ölümden sonra olmamıştır. Ölüm de onun için
sözkonusu değildir. Diğer canlılar ise belli bir hayatı yaşadıktan sonra
ölürler. Yüce Allah: "O'ndan başka her şey yok olacaktır"[Kasas 88]
buyurmuştur.
Yüce Allah'ın
isimlerinden biri de el-Alim ismidir. Yüce Allah: ... Görülmeyeni de, görüleni
de bilir''[En'am 73 ] buyurmuştur.
29- Ebu Hureyre
bildiriyor: Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Bana, sabah ve akşamları
okuyabileceğim bir dua öğret" dediğinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) buyurdu ki: "Sabahladığında, gecelediğinde ve yatağına uzandığında
şu duayı oku: ''Ey gaybı ve aşikar olanı bilen Allahım! Gökleri ve yeri
yaratan! Her şeyin Rabbi ve hükümranı olan! Allah'tan başka ilah olmadığına
şahadet ederim. Kendi nefsimin kötülüğünden, şeytanın kötülüğü ve şirkinden
sana sığınırım." [-] Sahihtir,
ravileri güvenilirdir.
Halimi der ki: el-Alim,
her şeyi olduğu gibi bilmesidir. Ezeli: olan yüce Allah'ın el-Alim sıfatıyla da
vasfedilmesi gerekir. Çünkü bütün mevcudat onun yaratmasıyla var olmuştur ve bu
yaratma da onun dilemesiyle ve iradesiyle olmuştur. Böylesi bir fiil de ancak
diri olduğu gibi her şeyi bilen birinden zuhur edebilir.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Kadir ismidir. Yüce Allah: "Bunları yapan
Allah'ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? Elbette yeter''[Kıyamet 40] ve
"Evet; O her şeye Kadir'dir"[Ahkaf 33] buyurmuştur.
30- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bütün bunları
yapan, ölüleri diriltmeğe güç yetiremez mi?''[Kıyame 40] ayetini okuduğunda
"Bilakis (yetirir)" derdi. "Allah, hüküm verenlerin en üstünü
değil midir"[Tin 8] okuduğunda "Bilakis (en üstündür)" derdi.
Yezid b. İyad'ın lafzı böyledir- [-]
İsnadu zayıf, Tirmizi (3347),)
31- Diğer bir kanalla
Süfyan'ın isnadıyla aktardığına göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
söyle buyurdu: "Bütün bunları yapan, ölüleri diriltmeğe güç yetiremez
mi"[Kıyame 40] ayetine ulaştığında ''Bilakis (yetirir)'' desin." Bu isim,
Abdülazız b. el-Husayn'ın Esma-i Husna'ya dair hadisinde geçmiştir.
Halimı der ki: el-Kadir
demek, Onu hiçbir şeyin aciz bırakamaması ve her şeyi dilediği gibi yapmaya
muktedir olmasıdır. Çünkü bir fiili kendi iradesiyle yapabilmek için diri ve
akılı olmak gerektiği gibi kudret sahibi de olmak gerekir.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Hakim ismidir. Yüce Allah: "Allah
Bilen'dir, Hakim'dir"[Nisa 6] ve "Doğrusu güçlü ve Hakim olan ancak
Sensin''[Bakara 129] buyurmuştur.
32- Mus'ab b. Sa'd b.
Ebi Vakkas, babasından bildiriyor: Bir bedevi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'e gelerek: "Bana söyleyeceğim bir zikir öğret" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu zikri okumasını tavsiye etti:
"La ilahe illallahu
vahdehu la şerike leh, Allahu ekber kebiran velhamdu lillahi kesira ve
sübhanallahi Rabbi'l-alemin, vela havle ve la kuvvete illa
billahi'l-Azizi'l-Hakim (=Tek olan Allah'tan başka ilah ve O'nun bir eşi ve
benzeri de yoktur. Kudreti ve saltanatıyla Allah en büyüktür. Bitip tükenmeyen
hamd O'na mahsustur. Alemlerin Rabbi olan Allah'ı uluhiyet makamına yakışmayan
sıfatlardan tenzih ederim. Güç ve kuvvet ancak Aziz ve Hakim olan Allah'ın
yardımıyla kazanılabilir)."
Bedevi: "Bunlar
Rabbim için söyleyeceğim dua ve zikirlerdir. Kendim için ne söylemeliyim?"
deyince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahümmağfirli
verhamni vehdini verzukni (=Allahım! Beni bağışla, bana merhamet et, rızanı
kazandıracak işler yaptır ve bana hayırlı rızık ver) de" buyurdu. [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Müslim
(2696).
Müslim, Sahih'inde iki
başka yolla Musa el-Cüheni'den rivayet etti. Halimi der ki: el-Hakim demek,
sadece doğruyu söyleyen ve yapan demektir. Yüce Allah'ı bu sıfatla vasfetmek
gerekir, çünkü onun fiilleri doğru ve yerindedir ve yaptıklarını da maharetle
yapmıştır. Maharetle, isabetli ve doğru fiilleri de ancak hikmet sahibi olan
yapabilir.
Ebu Süleyman der ki:
Hakim, yarattığı şeyi hikmetle yaratan demektir. Bir şeyi hikmetle yaratmak,
onu düzgün ve ince bir hesapla yaratmak demektir. Sadece gökyüzünü, yeryüzünü
ve dağları değil, sivrisinek ve karınca gibi zayıf şeyler bile Yüce Allah'ın
her şeyi ince bir hesapla ve düzgün bir şekilde yarattığını gösterir. Yüce
Allah bu konuda: ''Yarattığı her şeyi güzel yaratan ... Allah'tır"[Secde
7] buyurmuştur. Ayetteki güzellikten kasıt, şekil güzelliği değildir. Çünkü
maymun, domuz ve bazı canlıların şekli için bunu söyleyemeyiz. Buradaki
güzellikten kasıt, yaratılış amacına uygun ve ince bir hesapla yaratmaktır.
Yüze Allah bununla ilgili: " ... her şeyi yaratıp bir ölçüye göre
düzenleyen ... Allah yücelerin yücesidir"[Furkan 2] buyurmuştur.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de es-Seyyid (=efendi) ismidir. Bu isim Kur'an'da
geçmemiştir, ancak Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bununla ilgili
rivayet vardır.
33- Mutarrif b. Abdillah
b. eş-Şıhhlr bildiriyor; Babam şöyle dedi:
Amir oğullarının heyeti
içinde Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gittik ve ona:
"Efendimiz sensin!" dedik. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ise; "Gerçek efendi Yüce Allah'tır!" buyurdu. Bizler: "Fazilet
bakımından en üstünümüz, yardım bakımından da en yardımseverimiz sensin!"
dediğimizde de, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sözünüzün
tamamı veya bir kısmını söyleyin; ancak şeytan sizleri (kendi yoluna)
sürüklemesin!" buyurdu. [-]
Sahihhr, ravileri güvenilirdir. Buhari, Edebu'l-Müfred (211), Ahmed (3/153,
241, 249); Abd b. Humeyd (1335).
Halimi der ki: es-Seyyid
isminin manası, her şeyin ona muhtaç olması demektir. İnsanlar içinde efendi,
onların lideri olan, halkın onun emriyle iş yaptığı, onun görüşüyle hareket
ettiği, onun gösterdiği yolu doğru kabul ettiği kişidir. Melekler, insanlar ve
cinler, var olmak için Allah'a muhtaçtır. Çünkü Allah onları yaratmasaydı var
olamazlardı ve Allah onların hayatlarının devam etmesini istemezse hayatta
olmaları da mümkün değildir. Bu durumda Yüce Allah, efendi olmaya hak sahibidir
ve mahlukatın de Ona bu ismiyle dua etmeleri haktır.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Celil ismidir. Bu isim, Abdülaziz b.
el-Husayn'ın (Es ma-i Husna'ya dair) haberinde Zu'l-Celali ve'l-İkram ismi
açıklanırken geçmiştir. el-Celil ismi, emretme ve yasaklama hakkına sahip olan
demektir. Celal, başkasına emretme yetkisine sahip olan ve emredilenin de bu
emri yerine getirmekten başka tercih hakkı olmayan demektir. Mahlukatı yaratan
yüce Allah'ın da yarattığına emretme hakkı vardır ve kulun da onun emrini
yerine getirmesi gerekir.
Ebu Süleyman der ki:
el-Celil, Allah'ın kadrinin yüce, şanının büyük olması demektir. Yüce Allah'ın
celali karşısında her büyük küçülür, onun yüceliği karşısında yüce alçalır.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Bedi (yoktan var eden) ismidir.
Yüce Allah:
"Gökleri ve yeri yoktan var eden Allah'tır"[Bakara 117] buyurmuştur.
34- Enes b. Malik
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın dua ederken:
"Allahım! Hamd sana mahsus olduğu için, senden başka ilah olmadığı için, her
şeyden bolca verdiğin, gökleri ve yeri yaratan sen olduğun için, ey Celal ve
ikram sahibi! Cenneti senden dilerim, cehennemden sana sığınırım!"
dediğini işitti. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yüce Allah'a, kendisiyle dua edildiğinde kabul gören, kendisiyle bir şey
istenildiğinde veren İsm-i A'zam'ıyla dua etmiştir." [-] Sahih hadistir.
Al-i Rifaa'nın azatlısı
Abdülazız b. Müslim, bunu İbrahım b. Ubeyd b. Rifaa b. Rafi' el-Ensari
kanalıyla Enes b. Malik'ten rivayetle mutabaat etti.
Halimi der ki: el-Bedı,
benzeri olmayan bir şeyi yoktan var eden demektir. Yüce Allah: "Gökleri ve
yeri yoktan var eden Allah'tır"[Haşr 24] buyurmuştur. Ayetteki var etmek,
yaratmak manasındadır. Cevher olsun, araz olsun her şeyi yaratan Allah'ı
el-Bedı veya el-Mubdı ismiyle isimlendirmek doğru olur.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Barı ismidir. Yüce Allah: " ... güzel
yaratan, yarattıklarına şekil veren ... Allah'tır''[Haşr 24] buyurmuştur. Bu
isim, Abdülazız b. el-Husayn'ın Esma-i Husna'ya dair haberinde geçmiştir.
Halimı der ki: Bu isim
iki manaya gelir: Bunlardan birincisi; mahlukatın başına gelecek her şeyi
yaratmadan önce de bilmesidir. Yüce Allah: "Yeryüzüne ve sİzİn başınıza
gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce o, Kitab'da
bulunmasın"[Hadid 22] buyurmuştur. Yüce Allah yarattığı şeyle ilgili her
şeyi yarattığı zaman değil, yaratmadan önce bilir.
İkinci mana ise şudur:
el-Bari, suyu, toprağı, ateşi ve havayı yoktan var ettikten sonra bunlardan
değişik şeyleri yaratmasıdır. Yüce Allah bu konuda şöyle buyurmuştur: "
... bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi?''[Enbiya 30],
"Ben çamurdan bir insan yaratacağım."[Sad 71], "Sizi topraktan
yaratması O'nun varlığının belgelerindendir."[Rum 20], "İnsanı
nutfeden yaratmıştır. Öyleyken o nasıl da açıkça karşı koymaktadır!"[Nahl
4], "O, insanı pişmiş çamur gibi kuru balçıktan yaratmıştır. Cinleri de
yalın bir alevden yaratmıştır."[Rahman 14-15], "And olsun ki, insanı
süzme çamurdan yarattık. Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik.
Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık,
bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu
başka bir yaratık yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne
uludur!"[[Müminun 12-14]] Berae kelimesi, yay yapan kişinin yayın
yapıldığı malzemeyle yayı yaptıktan sonra, artık yayın yapıldığı malzemeye
benzememesi gibidir. Yüce Allah'ın el-Bedi (yoktan var eden) ismini kabul
etmek, bir şeyi başka bir şeye çevirerek var etmek olan el-Bari ismini de kabul
etmeyi gerektirir.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de ez-Zari ismidir.
Halimi der ki: ez-Zarf,
meydana getiren, çoğaltan manasındadır.
Yüce Allah: "Size
içinizden eşler, çift çift hayvanlar var etmiştir. Bu suretle, çoğalmanızı
sağlamıştır"[Şura 11] buyurmuştur. Yani, sizi meydana getirip çoğaltmak
için eşler var etmiştir. Burada ez-Zarf isminin dediğimiz manada olduğu
görülmektedir. Bu durumda el-Bedı ismini kabul etmek, ez-Zarı' ismini de kabul etmeyi
gerektirir.
35- Ebu't-Teyyah
bildiriyor: Bir adam, Abdurrahman b. Hanbeş'e: uHz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), şeytanlar kendisine kötülük yapmak istediği zaman ne
yaptı?" diye sorunca, Abdurrahman şöyle cevap verdi:
UŞeytanlar, Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zarar vermek için dağlardan ve vadilerden akın
ettiler. İçlerinde, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakmak için
elinde bir ateş parçası olan bir şeytan da vardı. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) onları görüp korkunca Cibril geldi ve: "Ey Muhammed!
Söyle!" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne
söyleyeyim?" diye sorunca, Cibril şöyle cevap verdi:
"''Yaratıklarının şerrinden, yoktan var edip icad ettiklerinin şerrinden,
gökten inip göğe yükselen (her) şeyin şerrinden, yeryüzünde çoğaltıp yaydığı ve
yeryüzünden çıkan (her) şeyin şerrinden, gece ve gündüzün şerrinden, (kapımızı)
hayırla çalanın dışında kalan herkesin şerrinden, iyi veya kötünün aşamayacağı
Allah'ın noksansız kelimelerine sığınırım, ey Rahman!'' de!" Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözleri söyleyince şeytanların ateşleri söndü
ve Allah onları hezimete uğrattı. [-]
Müslim'in şartınca sahihtir. Ahmed, Müsned (3/419), Ebu Ya'la (1.2/237, 238) ve
İbn Ebi Şeybe, Musannef (10/364).
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Halik ismidir. Yüce Allah: "Allah'tan
başka bir yaratan var mıdır?"[Fatır 3] buyurmuştur.
Halimi der ki: el-Halik
ismi, yaratılanları sınıflara ayıran, kimini küçük, kimini büyük, kimini uzun,
kimini kısa, bir kısmını insan, bazısını hayvan, bazısını kuş, bazısını diri,
bazısını da ölü olarak yaratan demektir. Şüphesiz ki, benzeri olmayan bir şeyi
yoktan var etmeye inanmak, yaratmaya da inanmayı gerektirir. O zaman yaratmak
yoktan var etmek (ibda) aynı manaya gelmektedir. Bu isim, Abdülazız b.
elHusayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.
36- Ebü Hureyre der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elimi tuttu ve şöyle buyurdu: "Allah,
yeri cumartesi günü yarattı, dağları pazar günü, ağaçları pazartesi günü,
sevilmeyen şeyleri salı günü, nuru çarşamba günü yarattı. Yerin üzerine
hayvanları perşembe günü yaydı. Adem'i de Cuma günü ikindi ertesi, yani ikindi
ile akşam arası son saatlerde yarattı."
Müslim Sahih'inde Şureyh
b. Yünus ile Harun b. Abdillah kanalıyla Haccac b. Muhammed'den rivayet
etti. [-] Müslim (8/127) Nesai, kübra
(11010), Beyhaki, Kada ve kader (1/171), İbn Huzeyme (1731) ve İbn Hibban (6161).
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Hallak ismidir. Yüce Allah: ''... çünkü O,
yaratan ve bilendir"[Yasin 81] buyurmuştur. el-Hallak kelimesi, varlıkları
peşpeşe yaratmak demektir.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de es-Sani' (.....) ismidir. Yapmak, düzene koymak
manasındadır. Yüce Allah: " ... Bu her şeyi sağlam tutan Allah'ın
işidir''[Neml 88] buyurmuştur. es-Sani' yapan manasına gelir ve icad etmek,
terkip etmekle aynı manadadır.
37- Huzeyfe b. el-
Yeman'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Allah her sanatkarı (bir şey yapanı) ve yaptığını yaratmıştır"
buyurdu. [-] Sahihtir, ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Asım, Sünne 1 (158/115); Hakim, Müstedrek (1/31),
Beyhaki, Şuab (1/140).
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Fatır ismidir. Yüce Allah: "Hamd, gökleri
ve yeri yaratan ... Allah'a mahsustur"[Yasin 81] buyurmuştur. Bu isim,
Abdülaziz b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.
38- Ebu Hureyre
bildiriyor: Ebu Bekr: "Ey Allah'ın Resulü! Bana, sabah ve akşamları okuyabileceğim
bi'! dua öğret" dediğinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
buyurdu ki: "Sabahladığında, gecelediğinde ve yatağına uzandığında şu
duayı oku: ''Ey gaybı ve aşikar olanı bilen Allahım! Gökleri ve yeri yaratan!
Her şeyin Rabbi ve hükümranı olan! Allah'tan başka ilah olmadığına şahadet
ederim. Kendi nefsimin kötülüğünden, seytanın kötülüğü ve şirkinden sana
sığınırım." [-] Sahihtir. Ebu
Davud (5067); Tirmizi (3392).
Halimi der ki: el-Fatır,
yeryüzünde ve gökyüzünde yapışık olan şeyi ayırmak manasına gelir. Yüce Allah:
"İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları ayırdığımızı ve bütün
canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler mi?"[Enbiya 30]
buyurmuştur. Gökyüzü dumanken Yüce Allah onun "Gecesini karanlık yapmış,
gündüzünü aydınlatmıştır."[Naziat 29] Yeryüzü de düzenlenmemişken Allah
onu düzenlemiş ve "Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana
getirmiştir.''[Naziat, 31] "İnkar edenler, gökler ve yer yapışıkken onları
ayırdığımızı ve bütün canlıları sudan meydana getirdiğimizi bilmezler
mi?"[Enbiya 30] ayetindeki ayırma, bazı rivayetlere göre yağmurla
gökyüzünü, bitkilerle de yeryüzünü ayırmaktır.
39- İbn Abbas,
"Göklerle yer bitişikken, biz onları yarıp ayırdık''[Enbiya 30] buyruğunu
açıklarken: "Gök yağmurla, yer ise bitkilerle yarılmıştır"
demiştir. [-] ı İsnadı zayıftır. Hakim,
Müstedrek (2/382),
Halimi der ki: Yüce
Allah'ın yoktan var ettiğini ikrar etmek te aynı manaya gelir.
Ebu Süleyman der ki:
el-Fatır, varlıkları ilk olarak yaratmasıdır. " ... Diyecekler ki: ''Bizi
tekrar (hayata) kim döndürecek?'' De ki: Sizi ilk kez yaratan diriltecek ...
"[İsra 51] ayeti de bu manaya işaret etmektedir. (Arapça'da) devenin
dişleri ilk çıkmaya başlayınca da: "Devenin ilk dişleri çıktı" derken
"Fatara" kelimesi kullanılır.
40- İbn Abbas der ki:
İki bedevi bir kuyu konusunda ihtilafa düşüp: "Bunu ilk olarak biz
kazdık" derken "fatara" kelimesini kullanıncaya kadar
"Fatirus-semavati vel-ardi' sözünün manasını bilmezdim.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Badi İsmidir. Yüce Allah: "Önce yaratan,
ölümünden sonra tekrar dirilten 0'dur''[Rum 27] buyurmuştur. Ebu Süleyman
el-Hattabi der ki: Bana bildirildiğine göre el-Badi kelimesinin manası,
başlatan demektir. Bedae ve ebdae aynı manaya gelir. Bunun da anlamı, bir şeyi
yoktan var etmeye başlamaktır.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Musavvir ismidir. Yüce Allah: "O, var
eden, güzel yaratan, yarattıklarına şekil veren, en güzel adlar kendisinin olan
Allah'tır"[Haşr 24] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaziz b. el-Husayn'ın Esma-i
husna'ya dair haberinde geçmiştir.
Halimı der ki:
el-Musavvir; yarattıklarının şeklini dilediği gibi yaratmasıdır. Bir şeyi
yoktan var etmeyi kabul etmek, bununla aynı manaya gelecek olan şeyleri de
kabul etmeyi gerektirir.
Ebu Süleyman el-Hattabi
der ki: el-Musavvir; yarattıklarını, onunla tanınmaları için değişik suretlerde
yaratmaktır. Tasvir, bir şeyi planlamak ve şekil vermektir. Yüce Allah insanı
annelerin rahminde üç aşamalı yarattı. İlk önce onu pıhtılaşmış kan (alak) yaptı,
sonra onu bir çiğnemlik et yaptı, sonra ona şekil verdi. "Biçim verenlerin
en güzeli olan Allah ne uludur"[Müminun 14] ayetindeki şekil vermeden
kasıt budur.
41- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Hz, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) (Aişe'nin) yanına
girince, Hz. Aişe üzerinde resimler bulunan bir örtü örtmüştü. Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yüzünün rengi değişti ve perdeye yönelip onu
eliyle parçaladıktan sonra: "Kıyamet günü en şiddetli azaba uğrayacak
olanlar, yüce Allah'ın yaratmasına benzetenler (suret yapanlar)dır"
buyurdu.
Müslim, Sahih'inde İshak
b. İbrahim ve Abd b. Humeyd kanalıyla Abdurrezzak'tan, Buhari ise farklı bir
yoldan Zühri'den rivayet etti, [-]
Sahihtir, ravileri güvenilirdir, Buhari (10/505); Müslim (3/1667).
42- Ebü Zür'a der ki:
Ben ve Ebü Hureyre, Medine'de Said b. el-As veya Mervan için inşa edilmekte
olan bir eve girdik. Ebü Hureyre abdest alıp kollarını koltukaltına, ayaklarını
da dizlerine kadar yıkadı. Ben: "Bu da nedir ey Ebü Hureyre?" diye
sorunca: "(Cennetteki süslerin artması için) uzvun en son noktasına kadar
yıkadım" cevabını verdi. Bir ressamın evde resim yaptığını görünce ise
dedi ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce
Allah şöyle buyurur: "Benim yaratığım gibi yaratmaya kalkışandan daha
zalim kim vardır. Haydi bir habbe veya bir zerre yaratsınlar."
Müslim, Sahih'inde Ebü
Hayseme'den ve Buhari ile Müslim Muhammed b. Fudayl kanalıyla Umare'den rivayet
ettiler. [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir.
Müslim (2111) ve Buhari (13/528).
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Muktedir ismidir. Yüce Allah: "Bunun
üzerine onları güç ve kuvvet sahibi olana yakışır bir şekilde
yakaladık."[Haşr 24] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaziz b. el-Husayn'ın
Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.
Halimi der ki:
el-Muktedir; yaptıklarıyla kudretini açığa çıkarandır. Yüce Allah, yapmadığı
şeyleri de yapmaya muktedirdir. Bu sebeple Onun el-Muktedir (kudret sahibi)
ismiyle isimlendirilmesi haktır.
Ebu Süleyman der ki:
el-Muktedir, tam bir güce sahip olan ve hiçbir şeyin ona engelolamaması
demektir. el-Muktedir, mufteil babındandır.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Melik ve el-Melik ismidir. Yüce Allah:
"Gerçek hükümdar olan Allah Yüce'dir"[Taha 114] ve "Allah'a
karşı gelmekten sakınanlar, güçlü hükümdarın katında, yüksek bir derecede,
cennetlerde ferahlık ve aydınlık içindedirler"[Kamer 54] buyurmuştur.
Halimi der ki:
Yaratıcılık, hükümdar olmayı da gerektirir. Çünkü yaratıcılık bir şeyi yoktan
var etmektir. Çünkü bir şeyi var edenin var ettiği şeye sahip olmaması ve onun
üzerinde tasarruf hakkına sahip olmaması düşünülemez. el-Melik bu manaya gelir.
el-Melik ise var ettiğini yönetme hakkına sahip olan demektir. İnsanlar
arasında da kişi malik olduğu şeyde belli bir ölçüye kadar tasarruf imkanına
sahiptir. Ancak Yüce Allah için böyle bir ölçünün olması düşünülemez. Çünkü
Yüce Allah bir şeyi yoktan var etmekle onun üzerinde tam bir tasarruf hakkına
sahiptir. Yarattığı şeyin Onun tasarrufundan çıkması düşünülemez.
43- Ebu Hureyre'nin
naklettiğine göre, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah,
kıyamet günü yeri kabzeder, göğü de sağ eliyle dürer. Sonra: ''Her şeye
hükümran olan benim! Yerin kralları nerede?'' buyurur" dedi.
Müslim, Sahih'te
Harmele'den ve Buhari, Ahmed b. Salih kanalıyla İbn Vehb'den rivayet etti. [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir, Buhari
(7382, 4712) ve Müslim (2787),
44- Abdullah b. Ömer der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şu minberde (Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberinde) durup Rabbinden şöyle naklettiğini
işittim: "Kıyamet günü Yüce Allah yedi kat semayı ve yedi kat yeri kudret
elinde toplayıp: ''Ben Allah'ım, ben Rahman'ım, Ben Melik'im, Ben Kuddüs'üm,
Ben Selam'ım, Ben Mümin'im, Ben Müheymin'im, Ben Aziz'im, Ben Cebbar'ım, Ben
Mütekebbir'im, Ben, dünya hiçbir şeyken onu yaratanım ve Onu tekrar yok edenim
-İbn Burhan'ın rivayeti: "Yok edecek olan da Ben'im" şeklindedir-
Krallar nerede? Zorbalar nerede?'' buyurur." [-] Hadisin bu senedi zayıftır. İbn Mace
(4275).
45- Ebü Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yüce Allah'ın katında en çirkin isimlendirme kişinin ''Melikul-emlak
(Hükümranlar hükümranı)'' olarak isimlendirilmesidir. " [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Buhari
(6206, 6205); Müslim (2143).
Süfyan, Şahanşah'ın da
aynı anlama geldiğini söylemiştir. Humeydi, metinde geçen "ahna"
sözcüğünün, en rezili, çirkini anlamına geldiğini söylemiştir.
46- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Yüce Allah'ın katında en çirkin isimlendirme kişinin Melikul-Emlak adıyla
isimlendirilmesidir. Allah'tan başka Malik yoktur."
Buhari, Sahih'te Ali b.
Abdillah'tan ve Müslim Ahmed b. Hanbel ve başkası kanalıyla Süfyan'dan Humeydi
rivayetinin aynısını aktardılar. Ayrıca Müslim, Sahih'inde Ebu Bekr b. Ebi
Şeybelden rivayet etti. [-] Sahihhr,
ravileri güvenilirdir.
47- Ebu Raşid el-Hubrani
der ki: Abdullah b. Amr b. el-As'ın yanına gittim ve: "Bize,
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) duyduğun bir şeyanlat" dedim.
Bunun üzerine önüme bir kağıt koydu ve: "Bu, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bana yazdığıdır" dedi. Kağıda baktığımda, kağıtta şöyle
yazıyordu: Ebu Bekr es-Sıddik: "Ey Allah'ın Resulü! Bana, sabahladığımda
ve akşamladığımda söyleyeceğim bir şey öğret" deyince, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Ebu Bekr! Şöyle de:
"Ey, göklerin ve
yerin yaratıcısı, gaybı ve görüneni bilen, Senden başka ilah yoktur ve Sen her
şeyin Rabbi ve sahibisin. Nefsimin şerrinden sana sığınınm. Şeytanın şerrinden,
şirke sokmasından, nefsimin günah işlemesinden ve bir Müslümana günah
yüklemekten sana sığınınm." [-]
Sahihtir. Tirmizi (3529).
Bu hadis, başka bir
yolla Abdullah b. Amr'dan rivayet edilmiştir. Daha önce bu hadisi Ebu
Hureyre'den nakletmiştik. Bu rivayette: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) bana yazdığı ... " sözünden kasıt, Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yazdırması veya yazılmasını emretmesidir. Bu isim, Abdülaziz
b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde "Maliku'l-mülk"
kısmında geçmiştir.
Ebu Süleyman der ki:
el-Maliku'l-mülk ismi, mülkün Allah'ın elinde olması ve onu dilediğine vermesidir.
Yüce Allah bu konuda: "De ki: "Mülkün sahibi olan Allah'ım! Mülkü
dilediğine verırsm; dilediğinden çekip alırsm''[Al-i İmran 26] buyurmuştur.
Maliku'l-mülk'ün manası, Rabbu'l-erbab (sahiplerin sahibi), seyyidu's-sadat
(efendilerin efendisi) manasına da gelir. Hiç kimsenin mülke sahip olma
iddiasında bulunamayacağı günde mülkün varisi manasına da gelebilir. Yüce Allah
bununla ilgili: "O gün gerçek hükümdarlık Rahman'mdır"[Furkan 26]
buyurmuştur.
Yüce
Allah'ın isimlerinden biri de el-Cebbar ismidir. Halim! der ki: el-Cebbar
isminin zorlamak manasında olduğunu söyleyenler, bir şeyi yoktan var ederken,
var edilenin var olmama ihtimalinin olmaması sebebiyle bu var etmeye
engelolacak bir günün olmadığını söylemişlerdir. Yüce Allah: "Sonra, duman
halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: ''isteyerek veya istemeyerek
buyruğuma gelin'' dedi. ikisi de: ''isteyerek geldik'' dediler"[Fussilet
11] buyurmuştur. el-Cebbar isminin başka manaya geldiği de söylenmiştir. Bu
isme az önce zikrettiğimiz manayı verenler, yaratma manasından da ayrı tu
tmamışlardır.
Ebu Süleyman der ki:
el-Cebbar, yaratılmışları emirlerine ve yasaklarına uymaya zorlayandır. Tıpkı:
"Sultan falanı bin dinar ödemeye zorladı" sözü gibi. Yine el-Cebbar
isminin, yaratılanların ihtiyacını ve rızkını gideren manasına geldiği de
söylenmiştir. Yine yarattıklarından daha üstün olan manasına geldiği de
söylenmiştir. Bitki uzayınca: "Bitki yükseldi" denildiği gibi.
48- Muhammed b. Ka'b der
ki: "Yüce Allah'a; mahlukatı dilediği şeyi yapmaya mecbur etmesi sebebiyle
el-Cebbar ismi verilmiştir."
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
Yüce Allah'ın
Teşbihi Olumsuz Kılan Diğer İsimleri