BEYHAKİ

KÜLLİYATI

ALLAH’IN İSİM VE SIFATLARI

 

ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

Yüce Allah'ın Teşbihi Olumsuz Kılan Diğer İsimleri

 

Bunlardan biri el-Ahad'dır. Halim! der ki: el-Ahad; benzeri ve dengi, ortağı ve kendisinden başka ilah olmayan demektir. Bu sebeple Allah; "O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir" buyururken kendini bu isimle adlandırmıştır. "O doğurmamış ve doğmamıştır" ayeti el-Ahad isminin tefsiridir. Manası da, çocuğun anne ve babadan olması gibi Onun için böyle bir şeyin söz konusu olmamasıdır. Bu durumda müşriklerin, Allah'tan başka ilah kabul ettikleri şeylerin ilah olması mümkün değildir. Çünkü ilah olarak kabul ettikleri şeyler cüzlere ayrılırlar ve bir şeyden meydana gelirler. Yüce Allah için ise böyle bir şey söylenemez. Bu sebeple hiçbir şeyona benzetilemez ve sıfatlarda ona ortak olamaz.

 

 

49- Ebü Hureyre Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dediğini bildirir: "Allah buyurur ki: Böyle bir şeye kalkışmaması gerektiği halde Ademoğlu Beni yalanladı. Yine böyle bir işe kalkışmaması gerektiği halde Ademoğlu Bana sövdü. Onun Beni yalanlaması: ''Allah, beni yarattığı gibi diriltmeyecek'' demesidir. Benim insanı diriltmem, ilk yaratışımdan zor değildir. Onun Bana sövmesi ise, Ben, Tek olan, her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaç olan, doğurmamış, doğmamış, Kendisine hiçbir denk olmayan Allah olmama rağmen: ''Allah oğul edindi''[Bakara 116] demesidir."   [-] Sahihtir ancak buradaki senedi zayıftır. Buhari (3193, 4975).

 

 

 

50- Ubey b. Ka'b bildiriyor: Müşrikler: "Ey Muhammed! Rabbini bize tanıt" deyince Yüce Allah: "De ki: O, Allah'tır. Bir tektir. Allah Samed'dir"[İhlas 2] buyruklarını indirdi. Samed de "doğmamış ve doğrulmamış olandır. Hiçbir şey O'na denk değildir."[İhlas 3-4] Çünkü doğup da ölmeyecek hiçbir kimse olmadığı gibi, ölüp de kendisine mirasçı olunmayacak hiçbir kimse yoktur. Şüphesiz Allah ölmez ve kimse O'na mirasçı olmaz. "Kimse de O'nun dengi değildir"[İhlas 4] (buyruğu hakkında) dedi ki: "O'nun benzeri ve dengi yoktur. O'na benzer hiçbir şey yoktur."[Şura 11]   [-] Bu isnadla zayıftır. Tirmizi (3364).

 

 

"O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir"[İhlas 3-4] ayetleri Samed ismini tefsir etmektedir. Bu da Samed kelimesinin "içi, boşluğu olmayandır" diyen Mücahid ve başkalarının sözünün doğru olduğunu gösterir. Bu manaya göre Samed, el-Ahad ile aynı manadadır. Samed kelimesinin, başka kelimeden türediğini söyleyenler ise el-Azım ismiyle aynı manada olduğunu söylemiştir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Azım (yüce) ismidir. Yüce Allah:

"O yücedir, büyüktür"[Bakara 255] buyurmuştur. Bunun manasını Esma-i husna ile ilgili rivayette zikrettik.

 

 

 

51- İbn Abbas bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sıkıntıda olduğu zamanlarda şöyle dua ederdi: "Yüce ve Halim olan Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur. Göklerin, yerlerin ve kerim olan Arş'ın Rabbi olan Allah'tan başka ilah yoktur."

 

Buhari ile Müslim Hişam ed-Destuvai ve başkası kanalıyla rivayet etti.  [-] Sahihtir. Buhari (6346, 6345), Müslim (2730).

 

 

Halimı der ki: el-Azım; hiçbir şeyin ona engelolamaması demektir. Bir topluluğun idaresini elinde bulunduran büyüğünün tasarrufuna kimse engelolamaz ve ona karşı gelemezler. Bir topluluğun idarecisi eğer onlarla ilgili dilediği gibi tasarruf ta bulunamıyorsa ve ona itiraz edilebiliyorsa, bu onun acizliğini gösterir. Halbuki yüce Allah'ın her şeye gücü yeter ve ona kimse engelolamaz, Allah istemezse kimse ona isyan edemez ve emrine muhalefet edemez. Bu durumda Allah gerçek manada yücedir. Başkaları için ise bu isim mecazi olarak kullanılır.

 

Ebü Süleyman el-Hattabi der ki: el-Azim; yücelik ve azamet sahibi demektir. Bunun manası da, cisminin büyüklüğü değil, şanının büyüklüğü ve kadrinin yüceliğidir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Aziz (güçlü) ismidir. Yüce Allah: " ... güçlü olan, Hakim olan O'dur"[Bakara 255] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaziz b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halimi der ki: el-Aziz ismi, ona ulaşılamaması ve ona istemediği bir şeyin yaptınlamaması manasındadır. Arap lügatinde aziz, sağlamlık manasına gelen es-Salabe demektir. Yüce Allah için el-Aziz ismi kullanılırken, kuvvet ve kudretinin sürekli olması kastedilir. Böyle demekle yüce Allah, şartların değişmesiyle değişime uğrayan varlıklardan tenzih edilmiş olur.

Ebü Süleyman der ki: el-Aziz, mağlup olmayan demektir. İzzet, galebe ve kuvvetin büyüklüğü manasına geldiği gibi, kadrinin yüceliği ve dengi olmaması manasına da gelir.

 

 

 

51- İbn Ömer der ki: Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün "Allah'ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O'nun elindedir. Gökler de O'nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir"[Zümer 67 ] ayetini minberde okuyup şöyle dedi: "Allah, yüce zatını yüceltip överek: ''Ben Az!z'im, Cebbar'ım, Ben Mütekebbir'im'' buyurur" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bunu o kadar tekrar etti ki, minber sallanmaya başladı. Hatta minberin devrileceğini zannettik.   [-] Sahihtir. Ahmed (5608).

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Müteali (yüce) ismidir. Yüce Allah: "O, her şeyi bilen, çok büyük ve yücedir"[Ra'd 9] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaz!z b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halim! der ki: el-Müteali, yüce Allah'ın, varlıklar için caiz olan, evlilik, çocuk, uzuv, oturmak için oturak, görünmemek için perdelerle örtünmek, bir yerden başka bir yere intikal gibi şeylerin zatı için caiz olmaması manasındadır. Çünkü bunların bazılarının bulunması nihayetin, bazılarının mevcudiyetine ihtiyacı, bazılarının var olması değişikliği gerektirir. Halbuki böyle şeyler el-Kadim olan Allah için söylenemez.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Batın (gizli) ismidir. Yüce Allah: "O ... varlığı aşikardır; gerçek mahiyeti ise insan için gizlidir"[Hadid 3] buyurmuştur. Bunu İsimlerle ilgili rivayette zikrettik.

 

 

 

53- Ebu Hureyre bildiriyor: Hz. Fatıma, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Selleml gelip bir hizmetçi isteyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Gelip istediğin şey mi yoksa ondan daha hayırlı olan şey mi senin için daha sevimlidir?" diye sordu. Zannedersem Hz. Fatıma Hz. Ali'ye sorunca, Hz. Ali: "Hayırlı olan nedir? diye sor" dedi. Hz. Fatıma: "Hayırlı olan nedir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "''Ey yedi kat göğün ve Arş'ın, bizim ve her şeyin Rabbi, Tevrat'ı, İncil'i ve Kur'an'ı indiren, taneyi ve çekirdeği yaran Allahım! İradesini eline aldığın her şeyin şerrinden sana sığınınm. Evvel (Varlığının başlangıcı olmayan) Sensin. Senden önce hiçbir varlık yoktur. Ahir olan Sensin. Senden sonra hiçbir varlık yoktur. Zahir olan sensin, senin üzerinde hiçbir varlık yoktur. Batın sensin, senin ötende hiçbir şey yoktur. Borçlanmızı ödettir ve bizi fakirlikten kurtar'' de" buyurdu.

 

Müslim, Sahih'inde Muhammed b. el-Ala'dan rivayet etti.  [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Müslim (2713).

 

 

Halimi der ki: el-Batın, varlığı duyularla hissedilmeyen, ancak eserleri ve fiilleriyle idrak edilen demektir. Zahir ve Batın, tefekkür edenlerin basiretlerine tecelli etmesi, bakanların gözlerine görünmemesi manasına da gelir. Yine bunun anlamı, açıktan ve gizli olan şeyleri bilmesi manasına da gelir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Kebir ismidir. Yüce Allah: "O, her şeyi bilen, çok büyük ve yücedir"[Ra'd 9] ve "O yüce ve büyüktür"[Sebe 23] buyurmuştur. Bunu Esma-i husna ilgili rivayette zikrettik.

 

 

 

54- İbn Abbas bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) humma ve her türlü ağrı için şu duayı yapmamızı öğretmişti: "Büyük olan Allah'ın adıyla! Rahatsızlık veren her bir damardan ve ateşin sıcaklığından Yüce olan Allahla sığınırım!"    [-] İsnadı zayıftır. Tirmizi (2075); İbn Mace (3526).

 

 

Halimi der ki: el-Kebir; kulları onu görmeden, onları dilediği şeye yönlendiren manasındadır. Bir topluluğun büyüğü, onlara muhtaç olmayan ve itaat edilmesi için onlara bizzat görünme ihtiyacı duymayandır. Ancak bu özellik varlıklar için mecaziyken yüce Allah için mecazi değildir. Çünkü bir topluluğun büyüğü, her şeyde olmasa bile bazı şeylerde başkasına ihtiyaç duyar ve itaatini istediği kişiye kendini göstermek zorunda kalır. Ancak yüce Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve hiçbir şeyonu aciz bırakamaz.

 

Ebu Süleyman der ki: el-Kebir, celal sıfatıyla mevsuf olup Şanı Yüce olan demektir. Onun celali karşısında her şey küçülür ve O, varlıklara benzemekten münezzehtir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de es-Selam ismidir. Yüce Allah: "O, kendisinden başka tanrı olmayan, hükümran, çok kutsal; esenlik veren, güvenlik veren, görüp gözeten, güçlü, buyruğunu her şeye geçiren, ulu olan, Allah'tır. Allah onların koştukları eşlerden (ortaklardan) münezzehtir"[Haşr 23] buyurmuştur. Bunun manasını Esma-i husna ilgili rivayette zikrettik.

 

 

 

55- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Sevban der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı kıldıktan sonra kalkmak istediğinde üç defa Allah'tan bağışlanma diler ve: "Allahümme ente's-Selamu ve-minke'sselam, tebarekte ya zel-celali vel-ikram (=Allahım! Sen bütün eksikliklerden uzaksın. Selamet ancak senin inayetinle olur. Sen ki ulusun, celal ve ikram sahibisin)" diye dua ederdi.

 

Müslim, Sahih'inde Evzai kanalıyla rivayet etti.  [-] Sahihtir. Müslim (591).

 

 

Halimi der ki: es-Selam, ayıplardan selamette alandır. Çünkü elKadim olanın ayıplı olması caiz değildir. Sonradan yaratılmışlar için eksiklik veya fazlalık sözkonusu olabilir. Kadim'in varlığı için bir şeye ihtiyacı yoktur. Onun değişmesi sözkonusu değildir. Onda bir eksiklik veya fazilet ve kemal sıfatına muhalif bir sıfatın olması da sözkonusu değildir.

 

el-Hattabı: "Selam, kullarını zulmünden emin kılan demektir" demiştir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Ganı ismidir. Yüce Allah: "Allah zengindir, siz ise fakirsiniz"[Muhammed 38] buyurmuştur. Bunu Esma-i husna ilgili rivayette zikrettik.

 

 

 

56- Hz. Aişe, yağmur duası namazını aktarmıştır. Hadiste şöyle geçmektedir: "Hamd alemlerin Rabbi, Rahım ve Rahman, Din (kıyamet) gününün tek hakimi olan Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur. o dilediğini yapar. Allahım! Sen Allah'sın, senden başka ilah yok. Sen zenginsin, biz ise muhtacız, bize yağmur indir. İndirdiğini bize kuvvet ve bir zamana (ya da hayra) ulaştıracak azık kıl" buyurdu.  [-] Hasendir. Ebu Davud (1173).

 

 

Halimi der ki: el-Ğani, her şeyiyle kamil olan ve başkasına ihtiyaç duymayan demektir. İhtiyaç duymak bir eksiklik, muhtaç olan da aciz olduğu için rabbimiz el-Gani sıfatıyla mevsuftur. Eksiklik, el-Kadim sıfatını hükümsüz kılar. Allah için acizlikten bahsedilemez ve her şeyi o yarattığına göre hiç kimsenin Allah'a iyilikte bulunabilmesi söz konusu olamaz. Her şey Allah'ın dilediği ve takdir ettiği şekilde gerçekleşir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de es-Subbuh ismidir.

 

57- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rükü ve secdesinde:

"Subbühun Kuddüsun Rabbu'l-melaiketi ve'r-Rüh (=Münezzehsin! Mukaddessin! Meleklerle Ruh'un Rabbisin)" derdi.

 

Müslim, Sahih'inde Şu'be, Hişam ve İbn Ebü Arübe'den kanalıyla rivayet etti.   [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Müslim (487/223).

 

 

Halimi der ki: es-Subbüh, ayıplardan / noksanlıklardan ve sonradan yaratılmışların sahip olduğu sıfatlardan münezzeh olmasıdır. Tesbih, Allah'ı noksanlıklardan tenzih etmektir.

 

 

 

58- Talha b. Ubeydillah der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Sübhanallah" ifadesinin anlamı sorulunca: "Yüce Allah'ı, kendisinden başka her türlü şeyden tenzih etmektir" buyurdu.

 

Munkati olmasına rağmen başka bir yolla da rivayet olundu.  [-] Ravileri güvenilirdir. Darekutni, İlel (4/208),

 

 

 

59- Talha b. Ubeydillah der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Sübhanallah" ifadesinin anlamını sorduğumda: "Yüce Allah'ı, kendisinden başka her türlü şeyden tenzih etmektir" buyurdu.  [-] İsnadı zayıftır.

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Kuddus ismidir.

 

60- Ali b. Abdillah b. el-Abbas, babasından nakille Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinde gecelemesinden bahsedip şöyle dedi: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip yattı. Hatta horlamasını işittim. Sonra yatağında doğrulup başını gökyüzüne kaldırarak üç defa: "Sübhanel-Meliku'l-Kuddus" dedi. Sonra Al-i İmran Suresinin sonundaki ayetleri okudu. [-] Senedi hasendir. Müslim (763).

 

 

Halimı der ki: el-Kuddus, fazilet ve güzellikleriyle methedilen ve noksanlıklardan münezzeh olan demektir. Kişi Allah'ı teşbih ederken takdis, takdis ederken de teşbih etmiş olur. Çünkü kötü olan şeyleri olumlu kılmak, onu övmek demektir. "Ortağı ve benzeri yoktur" demek, Yüce Allah'ın tek olduğunu kabul etmek demektir. "Onu hiçbir şeyaciz bırakamaz" demek, yüce Allah'ın her şeye gücü yeten ve güçlü olduğunu gösterir. "Hiç kimseye zulmetmez" demek hükümlerinde adil olduğunu gösterir. Yüce Allah'ı methetmek te, onu yakışmayan şeylerden tenzih etmek demektir. "O her şeyi bilir" demek, Onun cahil olmadığını gösterir. "O, her şeye kadirdir" demek, Onun aciz olmadığını gösterir. Kişi Allah'ı takdis ederken teşbih, teşbih ederken de takdis eder sözümüze de şunu örnek verebiliriz: "De ki: O Allah bir tektir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır.''[İhlas 1,2] Bu ayette takdis vardır. "O, doğurmamış ve doğmamıştır. Hiçbir şey O'na denk değildir"[İhlas 3,4] ayetinde ise tesbih vardır. Yüce Allah'ı takdis ve tesbih etmek, yüce Allah'ın tek olduğunu ve ortağı, benzeri olmadığını kabul etmektir.

 

 

 

61- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın komutasında bir müfreze gönderdi. Komutanları askerlere namazı kıldırırken kıraatini hep İhlas Süresi'yle bitiriyordu. Müfreze dönüşü askerler komutanın bu yaptığını Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aktardılar. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona sorun, neden öyle bir şey yapmış" buyurunca, sordular. Adam: "Rahman olan Allah'ın sıfatlarını anlatan bir süre olduğu için onu okumayı seviyorum" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah'ın da onu sevdiğini adama söyleyin" buyurdu.  [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Buhari (7375); Müslim (813).

 

 

 

62- Ebu Said el-Hudri der ki: Katade b. en-Nu'man'ın bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında adamın biri gece boyunca sadece İhlas Suresi'ni tekrarlayıp durdu. Onu duyan biri sabah vakti Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Filan adam seher vakti "De ki: O, Allah birdir. Allah Samed'dir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur" (İhlas 1-4) ayetlerini tekrarlayıp durdu. Başka da bir şeyokumadı" dedi ki, adamın okuduğunu az buluyordu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki İhlas Suresi Kur'an'ın üçte birine denktir" karşılığını verdi. 

 

Bunu Buhari, Sahih'inde tahr'ic etti. [-] Sahihtir. Buhari (6/105).

 

 

 

63- Ebu'l-Velid el-Fakih der ki: Ebu'l-Abbas b. Sureye'e: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İhlas Suresi Kur'an'ın üçte birine denktir" sözünün manası nedir?" diye sorunca şöyle cevap verdi: "Kur'an üç, üçte bir halinde indirilmiştir. Üçte birisi ahkamdır, bir diğer üçte biri vaad edilen ödül ve cezayla ilgilidir. Bir diğer üçte biri ise isimler ve sıfatlardır. "De ki: O Allah'tır. Bir tektir" (=İhlas) Süresi bu üç, üçte birden birisini ihtiva etmiştir ki, bu da isimler ve sıfatlardır." [-]  Sahihtir.

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Mecid ismidir. Yüce Allah: "Yüce Arş'ın sahibi 0'dur''[Buruc 15] ve "O, övülmeye layıktır, yücelerin yücesidir"[Hud 73] buyurmuştur. Bunun manasını Esma-i husna ilgili rivayette zikrettik. Bu isim, Abdülaziz b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halimi der ki: el-Medd, erişilmez ve övülen demektir. Araplar her övülene erişilmez, her erişilmeze de övülen demezler. Kişi erişilmez olduğu halde övülmeye layık olmayabilir. Tıpkı erişilemeyecek yerlere sığınan hırsız, düzenbaz ve zorbalardan bazılarına erişilemediği gibi. Yine kişi övülen olduğu halde erişilemez biri olmayabilir. Tıpkı bir topluluğun lideri olan kişi veya Ehl-i kıbleden esir olan kişiler gibi. Bunlara medd denmeyeceğine göre Medd'in hem övülen, hem de erişilmez olması, erişilmezliğinde de bir güzellik olması gerektiğini anlarız. Yüce Allah'ın erişilmez olduğu ve bu erişilmezliğine rağmen kullarına ihsanda bulunan olduğunu kulun onun nimetlerini saymakla bitiremeyeceği şüphesizdir. Bu sebeple yüce Allah, el-Medd ve daha büyük sıfatlara layıktır.

 

Ebü Süleyman (Hattabi) der ki: el-Medd, rahmeti geniş ve keremi bol olan demektir. Mecd'in asıl manası genişliktir. "Cömert ve bol ihsanda bulunan kişiye bu manada medd bir adamdır" denir. Yüce Allah'ın: "Kaf. Şanlı Kur'an'a and olsun"[Kaf 1] buyruğundaki Mecid kelimesine cömert manası verildiği gibi şanlı, şerefli manaları da verilmiştir.

 

Bunlardan biri de el-Karıb' dir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Kullanm sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim."[Bakara 186], " ... Doğrusu O, işitendir, yakın olandır."[Sebe 50] Bu isim, Abdülaziz b. elHusayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde ve başka yerde geçmiştir.

 

 

 

64- Ebu Musa el-Eş'arı der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte idik. Vadinin üst taraflarına çıktığımız da seslerimizi yükselterek tehlil ve tesbih getirdik. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey insanlar! Kendinizi bu kadar yormayın, çünkü sizler ne sağır birisini, ne de gaib olan birisini çağırmıyorsunuz. Sizler pek iyi işiten, pek yakın olan ve sizinle beraber olan bir Zat'a dua ediyorsunuz!" buyurdu. 

 

Buhari, Sahih'inde Muhammed b. Yusuf el-Firyabi'den ve Buhari ile Müslim başka yollarla rivayet etti. Halid el-Hazza ise bunu Ebu Osman'dan "Dua ettiğiniz zat kişiye, bineğinin boynundan daha yakındır" ilavesiyle rivayet etti.   [-] Sahihtir. Müslim (2704).

 

 

Halimi der ki: el-Karib, Yüce Allah ile kulu arasında, duasını işitmeye veya halini bilmeye engelolacak bir mesafe olmamasıdır. Ebu Süleyman (Hattabi) der ki: el- Karib, ilmiyle yarattıkları na ve dua edene icabette yakın olan demektir. Yüce Allah: "Kullarım sana Beni sorarlarsa, bilsinler ki Ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim"[Bakara 186] buyurmuştur.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Muhıt ismidir. Yüce Allah: " ... dikkat edin; Allah şüphesiz her şeyi bilgisiyle kuşatandır''[Hud 73] buyurmuştur. Bunu Abdulaziz b. Husayn'ın rivayetinde zikrettik.

 

Halimi der ki: el-Muhit, kendisinden kaçılamayan demektir. Bu sıfat sadece yüce Allah'a aittir ve bu Yüce Allah'ın kemal, ilim ve kudret sıfatına dönüktür.

 

Ebu Süleyman der ki: Kudreti bütün yarattıklarını kuşatan demektir.

 

Yüce Allah: "Allah'ın ilminin her şeyi kuşattığını bilmeniz için Allah'ın buyruğu bunlar arasında iner durur ''[Talak 12] ve "onların yaptıklarını ilmiyle kuşatır ve her şeyi bir bir sayar''[Cin 28] buyurmuştur.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Fa'al (....) ismidir. Yüce Allah: "Her dilediğini mutlaka yapandır"[Buruc 16] buyurmuştur.

 

Halimi der ki: el-Fa'al, istediği zaman istediği şeyi yapan demektir.

 

Yüce Allah, bir şeyi yapmaya gücü yetse de başka bir şeye gücü yetmeyen aciz olan yaratılmışlar gibi değildir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Kadır ismidir. Yüce Allah: "Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir"[Buruc 16] buyurmuştur. Bu ismi Abdulaziz b. Husayn'ın rivayetinde zikrettik. Halimi der ki: el-Kadir, içinde acizlik barındırmayan tam bir kudrete sahip olan demektir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Galib ismidir. Yüce Allah: "Allah işinde galiptir''[Yusuf 2l] buyurmuştur.

 

Halimi der ki: Kulları istese de, istemese de onlara dilediğini yapma gücüne sahip olan demektir. Bu isim de kudret ve hikmetine işaret etmekte, Onun aciz bırakılamayacağını ve aldatılamayacağını belirtmektedir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de et-Talib ismidir. İnsanlar çoğu zaman bu ismi yemin ederken kullanırlar. Bunun manası ihmal etmeyip takib eden demektir. Yüce Allah mühlet verir, ancak ihmal etmez. Yüce Allah şöyle buyurur: "Allah'ın bol nimetinden verdiklerinde cimrilik edenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar, bilakis bu onların kötülüğünedir."[Al-i İmran 178], "Öyleyse onların acele yok olmalarını isteme. Biz onların günlerini saydıkça sayıyoruz.''[Meryem 84] Ve: "Şüphesiz Allah emrini yerine getirendir. Allah her şeye bir ölçü koymuştur. "[Talak 3]

 

 

 

65- Ebu Musa der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah zalime zaman tanır, ama sonunda onu yakaladı mı, bir daha da bırakmaz" buyurdu ve: ''Rabbin, haksızlık eden memleketleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir''[Hud 102] ayetini okudu.

 

Müslim, Sahih'inde Muhammed b. Abdillah b. Numeyr ve Buhari ise Sadaka b. el-Fadl kanalıyla Ebu Muaviye'den rivayet etti.   [-] İsnadı zayıftır. Müslim (2583); Buhari (8/354).

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Yasi' ismidir. Yüce Allah şöyle buyurur: "Allah her şeyi kaplar ve bilir."[Bakara 247] Bu isim, Abdülaziz b. elHusayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halimi der ki: Bunun manası, kudreti ve ilmi çok olan, hiçbir şeyin onu aciz bırakamayacağı, hiçbir şeyin ondan gizli kalmayacağı ve rahmeti her şeyi kuşatır demektir.

 

Ebu Süleyman der ki: el-Vasi'; hiçbir kula ihtiyaç duymaması ve rızkının bütün kullarına yetip artması demektir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Cemil ismidir.

 

Halimi der ki: Bu isim Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelen bazı rivayetlerde geçmektedir. Manası güzel isimlere sahip olması demektir. Çünkü Allah için kötü isimler veya kötü kelimeden türeyen isimler kullanılamaz. Onun isimleri güzel ve övgü manasına gelen sıfatlarından ve hepsi de hikmetli olan fiillerinden türer.

 

Ebü Süleyman der ki: el-Cemll, güzelleştiren ve iyileştiren demektir. Cemll, nurlu ve parlak manasına da gelir. Hadiste geçtiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah güzeldir ve güzelliği sever" buyurmuştur.

 

 

 

66- Abdullah (b. Mes'üd)'un bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez. Kalbinde zerre kadar iman olan da cehenneme giremez." Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Kişi elbisesinin ve ayakkabısının güzel olmasını sever" deyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah güzeldir ve güzeli sever. Kibir ise hakka karşı çıkmak ve insanları hakir görmektir" buyurdu.

 

Müslim bu hadisi Sahih'te Muhammed b. el-Müsenna ve başkası kanalıyla Yahya b. Hammad'dan rivayet etmiştir. Bu hadis başka bir yolla İbn Mes'ud'dan nakledilmiştir. Yine başka bir yolla Ebu Reyhane' den, değişik bir yolla da Sabit b. Kays b. Şemmas'tan, o da Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nakledilmiştir. Bunu Abdulaziz b. elHusayn'ın haberinde zikrettik.  [-] Sahihtir, ravileri gÜvenilirdir. Müslim (91).

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Vacid ismidir. Bu isim, Abdülaz!z b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halimi der ki: Manası, hiçbir şeyin ondan kaybolmaması ve kaçamaması demektir. Yine manasının hiçbir şeye muhtaç olmaması olduğu söylenmiştir.

 

Ebu Süleyman el-Hattabi de aynı şeyi söylemiştir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Muhsı ismidir. Bunun manasını Esma-i husna ilgili rivayette zikrettik. Yüce Allah: " ... onların yaptıklarını ilmiyle kuşatır ve her şeyi bir bir sayar"[Cin 28] buyurmuştur.

 

Halim! der ki: Varlıkların miktarını, kulların bildiğini ve bilemediğini, aldıkları nefes sayısı, rızıkları, itaatleri, isyanları, yağmur damlalarının sayısı, kum, çakıl ve bitkilerin sayısı, canlı veya cansız her şeyin sayısını bilmesidir. Bu, yaratılmışların aciz kaldığı bir şeydir, ancak bunları hakkıyla Allah bilir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Kavı ismidir. Yüce Allah: "Doğrusu Allah kuvvetlidir, güçlüdür"[Hac 40] buyurmuştur.

 

Ebu Süleyman der ki: Kavi, her şeye gücü yeten demektir. el-Kavi, tam bir kuvvete sahip olan ve hiçbir şeyin onu aciz bırakmaması manasına da gelir. Yaratılmışlar için de kuvvetli denilse bile güçleri sınırlıdır ve bazı şeylere güçleri yetmez.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Metın (güç sahibi) ismidir. Yüce Allah: "Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır"[Zariyat 58] buyurmuştur.

 

 

 

67- Abdullah b. Mes'üd der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana Zariyat süresinin 58. ayetini şöyle okuttu: "İnni ene'r-Razzaku zu'l-Kuvveti'lMetin (=Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan Benim)."   [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Ebu Davud (3993) ve Tirmizi (2940).

 

 

Halimi der ki: el-Metin, gücü ve kuvveti hiçbir durumda eksilmeyen demektir. Başkasının gücünde eksilme sözkonusu olabilir, ancak Allah'ın kuvvetinde böyle bir şey mümkün değildir.

 

 

 

68- İbn Abbas; "Şüphesiz rızıklandıran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'tır"[Zariyat 58] ayetindeki el-Metin isminin güçlü manasında olduğunu söylemiştir,  [-] Senedi zayıf ve munkatıdır.

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de Zu't-Tavl ismidir. Yüce Allah: "O ... lütfu bol olandır"[Mümin 3] buyurmuştur. Abdulaziz b. el-Husayn'ın rivayetinde bunu zikretmiştik.

 

Halimi der ki: İhsanı bolalan, kuluna ikramda bulunmak istediği zaman hiçbir şeye ihtiyaç duymayan demektir. Kullar ihsanda bulunmak istedikleri zaman bazen yapmak istedikleri şeyi bulamayabilirler.

 

 

 

69- İbn Abbas, Zu't- Tavl kelimesinin, zenginlik ve hiçbir şeye ihtiyaç duymamak olduğunu söylemiştir. 

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de es-Semi' ismidir. Yüce Allah: "Şüphesiz Allah işitir ve görür"[Mümin 20] buyurmuştur. Bunu Esma-i husna ilgili rivayette zikrettik.

 

 

 

70- Ebu Musa der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte bir gazvede idik. Bir tepeye çıktığımız da ve her vadiye indiğimizde mutlaka yüksek bir sesle tekbir getiriyorduk. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize bakıp: "Ey insanlar! Sesinizi kısınız. Siz sağır veya burada olmayan birine seslenmiyorsunuz. İşiten ve gören bir zata sesleniyorsunuz. Seslendiğiniz size bineğinizden daha yakındır" buyurdu. Sonra: "Ey Abdullah b. Kays! (yani Ebu Musa)" diye seslenince:

"Ey Allah'ın Resulü! Buyur emrindeyim" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sana cennet hazinelerinden bir hazine bildireyim mi?" buyurunca: "Olur bildir" dedim. Bunun üzerine: "La havle vela kuvvete illa billah (=Güç ve kuvvet ancak Allahla mahsustur)" dedi.

 

Benim kitabımda da "gören" ibaresi geçmiştir; ancak başkasında "yakın olan" ibaresi yer almıştır. Buhari ile Müslim Sahih'lerinde Halid el-Hazza'dan rivayet ettiler.    [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Buhari (11/500) ve Müslim (2704).  ---  Buhari (6/14, 7/13, 162); Müslim (3/2077, 2078).

 

 

Halimi der ki: es-Semi' kulağa ihtiyaç duymadan, yaratılmışların kulaklarıyla işittiği şeyleri işite demektir. Yani, yaratılmışların işitmek için ihtiyacı olduğu gibi yüce Allah'ın kulağa ihtiyacı yoktur.

 

Ebu Süleyman der ki: es-Semi' gizli olsun, açıktan olsun, dille söylensin veya söylenmesin her şeyi işiten demektir. es-Semi', duaya icabet edip kabul eden manasına da gelir. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! İşitilmeyen duadan sana sığınırım" sözündeki işitilmeyen kelimesi, kabul edilmeyen manasındadır. Namaz kılanın: "Allah hamd edeni işitir" derken kastedilen şey de Allah hamd edenin bu hamdini 'kabul eder manasındadır.

 

 

 

71- Ebü Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi: "Allahım! Şu dört şeyden: faydasız ilimden, korkmayan kalpten, doymayan nefisten ve dinlenilmeyen duadan Sana sığınırım."  [-] Sahihtir. Ebu Davud (1548); İbn Mace (250, 3837).

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Basır ismidir. Yüce Allah: "Şüphesiz Allah işitir ve görür"[Mümin 20] buyurmuştur.

 

Halimi der ki: el-Basir, mahlukatın gözleriyle gördükleri, göze ihtiyaç duymadan gören ve hiçbir şey kendisinden gizli kalmayan demektir. Yüce Allah'ın görmek için göze ihtiyacı yoktur.

 

Ebü Süleyman der ki: el-Basir, gizli olan şeyleri bilen manasına da gelir.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Alım ismidir. Yüce Allah: "Allah Bilen'dir, Hakim'dir"[Nisa 26 ] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaziz b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halimi der ki: el-Alim, mahlukatın akılları ve hisleriyle idrak ettikleri ve edemedikleri şeyleri, akıl ve hisse ihtiyaç duymadan idrak eden demektir. Mahlukatın akıl ve his olmadan idrak edemeyecekleri şeyleri Allah idrak eder. Yani bu konuda Allah mahlukata benzemez, mahlukat ta Allah'a benzemezler.

 

Ebu Süleyman der ki: el-Alim, mahlukatın ilminin idrak edemeyeceği gizli sırları bilen ve ilmi mükemmelolan demektir.

 

 

 

72- Aban b. Osman, babasından naklen Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi sabah vakti üç defa: ''İsmi anıldıktan sonra yerde ve gökte bulunan hiçbir şeyin zarar veremediği, her şeyi işiten ve bilen Yüce Allah'ın adıyla ... '' dediği zaman akşama kadar başına herhangi bir musibet gelmez. Bunu akşam vakti üç kez demesi halinde ise sabahı bulana kadar herhangi bir musibetle karşılaşmaz" buyurduğunu bildirir. 

 

Ebu Davud Sünen'de bunu Nasr b. Asım kanalıyla Ebu Damre Enes b. İyad'dan rivayet etti.  [-] Sahihtir, ravileri güvenilirdir. Ebu Davud (5088, 5089)  ---  Tirmizi 3388; İbn Mace 3869

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Allam ismidir. Yüce Allah: " ... doğrusu görülmeyenleri bilen ancak Sen'sin''[Nisa 26] buyurmuştur.

 

Halimi der ki: el-Allam, her şeyi teferruatıyla bilen, olan ve gelecekte olacak şeyleri, nasılolacağını, olmayacak şeyleri ve olmayacak şey olsaydı nasılolurdu bilir demektir.

 

 

 

73- İbn Abbas: " ... O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir"[Taha 7] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Gizliden kasıt, insanoğlunun içinde gizlediği şeylerdir. Gizlinin gizlisi ise, insanın ilerde yapacağı, ancak henüz yapmadan önce bunun bilgisine sahip olmadığı şeylerdir. Yüce Allah bunların hepsini de bilir. Geçmişe yönelik her şeyi bildiği gibi geleceğe yönelik de her şeyi bilir. Geçmişin de, geleceğin de bilgisi bu bakımdan kendisi için birdir. Onun yanında tüm mahlukat tek bir kişi gibidir."  [-] İsnadı zayıftır. İbn Cerir, Tefsir (26/139)

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Habir ismidir. Yüce Allah: " ... O, Hakim'dir, haberdardır"[En'am 18] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaziz b. elHusayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halimi der ki: el-Alim; her şeyi şüpheye yer bırakmayacak şekilde bilen demektir. Kullar, bildikleri şeylerde şüpheye düşebilirler, ancak Allah hakkında böyle bir şey düşünmek mümkün değildir. Çünkü şüphe, bir konuda bilgi eksikliğine delalet eder ve Allah bundan münezzehtir. Kul için ancak emin olduğu şeyden haberdardır denilebilir ve kişi bildiği şeyde yanılabilir. Yüce Allah için böyle bir şey söz konusu değildir. Bir şeyden haberdar olma konusunda kul için acizlik mümkündür ancak Allah için böyle bir şey denilemez.

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de eş-Şehid ismidir. Yüce Allah: "Doğrusu Allah her şeye şahiddir"[Hac 17] ve " ... şahid olarak Allah yeter"[Nisa 79] buyurmuştur. Bu ismi Esma-i husna ilgili rivayette zikrettik.

 

 

 

74- Ebü Hureyre bildiriyor: Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle anlattı: "İsrail oğullarından bir adam, kavminden birinden kendisine bin dinar borç vermesini istedi. Adam da: ''Vereceğim paraya şahitlik etmeleri için bana şahitler getir" deyince borç isteyen kişi: "Şahit olarak Yüce Allah yeter" karşılığını verdi. Adam: "Peki sana kefil olabilecek birini getir" deyince, borç isteyen: "Kefil olarak Yüce Allah yeter" karşılığını verdi. Adam da: "Doğru söyledin" deyip belli bir süreliğine bin dinarı ona verdi... - Hadis devam ediyor-

 

Buhari, bunu "Leys dedi ki" ibaresiyle muallak olarak rivayet etti. Ebu Abdillah el-Halimi der ki: eş-Şehid; kulların ancak bizzat bulunarak şahit olabilecekleri şeylere muttali olan demektir. Yüce Allah için bir yerde bulunmak veya yakınında olmak gibi bir şey söylenemez. Uzakta olan kişi bir olaya şahit olamaz, ancak yüce Allah'ın bir şeye şahit olması için böyle bir mesafeye ihtiyacı yoktur.

 

 

Yüce Allah'ın isimlerinden biri de el-Hasıb ismidir. Yüce Allah: " ... Hesap sormak için Allah yeter''[Nisa 6] buyurmuştur. Bu isim, Abdülaziz b. el-Husayn'ın Esma-i husna'ya dair haberinde geçmiştir.

 

Halimi der ki: el-Hasib; kulların hesaplayarak bilebilecekleri şeyleri, hesaba ve ölçüye ihtiyaç duymadan bilendir. Çünkü hesapla ancak belli bir yere kadar bilgi sahibi olunabilir ve belli bir yerden sonra hesap bitince bu konudaki bilgi de biter. Ancak Allah'ın ilmi belli bir şeye bağlı değildir. el-Hasib, kuluna yeten manasına da gelir. Araplar: "Falan kişiye misafir oldum, bana ikramda bulunup, ben "yeter" diyene kadar ihtiyacımı verdi ("ahseben!')" derler.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

Tedbir Sıfatıyla Alakah İsimlerin İsbatıyla İlgili Bölümler