Misafir’e İkramda Bulunmak |
9136- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, misafirine ikramda bulunsun.
Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusu na iyilikte bulunsun. Allah'a
ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır konuşsun ya da sussun. "
İsnadı sahihtir.
Müslim bunu Sahih'te
İshak b. İbrahim kanalıyla ve Buhari ile Müslim bunu Ebu Husayn kanalıyla Ebu
Salih'ten rivayet etti. - Müslim 1/69 (76). - Buhari,edeb (7/78, 104) ve Müslim
1/68 (75).
9137- Ebu Salih bir
önceki hadisin aynısını aktarmış ve rivayetinde: "(Allah'a ve ahiret
gününe iman eden kimse) komşusuna eziyet etmesin" ifadesini kullanmıştır.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Mende, İman 2/443 (299,300), Hennad, Zühd 2/511 (1050), Ebu İshak el-Harbi,
İkramu'd-Dayf (7), Ahmed, Müsned (2/463), Tahavi, Müşkilü'l-kar (4/22), İbn
Hibban, Ravdatu'l-Ukala (sh. 41, 258) ve Sahih (1/362,363).
9138- Muhammed b. Amr da
bunu Ebu Seleme kanalıyla: "Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur" şeklinde zikretmiştir.
İsnadı hasendir.
9139- Ebu Şurayh el-Adevı
der ki: Şu kulaklarım duydu ve şu gözlerim gördü ki Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) konuşurken: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse,
misafirine caizesini ikramda bulunsun" buyurdu. "Onun caizesi
nedir?" diye sorulunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Onun misafir olarak caizesi. bir gündüz ve gecelik ağırlanmadır. (Görev
olarak) misafir ağırlama ise üç gün olur. Üç günden sonrası için yaptığı
ağırlama ise ev sahibi için bir sadaka olur" dedikten sonra: "Allah'a
ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır konuşsun ya da sussun" buyurdu.
Lafız Kuteybe'nin
lafzıdır.
İsnadı sahihtir.
İbn Bukeyr rivayetinde
hadisin ilk kısmında: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna
ikramda bulunsun" ziyadesinde bulunmuş ve söz konusu hadisin devamını
aktarmıştır.
Müslim bunu Sahih'te
Kuteybe kanalıyla ve Buhari bunu İbn Yusuf, başkası da Leys kanalıyla rivayet
ettiler. - Müslim 2/1352 (14). - Buhari, edeb (7/79).
9140- Ebu Şurayh der ki:
Şu kulaklarım duydu, şu gözlerim gördü ve şu kalbim belledi ki Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuşurken: "Allah'a ve ahiret gününe iman
eden kimse misafirine caizesini ikramda bulunsun" buyurdu. "Ey
Allah'ın Resulül Onun caizesi nedir?" diye sorulunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Onun misafir olarak caizesi
bir gündüz ve gecelik ağırlanmadır. (Görev olarak) misafir ağırlama ise üç gün
olur. Üç günden sonrası için yaptığı ağırlama ise ev sahibi için bir sadaka olur.
Sizden birinin de din kardeşini günaha sokacak kadar yanında kalması helal
değildir." Kendisine: "Onu günaha sokacak şey nedir?" deyince:
"Onun yanında oturup kalması ve (ev sahibinin yanında) kendisini
ağırlayacak bir şey bulunmamasıdır" buyurdu. Sonra da: "Allah'a ve
ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır konuşsun ya da sussun" buyurdu.
Müslim bunu Sahih'te
Muhammed b. el-Müsenna kanalıyla rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim 2/1353 (16).
9141- Ebu Şureyh
el-Ka'bi'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, ya hayır konuşsun
ya da sussun. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse komşusuna ikramda
bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse bir gündüz ve bir gece
misafirine caizesini (hakkı olan ağırlamayı) ikramda bulunsun. (Görev olarak)
misafir ağırlama ise üç gün olur. Üç günden sonrası için yaptığı ağırlama ise
ev sahibi için bir sadaka olur. Misafirin de ev sahibini bıktıracak kadar
yanında kalması helal değildir. "
Buhari bunu Sahih'te
Malik kanalıyla rivayet etti. - Buhari, edeb (7/103).
Süleyman el-Hattabi:
"Caize (mükafat) bir gündüz ve bir gece ağırlamaktır" dedi. Yani
kişinin yanına misafır geldiği zaman ev sahibinin onu bir gündüz ve bir gece
diğer günlerden farklı olarak güzel bir şekilde ağırlaması, hediye vermesi ve
iyilikte bulunmasıdır. Diğer iki günde ise hazır bulduğunu ona ikram etmesidir.
Üç gün geçtiği zaman misafırin hakkı bitmiş olur. Misafırin üç günden daha
fazla kalması ve ev sahibinin onu ağırlaması halinde sadaka sevabı alması vacip
olur."
9142- Okbe b. Amir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Misafirine ikramda
bulunmayan kimsede hayır yoktur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed,
Müsned (4/155), Haraİti, el-Münteka Min Mekarimi'l-Ahlak (134) ve EM İshak
el-Harbi, İkramu'd-Dayf (54).
9143- Okbe b. Amir'in
aynı isnad ile bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"En kötü topluluk, misafir kabul etmeyen topluluktur" buyurmuştur.
İbn Lehia bunu bu şekilde
rivayet etmiştir. Sahih isnadla olanı ise bir sonraki hadistir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Zehebi, Mizan (2/480) ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs (23, 2147).
9144- Ukbe b. Amir der
ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! Sen
bizi gönderiyorsun; biz de bir kavme misafir oluyoruz, ama onlar bize ikramda
bulunmuyorlar. Bu durumda ne buyurursun?" dediğimizde: "Birilerine
misafir olduğunuzda gereği gibi size ikramda bulundukları zaman bu ikramı kabul
edin. Bunu yapmazlarsa yapmalan gereken misafire ikram hakkını onlardan
alın" buyurdu.
Buhari ve Müslim bunu
Sahih'lerinde Kuteybe kanalıyla rivayet etti. - Buhari, edeb (7/104) ve Müslim
2/1353 cı 7).
9145- Ebu Kerime'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Misafire birinci gecesinde ikramda bulunmak her Müslümanın görevidir.
Misafir bu ikramdan mahrum bir şekilde sabahı ettiği zaman bu ikram ev
sahibinin borcu gibi olur. Misafir dilerse bunu alır, dilerse de almaz. ''
Lafız İbn Bişran'ın
lafzıdır.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Davud 4/129 (3750) ve İbn Mace 2/1212 (3677).
Kattan'ın rivayetinde
ise: "Dilerse bu borcu ev sahibinden alır, dilerse de bırakır"
şeklindedir.
Başka bir kanaHa aynısı
rivayet edilmiş ve salıih olan isnadın bu olduğu belirtilmiştir.
9146- Seleme b. el-Ekva'
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sabalı namazını kıldığı zaman:
"Her kişi bir grubu (beraberinde) götürsün" buyururdu. Bunun üzerine kimisi
iki, kimisi üç kişi alarak gider ve geri kalanları Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) götürürdü (yanında misafir ederdi).
Lafız İbn Bişran'ın
lafzıdır.
Ravileri güvenilirdir.
İbn Ab dan' ın
rivayetinde ise: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabıyla
birlikte namaz kılar ve namazdan sonra ashabına: "Her kişi kendisine
ikramda bulunabileceği kadar kişi götürsün" buyururdu. Geriye kalanları da
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) götürürdü (yanında misafir ederdi)"
şeklindedir.
9147- Ayzar b. Hureys
bildiriyor: Bedeviler, İbn Abbas'a gelip: "Biz namaz kılıyoruz, zekat
veriyoruz, hac ediyoruz, Ramazan orucunu tutuyoruz ve muhacirlerdeniz. Bizim
için: "Siz bir şey üzere değilsiniz" diyorlar" deyince, İbn
Abbas: "Namaz kılan, zekat veren, hac eden, Ramazan orucunu tutan ve
misafiri ağırlayan cennete girer" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdürrezzak] Musannef 11/274 (20529) ve Ebu İshak el-Harbı,
İkramu'd-Dayf(51).
9148- İbrahim b. İshak
ed-Dabbi bunu aynı isnad ve aynı mana ile Habib b. Habib kanalıyla Ebu
İshak'tan rivayet etmiştir. Ancak rivayetinde: "Bunun üzerine İbn Abbas:
"Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu ... "
karşılığını verdi" demiş ve hadisi merfü olarak aktarmıştır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 12/136] 137 (12692)] Ebu İshak el-Harbı] İkramu'd-Dayf
(50) ve İbn Adiy el-Kamil (2/821).
9149- Habib b. Şihab b.
Mudlic el-Anberi'nin bildirdiğine göre babası:
"Bir arkadaşımla
birlikte İbn Abbas'ın yanına gittim" demiş ve söz konusu hadisi
zikrettikten sonra şöyle eklemiştir: İbn Abbas'ın şöyle anlattığını işittim:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Teblik gününde hutbe verdi ve:
"Allah yolunda cihad için atının dizginine yapışmış kimse ve insanların şerrinden
uzak duran kimsenin misali çölde koyunlarıyla birlikte kalan, misafirine
ikramda bulunan ve hakkını ödeyen kimse gibidir" buyurdu." Kendisine:
"(Gerçekten) bunu dedi mi?" dediğimde: "Evet dedi"
karşılığını verdi. Bir daha: "(Gerçekten) bunu dedi mi?" dediğimde
yine: "Evet, dedi" karşılığını verdi. Bir daha: "(Gerçekten)
bunu dedi mi?" dediğimde yine: "Evet, dedi" karşılığını verdi.
Bunun üzerine tekbir getirip hamd ettim ve sustum.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (1/311) ve Hakim, Müstedrek 2/102 (2460).
9150- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi
meliem)
hutbesinde şöyle
buyurmuştur: "Allah yolunda cihad için atının dizginine yapışıp insanların
şerrinden uzak duran kimsenin, çölde sürüsü olup da sürüdeki, Allah'ın hakkını
ödeyen ve misafire ikramda bulunan kimselerin en hayırlı kişiler olmalan
yakındır.''
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Şahidi vardır: Nesal, zekat (5/83) ve Tirmizı,
fedailu'l-cihad 4/182 (1652).
9151- Amr b. Dinar der
ki: ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem), altmış ile yüz arası devesi olan
bir adama uğradı. Ancak adam Allah Resulü'nü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ağırlamamış ve herhangi bir ikramda bulunmamıştı. daha sonra Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) birkaç koyunu olan bir kadına uğradı. Kadın
kendisini ağırlayıp bir hayvan kesince, ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) ashabına şöyle buyurdu: "Deve, sığır ve koyunlardan sürüsü olan şu
adama bakın' Yanına uğradık: ancak bizi ne ağırladı, ne de bir ikramda bulundu.
Şu kadına da bakın! Birkaç koyunu olmasına rağmen bizi ağırlayıp hayvan da
kesti. Ahlak Yüce Allah'ın elindedir. iyi bir ahlak vermeyi dilediği kişilere
ondan verir.''
-Aker ifadesi altmış ile
yüz arasında koyun, sığır veya deveden oluşan sürü anlamına gelmektedir-
Tahric: Mürsel bir
hadistir. Abdürrezzak, Musannef 11/145 (20155) ve İbn Ebi Dünya,
Mekarimu'l-Ahlak (31).
9152- Tavus der ki:
ResuluHalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) minberin üzerinde:
"Kişiyi iyi ahlaka
(huya) yönlendiren Yüce Allah'tır. Onu kötü bir ahlaktan koruyan da yine
O'dur" buyurdu.
Tahric: Mürsel bir
hadistir. Abdürrezzak, Musannef 11/146 (20156) ve Taberani, M. el-Kebir
11/17(10796).
9153- Şekik anlatıyor:
Bir arkadaşımla birlikte Selman'ın yanına girdim. Selman bize ekmek ve tuz
ikram edip: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize külfet altına
girmeyi yasaklamış olmasaydı, elbette sizin için külfete girerdim" dedi.
Arkadaşım: "Tuzumuzun içinde keşke kekik de olsaydı" dedi. Bunun
üzerine Selman ibriğini bakkala gönderip rehin bırakarak kekik getirtti ve onu
tuzun içene döktü. Yemeğimizi yedikten sonra arkadaşım:
"Rızık olarak
verdiği şeye karşı bize kanaat veren Allah'a hamd olsun" deyince, Selman:
"Rızıklandığın şeye karşı kanaatkar olsaydın ibriğim bakkalda rehin
olmazdı" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 6/288 (6084, 6085), Ahmed, Müsned (5/441)
ve Hakim, Müstedrek (4/123).
9154- Selman'ın bildirdiğine
göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hiç kimse misafir için
gücünün yetmeyeceği şekilde külfet altma girmesin" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Hatib, Tarih (10/205) ve İbn Lal, Zehru'l-Firdevs 5/128 (7705)
9155- Abdurrahman b.
Mes'ud el-Abdi bildiriyor: Selman el-farisi'nin:
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) misafir için külfet altına girmemizi
yasakladı" dediğini işittim.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Hatib, Tarih (8/45,46) ve Haditi, Mekarimu'I-Ahlak (136).
9156- Selman bildiriyor:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bize misafir ıçm külfet altına
girmememizi ve hazır olan şeyi ikram etmemizi emretti."
Bunu Muhammed b. Yahya
veya doğru yazılmış şekliyle Muhammed Ebu Yahya zikretmiştir.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (1/2/386).
9157- Asım b. Lakit b.
Sabre, babasından bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
misafiri olduğumda bir koyun kesti ve Hz. Aişe'ye: "Bunu misafir için
kestiğimi sanma, Bizim yüz koyunumuz vardır ve yüzden fazla olduğu zaman bir
tane kesmekteyiz" buyurdu.
Tahric: Ebu Davud 1/97-
100 (142, 143).
Beyhaki der ki: "Bu
da insanlara karşı riyakarlığı terk etmenin, onlara karşı ikramda ve başka
şeylerde dürüst olmanın gerekliliğine işaret etmektedir. Zira bazıları böylesi
yalana ve riyaya giren davranışları aradaki bağları sağlamlaştırma babında
görmektedir. Allah bizleri muvaffak kılsın ve günahlardan korusun."
9158- Humeyd bildiriyor:
Enes b. Malik: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir (düğün)
ziyafetinde bulundum. Ancak ziyafette ne ekmek, ne de et vardı" dedi.
Kendisine: "Ey Ebu Hamza! Peki ne vardı?" dediğimde: "Hurma ve
buğday unundan yapılmış un çorbası vardı" karşılığını verdi.
İsnadı hasendir.
Buhari bunu İsmail b. Ebi
Uveys kanalıyla kardeşinden, o da Süleyman b. Bilal'den rivayet etti. - Buhari,
meğazi (S/77).
9159- Ahnef b. Kays der
ki: "Üç şey vardır ki bunlar bekletilmez. Bunlar; onu kaldıracak kişilerin
bulunduğu cenaze, kızın dengini bulması halinde evlenmesi ve misafir geldiğinde
o anda var olan yiyecekle onu ağırlamaktır."
İsnadı hasendir.
9160- Bekr b. Abdillah
el-Muzeni der ki: "Misafirin geldiği zaman yanında olmayan bir şeyi
bekleyip de onu yanında olan şeyden men etme. Hazır bulunanı ikram et ve sonra
da ikram etmek için istediğin şeyi bekle''
İsnadı zayıftır.
9161- Fadale eş-Şehham
der ki: Hasan(-ı Basri)'nin yanına misafir geldiği zaman onlara yanında bulunan
şeyden ikram ederdi. Bazen de birine:
"Sedirin altındaki
sepeti çıkar" derdi. Çıkardığımızda da içinde taze hurma olduğunu
görürdük. O: "Bunu sizin için saklamıştım" derdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Mekarimu'I-Ahlak (301) ve Kitabu'I-İhvan (205).
9162- Abdulvahid b. Eymen,
babasından bildiriyor: Cabir'in yanına bir misafir gelmişti. Onlara ekmek ve
sirke getirip şöyle dedi: "Yiyin, zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Sirke, ne güzel bir katıktır.
Kendilerine ikram edileni küçümsemek, kişilerin helak olmasına sebeptir. Aynı
şekilde kişinin evinde bulunanı değersiz görüp de ikram etmekten çekinmek,
kişinin helak olmasına sebeptir. ''
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Ahmed, Müsned (3/371), Beyhaki, Sünen (7/279, 280)
ve DeyIemi, Müsnedü'l-Firdevs 4/226 (6782).
9163- İbn Avn der ki:
"Kaç defa Hasan( -ı Basri)'nin yanına girmişiz ve bize içinde et olmayan
çorba ikram etmiştir."
İsnadı hasendir.
9164- İshak b. İbrahim
der ki: Abid Kehmes'in yanına girdik. Bize on bir tane kırmızı taze hurma ikram
ederek: "Kardeşinizin gücünün yettiği budur. Yardım eden de
Allah'tır" dedi.
İsnadında tanımadığım bir
ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (2/213).
9165- Meymun b. Mihran
der ki: "Yanına bir misafir geldiği zaman gücünün yetmeyeceği bir külfet
altına girme. Ona ailenin yediği yemekten ikram et ve onu güler yüzle karşıla.
Eğer gücünün yetmeyeceği bir külfet altına girersen onu hoşlanmayacağı bir
yüzle karşılaman yakındır demektir."
İsnadı ceyyiddir.
9166- Şeyh Ebu Bekr
el-Kaffal eş-Şaşi bu konuda şu şiiri okudu: "Evimi geniş kılarım gelen
misafir için Azığım da mubahtır ondan yiyenler için.
Biz, yanımızda bulunanı
ikram ederiz misafire Yanımızda sadece ekmek ve sirke olsa bile Cömert kişi
kabul eder kendine ikram edileni Ben de zaten umursamam haddini bilmeyeni.
İsnadı ceyyiddir.
9167- Muhammed b. Abbad
der ki: Adamın biri bedevi bir kadının yanında misafir oldu. Kadın ona kuru
ekmek ve ekşimiş süt ikram etti. Yanında başka bir şey de yoktu. Adam (ikram edilenden
dolayı kadını) kınayınca kadın şu şiiri okudu:
''Görmez misin geçim
sıkıntısı çeken bir kişi
Mazur olsa da ikramının
azlığından kınanmaktadır
Oysa yaptığı cimrilikten
değil tevazudandır
Zaman nasıl davrandıysa o
da öyle davranmaktadır. ''
İsnadı zayıftır.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
Gücünün Yetmesi
Halinde Misafir İçin Külfet Altına Girmek