Kafirker ve Fesatçılardan Uzak Durup Onlara Sert Karşı
Davranmak |
Yüce Allah: "Ey
peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı sert
davran"[Tevbe 73] buyurmaktadır. Yine: "Ey inananlar! Yakınınızda
bulunan kafirlerle savaşın. Sizi kendilerine karşı sert bulsunlar"[Tevbe
123] buyurmaktadır. Yine: "Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de
düşmanınız olanları dost edinmeyin. Onlar, size gelen gerçeği inkar etmişken,
onlara sevgi gösteriyorsunuz; oysa onlar, Rabbiniz olan Allah'a inandığınızdan
Ötürü sizi ve Peygamber'i yurdunuzdan çıkarıyorlar. Eğer sizler Benim yolumda
savaşmak ve rızamı kazanmak için çıkmışsanız onlara nasıl sevgi gÖsterirsiniz?
Ben, sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. İçinizden onlara
sevgi gÖsteren kimse, şüphesiz doğru yoldan sapmıştır''[Mumtehine 1]
buyurmaktadır. Yine Yüce Allah: "Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih
ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim
onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir''[Tevbe 23]
buyurmaktadır. Yine Yüce Allah: "Müminler, müminleri bırakıp kafirleri
dost edinmesinler; kim böyle yaparsa Allah katında bir değeri yoktur, ancak,
onlardan sakınmanız hali müstesnadır. Allah sizi Kendisiyle korkutur, dÖnüş
Allah'adır''[Al-i İmran 28] buyurmaktadır.
Yüce Allah'ın Kitab'ında
zikrettiğimiz konu hakkında bu manada başka ayetler de bulunmaktadır.
Halimi der ki: "Bu
ayetler Müslüman kişinin, kafir kişi, babası veya oğlu veya kardeşi olsa dahi
onunla dostluk kuramayacağının, müslümanla olduğu gibi onunla bir arada
olamayacağının delilidir." Halimi bu konuda uzun uzun açıklamalar yaptı.
Bundan daha fazlasını da Kitabu's-Sünen'de zikrettik.
8925- Abdullah der ki: Ey
peygamber! Kafirlere ve münafiklara karşı cihad et ve onlara karşı sert
davran"[Tevbe 73] ayeti nazil olduğu zaman Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), kafir ile münafıklarla eliyle, gücü yetmezse diliyle
mücadele etmesi emredildi. Buna da gücü yetmediği takdirde kalbiyle, onlara
karşı suratını ekşiterek karşı çıkması istenildi."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Cerir, Tefsir (10/183).
8926- Hz. Ali'nin katibi
UbeyduHah b. Raf}' der ki: Hz. Ali'nin şöyle dediğini işittim: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), beni, Zübeyr'i ve Mikdad'ı göndererek:
"Gidin, Hah bahçesine yetiştiğinizde kendisinde bir mektup bulunan ve deve
ile yolculuk eden bir kadın göreceksiniz. O mektubu alıp bana getirin"
buyurdu. Biz yola çıktık ve o bahçeye yetiştik. Bir de baktık ki deve ile
yolculuk eden kadın orada. Ona: "Mektubu çıkar!" dediğimizde, kadın:
"Bende mektup yoktur" dedi. Ona: "Ya mektubu çıkarırsın ya da
elbiselerini çıkarırsın" dediğimizde mektubu saç örgülerinin arasından
çıkardı. Mektubu alıp Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdik.
Bir de baktık ki, mektup Hitib b. Ebi Balta'a tarafından Mekke müşriklerine
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bazı haberlerini vermek üzere
yazılmış. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey
Hatibi Bu da nedir?" diye sorunca, Hitib: "Ey Allah'ın Resulü!
Hakkımda (hüküm vermek için) acele etme. Ben Kureyş'e sığıntı olarak gelip
yerleşen biriyim. Ben gerçek bir Kureyşli değilim. Seninle beraber olan
muhacirlerin Mekke'de akrabalarını ve ailelerini koruyacak akrabaları vardır.
Benim onlarla bir akrabalık bağım yoktu. Ben de akrabalarımı korumaları için
onlara öyle bir iyilikte bulunmak istedim. Bunu kafir olduğumdan veya dinimden
döndüğümden dolayı yapmadım. Müslümanlıktan sonra da küfre razı olacak
değilim" dedi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Bu kişi doğru söylemektedir" buyurdu. Ömer b. el-Hattab: "Ey
Allah'ın Resulü! Bırak da bu münafığın boynunu vurayım" deyince, Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Bu kişi Bedir'de
bulunmuştur. Nereden bilirsin ki, belki de Allah, Bedir'de bulunanlara muttali
olmuş ve: ''Dilediğinizi yapm, ben sizi affettim'' buyurmuştur." Bunun
üzerine: ''Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost
edinmeyin"[Mumtehine 1] ayeti indi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Şafii, Müsned (sh. 316), el-Vahidi, Esbabu'n-Nüzul (sh. 448, 449)
ve Beyhaki, Sünen (9/146).
8927- Ali b. Ebi Talib'in
katibi Ubeydullah b. Rafı' anlatıyor: Hz. Ali'nin şöyle dediğini işittim:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), beni (Hah bahçesine) gönderdi."
Sonrasında ravi bir önceki hadisi aktardı. Ancak rivayetinde: "Mekke'de
ailelerini ve mallarını koruyacak akrabaları vardır. Benim onlarla bir
akrabalık bağım yoktur. Ben de akrabalarımı korumaları için onlara öyle bir
iyilikte bulunmak istedim. Bunu kafır olduğumdan veya dinimden döndüğümden
dolayı yapmadım" demiş ve hadisin devamını aktarmıştır. Hadisin sonunda da
şöyle geçer: Amr b. Dinar: "Bu ayet yani: ''Ey inananlar! Benim de
düşmanım, sizin de düşmanınız olanları dost edinmeyin''[Mumtehine 1] ayeti bu
kişi hakkında indi" dedi."
Ravileri güvenilirdir.
Süfyan der ki: "Bu
söz hadisin bir parçası mıdır, yoksa Amr b. Dinar'ın kendi sözü müdür,
bilmiyorum."
Buhari bunu Sahih'te
Humeydi kanalıyla ve Müslim bunu İbn Ebi Amr kanalıyla; bir başkası da Süfyan
kanalıyla rivayet ettiler. - Buhari, Tefsir (6/60). - Müslim 2/1941, 1942
(161).
8928- Cerir b. Abdillah
el-Beceli'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Müşriklerin arasında ikamet eden her kişi'den zimmet beri olur.''
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Taberani, M. el-Kebir2/302, 303 (2261, 262) ve Beyhaki, Sünen (9/13).
8929- Cerir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Haysem kabilesine (baskın
yapmak üzere) bir müfreze gönderdi. O kabileden bazı kimseler (Müslümanlardan
korunmak için) secde etseler de bu durum onları öldürmeyi daha da hızlandırdı.
Bu durum Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ulaşınca onlardan her
biri için yarım diyet ödenmesini emretti ve: "Ben müşrikler arasında
ikamet eden her Müslümandan uzağım" buyurdu. Oradakiler: "Ey Allah'ın
Resulü! Niçin?" diye sorunca: "(Müslümanlarla müşriklerin) ateşleri
birbirini görmesin (diye)" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır
ve has en bir hadistir. Ebu Davud 3/104 (2645), Tirmizi 4/155 (1604), Nesai,
kasame (S/36) ve Beyhaki, Sünen (S/131).
8930- Ezher b. Raşid
anlatıyor: İnsanlar Enes b. Malik'in yanına gider ve Enes kendilerine bir
şeyler anlatırdı. Anlatılanı anlamayınca da Hasan'a gelip duyduklarını
anlatırlar ve Hasan onlara duyduklarının açıklamasını yapardı. Bir gün Enes b.
Malik onlara Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüzüklerinize
Arapça nakış (yazt) işlemeyin ve müşriklerin ateşleriyle aydınlanmayın"
buyurduğunu söyledi. Yine bunu anlamayıp Hasan'a gittiler ve: "Enes bize
bir şeyler anlattı ama biz onu anlamadık" dediler. Hasan: "Enes size
ne anlattı?" deyince: "Bize, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): ''Yüzüklerinize Arapça nakış işlemeyin ve müşriklerin ateşleriyle
aydınlanmayın'' buyurduğunu söyledi" dediler. Bunun üzerine Hasan şu karşılığı
verdi: "Yüzüklerinize Arapça nakış işlemeyin" buyruğu, yüzüklerinize
Muhammed yazısını işlemeyin manasındadır. ''Müşriklerin ateşleriyle
aydınlanmayın'' buyruğu da hiçbir halinizi müşriklerle istişare etmeyin
manasındadır." Sonra Hasan: "Yüce Allah'ın: ''Sizden olmayanlardan
hiçbir sırdaş edinmeyin''[AI-i İmran 118] ayeti bunu doğrulamaktadır"
dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Nesai, zine (8/176, 177).
8931- Behz b. Hakim b.
Muaviye, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) geldim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Vallahi sana gelmeden önce
elimin parmakları sayısınca sana ve dinine tabi olmayacağıma dair yemin
etmiştim. Yüce Allah ve Resulü'nün öğrettikleri dışında bir şey bilmeyen biri
olarak yanına geldim. Allah adına sana soruyorum! Rabbin seni bizlere ne ile
gönderdi?" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana:
"Otur!" dedikten sonra: "Beni islam'la gönderdi" buyurdu.
Ona: "İslam'ın göstergeleri nedir?" diye sorduğumda şöyle buyurdu:
"Allah'tan başka ilah olmadığına, Muhammed'in Allah'ın ResuIü olduğuna
şahadet etmen, namazı kılman, zekatı vermen ve şirkten uzak durmandır.
Bilmelisin ki müslümanın diğer müslümana zarar vermesi haramdır; aksine onlar
birbirlerine yardım eden kardeşler gibidirler. Yüce Allah, Müslüman olduktan
sonra müşrik olan kişinin amellerini kabul etmez. lira Allah (kıyamet gününde)
beni çağırıp: ''Kullarıma tebliği yaptın mı?'' diye soracak. Burada bulunanlar
anlattıklarımı burada bulunmayanlara ulaştırsın. Kıyamet gününde ağızlarınız
bağlı bir şekilde hesaba çekileceksiniz. Kişinin ilk önce bacakları ve elleri
hesaba çekilecektir." Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Dinimiz bu
mudur?" diye sorduğumda: "Evet, budur' bunları her nerede ifa edersen
geçerli olur. Kıyamet gününde de kiminiz yüzüstü sürünerek, kiminiz yürüyerek,
kiminiz de binek üzerinde huzura çıkacaksınız" buyurdu.
Tahric: İsnadında
tanımadığım Hakim'in hocası vardır ve hasen bir hadistir. Nesal, zekat (5/82)
ve İbn Mace 2/248 (2536).
8932- Ali b. Ebi Talib
der ki: Bir adamın müşrik olan anne babasına bağışlanma dilediğini duyduğumda
ona: "Müşrik oldukları halde onlara niçin bağışlanma diliyorsun?"
dedim. Adam: "Ama Hz. İbrahim de babası için bağışlanma dilememiş
miydi?" karşılığım verdi. Bunun üzerine: "İbrahim'in babası için af
dilemesi, sadece ona verdiği sözden dolayı idi"[Tevbe 114] ayeti nazil
oldu.
İsnadı hasendir, ancak
mevkuf bir hadistir.
8933- Hz. Ali der ki: Bir
adamın müşrik olan anne babasına bağışlanma dilediğini duyduğumda ona:
"Müşrik oldukları halde onlara bağışlanma mı diliyorsun?" dedim.
Adam: "Ama Hz. İbrahim de babası için bağışlanma dilememiş miydi?"
karşılığını verdi. Bunu Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
anlattığımda: "Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile
olsalar müşrikler için mağfiret dilemek Peygamber'e ve müminlere
yaraşmaz''[Tevbe 113] ayeti nazil oldu.
Başka yerlerde bu ayetin
nüzül sebebi hakei diğer rivayetleri de zikrettik.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizı 5/281 (3101) ve Nesai, cenaiz (4/91).
8934- Süleyman
bildiriyor: Haris b. Muaviye, Ömer b. el-Hattab'ın yanına gelince, Ömer:
"Şam halkını nasıl bir vaziyette bıraktın?" diye sordu. Haris b.
Muaviye onların durumunu anlatınca, Ömer, Allah'a hamd etti ve: "Sanırım
onlarla birlikte oturmaktasınız" dedi. Haris: "Hayır, (oturmuyoruz)
ey müminlerin emiri!" deyince: "Eğer onlarla oturursanız onlarla yer
ve onlarla içersiniz. Böyle yapmadığınız sürece hayır içinde olursunuz"
karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı ceyyiddir.
Hafız, el-İsabe (1/290).
8935- Said b. Cübeyr der
ki: Dört şey vardır ki bunlar kabalıktan sayılır.
Bunlardan biri, kişinin
mescide girip ön taraf(t)a (yer olduğu halde) ilerlemeyip de arka tarafta namaz
kılması; biri, kişinin namaz kılan kimsenin önünden geçmesi; biri, kişinin namazını
bitirmeden önce yüzünü ( mesh etmesi; bir diğeri de, kişinin dininden başka bir
dine mensup kişiyle yemek yemesidir.
İsnadı hasendir.
8936- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yolda müşriklerle karşılaştığınız zaman öncelikle siz selam vermeyin ve
onları yolun en dar kısmından geçmek zorunda bırakın" buyurmuştur.
Müslim bunu SahiHte Sevri
ve başkası kanalıyla rivayet etti.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. - Müslim (2/1707).
8937- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Müminden başkasını
dost edinme ve yemeğini (Allah'tan hakkıyla korkan) takva sahibi kimseden
başkası yemesin" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Davud 5/167 (4832).
8938- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yemeğini (Allah'tan hakkıyla korkan) takva sahibi kimseden başkası
yemesin ve Müminden başkasını dost edinme" buyurmuştur.
Tahric: İsnadında meçhul
bir ravi vardır. Tayalisi, Müsned (sh. 294), Ahmed, Müsned (3/38), Darimi,
Sünen (sh. 499), Beyhaki, el-Edebu'l-Müfred (309) ve İbn Hibban, Sahih (1/383).
8939- İyad el-Eş'ari
bildiriyor: Ebu Musa'nın Hıristiyan bir katibi vardı ve Ömer bu katibi çok
beğenmişti. Ebu Musa şöyle devam etti: Ömer'e: "Bu Hıristiyandır"
dediğimde, Ömer beni azarlayıp baldırıma vurarak: "Onu dışarı
çıkarın" dedi ve: "Ey inananlar! Benim de düşmanım, sizin de
düşmanınız olanları dost edinmeyin"[Mümtehine 1] ayetini okudu. Sonra da:
'Yahudi ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdırlar.
Sizden kim onları dost edinirse, kuşkusuz o da onlardandır. şüphesiz Allah,
zalimler topluluğunu doğruya iletmez"[Maide 51] ayetini okudu.
Ebu Musa: "ValIahi ben
onu dost edinmedim. O sadece benim katib( idi" deyince, Ömer:
"Müslümanlar arasında senin için katiplik edecek bir' , bulamadın mı?
Allah onları (rahmetinden) uzaklaştırmışken sen yakınlaştırma. Onlar Allah'a
ihanet etmişken sen onlara güvenme. Allah onları zelil kılmışken sen onları
üstün tutma" karşılığını verdi. Bunun üzerine Ebu Musa onu katiplikten
azletti.
Tahric: İsnadı hasendir,
Beyhaki, Sünen (10/127).
8940- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Allah'ın düşmanları olan Yahudilerden ve Hıristiyanlardan
toplanma günleri olan bayram günlerinde uzak durun. O gün onların üzerine gazap
iner. O gazaptan size bir şey isabet etmesinden korkarım. Siz onların iç
yüzlerini bilemezsiniz ve huylarınız onların huylarına döner."
İsnadı zayıftır.
8941- Ömer b. el-Hattab
der ki: "Acemlerle kati olarak bir arada olmaktan sakının. Bayram
günlerinde onlarla alışveriş yapmak için yanlarına girmekten de sakının. Zira o
gün onların üzerine gazap inmektedir."
İsnadı zayıftır.
Abdullah b. Amr b. el-As
kanalıyla bize bildirilene göre (Ömer) şöyle demiştir: "Kim Acem
beldesinde yetişip onların nevruz bayramlarını ve şenliklerini kutlayarak
ölünceye kadar onlara benzerse kıyamet gününde onlarla birlikte haşrolur."
Bunu Kitabu's-Sünen'de,
Cizye bölümünün sonunda isnadını zikrettik.
8942- Hassan b. Kureyb'in
bildirdiğine göre Ali b. Ebi Talib: "Kötü konuşan ve onu dinleyen kimse
günahta eşittir" derdi.
İsnadı hasendir.
8943- İbn Ömer:
"Gücünüz yettiğince şerden kaçın" demiştir.
İsnadı zayıftır.
Kitabu's-Sünen'de,
ihtiyaç sahipleri olmaları halinde akrabalık bağlarından dolayı onlara
harcamada bulunmanın, hastalıklarında belki Müslüman olurlar ümidiyle onları
ziyaret etmenin, akrabalarından olan bir kişinin ölmesi halinde onu tekfin
etmenin, onu defnetmenin ve kendisinde emeği olan kişiyi mükafatlandırmanın
ruhsatını zikrettik. Konu daha da uzamasın diye burada aynı şeyleri tekrar
etmedik.
8944- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Cibril bana: ''Ey Muhammed! Rabbinin rahmetine nail olur da bağışlanır
korkusuyla bir elimle Firavun'u suya batırmamı ve ağzma çamur tıkamamı
görmeliydin'' dedi,"
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Cerir, Tefsır (11/163) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (4/387),
8945- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Cibrıl,
Firavun'un ağzma: ''La ilahe illallah'' der korkusuyla çamur tıkamaya
çalıştı" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Tirmizi 5/287 (3107).
8946- Ata b. es-Saib ve
Said b. Cübeyr'in, İbn Abbas'talh. birinin veya her ikisinin de merfü olarak
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Firavun: ''La ilahe illallah'' dediği zaman, Allah'ın rahmetine nail olur
(da bağışlanır) korkusuyla Cibrıl gelip ağzını toprakla doldurdu, ..
Tahric: İsnadı sahihtir.
Tirmizi 5/287, 288 (3108),
Ebu Davud bunu her ikisi
kanalıyla şüphe etmeksizin Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
dayandırınıştır.
8947- Şu'be bir önceki
hadisin aynısını şu ifadelerle aktarmıştır: "Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) şöyle buyurdu: "Cibrıl, bana: ''Rabbinin rahmetine nail olur
(da bağışlanır) korkusuyla deniz çamurundan alıp Firavun'un ağzına tıkamamı
görmeliydin'' dedi. ''
Tahric: İsnadı sahihtir. Tayalisi,
Müsned (sh. 341).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: