İmamların (Liderlerin) Özellikleri |
Halimi der ki: "Bir
kişinin imam olabilmesinin ilk şartı Kureyşli olmasıdır.''- Halimi, el-Minhac (3/151).
6968- Abdullah b.
Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Müslümanlardan iki
kişi bulunduğu sürece yönetim işi Kureyşlilerde kalır" buyurmuştur.
Buhari ile Müslim, Ahmed
b. Yunus'tan rivayet ettiler.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Buhari, ahkam (8/105) ile menakib (4/155) ve Müslim, imaret (4).
6969- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanlar -sanırım yönetim konusunda- KureyŞ'e tabidirler. Diğer müslümanlar
Kureyş müslümanlarına, kafirler de Kureyş kafirlerine tabi olurlar. "
Her iki kanalın lafzı
birdir. Ancak Alevi rivayet ederken "Sanırım yönetim konusunda"
lafzını zikretmez.
Müslim, Sahih'de Muhammed
b. Rafi' kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etti. - Müslim, imaret (ı) .
Halimi der ki: ''...
ikincisi dini hükümleri bilen biri olmalıdır. insanlara namaz kıldırdığı zaman
namazı tekrar etmeyi gerektirecek durumlardan uzak olmalıdır. Zekatları toplarken
zekat alma vakti, miktarı, masrafları, zekatı alınacak ve alınmayacak mallar
konusunda cehaletle suçlanamayacak bir şekilde bu konuda bilgi sahibi olması
gerekir. insanlar arasında hükmederken hasımlar arasında nihai hüküm
verebilmeli ve aynı konudaki hükmü bilmeyenler için verdiği hüküm emsal teşkil
edebilmelidir. Müslümanlarla birlikte Allah yolunda cihat etmeli, cihada
hazırlanmasında, çıkışında, düşmanla karşılaşmasında, müşriklerden elde
edilecek ganimetler ve bunların paylaştırılması konusunda tenkit edilemeyecek
şekilde bilgi sahibi olmalı, askerlerin bezginliğine, zayıflamasına ve aksi
davranışlarda bulunmasına sebep olacak hareketlerden uzak durup bu şekilde yol
alabilmelidir. Kendisine taşınan ve cezayı gerektiren davalarda suçsuz olanı cezalandırmayacak,
suçlu olandan da cezayı düşürmeyecek şekilde hüküm verebilmelidir. Çocukları,
delileri, gurbette olanları gözetip haklarını korumalı, bu yönde tenkide ve
fesada yol açacak tutumlardan uzak durmalıdır."- Halimi, el-Minhac
(3/151-155).
Halim): "Üçüncüsü,
dini hayatında, insanlarla ilişkilerinde adil ve tutarlı biri olmalıdır"
dedikten sonra konuyu açar ve bunun şartlarını dile getirip şöyle devam eder:
"imamlık (halifelik) şartlarını taşıyan kişi bir önceki halife tarafından
atanmamış ve tayin edilmemişse ve halife olması müslümanların seçimini
gerektirirse, böylesi bir durumda bana göre en uygun olanı, içlerinden biri
insanlar arasında hüküm verebilecek kadar alim olan, müslümanlardan adil
görülen kırk kişi, uzun tetkik ve araştırmalar sonucu onun imam olması
konusunda görüş birliğine varırlarsa halifeliğinin sabit olacağıdır. Diğer
müslümanların da ona itaat etmesi vacip olur.
Bu görüş de
Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sonra ashabın Ebu Bekr'in namaz
imamlığı da dahil olmak üzere genel manada imamlığı konusunda görüş birliğine
varmalarına dayanmaktadır. Cemaati gerektiren namaz da Cuma namazıdır. Cuma
namazının kılınabilmesi için en az kırk kişinin bulunması gerektiği de
delillerle sabittir. Bu kırk kişiden biri imam olup namazı kıldırır, diğerleri
de ona tabi olur. Bundan dolayı imamı (halifeyi) seçecek kişi sayısının da kırk
kişi olması gerektiğini söylüyoruz. Bu kırk kişiden biri, insanlar arasında
hüküm verebilecek düzeyde alim biri olmalıdır ki imamın seçimi konusunda içtihat
ve tetkiklerde bulunacak kişi budur. Bu kişi bu yöndeki görüşlerini diğerlerine
sunar, onlar da bu konuda ona tabi olurlar." Halimi sonrasında bu konuyu
detaylıca açıklar. - Halimi) el-Minhac (3/155-157).
Hocamız Ebu'I-Hasan
el-Eş'ari ise Ehlu'l-Hal ve'l-Akd'dan olan birinin kendisinden başka birini
imam olarak seçmesi durumunda imamlığın seçtiği kişinin olacağı ve diğerlerine
de ona itaat etmesi gerektiği görüşündedir. Arkadaşlarımız bunu açıklarken de
şöyle demişlerdir: "Bu konuda görüş birliği yoksa ve ihtiyaç bir imamın
seçilmesini zaruri kılıyorsa, seçilecek kişi gerekli şartları taşıdıktan sonra
görüş birliğinin olup olmadığına itibar edilmez. Sahabiler de Ebu Bekr'i imam
olarak seçip ona biat ederken görüş birliğinin oluşmasına itibar etmemişler,
Ehlu'l-Hal ve'l-Akd'dan biri olan bir kişinin onu seçmesiyle ona biatı gerekli
görmüşlerdir. Gerekli durumlarda görüş birliği şartı aranmıyor ve sayıya itibar
edilmiyorsa bu durumda imamı seçmek için gerekli kişi sayısı asgari olarak bir
kişidir. Doğrusunu da Allah bilir."
Beyhaki der ki:
es-Sünenü'l-Kübra'da Ehlu'l-Bağy ve başka başlıklar altında delil olarak bu
konu içinde zikredilen bazı hadis, rivayet ve asarı da zikretmiştik.
Ümmet içinde tefrikaya
sebep olacağı için de aynı zamanda iki imam birden tayin edilemez.
6970- Ebu Said
el-Hudri'den naklen bize bildirildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "iki halifeye biat edildiği zaman sonradan çıkan halifeyi
öldürün" buyurmuştur.
İsnadı sahihtir.
Müslim, Sahih'de Vehb b.
Bakiyye kanalıyla Halid'den rivayet etti. - Müslim, imaret (61).
6971- Bilal b. Sa'd,
babasından bildiriyor: "Ey Allah'ın Resulü! Senden sonraki halifenin bizim
üzerimizdeki hakkı nedir?" diye sorulunca: "Adaletle hükmettiği, adil
davrandığı ve isteyene merhamet ettiği sürece sizin üzerinizde benim hakkım ne
ise odur" buyurdu.
Tahric: İlk kanalın
isnadı zayıf, ikincisi ise hasendir. Buhari, Tarih (2/2/46) ve Taberani, M.
el-Kebir 6/55 (5461) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (5/232).
İbn Abdan'ın rivayeti
ise şöyledir: "Ey Allah'ın Resulü! Senden sonraki halifenin bizim
üzerimizdeki hakkı nedir?" diye sorduğumuzda: "isteyene merhamet
ettiği, adil davrandığı ve (ganimetteki) taksimatı adaletle yaptığı sürece
sizin üzerinizde benim hakkım ne ise odur" buyurdu.
Buhari'nin dediğine göre
Sa'd, İbn Temim el-Eş'ari eş-Şami'dir.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
Adil İmam ve Zalim
Valiler (Yöneticiler)