Ulul-Emre itaat ile ilgili Hususlar |
Halimi der ki:
"Yüce Allah: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin
ve sizden olan ulu'l-emre de"[Nisa 59] buyurmuştur. Ancak Ulul-Emr'in
kimler olduğu konusunda ihtilaf edilmiştir. Bunların ordu komutanları olduğunu
söyleyenler olduğu gibi alimler olduğunu söyleyenler de vardır. Her ikisi
olması da muhtemeldir. Ancak bundan kastın ordu komutanları olması daha
uygundur. Zira Zul-Emr, emir sahibi olan kişi anlamındadır." Sonrasında
Halimi bu konuyu detaylıca anlatır. - Halimi, el-Minhac (3/148-149).
Beyhaki der ki: "Bu
ayetin nüzul sebebi konusunda rivayet edilen hadis de bundan kastın yöneticiler
olduğuna delildir."
6963- İbn Cüreyc
bildiriyor: "Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e itaat edin
ve sizden olan ulu'l-emre de ... ''[Nisa 59] ayeti, Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) tarafından bir birliğin komutanı olarak gönderilen Abdullah
b. Huzafe b. Kays b. Adiy es-Sehmi hakkında nazil oldu."
İsnadı sahihtir.
Aynısını bana Ya'la b.
Müslim, Said b. Cübeyr kanalıyla İbn Abbas'tan rivayet etmiştir.
Müslim, Harun b.
Abdillah'tan ve Buhari, Sadaka b. el-Fadl kanalıyla Haccac'tan rivayet etti. -
Müslim, imaret (31). - Buhari, tefsir (S/lBO).
6964- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bana itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Bana karşı çıkan Allah'a karşı
çıkmış olur. Emırime (komutanıma) itaat eden bana itaat etmiş olur. Emırime
karşı çıkan da bana karşı çıkmış olur."
Müslim, Muhammed b.
Rafi' kanalıyla Abdurrezzak'tan rivayet etti.- Müslim, imaret (32, 33) ve
Buhari, ahkam (B/104).
6965- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Başı kuru üzüm tanesi gibi olan bir Habeşli başınıza getirilse dahi
emirlerini dinleyip itaat edin."
İsnadı sahihtir.
6966- Ebu Zer der ki:
"Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana üç öğütte bulundu.
Başımızdaki, organları kesik bir köle olsa dahi emirlerini dinleyip itaat
etmemi öğütledi. Yine çorba yaptığım zaman suyunu fazla tutmamı, sonra yakın
komşularımdan birini bulup bu çorbadan ona ikram etmemi öğütledi."
Müslim, Şu'be'den
rivayet ettİ. - Müslim, imaret (36) ile birr (143) .
6967- Ebu Umame der ki:
ResuluHalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Veda haccında Ced'a isimli
devesinin üzerinde hutbe vermesine şalıit oldum. İnsanlar kendisini iyice
işitsin diye üzenginin üzerinde duruyordu. Sesini uzatarak: "Beni duyuyor
musunuz?" diye seslenince, insanların içinden biri: "Bize ne
söyleyeceksin?" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Rabbinize ibadet edin, beş vakit namazlarınızı kılın. Ramazan orucunu
tutun ve mallarınızın zekatını verin. BaşInızda bulunan yöneticiye de itaat
edin ki Rabbinizin cennetine giresiniz" buyurdu.
Ebu Yahya der ki:
"Ey Ebu Umame! O zaman sen kaç yaşlarındaydıri?" diye sorduğumda:
"O zamanlar otuz yaşlarındaydım ve Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yaklaşabilmek için deveyi itebilecek kadar güçlüydüm" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 2/516 (616).
Beyhaki der ki: Bu
konuda temel esas, Allah'a itaattir. Allah'a itaat farz olduğu için kullarının
başına bir görevle geçirilen kişilere de itaat etmek farzdır. Bunlar da
Allah'ın elçileridir. Bu manada Yüce Allah tarafından görevlendirilen elçilere
itaat etmek farz ise peygamberlerin de bir konuda görevlendirdiği kişiye itaat
etmek farzdır. Böylesi bir kişi halife olabilir, vali olabilir, kadı olabilir,
zekat memuru olabilir, başka biri olabilir.
Bunlardan herhangi
birine itaat nasıl bir görev ise bunlardan herhangi birinin ümmeti ilgilendiren
bir konuda görevlendireceği kişiye itaat etmek de bir görevdir. Bunlardan her
biri de görevlendirildiği konuda kendisini görevlendiren ve bir üstü olan
kişiye itaat ederek sonunda üstünde herhangi bir amir bulunmayan ve alemlerin
Rabbi olan Allah'a itaat gerçekleşir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
hayattayken ona itaat edilecektir. Ancak vefat edip de kendisinden sonra
müslümanların başına kimin geçeceğini tayin etmemişse ümmet içinde akıl sahibi
olan kişilerin bu makama bir imam seçmeleri gerekir. Bu imam da yönetim
konusunda Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) makamında durur ve
hükümlerini uygular.
Zira Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendine bir halife seçmeden vefat ettiği zaman
seçilecek halife hayattayken onu temsil eden kişi gibidir. Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) hayattayken uzak bölgeler için her zaman bir emir
tayin etmiş veya bir kadı atamıştır. Bunu yapmamışsa da bölge insanları
kendilerine bir emir seçmişledir. Bu da bize göstermektedir ki Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yönetici atamadığı her bir topluluğun,
Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem) makamında durup hükümlerini icra
edecek birini seçmeleri gerekmektedir. Halimi konuyu bu şekilde işler ve
detaylı bir şekilde açıklar." - Bkz: Halimi, el-Minhac (3/148-150) .
Arkadaşlarımızdan
başkaları ise sahabenin icmasıyla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
vefatından sonra bir imamın tayin edilmesinin şer'an farz olduğunu söylemişlerdir.
Kitabu'l-fadail'de bu yöndeki rivayetleri zikretmiştik.
ibn Ömer'den naklen bize
bildirildiğine göre Hz. Ömer'e: "Yerine halife tayin etmeyecek
misin?" denilince: "Şayet halife seçmezsem benden daha hayırlı biri
olan Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de aynısını yapmıştı. Size bir
halife seçersem de benden daha hayırlı biri olan Ebu Bekr de yerine halife
tayin etmişti" karşılığını vermiştir.
- Buhari, ahkam (8/126) ve
Müslim, imaret (11,12).
Şakık b. Seleme'den
naklen bize bildirildiğine göre Hz. Ali'ye: "Bize senden sonrası için bir
halife tayin et" denilince: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
kendisinden sonrası için bir halife tayin etmedi ki ben tayin edeyim. Ancak
Yüce Allah insanlara hayır dilerse Peygamber'inden (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sonra nasıl onları hayırlı birinin etrafında bir araya getirdiyse
benden sonra da hayırlı birinin etrafında bir araya getirecektir"
karşılığını vermiştir. - Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (8/149) ve Hakim, Müstedrek
(3/79).
Bu da bize Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kendisinden sonrası için bir lider tayin
etmediğini göstermektedir ki zaten böylesi biri çıkmamış ve insanlar arasında
konuşulmamıştır. Zira böylesi biri mevcut olsaydı kıble, namaz gibi herkesi
ilgilendiren konular gibi insanlar tarafından bilinirdi. Böylesi bir imam için
ortada herhangi bir nas olmadığı için ashabdan söz sahibi olanlar, hastalığı
sırasında Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müslümanlara namazı
kıldırması için Ebu Bekr'i imam seçmesini, hilafetine yönelik bir kanıt
saymışlardır. Bunun yanında Ebu Bekr'in bu işe yeterli olduğunu ve bu görevi
yerine getirmek için gerekli şartları taşıdığını da bilmekteydiler.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
İmamların
(Liderlerin) Özellikleri