Kalbin Mühürlenmesi veya Paslanması |
6808- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Mümin
bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta düşer. Şayet bu günahtan geri
döner, bağışlanma dileyip tövbe ederse kalbi arınıp temizlenir. Ancak aynı
günaha dönerse o siyah nokta tüm kalbini sarana dek arttırılır. Yüce Allah'ın,
''Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini
paslandırmıştır''[Mütaffifin 14] ayetinde bahsettiği pas da işte budur."
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 5/434 (3334) .
6809- Abdullah b. Mes'üd
der ki: "Kişi bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta düşer. Bir
günah daha işlediği zaman kalbine bir nokta daha düşer. Bu şekilde sonunda
kalbi siyah koyunun rengi gibi kara kesilir."
Tahric: Beyhaki'nin
hocasını tanımıyorum, diğer ravileri ise güvenilirdir. Ebu Nuaym, Zikru Ahbaru
Isbehan (2/165-166),
6810- Huzeyfe der ki:
"Kişi bir günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta düşer. Bir günah
daha işlediği zaman kalbine bir nokta daha düşer, Bu şekilde sonunda kalbi
(siyah) ben gibi olur.''
Başkası ise Muhammed b.
Ubeyd'den rivayet ederken: "Bu şekilde sonunda kalbi siyah koyunun rengi
gibi kara kesilir" lafzını kullanır.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (1/273) ve Ebu Davud, Zühd (276),
6811- Huzeyfe der ki:
"Kalp avuç içi gibi açıktır. Kişi günah işlediği zaman bu kalp kapanmaya
başlar. Bir daha günah işlediği zaman biraz daha kapanır. Günah işledikçe de
kapanmaya devam eder ve sonunda tamamen kapanıp üzerine mühür vurulur. Sonrasında
kişi hayırlı bir şey duyduğu zaman bu hayırlı şey kulağından girip kalbine
doğru iner, ancak kapalı olduğu için kalbine işleyemez. İşte, ''Hayır! Doğrusu
onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır'']Mutaffifin 14}
ayetinde ifade edilen budur."
Tahric: İsnadı hasendir.
Suyuti, ed•Dürrü/l•Mensur (8/446).
6812- İbrahim b. Edhem
der ki: "Müminin kalbi ayna gibi beyaz, temiz, pak ve parlaktır. Şeytan
günahla birlikte bu kalbe hangi yönden yaklaşırsa yaklaşsın baktığı zaman
aynaya bakıyormuş gibi kendi yüzünün yansımasını görür. Mümin bir günah
işlediği zaman bu kalbine siyah bir nokta düşer. Şayet bu günahı için tövbe
ederse bu siyah nokta silinip kalbi temizlenir. Ancak tövbe etmez ve günahları
ard arda işlemeye devam ederse siyah noktalar da kalbine ard arda düşer ve
sonunda kalbi kapkara olur. İşte, ''Hayır! Doğrusu onların işlem ek te
oldukları kalplerini paslandırmıştır''[Mutaffifin 14] ayetinde ifade edilen
budur. Kişi günahları ard arda işlediği zaman yavaş yavaş siyahlaşır. Sonunda
hiçbir öğüt bu kalbe işlemez olur. Allah'a tövbe etmesi halinde Allah bu
tövbesini kabul eder ve kalbi yine ayna gibi tertemiz olur.''
İsnadı ceyyiddir.
6813- İbn Ebi Necih
bildiriyor: Mücahid, "Hayır! Doğrusu onların işlemekte oldukları
kalplerini paslandırmıştır"[Mutaffifin 14] ayetini açıklarken şöyle
demiştir: "Günahlar kalbine işleyip sonunda onu çepeçevre sarar. ''Hayır!
Doğrusu onların işlemekte oldukları kalplerini paslandırmıştır''[Mutaffifin 14]
ayetinde geçen "Ran" ifadesinden de kasıt budur."
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Cerir, Tefsir (30/98).
6814- A'meş bildiriyor:
Mücahid bu ayeti açıklarken: "Öncekiler "......''[Mutaffifin 14]
ifadesinin mühür
anlamına geldiğini düşünürlerdi" demiştir.
Bir sonraki rivayet de
onun bu yöndeki açıklamalarından biridir.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Suyutl, Dürrü'l-Mensur (8/447).
6815- Mücahid der ki:
"Ran (pas), mühürden daha hafiftir. Mühür de kilitten daha hafiftir. En
ağın da kalbe kilit vurulmasıdır."
Tahric: İsnadı hasendir.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/447).
6816- Muhammed
Ebu'l-Cehm der ki: Yahya b. Ziyad el-Ferra, ''.......''[Mutaffifin 14] ayetini
açıklarken: "O kadar çok isyan edip günah işlediler ki sonunda bu günahlar
kalplerini sarmıştır. İşte ''Ran'' ifadesiyle kastedilen budur" demiştir.
Ravileri güvenilirdir.
6817- Abdullah b.
Abdirrahman b. Ebi Leyla bildiriyor: Huzeyfe'ye: "Ey Ebu Abdillah! İsrail
oğulları bir günde mi küfre girdiler?" diye sorulunca:
"Hayıd"
karşılığını verip şöyle devam etti: "Bir fitneye maruz bırakıldıklarında
bulaşmayı kabul etmediler. Ancak dövülerek buna zorlandıklarında fitneye
bulaştılar. Sonra öncekinden daha büyük bir fitneye maruz bırakıldıklarında:
''Buna asla bulaşmayız!'' deyip yine kabul etmediler. Yine dövülerek buna zorlandıklarında
sonunda fitneye bulaştılar. Bu şekilde kişinin gömleğini çıkarması gibi onlar
da dinlerinden çıktılar.''
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(1/278-279) .
Beyhaki der ki:
Arkadaşlarımız kalbin mühürlenmesi ile tabedilmesinin aynı anlamda olduğunu
söylemişlerdir. Bir günahtan dolayı da birinin kalbi tabedildiği zaman bir daha
asla ona tövbe etmez. Yüce Allah: "Küfre saplananlara gelince, onları
uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar"[Bakara 6]
buyurmuş ve onların iman etmeleri konusunda Peygamberinin {Sallallahu aleyhi ve
Sellem} ümidini kesmiştir. Bunun sebebini de: "Allah onların kalplerini ve
kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır''[Bakara 7]
şeklinde ifade etmiştir.
Burada mühür (hatm)den
kasıt bir şeyin içine herhangi bir şey girip karışmasın diye onu sıkıca
kapatmaktır. "Allah onların kalplerini mühürlemiştir"[Bakara 7]
buyruğu kalplerinin mühürlendiği anlamındadır ki mühürleme de kilitleme gibidir
ve kalplerinin artık hayır olan bir şeyi anlayıp algılamayacağı anlamındadır.
Ayette, imanın kalplerine ulaşmasına engel olan, kalpleri ile imandaki
doğruları görmeleri arasına perde çeken şeyin bu olduğunu belirtilmiştir. Bu da
kafirin kalbinin tabedildiğini ve içinde imanı barındırmayacağını bize
göstermektedir.
Yine: "İşte onlar,
Allah'ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği (kilitlediği)
kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta kendileridir''[Nahl 108] buyurmuş ve duyu
organları tabedilmiş (mühürlenmiş) kişinin aynı zamanda gafil olduğunu da belirtmiştir.
Böylesi bir kişinin de gafil olduğu konuda herhangi bir tercih yapması
beklenemez. Tab' da sözlükte kılıcın üzerini kaplayan kir ve pislik
anlamındadır. Sonradan kir ve pisliğe benzetilen günah, çirkin benzeri şeyler
için de bu kelime kullanılmaya başlanmıştır.
"Allah, inkarlarına
karşılık onların kalplerini mühürledi, onun için bunların ancak pek azı
inanır''[Nisa 155] ayetinde yapılan "pek azı" istisnası da ayetlerde
kıssaları anlatılan ve kalpleri mühürlenmemiş olan Yahudilerden bir topluluk hakkındadır.
Bu istisna iman etmeyecek olmalarına rağmen iman etmeleri emri üzerlerinden
düşmeyen kişiler için de söz konusu olabilir. Zira Yüce Allah "Onlar
inanmazlar''[Yunus 33] buyurarak kafirlerden bazı toplulukların iman
etmeyeceklerini bildirmiştir. Ancak yine de iman etmeleri emri onların
üzerinden kalkmış değildir.
Yine Hz. Nuh'a:
"Senin milletinden, inanmış olanlardan başkası inanmayacaktır"[Hud
36] diye vahyettiğini bildirmiştir. Bundan dolayı da tufanla onları boğmuştur.
Ancak yine de iman etme emrinin onların üzerinden düştüğünü söylemek doğru
olmaz. Yüce Allah, iblis'e lanet etmiş, bu şekilde iblis asla iman ve tövbe
etmeyecek biri olmuştur. Ancak yine de iman ve tövbe etme emrinin onun
üzerinden düştüğünü söylemek doğru olmaz. Kalbine mühür vurulmuş olan kişiler
için de aynı durum geçerlidir. Doğrusunu da Allah bilir. HalımI'nin ve başka
alimlerin bu konuda söyledikleri bu yöndedir.
6818- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Mühür Yüce Allah'ın Arş'ının ayağında asılıdır. Kişi
başkalarının onurunu çiğnediği, -Ravi İbn Yusuf şu eklemeyi de yapar:- günah
işlediği ve Yüce Allah'a karşı günahlarda cüretkar davrandığı zaman bu mühür
gönderilir ve kişinin kalbine vurulur. Bu şekilde kişi artık hiçbir şeyi
düşünemez olur. ''
İbn Yusuf bunu:
"Onların kalplerine vurulur. Bu şekilde artık hiçbir şeyi düşünemez
olurlar" lafzıyla rivayet etmiştir.
Süleyman b. Müslim
el-Haşşah bunu rivayette tek kalmıştır ve rivayette güçlü biri değildir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (3/1134), İbn Hibban, el-Mecruhin (1/329) ve Deylemi,
Müsnedü'l-Firdevs 2/463 (3980). Bak: İbn Hacer, el-Lisan (3/106) ve Zehebi,
Mizan (2/222),
6819- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Mühür, Arş'ın ayağında asılıdır. Kişi başkalarının onurunu
çiğnediği, günah işlediği ve Rabbine asi olduğu zaman Yüce Allah bu mührü
gönderir ve kişinin kalbine vurulur. Bu şekilde kişi artık hiçbir şeyi düşünemez
olur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ukayli, ed-Duafau'l- Kebir (2/139).
6820- Abdullah b. Amr b.
As'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Hicret iki şekilde olur. Biri, kötülüklerden uzaklaşmaktır.
Diğeri de, Allah ve Resulüne hicret etmektir. Tövbeler kabul edildiği müddetçe
hicret de sona ermez. Güneş batıdan doğmadıkça (kıyamet kopmadıkça) da edilen
tövbeler kabul görür. Güneş batıdan doğduğunda ise her kalbe içindekilerle
birlikte mühür vurulur ve artık insanlardan amel kabul edilmez. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (ı/ın), Taberani, M. el-Kebir 9/381 (895) ile M. elEvsat 1/69
(59) ve Bezzar, Müsned (2/304) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (5/250).
6821- Nevvas
el-Ensari'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yüce Allah örnek olarak size her iki tarafında duvar bulunan
dosdoğru bir yolu veriyor. Bu duvarın da açık olan kapıları ve kapıların da
perdeleri vardır. Bu yolun başında birisi: ''Ey insanlar' Bu yola girin ve bir
yere sapmadan yürüyün!'' diye seslenmektedir. Yolun üzerinde aynı şekilde bir
uyarıcı vardır. Yolda giden insanlardan biri duvardaki kapıların perdesini
aralamak istediği zaman yolun üst tarafında bulunan bu kişi: ''Sakın! Orayı
açma! Şayet açarsan içeriye girmek zorunda kalırsın!'' diye onu uyarır. Bu
örnekte dosdoğru yol islam'dır. Yolun kenarındaki duvarlar da Yüce Allah'ın
buyruklarıdır. Açık kapılar Yüce Allah'ın yasaklarıdır. Yolun başında insanları
uyaran kişi. Yüce Allah'ın Kitab'ıdır. Yolun üst tarafında durup insanları
uyaran kişi de her müslümanın kalbinde bulunan vicdandır ...
Lafız Hurfi'nin
lafzıdır.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 5/144 (2859) .
6822- Ebu Rafi' bildiriyor:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Müminin kaç (haya) perdesi
vardır?" diye sorulunca şöyle buyurdu: "Sayılamayacak kadar çoktur.
Ancak mümin bir günah işlediği zaman bu perdelerden biri yırtılır. Şayet bu
günah ma tövbe ederse yırtılan perde yanında dokuz perde ile birlikte geri
döner. Ancak tövbe etmezse perdeleri her bir günahla birlikte teker teker
yırtılır. Bu perdelerden geriye bir şey kalmadığı zaman Yüce Allah meleklerden
dilediklerine: ''Adem oğlu ayıplıyor. ama düzeltmeye çalışmıyor. Siz onu
kanatlarınızla örtün'' buyurur. Melekler emredildiği gibi yaparlar. Bu arada
kişi günahlarına tövbe ederse yırtılan tüm perdeler geri döner. Ancak tövbe
etmezse melekler ondan dolayı feryat etmeye başlarlar. Bunun üzerine Yüce
Allah: ''Onun yanından çekilin!'' buyurur. Melekler onu bıraktıklarında artık
hiçbir ayıbını gizleyemez hale gelir."
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Tevbe (77).
6823- Said b.
el-Müseyyeb der ki: "İnsanlar amellerini Yüce Allah'ın koruması altında
yaparlar. Yüce Allah bir kulun rezil olmasını dilediği zaman onu korumasından
çıkarır. Bu şekilde de ayıpları ortaya çıkar."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (2/166).
6824- Ebu Osman der ki:
"Günahta beş musibet, günahın kendisinden bile daha ağırdır. Birincisi,
Allah'ın kulunu korumasız bırakmasıdır. Bırakması dolayısıyla da kul isyan
etmiştir. Onu korusaydı kul isyan etmezdi. İkincisi, Allah'ın kulundan
dostlarının vasıflarını alıp düşmanlarının vasıflarını vermesidir. Üçüncüsü,
Allah'ın kuluna rahmet kapısını kapatıp ceza kapısını açmasıdır. Dördüncüsü,
kulun isyan ederken Allah'ın onu görmesidir. Beşincisi, Allah'ın huzurunda
durduğu zaman gelmiş geçmiş tüm günahlarının arz edilmesidir. İşte bu şekilde
bir günahın ortaya çıkardığı beş musibet bizatihi işlenen günahtan daha
ağırdır."
6825- Ebu İdris
el-Havlanı Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklen: "Yüce
Allah, kalbinde zerre hayır bulunan kulun onurunu çiğnetmez" demiştir.
Tahric: İsnadı
çokzayıftır. İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/547) ve Ebu Nuaym, Hilye (5/124).
6826- Hasane -ı Basri)
der ki: "Kişinin küçük de olsa yaptığı iyilik kalbinde nuru ve amelinde
gücü doğurur. Aynı şekilde kişinin küçük de olsa yaptığı ve basit gördüğü
kötülük kalbinde karanlığı ve amelinde zayıflığı doğurur."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/500).
6827- İbrahim b. Edhem
der ki: "Günahlar kişinin gücünü azaltırken, kalbini katılaştırır.
İyilikler de kişinin bedenine güç katıp kalbinde nura sebep olur.''
İsnadı ceyyiddir.
6828- Yahya b. Muaz der
ki: "Gözyaşları ancak kalplerin katılaşmasından dolayı kurur. Kalpler
ancak günahların çokluğundan dolayı katılaşır. Günahların çoğalması da
kusurların çoğalmasından dolayı olur."
6829- Ebu'l-Hüseyn
el-Müzeyyin der ki: "Günahtan sonra yine günah işlemek, ilk günahın
cezasıdır. İ yilikten sonra bir iyilik daha yapmak, ilk iyiliğin mükafatıdır.''
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Sülemi, Tabakatu's-Sufiyye (s. 382).
6830- Sehl b. Abdillah
der ki: "Cahil ölü gibidir. İnsanlar uykuda gibidir. Allah'a isyan eden
sarhoş gibidir. Günahta ısrar eden de helak olmuş demektir. "
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/190).
6831- Ebu Hafs der ki:
"Hummanın ölümün habercisi olması gibi günahlar da küfrün
habercisidir."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Sülemİ, Tabakatu's-Sufiyye (s. 116) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/229).
6832- Fudayl der ki:
"Eğer namaz kılamayıp oruç tutamıyorsan bil ki günahlarından
dolayıdır."
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Nuaym, Hilye (8/96).
6833- Abdullah b.
el-Mübarek der ki: Vuheyb b. el-Verd'e: "Allah'a isyan eden kişi, ibadetin
tadına varabilir mi?" diye sorulunca: "Varamaz! Günah işlemeyi
düşünen kişi bile tadına varamaz" dedi.
Tahric: İsnadında meçhul
ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (8/144) .
6834- Salih el-Muriy der
ki: Hasan (el-Basri) şöyle derdi: "Üç şeyde lezzet arayın! Bunlar namaz,
Kur'an (tilaveti) ve duadır. Şayet bu lezzete varırsanız bu üç şeye devam edin
ve bundan dolayı Allah'a hamdedin. Ancak bunlardaki lezzete varamazsanız, bilin
ki hayır kapıları yüzünüze kapanmıştır."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (6/171,10/146).
6835- Şuayb b. Harb der
ki: Ömer b. Zer şöyle dedi: "Ey günah işleyenler! Yüce Allah'ın size karşı
olan hilmine aldanmayın ve O'nun öfkesinden çekinin. Zira Yüce Allah: ''Bizi
öfkelendirince onlardan intikam aldık''[Zuhruf SS] buyurur.''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (S/111).
6836- Süleyman ed-Darani
der ki: "Bazıları Yüce Allah'ın katında değersiz oldukları için O'na isyan
etmişlerdir. Şayet yanında bir değer taşısalardı Yüce Allah günah işlemelerine
engel olurdu.''
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(9/261).
6837- Muhammed b. Kunase
der ki: Ömer b. Zer'in şöyle dediğini işittim: "Ey insanlar! Haram kıldığı
şeylerden uzak durarak Yüce Allah'ın makamına gerekli saygıyı gösterin! Zira
kendisine isyan edildiğinde cezasından emin olunamaz!"
Tahric: İsnadında
tanımadığım ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (S/111).
6838- Muhammed b. Yunus
der ki: Züheyr el-Babi'nin yanındayken adamın biri ona: "Ey Ebu
Abdirrahman! Bize nasihatin var mı?" diye sordu. Züheyr: "Dikkat et
de Yüce Allah canını sen gaflet içindeyken almasın" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbnu'l-Cevzı, Sifatu's-Safve (4/9).
6839- Mu'temir, babasından
(Ebu'l-Mu'temir Süleyman b. Tarhan) bildiriyor: "Bazen kişi bir günah
işler de sabahladığında bu günahın zilletini üzerinde taşıyor olur.''
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(3/31) .
6840- Said b. Cübeyr
bildiriyor: ibn Abbas: "Fakat insan önündekini yalanlamak
ister"[Kıyamet 5] ayetini açıklarken: "ilerde tövbe ederim diyerek
tövbesini hep erteler" demiştir. "Kıyamet günü ne zamanmış, diye
sorar"[Kıyamet 6] ayetini açıklarken de şöyle demiştir: "Kıyamet ne
zaman kopacak?" diye sorar. Yüce Allah da buna cevaben: "Gözün
kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman ...
''[Kıyamet 7-9] buyurmuştur."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (2/509) ve İbn Cerir, Tefsir (29/177i 179) Bak:
SuyUtı, Dürrü'l-Mensur (8/314).
6841- ikrime bildiriyor:
İbn Abbas, ''Helak ettiğimiz kasaba halkına da haramdır. Onlar geri
dönmezler''[Enbiya 95] ayetini açıklarken: "Artık tövbe edemezler,
anlamındadır" demiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Cerir, Tefsir (17/86).
6842- Ubeydullah b.
Şumayt der ki: "Kulun kalbi bir günah üzerinde ısrar ettiği sürece
amelleri havada asılı kalır. Tövbe etmemesi halinde de amelleri bu şekilde
asılı durur."
6843- Abdulaziz b. Ebi
Revvad der ki: "Allah'ın hilmini görüp aldanmaktan ve Allah'a karşı
gelmede ısrar etmekten Allah'a sığınırım."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (8/194).
6844- Abdullah b. Amr
bildiriyor: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), minberi üzerinde şöyle
buyurduğunu işittim: "Merhamet edin ki size de merhamet edilsin.
Bağışlayın ki siz de bağışlanasınız. Sözü işitip de dinlemeyenlere yazıklar
olsun! Yaptıklarının yanlış olduğunu bildikleri halde yanlışlarında ısrar
edenlere yazıklar olsunl''
İbn Abdan'ın rivayetinde
"Minberi üzerinde" lafzı yoktur. Diğer kısımlan ise aynıdır.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/165, 219), Hatib, Tarih (8/265-266), Buhari,
el-Edebu'l-Müfred (380) ve Abd b. Humeyd, el-Müntehab (320) Bak: Münziri,
et-Terğib (3/202).
6845- Ömer b. el-Hattiıb
der ki: "Daha ne zamana kadar hayvanların azarlanması gibi
azarlanacaksınız! Öğütçülerinizi bitkin düşürdünüz!"
lsnadında kopukluk
vardır.
6846- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah
bidatçi kişiler ile tövbe arasında engel koyar" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (6/2261), İbnu'l-Cevzi, İlel (1/138) ve İbn Ebi Asım, Sünne
(37) Bak: Münzirl, et-Terğib (1/25-26).
6847- Hz. Ömer bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Aişe'ye şöyle buyurdu: "Ey Aişe!
''Dinlerini parça parça edip guruplara ayrılanlar''[En'am 159] ayetinde
kastedilenler, bu ümmetin içinden bidat, heva ve dalalet ehli olanlardır. Ey
Aişe! Bu ümmetten, bidat, heva ve dalalet ehli olanlar dışındaki her günah
sahibi için tövbe vardır. Ey Aişe! Bunların ise tövbesi yoktur. Ben onlardan
beriyim ve onlar da benden beridir. ''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Taberani, M. es-Sağir (1/302), Ebu Nuaym, Hilye (4/137-138),
İbnu'lCevzi, İlel (1/136-137) ve Hakim et-Tirmizi, Nevadiru'I-Usul (s. 209)
Bak: Suyuti, Dürrü'lMensur (3/402).
6848- Başka bir kanalla
bir öncekinin aynısı: "Bidat ve heva ehli olanlar dışındaki her günah
sahibi için tövbe vardır. Bunların ise tövbesi yoktur" lafzıyla rivayet
edilmiştir.
İsnadı çok zayıftır.
6849- Cafer b. Muhammed
der ki: "Yüce Allah birini masiyetın zilletinden çıkarıp takvanın izzetİne
erdirdiği zaman onu mal olmadan zengin yapmış, akrabalar olmadan güçlü kılmış,
arkadaşı olmadan ülfet vermiş olur. Allah'tan korkan kişiden her bir şey
korkar. Allah'tan korkmayan kişi de her bir şeyden korkar.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Nuaym, Hilye (3/191).
6850- İshak b. İbrahim
el-Cebri der ki: Fudayl b. İyad'a: "Ey Ebu Ali! İçinde bulunduğumuz
durumdan nasıl kurtulabiliriz?" diye sorulunca, soran kişiye: "Sen
söyle, Allah'a isyan eden kişilerin O'na itaat eden kişilere bir zararı olur
mu?" dedi. Adam: "Hayır, olmaz" karşılığını verince: "Allah'a
itaat eden kişilerin O'na isyan eden kişilere bir faydası olur mu?" diye
sordu. Adam yine: "Hayır, olmaz" karşılığını verince, Fudayl:
"Şayet istersen kurtuluş yolu budur" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (8/88).
6851- Zeyd b. Eslem der
ki: "İki haslet var ki kişinin değerinin ikisinde olduğunu söyleyen
kişilere inanına. Bunlardan biri, Allah'a itaatinden dolayı kendine değer
vermendir. Bir diğeri de, Allah'a isyandan uzak durduğun için kendine değer
vermendir.''
İsnadı hasendir.
6852- Ebu'l-Hasan Ali b.
Ahmed eHsbehani der ki: Ebu Ali elHuzal'nin tabiundan birinden naklen şöyle
dediğini işittim: "KuHar Allah'a itaat etmekten daha güzel bir şeyle değer
kazanamazlar. Aynı şekilde değerlerini en fazla kaybettirecek olan şey de
Allah'a isyan etmeleridir. Arkadaşının Allah'a itaat ettiğini görmen senin için
yeterlidir. Düşmanının da Allah'a isyan ettiğini görmen senin için
yeterlidir."
Tahric: İsnadında meçhul
birravi vardır. Ebu Nuaym, Tarihu Isbehan (2/5) ile Hilye (2/164).
6853- Yahya b. Ebi Kesir
der ki: "Denilir ki kullar Allah'a itaat etmekten daha güzel bir şeyle
değer kazanamazlar. Aynı şekilde değerlerini en fazla kaybettirecek olan şey de
Allah'a isyan etmeleridir. Düşmanının Allah'a isyan ettiğini görmen senin için
yeterlidir Arkadaşının da Allah'a itaat ettiğini görmen senin için
yeterlidir."
İsnadı zayıftır.
6854- Hattab el-Abid der
ki: "Bazen kul sadece Allah'ın görebildiği bir günah işler de
kardeşlerinin yanına geldiği zaman günah işlediğini yüzünden anlarlar."
Tahric: İsnadı ceyyiddir.
Ebu Nuaym, Hilye (10 /144) .
6855- Ebu Abdillah
el-Malti der ki: İbrahim b. Edhem genelde: "Allahım! Beni masiyetin
ziHetinden sana itaatin izzetine çıkar" şeklinde dua ederdi.
Tahric: İsnadında
tanımadığırn ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (8/31-32).
6856- İbrahim b. Edhem
der ki: "Tövbenin aynasına devamlı baktığın zaman masiyetin çirkin yüzünü
iyice görürsün."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Nuaym, Hilye (8/26).
6857- Hasan b. Said
el-Bahili der ki: Züheyr el-Babi'nin bir adama:
"Görmeyeli
nasılsın?" diye sorduğunu işittim. Adam: "Afıyetteyim"
karşılığını verince, Züheyr: "Şayet günahlardan uzak durduysan afıyettesin
demektir. Aksi halde günahlardan daha büyük bir hastalık yoktur" dedi.
6858- Hamid el-Leffaf
der ki: Adamın biri Hatim el-Asam'a: "Canın ne istiyor?" diye
sorunca, Hatim: "Geceye kadar günümü afıyette geçirmek isterim" dedi.
Ona: "Yaşanan her gün kişi için afıyet değil midir?" diye sorduğumda:
"Benim için günümün afıyeti, o günde Allah'a isyan etmememdir"
dedi.
Tahric: Sülemi,
Tabakatu's-Sufiyye (s. 96) ve Ebu Nuaym, Hilye (8/83).
6859- Yahya b. Muaz der
ki: "Nefsinin hastalıklarını gizleyen kişi, erişemediği derecelerde
olduğunu iddia etmekle cezalandırılır."
6860- Yahya b. Muaz der
ki: "İnsanların en üstünü, günahları korkudan dolayı değil de isteyerek
bırakan kişidir."
6861- Yahya b. Muaz der
ki: "Kendini beğenmişlikten sakının! Zira kendini beğenmişlik sahibini
helak eder. Kendini beğenmişlik, ateşin odunu yemesi gibi iyilikleri yiyip
bitirir."
6862- Hassan b. Musa der
ki: Abdullah b. el-Mübarek'e: "Bağışlanmayan günah hangisidir?"
diye sorulunca: "Kendini beğenmişliktir" dedi .
6863- Ebu Muhammed b.
Yusuf bildiriyor: Dinever'de Ebu'l-Abbas Abdulaziz b. Ömer el-Mes'udi'nin şöyle
dediğini işittim: "Bize anlatıldığına göre Ebu'l-Hasan es-Sevri bir
mescidde gecesi ve gündüzüyle yedi gün boyunca kaldı. Bu süre zarfında da
yemiyor, içmiyor, uyumuyor ve gecelerini de sabaha kadar ibadetle geçiriyordu.
Bu yaptığı Cüneyd, İbn Ata ve Şibli'ye bildirilince yanına gelip başucunda
durdular. Ona: "Cüneyd, İbn Ata ve Şibli geldi" dediklerinde
gözlerini açıp onlara baktı. Cüneyd ona: "Seni bu duruma düşüren nedir?
Bize de söyle" deyince, Sevri: "Ben ''Allah'' diyorum. ''Allah'' sözünün
üstüne söyleyeceğiniz başka söz var mı ki?" karşılığını verdi. Şibli ona:
"Şayet ''Allah'' sözünü Allah için söylüyorsan söylediğinde minnet
Allah'ındır. Kendin için söylüyorsan bu durumda Allah'tan bir şeyelde
edemezsin" deyince, Sevri: "Tövbe ediyorum! Tövbe ediyorum! Tövbe ediyorum!"
demeye başladı. Bunun üzerine Cüneyd: "Şibli'nin kılıçlarından
(sözlerinden) kan damlıyor" dedi.
6864- Ebu Bekr Muhammed
b. Abdillah er-Razi bildiriyor: Ubeydullah el-Cebeli'nin arkadaşı Ebu Ali'nin
şöyle dediğini işittim: "Yüce Allah, Hz. Davud'a: ''Benim için
günahkarların inlemesi, sıddik olanların feryadından daha sevimlidir'' diye
vahyetti."
6865- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Üç şey kişinin kurtuluşuna, üç şey de helakine sebep olur. Kurtuluşuna
sebep olan üç şeyden biri yalnızken de, herkesin içindeyken de Allah'a karşı
takvalı olmaktır. Diğeri, rıza ve öfke anında hak olan sözü söylemektir. Bir
diğeri de, fakirlikte de, zenginlikte de iktisatlı olmaktır. Kişinin helakine
sebep olan üç şeyden biri, hevanın peşinden gitmektir. Diğeri, her dem cimri
olmaktır. Bir diğeri ve en ağın da, kişinin kendini beğenmesidir."
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Hatib et- Tebrizi, el-Mişkat (3/1416).
6866- İbn Abbas der ki:
Takdirin dışında Hz. Davud'un başına gelen şeylerin sebebi kendini
beğenmesiydi. Zira: "Rabbim! Gecenin ve gündüzün her saatinde, Davud'un
ailesinden mutlaka namaz, tesbih, tekbir ve benzeri bir şeyle sana ibadet eden
biri bulunur" demiş, Yüce Allah onun bu sözlerini hoş karşılamayıp:
"Ey Davud! Bu da ancak benimle inayetimle olmaktadır. Benim yardımım
olmasa buna güç yetiremezdin. Celalime andolsun ki bir gün seni nefsinle baş
başa bırakacağım" buyurmuştur. Hz. Davud: "Rabbim! O günün hangi gün
olduğunu bana söyle" deyince o gün Hz. Davud sınandı.
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (2/433) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/156).
6867- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Pişman olan
kişi (Allah'tan gelecek) rahmeti, kendini beğenen kişi ise (Allah'tan gelecek)
öfkeyi bekler" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. es-Sağir (1/189) ve Ebu Nuaym, Zikru Ahbari Isbehan (1/355).
Başka bir kanalla aynısı
"Amel eden her bir kişi de öldüğünde yaptıklarıyla karşılaşacaktır"
ziyadesiyle rivayet edilmiştir. - DeyIemi, Müsnedüll-Firdevs (4/313) ve İbn
Adiy, el-Kamil (6/2423).
6868- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Şayet günah işlemeseydiniz sizin için (günahı) daha büyük olan bir şeyden
korkardım. O da kendini beğenmişliktir! Kendini beğenmişliktir!"
Tahric. İsnadı zayıftır.
Ukayli, ed-Duafaull-Kebır (2/159), Bezzar, Müsned (4/244), İbn Adiy, el-Kamil
(3/1152), İbn Hibban, el-Mecruhin (1/338) ve DeyIemi, Müsnedüll-Firdevs (4/371)
Bak: Zehebi, Mızan (2/180) ve İbn Hacer, el-Lisan (3/59).
6869- Muaviye b. Kurra
der ki: "Öncekiler, kişinin günahkar ve günahına pişman olmuş bir şekilde
ölmesini, kendini beğenmiş olarak ölmesinden daha iyi görürlerdi."
İsnadında bir sakınca
yoktur.
6870- Hazm b. Ebi Hazm
der ki: Hasan(-ı Basri)'nin: "İnsanoğlunun tüm sözleri doğru, tüm amelleri
iyi olsa yine de hüsrana uğraması uzak olmazdı" dediğini işittim. Ona:
"Nasıl hüsrana uğrayacak?" diye sorulunca: "Kendini
beğenerek" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
Abdullah b. Ahmed b. Hanbel, Zevaidü'z-Zühd (s. 266).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: