ŞUABU’L-İMAN

39.ŞU’BE: Yiyecek / İçecek...

 

3. Fasıl: Helal Yiyecek ve Giyecekleri Kullanmak, Haramlardan Uzak Durup Şüpheli Şeylerden Sakınmak

 

5353- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Yüce Allah temizdir, ancak temiz olanı kabul eder. Allah, peygamberlere emrettiği şeyleri müminlere de emrederek: ''Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı bilirim''[Muminun 51] ve ''Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların helal olanlarından yiyin''[Bakara 172] buyurmaktadır." Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uzun yolculuğa çıkıp, saçı başı darmadağın ve toz içinde ellerini semaya kaldırarak: "Ey Rabbim, ey Rabbim!" diye dua etmesini zikredip: "Bu kişinin yediği haram, içtiği haram olduğu ve haram la beslendiği halde duası nasıl kabul edilir kıl" buyurdu.

Lafız Ebu Nuaym'ın lafzıdır.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5354- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir ve ancak: "Ey insanlar!" ibaresi geçmiştir.

 

Müslim bunu Sahih'te Ebu Kureyb kanalıyla rivayet etmiştir.- Müslim 1/703 (65).

 

 

 

5355- Şa'bi der ki: Nu'man b. Beşir iki parmağıyla kulaklarına işaret ederek Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu söyledi: "Helal olan şeyler belli, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında, insanların pek çoğunun bilmediği şüpheli şeyler bulunmaktadır. Her kim bu tür şüpheli şeyleri terk ederse dinini ve ırzını korumuş olur. Her kim de bu şüphelere düşerse harama düşmüş olur. Aynen korunan bir yerin etrafında hayvan otlatan çobanın hayvanlarının oraya girmesi ihtimalinin uzak olmaması gibi. Bilmiş olun ki her otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır. Allah'ın yasak bölgesi de haram kıldığı şeylerdir. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. BeyhakI, Sünen (S/264).

 

 

 

5356- Şa'bi bildiriyor: Nu'man b. Beşir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize hutbe verip: ''Helal olan şeyler belli, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında da şüpheli şeyler bulunmaktadır'' buyurdu" dedi ve söz konusu hadisi aktardı. Ancak şu ziyadede bulunmuştur: "Bilmiş olun ki, bedende bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur. Eğer o bozulursa bütün vücut bozulur. Bilmiş olun ki bu da kalptir. "

 

Buhari bunu Sahih'te Ebu Nuaym b. Fudayl b. Dukeyn kanalıyla ve Müslim bunu başka bir yolla Zekeriya kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, iman (l/19). - Müslim 2/1219,1220 (107).

 

 

 

5357- Şa'bi der ki: Nu'man b. Beşir'i minberde işittim: ,Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Helal olan şeyler belli, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında da şüpheli şeyler bulunmaktadır. şüpheli şeylerden sakınan kişi, haram olduğunu bildiği şeylerden daha fazla sakınacaktır. şüpheli şeyleri yapmaya cüret eden kişinin de haram olan şeylere bulaşması uzak değildir. Her otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır. Allah'ın yasak bölgesi de ona isyan olan şeylerdir. ''

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari bunu Sahih'te Ali - Süfyan kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, buyu' (3/4).

 

 

 

5358- Enes b. Malik bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hurma buldu ve: "Eğer bu, sadaka hurmalarından olmasaydı onu yerdim" buyurdu.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari bunu Sevri kanalıyla rivayet etmiştir.- Buharl, buyu' (3/5) ve Müslim (2/1220, 1221).

Müslim bunu başka bir kanalla zikretmiştir.- Müslim 1/752 (164,165,166)

 

 

 

5359- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "aileme döndüğüm zaman hurmanın döşeğime veya evime düştüğünü görüp onu yemek için alıyor ve sadaka olmasından korkup geri bırakıyorum" buyurmuştur.

 

Buhari bunu zikretmiş ve rivayetinde: "Hemmam şöyle dedi" ibaresi geçmiştir. - Buhari, buyu' (3/5) ve Müslim 1/751 (163).

 

 

 

5360- Amr b. Şuayb'ın, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gece uyuyamamıştı. Kendisine:

"Uyuyamamana sebep nedir?" denilince: "Düşmüş bir hurma buldum ve onu yedim. Sonra yanımızda bulunan sadaka hurmalarını hatırladım. Bu hurmanın sadaka hurmalarından mı, yoksa ailemin hurmalarından mı olduğunu bilmiyorum. işte bu sebeple uyuyamadım" buyurdu.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

5361- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabisi olan Atiyye es-Sa' di' nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "KuL. sakıncalı şeyden korunmak için sakıncalı olmayan bir şeyi bile terk etmedikçe takvalı kişilerin konumuna erişemez" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/634 (2451) ve İbn Mace 2/1409 (4215) .

 

 

 

5362- Ebu Umame bildiriyor: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"İman nedir?" diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Seni kötü amellerin üzerse ve iyi amellerin sevindirirse sen mümin birisin" karşılığını verdi. Adam:

"Günah nedir?" diye sorunca da, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içinde şüphe bırakıp seni rahatsız edecek olan şeyi bırak" buyurdu.

Bu hadis Müslim'in rivayetinde şöyledir: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Allah'ın Resulü! İman nedir?" diye sorunca, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): Seni iyi amellerin sevindirir ve kötü amellerin üzerse sen mümin birisin" karşılığını verdi. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Günah nedir?" diye sorunca da, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "İçinde şüphe bırakip seni rahatsız edecek olan şeyi bırak" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/251, 252, 256), İbn Hibban, Sahih (1/200,201 (176), Hakim, Müstedrek (1/14, 2/13), İbn Mende, İman 3/963 (1088, 1089), Taberani, M. el-Kebir 8/137,138 (7539,7540) ve Abdurrezzak, Musannef 11/162 (20104).

 

 

 

5363- Hasan b. Ali der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelen bir adama şöyle buyurduğunu işittim: "Seni şüpheye düşüren şeyi bırak ve şüpheye düşürmeyen şeye bak. Muhakkak ki kötülük şüpheden, iyilik ise gönül rahatlığından ibarettir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Taberani, M. el-Kebir 3/75,76 (2708, 2711), Ebu Nuaym, Hilye (8/264), Hakim, Müstedrek (2/13) ve Abdurrezzak, Musannef (3/ 117,118).

 

Şu'be bunu Yezid kanalıyla zikretmiş ve rivayetinde: 'Doğruluk gönül rahatlığıdır, yalancılık ise kuşkudan ibarettir" ibaresi geçmiştir. - Tirmizi 4/668 (2518).

 

 

 

5364- Ebu Katade ile Ebu Dehma der ki: Bedevilerden bir adamın yanına gittik. Bu kişi bize şöyle anlattı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elimi tutup Allah'ın kendisine öğretmiş olduğundan bana öğretmeye başladı. Bana öğrettiklerinden aklımda kalanlardan biri de şu idi ki şöyle buyurmuştu: "Bir şeyi Allah korkusuyla bıraktığın zaman, mutlaka Allah sana ondan daha hayırlısını verir. "

 

İsnadı sahihtir. Ancak içinde tanınmayışı zarar vermeyen meçhul bir sahabi vardır.

 

 

 

5365- Mufaddal b. Gassan el-Galabi'nin, babasından bildirdiğine göre bir adam şöyle demiştir: Ben, İbn Uyeyne, Fudayl b. İyad ve Abdullah b. elMübarek ile birlikte idim. Süfyan: "Haydi kalkın da Abdullah b. Merzuk'a gidelim. Zira durumu ağırdır, onu ziyaret edelim" dedi. Kalkıp gittiler ve yanına girdiler. Onu evde çakıl taşlarıyla arasında bir şeyolmadığı halde buldular. Avret yerinde ancak arasını örten bir bez parçası vardı. Başı bir seki üzerinde idi. O oda da evin mescidiydi. Süfyan kendisine: "Ey Ebu Muhammed! Bana ulaşana göre dünya malını bırakan hiç kimse yoktur ki mutlaka Allah kendisine ondan daha hayırlısını verir. Sen de dünyadan bir çok şey bıraktın. Bıraktığı şeylere karşılık Allah sana ne verdi?" deyince: "Gördüğünüz gibi (verdiklerine karşı) razı olmayı" karşılığını verdi.

 

İsnadında adı belirlenmeyen bir ravi vardır. Diğer ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5366- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana şöyle buyurdu: "Ey Ebu Hureyre! (şüpheli şeylerden) sakınan kişi ol. böylece insanların en abidi olursun. Kanaatkar ol. böylece insanların (Allah'a) en şükredeni olursun. Kendi nefsin için sevdiğini insanlar için de sev, o zaman mümin olursun. Komşularınla iyi komşuluk et, o zaman (hakkıyla) müslüman olursun. Az gül, zira çok gülmek kalbi öldürür (katılaştırır). "

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Mace 2/1410 (4218).

 

 

 

5367- Hz. Aişe der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Yüce Allah bana şöyle vahyetti: ''Her kim ilim taleb etmek için bir yola çıkarsa, ona cennetin yolunu kolaylaştırırım. Kimin çok sevdiği gözlerini alırsam (ve buna sabredip karşılığını benden beklerse) mükafatı cennet olur. ilim için yola çıkmak ibadetin faziletinden daha hayırlıdır. Dindarlığın en üstün şekli haram şeylerden sakınmaktır. ''

 

Bunu Vera bölümünde başka kanallardan da zikrettik.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

5368- Ebu Said der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim helal yer, sünnetim ile amel eder ve insanların fenalıklarından güven içinde olursa o kimse cennete girer" buyurdu. Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bu gün insanlar arasında böylesi kişiler çoktur" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Benden sonraki asırlarda da böyle kimseler bulunacaktır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 4/669 (2520).

 

 

 

5369- Tarif Ebu Temime der ki: Safvan'ın, Cundub'un ve arkadaşlarının sohbetini işittim. Cundub onlara nasihatte bulunuyordu. İbn Said kendilerine nasihatte bulunan Cundub'u kastederek: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey işittin mi?" deyince: "Evet, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Her kim (amelinde) gösteriş yaparsa, Allah ta ona kıyamet günü gösteriş yapmasına karşılıkta bulunur. Zorluk gösteren kimseye de Allah kıyamet gününde zorluk gösterir'' buyurduğunu işittim" karşılığını verdi. Oradakiler: "Bize nasihatte bulun" deyince: "şüphesiz ki insan (defnedildiğinde) ilk önce karnı kokar. Sizden birinin, midesine haram şeyler sokmamaya gücü yetiyorsa öyle yapsın. Yine sizden birinin, dökülen bir avuç kan için cennet ile arasını ayırmamaya gücü yetiyorsa öyle yapsın" dedi.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari bunu Sahih'te İshak b. Şahin kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, ahkam (8/107).

 

 

 

5370- Cundub der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizden gücü yeten kimse haram kan akıtmasın. Haram olarak küçük bir şişe kan akıtan kimse cennet kapılarından her birine geldiğinde (Allah) onunla cennet arasını ayırır. ''

Bu isnadla bu şekilde merfü olarak rivayet edildi. En doğrusunu Allah bilir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 2/160 (1662).

 

 

 

5371- Ebu Musa der ki: Ebu Derda ile birlikte Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında idim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim iki çenesi ile iki bacağı arasını muhafaza ederse cennete girer" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (4/1/54), Ahmed, Müsned (4/398) ve Hakim, Müstedrek (4/358).

 

 

 

5372- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'a (sallallahu aleyhi veseIlBm), insanları en çok cennete sokan amelin ne olduğu sorulunca: "Allah korkusu ve güzel ahlaktır" buyurdu. Yine insanları en çok cehenneme sokan amelin ne olduğu sorulunca: "Cinsel organ ve ağızdır" buyurdu.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5373- Ukbe b. Amir der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Pislik ile beslenen et ve kan cennete girmeyeceklir" buyurduğunu işittim.

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

5374- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

5375- Ebu Bekr es-Sıddik der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haramla beslenen her beden cehenneme daha layıktır" buyurduğunu işittim.

 

el-Müezzin'in rivayetinde: "Haramla ile beslenen her et ateşe daha layıktır" ibaresi geçmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Mervezı, Müsned Ebi Bekr (50), BezzM, Müsned 4/215 (3560) ve Ebu Nuaym,Hilye (1/31).

 

 

 

5376- Zeyd b. Erkam der ki: Ben, Ebu Bekr'in yanında iken bir kölesi kendisine yemek getirdi. Ebu Bekr bir lokma yedikten sonra: "Bunu nereden getirdin?" diye sordu. Köle: "Ben Cahiliye zamanında papaz idim. Bana bir yemek sözleri vardı ve bana bunu bu gün verdiler" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekr: "Gördüğüm kadarıyla bana Allah ve Resulü'nün haram kıldığı şeyi yedirdin" dedi ve parmağını ağzına sokarak kustu. Sonra da:

"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Haramla beslenen ete cehennem daha layıktır'' buyurduğunu işittim" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (4/127), İbn Adiy, el-Kamil (5/1936), Ebu Ya'la, Müsned 1/85 (84) ve Mervezı, Müsned Ebu Bekr (Sı).

 

 

 

5377- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kab b. Ucre'ye şöyle dediğini işittim: "Ey Ka'b b. Ucre! Eti haram ile beslenen kişiye cehennem daha layıktır. Ey Ka'b b. Ucre! Namaz (Allah'a) yaklaştırıcıdır. Oruç kalkandır. Sadaka da suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları söndürür (affettirir). Ey Ka'b! insanlar iki sınıf olarak sabahleyin evden çıkarlar. Biri nefsini satar ve onu helak eder. Diğeri ise nefsini satın alır ve onu azat eder.

Ma'mer de bunu İbn Haysem kanalıyla rivayet ederek mutabaat etmiştir. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (3/399), Bezzari, Müsned 2/241 (1609), Darimi (sh. 714), Ebu Ya'la, Müsned 3/475, 476 (1999), Abdurrezzak, Musannef 11/345,346 (20719) ve Hakim, Müstedrek (1/79, 4/422).

 

 

 

5378- Ka'b b. Dere der ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

"Ey Ka'b b. Ucre! Kim onların yanlarına girip yalanlarını doğrular ve zulümlerini desteklerse, onlar benden değildir, ben de onlardan değilim. Onlar Havz'ıma da gelemeyeceklerdir. Ey Ka'b' Eti ve kanı haram ile beslenen kişi cennete girmeyecektir. Eti ve kanı haram ile beslenen kişiye cehennem daha layıktır. Ey Ka'b! insanlar iki sınıf olarak sabahleyin evden çıkarlar. Biri nefsini satın alır ve onu azat eder. Diğeri ise onu satar ve helak eder. Ey Ka'b! Namaz kişinin imanının delilidir, oruç kalkandır. Sadaka ise buzun kaya üzerinde kayması gibi günahları yok eder.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 19/162 (361) ve İbn Hibban, Sahih 7/436, 437 (5541).

 

Beyhaki der ki: Kitapta bu şekilde ravi adı "Ebu Bekr b. Ebi Musa" olarak geçmektedir. Sanırım bu kişi (gerçekte) Ebu Bekr b. Buşeyr b. Ka'b b. Ucra' dır.

 

 

 

5379- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Sizden birinin ağzma toprak koyması, Yüce Allah'ın haram kıldığı bir şeyi koymasından daha hayırlıdır" buyurmuştur.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Aynısını Hafs b. Abdirrahman, Ebu İshak kanalıyla Said b. Yesar'dan, o da Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Ancak önceki hadis bundan evladır. - Ahmed, Müsned (2/257).

 

 

 

5380- Muafa b. İmran der ki: "Geçmişteki hilim ehlinden olan on kişi vardı ki helal konusunda çok titiz davranırlardı. Bunlar sadece helal olduğunu bildikleri şeyleri yerler ve kesinlikle haram yemezlerdi." Ravi der ki: Sonra Bişr bu kişileri şöyle saydı: "İbrahim b. Edhem, Süleyman elHavvas, Ali b. Fudayl b. İyad, Ebu Muaviye el-Esved, Yusuf b. Esbat, Vuheyb b. el-Verd, Harran yaşlılarından olan Huzeyfe ve Davud etTai'dir."

 

Bişr on kişi saydı. Bunlar sadece hel al olduğunu bildikleri şeyleri yerlerdi. Aksi takdirde toprak yer (ve haram yemez)lerdi.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım bir ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (8/271).

 

 

 

5381- Abdullah b. Amr b. el-As der ki: "Mümin kimse arı gibidir. O sadece temiz yer ve temiz ürün verir.''

 

Tahric: İsnadı hasen ve mevkUftur. İbn Ebi Şeybe, Musannef (11/21, 13/252).

 

 

 

5382- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Mümin kimse an gibidir. O, yediği zaman temiz yer ve temiz ürün verir. Bir dala konduğu zaman onu kırmaz. Mümin, altın külçesi gibidir. ısıya maruz kaldığında parlar. tartıldığında ise ağırlığı hiç eksilmez" buyurmuştur.

Beyhaki der ki: Bu hadis bu isnadla mevkfıf olarak bilinendir. Sellam b. Süleyman bunu Şu'be kanalıyla Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayandırarak aktarmıştır.

 

 

 

5383- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir. Ancak rivayetinde: "(Ebu Sebre el-Huzeli,) İbn Ömer'in, Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) naklederek şöyle dediğini işitti" demiştir. Doğrusu ıse Abdullah b. Amr'dır. En doğrusunu Allah bilir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (1/75, 76) ve Abdurrezzak, Musannef 11/404- 406 (20582).

 

Bir başkası bunu İbn Ebi Adiy kanalıyla Hüseyn'den, o da Abdullah b.

Bmeyde'den naklederek: "Bana bildirilene göre Ebu Sebre el-Huzeli, İbn Ziyad'ın şöyle dediğini işitmiştir." demiş ve Havz hakkındaki kıssayı aktarmıştır. Sonra da Ebu Sebre'nin, Abdullah b. Amr'dan olan rivayetini zikretmiştir.

 

Tahric: Hakim, Müstedrek (1/75, 76) ve Mervezi, Ziyadetu'z-Zühd (sh. 560, 561).

 

 

 

5384- Ebu Sebre e-Huzeli'nin Abdullah b. Amr b. el-As kanalıyla rivayet ettiği uzunca hadiste şöyle der: " ... Kadın: "Kardeşim bundan daha güzelini bulsaydı onu bana verirdi. Ben de ona bundan daha güzelini vereceğim" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan yemedi ve yemeğin esirlere dağıtılmasını söyledi.''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Hakim, Müstedrek (1/76,4/513).

 

 

 

5385- Abdulvehhab b. Ebi Hafs der ki: Hz. Davud'a oruç tuttuğu bir günün akşamında iftarını açmak üzereyken bir kap süt getirildi. Getirenlere: "Bu sütü nereden getirdiniz?" diye sorunca sütü getirenler: "Ona koyunumuzdan sağdık" dediler. Hz. Davud: "Koyununuzun parasını nerden buldunuz?" diye sorunca: "Ey Allah'ın peygamberi! Bunları neden soruyorsun?" dediler. Hz. Davud: "çünkü biz peygamberlere sadece helal olan şeylerden yememiz ve salih amellerde bulunmamız emredildi" karşılığını verdi.

 

İçinde Hıdr b. Eban'ın bulunmasından dolayı isnadı zayıftır.

 

 

 

5386- Hz. Aişe der ki: Hz. Ebu Bekr'in bir kölesi vardı. Bu köle çalışıp kendisine belli bir haraç ödüyordu. Ebu Bekr de kölenin ödediğinden yerdi. Bir gün köle yiyecek bir şeyle geldi ve Ebu Bekr ondan yedi. Köle: "Bu yediğinin ne olduğunu biliyor musun?" deyince, Ebu Bekr: "Nedir ki?" dedi. Köle: "Cahiliye zamanında birine bir kehanette bulunmuştum. Kehanette de (ehil olmadığım için) onu aldatmıştım. (Bu gün) o kimse benimle karşılaştı ve bana bunu verdi (yani kalan borcunu ödedi). Yediğin de işte budur" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekr parmağını ağzına sokup midesinde ne varsa hepsini kusup çıkardı.

 

İsnadı hasendir.

 

Buhari bunu Sahih'te başka bir kanalla rivayet etti. - Buhari, menakibu'l-ensar (4/236).

 

 

 

5387- Zeyd b. Eslem der ki: Ömer b. el-Hattab süt içti ve hoşuna gidince kendisine süt verene: "Bu süt neredendir?" diye sordu. Adam adını belirlediği bir suya gittiğini ve orada sadaka develerinin bulunduğunu bildirip: "Onlardan sağıp bana verdiler. Ben de sütü kabıma koyup getirdim. Bu süt işte onlardandır" dedi. Bunun üzerine Ömer elini ağzına sokup onu kustu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Beyhaki, Sünen (7/14).

 

Hz. Ali'nin sadece helal olan yiyecekleri yediği konusunda da rivayetler gelmiştir. Bu rivayetlere göre Hz. Ali'nin yiyeceği tahıllar Medine'den getirilirdi. söz konusu bu rivayetler de faziletler bölümünde zikredilmiştir.

 

 

 

5388- Malik b. Enes bildiriyor: Rabi' bir arkadaşını yolcu etmek için çıkmıştı. Vedalaşırken arkadaşı: "Bana nasihatte bulun" dedi. Bunun üzerine Rabi': "Sana, salih amel işlemeni ve helal şeyler yemeni tavsiye ederim" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 360 (940).

 

 

 

5389- Seri der ki: "Kurtuluş üç şeydedir. Bunlar helal gıda yemek, takva sahibi olmak ve hidiyet yolunda olmaktır."

 

 

 

5390- Yusuf b. Esbit der ki: Bir genç kendini ibadet verdiği zaman İblis:

"Bunun yemeğinin nereden olduğuna bakın" der. Eğer kötü yerden ise:

"Onu bırakın. Onunla uğraşmaya gerek yoktur. O uğraşıp dursun. Sizin için onun nefsi yeter" der.

 

Tahric: Beyhaki, Zühd el-Kebir sh. 359 (932).

 

 

 

5391- Sehl b. Abdillah der ki: "Zühd, yemeğine dikkat eden kimseye davetsiz olarak girer. Nefsini ve başkasını aldatan kimse doğruluk yolunun kokusunu bile almaz."

 

 

 

5392- İshak el-Ensari: der ki: Huzeyfe el-Mar'aşi, ön saflara girmek için birbirleriyle yarışan kimselere bakarak: "Helal yemekte yarışmaları gerekir" dedi.

 

 

 

5393- Fudayl b. İyad der ki: Adamın biri Süfyan es-Sevri'ye (namazda) birinci safta durmanın faziletini sorunca: "Yediğin ekmeği nereden yediğine bak (nasıl elde ettiğine) ve istersen son safta dur" karşılığını verdi.

 

 

 

5394- Şuayb b. Harb kanalıyla bize bildirilene göre Süfyan es-Sevri: "Dirhemini nereden kazandığına bak ve istersen namazını son safta durarak kıl" demiştir.

 

Tahric: Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 359 (934).

 

 

 

5395- Sehl b. Abdillah der ki: "Bizim usulümüz (yolumuz) beş şey (temel) üzeredir. Bunlar Allah'ın Kitab'ına tutunmak, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sünnetine uymak, helal yemek, günahlardan sakınmak ve hakları ödemektir."

 

Tahric: Sülemi, Tabakat es-Sufiyye (sh. 210), Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir (939) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/190).

 

 

 

5396- Bakiyye b. el-Velid der ki: İbrahim b. Edhem beni yemeğe davet etti. Yanına gittiğimde sol ayağını makadı altına koyup oturdu ve sağ ayağını dik tutarak elini üzerine koydu. Sonra: "Ey Ebu Muhammed! Bu oturma şeklini biliyor musun?" dedi. Kendisine: "Hayır" dediğimde: "Bu oturuş, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturuş şeklidir. O, kölenin oturduğu gibi oturur ve kölenin yediği gibi yerdi. Allah'ın adıyla yemeğe başlayın" dedi. Yemek yedikten sonra onun arkadaşına: "Bana, onunla arkadaşlık ettiğin zamandan beri başından geçen en önemli bir şeyi anlat" dedim. Adam: "Tamam?" dedi ve şöyle devam etti: Bir gün oruçlu idik. Akşam olduğunda iftar edecek bir şeyimiz yoktu.

Sabahladığımızda kendisine: "Ey Ebu İshak! İşçi pazarına gidip ekin biçenlerle birlikte ücretle çalışsak mı?" dedim. O da: "Öyle mi yapalım?" dedi ve işçi pazarına gittik. Bir adam gelip bir dirhem karşılığında beni kiraladı. Ona: "Ya arkadaşım" dediğimde: "Arkadaşına ihtiyacım yoktur. Onun zayıf biri olduğunu görüyorum" dedi. Ona ısrarda bulununca onu da dört dinık'a kiraladı. O gün ekin biçtik. Ücretimi alıp çarşıya gittim ve ihtiyacımı alıp kalanı tasadduk ettim. Yanına gidip yiyeceği kendisine yaklaştırdığımda bana bakıp ağlamaya başladı. Kendisine: "Niçin ağlıyorsun?" dediğimde: "Biz ücretimizi aldık, ama ücretimizin karşılığında tam olarak çalışabildik mi bilemiyorum" dedi. Ben öfkelenmiştim. Bana: "Niçin öfkeleniyorsun? Onu ödediğimize dair bana garanti verir misin?" dedi. Bunun üzerine yiyeceği alıp tasadduk ettim. İşte bu kendisiyle arkadaş olduğum zamandan beri yaşadığım en önemli şeydir.

 

Tahric: Ebu Nuayın, Hilye (7/379,380).

 

 

 

5397- Cüneyd b. Muhammed der ki: Bir gün Seri b. Muğallis'in Sevid (Irak) bölgesinden bir şeyler yemeyi, kişinin bu bölgeden bir şeylere sahip olmasını kerih gördüğünü işittim. Bu konuda çok dikkatli davranırdı. Aynı şekilde Sevid'ın sebze ve meyvelerinden, oradan geldiğini bildiği şeylerden elinden geldiği kadarıyla yememeye çalışırdı. Bir defasında adamın birinin ona Cezıre bölgesinden keçi boynuzu ile salatalık getirip verdiğini, Seri'nin bunları sevinçle kabul ettiğini gördüm. Seri vera konusu üzerinde de çok dururdu.

 

Tahric: Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 361 (942).

 

 

 

5398- Aynı isnad ile Cüneyd b. Muhammed der ki: Seri'nin şöyle dediğini işittim: "Tarsus'ta bir evde idim ve yanımda kendilerini ibadete veren iki genç vardı. Avluda içinde ekmek yaptıkları bir tandır vardı. Tandır yıkılınca onu kendi paramla yeniledim. Bunun üzerine (o gençler) artık onda ekmek yapmaya korkmaya başladılar."

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (10/116, 117).

 

 

 

5399- Cüneyd b. Muhammed der ki: Seri'nin, Ebu Yusuf el-Gasuli'yi anarak şöyle dediğini işittim: Ebu Yusuf şiir okur ve gazvelere katılırdı. insanlarla gazvelere katılıp Rum beldelerine girdikleri zaman arkadaşları onların kestiklerinden ve yemişlerinden yerdi. Kendisi yemezdi. Ona: "Ey Ebu Yusuf! Bunların helal olduğu konusunda bir şüphen mi var?" dediklerinde: "Hayır" derdi. "O zaman helalden ye" dediklerinde: "şüphesiz ki zühd helaldedir" derdi.

 

Tahric: Beyhaki, ez-Zühd el-Kebirsh. 361 (947) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/117).

 

 

 

5400- Seri anlatıyor: Bir defa acıktım ve yolda hurma kütüğünden oyulmuş bir kabın berrak su ile dolu olduğunu ve etrafında otların bitmiş olduğunu gördüm. Bunun üzerine kendi kendime: "Ey Seri! Eğer bugün yediysen helal yersin, içtiysen hel al içersin" dedim ve atımdan inip o otlardan yedim ve o sudan içtim. Sonra sesini işittiğim ancak kendisini göremediğim bir kişi bana: "Ey Seri el-Muğallis! Bugün senin için buraya gelen nafaka neredendir?" diye seslendi .

 

 

 

5401- Osman el-Hayyat aynısını biraz fazlalık ve eksiklikle nakletmiş, sonunda da Seri'nin: "Bu çağrı nefsimi köreItti" dediğini zikretmiştir.

 

Tahric: Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 363 (949).

 

 

 

5402- Muhammed b. Davud ed-Dineveri der ki: Ebu Abdillah b. elCellad'ın şöyle dediğini işittim: "Mekke'de otuz yıl ikamet edip te sadece kendi ipiyle ve su kabıyla çektiğinden başka zemzem suyundan içmeyen birini biliyorum. Bu kişi Halep ve Mısır yemeklerinden de almazdı."

 

 

 

5403- Ebu Muhammed el-Cureyri der ki: Sehl b. Abdillah et- Tusteri'nin:

"Zühd, yemeğine dikkat eden kimseye davetsiz olarak girer" dediğini işittim.

 

 

 

5404- Ömer b. Abdilazız: "Takva sahibi kimseye gem vurulmuştur, her istediği şeyi yapamaz" demiştir.

 

Tahric: Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 357 (925).

 

 

 

5405- Davud b. Ruşeyd der ki: Yahya b. Main bana şu beyti okudu:

"Malın helali de, haramı da gidicidir

Bir gün geriye sadece günahlar kalacaktır.

Kişi ilahına karşı takva sahibi olamaz

Ta ki yiyeeceği ve içeceğine dikkat edinceye kadar

Ta ki sahip olduğu ve eliyle kazandığı

Şey helal oluncaya kadar

Ta ki konuştuğunda sözleri güzel oluncaya kadar."

Peygamber bunu bize Rabbinden nutketti.

Allah'ın selatı selamı Peygamber'in üzerine olsun.''

 

Tahric: Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 358, 359 (930).

 

 

 

5406- Muhammed b. Abdilkerim el-Mervezı der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zihid olan kardeşi Abdullah b. Eksem, Merv'den kendisine şöyle yazdı:

"Bir topak tuzla yenilen bir yemek

Olgunlaşmış hurmayı yemekten daha lezizdir

Sahibini helaka yaklaştıran bir yiyecek

Kuş için tuzağa konulan buğday gibidir"

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (8/10).

 

 

 

5407- İbn Abbas bildiriyor: Hz. Adem kendisine yasaklanan ağaçtan yediği zaman, Yüce Allah: "Ey Adem! Neden yasakladığım ağaçtan yedin?" diye sordu. Adem: "Ey Rabbim! Havva bana o ağacı güzel gösterdi" cevabını verdi. Allah: "Onu, zorluk çekerek hamile kalmak, zorluk çekerek doğurmak, her ay iki defa kana bulamak (adet görme) ile cezalandırdım" buyurdu. Havva o anda feryad edince: "Sen ve kızların feryad edin" denildi.

Bu şekilde mevküf olarak aktarılmıştır.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5408- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabisi Mikdam b. Ma'di Kerib'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hiç kimse asla kendi el emeğinden daha hayırlı bir yemek yememiştir. Hz, Ddvud sadece kendi el emeğiyle kazandığını yerdi" buyurmuştur.

 

Her ikisinin de lafzı aynıdır. Ancak es-Sağani'nin rivayetinde: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabisi" ifadesi kullanılmamıştır.

 

Buhari bunu başka bir kanalla Halid b. Ma'dan'dan rivayet etti.- Buhari, buyu' (3/9)

 

 

 

5409- Ömer b. el-Hattab: "Ey genç! Bulamacı iyi pişir. Bu şekilde yağın hararetini giderirsin" demiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Zühd (sh. 191) ve Hennad, Zühd 2/363 (691).

 

 

 

5410- Cafer b. Muhammed b. Harun bildiriyor: Yaklaşık olarak doksan

yaşlarında olan Ali b. Murre et-Tai'nin doktoruna: "Doktorluğundan bize bir şeyler öğret" dediğimde: "Şu dört hasleti iyi öğren" dedi. Kendisine: "Dinliyorum" dediğimde şöyle devam etti: Birincisi, ne zaman hasta olsan ailen sana karşı şefkatli olur ve: "Bir şeyler yesen, bir şeyler iç sen" derler. Onların sana sunduğu dışında canın bir şey isterse onu ye. Bu da sağlığına kavuşuyorsun demektir. Eğer canın bir şey çekmiyorsa onların dediğine aldırış etme. Zira isteksiz bir şekilde yediğin zaman o şeyin bedenindeki zararı faydasından daha fazladır. İkincisi, eğer bir eşin veya bir cariyen varsa isteksiz olman halinde ona asla yaklaşma. Zira bu şekilde onunla olmakla bedenine zarar verirsin. İstekli olarak birlikte olman halinde ise cünüp olursun (rahatlarsın). Üçüncüsü, bir rahatsızlığın olup da azdığı zaman hamama girme. Zira hamama girmek durmuş olan hastalığı azdırır. Sıhhatli olduğun zaman hamama gir. Bu şekilde faydalı olur. Dördüncüsü ise, kişi evine girdiği zaman kapıyı kapatıp örtüyü bırakmakta ve uykusu olmadığı halde: "Uyumak istiyorum" diyor ve uyuyor. Uyandığında da eve girdiği zamandan daha kötü bir durumda oluyor. Oysa kişi uykusu geldiği zaman uyursa, bağlı bir halden kurtulmuş gibi dinç bir şekilde uyanır."

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

5411- Ertat der ki: Tabiplerden olan birkaç adam krallardan bir kralın yanında toplandılar. Kral onlara mide hastalığının ilacını sorunca her biri kendi görüşünü söyledi. Aralarında susan ve görüşünü söylemeyen bir kişi vardı. Herkes sözünü bitirdiğinde kral bu kişiye: "(Bu konuda) sen ne diyorsun?" diye sorunca, adam şu karşılığı verdi: "Bazı şeyler zikrettiler ki bunların bir dereceye kadar faydası vardır. Ancak bu hastalığın önüne geçmek şu üç şeyle mümkündür. İştahlı olmadığın sürece asla yemek yeme. Senin için pişirilen et güzelce pişirilmedikçe onu yeme. Lokmayı güzelce çiğneyip ufaltmadan kesinlikle yutma. Zira böyle yemek, mideye ambar vazifesi yaptırmaz."

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

5412- İbrahim b. Ali ez-Zühli der ki: Bütün sözlerin içinden dört bin söz çıkar. Onlardan da dört yüz söz çıkar. Onlardan da kırk söz çıkar. Onlardan da dört söz çıkar. Bu sözlerden ilki, kadınlara güvenme. İkincisi, midene kaldıramayacağı bir şey yükleme. Üçüncüsü, mal seni aldatmasın. Dördüncüsü ise faydana olacak kadar ilimle yetin."

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5413- İbn Ebcer, babasından bildiriyor: "Mide, bedenin havuzudur.

Damarlar da ona gelirler. Mide sıhhatli ise ona gelen damar da sıhhatli olur (ve bedene sıhhat taşır). Mide hasta ise ona gelen damar da hasta olur (ve bedene hastalık taşır).''

Bu konuda zayıf bir isnadla merfü bir hadis rivayet edilmiştir. 

 

Tahric: Ukayli ed-Duafa (1/51).

 

 

 

5414- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Mide, bedenin havuzudur. Damarlar da ona gelirler. Mide sıhhatli ise ona gelen damarlar da sıhhatli olur (ve bedene sıhhat taşır). Mide hasta ise ona gelen damarlar da hasta olur (ve bedene hastalık taşır)" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı çokzayıftır. Ukayli, ed-Duafa (2/284).

 

 

 

5415- Ömer b. Ebi Halife, Basra ahalisinden olan bir adamdan bildiriyor: Bir adam Hasan( -ı Basri)'ye: "Ey Ebu Said! Doyduğum ve acıktığım zaman karnım bana rahatsızlık veriyor" deyince, Hasan: "Sen kendine bu evden başka bir evara" karşılığını verdi.

 

 

 

5416- Rabi' b. Abdillah bildiriyor: Bir adam İbn Ömer'e: "Benim faiz yiyen" veya: "kazancı pis olan bir komşum vardır. Bazen beni yemeğe davet etmektedir. Onun davetine icabet etmeli miyim?" diye sorunca, İbn Ömer: "Evet, etmelisin" karşılığını verdi.

 

Beyhaki der ki: "Bu icabet, yemeğin mubah olmasıyladır. Çünkü yemeğin pis kazancından olup olmadığını bilmiyor. Davete icabet etmek te haktır."

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

5417- Haris b. Suveyd der ki: Bir adam Abdullah b. Mes'ud'a gelip: "Benim neyi varsa pis -veya- haram olduğunu (haram kazançla elde ettiğini) bildiğim komşum vardır. Bazen beni yemeğe davet etmektedir. Ben de gitmek veya gitmemek konusunda rahatsız oluyorum" deyince, Abdullah: "Davetine icabet edip git, günahı onun boynunadır" karşılığını verdı.

 

İsnadı hasendir.

 

Beyhaki der ki: et-Teymı'nin cevabı daha fazla dikkate alınır. Yoksa: "Neyi varsa pis -veya- haram olduğunu (haram kazançla elde ettiğini) bildiğim komşum vardır" lafzını anladı mı bilmiyorum. Onun helal bir şeyi olabilir, ama kendisi bunu bilmemektedir. O kendisine davet edilecek yiyeceği kendi zimmeti ile almaktadır. Yiyecek bu şekilde helal olmaktadır. Helal de olsa davete icabet etmemek daha güzeldir. En doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

5418- Mansur der ki: (Zalim lakaplı vali) Haccac zamanında Sevad (Irak) bölgesine gidip gelen bir bilirkişimiz vardı. O zaman bilirkişiler malların yedide birini alırlardı. Bir gün bu bilirkişi geri döndüğü zaman kabilemizden bazılarını yemeğe davet etti. Beni de davet etmişti, ancak ıçıme sinmediği için gitmedim. İbrahim'le karşılaşıp bu durumu anlattığımda: "Gördüğüm kadarıyla şeytan aranıza düşmanlığı düşürmek için uğraşıyor. Zira önceleri bazen valiler bir bölgeye geldiği zaman bölge ahalisini davet eder, davete katılmayanları da sakıncalı görürlerdi" dedi.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Beyhaki der ki: "Bu da kendilerine verilen helal olduğu için yemeğin de helal olması dolayısıyla olsa gerektir. Eğer davete icabet etmezlerse, gitmemek aralarında düşmanlığa yol açacaktır. Halk da valinin düşmanlığına güç yetiremez. Kendinde bu düşmanlığın sonuçlarına katlanma gücünü bulup böylesi davetlere katılmayanlar olursa da vera ehlinden bazı kimseler öyle yapmıştır. Muvaffakiyet Allah'tandır."

 

 

 

5419- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Sizden biri (Müslüman) kardeşin yanına girer ve kardeşi kendisine yemek ikram ederse sorgulamadan yesin: içecek ikram ederse sorgulamadan içsin" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (2/399), Hakim, Müstedrek (4/126), Tahavi, Şerh Meani'l-Asar (4/222), Hatib, Tarih (3/87, 88) ve İbnu'l-Ca' d, Müsned 2/1063 (3071).

 

 

Beyhaki der ki: Süfyan b. Uyeyne bunu ibn Aclan kanalıyla Said'den, o da Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Eğer hadis sahih ise burada Müslüman kişinin Müslümana ancak yanından olan helal şeyden yedirip içirmesi söz konusudur. - Hakim, Müstedrek (4/126), İbn Ebi Şeybe, Musannef (8/102) ve Abdurrezzak, Musannef (9/227).

 

 

 

5420- İmran b. Husayn'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), fasıkların yemeğine (davetine) icabet edilmesini yasaklamıştır.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 18/168 (376).

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

 

4. Fasıl: Yeme ve İçme Adabı; Yemek Öncesi ve Sonrasında Elleri Yıkamak