3. Fasıl: Helal Yiyecek ve Giyecekleri Kullanmak,
Haramlardan Uzak Durup Şüpheli Şeylerden Sakınmak |
5353- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar! Yüce Allah temizdir, ancak temiz olanı kabul eder. Allah,
peygamberlere emrettiği şeyleri müminlere de emrederek: ''Ey peygamberler!
Temiz şeylerden yiyin, yararlı iş işleyin; doğrusu Ben, yaptığınızı
bilirim''[Muminun 51] ve ''Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların helal
olanlarından yiyin''[Bakara 172] buyurmaktadır." Sonra Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) uzun yolculuğa çıkıp, saçı başı darmadağın ve toz
içinde ellerini semaya kaldırarak: "Ey Rabbim, ey Rabbim!" diye dua
etmesini zikredip: "Bu kişinin yediği haram, içtiği haram olduğu ve haram
la beslendiği halde duası nasıl kabul edilir kıl" buyurdu.
Lafız Ebu Nuaym'ın
lafzıdır.
Ravileri güvenilirdir.
5354- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir ve ancak: "Ey insanlar!"
ibaresi geçmiştir.
Müslim bunu Sahih'te Ebu
Kureyb kanalıyla rivayet etmiştir.- Müslim 1/703 (65).
5355- Şa'bi der ki:
Nu'man b. Beşir iki parmağıyla kulaklarına işaret ederek Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu söyledi: "Helal olan
şeyler belli, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında, insanların
pek çoğunun bilmediği şüpheli şeyler bulunmaktadır. Her kim bu tür şüpheli şeyleri
terk ederse dinini ve ırzını korumuş olur. Her kim de bu şüphelere düşerse
harama düşmüş olur. Aynen korunan bir yerin etrafında hayvan otlatan çobanın
hayvanlarının oraya girmesi ihtimalinin uzak olmaması gibi. Bilmiş olun ki her
otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır. Allah'ın yasak bölgesi de haram
kıldığı şeylerdir. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. BeyhakI, Sünen (S/264).
5356- Şa'bi bildiriyor:
Nu'man b. Beşir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize hutbe
verip: ''Helal olan şeyler belli, haram olan şeyler de bellidir. Bu ikisinin
arasında da şüpheli şeyler bulunmaktadır'' buyurdu" dedi ve söz konusu
hadisi aktardı. Ancak şu ziyadede bulunmuştur: "Bilmiş olun ki, bedende
bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur. Eğer
o bozulursa bütün vücut bozulur. Bilmiş olun ki bu da kalptir. "
Buhari bunu Sahih'te Ebu
Nuaym b. Fudayl b. Dukeyn kanalıyla ve Müslim bunu başka bir yolla Zekeriya
kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, iman (l/19). - Müslim 2/1219,1220 (107).
5357- Şa'bi der ki:
Nu'man b. Beşir'i minberde işittim: ,Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Helal olan şeyler belli, haram olan
şeyler de bellidir. Bu ikisinin arasında da şüpheli şeyler bulunmaktadır.
şüpheli şeylerden sakınan kişi, haram olduğunu bildiği şeylerden daha fazla
sakınacaktır. şüpheli şeyleri yapmaya cüret eden kişinin de haram olan şeylere
bulaşması uzak değildir. Her otorite sahibinin bir yasak bölgesi vardır.
Allah'ın yasak bölgesi de ona isyan olan şeylerdir. ''
İsnadı sahihtir.
Buhari bunu Sahih'te Ali
- Süfyan kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, buyu' (3/4).
5358- Enes b. Malik
bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir hurma buldu ve:
"Eğer bu, sadaka hurmalarından olmasaydı onu yerdim" buyurdu.
İsnadı sahihtir.
Buhari bunu Sevri
kanalıyla rivayet etmiştir.- Buharl, buyu' (3/5) ve Müslim (2/1220, 1221).
Müslim bunu başka bir
kanalla zikretmiştir.- Müslim 1/752 (164,165,166)
5359- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "aileme
döndüğüm zaman hurmanın döşeğime veya evime düştüğünü görüp onu yemek için
alıyor ve sadaka olmasından korkup geri bırakıyorum" buyurmuştur.
Buhari bunu zikretmiş ve
rivayetinde: "Hemmam şöyle dedi" ibaresi geçmiştir. - Buhari, buyu'
(3/5) ve Müslim 1/751 (163).
5360- Amr b. Şuayb'ın,
babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir gece uyuyamamıştı. Kendisine:
"Uyuyamamana sebep
nedir?" denilince: "Düşmüş bir hurma buldum ve onu yedim. Sonra
yanımızda bulunan sadaka hurmalarını hatırladım. Bu hurmanın sadaka
hurmalarından mı, yoksa ailemin hurmalarından mı olduğunu bilmiyorum. işte bu
sebeple uyuyamadım" buyurdu.
İsnadı hasendir.
5361- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabisi olan Atiyye es-Sa' di' nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "KuL. sakıncalı şeyden
korunmak için sakıncalı olmayan bir şeyi bile terk etmedikçe takvalı kişilerin
konumuna erişemez" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/634 (2451) ve İbn Mace 2/1409 (4215) .
5362- Ebu Umame
bildiriyor: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"İman nedir?"
diye sorunca, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Seni kötü
amellerin üzerse ve iyi amellerin sevindirirse sen mümin birisin"
karşılığını verdi. Adam:
"Günah nedir?"
diye sorunca da, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "içinde
şüphe bırakıp seni rahatsız edecek olan şeyi bırak" buyurdu.
Bu hadis Müslim'in
rivayetinde şöyledir: Adamın biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Ey Allah'ın Resulü! İman nedir?" diye sorunca, Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): Seni iyi amellerin sevindirir ve kötü amellerin
üzerse sen mümin birisin" karşılığını verdi. Adam: "Ey Allah'ın
Resulü! Günah nedir?" diye sorunca da, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "İçinde şüphe bırakip seni rahatsız edecek olan şeyi bırak"
buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/251, 252, 256), İbn Hibban, Sahih (1/200,201
(176), Hakim, Müstedrek (1/14, 2/13), İbn Mende, İman 3/963 (1088, 1089),
Taberani, M. el-Kebir 8/137,138 (7539,7540) ve Abdurrezzak, Musannef 11/162
(20104).
5363- Hasan b. Ali der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelen bir adama şöyle
buyurduğunu işittim: "Seni şüpheye düşüren şeyi bırak ve şüpheye
düşürmeyen şeye bak. Muhakkak ki kötülük şüpheden, iyilik ise gönül
rahatlığından ibarettir" buyurdu.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Taberani, M. el-Kebir 3/75,76 (2708, 2711), Ebu Nuaym, Hilye (8/264), Hakim,
Müstedrek (2/13) ve Abdurrezzak, Musannef (3/ 117,118).
Şu'be bunu Yezid
kanalıyla zikretmiş ve rivayetinde: 'Doğruluk gönül rahatlığıdır, yalancılık
ise kuşkudan ibarettir" ibaresi geçmiştir. - Tirmizi 4/668 (2518).
5364- Ebu Katade ile Ebu
Dehma der ki: Bedevilerden bir adamın yanına gittik. Bu kişi bize şöyle
anlattı: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elimi tutup Allah'ın
kendisine öğretmiş olduğundan bana öğretmeye başladı. Bana öğrettiklerinden
aklımda kalanlardan biri de şu idi ki şöyle buyurmuştu: "Bir şeyi Allah
korkusuyla bıraktığın zaman, mutlaka Allah sana ondan daha hayırlısını verir.
"
İsnadı sahihtir. Ancak
içinde tanınmayışı zarar vermeyen meçhul bir sahabi vardır.
5365- Mufaddal b. Gassan
el-Galabi'nin, babasından bildirdiğine göre bir adam şöyle demiştir: Ben, İbn
Uyeyne, Fudayl b. İyad ve Abdullah b. elMübarek ile birlikte idim. Süfyan:
"Haydi kalkın da Abdullah b. Merzuk'a gidelim. Zira durumu ağırdır, onu
ziyaret edelim" dedi. Kalkıp gittiler ve yanına girdiler. Onu evde çakıl
taşlarıyla arasında bir şeyolmadığı halde buldular. Avret yerinde ancak arasını
örten bir bez parçası vardı. Başı bir seki üzerinde idi. O oda da evin
mescidiydi. Süfyan kendisine: "Ey Ebu Muhammed! Bana ulaşana göre dünya
malını bırakan hiç kimse yoktur ki mutlaka Allah kendisine ondan daha
hayırlısını verir. Sen de dünyadan bir çok şey bıraktın. Bıraktığı şeylere
karşılık Allah sana ne verdi?" deyince: "Gördüğünüz gibi (verdiklerine
karşı) razı olmayı" karşılığını verdi.
İsnadında adı
belirlenmeyen bir ravi vardır. Diğer ravileri güvenilirdir.
5366- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana şöyle buyurdu: "Ey Ebu
Hureyre! (şüpheli şeylerden) sakınan kişi ol. böylece insanların en abidi
olursun. Kanaatkar ol. böylece insanların (Allah'a) en şükredeni olursun. Kendi
nefsin için sevdiğini insanlar için de sev, o zaman mümin olursun. Komşularınla
iyi komşuluk et, o zaman (hakkıyla) müslüman olursun. Az gül, zira çok gülmek
kalbi öldürür (katılaştırır). "
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Mace 2/1410 (4218).
5367- Hz. Aişe der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Yüce Allah bana şöyle vahyetti: ''Her kim ilim taleb etmek için bir yola
çıkarsa, ona cennetin yolunu kolaylaştırırım. Kimin çok sevdiği gözlerini
alırsam (ve buna sabredip karşılığını benden beklerse) mükafatı cennet olur.
ilim için yola çıkmak ibadetin faziletinden daha hayırlıdır. Dindarlığın en üstün
şekli haram şeylerden sakınmaktır. ''
Bunu Vera bölümünde
başka kanallardan da zikrettik.
İsnadı zayıftır.
5368- Ebu Said der ki:
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim helal yer, sünnetim
ile amel eder ve insanların fenalıklarından güven içinde olursa o kimse cennete
girer" buyurdu. Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bu gün insanlar
arasında böylesi kişiler çoktur" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi
ve Sellem):
"Benden sonraki
asırlarda da böyle kimseler bulunacaktır" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 4/669 (2520).
5369- Tarif Ebu Temime
der ki: Safvan'ın, Cundub'un ve arkadaşlarının sohbetini işittim. Cundub onlara
nasihatte bulunuyordu. İbn Said kendilerine nasihatte bulunan Cundub'u
kastederek: "Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey işittin
mi?" deyince: "Evet, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
''Her kim (amelinde) gösteriş yaparsa, Allah ta ona kıyamet günü gösteriş
yapmasına karşılıkta bulunur. Zorluk gösteren kimseye de Allah kıyamet gününde
zorluk gösterir'' buyurduğunu işittim" karşılığını verdi. Oradakiler:
"Bize nasihatte bulun" deyince: "şüphesiz ki insan
(defnedildiğinde) ilk önce karnı kokar. Sizden birinin, midesine haram şeyler
sokmamaya gücü yetiyorsa öyle yapsın. Yine sizden birinin, dökülen bir avuç kan
için cennet ile arasını ayırmamaya gücü yetiyorsa öyle yapsın" dedi.
İsnadı sahihtir.
Buhari bunu Sahih'te
İshak b. Şahin kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, ahkam (8/107).
5370- Cundub der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Sizden gücü yeten
kimse haram kan akıtmasın. Haram olarak küçük bir şişe kan akıtan kimse cennet
kapılarından her birine geldiğinde (Allah) onunla cennet arasını ayırır. ''
Bu isnadla bu şekilde
merfü olarak rivayet edildi. En doğrusunu Allah bilir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 2/160 (1662).
5371- Ebu Musa der ki:
Ebu Derda ile birlikte Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında
idim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Her kim iki çenesi ile
iki bacağı arasını muhafaza ederse cennete girer" buyurdu.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Buhari, et-Tarihu'l-Kebir (4/1/54), Ahmed, Müsned (4/398) ve Hakim, Müstedrek
(4/358).
5372- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'a (sallallahu aleyhi veseIlBm), insanları en çok cennete sokan
amelin ne olduğu sorulunca: "Allah korkusu ve güzel ahlaktır"
buyurdu. Yine insanları en çok cehenneme sokan amelin ne olduğu sorulunca:
"Cinsel organ ve ağızdır" buyurdu.
Ravileri güvenilirdir.
5373- Ukbe b. Amir der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Pislik ile beslenen et
ve kan cennete girmeyeceklir" buyurduğunu işittim.
İsnadı sahihtir.
5374- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadında bir sakınca
yoktur.
5375- Ebu Bekr es-Sıddik
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Haramla beslenen her
beden cehenneme daha layıktır" buyurduğunu işittim.
el-Müezzin'in
rivayetinde: "Haramla ile beslenen her et ateşe daha layıktır"
ibaresi geçmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Mervezı, Müsned Ebi Bekr (50), BezzM, Müsned 4/215 (3560) ve Ebu Nuaym,Hilye
(1/31).
5376- Zeyd b. Erkam der
ki: Ben, Ebu Bekr'in yanında iken bir kölesi kendisine yemek getirdi. Ebu Bekr
bir lokma yedikten sonra: "Bunu nereden getirdin?" diye sordu. Köle:
"Ben Cahiliye zamanında papaz idim. Bana bir yemek sözleri vardı ve bana
bunu bu gün verdiler" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekr: "Gördüğüm
kadarıyla bana Allah ve Resulü'nün haram kıldığı şeyi yedirdin" dedi ve
parmağını ağzına sokarak kustu. Sonra da:
"Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Haramla beslenen ete cehennem daha layıktır''
buyurduğunu işittim" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (4/127), İbn Adiy, el-Kamil (5/1936), Ebu Ya'la, Müsned 1/85
(84) ve Mervezı, Müsned Ebu Bekr (Sı).
5377- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Kab b. Ucre'ye şöyle
dediğini işittim: "Ey Ka'b b. Ucre! Eti haram ile beslenen kişiye cehennem
daha layıktır. Ey Ka'b b. Ucre! Namaz (Allah'a) yaklaştırıcıdır. Oruç
kalkandır. Sadaka da suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları söndürür
(affettirir). Ey Ka'b! insanlar iki sınıf olarak sabahleyin evden çıkarlar. Biri
nefsini satar ve onu helak eder. Diğeri ise nefsini satın alır ve onu azat
eder.
Ma'mer de bunu İbn
Haysem kanalıyla rivayet ederek mutabaat etmiştir. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (3/399), Bezzari, Müsned 2/241 (1609), Darimi (sh. 714), Ebu
Ya'la, Müsned 3/475, 476 (1999), Abdurrezzak, Musannef 11/345,346 (20719) ve
Hakim, Müstedrek (1/79, 4/422).
5378- Ka'b b. Dere der
ki: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Ey Ka'b b. Ucre!
Kim onların yanlarına girip yalanlarını doğrular ve zulümlerini desteklerse,
onlar benden değildir, ben de onlardan değilim. Onlar Havz'ıma da
gelemeyeceklerdir. Ey Ka'b' Eti ve kanı haram ile beslenen kişi cennete
girmeyecektir. Eti ve kanı haram ile beslenen kişiye cehennem daha layıktır. Ey
Ka'b! insanlar iki sınıf olarak sabahleyin evden çıkarlar. Biri nefsini satın
alır ve onu azat eder. Diğeri ise onu satar ve helak eder. Ey Ka'b! Namaz
kişinin imanının delilidir, oruç kalkandır. Sadaka ise buzun kaya üzerinde
kayması gibi günahları yok eder.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 19/162 (361) ve İbn Hibban, Sahih 7/436, 437 (5541).
Beyhaki der ki: Kitapta
bu şekilde ravi adı "Ebu Bekr b. Ebi Musa" olarak geçmektedir.
Sanırım bu kişi (gerçekte) Ebu Bekr b. Buşeyr b. Ka'b b. Ucra' dır.
5379- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden birinin
ağzma toprak koyması, Yüce Allah'ın haram kıldığı bir şeyi koymasından daha
hayırlıdır" buyurmuştur.
Ravileri güvenilirdir.
Aynısını Hafs b.
Abdirrahman, Ebu İshak kanalıyla Said b. Yesar'dan, o da Ebu Hureyre'den
rivayet etmiştir. Ancak önceki hadis bundan evladır. - Ahmed, Müsned (2/257).
5380- Muafa b. İmran der
ki: "Geçmişteki hilim ehlinden olan on kişi vardı ki helal konusunda çok
titiz davranırlardı. Bunlar sadece helal olduğunu bildikleri şeyleri yerler ve
kesinlikle haram yemezlerdi." Ravi der ki: Sonra Bişr bu kişileri şöyle
saydı: "İbrahim b. Edhem, Süleyman elHavvas, Ali b. Fudayl b. İyad, Ebu
Muaviye el-Esved, Yusuf b. Esbat, Vuheyb b. el-Verd, Harran yaşlılarından olan
Huzeyfe ve Davud etTai'dir."
Bişr on kişi saydı.
Bunlar sadece hel al olduğunu bildikleri şeyleri yerlerdi. Aksi takdirde toprak
yer (ve haram yemez)lerdi.
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (8/271).
5381- Abdullah b. Amr b.
el-As der ki: "Mümin kimse arı gibidir. O sadece temiz yer ve temiz ürün
verir.''
Tahric: İsnadı hasen ve
mevkUftur. İbn Ebi Şeybe, Musannef (11/21, 13/252).
5382- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Mümin kimse an
gibidir. O, yediği zaman temiz yer ve temiz ürün verir. Bir dala konduğu zaman
onu kırmaz. Mümin, altın külçesi gibidir. ısıya maruz kaldığında parlar.
tartıldığında ise ağırlığı hiç eksilmez" buyurmuştur.
Beyhaki der ki: Bu hadis
bu isnadla mevkfıf olarak bilinendir. Sellam b. Süleyman bunu Şu'be kanalıyla
Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dayandırarak aktarmıştır.
5383- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir. Ancak rivayetinde: "(Ebu
Sebre el-Huzeli,) İbn Ömer'in, Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
naklederek şöyle dediğini işitti" demiştir. Doğrusu ıse Abdullah b. Amr'dır.
En doğrusunu Allah bilir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (1/75, 76) ve Abdurrezzak, Musannef 11/404- 406 (20582).
Bir başkası bunu İbn Ebi
Adiy kanalıyla Hüseyn'den, o da Abdullah b.
Bmeyde'den naklederek:
"Bana bildirilene göre Ebu Sebre el-Huzeli, İbn Ziyad'ın şöyle dediğini
işitmiştir." demiş ve Havz hakkındaki kıssayı aktarmıştır. Sonra da Ebu
Sebre'nin, Abdullah b. Amr'dan olan rivayetini zikretmiştir.
Tahric: Hakim, Müstedrek
(1/75, 76) ve Mervezi, Ziyadetu'z-Zühd (sh. 560, 561).
5384- Ebu Sebre
e-Huzeli'nin Abdullah b. Amr b. el-As kanalıyla rivayet ettiği uzunca hadiste
şöyle der: " ... Kadın: "Kardeşim bundan daha güzelini bulsaydı onu
bana verirdi. Ben de ona bundan daha güzelini vereceğim" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ondan yemedi ve yemeğin esirlere
dağıtılmasını söyledi.''
Tahric: İsnadı hasendir.
Hakim, Müstedrek (1/76,4/513).
5385- Abdulvehhab b. Ebi
Hafs der ki: Hz. Davud'a oruç tuttuğu bir günün akşamında iftarını açmak
üzereyken bir kap süt getirildi. Getirenlere: "Bu sütü nereden
getirdiniz?" diye sorunca sütü getirenler: "Ona koyunumuzdan
sağdık" dediler. Hz. Davud: "Koyununuzun parasını nerden
buldunuz?" diye sorunca: "Ey Allah'ın peygamberi! Bunları neden
soruyorsun?" dediler. Hz. Davud: "çünkü biz peygamberlere sadece
helal olan şeylerden yememiz ve salih amellerde bulunmamız emredildi"
karşılığını verdi.
İçinde Hıdr b. Eban'ın
bulunmasından dolayı isnadı zayıftır.
5386- Hz. Aişe der ki:
Hz. Ebu Bekr'in bir kölesi vardı. Bu köle çalışıp kendisine belli bir haraç
ödüyordu. Ebu Bekr de kölenin ödediğinden yerdi. Bir gün köle yiyecek bir şeyle
geldi ve Ebu Bekr ondan yedi. Köle: "Bu yediğinin ne olduğunu biliyor
musun?" deyince, Ebu Bekr: "Nedir ki?" dedi. Köle: "Cahiliye
zamanında birine bir kehanette bulunmuştum. Kehanette de (ehil olmadığım için)
onu aldatmıştım. (Bu gün) o kimse benimle karşılaştı ve bana bunu verdi (yani
kalan borcunu ödedi). Yediğin de işte budur" dedi. Bunun üzerine Ebu Bekr
parmağını ağzına sokup midesinde ne varsa hepsini kusup çıkardı.
İsnadı hasendir.
Buhari bunu Sahih'te
başka bir kanalla rivayet etti. - Buhari, menakibu'l-ensar (4/236).
5387- Zeyd b. Eslem der
ki: Ömer b. el-Hattab süt içti ve hoşuna gidince kendisine süt verene: "Bu
süt neredendir?" diye sordu. Adam adını belirlediği bir suya gittiğini ve
orada sadaka develerinin bulunduğunu bildirip: "Onlardan sağıp bana
verdiler. Ben de sütü kabıma koyup getirdim. Bu süt işte onlardandır"
dedi. Bunun üzerine Ömer elini ağzına sokup onu kustu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Beyhaki, Sünen (7/14).
Hz. Ali'nin sadece helal
olan yiyecekleri yediği konusunda da rivayetler gelmiştir. Bu rivayetlere göre
Hz. Ali'nin yiyeceği tahıllar Medine'den getirilirdi. söz konusu bu rivayetler
de faziletler bölümünde zikredilmiştir.
5388- Malik b. Enes
bildiriyor: Rabi' bir arkadaşını yolcu etmek için çıkmıştı. Vedalaşırken
arkadaşı: "Bana nasihatte bulun" dedi. Bunun üzerine Rabi':
"Sana, salih amel işlemeni ve helal şeyler yemeni tavsiye ederim"
dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 360 (940).
5389- Seri der ki:
"Kurtuluş üç şeydedir. Bunlar helal gıda yemek, takva sahibi olmak ve
hidiyet yolunda olmaktır."
5390- Yusuf b. Esbit der
ki: Bir genç kendini ibadet verdiği zaman İblis:
"Bunun yemeğinin
nereden olduğuna bakın" der. Eğer kötü yerden ise:
"Onu bırakın.
Onunla uğraşmaya gerek yoktur. O uğraşıp dursun. Sizin için onun nefsi
yeter" der.
Tahric: Beyhaki, Zühd
el-Kebir sh. 359 (932).
5391- Sehl b. Abdillah
der ki: "Zühd, yemeğine dikkat eden kimseye davetsiz olarak girer. Nefsini
ve başkasını aldatan kimse doğruluk yolunun kokusunu bile almaz."
5392- İshak el-Ensari:
der ki: Huzeyfe el-Mar'aşi, ön saflara girmek için birbirleriyle yarışan
kimselere bakarak: "Helal yemekte yarışmaları gerekir" dedi.
5393- Fudayl b. İyad der
ki: Adamın biri Süfyan es-Sevri'ye (namazda) birinci safta durmanın faziletini
sorunca: "Yediğin ekmeği nereden yediğine bak (nasıl elde ettiğine) ve
istersen son safta dur" karşılığını verdi.
5394- Şuayb b. Harb
kanalıyla bize bildirilene göre Süfyan es-Sevri: "Dirhemini nereden
kazandığına bak ve istersen namazını son safta durarak kıl" demiştir.
Tahric: Beyhaki, ez-Zühd
el-Kebir sh. 359 (934).
5395- Sehl b. Abdillah
der ki: "Bizim usulümüz (yolumuz) beş şey (temel) üzeredir. Bunlar
Allah'ın Kitab'ına tutunmak, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
sünnetine uymak, helal yemek, günahlardan sakınmak ve hakları ödemektir."
Tahric: Sülemi, Tabakat
es-Sufiyye (sh. 210), Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir (939) ve Ebu Nuaym, Hilye
(10/190).
5396- Bakiyye b.
el-Velid der ki: İbrahim b. Edhem beni yemeğe davet etti. Yanına gittiğimde sol
ayağını makadı altına koyup oturdu ve sağ ayağını dik tutarak elini üzerine
koydu. Sonra: "Ey Ebu Muhammed! Bu oturma şeklini biliyor musun?"
dedi. Kendisine: "Hayır" dediğimde: "Bu oturuş, Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) oturuş şeklidir. O, kölenin oturduğu gibi oturur
ve kölenin yediği gibi yerdi. Allah'ın adıyla yemeğe başlayın" dedi. Yemek
yedikten sonra onun arkadaşına: "Bana, onunla arkadaşlık ettiğin zamandan
beri başından geçen en önemli bir şeyi anlat" dedim. Adam:
"Tamam?" dedi ve şöyle devam etti: Bir gün oruçlu idik. Akşam
olduğunda iftar edecek bir şeyimiz yoktu.
Sabahladığımızda
kendisine: "Ey Ebu İshak! İşçi pazarına gidip ekin biçenlerle birlikte
ücretle çalışsak mı?" dedim. O da: "Öyle mi yapalım?" dedi ve
işçi pazarına gittik. Bir adam gelip bir dirhem karşılığında beni kiraladı.
Ona: "Ya arkadaşım" dediğimde: "Arkadaşına ihtiyacım yoktur.
Onun zayıf biri olduğunu görüyorum" dedi. Ona ısrarda bulununca onu da
dört dinık'a kiraladı. O gün ekin biçtik. Ücretimi alıp çarşıya gittim ve
ihtiyacımı alıp kalanı tasadduk ettim. Yanına gidip yiyeceği kendisine
yaklaştırdığımda bana bakıp ağlamaya başladı. Kendisine: "Niçin
ağlıyorsun?" dediğimde: "Biz ücretimizi aldık, ama ücretimizin
karşılığında tam olarak çalışabildik mi bilemiyorum" dedi. Ben
öfkelenmiştim. Bana: "Niçin öfkeleniyorsun? Onu ödediğimize dair bana
garanti verir misin?" dedi. Bunun üzerine yiyeceği alıp tasadduk ettim.
İşte bu kendisiyle arkadaş olduğum zamandan beri yaşadığım en önemli şeydir.
Tahric: Ebu Nuayın,
Hilye (7/379,380).
5397- Cüneyd b. Muhammed
der ki: Bir gün Seri b. Muğallis'in Sevid (Irak) bölgesinden bir şeyler yemeyi,
kişinin bu bölgeden bir şeylere sahip olmasını kerih gördüğünü işittim. Bu
konuda çok dikkatli davranırdı. Aynı şekilde Sevid'ın sebze ve meyvelerinden,
oradan geldiğini bildiği şeylerden elinden geldiği kadarıyla yememeye çalışırdı.
Bir defasında adamın birinin ona Cezıre bölgesinden keçi boynuzu ile salatalık
getirip verdiğini, Seri'nin bunları sevinçle kabul ettiğini gördüm. Seri vera
konusu üzerinde de çok dururdu.
Tahric: Beyhaki, ez-Zühd
el-Kebir sh. 361 (942).
5398- Aynı isnad ile
Cüneyd b. Muhammed der ki: Seri'nin şöyle dediğini işittim: "Tarsus'ta bir
evde idim ve yanımda kendilerini ibadete veren iki genç vardı. Avluda içinde
ekmek yaptıkları bir tandır vardı. Tandır yıkılınca onu kendi paramla
yeniledim. Bunun üzerine (o gençler) artık onda ekmek yapmaya korkmaya
başladılar."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/116, 117).
5399- Cüneyd b. Muhammed
der ki: Seri'nin, Ebu Yusuf el-Gasuli'yi anarak şöyle dediğini işittim: Ebu
Yusuf şiir okur ve gazvelere katılırdı. insanlarla gazvelere katılıp Rum
beldelerine girdikleri zaman arkadaşları onların kestiklerinden ve
yemişlerinden yerdi. Kendisi yemezdi. Ona: "Ey Ebu Yusuf! Bunların helal
olduğu konusunda bir şüphen mi var?" dediklerinde: "Hayır"
derdi. "O zaman helalden ye" dediklerinde: "şüphesiz ki zühd
helaldedir" derdi.
Tahric: Beyhaki, ez-Zühd
el-Kebirsh. 361 (947) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/117).
5400- Seri anlatıyor:
Bir defa acıktım ve yolda hurma kütüğünden oyulmuş bir kabın berrak su ile dolu
olduğunu ve etrafında otların bitmiş olduğunu gördüm. Bunun üzerine kendi
kendime: "Ey Seri! Eğer bugün yediysen helal yersin, içtiysen hel al
içersin" dedim ve atımdan inip o otlardan yedim ve o sudan içtim. Sonra
sesini işittiğim ancak kendisini göremediğim bir kişi bana: "Ey Seri
el-Muğallis! Bugün senin için buraya gelen nafaka neredendir?" diye
seslendi .
5401- Osman el-Hayyat
aynısını biraz fazlalık ve eksiklikle nakletmiş, sonunda da Seri'nin: "Bu
çağrı nefsimi köreItti" dediğini zikretmiştir.
Tahric: Beyhaki, ez-Zühd
el-Kebir sh. 363 (949).
5402- Muhammed b. Davud
ed-Dineveri der ki: Ebu Abdillah b. elCellad'ın şöyle dediğini işittim:
"Mekke'de otuz yıl ikamet edip te sadece kendi ipiyle ve su kabıyla
çektiğinden başka zemzem suyundan içmeyen birini biliyorum. Bu kişi Halep ve
Mısır yemeklerinden de almazdı."
5403- Ebu Muhammed
el-Cureyri der ki: Sehl b. Abdillah et- Tusteri'nin:
"Zühd, yemeğine
dikkat eden kimseye davetsiz olarak girer" dediğini işittim.
5404- Ömer b. Abdilazız:
"Takva sahibi kimseye gem vurulmuştur, her istediği şeyi yapamaz"
demiştir.
Tahric: Beyhaki, ez-Zühd
el-Kebir sh. 357 (925).
5405- Davud b. Ruşeyd
der ki: Yahya b. Main bana şu beyti okudu:
"Malın helali de,
haramı da gidicidir
Bir gün geriye sadece
günahlar kalacaktır.
Kişi ilahına karşı takva
sahibi olamaz
Ta ki yiyeeceği ve
içeceğine dikkat edinceye kadar
Ta ki sahip olduğu ve
eliyle kazandığı
Şey helal oluncaya kadar
Ta ki konuştuğunda
sözleri güzel oluncaya kadar."
Peygamber bunu bize
Rabbinden nutketti.
Allah'ın selatı selamı
Peygamber'in üzerine olsun.''
Tahric: Beyhaki, ez-Zühd
el-Kebir sh. 358, 359 (930).
5406- Muhammed b.
Abdilkerim el-Mervezı der ki: Yahya b. Eksem vali olduğu zaman, zihid olan
kardeşi Abdullah b. Eksem, Merv'den kendisine şöyle yazdı:
"Bir topak tuzla
yenilen bir yemek
Olgunlaşmış hurmayı
yemekten daha lezizdir
Sahibini helaka
yaklaştıran bir yiyecek
Kuş için tuzağa konulan
buğday gibidir"
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(8/10).
5407- İbn Abbas
bildiriyor: Hz. Adem kendisine yasaklanan ağaçtan yediği zaman, Yüce Allah:
"Ey Adem! Neden yasakladığım ağaçtan yedin?" diye sordu. Adem:
"Ey Rabbim! Havva bana o ağacı güzel gösterdi" cevabını verdi. Allah:
"Onu, zorluk çekerek hamile kalmak, zorluk çekerek doğurmak, her ay iki
defa kana bulamak (adet görme) ile cezalandırdım" buyurdu. Havva o anda
feryad edince: "Sen ve kızların feryad edin" denildi.
Bu şekilde mevküf olarak
aktarılmıştır.
Ravileri güvenilirdir.
5408- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sahabisi Mikdam b. Ma'di Kerib'in bildirdiğine
göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hiç kimse asla kendi el
emeğinden daha hayırlı bir yemek yememiştir. Hz, Ddvud sadece kendi el emeğiyle
kazandığını yerdi" buyurmuştur.
Her ikisinin de lafzı
aynıdır. Ancak es-Sağani'nin rivayetinde: "Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sahabisi" ifadesi kullanılmamıştır.
Buhari bunu başka bir
kanalla Halid b. Ma'dan'dan rivayet etti.- Buhari, buyu' (3/9)
5409- Ömer b. el-Hattab:
"Ey genç! Bulamacı iyi pişir. Bu şekilde yağın hararetini giderirsin"
demiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Zühd (sh. 191) ve Hennad, Zühd 2/363 (691).
5410- Cafer b. Muhammed
b. Harun bildiriyor: Yaklaşık olarak doksan
yaşlarında olan Ali b.
Murre et-Tai'nin doktoruna: "Doktorluğundan bize bir şeyler öğret"
dediğimde: "Şu dört hasleti iyi öğren" dedi. Kendisine:
"Dinliyorum" dediğimde şöyle devam etti: Birincisi, ne zaman hasta
olsan ailen sana karşı şefkatli olur ve: "Bir şeyler yesen, bir şeyler iç
sen" derler. Onların sana sunduğu dışında canın bir şey isterse onu ye. Bu
da sağlığına kavuşuyorsun demektir. Eğer canın bir şey çekmiyorsa onların
dediğine aldırış etme. Zira isteksiz bir şekilde yediğin zaman o şeyin bedenindeki
zararı faydasından daha fazladır. İkincisi, eğer bir eşin veya bir cariyen
varsa isteksiz olman halinde ona asla yaklaşma. Zira bu şekilde onunla olmakla
bedenine zarar verirsin. İstekli olarak birlikte olman halinde ise cünüp
olursun (rahatlarsın). Üçüncüsü, bir rahatsızlığın olup da azdığı zaman hamama
girme. Zira hamama girmek durmuş olan hastalığı azdırır. Sıhhatli olduğun zaman
hamama gir. Bu şekilde faydalı olur. Dördüncüsü ise, kişi evine girdiği zaman
kapıyı kapatıp örtüyü bırakmakta ve uykusu olmadığı halde: "Uyumak
istiyorum" diyor ve uyuyor. Uyandığında da eve girdiği zamandan daha kötü
bir durumda oluyor. Oysa kişi uykusu geldiği zaman uyursa, bağlı bir halden
kurtulmuş gibi dinç bir şekilde uyanır."
İsnadı hasendir.
5411- Ertat der ki:
Tabiplerden olan birkaç adam krallardan bir kralın yanında toplandılar. Kral
onlara mide hastalığının ilacını sorunca her biri kendi görüşünü söyledi.
Aralarında susan ve görüşünü söylemeyen bir kişi vardı. Herkes sözünü
bitirdiğinde kral bu kişiye: "(Bu konuda) sen ne diyorsun?" diye
sorunca, adam şu karşılığı verdi: "Bazı şeyler zikrettiler ki bunların bir
dereceye kadar faydası vardır. Ancak bu hastalığın önüne geçmek şu üç şeyle
mümkündür. İştahlı olmadığın sürece asla yemek yeme. Senin için pişirilen et
güzelce pişirilmedikçe onu yeme. Lokmayı güzelce çiğneyip ufaltmadan kesinlikle
yutma. Zira böyle yemek, mideye ambar vazifesi yaptırmaz."
İsnadı sahihtir.
5412- İbrahim b. Ali
ez-Zühli der ki: Bütün sözlerin içinden dört bin söz çıkar. Onlardan da dört
yüz söz çıkar. Onlardan da kırk söz çıkar. Onlardan da dört söz çıkar. Bu
sözlerden ilki, kadınlara güvenme. İkincisi, midene kaldıramayacağı bir şey
yükleme. Üçüncüsü, mal seni aldatmasın. Dördüncüsü ise faydana olacak kadar ilimle
yetin."
Ravileri güvenilirdir.
5413- İbn Ebcer,
babasından bildiriyor: "Mide, bedenin havuzudur.
Damarlar da ona
gelirler. Mide sıhhatli ise ona gelen damar da sıhhatli olur (ve bedene sıhhat
taşır). Mide hasta ise ona gelen damar da hasta olur (ve bedene hastalık
taşır).''
Bu konuda zayıf bir
isnadla merfü bir hadis rivayet edilmiştir.
Tahric: Ukayli ed-Duafa
(1/51).
5414- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Mide, bedenin
havuzudur. Damarlar da ona gelirler. Mide sıhhatli ise ona gelen damarlar da
sıhhatli olur (ve bedene sıhhat taşır). Mide hasta ise ona gelen damarlar da
hasta olur (ve bedene hastalık taşır)" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı
çokzayıftır. Ukayli, ed-Duafa (2/284).
5415- Ömer b. Ebi
Halife, Basra ahalisinden olan bir adamdan bildiriyor: Bir adam Hasan( -ı
Basri)'ye: "Ey Ebu Said! Doyduğum ve acıktığım zaman karnım bana
rahatsızlık veriyor" deyince, Hasan: "Sen kendine bu evden başka bir
evara" karşılığını verdi.
5416- Rabi' b. Abdillah
bildiriyor: Bir adam İbn Ömer'e: "Benim faiz yiyen" veya:
"kazancı pis olan bir komşum vardır. Bazen beni yemeğe davet etmektedir.
Onun davetine icabet etmeli miyim?" diye sorunca, İbn Ömer: "Evet,
etmelisin" karşılığını verdi.
Beyhaki der ki: "Bu
icabet, yemeğin mubah olmasıyladır. Çünkü yemeğin pis kazancından olup
olmadığını bilmiyor. Davete icabet etmek te haktır."
İsnadı sahihtir.
5417- Haris b. Suveyd
der ki: Bir adam Abdullah b. Mes'ud'a gelip: "Benim neyi varsa pis -veya-
haram olduğunu (haram kazançla elde ettiğini) bildiğim komşum vardır. Bazen
beni yemeğe davet etmektedir. Ben de gitmek veya gitmemek konusunda rahatsız
oluyorum" deyince, Abdullah: "Davetine icabet edip git, günahı onun
boynunadır" karşılığını verdı.
İsnadı hasendir.
Beyhaki der ki:
et-Teymı'nin cevabı daha fazla dikkate alınır. Yoksa: "Neyi varsa pis
-veya- haram olduğunu (haram kazançla elde ettiğini) bildiğim komşum
vardır" lafzını anladı mı bilmiyorum. Onun helal bir şeyi olabilir, ama
kendisi bunu bilmemektedir. O kendisine davet edilecek yiyeceği kendi zimmeti
ile almaktadır. Yiyecek bu şekilde helal olmaktadır. Helal de olsa davete
icabet etmemek daha güzeldir. En doğrusunu Allah bilir.
5418- Mansur der ki:
(Zalim lakaplı vali) Haccac zamanında Sevad (Irak) bölgesine gidip gelen bir
bilirkişimiz vardı. O zaman bilirkişiler malların yedide birini alırlardı. Bir
gün bu bilirkişi geri döndüğü zaman kabilemizden bazılarını yemeğe davet etti.
Beni de davet etmişti, ancak ıçıme sinmediği için gitmedim. İbrahim'le
karşılaşıp bu durumu anlattığımda: "Gördüğüm kadarıyla şeytan aranıza
düşmanlığı düşürmek için uğraşıyor. Zira önceleri bazen valiler bir bölgeye
geldiği zaman bölge ahalisini davet eder, davete katılmayanları da sakıncalı
görürlerdi" dedi.
Ravileri güvenilirdir.
Beyhaki der ki: "Bu
da kendilerine verilen helal olduğu için yemeğin de helal olması dolayısıyla
olsa gerektir. Eğer davete icabet etmezlerse, gitmemek aralarında düşmanlığa
yol açacaktır. Halk da valinin düşmanlığına güç yetiremez. Kendinde bu
düşmanlığın sonuçlarına katlanma gücünü bulup böylesi davetlere katılmayanlar
olursa da vera ehlinden bazı kimseler öyle yapmıştır. Muvaffakiyet
Allah'tandır."
5419- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Sizden biri
(Müslüman) kardeşin yanına girer ve kardeşi kendisine yemek ikram ederse
sorgulamadan yesin: içecek ikram ederse sorgulamadan içsin" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (2/399), Hakim, Müstedrek (4/126), Tahavi, Şerh Meani'l-Asar
(4/222), Hatib, Tarih (3/87, 88) ve İbnu'l-Ca' d, Müsned 2/1063 (3071).
Beyhaki der ki: Süfyan
b. Uyeyne bunu ibn Aclan kanalıyla Said'den, o da Ebu Hureyre'den rivayet
etmiştir. Eğer hadis sahih ise burada Müslüman kişinin Müslümana ancak yanından
olan helal şeyden yedirip içirmesi söz konusudur. - Hakim, Müstedrek (4/126),
İbn Ebi Şeybe, Musannef (8/102) ve Abdurrezzak, Musannef (9/227).
5420- İmran b. Husayn'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), fasıkların yemeğine
(davetine) icabet edilmesini yasaklamıştır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 18/168 (376).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
4. Fasıl: Yeme ve
İçme Adabı; Yemek Öncesi ve Sonrasında Elleri Yıkamak