2. Fasıl: Çok Yemek Yemenin Kınanması |
Halimi: "Kişi yemesi
helal olan bir yiyeceği vücudunu ağırlaştınp uykuya muhtaç bırakacak ve
ibadetten geri koyacak kadar çok yememelidir. Kişi, açlığını giderecek kadar
yemelidir. Kişinin yemekteki hedefi de ibadet için bedenini güçlü kılma
olmalıdır" der Halimi, el-Min hac (3/57). ve bu yönde şu rivayetleri
zikreder:
5240- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mümin kimse
bir bağırsağı doluncaya kadar yer. Kafir ise yedi bağırsağı doluncaya kadar
yer" buyurmuştur.
İsnadı sahihtir.
Müslim bunu Sahih'te
Muhammed b. Rafı' ve Abd b. Humeyd Abdurrezzak kanalıyla rivayet etmiştir.-
Müslim (2/1631).
5241- Nafi' der ki: İbn
Ömer kendisine yoksul biri getirildiği zaman onunla birlikte yemek yerdi. Bir
gün yanına birini yanına soktum ve bu kişi çok yemek yedi. Bunun üzerine İbn
Ömer: "Ey Nafi'! Bunu bir daha yanıma getirme. Zira Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kafir kimse yedi bağırsağı doluncaya kadar
yer'' buyurduğunu işittim" dedi.
Buhari bunu Sahih'te
Bundar - Abdussamed b. Abdilvaris kanalıyla
ve Müslim bunu Gunder - Şu'be kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari,
at'ime (6/200). - Müslim 2/1631 (183).
5242- Ebu Hureyre
bildiriyor: Adamın biri çok yemek yerdi. Ancak Müslüman olduktan sonra az yemeye
başladı. Bu durum Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikredilince:
"Kafir kimse yedi bağırsağı doluncaya kadar yer. Mümin kimse ise bir
bağırsağı doluncaya kadar yer" buyurdu.
Lafız Süleyman'ın
lafzıdır.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Müsned (2/455).
5243- Ebu Hureyre der
ki: "Çok yemek yiyen bir adam Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) geldi ve Müslüman oldu. Bu adam Müslüman olduktan sonra az yemek yemeye
başladı." Sonrasında ravi söz konusu hadisi zikretti.
Buhari: bunu Sahih'te
Süleyman b. Harb kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, at'ime (6/200).
5244- Ebu Hureyre
bildiriyor: Kafır bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) misafir
olmuştu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu adam için bir keçi
sağılmasını emretti. Adam sağılan sütü içti. Sonra Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bir keçi daha sağılmasını emretti. Adam onu da içti. Bu
şekilde adam tam yedi keçinin sütünü içti. Sabahladığında da Müslüman oldu. Hz.
Peygamber {Sallallahu aleyhi ve Selleml onun için bir keçi sağılmasını emretti
ve adam sağılan sütü içti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Selleml bir keçi
daha sağıImasını emrettiğinde adam onu içip bitiremediğinde: "Mümin kimse
bir bağırsağı dolana kadar içer. Kafir ise yedi bağırsağı dolana kadar
yer" buyurdu.
Ka'nebi'nin rivayeti
şöyledir: Keçi sağılınca adam sütünü içti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) bir keçi daha sağılmasını emretti. Adam ikinci keçinin sütünü
bitiremeyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mümin kimse
bir bağırsağı dolana kadar içer. Kafir kimse de yedi bağırsağı dolana kadar
içer" buyurdu."
Müslim bunu Sahih'te
Muhammed b. Rafi' - İshak b. İsa kanalıyla rıvayet etmıştır. ...Müslim 2/1632
(186).
Beyhaki der ki: Ebu
Ubeyd bu yöndeki hadisin açıklamasında bu rivayete işaret eder. - Ebu Ubeyd,
Garibu'l-Hadis (3/23).
Halimi ise gördüğüm
kadarıyla bunu kabul etmemiştir ve sanki bu açıklamalı rivayete itibar etmiş
değildir. Halimi bu yöndeki sözlerinin sonunda şöyle der: "Şayet Resuluilah
(Sallallahu aleyhi ve Selleml bu sözünü sadece kendisine zikredilen o adam
hakkında söylemiş ise bunun manası kafi re yakışanın çok yemek, mümine
yakışanın ise az yemek olduğudur. Zira kafir sadece açlığını gidermek ve
şehvetini tatmin etmek için yemek yer. Mümin ise yiyeceklerden bazılarını haram
olduğu için, bazılarını kendine uygun görmediği için, bir kısmını bedeni
ağırlaşıp ibadetten geri durmamak için, bir kısmını böylesi bir nimetin şükrünü
hakkıyla ifa edememe endişesini taşıdığı için, bir kısmını nefsini terbiye edip
şehvetini bastırmak için bırakır. Bir kısmını da öyle si bir yiyeceğe alışmamak
için bırakır. Zira bu yiyeceğe alışması durumunda bulamadığı zamanlarda
sıkıntıya düşecektir. Kafirin ise yemekte midesini doldurmaktan başka bir amacı
yoktur. Zira mümini bazı yiyeceklerden alıkoyan kişi onun imanı ve takvasından
kaynaklanmaktadır ve kafir de bunlar yoktur. Kafir bunlar için hiçbir şeyden
geri durmaz ve şehveti dışında bir şeyi düşünmez. Hadiste zikredilen
bağırsaktan kasıt midedir. Yani kafir biri, yedi midesi olan kişi kadar yer.
Mümin ise az yediğinde dolayı tek bir midesi olan kişi kadar yer. Doğrusunu da
Allah bilir.''- Halimi, el-Minhac (57-58).
el-Ga"eyn eserinde
Ebu Ubeyd'in şöyle dediğini okudum: "Mümin yemek yiyeceği zaman Besmele
çekince yediği bereketli olur. Kafir ise böylesi bir şeyi yapmaz.'' - Ebu
Ubeyd, Garibu'l-Hadis (3/22-23).
Bu hadisin sadece bir
adam hakkında varid olduğu da söylenmiştir. Bu hadisin daha önce zikredilen tüm
yönlerden daha güzel bir tarafı da mevcuttur. Bu da Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) mümin ve dünyaya karşı olan zühdü ile kafir ve dünyaya olan
rağbetine yönelik verdiği bir örnek olmasıdır. Bundan dolayı dünyaya rağbetin
çirkin olduğu söylenmiştir. Zira kişiyi cehenneme düşürür. Bu hadisten kasıt da
sadece fazla yemek değildir. Bunun yanında dünya malına rağbet de vardır.
Ebu Süleyman bu hadisi
tüm kanallarıyla birlikte zikretmiştir. Lafızlar farklı olsa da anlam birdir.
Sonrasında ise şöyle demiştir: "Yemek konusunda insanların sınıflara
ayrıldığı söylenmiştir. insanlardan bir kısmı ihtiyaçları olsun veya olmasın ne
zaman yiyecek bulurlarsa yerler. Bu, tabiatları hayvan tabiatına benzeyen cahil
ve gafil olanların yaptığı bir şeydir. insanlardan bir kısmı da sadece
acıktıklarında yerler. Açlıkları gittiği zaman da yemeyi bırakırlar. insanlar
içinde dengeli olanların, huy ve ahlak bakımından örnek alınanların adeti
böyledir. insanlardan bir kısmı da açlığı şehvetlerini bastırıp nefislerini
terbiye etmek için kullanırlar. Bunlar sadece zaruret halinde, zorunlu olan
miktar kadarıyla ve açlıklarını gidermeden sadece bastıracak kadar yerler. Bu
da insanlar içinde en iyi, en hayırlı ve en salih olan kişilerin yaptığı bir
şeydir."
5245- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki kişinin
yemeği üç kişiye yeter. Üç kişinin yemeği de dört kişiye yeter"
buyurmuştur.
Buhari ve Müslim bunu
Sahih'lerinde Malik kanalıyla rivayet etmişlerdir.
Tahric: Buhari, at'ime
(6/200) ve Müslim 2/1630 (178).
5246- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir kişinin
yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği de sekiz
kişiye yeter" buyurmuştur.
Başka bir kanaUa bu
hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Müslim bunu Sahih'te
İshak b. İbrahim kanalıyla ve bir başkası da Ravlı kanalıyla rivayet etmiştir.
- Müslim 2/1630 (179).
5247- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir kişinin
yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği de sekiz
kişiye yeter" buyurmuştur.
Ebu'l-Ezher bunu
Abdurrezzak kanalıyla bu şekilde rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Abdurrezzak, Musannef 10/418 (19557), Abd b. Humeyd, el-Muntehab (789) ve
Taberani, M. el-Kebir 12/320 (13236).
5248- Eyyub, Nafi'
kanalıyla bir önceki hadisi mürsel olarak nakletmiş ve rivayetinde: "Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" diyerek söz konusu
hadisi aktarmıştır.
Ravileri güvenilirdir,
ancak mürsel bir hadistir.
5249- Hz. Aişe der ki:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene kadar üç gün ard
arda karnını doyurmamıştır.''
Tahric: İsnadı sahihtir.
Beyhaki, Sünen (7/48).
5250- Başka bir kanalla yukarıdaki
hadisin aynısı rivayet edilmiştir, ancak "Medine'ye geldiği zamandan vefat
ettiği zaman kadar üç gün ard arda buğday ekmeğiyle karnını doyurmamıştır"
ibaresi geçmiştir.
ı İsnadı sahihtir.
Müslim bunu Sahih'te Ebu
Bekr b. Ebi Şeybe ve başkası kanalıyla ve Buhari bunu başka bir yolla rivayet
etti. - Müslim 3/2281 (21). - Buhari, afime (6/205), /7/180) ve Müslim 3/2281
(20).
Başka bir kanalla bize
bildirilene göre Hz. Aişe: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat
edene kadar ailesi üç gün ard arda buğday ekmeğiyle karınlarını
doyurmamıştır" demiştir. - Müslim 3/2282 (24).
5251- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene dek bir
günde iki defa karnını doyurmamıştır.
Tahric: İsnadı hasendir.
Beyhaki, Edeb (623) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/256).
5252- Hz. Aişe der ki:
"Şayet doymak isteseydik doyardık. Ancak Muhammed (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) başkalarını kendine tercih ederdi."
5253- İbn Lehia'nın,
Ebu'l-Esved kanalıyla Urve'den rivayetine göre Hz. Aişe şöyle demiştir: Allah
Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir günde iki defa yediğimi görünce:
"Ey Aişe! Midenden başka işinin olmamasını mı istiyorsun. Günde iki defa
yemek israftandır. Allah da müsrifleri sevmez" buyurdu.
Tahric: İsnadı mu'
daldır. Aynı isnad ile 1396. hadiste geçmiştir. DeyIemi, Zehru'l-Firdevs
(4/367).
5254- Ebu Cuhayfe der
ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiğimde
geğirmiştim ki Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu
Cuhayfe! Bu nedir? Kıyamet gününde açlığı en uzun olan, dünyada iken insanların
en çok doyanıdır" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
böyle dediğini işittikten sonra karnımı dolduracak şekilde yemedim. Bu da otuz
yıl önce vaki olmuştu.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur ve içinde adı belirlenmeyen bir ravi vardır. Taberani, M.
elKebir22/126, 127 (327) ve Bezzar,Müsned (4/258) .
5255- Avn b. Eb'i
Cuhayfe, babasından bildiriyor: Ekmek ve et yiyip Allah Resulü'nün (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) yanına gitmiştim. Ben geğirince, Allah Resulü (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Cuhayfe! Yanımızda geğirme. Dünyada iken
insanların en çok doyanı, kıyamet gününde açlığı en uzun olanı olacaktır"
buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 22/132 (351), Hakim, Müstedrek (4/121) ve Bezzar, Müsned
4/258 (3669).
5256- Avn b. Eb'i
Cuhayfe, babasından bildiriyor: Buğday ile yapılan tirit yemeği ve et yemiştim.
Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiğimde geğiriyordum.
Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Cuhayfe! Yanımızda
geğirme. Dünyada iken en çok doyanınız, kıyamet gününde açlığı en uzun olan
kişi olacaktır" buyurdu. Ebu Cuhayfe bu olaydan sonra vefat edinceye dek
karnı doyuncaya kadar yemek yemedi. Sabah yemek yerse akşam yemez, akşam yerse
sabah yemezdi.
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. Beyhaki, Edeb (625).
Ebu Müsa el-Herevı de
Ali b. Sabit el-Cezzar kanalıyla bu şekilde rıvayet etmıştır. - İbn Adiy, el-Kamil (7/2537).
5257- Ukbe b. Amir
el-Cuheni der ki: Selman'a, yediği yemekten biraz daha fazlasını yemesi için
ısrar edilirken şöyle dediğini işittim: "(Yediğim) bana yeter. çünkü ben
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Dünyada insanların en çok
doyanı, kıyamet günü açlığı en uzun olanı olacaktır'' buyurduğunu işittim.
Sonra da: ''Ey Selman' Dünya müminin hapishanesi kafirin cennetidir''
buyurdu."
Tahric: İsnadı
zayıftır.İbn Mace 2/112 (3351).
5258- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir, ancak ibare şöyledir:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde en çok aç
kalacak olanlardır" buyurduğunu işittim. Sonra Selman: "Dünya müminin
hapishanesi kafirin cennetidir" dedi.
İsnadı güçlü değildir.
5259- İbn Ömer der ki:
Bir adam Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında geğirince, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanımızda geğirme.
Dünyada en çok
doyanınız, kıyamet gününde en çok aç kalanınız olacaktır" buyurdu.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Tirmizi 4/649 (2478) ve İbn Mace 2/111 (3350).
5260- Enes b. Malik,
Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir önceki hadisin aynısını
nakletmiştir.
İsnadı çok zayıftır.
5261- Mikdam b. Ma'di
Kerib el-Kindi'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Adem oğlu karnından daha kötü bir kap doldurmuş
değildir. Halbuki Adem oğlu için belini doğruıtacak birkaç lokma yeterlidir.
Eğer mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte
birini su, diğer üçte birini de hava için ayırsın. ''
İbn Vehb bunu Muaviye b.
Salih - Yahya b. Cabir kanalıyla bu şekilde rivayet etti.
Tahric: İsnadı hasendir.
Tirmizi 4/590 (3280).
5262- Yahya b. Cabir
et-Tai ile Salih b. Yahya b. el-Mikdam'ın babasından bildirdiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Adem oğlu
karnından daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Ey Kudeym! Belini doğrultacak
birkaç lokma sana yeter. Eğer daha fazla yiyeceksen -Sülemi'nin rivayetinde:
"Eğer mutlaka yiyeceksen" şeklindedir- o zaman (midenin) üçte birini
yemek, üçte birini su. üçte birini de hava için ayımsın." Sülemi'nin
rivayetinde: "Üçte biri de havadır" ibaresi geçmiştir.
İsnadında bir sakınca
yoktur.
5263- Mikdam b. Ma'di
Kerib der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu
işittim: "Adem oğlu karnından daha kötü bir kap doldurmuş değildir.
Halbuki Adem oğlu için belini doğruıtacak birkaç lokma yeterlidir. Eğer mutlaka
yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su diğer
üçte birini de hava için ayırsın. ''
İsnadı hasendir.
5264- Ubey b. Kab'ın
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah dünyayı Adem oğlunun yemeği için misal vermiştir. Adem oğlunun
yemeğini de dünya için misal vermiştir. Kişi onu tuzlu da yapsa, tuzsuz da
yapsa (neticesinin ne olacağı bellidir)." Sonra Hasan şöyle dedi:
"Onu (yemeği) güzel
bir şekilde nasıl yaptıklarını ve sonunda onu nasıl çıkardıklarını görmez
misiniz (dünya da işte böyledir)."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Said, Zevaid ez-Zühd sh 170 (493,495) ve Tayalisi, Müsned
(sh. 74).
5265- Ubey b. Ka'b
bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adem oğlunun
yemeği dünya için misal verilmiştir. Kişi onu tuzlu da yapsa, tuzsuz da yapsa
neticesinin ne olacağı bellidir" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdullah b. Ahmed, Zevaid el-Müsned (5/136), İbn Hibban, Sahih
2/43 (700), Taberani, M. el-Kebir 1/198 (531), Beyhaki, Zühd sh. 209 (414), Ebu
Nuaym, Hilye (1/254), İbn Ebi Asım, Zühd sh. 103, 104 (205) ve Ebu'ş-Şeyh,
el-Emsal sh. 316, 317 (269).
5266- Dahhak b. Süfyan
el-Kilabi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana: "Ey
Dahhak! Yemeğin nedir?" diye sorunca: "Et ve süttür" dedim.
"Sonra o (yemek) ne olacaktır?" diye sorunca: "Bildiğin şeye
(dışkıya) dönüşecektir" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah, Adem oğlundan çıkan şeyi dünyaya misal
olarak vermiştir" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (3/452), Taberani, M. el-Kebir 8/358,359 (8138) ve İbn Said,
Zevaid ez- Zühd sh ı 69 (492).
5267- Ebu Gassan
bildiriyor: Ebu Hazım, Sehl'e: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
zamanında hiç has un gördünüz mü?" deyince, Sehl: "Hayır
(görmedik)" cevabını verdi. Ebu Hazım: "O zamanlar arpayı eler
miydiniz?" dediğinde, Sehl: "Hayır, ancak (biz) onu (öğütür ve)
üflerdik" karşılığını verdi.
İsnadı sahihtir.
Buhari bunu Sahih'te Said
b. Ebi Meryem kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, at'ime (6/204).
5268- Ebu Hazım der ki:
Sehl b. Sa'd'a: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiç has un
(ekmeği) yedi mi?" diye sorduğumda: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Selleml, Allah'ın onu peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç has
un (ekmeği) yemedi" karşılığını verdi. Kendisine: "Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında elekleriniz var mıydı?" dediğimde:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın onu peygamber olarak
gönderdiği günden ölünceye kadar elek görmedi" cevabını verdi. Ona:
"O zaman elenmemiş arpa ekmeğini nasıl yerdiniz?" dediğimde:
"Biz onu üflerdik, içindeki kepekten uçan kepek uçardı. Kalanı da su katıp
(hamur yapardık ve) yerdik" cevabını verdi.
Buhari bunu Sahih'te
Kuteybe kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, at'ime (6/204).
5269- Katade der ki:
Biz, Enes'in yanına giderdik ve Enes'in ekmek pişiricisi ayakta ekmek pişiriyor
olurdu. Enes bize: "Buyurun, yiyin. Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem), Allah'a kavuşana kadar ne yufka ekmeği, ne de kebap edilmiş bir
kuzuyu yediğini görmedim" derdi.
Sahih hadistir.
Buhari bunu Sahih'te
Muhammed b. Sinan kanalıyla, bir başkası da Hemmam kanalıyla rivayet etmiştir.
- Buhari, at'ime (6/199).
Başka bir yolla bize
Katade kanalıyla Enes'ten bildirildiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) asla, ne masada yemek yemiştir, ne yufka ekmeği yemiştir, ne de
küçük tabak içinde yemek yemiştir. Kendisine: "Peki ne üzerinde
yiyorlardı?" diye sorulunca: "Yere yayılmış sofra üzerinde
yiyorlardı" cevabını verdi.
Enes b. Malik de bildiği
konularda herkesten daha sağlam haberleri verecek olan biridir.
Bize, Said b. Cübeyr
kanalıyla bildirilene göre İbn Abbas keler konusunu anlatırken şöyle demiştir:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peynir ile yağı yedi, ancak
tiksindiğinden dolayı keleri yemedi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sofrasında keler eti yenilmiştir. Eğer keler haram olsaydı Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) sofrasına yenilmezdi. - Müslim 2/1544, 1545 (46).
5270- Said el-Makburi
bildiriyor: Ebu Hureyre bir gün önlerinde kızartılmış koyun bulunan bir topluma
rastladı. Onlar kendisini davet edince, o bu yemeği kabul etmeyip: "ResululIah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) arpa ekmeğine bile doymadan dünyadan göçüp
gitti" dedi.
İsnadı sahihtir.
Buhari bunu Sahih'te
İshak b. İbrahim kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, et'ime (6/205).
5271- Süleyman el-Münebbihi'nin,
Sevban'dan bildirdiğine göre uzunca bir hadiste ResululIah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Ey Sevban! ailemin, güzel şeyleri dünya hayatlarında
yemelerini istemem" buyurmuştur.
Bu hadisi
Kitabu's-Sünen'de birinci bölümün son kısmında tam metin olarak zikrettik.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Davud 4/419,420 (4213) ve Beyhaki, Sünen (1/26)
5272- İbn Abbas,
cimrilikle itham ettiği İbnu'z-Zübeyr'e şöyle demiştir:
"Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Komşusu aç iken kendisi tok yatan (gerçek)
mümin değildir'' buyurduğunu işittim."
Tahric: Şahiderinden
dolayı isnadı hasendir. Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (112), Hakim, Müstedrek
(4/167), Hatib, Tarih (10/391, 392), Beyhaki, Sünen (10/3), Taberani, M.
el-Kebir 12/154 (12741), Ebu Ya'la, Müsned 5/92 (2699), Abd b. Humeyd,
el-Muhtehab sh. 231 (694), İbn Ebi Şeybe, İman (100) ve Hennad, Zühd 2/507
(1044).
5273- Hz. Aişe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir köle satın almak
istemişti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alacağı kölenin önüne
hurma koydu. Köle çok hurma yiyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Çok yemek iyi değildir" buyurdu ve iade edilmesini emretti.
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. İbn Adiy, el-Kamil (1/244) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Emsal (162).
Ebu Ahmed der ki:
"Ebu İshak eş-Şeybani, İbrahim b. Herase'nin kendisidir. Ali b. el-Ca'd
zayıf olmasından dolayı ona bu ismi takmıştır. Bu, bilinmeyen bir hadistir. Bu
hadisi bu isnadıyla İbrahim b. Herase'den başka rivayet eden kimseyi bilmiyorum."
5274- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Et yiyeceği
zaman kalbin bir sevinci vardır. Bir şeyden dolayı sevincin devam etmesinde
kalp kötülüğe ve sapkınlığa gider. Bu sebeple sık sık et yemeyin" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (4/1534) ve İbn Hibban, el-Mecruhin (ı/ 134).
5275- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Abdullah b. Muhammed b.
el-Muğira bunu Sevri kanalıyla rivayette tek kalmıştır.
İsnadı çok zayıftır.
5276- Selman'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Et yiyeceği
zaman kalbin bir sevinci vardır" buyurmuştur.
İsnadı zayıftır.
5277- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir günde iki defa yediğimi görünce:
"Ey Aişe! Dünya midende yer edindi. Günde iki defa yemek israftandır.
Allah da müsrifleri sevmez" buyurdu."
İsnadında zayıflık
vardır.
5278- Ca'de el-Cuşemi
der ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), göbekli bir adamın
kamına işaret ederek: "Bu, başka bir yerde (şişmanlığa sebep olan bu
yemek, başka bir yere sarf edilmiş) olsaydı, senin için daha hayırlı
olurdu" buyurduğunu gördüm.
Tahric: İsnadı hasendir.
Ahmed, Müsned (3/471, 4/339), Taberani, M. el•Kebir 2/284 (2184, 2185) ve
Hakim, Müstedrek (4/317).
5279- Ca'de der ki:
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adama rüyasını anlattığını
gördüm. Bu sırada Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göbekli bir adam
gördü ve elindeki bir şeyle karnına dürtüp: "Bunun bir kısmı başka bir
yerde (sarf edilmiş) olsaydı, senin için daha hayırlı olurdu" buyurdu.
İsnadı hasendir.
5280- Muhammed b.
Zekvan'ın bir adamdan bildirdiğine göre Ka'b:
"Allah, eti çok
yiyen aile halkını ve göbekli din adamlarını sevmez" demiştir.
Muhammed b. Ubeyd
et-Tenafısı der ki: Süfyan es-Sevri'nin yanında idik. Bu sırada bir adam geldi
ve: "Ey Ebu Abdillah! Rivayet edilen ''Yüce Allah, eti çok yiyen aileyi
sevmez'' hadisi hakkında ne dersin? Burada gerçekten çok et yiyenler mi
kastedilmektedir?" diye sordu. Bunun üzerine Süfyan: "Burada çokça
insanların etlerini yiyenler (gı ybet edenler) kastedilmektedir"
karşılığını verdi.
İsnadında adı
belirlenmeyen bir ravi vardır.
Bu güzel bir yorumdur.
Ancak hadisin açık olan manasında, çok et yemekle göbekli din adamının bir
arada zikredilmesi ilk manaya işaret etmektedir.
5281- Resulullah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Hz. Fatıma'nın bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimin şerıileri bol nimetlerle
gıdalanıp çeşit çeşit yemekler yiyen, renkli giysiler giyen ve ağzını eğip
bükerek konuşanlardır" buyurmuştur.
Ali b. Sabit bunu
Abdulhamid kanalıyla rivayette tek kalmıştır.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. İbn Adiy, el-Kamil (5/1956), İbn Ebi Dünya, es-Samt (150) ve
Hakim, Müstedrek (3/568).
5282- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kıyamet gününde,
iri, uzun boylu, çok yiyen ve çok içen biri getirilir. Fakat Allah katında
sivrisineğin bir kanadı kadar ağırlığı olmaz. isterseniz: ''Onlar kıyamet
gününde amelleri için bir terazi kurmayacağımız kimselerdir''[Kehf 105]
buyruğunu okuyun" buyurmuştur.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Müslim 3/2147 (18).
5283- Ömer b. el-Hattab:
"İki şaraptan; yani etten ve şıradan sakının.
Bunlar malı bozar ve
borç altına sokarak yakar" demiştir.
İsnadında kopukluk
vardır.
5284- Yahya b. Said
bildiriyor: Ömer b. el-H att ab, yanında et taşıyan Cabir b. Abdillah'a yetişerek:
"Bu nedir?" diye sordu. Cabir: "Ey müminlerin emiri! Canımız et
çekti ve bir dirheme et aldım" dedi. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab:
"Sizden biri midesinden feragat edip komşuna veya amcası oğullarından
birine yardımda bulunmak istemez mi! ''Dünyadaki hayatınızda bütün güzel
şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz''[Ahkaf 20] ayeti sizin için
ne ifade ediyor?" dedi.
Bu hadis Abdullah b.
Dinar kanalıyla merfU ve mevsül olarak rivayet edilmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ancak isnadında kopukluk vardır. Malik, Muvatta (sh. 936) ve
Ahmed, Zühd (sh. ı 24).
5285- Cabir b. Abdillah
der ki: Bir dirheme et satın almıştım ki Ömer b. el-Hattab benimle karşılaştı
ve: "Ey Cabir! Bu nedir?" diye sordu. "Ailemin canı et çekmiş,
ben de onlara bir dirheme et satın aldım" dediğimde, Ömer benim dediğimi
tekrar etmeye başladı. Bunu o kadar tekrar etti ki bir dirhemin elimden düşmüş
olmasını ve Ömer ile bu şekilde karşılaşmamış olmayı temenni ettim.
İsnadında kopukluk
vardır.
Bu hadis Ömer kanalıyla
başka bir yolla Ömer'in Fazileti konusu içinde zikredilmiştir.
Halim) der ki: Yüce
Allah'ın: "İnkar edenler ateşe sunuldukları gün, (onlara şöyle denir:)
Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz.
Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan
dolayı, alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız"[Ahkaf 20] uyarısı, her
ne kadar haram olan şeyleri helal olan şeylere önceleyen kafirler hakkında olsa
da aynı uyarının helal olan şeyler konusunda aşırıya kaçan kişiler için de
geçerli olabileceği endişesi olabilir. Zira böylesi şeyleri adet edinenlerin
nefsi dünyaya yönelecek, arzularının peşinden gitmeme güvencesi olmayacaktır.
Nefsinin bu yöndeki arzularından her birini yerine getirdiği zaman nefis onu
başka bir arzunun yerine getirilmesine zorlayacaktır. Sonunda nefsinin hiçbir
arzusuna karşı koyamayacak bir hale gelecek ve ibadet kapısı yüzüne
kapanacaktır. Kişi öylesi bir duruma geldiği zaman da onun hakkında:
"Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini
sürdünüz"[Ahkaf 20] demek çok da yanlış olmayacaktır. Bundan dolayı kişi
nefsinin arzu ettiği kötü şeylerden hiçbirine yüz vermemelidir, zira sonradan
ona karşı koyması zorlaşacaktır. Bunun yerine kişi en baştan ihtiyacı kadarı
olanla yetinmelidir. Bu kendisi için, bozulmaya maruz kalıp kendini düzeltmeye
çalışmasından daha kolaydır."- Halimi, el-Minhac (3/61-62).
5286- İkrime b. Halid
bildiriyor: İbn Muti' ve Abdullah b. Ömer, Ömer b. el-Hattab'a: "Güzel
yemek yeseydin, hakkı ikame etmek için daha güçlü olurdun" dediler. Ömer:
"Hepiniz bu görüşte misiniz?" diye sorunca: "Evet" cevabını
verdiler. Ömer onlara: "Hepinizin benim iyiliğimi istediğinizi biliyorum,
ama ben iki arkadaşımı da bu yolda bıraktım. Eğer ben onların yolunu
bırakırsam, menzilde onlara yetişemem" dedi. Ravi der ki: Halk kıtlıkla
karşı karşıya kalınca, insanlar durumlarını düzeltinceye kadar Ömer o yıl yağ
ve yağlı bir şey yemedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Abdurrezzak, Musannef 11/223 (20381).
Bize bu manada Ömer
kanalıyla Kitabu'l-fedail'de bazı rivayetler bildirilmiştir.
Bize bildirilene göre
İbn Ömer, yağsız et ve yağ satın alınca, Ömer ona elini uzatmayarak:
"Vallahi bu ikisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında asla
bir araya gelmemiştir. Öyle olduğu zaman mutlaka birini yemiş, birini de
tasadduk etmiştir" dedi. Bunun üzerine İbn Ömer: "Ey müminlerin
emiri! Ye! Vallahi bunlar benim yanımda da asla bir araya gelmeyecektir. Eğer
bir araya geliderse de ben de birini tasadduk edeceğim" dedi.
5287- Enes der ki:
"Ömer'e bir ölçek hurma bırakıldığını gördüm. Ömer kötüleri de dahil olmak
üzere hepsini yemişti."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Malik, Muvatta (sh. 933), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/279) ve İbn
Sa'dı Tabakat (3/318).
5288- İbn Vehb der ki:
Malik: "Eğer Hz. Ömer ekmek ve yağa doymuş olsaydı kötüleriyle birlikte
bir ölçek hurmayı yemezdi" dedi.1
Ravileri güvenilirdir.
Yine Malik:
"Önceleri insanların bu zamanki gibi sabah ve akşam yemekleri yoktu"
demiştir.
Halim) der ki: "Hz.
Ömer, kibre ve büyüklenmeye bulaşmamak için yemeğin çeşidine uygun düşecek
şekilde birkaç çeşitten yapılan veya bir çeşidini diğeriyle dengelemek için
karışık yapılan yemekler hariç bir yemekte birkaç çeşidi aynı anda
bulundurmazdı. Bu şekilde tek başına yemesi durumunda sorumluluğundan endişe
edeceği bir duruma düşmekten kurtulmuş olurdu."- Halimi, el-Minhac (3/61).
Beyhaki der ki: Bize
bildirilene göre Abdullah b. Cafer, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve
Sellem), salatalık ile birlikte taze hurma yediğini görmüştür. - Buhari, at'ime
(6/210, 212) ve Müslim 2/1616 (147).
Hz. Aişe'den bize
bildirilene göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karpuz ile birlikte
taze hurma yer ve: "Bunun harareti bunun serinliği ile bunun soğukluğu da
bunun sıcaklığı ile kırılır" buyururdu.- Ebu Davud4/176 (3836) ve Tirmizi
4/280 (1843).
Faziletler konusunda
bize bildirildiğine göre Hz. Ali üzerinde arpa kabuklarının hala durduğu
ekmekten yerdi. Cariyesinin de söylediğine göre kendine öze hiçbir yiyecek
edinmeyeceğini söylemiştir. Yine bize bildirilene göre kendisine paluzel
getirilince, ondan yemeyi kabul etmeyip: "Resulullah'ın {Sallallahu aleyhi
ve Sellem} yemediği bir şeyden ben de yemek istemem" demiştir.- Ahmed,
Zühd (s. 13 1), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /284), Hennad, Zühd (698) ve Ebu
Nuayın, Hilye (1/81).
Yine bize bildirildiğine
göre sirke ile sebze yiyen Hasan ile Hüseyin'e:
"Siz ki müminlerin
emirinin çocuklarısınız! Rahbe'de o kadar şey varken bunları mı
yiyorsunuz?" denilince bunu diyen kişiye: "MüminIerin emirini hiç
tanımıyorsun! Bu, müslümanların yiyeceklerindendid" demişlerdir.
1815- Yahya b. Ukayl
bildiriyor: Ali b. Ebi Talib, Ömer'e: "Ey müminlerin emiri! Eğer iki arkadaşına
ulaşmak seni sevindirirse, emelini kısalt, tam doymayacak şekilde ye, elbiseni
kısalt, gömleğini yama, ayakkabını tamir et. Bu şekilde o ikisine
ulaşırsın" dedi.
Tahric: İçinde Ahmed b.
Abdilcebbar el-Utaridi'nin bulunması sebebiyle isnadı zayıftır. Abdullah b.
Ahmed, Zevaid ez-Zühd (sh. 320).
5290- Yahya b. Said der
ki: Bana ulaşan habere göre Ömer b. el-Hattab yağla ekmek yiyordu. Çöı
halkından birini yemeğe davet etti. Adam da Ömer'le birlikte yemeye başladı.
Adam çabuk çabuk yiyordu ki tabağın kenarındaki yağları bile sıyırdı. (Onun bu
halini gören) Ömer: "Sanki hiç görmemiş gibi yiyorsun" deyince adam:
"Vallahi falan zamandan beri ben ne bir yağ yedim, ne de yağlı bir yemek
gördüm" dedi. Bunun üzerine Ömer: "Bundan sonra halkımın hepsi bu
imkana sahip oluncaya kadar ben de yağ yemeyeceğim" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Malik, Muvatta (sh. 932, 933), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/271) ve İbn Sa'd,
Tabakat (3/312, 313).
5291- Hasan der ki: Hz.
Yusufa: "Yeryüzü hazineleri elinin altında olmasına rağmen aç mı
kalıyorsun?" denildiğinde: "Tok kalıp açların durumunu unutmaktan
korkuyorum" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (6/273).
5292- Malik b. Dinar ilk
zamanlara yetişen bir adamdan bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, bir adamı Hevha'ya
gönderdi ve ona: "Hevha'ya git. Oranın vergisini topla ve ben sana yeni
bir emir verene kadar da orada kal" dedi. Bunun üzerine adam siyah bir
kölesi ile birlikte bir deve üzerinde yola çıktı. Deveye sıra ile biniyorlardı.
Hevha'ya geldiklerinde köle: "Ey efendim! Ben binmişken sen yürüyor ve
deveyi sürüyorsun. Bu şekilde Hevha'ya girmekten utanıyorum" deyince,
adam: "Binme sırası sendeyken ne yapabilirim ki!" dedi. Köle:
"Ben sıramı sana veriyorum" deyince, adam: "Gönül hoşluğuyla
mı?" dedi. Köle de: "Evet gönül hoşluğuyla" karşılığını verdi.
Bunun üzerine adam deveye bindi ve köle deveyi sürdü. Hevha'ya girdiklerinde
çiftçilerin ileri gelenleri: "Vali geldi, vali geldi" demeye başladı.
Böyle denilince de secdeye kapandılar. Bunun üzerine adam: "Ih, ıh"
diyerek deveyi çöktürdü ve inip kendisi de secde etti. Oradakiler başlarım
kaldırdıklarında kendisinin secde ettiğini gördüler. Başını kaldırdığında ona:
"Neye secde ettin?" denildi. O da: "Ben secde eden bir toplum
gördüm ve ben de onlarla birlikte secde ettim" karşılığım verdi.
Kendisine: "Bunlar sana secde etmektedir" denilince: "Bana mı
secde ettiler?" dedi. Onlar da: "Evet" deyince, adam kölesine:
"Ömer beni buraya Allah'tan başka bir ilah edinmem için mi gönderdi! Haydi
buradan kurtulalım" diyerek deveye bindi ve geri döndü. Medine'ye
geldiğinde Ömer'i gördü ve: "Ey müminlerin emiri! Sen, beni oraya
Allah'tan başka bir ilah edinmem için mi gönderdin!" dedi. Ömer gülmüş ve
onu bırakmıştı. sonra Ömer, Ensar'dan iki kişiyi çağırttı ve: "Hevha'ya
gidin" dedi. Bu iki kişi oraya vardıklarında oranın halkı (birbirlerine):
"Onlara secde etmeyin, yoksa bunlar da ilk iki kişi gibi geri döner"
dediler. Sabah yemeğimi, akşam yemeği mi belli olmayan güzel bir yemek hazırlanmıştı.
Sofra getirilip önlerine
açıldı. sonra bir çanak konuldu ve Besmele çekip yediler. çanağı almaya
geldiklerinde ikisi de: "Onu alma. Zira bu çok güzel bir yemektir"
dediler. Bunun üzerine onlar: "Yanımızda bundan daha güzeli vardır"
dediler ve onu alıp başka bir çanak getirdiler. Biri diğerine: "Biz buraya
güzel şeyleri dünya hayatımızda yemeye mi geldik. Haydi buradan
kurtulalım" dedi ve deveye binerek Medine'ye, Ömer'in yanına döndüler.
Ömer: "Neden geri döndünüz?" deyince: "Ey müminlerin emiri! Bizi
oraya güzel şeyleri dünya hayatımızda yememiz için mi gönderdin?" dediler.
Ömer öfkelenerek: "Nasıl yapayım? Oraya kimi göndereyim? Kimden yardım
alayım?" dedi ve ikisini de bıraktı.
sonra Muhacirlerden Ebu
Seyyar adında Müzeyneli birini çağırttı ve onu Hevha'ya gönderdi ve olanları
kendisine anlattı. Hevhalılar vergiyi getirip "Bu, bizim vergimizdir, bu
da sana hediyemizdir" dediler. Müzeyneli: "Buna ihtiyacım
yoktur" deyince: "Biz onu sana gönül hoşluğuyla veriyoruz"
dediler, ama kendisi yine de: "Buna ihtiyacım yoktur.
Müminlerin emıri böyle
bir şey almamı emretmedi" dedi ve sadece vergiyi aldı.
İçinde Hadram b. Ebin'ın
bulunmasından dolayı isnadı zayıftır.
5293- Abdurrahman b.
el-Ala b. el-Leclac'ın babasından bildirdiğine göre dedesi şöyle demiştir:
"Müslüman olup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte
olduğum zamandan beri karnımı tam olarak doyurmadım. Sadece bana yetecek kadar
yedim ve bana yetecek kadar içtim." Bu kişi ellisi Cahiliye döneminde,
yetmişi İslam'da olmak üzere yüz yirmi yıl yaşamıştı.
Ebu Hemmam el-Velid ise
bunu Mübeşşir'den, o da Abdurrahman b. elAla b. Halid b. el-Leclac'dan, o da
babasından, o da babası Leclac'dan rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
Fesevl, el-Ma'rifetu ve't-Tarih (1/236,237).
5294- Nafi' bildiriyor:
Iraklı bir adam İbn Ömer'e (hazım kolaylaştırıcı) bir ilaç hediye etti. İbn
Ömer: "Bu da nedir?" deyince, adam: "Bu hazım
kolaylaştırıcıdır" cevabını verdi. Bunun üzerine İbn Ömer: "ValIahi
altı aydan beri hiç doymadım" dedi ve onu geri verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Zühd (sh. 189) ve İbn Sa'd, Tabakat (4/150).
5295- Nafi' bildiriyor:
"İbn Ömer kaç defa ayda otuz bin dirhem sadaka vermiş ve o ayda et
yememiştir."
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. Ahmed, Zühd (sh. 192).
5296- Ebu Sa'd der ki:
Salim b. Abdillah iri yarı biri idi. Görünümü sanki hamal gibiydi. Bir vali
ona: "Senin katığın" veya: "yemeğin nedir?" diye sorunca:
"Sirke ve yağdır" cevabını verdi. Vali: "Canın onu istemediği
zaman ne yaparsın?" deyince, Salim b. Abdillah: "Canımın çekeceği
zamana bırakırım" dedi.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Sa'd, et-Tabakat (S/200, 201).
5297- Amir b. Abdillah
der ki: "Dünyanın dört haslet üzerinde olduğunu tespit ettim. Bunlar;
kadınlar, giysiler, yiyecek ve uykudUL Kadınlara gelince, vallahi bir kadın mı
gördüm yoksa bir duvar mı gördüm önemsemem. Giysiye gelince, avret yerini
kapatanından başkasını umursamam. Yiyecek ve uykuya gelince onlar beni yendi.
Onlardan mutlaka bir şeyler almaktayım. Vallahi gücüm nisbetinde onlarla kendime
zarar vermiyorum."
Hasan: "Vallahi
öyle de yaptı" dedi .
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/427), Beyhaki, Zühd sh 88 (8), Ahmed,
Zühd (sh. 223, 224), Hennad, Zühd 1(316 (567), Fesevi, el-Ma'rifetu ve't-Tarih
(2/75) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/90,91).
5298- Cüneyd b. Muhammed
(el-Bağdadi) der ki: Seri b. Muğallis'e has kullar zikredilince: "Onların
yemekleri hasta yemeği, uykuları da boğulmak üzere olan kimselerin uykusu
gibidir" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 211 (423) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/125).
5299- Muhammed b.
el-Münkedir der ki: İbn Ayyaş'ın azatlısı benim halefimdir. O, mescidde kendi
kendisiyle konuşur ve şöyle derdi: "Otur, nereye gitmek istiyorsun? Bu
mescidden daha güzeline mi gideceksin? Burada olanlara bir bak. Filan kişinin,
filan kişinin ve filan kişinin evine mi bakmak istiyorsun?" derdi. Yine o
kendi kendine: "Ey nefis! Yemekten sana sadece ekmekle zeytinyağı vardır.
Giyecekten sana sadece şu iki giysi vardır. Kadınlardan sana sadece şu ihtiyar
vardır. Ölmek istiyor musun?" deyince, nefs i: "Ben bunlara
sabrederim" karşılığını verdi.
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
5300- Velid b. Ukbe der
ki: Davud et- Tai için altmış ekmek pişirilirdi. Davud bunları bir yerde asar
ve her gün iftarını tuz ve su ile birlikte iki ekmekle yapardı. Bir akşam bir
ekmeği alıp ona baktı. Onu izleyen azatlı siyah bir cariyesi tabakta az bir
hurma getirince Davud bunlarla iftarını yaptı. Sonra gecesini ibadetle ihya
edip güne oruçlu başladı. İftar vakti gelince tuz, su ve ekmeğini aldı (onlarla
iftar etti).
Bir komşusu da bana şunu
anlattı: Bir gün kendi nefsine: "Dün akşam canın hurma istedi, sana hurma
yedirdim. Ama bu akşam da canın hurma istiyor. Davud hayatta olduğu sürece
artık hurma yemeyecek!" şeklinde sitem ettiğini işittim. Ölene kadar da
hurma yemedi.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Ebu Nuaym, Hilye (7/349).
5301- Hammad b. Ebi
Cuhayfe der ki: Davud et-Tai'nin yanına gireceğim sırada kapının aralanmış
olduğunu gördüm. Onun: "Havuç istedin sana yedirdim. Sonra havuç ve hurma
istedin. Yemin ederim ki artık sana ebediyen hurma yedirmeyeceğim"
dediğini işittim. Selam verip yanına girdiğimde yalnız olduğunu ve nefsine
sitem ettiğini gördüm.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(7/350).
5302- İsmail der ki:
Davud et-Tai'nin dadısı kendisine: "Ey Ebu Süleyman! Canın ekmek çekmiyor
mu?" deyince: "Evet ey dadıcığım! (Canım ekmek çekiyor) ancak ekmeği
çiğnemek ile ufalanmış ekmeği suyla içmek arasında elli ayet okuma zaman farkı vardır"
karşılığını verdi.
Tahric: İsnadında
tanımadığım Ebu'l-Kasım bulunmaktadır. Ebu Nuaym, Hilye (7/350) ve İbn Hibban,
es-SikCit (8/93).
5303- Ali b. el-Medini
der ki: Şumayt'ın eşi ona: "Ey Ebu Hemmam! Biz bir şeyler yapıp
hazırlıyoruz ve senin de bizimle birlikte ondan yemeni istiyoruz. Ancak sen
yemek soğuyup tadı bozulana kadar gelmiyorsun" deyince: "Vallahi en
sevmediğim vakit, yemek yediğim vakittir" karşılığını verdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (3/128).
5304- Malik b. Dinar:
"Yüce Allah'ın rızkımı tükürüp attığım bir çakıl taşı kılmasını isterdim.
Zira tuvalete gidip gelmekten utanmaya başladım" demiştir.
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Abdullah b. Ahmed, Zevaid ez-Zühd (sh. 322) ve Ebu
Nuaym, Hilye (2/370).
5305- Asmai der ki:
Bedevi bir kadının nar kabuğu yediğini gördüm.
Ona: "Bunu niçin
yiyorsun?" dediğimde: "Bununla açlığımı gideriyorum. çünkü açlığı bir
şeyle gidermeye çalışırsan açlık gider" karşılığını verdi.
İsnadında tanımadığım
bir ravi vardır.
5306- Hasan'ın
bildirdiğine göre Hz. Lokman oğluna şöyle demiştir:
"Evladım! Doyduktan
sonra tekrar yeme. Böyle yapacağına o yemeği köpeğe atman daha hayırlıdır.
Evladım! Yatağında yatarak, seher vakitleri öten şu horozdan daha aciz olma."
Tahric: İsnadında adı
belirtilmeyen bir ravi vardır. Diğer ravileri güvenilirdir. Abdurrezzak}
Musannef 10/414 (19539).
5307- İbrahim en-Neha'i,
babasından bildiriyor: Babam ridasını giydiği zaman arka tarafından gerisine ön
tarafından da göğüs hizasına yetişirdi. Kendisine: "Ey babacığım! Bundan
daha geniş bir giysi edinsen" dediğimde: "Evladım! Bunu bana kaç defa
söyledin? Vallahi yeryüzünde yediğim lezzetli hiçbir lokma yoktur ki mutlaka
onun en sevmediğim bir kişide olmasını istedim" karşılığını verdi.
Ravileri güvenilirdir.
5308- Sabit der ki: Bize
ulaşan habere göre İblis, Yahya b. Zekeriya'ya görünmüştü. Bir de baktı ki
İblis'in üzerinden her şeyden kaşıklar bulunmaktadır. Ona: "Ey İblis!
Üzerinde gördüğüm bu kaşıklar da neyin nesidir?" dediğinde İblis:
"Bunlar Adem oğlunu kendileriyle ele aldığım şehvetlerdir" cevabını
verdi. Yahya: "Onlarda benim bir şeyim var mıdır?" diye sorunca,
İblis: "Hayır" karşılığını verdi. Yahya: "Benden bir şeyelde
etme hevesine kapıldın mı?" dediğinde, İblis: "Birkaç defa doydun ve
böylece seni namaz ve zikirden alıkoydum" dedi. Yahya: "Başka bir şey
yapabildin mi?" deyince, İblis: "Hayır" cevabını verdi. Bunun
üzerine Yahya: "şüphe yok ki bundan sonra asla doyana kadar
yemeyeceğim" dedi.
Tahric: İçinde Hıdır b.
Eban'ın bulunmasından dolayı isnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (2/328, 329) ve
Ahmed, Zühd (sh. 76).
5309- Ebu Süleyman
ed-Darani der ki: Bir defa aileme ekmek ve et getirilmişti. Tuz da vardı. Tuzun
içinde de bir susam tanesi vardı ve o susam tanesini yedim. Onun sebep olduğu
perdelemeyi bir yıl sonra kalbimde hissettim.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Beyhaki, Zühd sh. 210 (418).
5310- Seri (es-Sekati)
der ki: "Nefsim benden otuz yıldan beri bir havucu pekmeze batırarak yememi
istemektedir. Ama öyle bir imkanım olmadı."
İsnadı sahihtir.
5311- Ahmed b.
Ebi'l-Havarı der ki: Ebu. Süleyman, Yüce Allah'ın: ''Şüphesiz Allah'ın
kalplerini tak va ile imtihan ettiği kimselerdir"[Hucurat 3] buyruğunu
açıklarken: "(Allah) o kalplerden şehvetleri kaldırmıştır" dedi.
Ayrıca Ebu. Süleyman bana: "Akşam yemeğinden bir lokma eksik yemem benim
için, o lokmayı yiyip de geceyi başından sonuna kadar ibadetle geçirmemden daha
sevimlidir" dedi.
Tahric: Ravileri güvenilirdir.
Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 356 (918) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/18).
5312- Ahmed b. el-Havarı
bildiriyor: Ebu. Süleyman ed-Darani, Hamdan Ebu. Salih'i üzerinde bir aba ile
görünce bana: "Bu abayı giymekle ne yapmak istemektedir?" diye sordu.
Ona: "Nefsini zelil kılmak istemektedir" karşılığını verdiğimde:
"Ben ona nefsini zelil kılmak için aba giymekten daha iyi bir şeyi
söyleyeyim. Bir gece nefsini aç bıraksın" dedi.
İsnadı sahihtir.
5313- Ebu İmran
el-Cassas der ki: Ebu Süleyman'ın: "Kalp aç kalıp susadığında temizlenir
ve yumuşar. Doyduğunda ve suya kandığında ise körleşir" dediğini işittim.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir (411).
5314- İbrahim b. Edhem:
"Açlık kalbi yumuşatır" demiştir.
5315- Fudayl b. İyad:
"İki şey vardır ki kalbi katılaştırır. Bunlar çok uyumak ve çok
yemektir" demiştir.
5316- Bişr: "Şu
kulu midesinden daha fazla rezil eden bir şey görmüyorum" demiştir.
5317- Bişr b. el-Haris
der ki: "Kırk yıldan beri şehvetlerimi bırakmış değilim. Ancak nefsime her
istediğini vermemekteyim. Kırk yıldır canım kebap istiyor, fakat onu alacak
helal bir dirhem bulamadım."
Tahric: İsnadı hasendir.
Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir (379).
5318- Seri b. el-Muğallis
der ki: Utbetu'l-Gulam arpa ekmeğini iri tuzla yediği görülüp kendisine bunun
sebebi sorulunca: "Evet, ahirette kebaba ve (ekmeği katığa) bandırmaya
erişelim diye böyle yemeliyiz" dedi.
5319- Ebu Yusuf es-Suli
der ki: Süfyan b. Uyeyne'nin ölümüne sebep ölan hastalığında yanına girdiğimde
bir arpa tanesi istedi ve bana: "Ey Ebu Yusuf! İnsanların dediğini bir
tarafa bırak. Otuz yıldan beri benim yiyeceğim budur" dedi.
İsnadı sahihtir.
5320- İmam Şafii:
"Yirmi yıldan beri hiç karnımı doyurmadım" demiştir.
Tahric: İsnadında
tanımadığım Hakim'in hocası vardır.
5321 - Asmai der ki:
Adamın biri bir mecliste geğirince başka bir adam:
"Kendisinden dolayı
geğirdiğin yemeğe birini davet ettin mi?" dedi. Adam:
"Hayır"
deyince: "Allah sana onu geğirme ve pislik kılsın" dedi.
Ravileri güvenilirdir.
5322- Ahmed b. Süleyman
der ki: Kitabımda Hatim el-Esam'mın şöyle dediğini buldum: "Kim bizim bu
mezhebimize girerse nefsinde ölümden dört haslet kılsın. Bunlar beyaz ölüm, siyah
ölüm, kırmızı ölüm ve yeşil ölümdür. Beyaz ölüm açlıktır. Siyah ölüm insanlara
eziyet etmektir. Kırmızı ölüm nefse muhalif olmaktır. Yeşil ölüm ise (giyside)
yama üstüne yama yapmaktır."
5323- Hatim der ki:
"Şehvet üç çeşittir. Bunlardan biri yeme arzusu, biri konuşma arzusu, biri
de bakma (ve görme) arzusudur. Yemekteki halini (Allah'a) itimad ile dilini
doğru söz söylemekle ve gözünü ibretle bakmak suretiyle muhafaza et."
Tahric: Beyhaki, Zühd
el-Kebir (355).
5324- Muhammed b. Fadl
el-Belhi der ki: "Dünya karnındır; karnın hakkında ne kadar zühd sahibi
isen, dünyaya karşı da o kadar zühd sahibisin demektir.''
Tahric: Beyhaki, Zühd
el-Kebir (408).
5325- Ahmed b.
Ebi'l-Havarı der ki: Ebu Süleyman'ın: "Yemek yemek için eve ne zaman
gittiğimi hatırlamıyorum" dediğini işittim.
5326- Ahmed b.
Ebi'l-Havarı der ki: Ebu Süleyman'ın: "Yüce Allah dünyalıkları sevdiğine
de, sevmediğine de verir. Açlık ise yanında hazine gibi saklı durur ve onu
ancak özel olarak sevdiği kişilere verir" dediğini işittim.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (9/278).
5327- Süleyman b.
Abdirrahman b. Ahmed b. Atiyye el-Absi ed-Darani der ki: Dünyanın anahtarı
tokluk, ahiretin anahtarı ise açlıktır. Dünyada olsun, ahirette olsun her şeyin
özü ve temeli, Yüce Allah'tan korkmaktır. Yüce Allah dünyalıkları sevdiğine de,
sevmediğine de verir. Açlık ise yanında hazine gibi saklı durur ve onu ancak
özel olarak sevdiği kişilere verir. Akşam yemeğinden bir lokma eksik yemem
benim için, o lokmayı yiyip de geceyi başından sonuna kadar ibadetle
geçirmemden daha sevimlidir."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (9/259, 274, 278).
5328- Ebu Süleyman
ed-Darani der ki: "En hayırlı anlarım açlıktan karnımın sırtıma yapıştığı anlardır.
Kaç defa doydum ve dışarı çıktım, belki yemeği sindiririm diye. Kaç defa da aç
kaldım da hammım bana acırdı ve ben ona aldırmazdım.''
Ravileri güvenilirdir.
5329- Ebu İshak
el-Musili der ki: "Yetmiş sıddikin görüşü, çok uyumanın çok su içmekten
kaynaklandığı hususunda birleşmiştir."
5330- Ebu İshak
el-Musili der ki: Ebu Süleyman'ın: "Mideden gözlere giden iki damar
vardır. Gözler, mide ağırlaştığı zaman yumulur, hafiflediği zaman da
açılır" dediğini işittim.
5331- Muhammed b.
Muaviye Ebu Ubeydillah es-Suri der ki: Babamın:
"Tam olarak dayan
kulun mutlaka aklından bir şeyler gider ve bir daha geri dönmez" dediğini
işittim. Başka bir rivayet te ise: "Kıyamete kadar (geri dönmez)"
şeklindedir.
Ahmed b. Ebi'l-Havari:
"Kişi aç kaldığı zaman (aklından giden) Allah dilerse geri döner"
demiştir.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/142).
5332- Ahmed b.
Ebi'l-Havari der ki: Muda b. İsa'nın: "Etten bir miskal (yemek) kalbi kırk
sabah katılaştırır" dediğini işittim.
5333- Ebu Süleyman ed-Darani
der ki: "Eğer siz her canınızın çektiğini yiyorsanız fasıkların sizden ne
fazlası var ki? Onlar da canlarının her istediğini yapmaktadır."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(9/324).
5334- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Canının çektiği
her şeyi yemen israftandır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Mace 2/1112 (3352).
5335- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadı çok zayıftır.
5336- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
İsnadı güçlü değildir.
5337- Ebu Süleyman der
ki: Ömer b. el-Hattab, Yüce Allah'ın: "şüphesiz Allah'ın kalplerini takva
ile imtihan ettiği kimselerdir"[Hucurat 3] buyruğunu açıklarken:
"(Allah) onların kalplerinden şehvetleri söküp almıştır" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ebu Nuaym, Hilye (9/268)
5338- Ahmed b.
Ebi'l-Havari der ki: Ebu Süleyman, Yüce Allah'ın:
"Sabretmelerine
karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder''[İnsan 12] ayetini
açıklarken: "Burada şehvetlerine karşı sabretmeleri kastedilmektedir"
dedi.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(9/268).
5339- Fudayl b. İyad:
"Kul, Allah'ı arzusuna karşı tercih etmedikçe kamil manada iman etmiş
olamaz" demiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuaym, Hilye (8/109).
5340- İbn Sabür'un
bildirdiğine göre Hz. İsa b. Meryem: "Hazır olan bir şehvetini, görmediği
vaat edilene bırakan kişiye ne mutlu" demiştir.
5341 - Seri es-Sakati:
"Şehvetleri terk etmeye karşı ancak şüpheli şeyleri terk etmekle güç
kazanılır" dedi.
Tahric: İsnadı sahihtir
ve ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (10/126).
5342- Bişr b. el-Haris
der ki: Bir adama: "Nefsinin arzuladığı şeyleri ona yedirir misin?"
diye sorulunca: "Ondan fazla sevmediğim kimse olmadığı halde ona nasıl
arzuladığı şeyleri yedireyim ki?" karşılığını verdi.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(8/268).
5343- Mualla el-Verrak
der ki: (İmam) Malik'in şöyle dediğini işittim:
"Una kül katıp öyle
yedim ve zayıf düştüm. Eğer onunla kuvvetli olsaydım ondan başka bir şey
yemezdim."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (2/366, 367).
5344- Muhammed b.
Abdillah el-Beceli der ki: el-Kettani'nin şöyle dediğini işittim: "Şu üç
şeyin bir müridde bulunması onun hikmetindendir. Bunlar; uykusu geldiğinde
uyuması, acıktığında yemesi ve sadece zaruret halinde konuşmasıdır."
5345- İbn Ebi Dünya der
ki: Bir adam Bişr b. el-Haris'e: "Ey Ebu Nasr! Ekmeğimi ne ile yiyeceğimi
bilmiyorum" deyince Bişr: "Ekmeğini yemek istediğin zaman afiyetini
hatırla ve onu kendine katık kıl" karşılığını verdi.
5346- Hayseme der ki:
Hz. Süleyman b. Davud: "Hayatın kolayını da, zorunu da denedik. Ancak en
azın yeterli olduğunu gördük" dedi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Veki', Zühd 1/340 (116), İbnu'l-Mübarek, Zühd sh. 201 (573), İbn Ebi Şeybe,
Musannef (13/205), Hennad, Zühd (562), İbn Abdilber, Cami' Beyani'I-İlm (2/21)
ve Ebu Nuaym, Hilye (4/118),
5347- Ebu Davud
es-Sicistani der ki: "Giysisini yetecek kadar kısa ve yiyeceğini yetecek
kadar az kılan kimse, bedenine rahatlık vermiş olur."
Tahric: Beyhaki,
el-Medhal sh. 338 (551).
5348- İbrahim
el-Havvas'ın bildirdiğine göre ilim ehlinden bir kişi şöyle demiştir: "Kişi
tok olmakla birlikte sehere tamah etmesin. Çok uykuyla birlikte hüzne tamah
etmesin. Sıhhatli olmakla birlikte zulme tamah etmesin. Yumuşak kalpli olmakla
birlikte boş söz konuşmaya tamah etmesin. Mal ve şeref ile birlikte Allah
sevgisine tamah etmesin. Başkasıyla ünsiyet kurmak la birlikte Allah'la ünsiyet
kurmaya tamah etmesin. Dünya rağbetiyle birlikte rahatlığa tamah etmesin.''
Tahric: Beyhaki, Zühd
sh. 209 (415).
5349- Ebu İshak
el-Havvas der ki: "Yüce Allah üç kişiyi sever ve üç kişiye buğzeder.
Sevdikleri, az yiyen, az uyuyan ve az konuşan kimselerdir. Buğzettikleri ise,
çok konuşan, çok yiyen ve çok uyuyan kimselerdir."
Tahric: Beyhaki, Zühd
el-Kebir (417).
5350- İbrahim el-Havvas
der ki: Lukam dağında idim. Nar görünce canım nar çekti ve ona yaklaştım. Bir
nar koparıp onu yardığımda ekşi olduğunu gördüm ve bıraktım. Sonra yerde
üzerine eşek arılarının üşüşmüş olduğu bir adam gördüm. Kendisine:
"Es-selamu aleykum" dediğimde: "Ve aleykumu's-selam ey
İbrahim!" karşılığını verdi. Kendisine: "Beni nasıl tanıdın?"
dediğimde: "Kim Allah'ı tanırsa Allah'tan başka hiçbir şeyona gizli
kalmaz" cevabını verdi. Ona: "Allah ile aranın iyi olduğunu
görüyorum. Allah'tan seni korumasını ve şu eşekarılarının eziyetinden kurtarmasını
istersen" dediğimde: "Ben de senin Allah ile aranın iyi olduğunu
görüyorum. Ondan seni narı yeme isteğinden kurtarmasını dileseydin ya. İnsan
nara olan şehvet iğnelerinin acısını ahirette hisseder. Oysa arı sokmasının
acısını insan bu dünyada kısa bir süre için çeker" karşılığını verdi.
Bunun üzerine onu bıraktım ve oradan uzaklaştım.
Beyhaki der ki: Bana
göre bunun anlamı, kişinin ihtiyaç duyabileceği şeyi yani gaybı rüya ile
bilmesidir veya onun diliyle bir meleğin konuşturulmasıdır. Bu da Resulullah'ln
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Önceki ümmetler içinde gayptan haber
verenler vardi. Eğer ümmetimde onlar gibi biri varsa o da Ömer b.
el-Hattab'tır" buyurması gibidir.- Müslim 2/1864 (23).
Rivayet edilene göre
ibrahım b. Sa'd, bu hadis hakkında: "Kalbine ilham edilir" demiştir.
5351- Cüneyd der ki: Bir
gün Seriy'yin yanına girdiğimde bana şöyle anlattı: Sana şaşkınlık verecek bir
kuştan bahsedeceğim. Bu kuş gelip saçağa konmaktadır. Onun için bir lokma
yiyecek hazırlıyor ve ufalayıp avucum içine koyuyordum. O da parmaklarımın
etrafına konup yiyeceği yiyordu. Bir gün yine kuş saçağa kondu ve ona avucum
içine ekmek doğradım. Daha önce olduğu gibi gelip elime konmadı. İçimden:
"Belki benden korkmuştur" diye düşündüm. Sonra o gün kokulu tuz
yediğim aklıma geldi. Yine içimde: "Artık kokulu tuz yemeye tövbe
olsun" dedim. Bunun üzerine kuş gelip elime kondu ve yedikten sonra uçup
gitti.
Tahric: Beyhaki, ez-Zühd
el-Kebir sh. 210 (420) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/123).
5352- Ahmed b. Halef
el-Mueddib anlatıyor: (Bir gün) Seriy'yin yanına odasına girdim ve onun ağlıyor
olduğunu gördüm. Durduğumda bana kırılmış olan sürahiyi işaret ederek şöyle
dedi: Dün gece çocuk bu sürahi ile geldi ve: "Ey babacığım! Bu sürahiyi
buraya asıyorum. İftar ettiğin zaman ondan içersin. Zira gece uzundur"
dedi ve gitti. Yine daha önce kalktığım şey için kalktım ve uykuya yenilip
tekrar uyudum. Rüyamda cariyelerin en güzeli olan bir cariye gördüm. Yanıma
odaya girdiğinde ona: "Sen kiminsin?" diye sordum. O da: "Soğuk
sularını kulplu bardaklarda içmeyenlerininı" dedi. Sonra sürahiyi eline
aldı ve yere vurup kırdı.
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 211 (422) ve Ebu
Nuaym, Hilye (10/120, 121).
Cafer'in bildirdiğine
göre Cüneyd: "Seriy vefat edene kadar o sürahinin parçaları odasında
öylece durdu" dedi. Ahmed b. Amr el-Halfani bana bu hikayeyi bu lafza
yakın bir şekilde anlattı.
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
3. Fasıl: Helal Yiyecek
ve Giyecekleri Kullanmak, Haramlardan Uzak Durup Şüpheli Şeylerden Sakınmak