ŞUABU’L-İMAN

39.ŞU’BE: Yiyecek / İçecek...

 

2. Fasıl: Çok Yemek Yemenin Kınanması

 

Halimi: "Kişi yemesi helal olan bir yiyeceği vücudunu ağırlaştınp uykuya muhtaç bırakacak ve ibadetten geri koyacak kadar çok yememelidir. Kişi, açlığını giderecek kadar yemelidir. Kişinin yemekteki hedefi de ibadet için bedenini güçlü kılma olmalıdır" der Halimi, el-Min hac (3/57). ve bu yönde şu rivayetleri zikreder:

 

 

 

5240- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mümin kimse bir bağırsağı doluncaya kadar yer. Kafir ise yedi bağırsağı doluncaya kadar yer" buyurmuştur.

 

İsnadı sahihtir.

 

Müslim bunu Sahih'te Muhammed b. Rafı' ve Abd b. Humeyd Abdurrezzak kanalıyla rivayet etmiştir.- Müslim (2/1631).

 

 

 

5241- Nafi' der ki: İbn Ömer kendisine yoksul biri getirildiği zaman onunla birlikte yemek yerdi. Bir gün yanına birini yanına soktum ve bu kişi çok yemek yedi. Bunun üzerine İbn Ömer: "Ey Nafi'! Bunu bir daha yanıma getirme. Zira Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kafir kimse yedi bağırsağı doluncaya kadar yer'' buyurduğunu işittim" dedi.

 

Buhari bunu Sahih'te Bundar - Abdussamed b. Abdilvaris kanalıyla  ve Müslim bunu Gunder - Şu'be kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, at'ime (6/200). - Müslim 2/1631 (183).

 

 

 

5242- Ebu Hureyre bildiriyor: Adamın biri çok yemek yerdi. Ancak Müslüman olduktan sonra az yemeye başladı. Bu durum Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zikredilince: "Kafir kimse yedi bağırsağı doluncaya kadar yer. Mümin kimse ise bir bağırsağı doluncaya kadar yer" buyurdu.

Lafız Süleyman'ın lafzıdır.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Müsned (2/455).

 

 

 

5243- Ebu Hureyre der ki: "Çok yemek yiyen bir adam Allah Resulü'ne (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldi ve Müslüman oldu. Bu adam Müslüman olduktan sonra az yemek yemeye başladı." Sonrasında ravi söz konusu hadisi zikretti.

 

Buhari: bunu Sahih'te Süleyman b. Harb kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, at'ime (6/200).

 

 

 

5244- Ebu Hureyre bildiriyor: Kafır bir adam Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) misafir olmuştu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu adam için bir keçi sağılmasını emretti. Adam sağılan sütü içti. Sonra Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir keçi daha sağılmasını emretti. Adam onu da içti. Bu şekilde adam tam yedi keçinin sütünü içti. Sabahladığında da Müslüman oldu. Hz. Peygamber {Sallallahu aleyhi ve Selleml onun için bir keçi sağılmasını emretti ve adam sağılan sütü içti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Selleml bir keçi daha sağıImasını emrettiğinde adam onu içip bitiremediğinde: "Mümin kimse bir bağırsağı dolana kadar içer. Kafir ise yedi bağırsağı dolana kadar yer" buyurdu.

 

Ka'nebi'nin rivayeti şöyledir: Keçi sağılınca adam sütünü içti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir keçi daha sağılmasını emretti. Adam ikinci keçinin sütünü bitiremeyince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Mümin kimse bir bağırsağı dolana kadar içer. Kafir kimse de yedi bağırsağı dolana kadar içer" buyurdu."

 

Müslim bunu Sahih'te Muhammed b. Rafi' - İshak b. İsa kanalıyla rıvayet etmıştır. ...Müslim 2/1632 (186).

 

Beyhaki der ki: Ebu Ubeyd bu yöndeki hadisin açıklamasında bu rivayete işaret eder. - Ebu Ubeyd, Garibu'l-Hadis (3/23).

 

Halimi ise gördüğüm kadarıyla bunu kabul etmemiştir ve sanki bu açıklamalı rivayete itibar etmiş değildir. Halimi bu yöndeki sözlerinin sonunda şöyle der: "Şayet Resuluilah (Sallallahu aleyhi ve Selleml bu sözünü sadece kendisine zikredilen o adam hakkında söylemiş ise bunun manası kafi re yakışanın çok yemek, mümine yakışanın ise az yemek olduğudur. Zira kafir sadece açlığını gidermek ve şehvetini tatmin etmek için yemek yer. Mümin ise yiyeceklerden bazılarını haram olduğu için, bazılarını kendine uygun görmediği için, bir kısmını bedeni ağırlaşıp ibadetten geri durmamak için, bir kısmını böylesi bir nimetin şükrünü hakkıyla ifa edememe endişesini taşıdığı için, bir kısmını nefsini terbiye edip şehvetini bastırmak için bırakır. Bir kısmını da öyle si bir yiyeceğe alışmamak için bırakır. Zira bu yiyeceğe alışması durumunda bulamadığı zamanlarda sıkıntıya düşecektir. Kafirin ise yemekte midesini doldurmaktan başka bir amacı yoktur. Zira mümini bazı yiyeceklerden alıkoyan kişi onun imanı ve takvasından kaynaklanmaktadır ve kafir de bunlar yoktur. Kafir bunlar için hiçbir şeyden geri durmaz ve şehveti dışında bir şeyi düşünmez. Hadiste zikredilen bağırsaktan kasıt midedir. Yani kafir biri, yedi midesi olan kişi kadar yer. Mümin ise az yediğinde dolayı tek bir midesi olan kişi kadar yer. Doğrusunu da Allah bilir.''- Halimi, el-Minhac (57-58).

 

el-Ga"eyn eserinde Ebu Ubeyd'in şöyle dediğini okudum: "Mümin yemek yiyeceği zaman Besmele çekince yediği bereketli olur. Kafir ise böylesi bir şeyi yapmaz.'' - Ebu Ubeyd, Garibu'l-Hadis (3/22-23).

 

Bu hadisin sadece bir adam hakkında varid olduğu da söylenmiştir. Bu hadisin daha önce zikredilen tüm yönlerden daha güzel bir tarafı da mevcuttur. Bu da Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) mümin ve dünyaya karşı olan zühdü ile kafir ve dünyaya olan rağbetine yönelik verdiği bir örnek olmasıdır. Bundan dolayı dünyaya rağbetin çirkin olduğu söylenmiştir. Zira kişiyi cehenneme düşürür. Bu hadisten kasıt da sadece fazla yemek değildir. Bunun yanında dünya malına rağbet de vardır.

Ebu Süleyman bu hadisi tüm kanallarıyla birlikte zikretmiştir. Lafızlar farklı olsa da anlam birdir. Sonrasında ise şöyle demiştir: "Yemek konusunda insanların sınıflara ayrıldığı söylenmiştir. insanlardan bir kısmı ihtiyaçları olsun veya olmasın ne zaman yiyecek bulurlarsa yerler. Bu, tabiatları hayvan tabiatına benzeyen cahil ve gafil olanların yaptığı bir şeydir. insanlardan bir kısmı da sadece acıktıklarında yerler. Açlıkları gittiği zaman da yemeyi bırakırlar. insanlar içinde dengeli olanların, huy ve ahlak bakımından örnek alınanların adeti böyledir. insanlardan bir kısmı da açlığı şehvetlerini bastırıp nefislerini terbiye etmek için kullanırlar. Bunlar sadece zaruret halinde, zorunlu olan miktar kadarıyla ve açlıklarını gidermeden sadece bastıracak kadar yerler. Bu da insanlar içinde en iyi, en hayırlı ve en salih olan kişilerin yaptığı bir şeydir."

 

 

 

5245- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "iki kişinin yemeği üç kişiye yeter. Üç kişinin yemeği de dört kişiye yeter" buyurmuştur.

Buhari ve Müslim bunu Sahih'lerinde Malik kanalıyla rivayet etmişlerdir.

 

Tahric: Buhari, at'ime (6/200) ve Müslim 2/1630 (178).

 

 

 

5246- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği de sekiz kişiye yeter" buyurmuştur.

Başka bir kanaUa bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Müslim bunu Sahih'te İshak b. İbrahim kanalıyla ve bir başkası da Ravlı kanalıyla rivayet etmiştir. - Müslim 2/1630 (179).

 

 

 

5247- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği de sekiz kişiye yeter" buyurmuştur.

Ebu'l-Ezher bunu Abdurrezzak kanalıyla bu şekilde rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Abdurrezzak, Musannef 10/418 (19557), Abd b. Humeyd, el-Muntehab (789) ve Taberani, M. el-Kebir 12/320 (13236).

 

 

 

5248- Eyyub, Nafi' kanalıyla bir önceki hadisi mürsel olarak nakletmiş ve rivayetinde: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" diyerek söz konusu hadisi aktarmıştır.

 

Ravileri güvenilirdir, ancak mürsel bir hadistir.

 

 

 

5249- Hz. Aişe der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene kadar üç gün ard arda karnını doyurmamıştır.''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Beyhaki, Sünen (7/48).

 

 

 

5250- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir, ancak "Medine'ye geldiği zamandan vefat ettiği zaman kadar üç gün ard arda buğday ekmeğiyle karnını doyurmamıştır" ibaresi geçmiştir.

 

ı İsnadı sahihtir.

 

Müslim bunu Sahih'te Ebu Bekr b. Ebi Şeybe ve başkası kanalıyla ve Buhari bunu başka bir yolla rivayet etti. - Müslim 3/2281 (21). - Buhari, afime (6/205), /7/180) ve Müslim 3/2281 (20).

 

Başka bir kanalla bize bildirilene göre Hz. Aişe: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene kadar ailesi üç gün ard arda buğday ekmeğiyle karınlarını doyurmamıştır" demiştir. - Müslim 3/2282 (24).

 

 

 

5251- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) vefat edene dek bir günde iki defa karnını doyurmamıştır.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Beyhaki, Edeb (623) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/256).

 

 

 

5252- Hz. Aişe der ki: "Şayet doymak isteseydik doyardık. Ancak Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) başkalarını kendine tercih ederdi."

 

 

 

5253- İbn Lehia'nın, Ebu'l-Esved kanalıyla Urve'den rivayetine göre Hz. Aişe şöyle demiştir: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir günde iki defa yediğimi görünce: "Ey Aişe! Midenden başka işinin olmamasını mı istiyorsun. Günde iki defa yemek israftandır. Allah da müsrifleri sevmez" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı mu' daldır. Aynı isnad ile 1396. hadiste geçmiştir. DeyIemi, Zehru'l-Firdevs (4/367).

 

 

 

5254- Ebu Cuhayfe der ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiğimde geğirmiştim ki Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Cuhayfe! Bu nedir? Kıyamet gününde açlığı en uzun olan, dünyada iken insanların en çok doyanıdır" buyurdu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) böyle dediğini işittikten sonra karnımı dolduracak şekilde yemedim. Bu da otuz yıl önce vaki olmuştu.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur ve içinde adı belirlenmeyen bir ravi vardır. Taberani, M. elKebir22/126, 127 (327) ve Bezzar,Müsned (4/258) .

 

 

 

5255- Avn b. Eb'i Cuhayfe, babasından bildiriyor: Ekmek ve et yiyip Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gitmiştim. Ben geğirince, Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Cuhayfe! Yanımızda geğirme. Dünyada iken insanların en çok doyanı, kıyamet gününde açlığı en uzun olanı olacaktır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 22/132 (351), Hakim, Müstedrek (4/121) ve Bezzar, Müsned 4/258 (3669).

 

 

 

5256- Avn b. Eb'i Cuhayfe, babasından bildiriyor: Buğday ile yapılan tirit yemeği ve et yemiştim. Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gittiğimde geğiriyordum. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ebu Cuhayfe! Yanımızda geğirme. Dünyada iken en çok doyanınız, kıyamet gününde açlığı en uzun olan kişi olacaktır" buyurdu. Ebu Cuhayfe bu olaydan sonra vefat edinceye dek karnı doyuncaya kadar yemek yemedi. Sabah yemek yerse akşam yemez, akşam yerse sabah yemezdi.

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. Beyhaki, Edeb (625).

 

Ebu Müsa el-Herevı de Ali b. Sabit el-Cezzar kanalıyla bu şekilde rıvayet etmıştır.  - İbn Adiy, el-Kamil (7/2537).

 

 

 

5257- Ukbe b. Amir el-Cuheni der ki: Selman'a, yediği yemekten biraz daha fazlasını yemesi için ısrar edilirken şöyle dediğini işittim: "(Yediğim) bana yeter. çünkü ben Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Dünyada insanların en çok doyanı, kıyamet günü açlığı en uzun olanı olacaktır'' buyurduğunu işittim. Sonra da: ''Ey Selman' Dünya müminin hapishanesi kafirin cennetidir'' buyurdu."

 

Tahric: İsnadı zayıftır.İbn Mace 2/112 (3351).

 

 

 

5258- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir, ancak ibare şöyledir: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde en çok aç kalacak olanlardır" buyurduğunu işittim. Sonra Selman: "Dünya müminin hapishanesi kafirin cennetidir" dedi.

 

İsnadı güçlü değildir.

 

 

 

5259- İbn Ömer der ki: Bir adam Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında geğirince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yanımızda geğirme.

Dünyada en çok doyanınız, kıyamet gününde en çok aç kalanınız olacaktır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Tirmizi 4/649 (2478) ve İbn Mace 2/111 (3350).

 

 

 

5260- Enes b. Malik, Allah Resulü'nden (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir önceki hadisin aynısını nakletmiştir.

 

İsnadı çok zayıftır.

 

 

 

5261- Mikdam b. Ma'di Kerib el-Kindi'nin bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Adem oğlu karnından daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Halbuki Adem oğlu için belini doğruıtacak birkaç lokma yeterlidir. Eğer mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su, diğer üçte birini de hava için ayırsın. ''

İbn Vehb bunu Muaviye b. Salih - Yahya b. Cabir kanalıyla bu şekilde rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Tirmizi 4/590 (3280).

 

 

 

5262- Yahya b. Cabir et-Tai ile Salih b. Yahya b. el-Mikdam'ın babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Adem oğlu karnından daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Ey Kudeym! Belini doğrultacak birkaç lokma sana yeter. Eğer daha fazla yiyeceksen -Sülemi'nin rivayetinde: "Eğer mutlaka yiyeceksen" şeklindedir- o zaman (midenin) üçte birini yemek, üçte birini su. üçte birini de hava için ayımsın." Sülemi'nin rivayetinde: "Üçte biri de havadır" ibaresi geçmiştir.

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

5263- Mikdam b. Ma'di Kerib der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Adem oğlu karnından daha kötü bir kap doldurmuş değildir. Halbuki Adem oğlu için belini doğruıtacak birkaç lokma yeterlidir. Eğer mutlaka yemesi gerekiyorsa, o zaman (midesinin) üçte birini yemek, üçte birini su diğer üçte birini de hava için ayırsın. ''

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

5264- Ubey b. Kab'ın bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah dünyayı Adem oğlunun yemeği için misal vermiştir. Adem oğlunun yemeğini de dünya için misal vermiştir. Kişi onu tuzlu da yapsa, tuzsuz da yapsa (neticesinin ne olacağı bellidir)." Sonra Hasan şöyle dedi:

"Onu (yemeği) güzel bir şekilde nasıl yaptıklarını ve sonunda onu nasıl çıkardıklarını görmez misiniz (dünya da işte böyledir)."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Said, Zevaid ez-Zühd sh 170 (493,495) ve Tayalisi, Müsned (sh. 74).

 

 

 

5265- Ubey b. Ka'b bildiriyor: Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Adem oğlunun yemeği dünya için misal verilmiştir. Kişi onu tuzlu da yapsa, tuzsuz da yapsa neticesinin ne olacağı bellidir" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Abdullah b. Ahmed, Zevaid el-Müsned (5/136), İbn Hibban, Sahih 2/43 (700), Taberani, M. el-Kebir 1/198 (531), Beyhaki, Zühd sh. 209 (414), Ebu Nuaym, Hilye (1/254), İbn Ebi Asım, Zühd sh. 103, 104 (205) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Emsal sh. 316, 317 (269).

 

 

 

5266- Dahhak b. Süfyan el-Kilabi der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bana: "Ey Dahhak! Yemeğin nedir?" diye sorunca: "Et ve süttür" dedim. "Sonra o (yemek) ne olacaktır?" diye sorunca: "Bildiğin şeye (dışkıya) dönüşecektir" dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüce Allah, Adem oğlundan çıkan şeyi dünyaya misal olarak vermiştir" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (3/452), Taberani, M. el-Kebir 8/358,359 (8138) ve İbn Said, Zevaid ez- Zühd sh ı 69 (492).

 

 

 

5267- Ebu Gassan bildiriyor: Ebu Hazım, Sehl'e: "Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında hiç has un gördünüz mü?" deyince, Sehl: "Hayır (görmedik)" cevabını verdi. Ebu Hazım: "O zamanlar arpayı eler miydiniz?" dediğinde, Sehl: "Hayır, ancak (biz) onu (öğütür ve) üflerdik" karşılığını verdi.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari bunu Sahih'te Said b. Ebi Meryem kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, at'ime (6/204).

 

 

 

5268- Ebu Hazım der ki: Sehl b. Sa'd'a: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hiç has un (ekmeği) yedi mi?" diye sorduğumda: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Selleml, Allah'ın onu peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar hiç has un (ekmeği) yemedi" karşılığını verdi. Kendisine: "Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında elekleriniz var mıydı?" dediğimde: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'ın onu peygamber olarak gönderdiği günden ölünceye kadar elek görmedi" cevabını verdi. Ona: "O zaman elenmemiş arpa ekmeğini nasıl yerdiniz?" dediğimde: "Biz onu üflerdik, içindeki kepekten uçan kepek uçardı. Kalanı da su katıp (hamur yapardık ve) yerdik" cevabını verdi.

Buhari bunu Sahih'te Kuteybe kanalıyla rivayet etmiştir.- Buhari, at'ime (6/204).

 

 

 

5269- Katade der ki: Biz, Enes'in yanına giderdik ve Enes'in ekmek pişiricisi ayakta ekmek pişiriyor olurdu. Enes bize: "Buyurun, yiyin. Ben, Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a kavuşana kadar ne yufka ekmeği, ne de kebap edilmiş bir kuzuyu yediğini görmedim" derdi.

 

Sahih hadistir.

 

Buhari bunu Sahih'te Muhammed b. Sinan kanalıyla, bir başkası da Hemmam kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, at'ime (6/199).

 

Başka bir yolla bize Katade kanalıyla Enes'ten bildirildiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) asla, ne masada yemek yemiştir, ne yufka ekmeği yemiştir, ne de küçük tabak içinde yemek yemiştir. Kendisine: "Peki ne üzerinde yiyorlardı?" diye sorulunca: "Yere yayılmış sofra üzerinde yiyorlardı" cevabını verdi.

Enes b. Malik de bildiği konularda herkesten daha sağlam haberleri verecek olan biridir.

Bize, Said b. Cübeyr kanalıyla bildirilene göre İbn Abbas keler konusunu anlatırken şöyle demiştir: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) peynir ile yağı yedi, ancak tiksindiğinden dolayı keleri yemedi. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sofrasında keler eti yenilmiştir. Eğer keler haram olsaydı Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sofrasına yenilmezdi. - Müslim 2/1544, 1545 (46).

 

 

 

5270- Said el-Makburi bildiriyor: Ebu Hureyre bir gün önlerinde kızartılmış koyun bulunan bir topluma rastladı. Onlar kendisini davet edince, o bu yemeği kabul etmeyip: "ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arpa ekmeğine bile doymadan dünyadan göçüp gitti" dedi.

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari bunu Sahih'te İshak b. İbrahim kanalıyla rivayet etmiştir. - Buhari, et'ime (6/205).

 

 

 

5271- Süleyman el-Münebbihi'nin, Sevban'dan bildirdiğine göre uzunca bir hadiste ResululIah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Sevban! ailemin, güzel şeyleri dünya hayatlarında yemelerini istemem" buyurmuştur.

Bu hadisi Kitabu's-Sünen'de birinci bölümün son kısmında tam metin olarak zikrettik.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Davud 4/419,420 (4213) ve Beyhaki, Sünen (1/26)

 

 

 

5272- İbn Abbas, cimrilikle itham ettiği İbnu'z-Zübeyr'e şöyle demiştir:

"Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Komşusu aç iken kendisi tok yatan (gerçek) mümin değildir'' buyurduğunu işittim."

 

Tahric: Şahiderinden dolayı isnadı hasendir. Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (112), Hakim, Müstedrek (4/167), Hatib, Tarih (10/391, 392), Beyhaki, Sünen (10/3), Taberani, M. el-Kebir 12/154 (12741), Ebu Ya'la, Müsned 5/92 (2699), Abd b. Humeyd, el-Muhtehab sh. 231 (694), İbn Ebi Şeybe, İman (100) ve Hennad, Zühd 2/507 (1044).

 

 

 

5273- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir köle satın almak istemişti. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) alacağı kölenin önüne hurma koydu. Köle çok hurma yiyince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çok yemek iyi değildir" buyurdu ve iade edilmesini emretti.

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. İbn Adiy, el-Kamil (1/244) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Emsal (162).

 

Ebu Ahmed der ki: "Ebu İshak eş-Şeybani, İbrahim b. Herase'nin kendisidir. Ali b. el-Ca'd zayıf olmasından dolayı ona bu ismi takmıştır. Bu, bilinmeyen bir hadistir. Bu hadisi bu isnadıyla İbrahim b. Herase'den başka rivayet eden kimseyi bilmiyorum."

 

 

 

5274- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Et yiyeceği zaman kalbin bir sevinci vardır. Bir şeyden dolayı sevincin devam etmesinde kalp kötülüğe ve sapkınlığa gider. Bu sebeple sık sık et yemeyin" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (4/1534) ve İbn Hibban, el-Mecruhin (ı/ 134).

 

 

 

5275- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

Abdullah b. Muhammed b. el-Muğira bunu Sevri kanalıyla rivayette tek kalmıştır.

 

İsnadı çok zayıftır.

 

 

 

5276- Selman'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Et yiyeceği zaman kalbin bir sevinci vardır" buyurmuştur.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

5277- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir günde iki defa yediğimi görünce: "Ey Aişe! Dünya midende yer edindi. Günde iki defa yemek israftandır. Allah da müsrifleri sevmez" buyurdu."

 

İsnadında zayıflık vardır.

 

 

 

5278- Ca'de el-Cuşemi der ki: Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), göbekli bir adamın kamına işaret ederek: "Bu, başka bir yerde (şişmanlığa sebep olan bu yemek, başka bir yere sarf edilmiş) olsaydı, senin için daha hayırlı olurdu" buyurduğunu gördüm.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ahmed, Müsned (3/471, 4/339), Taberani, M. el•Kebir 2/284 (2184, 2185) ve Hakim, Müstedrek (4/317).

 

 

 

5279- Ca'de der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adama rüyasını anlattığını gördüm. Bu sırada Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) göbekli bir adam gördü ve elindeki bir şeyle karnına dürtüp: "Bunun bir kısmı başka bir yerde (sarf edilmiş) olsaydı, senin için daha hayırlı olurdu" buyurdu.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

5280- Muhammed b. Zekvan'ın bir adamdan bildirdiğine göre Ka'b:

"Allah, eti çok yiyen aile halkını ve göbekli din adamlarını sevmez" demiştir.

Muhammed b. Ubeyd et-Tenafısı der ki: Süfyan es-Sevri'nin yanında idik. Bu sırada bir adam geldi ve: "Ey Ebu Abdillah! Rivayet edilen ''Yüce Allah, eti çok yiyen aileyi sevmez'' hadisi hakkında ne dersin? Burada gerçekten çok et yiyenler mi kastedilmektedir?" diye sordu. Bunun üzerine Süfyan: "Burada çokça insanların etlerini yiyenler (gı ybet edenler) kastedilmektedir" karşılığını verdi.

 

İsnadında adı belirlenmeyen bir ravi vardır.

 

Bu güzel bir yorumdur. Ancak hadisin açık olan manasında, çok et yemekle göbekli din adamının bir arada zikredilmesi ilk manaya işaret etmektedir.

 

 

5281- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kızı Hz. Fatıma'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ümmetimin şerıileri bol nimetlerle gıdalanıp çeşit çeşit yemekler yiyen, renkli giysiler giyen ve ağzını eğip bükerek konuşanlardır" buyurmuştur.

Ali b. Sabit bunu Abdulhamid kanalıyla rivayette tek kalmıştır.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Adiy, el-Kamil (5/1956), İbn Ebi Dünya, es-Samt (150) ve Hakim, Müstedrek (3/568).

 

 

 

5282- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kıyamet gününde, iri, uzun boylu, çok yiyen ve çok içen biri getirilir. Fakat Allah katında sivrisineğin bir kanadı kadar ağırlığı olmaz. isterseniz: ''Onlar kıyamet gününde amelleri için bir terazi kurmayacağımız kimselerdir''[Kehf 105] buyruğunu okuyun" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Müslim 3/2147 (18).

 

 

 

5283- Ömer b. el-Hattab: "İki şaraptan; yani etten ve şıradan sakının.

Bunlar malı bozar ve borç altına sokarak yakar" demiştir.

 

İsnadında kopukluk vardır.

 

 

 

5284- Yahya b. Said bildiriyor: Ömer b. el-H att ab, yanında et taşıyan Cabir b. Abdillah'a yetişerek: "Bu nedir?" diye sordu. Cabir: "Ey müminlerin emiri! Canımız et çekti ve bir dirheme et aldım" dedi. Bunun üzerine Ömer b. el-Hattab: "Sizden biri midesinden feragat edip komşuna veya amcası oğullarından birine yardımda bulunmak istemez mi! ''Dünyadaki hayatınızda bütün güzel şeylerinizi harcadınız, onların zevkini sürdünüz''[Ahkaf 20] ayeti sizin için ne ifade ediyor?" dedi.

 

Bu hadis Abdullah b. Dinar kanalıyla merfU ve mevsül olarak rivayet edilmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ancak isnadında kopukluk vardır. Malik, Muvatta (sh. 936) ve Ahmed, Zühd (sh. ı 24).

 

 

 

5285- Cabir b. Abdillah der ki: Bir dirheme et satın almıştım ki Ömer b. el-Hattab benimle karşılaştı ve: "Ey Cabir! Bu nedir?" diye sordu. "Ailemin canı et çekmiş, ben de onlara bir dirheme et satın aldım" dediğimde, Ömer benim dediğimi tekrar etmeye başladı. Bunu o kadar tekrar etti ki bir dirhemin elimden düşmüş olmasını ve Ömer ile bu şekilde karşılaşmamış olmayı temenni ettim.

 

İsnadında kopukluk vardır.

 

Bu hadis Ömer kanalıyla başka bir yolla Ömer'in Fazileti konusu içinde zikredilmiştir.

Halim) der ki: Yüce Allah'ın: "İnkar edenler ateşe sunuldukları gün, (onlara şöyle denir:) Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı, alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız"[Ahkaf 20] uyarısı, her ne kadar haram olan şeyleri helal olan şeylere önceleyen kafirler hakkında olsa da aynı uyarının helal olan şeyler konusunda aşırıya kaçan kişiler için de geçerli olabileceği endişesi olabilir. Zira böylesi şeyleri adet edinenlerin nefsi dünyaya yönelecek, arzularının peşinden gitmeme güvencesi olmayacaktır. Nefsinin bu yöndeki arzularından her birini yerine getirdiği zaman nefis onu başka bir arzunun yerine getirilmesine zorlayacaktır. Sonunda nefsinin hiçbir arzusuna karşı koyamayacak bir hale gelecek ve ibadet kapısı yüzüne kapanacaktır. Kişi öylesi bir duruma geldiği zaman da onun hakkında: "Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz"[Ahkaf 20] demek çok da yanlış olmayacaktır. Bundan dolayı kişi nefsinin arzu ettiği kötü şeylerden hiçbirine yüz vermemelidir, zira sonradan ona karşı koyması zorlaşacaktır. Bunun yerine kişi en baştan ihtiyacı kadarı olanla yetinmelidir. Bu kendisi için, bozulmaya maruz kalıp kendini düzeltmeye çalışmasından daha kolaydır."- Halimi, el-Minhac (3/61-62).

 

 

 

5286- İkrime b. Halid bildiriyor: İbn Muti' ve Abdullah b. Ömer, Ömer b. el-Hattab'a: "Güzel yemek yeseydin, hakkı ikame etmek için daha güçlü olurdun" dediler. Ömer: "Hepiniz bu görüşte misiniz?" diye sorunca: "Evet" cevabını verdiler. Ömer onlara: "Hepinizin benim iyiliğimi istediğinizi biliyorum, ama ben iki arkadaşımı da bu yolda bıraktım. Eğer ben onların yolunu bırakırsam, menzilde onlara yetişemem" dedi. Ravi der ki: Halk kıtlıkla karşı karşıya kalınca, insanlar durumlarını düzeltinceye kadar Ömer o yıl yağ ve yağlı bir şey yemedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Abdurrezzak, Musannef 11/223 (20381).

 

 

Bize bu manada Ömer kanalıyla Kitabu'l-fedail'de bazı rivayetler bildirilmiştir.

Bize bildirilene göre İbn Ömer, yağsız et ve yağ satın alınca, Ömer ona elini uzatmayarak: "Vallahi bu ikisi Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanında asla bir araya gelmemiştir. Öyle olduğu zaman mutlaka birini yemiş, birini de tasadduk etmiştir" dedi. Bunun üzerine İbn Ömer: "Ey müminlerin emiri! Ye! Vallahi bunlar benim yanımda da asla bir araya gelmeyecektir. Eğer bir araya geliderse de ben de birini tasadduk edeceğim" dedi.

 

 

 

5287- Enes der ki: "Ömer'e bir ölçek hurma bırakıldığını gördüm. Ömer kötüleri de dahil olmak üzere hepsini yemişti."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Malik, Muvatta (sh. 933), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/279) ve İbn Sa'dı Tabakat (3/318).

 

 

 

5288- İbn Vehb der ki: Malik: "Eğer Hz. Ömer ekmek ve yağa doymuş olsaydı kötüleriyle birlikte bir ölçek hurmayı yemezdi" dedi.1

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Yine Malik: "Önceleri insanların bu zamanki gibi sabah ve akşam yemekleri yoktu" demiştir.

Halim) der ki: "Hz. Ömer, kibre ve büyüklenmeye bulaşmamak için yemeğin çeşidine uygun düşecek şekilde birkaç çeşitten yapılan veya bir çeşidini diğeriyle dengelemek için karışık yapılan yemekler hariç bir yemekte birkaç çeşidi aynı anda bulundurmazdı. Bu şekilde tek başına yemesi durumunda sorumluluğundan endişe edeceği bir duruma düşmekten kurtulmuş olurdu."- Halimi, el-Minhac (3/61).

 

Beyhaki der ki: Bize bildirilene göre Abdullah b. Cafer, Allah Resulü'nün (Sallallahu aleyhi ve Sellem), salatalık ile birlikte taze hurma yediğini görmüştür. - Buhari, at'ime (6/210, 212) ve Müslim 2/1616 (147).

 

Hz. Aişe'den bize bildirilene göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) karpuz ile birlikte taze hurma yer ve: "Bunun harareti bunun serinliği ile bunun soğukluğu da bunun sıcaklığı ile kırılır" buyururdu.- Ebu Davud4/176 (3836) ve Tirmizi 4/280 (1843).

 

Faziletler konusunda bize bildirildiğine göre Hz. Ali üzerinde arpa kabuklarının hala durduğu ekmekten yerdi. Cariyesinin de söylediğine göre kendine öze hiçbir yiyecek edinmeyeceğini söylemiştir. Yine bize bildirilene göre kendisine paluzel getirilince, ondan yemeyi kabul etmeyip: "Resulullah'ın {Sallallahu aleyhi ve Sellem} yemediği bir şeyden ben de yemek istemem" demiştir.- Ahmed, Zühd (s. 13 1), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13 /284), Hennad, Zühd (698) ve Ebu Nuayın, Hilye (1/81).

 

Yine bize bildirildiğine göre sirke ile sebze yiyen Hasan ile Hüseyin'e:

"Siz ki müminlerin emirinin çocuklarısınız! Rahbe'de o kadar şey varken bunları mı yiyorsunuz?" denilince bunu diyen kişiye: "MüminIerin emirini hiç tanımıyorsun! Bu, müslümanların yiyeceklerindendid" demişlerdir.

 

 

 

1815- Yahya b. Ukayl bildiriyor: Ali b. Ebi Talib, Ömer'e: "Ey müminlerin emiri! Eğer iki arkadaşına ulaşmak seni sevindirirse, emelini kısalt, tam doymayacak şekilde ye, elbiseni kısalt, gömleğini yama, ayakkabını tamir et. Bu şekilde o ikisine ulaşırsın" dedi.

 

Tahric: İçinde Ahmed b. Abdilcebbar el-Utaridi'nin bulunması sebebiyle isnadı zayıftır. Abdullah b. Ahmed, Zevaid ez-Zühd (sh. 320).

 

 

 

5290- Yahya b. Said der ki: Bana ulaşan habere göre Ömer b. el-Hattab yağla ekmek yiyordu. Çöı halkından birini yemeğe davet etti. Adam da Ömer'le birlikte yemeye başladı. Adam çabuk çabuk yiyordu ki tabağın kenarındaki yağları bile sıyırdı. (Onun bu halini gören) Ömer: "Sanki hiç görmemiş gibi yiyorsun" deyince adam: "Vallahi falan zamandan beri ben ne bir yağ yedim, ne de yağlı bir yemek gördüm" dedi. Bunun üzerine Ömer: "Bundan sonra halkımın hepsi bu imkana sahip oluncaya kadar ben de yağ yemeyeceğim" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Malik, Muvatta (sh. 932, 933), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/271) ve İbn Sa'd, Tabakat (3/312, 313).

 

 

 

5291- Hasan der ki: Hz. Yusufa: "Yeryüzü hazineleri elinin altında olmasına rağmen aç mı kalıyorsun?" denildiğinde: "Tok kalıp açların durumunu unutmaktan korkuyorum" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (6/273).

 

 

 

5292- Malik b. Dinar ilk zamanlara yetişen bir adamdan bildiriyor: Ömer b. el-Hattab, bir adamı Hevha'ya gönderdi ve ona: "Hevha'ya git. Oranın vergisini topla ve ben sana yeni bir emir verene kadar da orada kal" dedi. Bunun üzerine adam siyah bir kölesi ile birlikte bir deve üzerinde yola çıktı. Deveye sıra ile biniyorlardı. Hevha'ya geldiklerinde köle: "Ey efendim! Ben binmişken sen yürüyor ve deveyi sürüyorsun. Bu şekilde Hevha'ya girmekten utanıyorum" deyince, adam: "Binme sırası sendeyken ne yapabilirim ki!" dedi. Köle: "Ben sıramı sana veriyorum" deyince, adam: "Gönül hoşluğuyla mı?" dedi. Köle de: "Evet gönül hoşluğuyla" karşılığını verdi. Bunun üzerine adam deveye bindi ve köle deveyi sürdü. Hevha'ya girdiklerinde çiftçilerin ileri gelenleri: "Vali geldi, vali geldi" demeye başladı. Böyle denilince de secdeye kapandılar. Bunun üzerine adam: "Ih, ıh" diyerek deveyi çöktürdü ve inip kendisi de secde etti. Oradakiler başlarım kaldırdıklarında kendisinin secde ettiğini gördüler. Başını kaldırdığında ona: "Neye secde ettin?" denildi. O da: "Ben secde eden bir toplum gördüm ve ben de onlarla birlikte secde ettim" karşılığım verdi. Kendisine: "Bunlar sana secde etmektedir" denilince: "Bana mı secde ettiler?" dedi. Onlar da: "Evet" deyince, adam kölesine: "Ömer beni buraya Allah'tan başka bir ilah edinmem için mi gönderdi! Haydi buradan kurtulalım" diyerek deveye bindi ve geri döndü. Medine'ye geldiğinde Ömer'i gördü ve: "Ey müminlerin emiri! Sen, beni oraya Allah'tan başka bir ilah edinmem için mi gönderdin!" dedi. Ömer gülmüş ve onu bırakmıştı. sonra Ömer, Ensar'dan iki kişiyi çağırttı ve: "Hevha'ya gidin" dedi. Bu iki kişi oraya vardıklarında oranın halkı (birbirlerine): "Onlara secde etmeyin, yoksa bunlar da ilk iki kişi gibi geri döner" dediler. Sabah yemeğimi, akşam yemeği mi belli olmayan güzel bir yemek hazırlanmıştı.

 

Sofra getirilip önlerine açıldı. sonra bir çanak konuldu ve Besmele çekip yediler. çanağı almaya geldiklerinde ikisi de: "Onu alma. Zira bu çok güzel bir yemektir" dediler. Bunun üzerine onlar: "Yanımızda bundan daha güzeli vardır" dediler ve onu alıp başka bir çanak getirdiler. Biri diğerine: "Biz buraya güzel şeyleri dünya hayatımızda yemeye mi geldik. Haydi buradan kurtulalım" dedi ve deveye binerek Medine'ye, Ömer'in yanına döndüler. Ömer: "Neden geri döndünüz?" deyince: "Ey müminlerin emiri! Bizi oraya güzel şeyleri dünya hayatımızda yememiz için mi gönderdin?" dediler. Ömer öfkelenerek: "Nasıl yapayım? Oraya kimi göndereyim? Kimden yardım alayım?" dedi ve ikisini de bıraktı.

sonra Muhacirlerden Ebu Seyyar adında Müzeyneli birini çağırttı ve onu Hevha'ya gönderdi ve olanları kendisine anlattı. Hevhalılar vergiyi getirip "Bu, bizim vergimizdir, bu da sana hediyemizdir" dediler. Müzeyneli: "Buna ihtiyacım yoktur" deyince: "Biz onu sana gönül hoşluğuyla veriyoruz" dediler, ama kendisi yine de: "Buna ihtiyacım yoktur.

 

Müminlerin emıri böyle bir şey almamı emretmedi" dedi ve sadece vergiyi aldı.

 

İçinde Hadram b. Ebin'ın bulunmasından dolayı isnadı zayıftır.

 

 

 

5293- Abdurrahman b. el-Ala b. el-Leclac'ın babasından bildirdiğine göre dedesi şöyle demiştir: "Müslüman olup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte olduğum zamandan beri karnımı tam olarak doyurmadım. Sadece bana yetecek kadar yedim ve bana yetecek kadar içtim." Bu kişi ellisi Cahiliye döneminde, yetmişi İslam'da olmak üzere yüz yirmi yıl yaşamıştı.

 

Ebu Hemmam el-Velid ise bunu Mübeşşir'den, o da Abdurrahman b. elAla b. Halid b. el-Leclac'dan, o da babasından, o da babası Leclac'dan rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Fesevl, el-Ma'rifetu ve't-Tarih (1/236,237).

 

 

 

5294- Nafi' bildiriyor: Iraklı bir adam İbn Ömer'e (hazım kolaylaştırıcı) bir ilaç hediye etti. İbn Ömer: "Bu da nedir?" deyince, adam: "Bu hazım kolaylaştırıcıdır" cevabını verdi. Bunun üzerine İbn Ömer: "ValIahi altı aydan beri hiç doymadım" dedi ve onu geri verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Zühd (sh. 189) ve İbn Sa'd, Tabakat (4/150).

 

 

 

5295- Nafi' bildiriyor: "İbn Ömer kaç defa ayda otuz bin dirhem sadaka vermiş ve o ayda et yememiştir."

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. Ahmed, Zühd (sh. 192).

 

 

 

5296- Ebu Sa'd der ki: Salim b. Abdillah iri yarı biri idi. Görünümü sanki hamal gibiydi. Bir vali ona: "Senin katığın" veya: "yemeğin nedir?" diye sorunca: "Sirke ve yağdır" cevabını verdi. Vali: "Canın onu istemediği zaman ne yaparsın?" deyince, Salim b. Abdillah: "Canımın çekeceği zamana bırakırım" dedi.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Sa'd, et-Tabakat (S/200, 201).

 

 

 

5297- Amir b. Abdillah der ki: "Dünyanın dört haslet üzerinde olduğunu tespit ettim. Bunlar; kadınlar, giysiler, yiyecek ve uykudUL Kadınlara gelince, vallahi bir kadın mı gördüm yoksa bir duvar mı gördüm önemsemem. Giysiye gelince, avret yerini kapatanından başkasını umursamam. Yiyecek ve uykuya gelince onlar beni yendi. Onlardan mutlaka bir şeyler almaktayım. Vallahi gücüm nisbetinde onlarla kendime zarar vermiyorum."

Hasan: "Vallahi öyle de yaptı" dedi .

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/427), Beyhaki, Zühd sh 88 (8), Ahmed, Zühd (sh. 223, 224), Hennad, Zühd 1(316 (567), Fesevi, el-Ma'rifetu ve't-Tarih (2/75) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/90,91).

 

 

 

5298- Cüneyd b. Muhammed (el-Bağdadi) der ki: Seri b. Muğallis'e has kullar zikredilince: "Onların yemekleri hasta yemeği, uykuları da boğulmak üzere olan kimselerin uykusu gibidir" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 211 (423) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/125).

 

 

 

5299- Muhammed b. el-Münkedir der ki: İbn Ayyaş'ın azatlısı benim halefimdir. O, mescidde kendi kendisiyle konuşur ve şöyle derdi: "Otur, nereye gitmek istiyorsun? Bu mescidden daha güzeline mi gideceksin? Burada olanlara bir bak. Filan kişinin, filan kişinin ve filan kişinin evine mi bakmak istiyorsun?" derdi. Yine o kendi kendine: "Ey nefis! Yemekten sana sadece ekmekle zeytinyağı vardır. Giyecekten sana sadece şu iki giysi vardır. Kadınlardan sana sadece şu ihtiyar vardır. Ölmek istiyor musun?" deyince, nefs i: "Ben bunlara sabrederim" karşılığını verdi.

 

İsnadında tanımadığım bir ravi vardır.

 

 

 

5300- Velid b. Ukbe der ki: Davud et- Tai için altmış ekmek pişirilirdi. Davud bunları bir yerde asar ve her gün iftarını tuz ve su ile birlikte iki ekmekle yapardı. Bir akşam bir ekmeği alıp ona baktı. Onu izleyen azatlı siyah bir cariyesi tabakta az bir hurma getirince Davud bunlarla iftarını yaptı. Sonra gecesini ibadetle ihya edip güne oruçlu başladı. İftar vakti gelince tuz, su ve ekmeğini aldı (onlarla iftar etti).

Bir komşusu da bana şunu anlattı: Bir gün kendi nefsine: "Dün akşam canın hurma istedi, sana hurma yedirdim. Ama bu akşam da canın hurma istiyor. Davud hayatta olduğu sürece artık hurma yemeyecek!" şeklinde sitem ettiğini işittim. Ölene kadar da hurma yemedi.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Ebu Nuaym, Hilye (7/349).

 

 

 

5301- Hammad b. Ebi Cuhayfe der ki: Davud et-Tai'nin yanına gireceğim sırada kapının aralanmış olduğunu gördüm. Onun: "Havuç istedin sana yedirdim. Sonra havuç ve hurma istedin. Yemin ederim ki artık sana ebediyen hurma yedirmeyeceğim" dediğini işittim. Selam verip yanına girdiğimde yalnız olduğunu ve nefsine sitem ettiğini gördüm.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (7/350).

 

 

 

5302- İsmail der ki: Davud et-Tai'nin dadısı kendisine: "Ey Ebu Süleyman! Canın ekmek çekmiyor mu?" deyince: "Evet ey dadıcığım! (Canım ekmek çekiyor) ancak ekmeği çiğnemek ile ufalanmış ekmeği suyla içmek arasında elli ayet okuma zaman farkı vardır" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım Ebu'l-Kasım bulunmaktadır. Ebu Nuaym, Hilye (7/350) ve İbn Hibban, es-SikCit (8/93).

 

 

 

5303- Ali b. el-Medini der ki: Şumayt'ın eşi ona: "Ey Ebu Hemmam! Biz bir şeyler yapıp hazırlıyoruz ve senin de bizimle birlikte ondan yemeni istiyoruz. Ancak sen yemek soğuyup tadı bozulana kadar gelmiyorsun" deyince: "Vallahi en sevmediğim vakit, yemek yediğim vakittir" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (3/128).

 

 

 

5304- Malik b. Dinar: "Yüce Allah'ın rızkımı tükürüp attığım bir çakıl taşı kılmasını isterdim. Zira tuvalete gidip gelmekten utanmaya başladım" demiştir.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım bir ravi vardır. Abdullah b. Ahmed, Zevaid ez-Zühd (sh. 322) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/370).

 

 

 

5305- Asmai der ki: Bedevi bir kadının nar kabuğu yediğini gördüm.

Ona: "Bunu niçin yiyorsun?" dediğimde: "Bununla açlığımı gideriyorum. çünkü açlığı bir şeyle gidermeye çalışırsan açlık gider" karşılığını verdi.

 

İsnadında tanımadığım bir ravi vardır.

 

 

 

5306- Hasan'ın bildirdiğine göre Hz. Lokman oğluna şöyle demiştir:

"Evladım! Doyduktan sonra tekrar yeme. Böyle yapacağına o yemeği köpeğe atman daha hayırlıdır. Evladım! Yatağında yatarak, seher vakitleri öten şu horozdan daha aciz olma."

 

Tahric: İsnadında adı belirtilmeyen bir ravi vardır. Diğer ravileri güvenilirdir. Abdurrezzak} Musannef 10/414 (19539).

 

 

 

5307- İbrahim en-Neha'i, babasından bildiriyor: Babam ridasını giydiği zaman arka tarafından gerisine ön tarafından da göğüs hizasına yetişirdi. Kendisine: "Ey babacığım! Bundan daha geniş bir giysi edinsen" dediğimde: "Evladım! Bunu bana kaç defa söyledin? Vallahi yeryüzünde yediğim lezzetli hiçbir lokma yoktur ki mutlaka onun en sevmediğim bir kişide olmasını istedim" karşılığını verdi.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5308- Sabit der ki: Bize ulaşan habere göre İblis, Yahya b. Zekeriya'ya görünmüştü. Bir de baktı ki İblis'in üzerinden her şeyden kaşıklar bulunmaktadır. Ona: "Ey İblis! Üzerinde gördüğüm bu kaşıklar da neyin nesidir?" dediğinde İblis: "Bunlar Adem oğlunu kendileriyle ele aldığım şehvetlerdir" cevabını verdi. Yahya: "Onlarda benim bir şeyim var mıdır?" diye sorunca, İblis: "Hayır" karşılığını verdi. Yahya: "Benden bir şeyelde etme hevesine kapıldın mı?" dediğinde, İblis: "Birkaç defa doydun ve böylece seni namaz ve zikirden alıkoydum" dedi. Yahya: "Başka bir şey yapabildin mi?" deyince, İblis: "Hayır" cevabını verdi. Bunun üzerine Yahya: "şüphe yok ki bundan sonra asla doyana kadar yemeyeceğim" dedi.

 

Tahric: İçinde Hıdır b. Eban'ın bulunmasından dolayı isnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (2/328, 329) ve Ahmed, Zühd (sh. 76).

 

 

 

5309- Ebu Süleyman ed-Darani der ki: Bir defa aileme ekmek ve et getirilmişti. Tuz da vardı. Tuzun içinde de bir susam tanesi vardı ve o susam tanesini yedim. Onun sebep olduğu perdelemeyi bir yıl sonra kalbimde hissettim.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Beyhaki, Zühd sh. 210 (418).

 

 

 

5310- Seri (es-Sekati) der ki: "Nefsim benden otuz yıldan beri bir havucu pekmeze batırarak yememi istemektedir. Ama öyle bir imkanım olmadı."

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

5311- Ahmed b. Ebi'l-Havarı der ki: Ebu. Süleyman, Yüce Allah'ın: ''Şüphesiz Allah'ın kalplerini tak va ile imtihan ettiği kimselerdir"[Hucurat 3] buyruğunu açıklarken: "(Allah) o kalplerden şehvetleri kaldırmıştır" dedi. Ayrıca Ebu. Süleyman bana: "Akşam yemeğinden bir lokma eksik yemem benim için, o lokmayı yiyip de geceyi başından sonuna kadar ibadetle geçirmemden daha sevimlidir" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 356 (918) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/18).

 

 

 

5312- Ahmed b. el-Havarı bildiriyor: Ebu. Süleyman ed-Darani, Hamdan Ebu. Salih'i üzerinde bir aba ile görünce bana: "Bu abayı giymekle ne yapmak istemektedir?" diye sordu. Ona: "Nefsini zelil kılmak istemektedir" karşılığını verdiğimde: "Ben ona nefsini zelil kılmak için aba giymekten daha iyi bir şeyi söyleyeyim. Bir gece nefsini aç bıraksın" dedi.

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

5313- Ebu İmran el-Cassas der ki: Ebu Süleyman'ın: "Kalp aç kalıp susadığında temizlenir ve yumuşar. Doyduğunda ve suya kandığında ise körleşir" dediğini işittim.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir (411).

 

 

 

5314- İbrahim b. Edhem: "Açlık kalbi yumuşatır" demiştir.

 

 

 

5315- Fudayl b. İyad: "İki şey vardır ki kalbi katılaştırır. Bunlar çok uyumak ve çok yemektir" demiştir.

 

 

 

5316- Bişr: "Şu kulu midesinden daha fazla rezil eden bir şey görmüyorum" demiştir.

 

 

 

5317- Bişr b. el-Haris der ki: "Kırk yıldan beri şehvetlerimi bırakmış değilim. Ancak nefsime her istediğini vermemekteyim. Kırk yıldır canım kebap istiyor, fakat onu alacak helal bir dirhem bulamadım."

 

Tahric: İsnadı hasendir. Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir (379).

      

 

 

5318- Seri b. el-Muğallis der ki: Utbetu'l-Gulam arpa ekmeğini iri tuzla yediği görülüp kendisine bunun sebebi sorulunca: "Evet, ahirette kebaba ve (ekmeği katığa) bandırmaya erişelim diye böyle yemeliyiz" dedi.

 

 

 

5319- Ebu Yusuf es-Suli der ki: Süfyan b. Uyeyne'nin ölümüne sebep ölan hastalığında yanına girdiğimde bir arpa tanesi istedi ve bana: "Ey Ebu Yusuf! İnsanların dediğini bir tarafa bırak. Otuz yıldan beri benim yiyeceğim budur" dedi.

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

5320- İmam Şafii: "Yirmi yıldan beri hiç karnımı doyurmadım" demiştir.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım Hakim'in hocası vardır.

 

 

 

5321 - Asmai der ki: Adamın biri bir mecliste geğirince başka bir adam:

"Kendisinden dolayı geğirdiğin yemeğe birini davet ettin mi?" dedi. Adam:

"Hayır" deyince: "Allah sana onu geğirme ve pislik kılsın" dedi.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5322- Ahmed b. Süleyman der ki: Kitabımda Hatim el-Esam'mın şöyle dediğini buldum: "Kim bizim bu mezhebimize girerse nefsinde ölümden dört haslet kılsın. Bunlar beyaz ölüm, siyah ölüm, kırmızı ölüm ve yeşil ölümdür. Beyaz ölüm açlıktır. Siyah ölüm insanlara eziyet etmektir. Kırmızı ölüm nefse muhalif olmaktır. Yeşil ölüm ise (giyside) yama üstüne yama yapmaktır."

 

 

 

5323- Hatim der ki: "Şehvet üç çeşittir. Bunlardan biri yeme arzusu, biri konuşma arzusu, biri de bakma (ve görme) arzusudur. Yemekteki halini (Allah'a) itimad ile dilini doğru söz söylemekle ve gözünü ibretle bakmak suretiyle muhafaza et."

 

Tahric: Beyhaki, Zühd el-Kebir (355).

 

 

 

5324- Muhammed b. Fadl el-Belhi der ki: "Dünya karnındır; karnın hakkında ne kadar zühd sahibi isen, dünyaya karşı da o kadar zühd sahibisin demektir.''

 

Tahric: Beyhaki, Zühd el-Kebir (408).

 

 

 

5325- Ahmed b. Ebi'l-Havarı der ki: Ebu Süleyman'ın: "Yemek yemek için eve ne zaman gittiğimi hatırlamıyorum" dediğini işittim.

 

 

 

5326- Ahmed b. Ebi'l-Havarı der ki: Ebu Süleyman'ın: "Yüce Allah dünyalıkları sevdiğine de, sevmediğine de verir. Açlık ise yanında hazine gibi saklı durur ve onu ancak özel olarak sevdiği kişilere verir" dediğini işittim.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (9/278).

 

 

 

5327- Süleyman b. Abdirrahman b. Ahmed b. Atiyye el-Absi ed-Darani der ki: Dünyanın anahtarı tokluk, ahiretin anahtarı ise açlıktır. Dünyada olsun, ahirette olsun her şeyin özü ve temeli, Yüce Allah'tan korkmaktır. Yüce Allah dünyalıkları sevdiğine de, sevmediğine de verir. Açlık ise yanında hazine gibi saklı durur ve onu ancak özel olarak sevdiği kişilere verir. Akşam yemeğinden bir lokma eksik yemem benim için, o lokmayı yiyip de geceyi başından sonuna kadar ibadetle geçirmemden daha sevimlidir."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (9/259, 274, 278).

 

 

 

5328- Ebu Süleyman ed-Darani der ki: "En hayırlı anlarım açlıktan karnımın sırtıma yapıştığı anlardır. Kaç defa doydum ve dışarı çıktım, belki yemeği sindiririm diye. Kaç defa da aç kaldım da hammım bana acırdı ve ben ona aldırmazdım.''

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

5329- Ebu İshak el-Musili der ki: "Yetmiş sıddikin görüşü, çok uyumanın çok su içmekten kaynaklandığı hususunda birleşmiştir."

 

 

 

5330- Ebu İshak el-Musili der ki: Ebu Süleyman'ın: "Mideden gözlere giden iki damar vardır. Gözler, mide ağırlaştığı zaman yumulur, hafiflediği zaman da açılır" dediğini işittim.

 

 

 

5331- Muhammed b. Muaviye Ebu Ubeydillah es-Suri der ki: Babamın:

"Tam olarak dayan kulun mutlaka aklından bir şeyler gider ve bir daha geri dönmez" dediğini işittim. Başka bir rivayet te ise: "Kıyamete kadar (geri dönmez)" şeklindedir.

 

Ahmed b. Ebi'l-Havari: "Kişi aç kaldığı zaman (aklından giden) Allah dilerse geri döner" demiştir.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (10/142).

 

 

 

5332- Ahmed b. Ebi'l-Havari der ki: Muda b. İsa'nın: "Etten bir miskal (yemek) kalbi kırk sabah katılaştırır" dediğini işittim.

 

 

 

5333- Ebu Süleyman ed-Darani der ki: "Eğer siz her canınızın çektiğini yiyorsanız fasıkların sizden ne fazlası var ki? Onlar da canlarının her istediğini yapmaktadır."

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (9/324).

 

 

 

5334- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Canının çektiği her şeyi yemen israftandır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Mace 2/1112 (3352).

 

 

 

5335- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

İsnadı çok zayıftır.

 

 

 

5336- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

İsnadı güçlü değildir.

 

 

 

5337- Ebu Süleyman der ki: Ömer b. el-Hattab, Yüce Allah'ın: "şüphesiz Allah'ın kalplerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir"[Hucurat 3] buyruğunu açıklarken: "(Allah) onların kalplerinden şehvetleri söküp almıştır" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ebu Nuaym, Hilye (9/268)

 

 

 

5338- Ahmed b. Ebi'l-Havari der ki: Ebu Süleyman, Yüce Allah'ın:

"Sabretmelerine karşılık onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder''[İnsan 12] ayetini açıklarken: "Burada şehvetlerine karşı sabretmeleri kastedilmektedir" dedi.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (9/268).

 

 

 

5339- Fudayl b. İyad: "Kul, Allah'ı arzusuna karşı tercih etmedikçe kamil manada iman etmiş olamaz" demiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuaym, Hilye (8/109).

 

 

 

5340- İbn Sabür'un bildirdiğine göre Hz. İsa b. Meryem: "Hazır olan bir şehvetini, görmediği vaat edilene bırakan kişiye ne mutlu" demiştir.

 

 

 

5341 - Seri es-Sakati: "Şehvetleri terk etmeye karşı ancak şüpheli şeyleri terk etmekle güç kazanılır" dedi.

 

Tahric: İsnadı sahihtir ve ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (10/126).

 

 

 

5342- Bişr b. el-Haris der ki: Bir adama: "Nefsinin arzuladığı şeyleri ona yedirir misin?" diye sorulunca: "Ondan fazla sevmediğim kimse olmadığı halde ona nasıl arzuladığı şeyleri yedireyim ki?" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (8/268).

 

 

 

5343- Mualla el-Verrak der ki: (İmam) Malik'in şöyle dediğini işittim:

"Una kül katıp öyle yedim ve zayıf düştüm. Eğer onunla kuvvetli olsaydım ondan başka bir şey yemezdim."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (2/366, 367).

 

 

 

5344- Muhammed b. Abdillah el-Beceli der ki: el-Kettani'nin şöyle dediğini işittim: "Şu üç şeyin bir müridde bulunması onun hikmetindendir. Bunlar; uykusu geldiğinde uyuması, acıktığında yemesi ve sadece zaruret halinde konuşmasıdır."

 

 

 

5345- İbn Ebi Dünya der ki: Bir adam Bişr b. el-Haris'e: "Ey Ebu Nasr! Ekmeğimi ne ile yiyeceğimi bilmiyorum" deyince Bişr: "Ekmeğini yemek istediğin zaman afiyetini hatırla ve onu kendine katık kıl" karşılığını verdi.

 

 

 

5346- Hayseme der ki: Hz. Süleyman b. Davud: "Hayatın kolayını da, zorunu da denedik. Ancak en azın yeterli olduğunu gördük" dedi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Veki', Zühd 1/340 (116), İbnu'l-Mübarek, Zühd sh. 201 (573), İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/205), Hennad, Zühd (562), İbn Abdilber, Cami' Beyani'I-İlm (2/21) ve Ebu Nuaym, Hilye (4/118),

 

 

 

5347- Ebu Davud es-Sicistani der ki: "Giysisini yetecek kadar kısa ve yiyeceğini yetecek kadar az kılan kimse, bedenine rahatlık vermiş olur."

 

Tahric: Beyhaki, el-Medhal sh. 338 (551).

 

 

 

5348- İbrahim el-Havvas'ın bildirdiğine göre ilim ehlinden bir kişi şöyle demiştir: "Kişi tok olmakla birlikte sehere tamah etmesin. Çok uykuyla birlikte hüzne tamah etmesin. Sıhhatli olmakla birlikte zulme tamah etmesin. Yumuşak kalpli olmakla birlikte boş söz konuşmaya tamah etmesin. Mal ve şeref ile birlikte Allah sevgisine tamah etmesin. Başkasıyla ünsiyet kurmak la birlikte Allah'la ünsiyet kurmaya tamah etmesin. Dünya rağbetiyle birlikte rahatlığa tamah etmesin.''

 

Tahric: Beyhaki, Zühd sh. 209 (415).

 

 

 

5349- Ebu İshak el-Havvas der ki: "Yüce Allah üç kişiyi sever ve üç kişiye buğzeder. Sevdikleri, az yiyen, az uyuyan ve az konuşan kimselerdir. Buğzettikleri ise, çok konuşan, çok yiyen ve çok uyuyan kimselerdir."

 

Tahric: Beyhaki, Zühd el-Kebir (417).

 

 

 

5350- İbrahim el-Havvas der ki: Lukam dağında idim. Nar görünce canım nar çekti ve ona yaklaştım. Bir nar koparıp onu yardığımda ekşi olduğunu gördüm ve bıraktım. Sonra yerde üzerine eşek arılarının üşüşmüş olduğu bir adam gördüm. Kendisine: "Es-selamu aleykum" dediğimde: "Ve aleykumu's-selam ey İbrahim!" karşılığını verdi. Kendisine: "Beni nasıl tanıdın?" dediğimde: "Kim Allah'ı tanırsa Allah'tan başka hiçbir şeyona gizli kalmaz" cevabını verdi. Ona: "Allah ile aranın iyi olduğunu görüyorum. Allah'tan seni korumasını ve şu eşekarılarının eziyetinden kurtarmasını istersen" dediğimde: "Ben de senin Allah ile aranın iyi olduğunu görüyorum. Ondan seni narı yeme isteğinden kurtarmasını dileseydin ya. İnsan nara olan şehvet iğnelerinin acısını ahirette hisseder. Oysa arı sokmasının acısını insan bu dünyada kısa bir süre için çeker" karşılığını verdi. Bunun üzerine onu bıraktım ve oradan uzaklaştım.

 

Beyhaki der ki: Bana göre bunun anlamı, kişinin ihtiyaç duyabileceği şeyi yani gaybı rüya ile bilmesidir veya onun diliyle bir meleğin konuşturulmasıdır. Bu da Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Önceki ümmetler içinde gayptan haber verenler vardi. Eğer ümmetimde onlar gibi biri varsa o da Ömer b. el-Hattab'tır" buyurması gibidir.- Müslim 2/1864 (23).

Rivayet edilene göre ibrahım b. Sa'd, bu hadis hakkında: "Kalbine ilham edilir" demiştir.

 

 

 

5351- Cüneyd der ki: Bir gün Seriy'yin yanına girdiğimde bana şöyle anlattı: Sana şaşkınlık verecek bir kuştan bahsedeceğim. Bu kuş gelip saçağa konmaktadır. Onun için bir lokma yiyecek hazırlıyor ve ufalayıp avucum içine koyuyordum. O da parmaklarımın etrafına konup yiyeceği yiyordu. Bir gün yine kuş saçağa kondu ve ona avucum içine ekmek doğradım. Daha önce olduğu gibi gelip elime konmadı. İçimden: "Belki benden korkmuştur" diye düşündüm. Sonra o gün kokulu tuz yediğim aklıma geldi. Yine içimde: "Artık kokulu tuz yemeye tövbe olsun" dedim. Bunun üzerine kuş gelip elime kondu ve yedikten sonra uçup gitti.

 

Tahric: Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 210 (420) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/123).

 

 

 

5352- Ahmed b. Halef el-Mueddib anlatıyor: (Bir gün) Seriy'yin yanına odasına girdim ve onun ağlıyor olduğunu gördüm. Durduğumda bana kırılmış olan sürahiyi işaret ederek şöyle dedi: Dün gece çocuk bu sürahi ile geldi ve: "Ey babacığım! Bu sürahiyi buraya asıyorum. İftar ettiğin zaman ondan içersin. Zira gece uzundur" dedi ve gitti. Yine daha önce kalktığım şey için kalktım ve uykuya yenilip tekrar uyudum. Rüyamda cariyelerin en güzeli olan bir cariye gördüm. Yanıma odaya girdiğinde ona: "Sen kiminsin?" diye sordum. O da: "Soğuk sularını kulplu bardaklarda içmeyenlerininı" dedi. Sonra sürahiyi eline aldı ve yere vurup kırdı.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım bir ravi vardır. Beyhaki, ez-Zühd el-Kebir sh. 211 (422) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/120, 121).

 

 

Cafer'in bildirdiğine göre Cüneyd: "Seriy vefat edene kadar o sürahinin parçaları odasında öylece durdu" dedi. Ahmed b. Amr el-Halfani bana bu hikayeyi bu lafza yakın bir şekilde anlattı.

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

 

3. Fasıl: Helal Yiyecek ve Giyecekleri Kullanmak, Haramlardan Uzak Durup Şüpheli Şeylerden Sakınmak