ŞUABU’L-İMAN

33.ŞUBE: Allah'ın Nimetleri ve Bu Nimetlere Şükür

 

Yüce Allah'ın İhsan Ettiği En Büyük Nimet Olan Aklın Fazileti

 

4312- Hasan( -ı Basri) der ki: Yüce Allah aklı yarattıktan sonra ona: "İleri gel!" dedi, akıl ileriye geldi. "Geri git!" deyince de akıl geriye gitti. Sonra ona: "Yarattıklarım içinde en sevdiğim şey sensin. Zira seninle bana ibadet edilecek, seninle bilineceğim. Seninle alacak ve seninle vereceğim" buyurdu.

 

Bu, Hasan ve başkalarının sözü olarak bilinmektedir.

Güçlü olmayan bir isnadla da Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'z-Zühd (s. 320).

 

 

 

4313- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah aklı yarattıktan sonra ona: ''Kalk!'' dedi. akıl kalktı. ''Geri git'' deyince, akıl geriye gitti. ''ileri gel'' deyince, akıl ileriye geldi. ''Otur'' deyince, akıl oturdu. Sonra ona şöyle buyurdu: "Senden daha hayırlı, daha üstün ve daha güzel bir şey yaratmış değilim. Seninle alır, seninle verir, seninle bilinirim. Senden dolayı hesaba çeker, senden dolayı mükafatlandırır ve senden dolayı da cezalandırırım. ''

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 12).

 

 

 

4314- Başka bir kanalla Hafs b. Ömer bir öncekinin aynısını şu eklemeyle bildiriyor: " ... ve senden daha değerli bir şey yaratmış değilim. Senden dolayı hesaba çekerim. Mükafat da, ceza da senden dolayıdır. ''

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (2/797-798, 6/2040), Zehebl, Mizan (1/564), İbn Hacer, Lisan (2/327), SuyUtl, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/126, 129) ve İbnu'l-Cevzl, el-Mevduat (1/174).

 

 

 

4315- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi cihad eden, namaz kılıp oruç tutan, iyiliği emredip kötülükten sakındıran kişilerden biri olabilir. Ancak kıyamet gününde mükafatını aklı oranınca alacaktır. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hatib, Tarih (13/79-80), İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 12), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/125), Suyuti, el-Leallu'l-Masnu'a (1/124) ve İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (1/172).

 

4316- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi namaz kılıp oruç tutan, zekat veren, hacca ve umreye giden ... biri olabilir" buyurup hayırlı olan amellerinden bir çoğunu bu şekilde saydıktan sonra: "Ancak kıyamet gününde mükafatını aklı oranınca alacaktır" buyurdu.

Başka bir kanalla mürsel olarak rivayet edilmiştir..,

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, el-Leallu'l-Masnu'a (1/125).

 

 

 

4317- Muaviye b. Kurra'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "insanlar hayırlı amellerde bulunurlar, ancak mükafatlarını akıllan oranınca alacaklardır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.11,13), Ebu Hatim, Ravdatu'l-Ukala (s.12) ve Suyuti, el-Leallu'l-Masnu'a (1/126).

 

 

 

4318- Cabir b. Abdillah der ki: İsrail oğullarından merkebi olan bir adam vardı. Bir gün: "Allahım! Sen de biliyorsun ki benim sadece bir tane merkebim var. Şayet senin de bir merkebin varsa gönder de benim merkeple birlikte yayılsın" dedi. Peygamberleri adama saldırmak istedi, ancak ona: "Adamı rahat bırak! Ben her insanı aklı oranınca mükafatlandırırım" diye vahyettı.

 

MevkUf bir rivayettir. Merfü olarak da rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Suyuti, el•Leallu'I-Masnu'a (1/132).

 

 

 

4319- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Adamın biri kilisesinde ibadete çekildi. Bir gün yağmur yağınca yerden otlar bitti. Bir merkebin tek başına yayıldığını görünce de: ''Rabbim! Şayet senin de merkebin varsa benim bu merkeple birlikte yayılsın'' dedi. israil oğullarının peygamberlerinden biri adamın bu sözünden haberdar olunca adama beddua etmek istedi. Bunun üzerine Yüce Allah o peygambere: ''Kulları akıllan oranınca mükafatlandırırım'' diye vahyetti."

 

Lafız Malini'nin lafzıdır. Ahmed b. Beşir el-Kufi bunu rivayette tek kalmıştır. Doğrusunu da Allah bilir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Adiy, el-Kamil (1/169), Hatib, Tarih (4/46-47), Zehebi, Mizan (1/85), Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/132) ve İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (1/174-175).

 

 

 

4320- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aklının sağlamlığını da öğrenmedikten sonra kişinin müslümanlığını beğenmekte acele etmeyin" buyurmuştur.

 

İshak b. Ebi Ferve zayıf biridir, ancak büyük hadis alimleri kendisinden rivayetlerde bulunmuştur. Doğrusunu da Allah bilir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (1/322-323, 2/818), İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 10-11) ve Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/126).

 

 

 

4321- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aklının sağlamlığını da öğrenmedikten sonra kişinin müslümanlığını beğenmekte acele etmeyin" buyurmuştur.

Hadisi, ravi adı İshak b. Raşid olacak şekilde buldum. Doğrusunu da Allah bilir.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/126).

 

 

 

4322- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Akimm sağlamlığını da öğrenmedikten sonra birinin müslümanlığını beğenmekte acele etmeyin" buyurmuştur.

 

Ali b. el-Hasan es-Sami bunu rivayette tek kalmıştır. Ali de zayıf biridir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, el-Leallu'I-Masnu'a (1/126).

 

 

 

4323- Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Kişinin dayanacağı şey aklıdır. Bundan dolayı aklı olmayanın dini de yoktur" buyurmuştur.

Hadis uydurmakla itham edilen Hamid b. Adem bunu rivayette tek kalmıştır.

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır. Uydurma bir hadistir. Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/217 (4629) ve İbn Adiy, el-Kamil (3/967).

 

 

 

4324- Ebu Derda der ki: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın çok abid biri olduğu zikredildiği zaman aklının nasıl olduğunu sorardı. "Sağlam bir aklı" var dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "istediği şeye erişeceğini umuyorum" buyururdu. Aklı konusunda olumsuz bir şey dediklerinde ise: "Arkadaşınız düşündüğünüz şeye erişemeyecektir" buyururdu.

Beyhaki der ki: "Zayıf biri olan Mervan b. Salim el-Cezeri bunu rivayette tek kalmıştır."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (6/2380), Hakim et-Tirmizi, Nevadiru'I-UsClI (s. 405), İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (1/173), Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/128) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.11).

 

 

 

4325- Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Ebu.

Zer' Tedbirli olmak gibi akıllı bir davranış. başkalarına eziyetten sakınmak gibi vera (günah korkusu) ve güzel ahlak gibi bir saygınlık yoktur. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1410 (4218).

 

 

 

4326- Asım b. Damra bildiriyor: Hz. Ali, oğlu Hasan'a şöyle dedi: "Evladım! ResululIah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ''Aklıdan daha büyük bir ihtiyaç, cehaletten daha ağır bir yokluk yoktur. Kendini beğenmişlikten daha büyük bir yalnızlık, istişareden daha sağlam bir yardım yoktur. Tedbirli olmak gibi akıllı bir davranış, güzel ahlak gibi bir saygınlık, başkalarına eziyetten sakınmak gibi vera (günah korkusu), tefekkür gibi bir ibadet yoktur. Sözün felaketi yalandır. ilmin felaketi unutmaktır. Güzel konuşmanın felaketi kibirdir. Güzelliğin felaketi böbürlenmektir. Cesaretin felaketi övünmektir.''

 

Evladım! Karşılaştığın hiç kimseyi asla küçük görme. Senden büyükse onu baban, yaşıtınsa kardeşin, senden küçük se de oğlun gibi say."

Güçlü biri olmayan Habati bunu Şu'be'den rivayette tek kalmıştır.

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır. Zayıfbir hadistir. İbn Hibban, el-Mecruhin (2/300), İbn Hacer, Lisan (5/221), Zehebi, Mizan (3/602), DeyIemI, Müsnedü'l-Firdevs 5/179 (7889) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/35-36)

 

 

 

4327- Ebu Said el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Daha önce ayağı kaymamış kişi hoşgörülü, tecrübesi olmayan kişi de bilge olamaz" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. Tirmizi 4/379 (2033).

 

 

 

4328- Enes b. Malik bildiriyor: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Bana öğütte bulun" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yapacağın her işte temkinli ol. Şayet sonunda hayır görüyorsan o işi yap. Ancak sonunda yoldan çıkma endişesi varsa o işe girişme" buyurdu.

Eb an b. Ebi Ayyaş rivayette zayıfbiridir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Abdurrezzak, Musannef 11/165 (20212), Bağavi, Şerhu's-Sünne 13/178 (3600) ve İbn Adiy, el-Kamil (1/376).

 

 

 

4329- İbn Ömer'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın buyruklarını iyice anlayan, ama insanların gözünde değersiz, görünüşü kötü nice kişi var ki bunlar yarın (ahirette) kurtuluşa ermişlerdir. Güzel konuşan, güzel görünüşlü nice kişi de vardır ki. bunlar kıyamet gününde helak olacaklardır. ''

Nehşel bunu Abbad'dan rivayette tek kalmıştır.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Nuayın, Hilye (1/313) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/304 (4914)

 

 

 

4330- Ömer b. el-Hattab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı da akıllı kişilerin kalpleridir.''

 

Beyhaki der ki: "Münker bir hadistir. Sanırım sorun ismi verilmeyen ravi dolayısıyladır. Doğrusunu da Allah bilir."

 

Tahric: İsnadında meçhul ravi vardır. Hatib, Tarih (4/11), Zehebi, Mizan (2/424,4/331), İbn Hacer, Lisan (6/217), İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (1/171-172) ve SuyUtı, el-Leallu'l-Masnu'a (1/124).

 

 

 

4331- İbn Ebi Necih bildiriyor: Mücahid, "Bunların her biri akıl sahibi için birer yemine değmez mi"[Pecr 5] ayetindeki ''Zi hicr" ifadesini akıl sahibi, fıkir sahibi kişi şeklinde açıklamıştır.''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Cerir, Tefsir (30/174) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/504).

 

 

 

4332- Ebu Ravk bildiriyor: Dahhak, "Diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik"[Yasin 70] ayetini açıklarken: "Diri olanlardan kasıt, akıl sahibi olanlardır" demiştir.

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Cerir, Tefsır (23/27) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/n).

 

 

 

4333- Yezid b. Cabir bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldim ve: "Daha önce Allah dışında ibadet ettiğimiz rablerimiz vardı. Onlara dua ederdik, ama bize karşılık vermezlerdi. Onlardan bir şeyler isterdik, ancak bize bir şey vermezlerdi. Sonra Yüce Allah seni gönderdi. Sana gelip hidayete erdik" dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisine akıl bahşedilen kişi kurtuluşa erer" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Senin giydiğin giysilerden bana iki tane ver" dediğimde bana iki giysi verdi. Daha sonraları Arafat'ta vakfedeyken bana: "Daha önce söylemiş olduğun sözü bana bir daha söyle" buyurdu. Aynı şeyi söylediğimde yine: "Kendisine aktı bahşedilen kişi kurtuluşa erer" buyurdu.

 

Tahric: İsnadında meçhul ravi vardır. Buhari, Tarih (4/1/181-182) ve Taberani, M. el-Kebir 19/33-34 (70) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (9/401).

 

 

Bu konuda Said b. Ebi Hilal, Said b. Naşit'ten şunu bildiriyor: "Kurra b. Hubeyre el-Amiri, Resulullah'a (sallallahu aleyhi ye salı em) geldi..." Ravi söz konusu rivayeti aktardıktan sonra sonunda şöyle der: "Kurra oradan ayrıldıktan sonra Resulullah (sallallahu aleyhi yasellam): ''Kendisine aktı bahşedilen kişi kurtuluşa erer'' buyurdu."

 

 

 

4334- Said b. Naşit bildiriyor: "Kurra b. Hubeyre el-Amiri, Resulullah'a (sallallahu alayhi yasellam) geldi ... " Ravi söz konusu rivayeti zikrettikten sonra da sonunda şöyle devam eder: Daha sonraları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Esir olduğunda bana ne demiştin?" diye sorunca, Kurra: "Ey Allah'ın Resulü! Daha önce Allah dışında erkek ve dişi rablerimiz vardı. Onlara dua ederdik, ama bize karşılık vermezlerdi. Onlardan bir şeyler isterdik, ancak bize bir şey vermezlerdi. Yüce Allah seni gönderince onları bırakıp sana geldik" dedi. Kurra oradan aynIdıktan sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisine akıl bahşedilen kişi kurtuluşa erer" buyurdu.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4335- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişinin değeri diniyle. insanlığı aklıyla. saygınlığı ise ahlakiyla olur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (2/365), İbn Hibban, Sahih (1/351) ile Ravdatu'l-Ukala (s. 229), Beyhaki, Sünen (7/136, 10/195) ile Adab (220), Hakim, Müstedrek (1/123-124), İbnu'l-Ca'd, Müsned 2/1063 (3072), İbn Adiy, el-Kamil (6/2313) ve Daraketni, Sünen (3/303 ).

 

 

 

4336- Hz. Ömer der ki: "Kişinin saygınlığı diniyle, insanlığı ahlakıyla, sağlamlığı da aklıyla olur.''

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.10), Malik, Muvatta (s, 463) ve Beyhaki, Sünen (10/195) ile Adab (s. 143),

 

 

 

4337- Hasan'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "ilim müminin dostu, akıl kılavuzu, amel ayakları, hilim veziri (yardımcısı), sabır ordularının komutanı, şefkat babası, yumuşak huy da kardeşidir ...

İsnadında kopukluk vardır.

 

İsnadı çok zayıftır.

 

 

 

4338- Ömer b. el-Hattab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişi kendisini doğru yola götürüp, yanlış yoldan alıkoyacak bir akıldan daha güzel bir şey elde edemez. ''

Beyhaki der ki. "İsnadı zayıftır. Bir önceki hadisin isnadında ıse kopukluk vardır."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani M. es-Sağir (1/241) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (1/121).

 

 

 

4339- Ali b. Ebi Talib der ki: "(Allah'ın gösterdiği hidayete) uygunluk, en hayırlı komutandır. Güzel ahlak en hayırlı arkadaştır. Akıl en hayırlı yoldaştır. Edeb en hayırlı mirastır. Kişi için kendini beğenmeden daha büyük bir yalnızlık yoktuL"

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Hibban, Kitabu's-Sikat (8/ ı 75).

 

 

 

4340- İyid b. Halife bildiriyor: Sıffin savaşında Ali b. Ebi Talib'in: "Akıl kalpte, merhamet karaciğerde, şefkat dalakta, nefıs de akciğerde olur" dediğini işittim.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Fesevi, Ma'rife (1/409).

 

 

 

4341- Ahmed b. Asım el-Antiki der ki: "En faydalı akıl, sana Allah'ın nimetlerini bildiren, bu nimetlere şükretmene yardımcı olan ve arzularının tersine hareket eden akıldıL''

 

Tahric: Sülemi, Tabakatu's-Sufiyye (s. 137-138).

 

 

 

4342- Süfyin b. Uyeyne der ki: "Akıllı olan kişi iyiyi ve kötüyü bilen kişi değil, iyiyi gördüğü zaman peşinden giden, kötüyü gördüğü zaman da ondan uzak duran kişidir."

 

Tahric: Abdullah b. Ahmed, Zevaidu'z-Zühd (s. 167), Ebu Nuaym, Hilye (7/274) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 22).

 

 

 

4343- Ebu Amr ez-Zeccad der ki: Cahiliye döneminde insanlar akıllarının güzel bulduğu ve huylarına da uygun düşen işleri yaparlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gönderilince de insanları şeriata ve doğru yoldan gitmeye sevk etti. Bundan dolayı doğru akıl, şeriatın güzel gördüğünü güzel, kötü gördüğünü de kötü gören akıldır."

 

Tahric: Sülemi, Tabakatu's-Sufiyye (s. 433) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/376).

 

 

 

4344- Cüneyd der ki: Seriy (es-Sekati)'ye akıl konusu sorulunca: "Emredilen ve yasaklanan konularda delil olarak kabul gören şeydir" dedi.

 

Tahric: Sülemi, Tabakatu's-Sufiyye (s. 51).

 

 

 

4345- Ebu Osman Said b. Osman el-Hannat der ki: Zünnun el-Mısri'nin şöyle dediğini işittim: "Ahiret yolunun ilmini öğrenmek isteyen kişi hekim (bilge) kişilerle sohbet edip onların meclislerinde bulunsun. Ancak bilge olan biri de kişide ilk önce akıl arar. Zira her şeyakılla idrak edilebilir. Allah yolunda hizmet etmek istiyorsan da kime hizmet edileceğini düşün ve bu şekilde hizmet et."

 

Yine Zünnun'un şöyle dediğini işittim: "Allah sevgisiyle dünyadan yüz çevirenler, ahirete yönelik marifet ve akıl sahibi olan kişilerdir."

 

Yine Zünnun'un şöyle dediğini işittim: "Bilmelisiniz ki akıllı olan kişi, günahlarını itiraf eden, başkalarının günahlarını fark edebilen, elindekiyle cömert olan, başkalarının ellerinde alanda gözü bulunmayan, başkalarına eziyet vermekten sakınan, başkalarından gelen eziyetlere de tahammül gösterebilen kişidir."

 

Yine Zünnun el-Mısri'nin şöyle dediğini işittim: "Aç ve yalnız kal ki şaşılacak şeyler görebilesin. Allah'ı seven yaşar, Allah'tan başkasına yönelen de sapar. Ahmak olan kişi, sabah akşam hiçbir değeri olmayan şeylerin peşinden giden kişidir. Akıllı olan kişi de, içinden geçenleri bile sorgulayan kişidir."

 

 

 

4346- Hasan b. Muhammed b. İshak der ki: "Ebu Osman el-Hannat'ın şöyle dediğini işittim ... " Sonrasında Zünnun'un bir önceki sözlerini aktardıktan sonra yine ondan naklen şu eklemeyi yapar: "Cömert olan kişi istenmeden verirken, istendikten sonra nasıl cimri davransın? Özürden önce mazur görürken özürden sonra nasıl kin gütsün? Savunmaya geçilmeden affederken nasıl saldırmada gözü olsun?"

 

 

 

4347- Osman der ki: Cafer b. Muhammed'e: "Kişinin dayanması gereken şey nedir?" diye sorulunca: "Her şeyde ona başvurduğu aklıdır" dedi. Ona:

"Arzuların yanında aklın yeri neresidir?" diye sorulunca: "İkisi de aynı kaptadır" dedi. Ona: "Hangisi diğerinden daha güçlüdür?" diye sorulunca da şöyle dedi: "Adalet akıldan, zulüm de arzulardan kaynaklanır. Nefis de ikisinin arasındadır. Aklına uyan kişi doğru amellerde bulunup doğru yolda gider. Arzularına uyan kişi de sapar ve helak olur."

 

İsnadında tanımadığımız ravi vardır.

 

 

 

4348- İbnu'l-Karye der ki: "İnsanlar akıllı, ahmak ve günahkar olmak üzere üç çeşittir. Akıllı olan kişi kendisiyle konuşulduğu zaman cevap verir, dinlediği zaman anlar, konuştuğu zaman da doğru olanı konuşur. Ahmak olan kişi yerli yersiz konuşur, konuştuğu zaman saçmalar, kötü bir şey yapması istense de yapar. Günahkar olan kişi ise bir emanet verdiğin zaman ihanet eder, onunla konuştuğun zaman da senin itibarını düşürür."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 16).

 

 

 

4349- Urve b. Ruveym der ki: Kus b. Sade'ye: "Akıl nedir?" diye sorulunca: "Kişinin kendini bilmesidir" dedi. Ona: "En üstün ilim hangisidir?" diye sorulunca da: "Kişinin, ilminin arkasında durmasıdır" dedi.

 

 

4350- İsa b. İshak el-Ensari der ki: Rahmetli Ebu Abdillah en-Nebbid şöyle derdi: "Kendi kendini hesaba çekmeyen kişi nasıl akıllı biri olur? İbadetlerinin karşılığını ihirete bırakmayıp dünyadayken insanlardan almak isteyen kişi nasıl akıllı biri olur? Kendi kusurlarını görmeyip başkalarının kusurlarına bakan kişi nasıl akıllı biri olur? Kendisinde gördüğü kusurlara üzülüp ağlamayan biri nasıl akıllı biri olur? Allah katında sürekli hayasızlığıyla anılan biri nasıl akıllı biri olur?"

 

 

 

4351- Fudayl b. İyad der ki: "Selef, her şeyin bir zekatının bulunduğunu, aklın zekatının da çokça hüzün olduğunu söylerdi."

 

 

 

4352- Vehb b. Münebbih der ki: Davud ailesine verilen Hikmet'te (ZEbur'da) şöyle yazılıdır: "Akıllı olan kişinin dört andan gafil olmaması gerekir. Biri, Rabbine yalvarıp yakardığı andır. Diğeri, kendi kendini hesaba çekeceği andır. Diğeri, samimi bir şekilde onun kusurlarını kendisine bildiren kardeşlerini dinleyeceği andır. Bir diğeri de, hel al olan şeylerde nefsinin arzularını yerine getirmesine izin verdiği andır. Bu son anda yapacakları, ilk üç anda yapacaklarına yardımcı olacak, kalbini rahatlatacak ve kendisini dinlendirecektir. Akıllı olan kişinin sadece üç şeyden birini yaparken görülmesi gerekir. Bunlardan biri, ahireti için amelde bulunurken, diğeri hayatta kalması için yemek yerken, diğeri de hel al olan bir yolla arzularını yerine getirirkendir."

Abdullah bunu veya bunun benzerini söylemiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi' cl-Dünya, Kitabu'l-Akli ve-fadlihi (s. 15-16).

 

 

 

4353- Bişr b. Rafi' bildiriyor: San'a ahalisinden Ebu Abdillah adında bir adam bize şunu anlattı: Vehb b. Münebbih'in şöyle dediğini işittim: "Davud ailesine verilen Hikmet'te (ZEbur'da) şöyle yazılıdır: "Akıllı olan kişinin dört andan gafil olmaması gerekir..." Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarıp sonunda farklı olarak şöyle der: " ... Bu son anda yapacakları, ilk üç anda yapacakları konusunda kendisini rahatlığa ulaştıracaktır. Akıllı olan kişinin zamanını iyi bilmesi, diline sahip olması ve öncelikle kendi kendine bakması gerekir."

 

 

 

4354- Habib Ebu Muhammed el-Cellab der ki: Abdullah b. elMübarek'e: "İnsanda en hayırlı olan özellik nedir?" diye sorulunca: "Keskin bir zekadır" dedi. Ona: "Böylesi bir zekası yoksa?" diye sorulunca: "Güzel bir ahlaktır" dedi. Ona: "Böylesi bir ahlakı yoksa?" diye sorulunca: "İstişare edebileceği yakın bir arkadaştır" dedi. Ona: "Böylesi bir arkadaşı yoksa?" diye sorulunca: "Çokça suskun durmaktır" dedi. Ona: "Böylesi bir özelliği de yoksa?" diye sorulunca da: "O zaman acilen bir ölümdür" dedi.

 

Tahric: İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s. 17).

 

 

 

4355- Başka bir kanalla Habib el-Cellab bir öncekinin aynısını "İstişare ettiğinde ona görüş bildirecek yakın bir arkadaştır" lafzıyla bildirmiştir.

 

Tahric: İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s.17).

 

 

 

4356- Hakem b. Abdillah der ki: "Araplar, aklın deneyimlerden beslendiğini, kötü ihtimalleri düşünmenin de bir işte kişiyi temkinli olmaya sevk edeceğini söylerdi.''

 

Tahric: İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s. 22) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.18).

 

 

 

4357- İbn Şebib der ki: Halifelerden birine aklı hangi şeylerin sağlamlaştırıp hangi şeylerin de en büyük zararı vereceği sorulunca şöyle demiştir: "Aklı sağlamlaştıran en önemli şeyler; alimlere danışmak, tecrübe etmek ve kararlıktu. Ona en büyük zararı veren şeyler de; kendi başına hareket etmek, hafife almak ve acele etmektir."

 

 

 

4358- Cüneyd b. Muhammed der ki: Haris el-Muhasibi'nin "Her şeyin bir cevheri vardır. İnsanın cevheri de akıldır" dediğini işittim. Ona: "Aklın cevheri nedir?" diye sorulunca da: "Sabırdır" dedi.

 

Tahric: Sülemi, Tabakatu's-Sufiyye (s. 59).

 

 

 

4359- Enes b. Malik der ki: "Akıllı kişi, Allah'ın buyruklarını anlayabilen ve zamanının musibetlerine sabredebilen kişidir."

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4360- Hasan (-ı Basri) der ki: "Diline sahip olamayan dinini de anlayamaz.

 

Tahric: İbnu'I-Mubarek, Zühd 131 (390), İbn Ebi Asım, Zühd 32 (40), İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s. 19) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 13).

 

 

 

4361 - Ebu Bekr b. Ayyaş der ki: "Akıllılık, dile sahip olmak ile ağırbaşlılıktır. Ahmaklık da, ağız bozukluğu ile yerli yersiz konuşmaktır."

 

Ravilerinin tümü güvenilirdir.

 

 

 

4362- Süfyan es-Sevr! der ki: "Denilirdi ki, suskunluk aklın uykusu, konuşmak ise uyanıklığıdır. Her uykunun bir uyanması, her uyanmanın da bir uykusu olmalıdır."

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (7/82) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 30).

 

 

 

4363- Meymun b. Mihran der ki: "İnsanlara sevgiyle yaklaşmak akıllılığın yarısıdır. Güzel ve yerinde soru sormak, anlamanın yarısıdır. Yaşamında aşırılıktan kaçınman da, ihtiyaçlarını yarıya indirir.''

 

Tahric: Beyhaki, Medhal 228 (301), Hatib, el-Cami' (1/213), İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s. 65) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 24).

 

 

 

4364- Ebu Yusuf b. el-Hasan şöyle dedi: "Kişinin akıllı mı ahmak mı olduğunu anlamak istiyorsan ona imkansız olan şeylerden bahset. Söylediklerini kabul ediyorsa bil ki o bir ahmaktır."

 

Tahric: SüIemi, Tabakatu's-Sufiyye (s. 189).

 

 

 

4365- Zeyd b. Harun der ki: "İImi aklından çok olan kişinin helak olmasından endişe ederim. Aklı ilminden fazla olan kişinin de kurtulmasını umarım."

 

 

 

4366- Huleyd b. Da'lec der ki: Yunus b. Ubeyd'in: "Akıllı bir olmadıktan sonra Kur'an okuyanın sana bir faydası dokunmaz" dediğini işittim.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 14)

 

 

 

4367- Şu'be der ki: "İnsanlardan kiminin aklı önünde, kiminin aklı yanındayken kiminin de aklı yoktur. Aklı yanında olan kişi konuşmadan önce ağzından çıkacak olan şeyleri düşünen kişidir. Aklı önünde olan kişi ise konuştuktan sonra söylediklerinin sonucunu düşünen kişidir."

 

Tahric: İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s. 46).

 

 

Ravi der ki: Şu'be'nin bu sözünü Abdurrahman b. Mehdi'ye aktardığımda bu sözü beğendi ve aklı önlerinde olanlar konusunda: "Bu bizim özelliğimizdir. Ancak bu, Şu'be'nin sözü değildir. O da bunu başkasından işitmiştir" dedi.

 

 

 

4368- Abdulkahir b. es-Seriy der ki: İyas b. Muaviye: "Akıllı olan her bir kişi mutlaka kendi kusurlarını bilir" dedi. Ona: "Ey Ebu Vasile! Senin kusurun nedir?" diye sorulunca: "Çokça konuşmamdır" dedi. Ona: "Başka?" diye sorulunca: "Vallahi çokça konuşuyor olsam da düşünüldüğünde akıllı olan kişinin sözlerinin içinde mutlaka faydalı olacak şeyler bulunacaktır" dedi.

 

Tahric: Ebu Nuaym,Hilye (3/124).

 

 

 

4369- Vehb b. Münebbih der ki: Zülkarneyn dünyanın en doğusuna ulaştığı zaman doğunun meleği ona: "Ey Zülkarneyn! Bana insanları anlat!" dedi. Zülkarneyn şu karşılığı verdi: "Aklı olmayan kişiyle konuşman ölülere yemeleri için sofra koyman gibidir. Aklı olmayan kişiyle konuşman, kayayı demlendirmek için üzerine su dökmen veya kendisinden yağ çıkarırım düşüncesiyle demiri suda kaynatmaya çalışman gibidir. Seni dinlemeyen biriyle konuşman, ölülerin önüne yemek koyman gibidir. Ancak aklı olmayan biriyle konuşman dağ başlarından taş taşımandan daha zordur."

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (4/36).

 

 

 

4370- Eyyub: "Bazen kardeşlerimden biriyle karşılaştığımda, bu karşılaşma birkaç gün boyunca aklımı başıma getiriyor" demiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (7/53).

 

 

 

4371 - İbn Aişe der ki: Hasan şöyle derdi: "Akıllı olan kişinin dili kalbinin arkasındadır. Bundan dolayı bir söz söyleyeceği zaman düşünür ve bu söz lehinde ise söyler, aleyhinde olacaksa da susar. Ahmak olan kişinin ise dili kalbinin önündedir. Bir konu hakkında lehinde de olsa, aleyhinde de olsa konuşur."

 

Tahric: İbn Ebi Şeybe, Musannef(14/38-39), İbn Ebi Asım, Zühd 27-28 (40) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd 131 (390).

 

 

 

4372- Ebu Ahmed el-Ferra der ki: Ali b. Assam'ın şöyle dediğini işittim:

"Akıl ismi develerin bağından (ikal) alınmadır. Bu şekilde deve çıkıp dolaşsa da yine yerine döner. Akıl da aynı şekilde sahibini bağlı tutar."

Amir b. Abdillah b. Kays der ki: "Şayet amelin, seni ilgilendirmeyen şeylere bulaşmana engel oluyorsa sen akıllı birisindir."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve-fadlihi (s. 17).

 

 

 

4373- Ma'mer der ki: Zühri'nin: "Allah'a ilimden daha güzel bir şeyle ibadet edilememiştir" dediğini işittim.

Abdurrezzak ekledi: Eyyub de: "Dinde akıl çok güzel bir şeydir" demiştir.

 

Tahric: İbn Abdilber, Camiu Beyani'l-İlm (1/24, SI), Ebu. Nuaym, Hilye (3/365), Abdurrezzak, Musannef 11/256 (20479) ve Hatib, el-Fakih ve'l-Mütefakkih (1/23).

 

 

 

4374- Ahmed b. Kays der ki: ''Akıl en hayırlı arkadaştır. Edeb en hayırlı mirastır. Hidayete uygunluk ise en hayırlı binektir.''

 

 

 

4375- İyas b. Seleme der ki: Ebu Rifa'a Ahmed b. Muhammed, Cafer b. Yahya el-Bermeki'ye şöyle bir mektup yazdı: "Bil ki akıl sağlığı ve insanlar içinde hayırla yad edilmesi, kişi için en büyük saadettir. Kişi akıl ve böylesi bir hayırla övünülecek bir konuma ulaşabilir. Ancak böylesi kişilerin insanlar içinde şanı ve zikri olur. Bundan dolayı aklını faydalı olan şeylerde kullan ve doğru olan davranışlarda bulun."

 

İsnadı zayıftır ve tanımadığımız ravisi vardır.

 

 

 

4376- Cerir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım' Dünyada beni işitmemden, görmemden ve aklımdan faydalandır" diye dua ederdi.

İsnadı zayıftır. Başka bir kanalla da rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır.

 

 

 

4377- Hz. Aişe bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatağına girdiği zaman: "Allahım' Beni işitmemden, görmemden ve aklımdan faydalandır ve bu faydayı (ölene dek) benden ayırma. Bana zulmedene karşı yardımcı ol ve intikamımı ondan sen aL. Allahım! Borç altında ezilmekten ve açlıktan sana sığınırım. Zira bunlar varken uyumak en kötü uykulardandır" der ve öyle uyurdu.

HAklımdan" lafzıyla rivayeti garibtir. Ebu'l-Mikdam bunu rivayette tek kalmıştır ve güçlü biri değildir. Doğrusunu Allah bilir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 5/518 (3480).

 

 

 

4378- Muhammed b. İsmail der ki: Mansur b. el-Mu'temir'in yanında otururduk. Mansur kalkmak isteyip de elinden destek aldığı zaman: "Allahım! İşlerimizi doğru yoldan ayırma! Takvayı bize azık, cenneti meskenimiz kıL. Bize rızanı kazandıracak bir rızık, yasaklarından uzaklaştıracak bir vera, insanlarla geçinebileceğimiz bir ahlak ve bize fayda verecek bir akıl ihsan et" derdi. "Bize faydası dokunacak bir akıl" dediği zaman da beni bir gülme tutardı. O da: "Ey İbn Ebi İsmail! Neden gülüyorsun? İnsanda akıl varsa yanında bir şeyler olabilir. Aklı yoksa da yanında hiçbir şey yok demektir" derdi.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

Halimi der ki: ''Yüce Allah'ın nimetlerinin en büyük faydası da bu nimetleri verene delalet etmeleridir. Bu nimetlerde Allah'a, kudretine, ilmine, hikmetine ve vahdaniyetine işaretler vardır. Yüce Allah Kitab'ında birçok ayette buna işaret etmiştir. Annemizin karnından hiçbir şey bilmez bir şekilde çıktıktan sonra Yüce Allah bizlere kulak, göz ve kalp ihsan etmiştir ... "- i Halimi, el-Minhac (2/547-549).

 

Halimi bu yönde gelen ayetleri zikrettikten sonra şöyle der: "Başka bir ayette Yüce Allah: "Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hata görmüyor musunuz?"[Zariyat 20,21] buyurmuştur. Bundan kasıt nefislerde sonradan olan (hades) şeylere işaretlerin bulunduğudur. Bunlar insanlarda görülen ve değişiklik gösteren olmazsa olmaz durumlardır. Sonradan meydana gelmiş bu şeylerin oluşu bir zorunluluksa bunların bilinmesi de gerekmektedir. Sonradan meydana gelen bir şeyi de meydana getiren (hadis) birinin olması gerekir.

 

Ayetin anlamı konusunda şöyle de denilmiştir: "Yokken sonradan var edildiğinizi kendi nefislerinizden biliyorsunuz. Kişi kendisini yaratanın bizzat kendisi ya da anne babası veya başkaları olduğunu düşünebilir. Kişi bizzat kendi kendinin yaratanı olamaz. Zira yaratıldıktan sonra gücü kuvveti yerine gelip aklı da kemale erdiği zaman kendisinde eksik bulunan bir uzvu da tamamlamak istese bunu yapabilmelidir. Oysa kişi bunu yapmaktan acizdir. Gücü ve aklı yerindeyken böylesi bir şeyi yapamıyorsa ölü hükmünde olan bir nutfe iken kendini halden hale geçirme konusunda daha fazla aciz olduğunu da bilmelidir. Aynı şekilde kişi var olduktan sonra dahi zayıf olsa kendi kendine bazı şeyleri yapmaktan aciz kalıyorsa henüz yokken bu tür şeyleri yapması konusunda daha fazla aciz olduğunu da bilmelidir.

 

Anne babası da onu yaratmış olamazlar. Çünkü acizlik konusunda anne babası da kendisiyle aynı durumdadır. şayet kişinin kendi kendini yaratması veya anne babası tarafından yaratılması imkansız ise o zaman kendisinden veya anne babasından başka bunu bir yapanın bulunması gerekmektedir. "Hala görmüyor musunuz?"[Zariyat 21] ifadesiyle de bunu yapanın Yüce Allah olduğuna işaret edilmektedir. Bundan dolayı nefislerde bulunan ve kişiyi doğruya yönlendirecek şeyleri düşünüp anlamak, doğru yolu takip edip inkara düşmemek gerekmektedir." şayet bunu yapanın insanın kendi tabiatı (tab') olduğu söylenecek olursa o zaman: "insan tabiatı dediğiniz bu şey nedir?" diye sormalıyız. Zira bu ismin kendisi bile kendisini yapan başka bir şeyin bulunduğunu göstermektedir. Çünkü onu yapan tabi' varsa tab'dan bahsedilebilir. Vuran varsa vurmaktan bahsedileceği gibi tab' demek için onu tab' eden başka bir şeyin bulunması gerekmektedir. Ölenin öldüreni, kesilenin keseni, olanın olduranı olduğu gibi tabiat'ın da onu tab' edeni bulunmalıdır. Zira her bir meful onu yapan bir faili zorunlu kılar.

 

Bu tabiat'ın özel bir güç olduğunu söyleyip özelliklerini anlatsalar dahi onlara şunu deriz: "Güç ve kuvvet denilen şey araz olan bir şeydir ve baki değildir. Dolayısıyla renk nasıl bedeni bir araya getiremiyorsa, ses veya tat nasıl bedeni bir araya getiremiyorsa insan tabiatı denen bu kuvvetin de bedeni bir araya getirmesi imkansızdır. insanın yaratılması özenle ve akıllıca yapılan bir fiildir ve bu ancak bilgili ve bilge biri tarafından gerçekleştirilebilir. Oysa bahsedilen kuvvetin canlılık, kudret, ilim ve hikmet gibi vasıfları yoktur. Böylesi bir durumda yaratılma işi nasıl onun tarafından gerçekleştirilmiş olabilir?

Her ne kadar bu vasıfları bahsettikleri tabiat için kullansalar da bununla aslında her şeyi yaratan Allah'ı göstermiş olmaktadırlar. Bizzat O'nun ismini anmayarak ve başka isimler vererek Allah'ın var olmadığını ispata çalışıyorlarsa da aslında O'nun varlığını ispat etmiş oluyorlar. Cehaletin kişiyi götüreceği yer işte budur. Bu durumda onlara Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "Hala görmeyecek misiniz?"[Kasas 72] denmelidir. Yani savunduğunuz şeyin yanlış ve bozuk olduğunu anlayacak, bu görüşü bırakıp görünüşle de uygun olan doğruya dönecek akıldan yoksun musunuz? Muvaffakiyet Allah'tandır.

 

Yüce Allah, Kitab'ında insanlara verdiği nimetlerden bahsetmiş, bu nimetlerin tümünü veya bir kısmını ellerinden alması durumunda bunları O'ndan başka hiç kimsenin geri getiremeyeceğini belirtmiştir. Bu ayetlerde Allah'a şirk koşmamanın gerekliliğine işaret edilmiştir. Muvaffakiyet Allah'tandır." - Halimi, el-Minhac (2/547-549).

 

 

 

4379- Malik el-Cuşemi der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldim ... " Ravi söz konusu hadisi tüm uzunluğuyla zikrettikten sonra sonunda şöyle der: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biri, sana ihanet eden, yalan söyleyen, diğeri de sana ihanet etmeyen ve doğruyu söyleyen iki kölen olsa hangisini daha çok severdin?" diye sorunca: "Bana ihanet etmeyen ve doğruyu söyleyen köleyi" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Siz Rabbinizin kulları için de aynı durum geçerlidir" buyurdu."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (4/136-137), Taberani, M. el-Kebir 19/282-283 (622) ve Humeydi,Müsned 2/390-392 (883) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (4/317).

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Dünyada Allah'ın Bahşettiği Uyku Nimeti ve Adabı