Yüce Allah'ın İhsan Ettiği En Büyük Nimet Olan Aklın
Fazileti |
4312- Hasan( -ı Basri)
der ki: Yüce Allah aklı yarattıktan sonra ona: "İleri gel!" dedi,
akıl ileriye geldi. "Geri git!" deyince de akıl geriye gitti. Sonra
ona: "Yarattıklarım içinde en sevdiğim şey sensin. Zira seninle bana
ibadet edilecek, seninle bilineceğim. Seninle alacak ve seninle vereceğim"
buyurdu.
Bu, Hasan ve
başkalarının sözü olarak bilinmektedir.
Güçlü olmayan bir
isnadla da Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'z-Zühd (s. 320).
4313- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah aklı yarattıktan sonra ona: ''Kalk!'' dedi. akıl kalktı.
''Geri git'' deyince, akıl geriye gitti. ''ileri gel'' deyince, akıl ileriye
geldi. ''Otur'' deyince, akıl oturdu. Sonra ona şöyle buyurdu: "Senden
daha hayırlı, daha üstün ve daha güzel bir şey yaratmış değilim. Seninle alır,
seninle verir, seninle bilinirim. Senden dolayı hesaba çeker, senden dolayı
mükafatlandırır ve senden dolayı da cezalandırırım. ''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 12).
4314- Başka bir kanalla
Hafs b. Ömer bir öncekinin aynısını şu eklemeyle bildiriyor: " ... ve
senden daha değerli bir şey yaratmış değilim. Senden dolayı hesaba çekerim.
Mükafat da, ceza da senden dolayıdır. ''
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (2/797-798, 6/2040), Zehebl, Mizan (1/564), İbn
Hacer, Lisan (2/327), SuyUtl, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/126, 129) ve İbnu'l-Cevzl,
el-Mevduat (1/174).
4315- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişi cihad eden, namaz kılıp oruç tutan, iyiliği emredip kötülükten
sakındıran kişilerden biri olabilir. Ancak kıyamet gününde mükafatını aklı
oranınca alacaktır. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hatib, Tarih (13/79-80), İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 12),
Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/125), Suyuti, el-Leallu'l-Masnu'a (1/124) ve
İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (1/172).
4316- İbn Ömer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi namaz kılıp oruç tutan,
zekat veren, hacca ve umreye giden ... biri olabilir" buyurup hayırlı olan
amellerinden bir çoğunu bu şekilde saydıktan sonra: "Ancak kıyamet gününde
mükafatını aklı oranınca alacaktır" buyurdu.
Başka bir kanalla mürsel
olarak rivayet edilmiştir..,
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, el-Leallu'l-Masnu'a (1/125).
4317- Muaviye b.
Kurra'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"insanlar hayırlı amellerde bulunurlar, ancak mükafatlarını akıllan
oranınca alacaklardır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.11,13), Ebu Hatim,
Ravdatu'l-Ukala (s.12) ve Suyuti, el-Leallu'l-Masnu'a (1/126).
4318- Cabir b. Abdillah
der ki: İsrail oğullarından merkebi olan bir adam vardı. Bir gün:
"Allahım! Sen de biliyorsun ki benim sadece bir tane merkebim var. Şayet
senin de bir merkebin varsa gönder de benim merkeple birlikte yayılsın"
dedi. Peygamberleri adama saldırmak istedi, ancak ona: "Adamı rahat bırak!
Ben her insanı aklı oranınca mükafatlandırırım" diye vahyettı.
MevkUf bir rivayettir.
Merfü olarak da rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Suyuti, el•Leallu'I-Masnu'a (1/132).
4319- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Adamın biri kilisesinde ibadete çekildi. Bir gün yağmur yağınca yerden
otlar bitti. Bir merkebin tek başına yayıldığını görünce de: ''Rabbim! Şayet
senin de merkebin varsa benim bu merkeple birlikte yayılsın'' dedi. israil
oğullarının peygamberlerinden biri adamın bu sözünden haberdar olunca adama
beddua etmek istedi. Bunun üzerine Yüce Allah o peygambere: ''Kulları akıllan
oranınca mükafatlandırırım'' diye vahyetti."
Lafız Malini'nin
lafzıdır. Ahmed b. Beşir el-Kufi bunu rivayette tek kalmıştır. Doğrusunu da
Allah bilir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Adiy, el-Kamil (1/169), Hatib, Tarih (4/46-47), Zehebi, Mizan
(1/85), Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/132) ve İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat
(1/174-175).
4320- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aklının
sağlamlığını da öğrenmedikten sonra kişinin müslümanlığını beğenmekte acele
etmeyin" buyurmuştur.
İshak b. Ebi Ferve zayıf
biridir, ancak büyük hadis alimleri kendisinden rivayetlerde bulunmuştur.
Doğrusunu da Allah bilir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (1/322-323, 2/818), İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi
(s. 10-11) ve Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/126).
4321- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Aklının
sağlamlığını da öğrenmedikten sonra kişinin müslümanlığını beğenmekte acele
etmeyin" buyurmuştur.
Hadisi, ravi adı İshak
b. Raşid olacak şekilde buldum. Doğrusunu da Allah bilir.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/126).
4322- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Akimm
sağlamlığını da öğrenmedikten sonra birinin müslümanlığını beğenmekte acele
etmeyin" buyurmuştur.
Ali b. el-Hasan es-Sami
bunu rivayette tek kalmıştır. Ali de zayıf biridir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, el-Leallu'I-Masnu'a (1/126).
4323- Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Kişinin dayanacağı
şey aklıdır. Bundan dolayı aklı olmayanın dini de yoktur" buyurmuştur.
Hadis uydurmakla itham
edilen Hamid b. Adem bunu rivayette tek kalmıştır.
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. Uydurma bir hadistir. Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs
3/217 (4629) ve İbn Adiy, el-Kamil (3/967).
4324- Ebu Derda der ki:
Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir adamın çok abid biri olduğu
zikredildiği zaman aklının nasıl olduğunu sorardı. "Sağlam bir aklı"
var dediklerinde, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "istediği şeye
erişeceğini umuyorum" buyururdu. Aklı konusunda olumsuz bir şey
dediklerinde ise: "Arkadaşınız düşündüğünüz şeye erişemeyecektir"
buyururdu.
Beyhaki der ki:
"Zayıf biri olan Mervan b. Salim el-Cezeri bunu rivayette tek
kalmıştır."
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (6/2380), Hakim et-Tirmizi, Nevadiru'I-UsClI (s. 405),
İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (1/173), Suyuti, el-Lealiu'l-Masnu'a (1/128) ve İbn
Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.11).
4325- Ebu Zer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Ey Ebu.
Zer' Tedbirli olmak gibi
akıllı bir davranış. başkalarına eziyetten sakınmak gibi vera (günah korkusu)
ve güzel ahlak gibi bir saygınlık yoktur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1410 (4218).
4326- Asım b. Damra
bildiriyor: Hz. Ali, oğlu Hasan'a şöyle dedi: "Evladım! ResululIah'ın
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: ''Aklıdan daha büyük
bir ihtiyaç, cehaletten daha ağır bir yokluk yoktur. Kendini beğenmişlikten
daha büyük bir yalnızlık, istişareden daha sağlam bir yardım yoktur. Tedbirli
olmak gibi akıllı bir davranış, güzel ahlak gibi bir saygınlık, başkalarına eziyetten
sakınmak gibi vera (günah korkusu), tefekkür gibi bir ibadet yoktur. Sözün
felaketi yalandır. ilmin felaketi unutmaktır. Güzel konuşmanın felaketi
kibirdir. Güzelliğin felaketi böbürlenmektir. Cesaretin felaketi övünmektir.''
Evladım! Karşılaştığın
hiç kimseyi asla küçük görme. Senden büyükse onu baban, yaşıtınsa kardeşin,
senden küçük se de oğlun gibi say."
Güçlü biri olmayan
Habati bunu Şu'be'den rivayette tek kalmıştır.
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. Zayıfbir hadistir. İbn Hibban, el-Mecruhin (2/300),
İbn Hacer, Lisan (5/221), Zehebi, Mizan (3/602), DeyIemI, Müsnedü'l-Firdevs
5/179 (7889) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/35-36)
4327- Ebu Said
el-Hudri'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Daha önce ayağı kaymamış kişi hoşgörülü, tecrübesi olmayan kişi de bilge
olamaz" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. Tirmizi 4/379 (2033).
4328- Enes b. Malik
bildiriyor: Adamın biri: "Ey Allah'ın Resulü! Bana öğütte bulun"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yapacağın her işte
temkinli ol. Şayet sonunda hayır görüyorsan o işi yap. Ancak sonunda yoldan
çıkma endişesi varsa o işe girişme" buyurdu.
Eb an b. Ebi Ayyaş
rivayette zayıfbiridir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Abdurrezzak, Musannef 11/165 (20212), Bağavi, Şerhu's-Sünne 13/178 (3600) ve
İbn Adiy, el-Kamil (1/376).
4329- İbn Ömer'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın buyruklarını iyice anlayan, ama insanların gözünde değersiz,
görünüşü kötü nice kişi var ki bunlar yarın (ahirette) kurtuluşa ermişlerdir.
Güzel konuşan, güzel görünüşlü nice kişi de vardır ki. bunlar kıyamet gününde
helak olacaklardır. ''
Nehşel bunu Abbad'dan
rivayette tek kalmıştır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Nuayın, Hilye (1/313) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/304 (4914)
4330- Ömer b.
el-Hattab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Her şeyin bir kaynağı vardır. Takvanın kaynağı da akıllı
kişilerin kalpleridir.''
Beyhaki der ki:
"Münker bir hadistir. Sanırım sorun ismi verilmeyen ravi dolayısıyladır.
Doğrusunu da Allah bilir."
Tahric: İsnadında meçhul
ravi vardır. Hatib, Tarih (4/11), Zehebi, Mizan (2/424,4/331), İbn Hacer, Lisan
(6/217), İbnu'l-Cevzi, el-Mevduat (1/171-172) ve SuyUtı, el-Leallu'l-Masnu'a
(1/124).
4331- İbn Ebi Necih
bildiriyor: Mücahid, "Bunların her biri akıl sahibi için birer yemine
değmez mi"[Pecr 5] ayetindeki ''Zi hicr" ifadesini akıl sahibi, fıkir
sahibi kişi şeklinde açıklamıştır.''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Cerir, Tefsir (30/174) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/504).
4332- Ebu Ravk
bildiriyor: Dahhak, "Diri olanları uyarması ve kafirler hakkındaki o sözün
(azabın) gerçekleşmesi için Kur'an'ı indirdik"[Yasin 70] ayetini açıklarken:
"Diri olanlardan kasıt, akıl sahibi olanlardır" demiştir.
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Cerir, Tefsır (23/27) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/n).
4333- Yezid b. Cabir
bildiriyor: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldim ve: "Daha
önce Allah dışında ibadet ettiğimiz rablerimiz vardı. Onlara dua ederdik, ama
bize karşılık vermezlerdi. Onlardan bir şeyler isterdik, ancak bize bir şey
vermezlerdi. Sonra Yüce Allah seni gönderdi. Sana gelip hidayete erdik"
dedim. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kendisine akıl
bahşedilen kişi kurtuluşa erer" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Senin
giydiğin giysilerden bana iki tane ver" dediğimde bana iki giysi verdi.
Daha sonraları Arafat'ta vakfedeyken bana: "Daha önce söylemiş olduğun
sözü bana bir daha söyle" buyurdu. Aynı şeyi söylediğimde yine:
"Kendisine aktı bahşedilen kişi kurtuluşa erer" buyurdu.
Tahric: İsnadında meçhul
ravi vardır. Buhari, Tarih (4/1/181-182) ve Taberani, M. el-Kebir 19/33-34 (70)
Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (9/401).
Bu konuda Said b. Ebi
Hilal, Said b. Naşit'ten şunu bildiriyor: "Kurra b. Hubeyre el-Amiri,
Resulullah'a (sallallahu aleyhi ye salı em) geldi..." Ravi söz konusu
rivayeti aktardıktan sonra sonunda şöyle der: "Kurra oradan ayrıldıktan
sonra Resulullah (sallallahu aleyhi yasellam): ''Kendisine aktı bahşedilen kişi
kurtuluşa erer'' buyurdu."
4334- Said b. Naşit
bildiriyor: "Kurra b. Hubeyre el-Amiri, Resulullah'a (sallallahu alayhi
yasellam) geldi ... " Ravi söz konusu rivayeti zikrettikten sonra da sonunda
şöyle devam eder: Daha sonraları Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona:
"Esir olduğunda bana ne demiştin?" diye sorunca, Kurra: "Ey
Allah'ın Resulü! Daha önce Allah dışında erkek ve dişi rablerimiz vardı. Onlara
dua ederdik, ama bize karşılık vermezlerdi. Onlardan bir şeyler isterdik, ancak
bize bir şey vermezlerdi. Yüce Allah seni gönderince onları bırakıp sana
geldik" dedi. Kurra oradan aynIdıktan sonra Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Kendisine akıl bahşedilen kişi kurtuluşa erer"
buyurdu.
İsnadı zayıftır.
4335- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişinin
değeri diniyle. insanlığı aklıyla. saygınlığı ise ahlakiyla olur"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (2/365), İbn Hibban, Sahih (1/351) ile Ravdatu'l-Ukala (s. 229),
Beyhaki, Sünen (7/136, 10/195) ile Adab (220), Hakim, Müstedrek (1/123-124),
İbnu'l-Ca'd, Müsned 2/1063 (3072), İbn Adiy, el-Kamil (6/2313) ve Daraketni,
Sünen (3/303 ).
4336- Hz. Ömer der ki:
"Kişinin saygınlığı diniyle, insanlığı ahlakıyla, sağlamlığı da aklıyla
olur.''
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.10),
Malik, Muvatta (s, 463) ve Beyhaki, Sünen (10/195) ile Adab (s. 143),
4337- Hasan'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"ilim müminin dostu, akıl kılavuzu, amel ayakları, hilim veziri
(yardımcısı), sabır ordularının komutanı, şefkat babası, yumuşak huy da
kardeşidir ...
İsnadında kopukluk
vardır.
İsnadı çok zayıftır.
4338- Ömer b.
el-Hattab'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kişi kendisini doğru yola götürüp, yanlış yoldan alıkoyacak
bir akıldan daha güzel bir şey elde edemez. ''
Beyhaki der ki.
"İsnadı zayıftır. Bir önceki hadisin isnadında ıse kopukluk vardır."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani M. es-Sağir (1/241) ve Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (1/121).
4339- Ali b. Ebi Talib
der ki: "(Allah'ın gösterdiği hidayete) uygunluk, en hayırlı komutandır.
Güzel ahlak en hayırlı arkadaştır. Akıl en hayırlı yoldaştır. Edeb en hayırlı
mirastır. Kişi için kendini beğenmeden daha büyük bir yalnızlık yoktuL"
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Hibban, Kitabu's-Sikat (8/ ı 75).
4340- İyid b. Halife
bildiriyor: Sıffin savaşında Ali b. Ebi Talib'in: "Akıl kalpte, merhamet
karaciğerde, şefkat dalakta, nefıs de akciğerde olur" dediğini işittim.
Tahric: İsnadı hasendir.
Fesevi, Ma'rife (1/409).
4341- Ahmed b. Asım
el-Antiki der ki: "En faydalı akıl, sana Allah'ın nimetlerini bildiren, bu
nimetlere şükretmene yardımcı olan ve arzularının tersine hareket eden
akıldıL''
Tahric: Sülemi,
Tabakatu's-Sufiyye (s. 137-138).
4342- Süfyin b. Uyeyne
der ki: "Akıllı olan kişi iyiyi ve kötüyü bilen kişi değil, iyiyi gördüğü
zaman peşinden giden, kötüyü gördüğü zaman da ondan uzak duran kişidir."
Tahric: Abdullah b.
Ahmed, Zevaidu'z-Zühd (s. 167), Ebu Nuaym, Hilye (7/274) ve İbn Ebi Dünya,
Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 22).
4343- Ebu Amr ez-Zeccad
der ki: Cahiliye döneminde insanlar akıllarının güzel bulduğu ve huylarına da
uygun düşen işleri yaparlardı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gönderilince de insanları şeriata ve doğru yoldan gitmeye sevk etti. Bundan
dolayı doğru akıl, şeriatın güzel gördüğünü güzel, kötü gördüğünü de kötü gören
akıldır."
Tahric: Sülemi,
Tabakatu's-Sufiyye (s. 433) ve Ebu Nuaym, Hilye (10/376).
4344- Cüneyd der ki:
Seriy (es-Sekati)'ye akıl konusu sorulunca: "Emredilen ve yasaklanan
konularda delil olarak kabul gören şeydir" dedi.
Tahric: Sülemi,
Tabakatu's-Sufiyye (s. 51).
4345- Ebu Osman Said b.
Osman el-Hannat der ki: Zünnun el-Mısri'nin şöyle dediğini işittim:
"Ahiret yolunun ilmini öğrenmek isteyen kişi hekim (bilge) kişilerle
sohbet edip onların meclislerinde bulunsun. Ancak bilge olan biri de kişide ilk
önce akıl arar. Zira her şeyakılla idrak edilebilir. Allah yolunda hizmet etmek
istiyorsan da kime hizmet edileceğini düşün ve bu şekilde hizmet et."
Yine Zünnun'un şöyle
dediğini işittim: "Allah sevgisiyle dünyadan yüz çevirenler, ahirete
yönelik marifet ve akıl sahibi olan kişilerdir."
Yine Zünnun'un şöyle
dediğini işittim: "Bilmelisiniz ki akıllı olan kişi, günahlarını itiraf
eden, başkalarının günahlarını fark edebilen, elindekiyle cömert olan,
başkalarının ellerinde alanda gözü bulunmayan, başkalarına eziyet vermekten
sakınan, başkalarından gelen eziyetlere de tahammül gösterebilen kişidir."
Yine Zünnun el-Mısri'nin
şöyle dediğini işittim: "Aç ve yalnız kal ki şaşılacak şeyler görebilesin.
Allah'ı seven yaşar, Allah'tan başkasına yönelen de sapar. Ahmak olan kişi,
sabah akşam hiçbir değeri olmayan şeylerin peşinden giden kişidir. Akıllı olan
kişi de, içinden geçenleri bile sorgulayan kişidir."
4346- Hasan b. Muhammed
b. İshak der ki: "Ebu Osman el-Hannat'ın şöyle dediğini işittim ... "
Sonrasında Zünnun'un bir önceki sözlerini aktardıktan sonra yine ondan naklen
şu eklemeyi yapar: "Cömert olan kişi istenmeden verirken, istendikten
sonra nasıl cimri davransın? Özürden önce mazur görürken özürden sonra nasıl
kin gütsün? Savunmaya geçilmeden affederken nasıl saldırmada gözü olsun?"
4347- Osman der ki:
Cafer b. Muhammed'e: "Kişinin dayanması gereken şey nedir?" diye
sorulunca: "Her şeyde ona başvurduğu aklıdır" dedi. Ona:
"Arzuların yanında
aklın yeri neresidir?" diye sorulunca: "İkisi de aynı kaptadır"
dedi. Ona: "Hangisi diğerinden daha güçlüdür?" diye sorulunca da
şöyle dedi: "Adalet akıldan, zulüm de arzulardan kaynaklanır. Nefis de ikisinin
arasındadır. Aklına uyan kişi doğru amellerde bulunup doğru yolda gider.
Arzularına uyan kişi de sapar ve helak olur."
İsnadında tanımadığımız
ravi vardır.
4348- İbnu'l-Karye der
ki: "İnsanlar akıllı, ahmak ve günahkar olmak üzere üç çeşittir. Akıllı
olan kişi kendisiyle konuşulduğu zaman cevap verir, dinlediği zaman anlar,
konuştuğu zaman da doğru olanı konuşur. Ahmak olan kişi yerli yersiz konuşur,
konuştuğu zaman saçmalar, kötü bir şey yapması istense de yapar. Günahkar olan
kişi ise bir emanet verdiğin zaman ihanet eder, onunla konuştuğun zaman da
senin itibarını düşürür."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 16).
4349- Urve b. Ruveym der
ki: Kus b. Sade'ye: "Akıl nedir?" diye sorulunca: "Kişinin
kendini bilmesidir" dedi. Ona: "En üstün ilim hangisidir?" diye
sorulunca da: "Kişinin, ilminin arkasında durmasıdır" dedi.
4350- İsa b. İshak
el-Ensari der ki: Rahmetli Ebu Abdillah en-Nebbid şöyle derdi: "Kendi
kendini hesaba çekmeyen kişi nasıl akıllı biri olur? İbadetlerinin karşılığını
ihirete bırakmayıp dünyadayken insanlardan almak isteyen kişi nasıl akıllı biri
olur? Kendi kusurlarını görmeyip başkalarının kusurlarına bakan kişi nasıl
akıllı biri olur? Kendisinde gördüğü kusurlara üzülüp ağlamayan biri nasıl
akıllı biri olur? Allah katında sürekli hayasızlığıyla anılan biri nasıl akıllı
biri olur?"
4351- Fudayl b. İyad der
ki: "Selef, her şeyin bir zekatının bulunduğunu, aklın zekatının da çokça
hüzün olduğunu söylerdi."
4352- Vehb b. Münebbih
der ki: Davud ailesine verilen Hikmet'te (ZEbur'da) şöyle yazılıdır:
"Akıllı olan kişinin dört andan gafil olmaması gerekir. Biri, Rabbine
yalvarıp yakardığı andır. Diğeri, kendi kendini hesaba çekeceği andır. Diğeri,
samimi bir şekilde onun kusurlarını kendisine bildiren kardeşlerini dinleyeceği
andır. Bir diğeri de, hel al olan şeylerde nefsinin arzularını yerine
getirmesine izin verdiği andır. Bu son anda yapacakları, ilk üç anda
yapacaklarına yardımcı olacak, kalbini rahatlatacak ve kendisini
dinlendirecektir. Akıllı olan kişinin sadece üç şeyden birini yaparken
görülmesi gerekir. Bunlardan biri, ahireti için amelde bulunurken, diğeri
hayatta kalması için yemek yerken, diğeri de hel al olan bir yolla arzularını yerine
getirirkendir."
Abdullah bunu veya bunun
benzerini söylemiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi' cl-Dünya, Kitabu'l-Akli ve-fadlihi (s. 15-16).
4353- Bişr b. Rafi'
bildiriyor: San'a ahalisinden Ebu Abdillah adında bir adam bize şunu anlattı:
Vehb b. Münebbih'in şöyle dediğini işittim: "Davud ailesine verilen
Hikmet'te (ZEbur'da) şöyle yazılıdır: "Akıllı olan kişinin dört andan
gafil olmaması gerekir..." Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarıp
sonunda farklı olarak şöyle der: " ... Bu son anda yapacakları, ilk üç
anda yapacakları konusunda kendisini rahatlığa ulaştıracaktır. Akıllı olan
kişinin zamanını iyi bilmesi, diline sahip olması ve öncelikle kendi kendine
bakması gerekir."
4354- Habib Ebu Muhammed
el-Cellab der ki: Abdullah b. elMübarek'e: "İnsanda en hayırlı olan
özellik nedir?" diye sorulunca: "Keskin bir zekadır" dedi. Ona:
"Böylesi bir zekası yoksa?" diye sorulunca: "Güzel bir
ahlaktır" dedi. Ona: "Böylesi bir ahlakı yoksa?" diye sorulunca:
"İstişare edebileceği yakın bir arkadaştır" dedi. Ona: "Böylesi
bir arkadaşı yoksa?" diye sorulunca: "Çokça suskun durmaktır"
dedi. Ona: "Böylesi bir özelliği de yoksa?" diye sorulunca da:
"O zaman acilen bir ölümdür" dedi.
Tahric: İbn Hibban,
Ravdatu'l-Ukala (s. 17).
4355- Başka bir kanalla
Habib el-Cellab bir öncekinin aynısını "İstişare ettiğinde ona görüş
bildirecek yakın bir arkadaştır" lafzıyla bildirmiştir.
Tahric: İbn Hibban,
Ravdatu'l-Ukala (s.17).
4356- Hakem b. Abdillah
der ki: "Araplar, aklın deneyimlerden beslendiğini, kötü ihtimalleri
düşünmenin de bir işte kişiyi temkinli olmaya sevk edeceğini söylerdi.''
Tahric: İbn Hibban,
Ravdatu'l-Ukala (s. 22) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s.18).
4357- İbn Şebib der ki:
Halifelerden birine aklı hangi şeylerin sağlamlaştırıp hangi şeylerin de en
büyük zararı vereceği sorulunca şöyle demiştir: "Aklı sağlamlaştıran en
önemli şeyler; alimlere danışmak, tecrübe etmek ve kararlıktu. Ona en büyük
zararı veren şeyler de; kendi başına hareket etmek, hafife almak ve acele
etmektir."
4358- Cüneyd b. Muhammed
der ki: Haris el-Muhasibi'nin "Her şeyin bir cevheri vardır. İnsanın
cevheri de akıldır" dediğini işittim. Ona: "Aklın cevheri
nedir?" diye sorulunca da: "Sabırdır" dedi.
Tahric: Sülemi,
Tabakatu's-Sufiyye (s. 59).
4359- Enes b. Malik der
ki: "Akıllı kişi, Allah'ın buyruklarını anlayabilen ve zamanının
musibetlerine sabredebilen kişidir."
Ravileri güvenilirdir.
4360- Hasan (-ı Basri)
der ki: "Diline sahip olamayan dinini de anlayamaz.
Tahric: İbnu'I-Mubarek,
Zühd 131 (390), İbn Ebi Asım, Zühd 32 (40), İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s. 19)
ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 13).
4361 - Ebu Bekr b. Ayyaş
der ki: "Akıllılık, dile sahip olmak ile ağırbaşlılıktır. Ahmaklık da, ağız
bozukluğu ile yerli yersiz konuşmaktır."
Ravilerinin tümü
güvenilirdir.
4362- Süfyan es-Sevr!
der ki: "Denilirdi ki, suskunluk aklın uykusu, konuşmak ise uyanıklığıdır.
Her uykunun bir uyanması, her uyanmanın da bir uykusu olmalıdır."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(7/82) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 30).
4363- Meymun b. Mihran
der ki: "İnsanlara sevgiyle yaklaşmak akıllılığın yarısıdır. Güzel ve
yerinde soru sormak, anlamanın yarısıdır. Yaşamında aşırılıktan kaçınman da,
ihtiyaçlarını yarıya indirir.''
Tahric: Beyhaki, Medhal
228 (301), Hatib, el-Cami' (1/213), İbn Hibban, Ravdatu'l-Ukala (s. 65) ve İbn
Ebi Dünya, Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 24).
4364- Ebu Yusuf b.
el-Hasan şöyle dedi: "Kişinin akıllı mı ahmak mı olduğunu anlamak
istiyorsan ona imkansız olan şeylerden bahset. Söylediklerini kabul ediyorsa
bil ki o bir ahmaktır."
Tahric: SüIemi,
Tabakatu's-Sufiyye (s. 189).
4365- Zeyd b. Harun der
ki: "İImi aklından çok olan kişinin helak olmasından endişe ederim. Aklı
ilminden fazla olan kişinin de kurtulmasını umarım."
4366- Huleyd b. Da'lec
der ki: Yunus b. Ubeyd'in: "Akıllı bir olmadıktan sonra Kur'an okuyanın
sana bir faydası dokunmaz" dediğini işittim.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'l-Akli ve fadlihi (s. 14)
4367- Şu'be der ki:
"İnsanlardan kiminin aklı önünde, kiminin aklı yanındayken kiminin de aklı
yoktur. Aklı yanında olan kişi konuşmadan önce ağzından çıkacak olan şeyleri
düşünen kişidir. Aklı önünde olan kişi ise konuştuktan sonra söylediklerinin
sonucunu düşünen kişidir."
Tahric: İbn Hibban,
Ravdatu'l-Ukala (s. 46).
Ravi der ki: Şu'be'nin
bu sözünü Abdurrahman b. Mehdi'ye aktardığımda bu sözü beğendi ve aklı
önlerinde olanlar konusunda: "Bu bizim özelliğimizdir. Ancak bu, Şu'be'nin
sözü değildir. O da bunu başkasından işitmiştir" dedi.
4368- Abdulkahir b.
es-Seriy der ki: İyas b. Muaviye: "Akıllı olan her bir kişi mutlaka kendi
kusurlarını bilir" dedi. Ona: "Ey Ebu Vasile! Senin kusurun
nedir?" diye sorulunca: "Çokça konuşmamdır" dedi. Ona:
"Başka?" diye sorulunca: "Vallahi çokça konuşuyor olsam da
düşünüldüğünde akıllı olan kişinin sözlerinin içinde mutlaka faydalı olacak
şeyler bulunacaktır" dedi.
Tahric: Ebu Nuaym,Hilye
(3/124).
4369- Vehb b. Münebbih
der ki: Zülkarneyn dünyanın en doğusuna ulaştığı zaman doğunun meleği ona:
"Ey Zülkarneyn! Bana insanları anlat!" dedi. Zülkarneyn şu karşılığı
verdi: "Aklı olmayan kişiyle konuşman ölülere yemeleri için sofra koyman
gibidir. Aklı olmayan kişiyle konuşman, kayayı demlendirmek için üzerine su
dökmen veya kendisinden yağ çıkarırım düşüncesiyle demiri suda kaynatmaya
çalışman gibidir. Seni dinlemeyen biriyle konuşman, ölülerin önüne yemek koyman
gibidir. Ancak aklı olmayan biriyle konuşman dağ başlarından taş taşımandan
daha zordur."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(4/36).
4370- Eyyub: "Bazen
kardeşlerimden biriyle karşılaştığımda, bu karşılaşma birkaç gün boyunca aklımı
başıma getiriyor" demiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Nuaym, Hilye (7/53).
4371 - İbn Aişe der ki:
Hasan şöyle derdi: "Akıllı olan kişinin dili kalbinin arkasındadır. Bundan
dolayı bir söz söyleyeceği zaman düşünür ve bu söz lehinde ise söyler,
aleyhinde olacaksa da susar. Ahmak olan kişinin ise dili kalbinin önündedir.
Bir konu hakkında lehinde de olsa, aleyhinde de olsa konuşur."
Tahric: İbn Ebi Şeybe,
Musannef(14/38-39), İbn Ebi Asım, Zühd 27-28 (40) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd 131 (390).
4372- Ebu Ahmed el-Ferra
der ki: Ali b. Assam'ın şöyle dediğini işittim:
"Akıl ismi
develerin bağından (ikal) alınmadır. Bu şekilde deve çıkıp dolaşsa da yine
yerine döner. Akıl da aynı şekilde sahibini bağlı tutar."
Amir b. Abdillah b. Kays
der ki: "Şayet amelin, seni ilgilendirmeyen şeylere bulaşmana engel
oluyorsa sen akıllı birisindir."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'l-Akli ve-fadlihi (s. 17).
4373- Ma'mer der ki:
Zühri'nin: "Allah'a ilimden daha güzel bir şeyle ibadet
edilememiştir" dediğini işittim.
Abdurrezzak ekledi:
Eyyub de: "Dinde akıl çok güzel bir şeydir" demiştir.
Tahric: İbn Abdilber,
Camiu Beyani'l-İlm (1/24, SI), Ebu. Nuaym, Hilye (3/365), Abdurrezzak, Musannef
11/256 (20479) ve Hatib, el-Fakih ve'l-Mütefakkih (1/23).
4374- Ahmed b. Kays der
ki: ''Akıl en hayırlı arkadaştır. Edeb en hayırlı mirastır. Hidayete uygunluk
ise en hayırlı binektir.''
4375- İyas b. Seleme der
ki: Ebu Rifa'a Ahmed b. Muhammed, Cafer b. Yahya el-Bermeki'ye şöyle bir mektup
yazdı: "Bil ki akıl sağlığı ve insanlar içinde hayırla yad edilmesi, kişi
için en büyük saadettir. Kişi akıl ve böylesi bir hayırla övünülecek bir konuma
ulaşabilir. Ancak böylesi kişilerin insanlar içinde şanı ve zikri olur. Bundan
dolayı aklını faydalı olan şeylerde kullan ve doğru olan davranışlarda
bulun."
İsnadı zayıftır ve
tanımadığımız ravisi vardır.
4376- Cerir der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım' Dünyada beni
işitmemden, görmemden ve aklımdan faydalandır" diye dua ederdi.
İsnadı zayıftır. Başka
bir kanalla da rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır.
4377- Hz. Aişe
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yatağına girdiği zaman:
"Allahım' Beni işitmemden, görmemden ve aklımdan faydalandır ve bu faydayı
(ölene dek) benden ayırma. Bana zulmedene karşı yardımcı ol ve intikamımı ondan
sen aL. Allahım! Borç altında ezilmekten ve açlıktan sana sığınırım. Zira
bunlar varken uyumak en kötü uykulardandır" der ve öyle uyurdu.
HAklımdan" lafzıyla
rivayeti garibtir. Ebu'l-Mikdam bunu rivayette tek kalmıştır ve güçlü biri
değildir. Doğrusunu Allah bilir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/518 (3480).
4378- Muhammed b. İsmail
der ki: Mansur b. el-Mu'temir'in yanında otururduk. Mansur kalkmak isteyip de elinden
destek aldığı zaman: "Allahım! İşlerimizi doğru yoldan ayırma! Takvayı
bize azık, cenneti meskenimiz kıL. Bize rızanı kazandıracak bir rızık,
yasaklarından uzaklaştıracak bir vera, insanlarla geçinebileceğimiz bir ahlak
ve bize fayda verecek bir akıl ihsan et" derdi. "Bize faydası
dokunacak bir akıl" dediği zaman da beni bir gülme tutardı. O da: "Ey
İbn Ebi İsmail! Neden gülüyorsun? İnsanda akıl varsa yanında bir şeyler
olabilir. Aklı yoksa da yanında hiçbir şey yok demektir" derdi.
Ravileri güvenilirdir.
Halimi der ki: ''Yüce
Allah'ın nimetlerinin en büyük faydası da bu nimetleri verene delalet
etmeleridir. Bu nimetlerde Allah'a, kudretine, ilmine, hikmetine ve
vahdaniyetine işaretler vardır. Yüce Allah Kitab'ında birçok ayette buna işaret
etmiştir. Annemizin karnından hiçbir şey bilmez bir şekilde çıktıktan sonra
Yüce Allah bizlere kulak, göz ve kalp ihsan etmiştir ... "- i Halimi,
el-Minhac (2/547-549).
Halimi bu yönde gelen
ayetleri zikrettikten sonra şöyle der: "Başka bir ayette Yüce Allah: "Kesin
olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler
vardır. Hata görmüyor musunuz?"[Zariyat 20,21] buyurmuştur. Bundan kasıt
nefislerde sonradan olan (hades) şeylere işaretlerin bulunduğudur. Bunlar
insanlarda görülen ve değişiklik gösteren olmazsa olmaz durumlardır. Sonradan
meydana gelmiş bu şeylerin oluşu bir zorunluluksa bunların bilinmesi de
gerekmektedir. Sonradan meydana gelen bir şeyi de meydana getiren (hadis)
birinin olması gerekir.
Ayetin anlamı konusunda
şöyle de denilmiştir: "Yokken sonradan var edildiğinizi kendi
nefislerinizden biliyorsunuz. Kişi kendisini yaratanın bizzat kendisi ya da
anne babası veya başkaları olduğunu düşünebilir. Kişi bizzat kendi kendinin
yaratanı olamaz. Zira yaratıldıktan sonra gücü kuvveti yerine gelip aklı da
kemale erdiği zaman kendisinde eksik bulunan bir uzvu da tamamlamak istese bunu
yapabilmelidir. Oysa kişi bunu yapmaktan acizdir. Gücü ve aklı yerindeyken
böylesi bir şeyi yapamıyorsa ölü hükmünde olan bir nutfe iken kendini halden hale
geçirme konusunda daha fazla aciz olduğunu da bilmelidir. Aynı şekilde kişi var
olduktan sonra dahi zayıf olsa kendi kendine bazı şeyleri yapmaktan aciz
kalıyorsa henüz yokken bu tür şeyleri yapması konusunda daha fazla aciz
olduğunu da bilmelidir.
Anne babası da onu
yaratmış olamazlar. Çünkü acizlik konusunda anne babası da kendisiyle aynı
durumdadır. şayet kişinin kendi kendini yaratması veya anne babası tarafından
yaratılması imkansız ise o zaman kendisinden veya anne babasından başka bunu
bir yapanın bulunması gerekmektedir. "Hala görmüyor musunuz?"[Zariyat
21] ifadesiyle de bunu yapanın Yüce Allah olduğuna işaret edilmektedir. Bundan
dolayı nefislerde bulunan ve kişiyi doğruya yönlendirecek şeyleri düşünüp
anlamak, doğru yolu takip edip inkara düşmemek gerekmektedir." şayet bunu
yapanın insanın kendi tabiatı (tab') olduğu söylenecek olursa o zaman:
"insan tabiatı dediğiniz bu şey nedir?" diye sormalıyız. Zira bu
ismin kendisi bile kendisini yapan başka bir şeyin bulunduğunu göstermektedir.
Çünkü onu yapan tabi' varsa tab'dan bahsedilebilir. Vuran varsa vurmaktan
bahsedileceği gibi tab' demek için onu tab' eden başka bir şeyin bulunması
gerekmektedir. Ölenin öldüreni, kesilenin keseni, olanın olduranı olduğu gibi
tabiat'ın da onu tab' edeni bulunmalıdır. Zira her bir meful onu yapan bir
faili zorunlu kılar.
Bu tabiat'ın özel bir
güç olduğunu söyleyip özelliklerini anlatsalar dahi onlara şunu deriz:
"Güç ve kuvvet denilen şey araz olan bir şeydir ve baki değildir.
Dolayısıyla renk nasıl bedeni bir araya getiremiyorsa, ses veya tat nasıl
bedeni bir araya getiremiyorsa insan tabiatı denen bu kuvvetin de bedeni bir
araya getirmesi imkansızdır. insanın yaratılması özenle ve akıllıca yapılan bir
fiildir ve bu ancak bilgili ve bilge biri tarafından gerçekleştirilebilir. Oysa
bahsedilen kuvvetin canlılık, kudret, ilim ve hikmet gibi vasıfları yoktur.
Böylesi bir durumda yaratılma işi nasıl onun tarafından gerçekleştirilmiş
olabilir?
Her ne kadar bu
vasıfları bahsettikleri tabiat için kullansalar da bununla aslında her şeyi
yaratan Allah'ı göstermiş olmaktadırlar. Bizzat O'nun ismini anmayarak ve başka
isimler vererek Allah'ın var olmadığını ispata çalışıyorlarsa da aslında O'nun
varlığını ispat etmiş oluyorlar. Cehaletin kişiyi götüreceği yer işte budur. Bu
durumda onlara Yüce Allah'ın buyurduğu gibi "Hala görmeyecek
misiniz?"[Kasas 72] denmelidir. Yani savunduğunuz şeyin yanlış ve bozuk
olduğunu anlayacak, bu görüşü bırakıp görünüşle de uygun olan doğruya dönecek
akıldan yoksun musunuz? Muvaffakiyet Allah'tandır.
Yüce Allah, Kitab'ında
insanlara verdiği nimetlerden bahsetmiş, bu nimetlerin tümünü veya bir kısmını
ellerinden alması durumunda bunları O'ndan başka hiç kimsenin geri
getiremeyeceğini belirtmiştir. Bu ayetlerde Allah'a şirk koşmamanın gerekliliğine
işaret edilmiştir. Muvaffakiyet Allah'tandır." - Halimi, el-Minhac
(2/547-549).
4379- Malik el-Cuşemi
der ki: "Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldim ...
" Ravi söz konusu hadisi tüm uzunluğuyla zikrettikten sonra sonunda şöyle
der: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Biri, sana ihanet eden, yalan
söyleyen, diğeri de sana ihanet etmeyen ve doğruyu söyleyen iki kölen olsa
hangisini daha çok severdin?" diye sorunca: "Bana ihanet etmeyen ve
doğruyu söyleyen köleyi" dedim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Siz Rabbinizin kulları için de aynı durum
geçerlidir" buyurdu."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (4/136-137), Taberani, M. el-Kebir 19/282-283 (622)
ve Humeydi,Müsned 2/390-392 (883) Bak: Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (4/317).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
Dünyada Allah'ın
Bahşettiği Uyku Nimeti ve Adabı