Abid ile Nar Ağacı Hadisi |
4300- Cabir b. Abdillah
anlatıyor: Bir defasında Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem} yanımıza
çıktı ve şöyle buyurdu: "Az önce dostum Cebrail yanımdan çıktı. içerdeyken
bana şöyle dedi: Ey Muhammed! Beni hakla gönderene yemin olsun ki Allah'ın
kullarından bir kul denizin ortasında, genişliği de yüksekliği de otuz arşm
olan bir dağın başında Allah'a beş yüz yıl boyunca ibadet etti. Dağın dört bir
tarafı da dört bin fersaha kadar denizle çevriliydi. Yüce Allah ona dağın
başından bir parmak kalınlığında akıp dağın eteklerinde biriken bir tatlı su
kaynağı çıkardı. Bir de bu suyun kenarında yiyecek olarak ona her gece bir tane
nar veren bir nar ağacı bitirdi.
Akşam olunca dağın
başından inip abdestini alıyor, ağaçta biten narı toplayıp yiyordu. Sonra da
namazına duruyordu. Eceli yaklaştığı zaman da Rabbinden secdedeyken canını
almasını, secdede iken tekrar diriltilene kadar da toprak tarafından olsun
başka bir şey tarafından olsun bedeninin bozulmamasını diledi. Yüce Allah da
adamın bu isteğini kabul etti. Semaya inip çıkarken bu adamın yanına uğruyoruz.
ilm-i ezelde onun
hakkında da şunları biliyoruz: Kıyamet gününde diriltilip Yüce Allah'ın
huzurunda durunca, Allah: ''Kulumu rahmetimle cennete sokun'' buyurur. Ancak
kendisi: ''Rabbim' Amelimle girmek isterim'' der. Yüce Allah bir daha: ''Kulumu
rahmetimle cennete sokun" buyurunca, kendisi: ''Aksine amelimle girmek
isterim'' der. Bunun üzerine Yüce Allah meleklere: ''O zaman ona verdiğim
nimetlerle amelini karşılaştırın'' buyurur. Melekler karşılaştırınca sadece ona
verdiği görme nimetinin onun beş yüz yıllık ibadetine karşılık geldiğini.
bedeninin geri kalan kısmının ise amelde karşılıksız kaldığını görürler. Bunun
üzerine Yüce Allah: ''Kulumu cehenneme sokun!'' buyurur.
Cehenneme doğru
sürüklenirken: ''Rabbim' Beni rahmetinle cennete sok!'' diye seslenir. Bunun
üzerine Yüce Allah: ''Geri getirin''' buyurur. Geri getirip tekrar Allah'ın
huzurunda durdurulur. Allah: ''Ey kulum' Hiçbir şeyken seni yaratan kimdU''
diye sorunca, adam: ''Rabbim! Sensin!'' der. Allah: ''Yaratılmanın sebebi sen misin,
yoksa rahmetim mU'' diye sorunca, adam: ''Tabi ki rahmetin'' der. Allah: ''Beş
yüz sene boyunca bana ibadet edebilme gücünü sana kim verdU'' diye sorunca,
adam: ''Sen''' der. Allah: ''Denizin ortasındaki adaya seni yerleştiren, tuzlu
suyun içinden sana tatlı suyu çıkaran, senede bir defa meyve vermesi gereken
nar ağacından her gece sana bir nar veren, secdede iken canının alınmasını
istediğinde bu isteğini yerine getiren kimdi?'' diye sorunca, adam: ''Rabbim!
Sensin!'' der.
Bunun üzerine Yüce
Allah: ''Bütün bunları rahmetimle yaptım. Seni de rahmetimle cennete sokacağım.
Kulumu rahmetimle cennete sokun! Ey kulum! Bana çok güzel bir şekilde kulluk
ettin!'' buyurur ve onu cennete sokar. Ey Muhammed! Bil ki her şey Allah'In
rahmetiyledir. ''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Hakim, Müstedrek (4/250-251), Zehebi, el-Mizan (2/227-228), İbn
Hacer, el-Lisan (3/108-109) ve Ukayli, ed-Du'afa (2/144-145).
4301- Katade der ki:
"Sayılarının çokluğuna rağmen gerçek müslümanlar azdır. Allah'a yönelik
hüsnü zan içinde olun. İhtiyaçlarınızı ondan isteyin. Rahmetine de
amellerinizden daha fazla güvenin. Zira kurtulan ancak Allah'ın rahmetiyle
kurtulacak, helak olan da amelleriyle helak olacaktır."
İsnadı hasendir.
4302- Vehb b. Münebbih
der ki: Bir ab id, Allah'a elli yıl boyunca ibadet etti. Allah adama:
"Seni bağışladım" diye vahyedince, ab id: "Ey Rabbim! Ben günah
işlemedim ki beni bağışlayasın" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah'ın emriyle
abidin boyun damarlarından biri çarpmaya başladı. Damar çarpıntısıyla adam
uyuyamadı, namaz da kılamadı. Damarın çarpıntısı durunca da uyudu. O gecenin
meleği yanına gelince abid gece vakti çektiği sıkıntıdan yana ona yakınıp:
"Damarın bana verdiği sıkıntıdan bir şey yapamadım" dedi. Melek de: "Rabbin:
''Elli yıllık ibadetin ancak o damarın çarpıntısının durmasına denktir''
diyor" dedi.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (145), Ebu Nuaym, Hilye (4/68) ve Suyuti, ed-Dürrü'lMensur
(5/45).
4303- Haşim oğullarının
azatlısı Ebu Eyyub el-Kureşi der ki: Hz. Davud: "Rabbim! Bana verdiğin en
basit nimet nedir?" diye sorunca, Yüce Allah ona: "Ey Davud! Nefes
alıp ver" diye vahyetti. Hz. Davud nefes alıp verince, Yüce Allah:
"İşte sana verdiğim en basit nimet budur" buyurdu.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (146) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/44).
4304- Muhammed b. Salih
der ki: Alimlerden biri "Allah'ın nimetini saymaya kalksanız onu
sayamazsınız''[Nahl 18] ayetini okuduğu zaman şöyle derdi: "Kula, Allah'ı
hakkıyla idrak edemeyeceği ilmini verdiği gibi nimetlerini de saymaktan aciz
olduğu ilmini veren Allah'ı bütün eksikliklerden tenzih ederim. Allah,
alimlerin kendisini hakkıyla idrak edemeyeceklerini bilmelerini imandan saydığı
gibi, nimetlerini saymaktan aciz olduklarını bilmelerini de bu nimetlere karşı
şükür olarak kabul etmiştir. Zira Allah kullarının kendilerini aşan şeyleri
idrak edemeyeceklerini bilmektedir."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (198) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (S /44).
4305- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ameliyle kurtulabilecek hiç
kimse yoktur" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Sen de mi?" diye
sorduklarında: "Yüce Allah bana merhamet etmedikten sonra ben de'"
karşılığını verdi.
Müslim, Sahih'de Züheyr
kanalıyla Cerir'den rivayet etti.
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. - Müslim, sıfatu'l-münafikin (74).
4306- Ali b. Muhammed
el-Mervezi der ki: Ebu Abdillah el-Kerki bana şöyle bir beyit okudu: "Kişi
hastalandığı zaman malını ve çocuklarını düşünemez."
Ebu Zekeriya b. Ebi
İshak, Ebu'l-Kasım Abdullah b. Muhammed el-Fakih'ten, o da şairlerden birinden
şu şiiri nakleder: "Mal biriktirmek hoşuma gitse de Asla sağlığımın yerini
tutamaz
Mal güzeldir ve çocuk da
değerini arttırır
Ancak hastalık sana malı
da çocuğu da unutturur."
Kerki'nin de sözünde mal
ve çocuk sevgisi işlenmiştir.
İsnadı zayıftır.
4307- Ebu Derda der ki:
"Zenginlik beden sağlığındadır."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (101).
4308- Said b. Ebi Arube
bildiriyor: Katade ile Hasan, "İnsan gerçekten Rabbine karşı pek
nankördür"[Adiyat 6] ayetini açıklarken: "Bundan kasıt, nimete karşı
nankör olmasıdır" demişlerdir.
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (8/306).
Ebu Nasr (Abdulvehhab)
der ki: Kelbi'nin "İnsan gerçekten Rabbine karşı pek
nankördür"[Adiyat 6] ayetini açıklarken şöyle dediğini işittim:
"Kenud, bir şey vereceği zaman cimri davranan kişidir. Bu kişi bineğinin
arkasına kimseyi almaz. Kölesini aç bırakır. Yemeğini başkalarıyla paylaşmayıp
tek başına yer. Yakınlarından ihtiyaç sahiplerinden yardımlarını esirger. Kişi
bu özellikleri üzerinde taşıdığı zaman ancak kenud birisi sayılır."
4309- Şuayb b. el-Habhab
bildiriyor: Hasan b. el-Hasan, "İnsan gerçekten Rabbine karşı pek
nankördür''[Adiyat 6] ayetini açıklarken: "Başına gelen musibetleri sayıp
durur da nimetleri unutur" demiştir.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (62) ve İbn Cerir, Tefsir (30/278) Bak: Suyutil Dürrü'l-Mensur
(8/306).
4308- Said b. Ebi Arube
bildiriyor: Katade ile Hasan, ''İnsan gerçekten Rabbine karşı pek
nankördür"[Adiyat 6] ayetini açıklarken: "Bundan kasıt, nimete karşı
nankör olmasıdır" demişlerdir.
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (8/306).
Ebu Nasr (Abdulvehhab)
der ki: Kelbi'nin ''İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür"[Adiyat 6]
ayetini açıklarken şöyle dediğini işittim: "Kenud, bir şey vereceği zaman
cimri davranan kişidir. Bu kişi bineğinin arkasına kimseyi almaz. Kölesini aç
bırakır. Yemeğini başkalarıyla paylaşmayıp tek başına yer. Yakınlarından
ihtiyaç sahiplerinden yardımlarını esirger. Kişi bu özellikleri üzerinde
taşıdığı zaman ancak kenud birisi sayılır."
4309- Şuayb b. el-Habhab
bildiriyor: Hasan b. el-Hasan, ''İnsan gerçekten Rabbine karşı pek
nankördür"[Adiyat 6] ayetini açıklarken: "Başına gelen musibetleri
sayıp durur da nimetleri unutur" demiştir.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (62) ve İbn Cerir, Tefsir (30/278) Bak: Suyuti, edDürrü'l-Mensur
(8/306).
4310- Abdullah der ki:
Mahmud el-Varrak bu yönde bana şöyle bir şiir okudu:
"Ey işlerinde
zalimce davranan kişi
Dil ki zulüm geri
dönecektir sahibine
Nereye kadar ve ne
zamana dek
Delalardan yakınıp
unutacaksın nimetleri."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (63).
4311 - Osman b. Cafer
der ki: Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et- Taberi
bize şöyle bir şiir
okudu:
"İki huy var ki hiç
beğenmem
Zenginin şımarmasıdır
biri, diğeri fakirin zilleti
Zengin olursan azıp
şımarma
fakir düşersen de esef
et zamana."
Beyhaki der ki:
"Şükür secdesi konusunda gelen rivayetleri es-Sünenu'l-Kübra'da zikrettik.
Bu rivayetler de bize nimet verene şükretmenin gerekliliğini göstermektedir.
Muvaffakiyet Allah'tandır." - Beyhaki, es-Sünenü'l-Kübra (2/369-370).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın:
Yüce Allah'ın İhsan
Ettiği En Büyük Nimet Olan Aklın Fazileti