ŞUABU’L-İMAN

33.ŞUBE: Allah'ın Nimetleri ve Bu Nimetlere Şükür

 

Allah'ın Nimetleri ve Bu Nimetlere Şükür

 

Yüce Allah: "Ey insanlar! Sizi ve sizden Öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah'a karşı gelmekten sakınasınız. O, yeri sizin için dÖşek, göğü de bina yapan, gökten su indiriP onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah'a ortaklar koşmayın"[Bakara 21,22] buyurup kullarına ihsan ettiği nimetleri dile getirmiş, buna karşılık da onları kendisine ibadet edilmesi ve gereken saygının gösterilmesi yönünde uyarmıştır.

 

Halimi der ki: "Ayete iki şekilde anlam verebiliriz. Birincisi ''O'na ibadet edin ve ibadetinden gafil olmayın. Zira sizi yarattığı, size rızıklar ve nimetler verdiği için kendisine ibadet etmenizi hak ediyor'' şeklindedir.'' - Halimi, el-Minhac (2/519).

 

 

Beyhaki der ki: "Yüce Allah kendisine ibadet etmenizi em rettiği için bu ibadet artık size farz olmuştur."

 

Halimi şöyle devam eder: "Diğeri de ''Sadece Allah'a ibadet edin. Zira sizi ve sizden öncekileri yaratan kendisidir. Yaratma işi başkasının değil, sadece kendisinin işidir. Bundan dolayı O'na ortaklar koşmadan ibadetinizi sadece O'na yapın ve kendiniz için O'nun ismini kullanmayın. Zira O'ndan başka ilah yoktur'' şeklindedir. Sonrasında Yüce Allah insanlara önce kendisine saygıyı, sonra da onları ihsan ettiği için kendisine şükrü gerektiten nimetleri saymıştır.''- Halimi, el-Min hac (2/519).

 

Beyhaki der ki: Burada Halimi'nin "gerektiren" ifadesinden kastı, onlar vasıtasıyla saygıyı ve şükrü gerektirendir. Daha sonra da bu gereklilik emre dönüşmüştür. Zira Halimi bu sözünü zikredilen ayetlere dayandırmıştır.

 

Ancak "Bunlardan dolayı emriyle önce kendisine saygıyı, sonra da onları ihsan ettiği için kendisine şükrü gerektiren nimetleri saymıştır" ifadesini kullansaydı daha uygun olurdu.

Halimi şöyle devam eder: "Yüce Allah yine: ''Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin''[Bakara 21] buyurmuş ve nimetlerinden ilk olarak onları yaratma nimetini zikretmiştir. Allah en doğrusunu bilir bu da önce canlılık, ardından aklı ile gerçekleşen yaratmaya işarettir. Zira aklı olan canlı hem kendini, hem de başkalarını bilir. Kendisini yaratanı ve bir şeyi zıddıyla birlikte bilir.''- Halimi, el-Minhac (2/519).

 

Beyhaki der ki: "Tabi ki bu da, muvaffakiyetin yardımıyla olur."

 

Halimi şöyle devam eder: "Sonrasında diğer bir nimet, zorunlu duyulardan olan beş duyumuzdur. Bunlar da sesleri idrak edebildiğimiz işitme duyusu, renkleri idrak edebildiğimiz görme duyusu, kokuları idrak edebildiğimiz koklama duyusu, bir şeyin sert veya yumuşaklığını idrak edebildiğimiz dokunma duyusu ve bir şeyin acı, ekşi veya tatlığını idrak edebildiğimiz tatma duyusudur. Yüce Allah bu tür nimetleri başka ayetlerde de zikretmiştir.

 

Örneğin: "De ki: O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!''[Mülk 23] buyurmuştur. Yine: "Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi''[Nahl 78] buyurmuştur. Yani bu tür nimetleri bize kendisine şükretmemiz için verdiğini belirtmiştir. Burada şükürden kasıt da sayılan bu nimetleri özellikle Allah'a itaat yolunda kullanmak, O'na isyan için kullanmamaktır."- Halimi, el-Minhac (2/519).

 

Beyhaki der ki: insanoğlunun her bir organında da öylesi nimetler vardır ki, Allah'ın muvaffakiyeti olmadan kişi bunların şükrünü eda edemez. Kişinin, bunların Yüce Allah tarafından kendisine verildiğini bilmesi ve Allah'a isyan değil, itaat için kullanması bunlara şükür babındandır. Muvaffakiyet Allah'tandır.

 

Yüce Allah insanı sağlam bir şekilde, hayvanların tersine düzgün ve dik durabilecek şekilde yaratmıştır. Bu konuda: "Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık"[Tin 4] buyurmuştur. Düzgün ve dik durabilecek şekilde olması da baş ve yüz kısmının en üstte duracak şekilde olmasıdır.

 

Yine: "Andolsun, biz insanoğlunu üstün kıldık"[İsra 70] buyurmuştur. insanın yemeğini yerden ağzıyla almaya muhtaç etmeden eliyle yemesinin sağlanması bu üstünlüklerinden biri olarak sayılmıştır.

 

Sonra Yüce Allah insanlara dil ve yazı (kalem) ile ifade (beyan) yetisi gibi bir nimeti verdiğini zikreder ve: "Rahman Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti"[Rahman 1-4] buyurur. Yine bu yönde: "Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir''[Alak 3-5] buyurur.

 

Sonrasında Halimi verilen bu yetiler ile bu duyuların vahyi idrak etme ile Allah'ı zikretmeyi kolaylaştırmasını açıklayıp şöyle der: "Yüce Allah'ın insanları yaratırken verdiği nimetlerinden biri de bedenlerini hayvanlar, yırtıcılar ve kuşların bedenlerini örtüp koruyan kıl ve tüylerden arındırması, el ve ayaklarını pençe şekilde yapmamasıdır."- Halimi, el-Minhac (2/520-523).

 

 

Beyhaki der ki: "Yüce Allah'ın insanlara ve hayvanlara olan nimetlerinden biri de yemeği sindirmelerini, artıklarını da boşaltmalarını sağlamış olmasıdır."

 

Sonrasında Halimi şöyle der: "Yüce Allah'ın insanlara bir nimeti de sıkıntı ve yorgunluklardan kurtaracak, rahatlatıp dinlendirecek şekilde onlara

uykuyu bahşetmesidir. Bu konuda: "Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık"[Nebe 9] buyurmuştur. Bundan kasıt bedenlerin dinlenmesidir. Uyku da hoş görülen ve teşvik edilen uyku çeşidi ile kötü görülen ve uzak durulması gereken uyku çeşidi olmak üzere ikiye ayrılmıştır ... ''- Halimi, el-Min hac (523-546).

 

Beyhaki der ki: es-Sünenü'l-Kübra'da bu yönde gelen rivayetlerden bazılarını zikretmiştim, bu bölümün sonlarına doğru da buna delalet eden rivayetlerden bazılarını zikredeceğim.

Sonrasında Halimi, rüyalarının irşat ve öğretmedeki etkisinden bahseder.

Sonra Yüce Allah'ın insanlara zanaat ve meslekleri öğretmesi nimetini, bunları onların faydası ve kazancına vesile kılmasını, herkesin aynı mesleği icra etmesi durumunda ibadete engel olacağı için meslekleri insanlar arasında dağıtmasını zikreder. Bu şekilde biri ekin eker, diğeri ekin hasadıyla uğraşır, diğeri ip eğirir, diğeri dokumacılık yapar, diğeri ticaretle uğraşır, diğeri para basma işini yapar. Bu şekilde herkes ayrı bir iş yaptığı zaman kendi işinde başarılı ve işinin ehli olur. Yüce Allah bu yönde: "Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık"[Zuhruf 32] buyurmuştur.

 

Sonrasında Halimi, Yüce Allah'ın gökte ve yerde mahlukata ve insanlara yönelik yarattığı faydalı şeyleri zikreder ve bunlardan her birinin faydasını sıralar. Sonra Yüce Allah'ın, insanlara bilmediklerini öğretmek için elçiler gönderme nimetini ve diğer ümmeti er içinde bu ümmetin diğerlerinden üstün kılınmasını dile getirir. Bu konularda daha fazla malumat sahibi olmak isteyenler Halimi'nin söz konusu eserine bakabilirler. - Halimi, el-Minhac (2/526-540).

 

Şükredecek olan kişinin ilk önce yapması gereken şey Allah'ın nimetleri üzerinde düşünmektir. Yüce Allah Kitab'ında: ''Ey kavmim! Allah'ın size olan nimetini düşünün"[Maide 20] buyurur. Nimeti düşünmek de ancak bu nimetlere şükretmek ve daha fazlasını istemek için olur. Sonrasında Yüce Allah: ''Bana şükredin, sakın nankörlük etmeyin"[Bakara 152] buyurarak şükretmeyi emretmiştir. Yine: ''Ey Davud ailesi şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır''[Sebe 13] buyurmuştur ki bu manada Kur'an'da pek çok ayet vardır.

 

Kişi nimet üzerinde düşündüğü zaman buna şükrü birkaç yönden olur. Biri, Yüce Allah'ın bolca ve en güzel şekliyle nimet verdiğine, bunların yıldızlardan değil de Allah'tan olduğuna, ne kadar çabalasak da bunların şükrünü eda edemeyeceğimize ve bu nimetlerin değerini hakkıyla bilemeyeceğimize inanmaktır.

 

Diğeri, bu nimetlere karşılık Yüce Allah', övüp O'na hamd etmek, kalpte ve dilde bu nimetlerin gerektirdiği hakları kabul etmek ve imanda olduğu gibi buna hem itikad edip hem de ikrar etmektir. Diğeri, Yüce Allah'ın emrettiği şeyleri yerine getirmeye, yasakladığı şeylerden uzak durmaya çalışmaktır. Zira Yüce Allah'ı tazim etmek bunu gerektirir ki O'na itaat etmekten daha büyük bir tazim de olamaz.

 

Diğeri, kişinin her halinde bu nimetlerin elden gitmesine yönelik endişe taşıması, bunlardan ayrılacak olmanın üzüntüsünü duyması, böylesi bir şeyden Allah'a sığınarak bu nimetlerin gitmemesi ve devamlılığı için Allah'a yalvarıp yakarmasıdır.

 

Diğeri, kişinin Yüce Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden infak etmesi, ihtiyaç sahiplerini gözetmesi, mescid ve köprü gibi yapıları imar etmesi, hayır olan her bir alanda bulunup ardında güzel eserler bırakmasıdır. Kişinin yanında fazladan mal varsa diğerlerine karşı malının çokluğuyla övünme düşüncesi taşımadan sadece Allah'ın kendisine bahşettiği nimetleri gizlemeyip göstermek için iki tür yemek yemesi, iki parça giysi giymesi, iki hizmetçi edinmesi, iki binek kullanması, odalık olarak iki cariye alması gibi kendine ihtiyacından fazla harcama yapmasında bir sakınca olmaz. Ancak böylesi bir nimeti başkalarıyla paylaşarak göstermesi daha güzel olur.

 

Bir diğeri de kişinin Yüce Allah'ın kendisine ihsan ettiği nimetlerle övünmemesi, büyüklenmemesi, israfa ve lükse kaçarak kibre kapılmamasıdır. Zira Yüce Allah: "Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez"[Lokman 18] buyurur.

 

 

 

4056- Esved b. Seri' der ki: "Ey Allah'ın Resulül Allah'ı bir sözle övdüm, seni de başka bir sözle övdüm" dediğimde: "Söyle bakalım' Ama ilk önce Allah'ı övmeyle başla" buyurdu,

Ali b. Zeyd b, Cud'an bu şekilde rivayet etmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (5/1844), Ahmed, Müsned (3/435-436, 4/24) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/46).

 

 

 

4057- Hasan bildiriyor: Esved b. Seri', Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Rabbimi bazı sözlerle övdüm" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Rabbin övülmeyi sever" buyurdu, ancak bu sözleri söylemesini ondan istemedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır. Taberani, M. el-Kebir 1/282-283 (820,821,822,823,824,825), Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (859, 861, 868) ve Ahmed, Müsned (3/435).

 

 

 

4058- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "ihtiyatlı hareket etmek (teenni) Allah 'tan, acelecilik ise şeytandandır. Allah 'tan daha fazla da mazur gören yoktur. Yine Allah için övülmekten daha iyi bir şey yoktur. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. Ebu Ya'la, Müsned 7/247-248 (4256) ve Beyhaki, Sünen (10/104).

 

 

 

4059- İbn Gannam'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim sabahladığı zaman: ''Allahım' Benimle birlikte sabahı bulan bütün nimetler ve mahlukatlar sadece ve bir tek sendendir ve senin ihsanınladır. Senin hiçbir ortağın yoktur. Hamd ve şükür ancak sanadır'' derse o günün şükrünü ifa etmiş olur. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Davud 5/314 (5073).

 

 

 

4060- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resululları (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kul, Yüce Allah tarafından kendisine verilen aile, mal veya çocuk gibi nimetler konusunda: ''Allah'ın dilediği olur. Allah'a dayanmayan hiçbir güç yoktur'' dediği zaman ölüm dışında bu nimetin başına herhangi bir felaket gelmez. ''

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Beyhaki, el-Esmau ve's-Sifat (s. 207), İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (1), İbnu's-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (359), Taberani, M. es-Sağir (ı/212) ve Hatib, Tarih (3/198-199).

 

 

Bu manada Ebu Bekr el-Hüzeli'nin Sumame'den, onun da Enes'ten bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi beğendiği bir şey gördüğü zaman ''Maşaallah la kuvvete illa billah (=Allah'ın dilediği olur. Allah'a dayanmayan hiçbir güç yoktur)'' derse ona bir zararı dokunmamış olur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbnu's-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (207) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 3/544 (5696).

 

 

 

4061 - Cabir b. Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "En üstün dua La ilahe illallah'tır. En üstün zikir de Elhamdulillah'tır. ''

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Mace 2/1249 (3800).

 

Ebu Abdillah'ın rivayeti ise şöyledir: "Talha b. Hiraş'tan duyduğuma göre Cabir b. Abdillah'ın: ''En üstün zikir La ilahe illallah'tır. En üstün dua da ElhamduliUih'tır'' dediğini işitmiştir."

Yahya b. Habib de bunu Musa b. İbrahim'den bu lafızIa rivayet etmıştır. - Tirmizi 5/462 (3383).

 

 

 

4062- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a hamd ile başlamayan her önemli iş eksik (bereketsiz) kalacaktır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 1/610 (1894) ve Ebu Davud 5/172 (4840).

 

 

 

4063- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Cennete girmeleri için ilk çağrılacak kişiler, iyi günde, kötü günde Allah'a hamd eden kişiler olacaktır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. Hakim, Müstedrek (1/502), Beyhaki, Adab (s. 384-385) ve Bağavi, Şerhü's-Sünne 5/49-50 (1270).

 

 

 

4064- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir; ancak "Allah'a çokça hamd edenler (el-Hamidun) iyi günde kötü günde Allah'a hamd eden kişilerdir" ibaresi geçmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 12/19 (12345), Ebu Nuaym, Hilye (5/69) ve Beyhaki, Adab (1033).

 

 

 

4065- Hz. Aişe der ki: ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iyi bir haber aldığı zaman "iyi şeylerin, nimetiyle tamama erdiği Allah'a hamdolsun" derdi. Kötü bir haber aldığı zaman da "Her halimiz için Allah'a hamdolsun" derdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Mace 2/1250 (3803) .

 

 

 

4066- Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi: "Allahım' Öğrettiğin ilmi bana faydalı kıl. Faydama olacak ilmi öğret ve ilmimi arttır. Her halim için sana hamdolsun. Rabbim! Cehenneme götürecek tavırlardan sana sığınırım.''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 5/578 (3599) ve İbn Mace, mukaddime (251) ile dua (3833).

 

 

 

4067- Ebu Hureyre der ki: Ensar'dan, Kuba ahalisinden bir adam Hz.

Peygamber'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemeğe davet edince biz de onunla birlikte gittik. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemeğini bitirdiği zaman ellerini yıkadı ve şöyle dua etti: "Yedirdiği halde yedirilmeyen. lütfedip bizi hidayete erdiren. bizi yedirip içiren. en güzel belalarla imtihan eden Allah'a hamdolsun! Hiçbir zaman terk edilemeyecek olan. ama yine de verilenlerin karşılığı olamayan, her zaman kendisine muhtaç olunacak hamdler Yüce Allah'a mahsustur. Çeşitli yiyecekleri yediren, çeşitli içecekleri içiren, çıplakları giydiren, dalalette olanlara yol gösteren. karanlıkları aydınlığa çeviren ve yaratıklarından çoğuna lütuflarda bulunan alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. Hamd alemlerin Rabbine mahsustur. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (15), Hakim, Müstedrek (1/546), Nesai, Amelü'I-Yevm ve'I-Leyle (301), İbnu's-Sünni, Amelü'l-Yevm ve'I-Leyle (487), İbn Hibban, Sahih (7/326), Ebu Nuaym, Hilye (2/242) ve Ebu'ş-Şeyh, Ahlakü'n-Nebiy (s. 235).

 

 

 

4068- Enes b. Malik bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyumak için yatağına girdiği zaman şöyle dua ederdi: "Bizi yedirip içiren, kimselere muhtaç etmeyen ve barındıran Yüce Allah'a hamdolsun. lira muhtaç ve barınaksız olan niceleri bulunmaktadır."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Müslim, zikr (64).

 

Beyhaki der ki: "Da'vat kitabında Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemek sonrası ve bir giysi giydikten sonra bundan başka dualarını da zikretmiştik."

 

 

 

4069- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah kula bir nimet verdiği zaman kul bu nimeti Allah katından bilirse o nimetin şükrünü eda etmiş olur. Yüce Allah bir kulun işlediği günaha pişman olduğunu bildiği zaman o kul henüz bağışlanma dilemeden onu bağışlar. Kişi dinarla satın aldığı bir giysiyi Allah'a hamd ederek giydiği zaman giysi henüz dizlerine ulaşmadan bağışlanır ...

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (47).

 

 

 

4070- Ebu'z-Zinad Abdullah b. Zekvan bir öncekinin aynısım giysi kısmını zikretmeden bildirmiştir.

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. - Hakim, Müstedrek (1/514).

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı Hz. Aişe'ye mevkuf olarak aktarılmıştır.

Aynısını Bezi' b. Hassan, Hişam kanalıyla babasından, o da Aişe'den, o da Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bildirmiştir. Bezi' de zayıf biridir.

 

 

 

4071- Ayınsını Ahmed b. Zeyd el-Pilistini, İbrahim b. Abdilhamid elVasiti kanalıyla Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Hz. Aişe'den şöyle bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah kula bir nimet verdiği zaman kul bu nimeti Allah katından bilirse henüz hamd etmeden o nimetin şükrünü eda etmiş kabul edilir'' buyurdu."

 

İsnadında bir sakınca yoktur.

 

 

 

4072- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Uyumak için yatağına girdiği zaman: ''Beni kimselere muhtaç etmeyen, beni barındıran Allah'a hamdolsun. Beni yedirip içiren Allah'a hamdolsun. Bana her türlü iyiliği bahşeden ve ziyadesiyle ikramlarda bulunan Allah'a hamdolsun'' diyen kişi, tüm mahlukatın hamdi ile Allah'a hamd etmiş olur. "

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbnu's-Sünni, Amelü'l- Yevm ve'l-Leyle (718).

 

 

 

4073- Rifa'a bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte akşam namazını kılarken aksırdım ve: "Rabbimin razı olacağı ve seveceği şekilde pek çok, en güzel, en bereketli ve ardı kesilmeyen hamdler Allah'ın olsun" dedim o Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince: "Namazdayken konuşan kimdi?" diye sordu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) "Namazda konuşan kimdi?" sözü üzerine onunla birlikte o namazı kılmak yerine tüm malımı kaybetmiş olmayı temenni ettim. Sonra: "Ey Allah'ın Resulü! Benim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne demiştin?" diye sorunca: "Rabbimin razı olacağı ve seveceği şekilde pek çok, en güzel ve en bereketli hamdler Allah'ın olsun, dedim" karşılığını verdim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki otuz küsur melek bu sözünü Allah'ın huzuruna çıkarmak için aralarında yaTıştılar" buyurdu.

 

Rifa'a'nın bu rivayetinde ilk sözde "ardı kesilmeyen" ifadesi yer alırken, tekrarında bu lafız zikredilmemiştir.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. Ebu Davud 1/489 (773), Tirmizi 2/254 (404) ve Nesai, iftitah (2/145).

 

 

 

4074- Ebu Eyyub el-Ensarı der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birinin: "Pek çok, en güzel, en bereketli hamdler Allah'ın olsun" dediğini işitince: "Bu sözü söyleyen kim?" diye sordu. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Karşılığını Allah'tan bekleyerek ben söyledim" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki on küsur meleğin, senin bu sözünü Allah'ın huzuruna çıkarmak için aralarında yarıştıklarını gördüm" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Taberani, M. el-Kebir 4/220-221 (4088).

 

 

 

4075- Huzeyfe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece vakti uyandığı zaman: "Öldürdükten sonra bizi tekrar dirilten Yüce Allah'a hamdolsun. Dönüşümüz yine O'na olacaktır" diye dua ederdi.

 

Buhari, Sahih'de Kabısa'dan rivayet etti.-  Buhari, da'vat (7/147,150) ile tevhid (8/169).

 

 

 

4076- Ebu Zer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyumak için yatağına girdiği zaman: "(Allahım!) Adınla yaşar ve adınla ölürüm" diye dua ederdi. Uyandığı zaman da: "Öldükten sonra bizi tekrar dirilten Yüce Allah'a hamdolsun. Dönüşümüz yine O'na olacaktır" diye dua ederdi.

Buhari, Sahih'de Abdan'dan "Bizi öldürdükten sonra" lafzıyla rivayet etti.- Buhari, da'vat (7/150) ile tevhid (8/169).

 

 

 

4077- Abdullah b. Ömer b. el-Hattab bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize şunu anlattı: "Allah'ın kullarından biri: ''Rabbim! Yüce zatma ve büyük hükümranlığına yakışır şekilde hamdler sana olsun'' deyince hafaza melekleri bu sözü nasıl kayda geçeceklerini bilemediler. Bunun üzerine Yüce Allah onlara: ''Onu kulumun söylediği gibi yazm. Huzuruma çıktığı zaman da mükafatını ben vereceğim'' buyurdu. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Mace 2/1249 (3801).

 

 

 

4078- Hüseyn b. Abdillah b. Dumayra, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Hz. Ali şöyle derdi: "Sabahladığı zaman: ''Bize akşamı en güzel şekilde bulduran Allah'a hamdolsun! Bize geceyi en güzel şekilde geçirten Allah'a hamdolsun! Bize sabahı en güzel şekilde bulduran Allah'a hamdolsun!'' diyen kişi gecesinin, uykusunun ve o gününün şükrünü eda etmiş olur."

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Suyuti, ed-Durru'l-Mensur (1/369).

 

 

 

4079- Hz. Ali bildiriyor: Cebrail, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına indi ve şöyle dedi: "Ey Muhammed! Günün gecesi veya gündüzünde Allah'a hakkıyla ibadet etmek istiyorsan: ''Allahım! Sana pek çok, ebediyetin gibi ebedi hamdler olsun. ilmin dahilinde olan, ancak sonu olmayan hamdler sana olsun. iraden dahilinde olan, ancak sonu olmayan hamdler sana olsun. Senin rızandan başka mükafatı olmayan hamdler sana olsun'' de ...

Beyhaki der ki: "Hadisi sadece bu şekilde yazdım. Ancak Hz. Ali ile kendisinden sonra gelenler arasında kopukluk vardır."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Münziri, et-Terğib (2/443).

 

 

 

4080- Hz. Ali der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakınlarından bir askeri birlik gönderdi ve: "Allahım! Eğer onları bana sağ salim döndürürsen sana hakkıyla şükretmek borcum olsun" dedi. Çok geçmeden sağ salim geri döndüklerinde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "nimetlerini bize bolca veren Allah'a hamdolsun" dedi. "Ey Allah'ın Resulü! ''Onları bana sağ salim geri döndürürsen sana hakkıyla şükretmek borcum olsun'' dememiş miydin?" dediğimde: "Bunu yapmadım mı ki (sanıyorsun) 7" karşılığını verdi.

Hakim der ki: "İsa b. Abdillah el-Alevi bunu rivayette tek kalmıştır." Beyhaki der ki: "Benzeri farklı bir isnadla rivayet edilmiştir."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/32-33).

 

 

 

4081- Sa'd b. İshak b. Ka'b b. Dere, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Ensar'dan bir birlik yolladı ve: "Allah onları sağ salim ve ganimet elde etmiş bir şekilde geri döndürürse, Allah'a şükretmek borcum olsun" dedi. Çok geçmeden sağ salim ve ganimet elde etmiş bir şekilde geri döndüklerinde, ashabdan bazıları: "Senin: ''Allah onları sağ salim ve ganimet elde etmiş bir şekilde geri döndürürse, Allah'a şükretmek borcum olsun'' dediğini duyduk" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Bunu yaptım. ''Allahım! Şükrü sana eder. ihsanlarından dolayı sana minnet duyarız'' dedim" karşılığını verdi.

 

Başka bir yolla Hafsa binti Sirin kanalıyla Ömer b. el-Hattab'dan rivayet edilmiştir. Bu rivayet Ahmed b. Ubeyd'in Müsned'inde zikredilmiştir.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (104) ve Taberani, M. el-Kebir 19/144145 (316) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/33).

 

 

 

4082- Cafer b. Muhammed der ki: Dedem (Zeynelabidin) katırını kaybedince: "Allah katırımı geri döndürürse razı olacak sözlerle ona hamd edeceğim" dedi. Çok geçmeden de yuları ve eğeriyle birlikte onu getirdi. Üzerine binip yerleştikten sonra giysilerini kendine doğru topladı, başım da semaya kaldırıp: "Elhamdulillah" dedi ve başka da bir şey söylemedi. Ona neden sadece bu şekilde hamd ettiği söylenince de: "Bu yönde söylenmeyen bir şey bıraktım mı ki? Hamd etmeyi Allah'a has kıldım" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş•Şükr (ıso) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/186).

 

 

 

4083- İbr:ihim( -i Nehai) der ki: "Denilir ki sözler içinde Elhamdulillah kadar mükafatı kat kat fazlasıyla verilen bir söz daha yoktur."

 

 

 

4084- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir defa tekbir getirene yirmi iyilik sevabı yazdıp yirmi günahı silinir. Bir defa tesbih edene yirmi iyilik sevabı yazdıp yirmi günahı silinir. Bir defa hamd edene otuz iyilik sevabı yazılıp otuz günahı silinir. ''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Hakim, Müstedrek (1/513).

 

 

 

4085- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Hamd şükrün başıdır. Bundan dolayı Allah'a hamd etmeyen biri O'na şükretmiş olmaz" buyurmuştur.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak Katade ile Abdullah b. Amr arasında kopukluk vardır.

Abdurrezzak, Musannef 10/424 (19574), Beyhaki, Adab (1034), Bağavi, Şerhü's-Sünne 5/50 (2171), DeyIemi, Müsnedü'l- Firdevs 2/155 (2784) ve Hattabi, Garıbu'l-Hadıs (1/245-246).

 

 

 

4086- Ebu Umame'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yüz defa Elhamdulillah diyen kişi, Allah yolunda dizginleriyle birlikte yüz at vakfetmiş gibi olur" buyurmuştur.

 

Aynı isnadla Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüz defa ''Sübhanallah ve bihamdihi (=Allah'l hamdiyle tesbih ederim)'' diyen kişi, Mekke'de yüz deveyi kurban etmiş gibi olur" buyurduğu rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (3/1165) ve Taberani, M. el-Kebir 8/135 (7534)

Bak: Münziri, et-Terğib (2/426).

- İbn Adiy, el-Kamil (3/1165) ve Taberani, M. el-Kebir 8/135 (7534).

 

 

 

4087- Mus'ab b. Sa'd, babasından bildiriyor: Bedevinin biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bana bir dua öğret, belki Allah onu bana faydalı kılar" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Tüm hamdler sanadır ve bütün işler sana döndürülür, de" buyurdu.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. Münziri, et-Terğib (2/441).

 

 

 

4088- Ebu Said el-Hudri bildiriyor: Adamın biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Namazımda edeceğim en hayırlı dua hangisidir?" diye sordu. Bunun üzerine Cebrail, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) indi ve şöyle dedi: "Namazda yapacağın en hayırlı dua ''Allahım! Hamdın tümü sana aittir. Mülkün tümü sana aittir. Mahlukatın tümü sana aittir. işlerin tümü sana döndürülür. Senden hayırlı olan tüm şeyleri istiyor. kötü olan tüm şeylerden de sana sığınıyorum'' demendir. ''

Halid b. Yezid el-Umeri bunu İbn Ebi Zi'b'den rivayette tek kalmıştır.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Münziri, et-Terğib (2/441).

 

 

 

4089- Ebu Haşim bildiriyor: Şam alimlerinden biri olan Adiy b. Ertaa, Ömer b. Abdilaziz'e: " İnsanlar o kadar çok mal elde etti ki şımaracak hale geldiler" şeklinde bir mektup yazınca, Ömer cevaben: "Yüce Allah cennetlikleri cennete, cehennemlikleri de cehenneme sokarken Elhamdulillah dedikleri için cennetliklerden razı olmuştu. Sen de çevrende olanlara Allah'a hamd etmelerini söyle" diye yazdı.

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4090- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "KuL, Yüce Allah kendisine bir nimet verdiği zaman Elhamdulillah dediğinde o nimetin şükrünü eda etmiş olur. Bu nimet için ikinci defa Elhamdulillah dediğinde hamd etmesinin sevabı yeniden kendisine verilir. Bu nimet için üçüncü defa Elhamdulillah dediğinde de Yüce Allah onun günahlarını bağışlar. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (1/507-508) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 4/87-88 (6272) Bak: Münziri, et-Terğib (2/437-438).

 

 

 

4091- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Elhamdulillah diyen kişinin verdiği bu karşılık aldığı nimetten daha çok olur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/1250 (3805).

 

 

 

4092- Cabir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kula bir nimet verildiğinde Allah'a hamd ettiği zaman bu hamd etmesi verilen nimetten daha değerli olur" buyurmuştur.

 

İsnadı zayıftır.

 

Beyhaki der ki: "Bu ve bir önceki hadiste olduğu gibi mevsul ve müsned bir isnadla rivayet edilmiştir. MahfUz olam ise bazen Hasan'ın sözü, bazen de Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözü olarak mürsel rivayet edilmesidir."

 

 

 

4093- Hasan'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kula bir nimet verildiğinde Allah'a hamd ettiği zaman bu hamd etmesi. her ne olursa olsun verilen nimetten daha değerli olur" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı mürseldir ve ismi verilmeyen bir ravisi vardır, Abdurrezzak, Musannef 10/424 (19575) Bak: SuyUtl, Dürrü'l-Mensur (1/31).

 

 

 

4094- Hasan( -ı Basri) der ki: "Yüce Allah kula bir nimet verdiğinde kul ElhamduliHah dediği zaman verdiği bu karşılık, aldığı nimetten daha çok olur.''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (110) ve Hennad, Zühd (776).

 

 

İbn Ebi'd-Dünya der ki: Bana bildirilene göre Süfyan b. Uyeyne'ye bu hadis sorulduğunda: "Kulun yaptığı bir şey, Allah'ın yaptığından daha üstün olamaz" demiştir. - İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (123).

 

Beyhaki der ki: "Süfyan'ın bu sözünü bir aHmin dikkatsizliğine yorabiliriz.

Zira kul ancak Yüce Allah'ın muvaffakiyetiyle hamd edip şükredebilir. Bu hamd etmenin üstünlüğü de Yüce Allah', layıkıyla ve en güzel şekilde övmeyi içermesinden dolayıdır. Verilen nimetin ise böylesi bir içeriği yoktur."

 

 

 

4095- Bekr b. Abdillah der ki: "Kul, Elhamdulillah dediği zaman bunu demesiyle kendisine nimet verilmesini hak eder. Bunu demesine karşılık verilen bu nimetin karşılığı nedir? O da Elhamdulillah demesidir. Bunu dediği zaman kendisine bir nimet daha verilmesini hak eder. Yüce Allah'ın nimetleri de bitecek değildir."

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (7,98).

 

 

 

4096- Seriy der ki: "Şükür bir nimettir. Nimete şükür de bir nimettir. Bu şekilde şükrün (ve nimetin) sonu gelmeyecektir."

 

 

 

4097- Muaz der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Seni seviyorum. ''Allahım! Sana şükretmeme, seni zikretmeme ve en güzel şekilde sana ibadet etmeme yardımcı ol'' şeklinde dua et" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ebu Davud 2/80-181 (108) ve Nesai, sehv (3/53).

 

 

Sunabihi der ki: Muaz bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.

Ebu Abdirrahman der ki: Sunabihi bana bunu rivayet ettikten sonra:

"Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.

Ukbe der ki: Ebu Abdirrahman bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.

Hayve der ki: Ukbe bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.

Ebu Abde der ki: Havye bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.

Amr der ki: Ebu Abde bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.

 

Abdullah der ki: Hasan bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.

Ebu Bekr b. Ebi'd-Dünya der ki: "Ben de sİzi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.

Ebu Bekr en-Neccad der ki: "Ben de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.

Abdurrahman der ki: "Ben de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi. Beyhaki der ki: "Ben de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.

Zahir der ki: "Ben de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.

Beyhaki der ki: "Da'vat eserinde Abdullah b. Yezid el-Mukri kanalıyla Hayve'den aynısını zikrettik. Ancak onda buradaki müselsel yoktur."

 

 

 

4098- Muhammed b. el-Münkedir der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dualarından biri de: "Allahım! Sana şükretmeme, seni zikretmeme ve en güzel şekilde sana ibadet etmeme yardımcı ol" şeklindeydi.

 

Bir önceki hadisin şahidi olan mürsel bir hadistir. Hadis bize Allah'ın inayeti olmadan kişinin Allah'ı şükredemeyeceğini göstermektedir.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilir olan mürsel bir hadistir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (4) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/368).

 

 

 

4099- Abdullah b. Muhammed b. Ebi'd-Dünya der ki: Mahmud el-Varrak bana şöyle bir şiir okudu: "Nimet ise şükrüm Allah'ın nimetine Şükretmem gerekiyor onun bir benzerine Günler uzasa da sürüp gitse de ömür O'nun inayeti olmadan nasıl olabilir şükür Bolluk olursa herkesi içine alır

 

Yokluk olursa da ardından sevabını bırakır Her durumda mutlaka bize bir nimet verir Düşünce, kara, deniz bu nimete dar gelir. ''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (82).

 

 

 

4100- Muğire b. Uteybe der ki: Hz. Davud: "Ey Rabbim! Bu gece seni benden daha uzun süre zikreden bir kulun oldu mu?" diye sorunca, Yüce Allah: "Evet, kurbağa" diye vahyetti ve "Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır"[Sebe 13] buyurdu. Hz. Davud: "Ey Rabbim! Sana layıkıyla şükretmeye nasıl güç yetirebilirim ki! Nimeti bana veren, nimete şükretmeyi bana bahşeden, bana nimet üzerine nimet veren sensin. Rabbim! Nimet de bu nimete şükür de senden iken sana layıkıyla nasıl şükredeyim?" deyince, Yüce Allah: "Ey Davud! Şimdi işte beni hakkıyla tanıyabildin "buyurdu.

 

Tahric: Ahmed, Zühd (s. 69-70) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/680).

 

 

 

4101- Ebu'l-Celd der ki: Okuduğuma göre Hz. Davud: "Ey Rabbim!

Ancak nimet verdiğin zaman sana şükredebiliyorken nasıl sana hakkıyla şükür etmiş olacağım?" diye sorunca, ona: "Ey Davud! Sana verilen nimetlerin benden olduğunu bilip itiraf ediyor musun?" şeklinde vahyedildi. Hz. Davud: "Evet biliyorum" cevabını verince, Allah: "Ben bunu senin şükrün olarak kabul ediyorum" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (5), Ahmed, Zühd (s. 72) ve Ebu Nuaym, Hilye (6/56) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/681).

 

Aynı isnadla Ebu'l-Celd'den şöyle rivayet edilmiştir: "Okuduğuma göre Hz. Musa: "(Rabbim!) Bütün amellerim bana verdiğin en küçük bir nimetin bile karşılığı olamazken nasıl sana hakkıyla şükredebilirim?" deyince, ona: "Ey Musa! İşte şimdi bana şükretmiş oldun" diye vahyedildi."

 

Tahric: İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (6), Ahmed, Zühd (s. 67) ve Ebu Nuaym, Hilye (6/56).

 

 

 

4102- İbn Şihib der ki: Hz. Davud: "Allahım! kerem sahibi zatına ve izzeti celiline hamdolsun" deyince, Yüce Allah ona: "Ey Davud! (Bu sözünle) Hafaza meleklerini yordun" şeklinde vahyetti.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu' ş-Şükr (37).

 

 

 

4103- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına Rahmin Suresi'ni okudu. Bitirince de şöyle buyurdu: "Neden sizleri öyle sessiz görüyorum? Oysa cinler (bu sureyi onlara okuduğumda) sizden daha iyi cevap veriyorlardı. Zira ne zaman: ''O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?''[Rahman 13] ayetini okusam: ''Rabbimiz! Nimetlerinden hiç birini yalanlamayız! Sana hamdolsun'' karşılığını veriyorlardı.''

 

Tahric: İsnadı güçlü değildir. Tirmizi 5/399 (3291).

 

 

 

4104- Ubey b. Ka'b'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Hz. Musa'ya: ''insanlara Allah'ın günlerini hatırlat'' diye vahyetti. Bunlar da Allah'ın nimet verdiği günlerdir. "

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Nesai, S. el-Kübra (1/27), Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'l-Müsned (5/122), Ahmed, Müsned (5/122), İbn Cerir, Tefsir (13/184) ve Abd b. Humeyd, el-Müntehab (168)

 

 

 

4105- Nu'man b. Beşir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Allah'ın nimetlerinden başkalaTIna bahsetmek bu nimetlere şükür, onları gizlemek de nankörlüktür. Aza şükretmeyen de çoğa şükredemez. "

Ebu'l-Kasım bunu rivayet ederken: "insanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükredemez. Cemaatte bereket. ayrılıkta ise azap vardır" eklemesini yapar.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi'd-Dünya, KiMbu'ş-Şükr (63), Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'l-Müsned (4/375), Ahmed, Müsned (4/278,375) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Emsal (111).

 

 

 

4106- Ömer b. Abdilaziz der ki: "Nimetlerden bahsetmek şükürdür."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (58), Mervezi, Zevaid (1436) ve Hennad, Zühd (778).

 

 

 

4107- Hasan(-ı Basri) der ki: "Size verilen bu nimetlerden çokça bahsedin. Zira onlardan bahsetmek şükürdür."

 

Tahric: İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (33) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/546).

 

 

 

4108- Ömer b. Abdilaziz der ki: "Nimetlerden bahsetmek şükürdür."

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (7/546).

 

 

 

4109- Zünnun el-Mı sri der ki: "Kullar kendilerine yapılan ihsanı Allah'tan bildikleri ve kendilerinden istenen şükrü heba etmedikleri sürece Allah onları haya sahibi yapar. Allah'a şükrün sonu olmadığı gibi azametinin de sonu yoktur.''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4110- İbrahim b. Edhem der ki: "Yüce Allah ile arana sana nimet verebilecek birini koyma. Allah'tan başkasının sana verdiği bir nimeti de kendin için bir borç say."

 

Ravi der ki: Yusuf b. Esbat bize: "Bu çok güzel bir sözdür, aklınızdan çıkarmayın" dedi.

 

İsnadı güçlü değildir.

 

 

 

4111- Esved b. Seri' bildiriyor: Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir esir getirildi. Bu esir: "Allahım! Muhammed'e değil, ancak sana tövbe ederim!" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kişi hakkı ehline teslim etti" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Ahmed, Müsned (3/435).

 

 

 

4112- Ceriri der ki: Bana bildirilene göre Ebu Derda bir yıl savaşa çıkmadı. Adamın birine de içinde dirhem bulunan bir kese verdi ve: "Git bunu (savaşa çıkan) insanlardan ayrı giden, üstü başı kötü olan birine ver" dedi. Adam denileni yaptı ve bu dirhemleri böylesi birine verdi. Dirhemleri alan adam da başını semaya kaldırdı ve: "Allahım! Sen Cedir'i unutmadın, Cedir'in de seni unutmamasını ınsan et!" dedi. Adam dönüşte olanları anlatınca Ebu Derda: "Bir nimetin asıl sahibi Rabbidir" dedi.

 

Tahric: Ebu Ubeyd} Garibu'l-Hadis (1/146).

 

 

 

4113- Hasan(-ı Basri) der ki: Hz. Musa: "Rabbim! Hz. Adem ona yaptığın şeylerin şükrünü nasıl ifa edebilsin? Zira onu kendi ellerinle yarattın, ruhundan ona üfledin, cennetine yerleştirdin ve melekleri ona secde ettirdin?" deyince, Yüce Allah: "Ey Musa! Adem bunların benden olduğunu bilip bana hamd etti. Ona yaptığım şeylerin şükrü de bu oldu" karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Edi'd-Dünya} Kitabu'ş-Şükr (12).

 

 

 

4114- Abdullah b. Selam der ki: Hz. Musa: "Rabbim! Sana yapılması gereken şükür nedir?" diye sorunca Yüce Allah: "Dilinle her dem beni zikretmendir" karşılığını verdi. Hz. Musa: "Ama bazen seni zikretmekten tenzih edeceğimiz durumlarda oluyoruz" deyince, Yüce Allah: "Bunlar nedir?" diye sordu. Hz. Musa: "Helada bulunduğumuz, cünüplükten yıkandığımız ve abdestsiz olduğumuz durumlar" karşılığını verince, Yüce Allah: "Olsun!" dedi. Hz. Musa: "Rabbim! Öylesi durumlarda ne diyeyim?" diye sorunca da Yüce Allah: "Öylesi durumlarda ''Allahım! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden başka ilah yoktur. Beni pisliklerden uzak tut. Allahım! Seni hamdinle tesbih ederim. Senden başka ilah yoktur. Beni pisliklerden koru'' de" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/212), İbnu'l-Mübarek, Zühd (942) ve İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (39). Bak: İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'l-Hanabile (1/194) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/370).

 

 

 

4115- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kişiye dört şey verilmişse dünya ve ahiretin tüm hayırları kendisine verilmiş olur. Bunlar da şükreden bir kalp, zikreden bir dil, belalara sabredebiten bir vücut ve onuruyla malında kişiye ihanet etmeyen bir zevcedir ...

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (34), Taberani, M. el-Kebir 11/134 (11275), Ebu Nuaym, Hilye (3/65), Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (4/273) ve Münziri, et-Terğib (3/41).

 

 

 

4116- Ebu Umame der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz b. Cebel'e şöyle buyurdu: "Ey Muaz! Şükreden bir kalp, zikreden bir dil ve hem dünya hem de dini hayatında sana yardımcı olabilecek bir zevce senin için insanların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 5/277 (3094) ve İbn Mace 1/596 (1856).

 

 

 

4117- Abdullah b. Sahbere (veya Sahbere) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Musibetlere sabredenler, verilen nimetlere şükredenler, kendilerine yapilan haksızlıkları affedenler, haksizlık yaptıkları zaman bağışlanma dileyenler" buyurunca: "Bunlara ne olmuş?" diye soruldu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "işte güven içinde ve doğru yolda olanlar bunlardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 7/163 (661) ve Ebu Nuaym, Zikr Ahbaru Isbehtin (2/225-226). Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/284) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/310).

 

 

Ali b. Bahr da bunu Muhammed b. el-Mualla el-Kufi'den rivayet etmiştir ve isnadı güçlü değildir. - Taberani, M. el-Kebir 7/163 (6613), İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (164) ve Haraiti, Fadiletü'ş-Şükr (36).

 

Bir sonraki rivayette de başka bir kanaldan aktanImıştır .

 

 

 

4118- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Üç hasleti taşıyan kişiye Yüce Allah merhamet eder. sevgisini ona gösterir ve himayesine alır. Bunlar da kişinin verilen nimet karşısında şükretmesi. karşılık verme imkanı varken karşısındakini bağışlaması ve öfkesine hakim olmasıdır ...

Bunun da isnadı zayıftır.

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. Suyutı, Dürrü'l-Mensur (3/372).

 

 

 

4119- İbn Abbas der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Üç hasleti taşiyan kişiyi Yüce Allah himayesine aILr, merhametiyle kuşatır ve sevgisini ona gösterir" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar kimdir?" diye sorulunca da: ''Verilen nimete şükredenler, karşılık verme imkanı varken karşısındakini bağışlayanlar ve öfkesine hakim olanlardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Hakim, Müstedrek (1/125), İbn Hibban, el-Mecruhin (2/93) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 2/83 (2452).

 

 

Başkaları ise rivayet ederken ravi Ömer b. Raşid'i "Mervan b. Aban b. Osman'ın azatlısı Ömer b. Raşid" şeklinde zikreder. Ömer de Mısır ahalisinden meçhul bir hadis şeyhidir. Mutabaatı olmayan hadisleri rivayet eder. Bu Ömer, Yahya b. Ebi Kesir'den rivayetlerde bulunan Ömer b. Raşid el-Yemani ile aynı kişi değildir.

 

 

 

4120- Başka bir kanalla Muhammed b. Abdirrahman b. Ebi Zi'b bir öncekinin aynısını bildirmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (6/2375).

 

 

 

4121 - Gaylan bildiriyor: Mutarrifin şöyle dediğini işittim: "Afiyette kalıp şükretmeyi belaya maruz kalıp sabretmekten daha çok severim. Afiyete baktığımda dünya ve ahiret hayırlarının onda olduğunu gördüm."

 

Yine Mutarrif; "İçinde kötülük ve felaket olmayan hayırlı bir şey aradım, zira her şeyin bir felaketi vardı. Bu hayırlı şeyin de, kulun afiyette kalıp şükretmesi olduğunu gördüm" demiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Fesevi, el-Ma'rife ( 2/82), Ahmed, Zühd (s. 240, 241, 242), İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (28), Veki', Zühd (201), Ebu Nuaym, Hilye (2/200), Hennad, Zühd (442), İbn Sa'd, Tabakat (7/144), Abdurrezzak, Musannef (11/253), İbn Abdilber, Camiu Beyani'l-ilm (1/42) ve Beyhaki, Medhal (458).

- - Fesevi, el-Ma'rife (2/82) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/200).

 

 

 

4122- Mutarrif der ki: "İçinde kötülük barındırmayan hayır, şükrü ifa edilen afiyettir. Zira nimetler içinde şükreden nice kişi varken, maruz kaldığı belalara sabredemeyen de nice kişi vardır.''

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (4/254).

 

 

 

4123- Budeyl b. Meysere bildiriyor: Mutarrif: "Afiyette kalıp şükretmeyi belaya maruz kalıp sabretmekten daha çok severim" derdi.

Kardeşi olan Ebu'l-Ala da (Yezid b. Abdillah eş-Şıhhir): "Allahım! Bu iki durumdan hangisini bana vereceksen tez ver" derdi.

 

Tahric: İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (18ı).

 

 

 

4124- Ali b. el-Medini der ki: Süfyan b. Uyeyne'ye: "Zühdün alt sınırı nedir?" diye sorulunca: "Bollukta şükür, belalarda sabır içinde olmandır. Kişi bunu yaptığı zaman zahid biri olur" dedi. Ona: "Şükür nedir?" diye sorulunca da: "Yüce Allah'ın yasakladığı şeylerden uzak durmandır" dedi.

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/370-371).

 

 

 

4125- Said b. Abdilaziz et-Tenühi bildiriyor: Hz. Davud: "İhsanlardan şükür, belalardan sabır çıkaran Allah'ı tesbih ederim" derdi.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (6/124-125) Bak: Suyütı, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

 

 

4126- Ebu Abdinahman es-Sülemı der ki: Üstat Ebu Sehl Muhammed b.

Süleyman'a şükrün mü, yoksa sabrın mı daha üstün olduğu sorulunca şöyle dedi: "İkisi birbirine denktir, zira şükür rahat ve bollukta olanın vecibesi, sabır da sıkıntıda olanın farzıdır."

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

Sülemı ekledi: İkisi içinden sabrın daha değerli olduğu da söylenmiştir.

Zira şükür, nimet isteği ve duaya, sabır ise kanaat ve rızaya yöneliktir. Var olana rıza göstermek de bir şeyler istemekten daha üstündür. Yine şükrün verilen nimete teşekkür ile belanın defedilmesine yönelik, sabrın ise verilen nimete de belaya da sabretmeye yönelik olduğu söylenmiştir. Bu şekilde ikisi bir arada dengeli bir şekilde bulunabilir. Aradaki fark konusunda da Ebu Sehl'in söyledikleri, sözlerinin derlendiği bölümde zikredilmiştir.

 

 

 

4127- Hasan(-ı Basri) der ki: Yüce Allah, Hz. Adem'i yarattıktan sonra sağ tarafından cennetlikleri, sol tarafından da cehennemlikleri çıkardı. Bunlardan kimisi kör, kimisi sağır, kimisi de sakat bir şekilde dünyaya dağıldılar. Hz. Adem: "Rabbim! Çocuklarımı eşit kılsaydın olmaz mıydı?" deyince, Yüce Allah: "Ey Adem! Bana şükredilmesini istedim" karşılığım verdi.

 

Tahric: İbn Ebi' d, Dünya, Kitabu'ş-Şükr (162) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/603).

 

 

 

4128- Ma'mer'in bildirdiğine göre Katade ile Hasan şöyle demiştir: "Hz.

Adem, zürriyeti kendisine arz edilip birilerinin diğerlerinden daha üstün olduğunu görünce: "Rabbim! Onları eşit kılsaydın olmaz mıydı?" dedi. Yüce Allah: "Bana şükredilmesini istedim" karşılığını verdi.

 

Tahric: Abdurrezzak, Musannef 10/424 (19576) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/508) Bak:

Suyuti, ed-Dürrü'l-Mensur (3/603).

 

 

 

4129- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: 'Biriniz belaya maruz kalmış birini gördüğü zaman: ''Sana verdiği beladan beni afiyette kılan ve bu yönden beni birçok kulundan üstün kılan Allah'a hamd olsun'' desin."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 5/493-494 (3432).

 

Yakub'un rivayeti ise şöyledir: "Biriniz belaya maruz kalmış birini gördüğünde: ''Sana verdiği beladan beni afiyette kılan ve bu yönden beni senden ve birçok kulundan üstün kılan Allah'a hamd olsun'' dediği zaman afiyet nimetine şükretmiş olur. "

 

 

 

4130- Salim b. Abdillah der ki: Musibete uğramış birini görünce "Sana verdiği beladan beni afıyette kılan ve bu yönden beni yarattığı birçok kişiden üstün kılan Allah'a hamd olsun" diyen kişinin inşallah ne olursa olsun o musibete asla maruz kalmayacağı söylenirdi.

 

Tahric: Abdurrezzak, Musannef 10/445 (19655).

 

 

 

4131- Beyhaki der ki: Aynısım Zübeyr ailesinin vekilharcı Arın b. Dinar, Salim kanalıyla İbn Ömer'den, o da Hz. Ömer'den bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Belaya maruz kalan birini gören kişi. .. " Sonrasında ravi Salim'in sözünün aynısım aktarır, ancak "asla" lafzına yer vermez.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 5/493 (3431).

 

 

 

4132- Abdulaziz b. Ebi Hatim ile Abdulaziz b. Muhammed edDaraverdi bildiriyor: Cafer b. Muhammed b. Ali b. el-Hüseyn b. Ali b. Ebi Talib'in yanında otururken Süfyan es-Sevri gelip girmek için izin istedi. Cafer izin verince de Süfyan girip oturdu. Cafer: "Ey Süfyan!" diye seslenince, Süfyan: "Buyurun" karşılığını verdi. Cafer ona: "Halife seni yakalamak istiyor, beni de izletiyor" dedi. -Başkası rivayet ederken Cafer'in ona: "Kovmak gibi olmasın ama yakalanmadan buradan çık" dediğini zikreder.- Süfyan da: "Bana bir hadis aktarmadan kalkıp gitmem" karşılığını verdi. Bunun üzerine Cafer şöyle dedi: "Babamın dedemden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kişi. Yüce Allah kendisine bir nimet verdiği zaman Allah'a hamd etsin. Rızkm geciktiğini düşünen kişi Allah'tan bağışlanma dilesin. Birinden korkan kişi de ''LG. havle vela kuvvete illa billah (=Allah'ın inayeti olmadan ne bir güç ne de bir kuvvet olabilir)}) desin. "

Cafer bunu dedikten sonra Süfyan gitmek için kalktı. Cafer: "Ey Süfyan!" diye seslenince, Süfyan: "Buyurun" karşılığını verdi. Cafer parmağıyla işaret ederek: "Bu üç değerli öğüdü iyice aklında tut!" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

Zübeyri, bunu onlardan rivayette tek kalmıştır. Mahfüz olanı, hadis olarak aktarılan bu sözün Cafer'in kendi sözü olduğudur.- Ebu Nuaym, Hilye (3/193).

 

Başka bir kanaldan zayıf bir isnadla da Zübeyrl'nin rivayetinin aynısı bildirilmiştir.

 

 

 

4133- İbn Ebi Hazım der ki: "Cafer b. Muhammed'in yanındayken kapıcısı geldi ve Süfyan es-Sevrl'nin kapıda olduğunu söyledi..." Sonrasını ravi Zübeyri'nin rivayetinde olduğu gibi aktarır.

 

Tahric: İsnadında tanımadığım bir ravi vardır. Hatib, Tarihu Bağdad (3/179-180).

 

 

 

4134- Muğire b. Amir der ki: "Şükür imanın yarısıdır. Sabır da imanın yarısıdır. Yakin ise imanın tümüdür.''

 

Tahric: İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (S8) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

 

 

4135- İshak b. Abdillah b. Ebi Talha bildiriyor: Adamın biri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelirdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama: "Bugün nasılsın?" diye sorunca, adam: "Sayende Allah'a hamd ederim! Sayende Allah'a hamd ederim!" derdi. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama dua ederdi. Yine bir gün gelince Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Bugün nasılsın?" diye sordu. Adam: "Şükredersem iyiyim" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) susup bir şey demedi. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Daha önce nasıl olduğumu sorar ve bana dua ederdin. Bugün sorduğunda ise dua etmedin" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çünkü daha önce nasıl olduğunu sorduğumda Allah'a şükrederdin. Bugün ise şükürde tereddüt ettin" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak Muhammed b. Ali b. Hüseyn ile Bişr b. es-Seriy arasında kopukluk vardır. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (88), İbnu's-Sünni, Amelu'I-Yevm ve'I-Leyle (188) ve Ahmed, Müsned (3/241) Bak: Suyuti, Durru'I-Mensur (1/371).

 

 

 

4136- Enes b. Malik bildiriyor: Adamın biri Ömer b. el-Hattab'a selam verdi. Ömer adamın selamına karşılık verdikten sonra: "Nasılsın?" diye sordu. Adam: "Sayende Allah'a hamd ederim!" karşılığını verince, Ömer: "Senden beklediğim de budur" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (1132), Malik, Muvatta (2/961), Abdullah b. el-Mübarek, Zühd (205) ve İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (92).

 

 

 

4137- İbn Ömer der ki: "Bazen aynı günde birkaç defa karşılaştığımız halde sırf Allah'a hamd etmemiz için birbirimize nasıl olduğumuzu sorardık."

 

Tahric: İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (93) ve Abdullah b. el-Mübarek, Zühd (207).

 

 

 

4138- İbn Ebi'l-Havari der ki: Fudayl b. İyad ile Süfyan b. Uyeyne bir gece oturup sabaha kadar nimetleri müzakere ettiler. Süfyan: "Allah bize şöyle nimet verdi, Allah bize şu nimetleri verdi, bize şunu yaptı, bunu yaptı'' diye sayıp durdu.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (ı 13) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/546).

 

 

 

4139- Selam b. Ebi Muti' der ki: Basra ahalisinin hocalarından olan ve henüz hacdan yeni gelen Cüreyri'nin yanına geldik. Cüreyri: "Bu yolculuğumuzda Yüce Allah bizleri şöyle şöyle sınadı, böyle böyle sınadı" demeye başladı. Ardından da şöyle dedi: "Denilir ki, nimetleri saymak da şükürdendir. ''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (170) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/546).

 

 

 

4140- Yahya b. Said der ki: ''Denilir ki, nimetleri saymak ta şükürdendir.''

 

Tahric:Ş Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/546).

 

 

 

4141- Eyyub der ki: "Yüce Allah'ın kula nimetlerinden biri de söylediği şeylere başkalarının inanmasıdır.''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (78).

 

 

 

4142- Za'ferani der ki: Hifaf (Abdulvehhab b. Ata) yanımıza (Bağdat'a) geldi. Kim olduğu bilinmemesine rağmen anlattıklarına insanlar inandı. Bunun üzerine kardeşine: "Sonrasına gelince, bil ki kardeşin Bağdat'ta bir şeyler anlattı ve anlattıklarına insanlar inarıdı. Böylesi bir nimet için de Allah'a hamd ederim" şeklinde bir mektup yazdı.

 

Tahric: Hatib, Tarihu Bağdad (11/22).

 

 

 

4143- Sevri der ki: "Yüce Allah'a hamd etmek; hem zikir, hem de şükürdür. Bunun dışında ise hem zikir, hem de şükür olan başka bir şey yoktur."

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (7/57).

 

 

 

4144- Enes b. Malik der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynada yüzünü gördüğü zaman: "Beni düzgün bir şekilde yaratan. bana güzel bir suret veren ve beni Müslümanlardan biri kılan Yüce Allah'a hamdolsun" derdi.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (117), Taberani, M. el-Evsat (1/439), Hatib, el-Cami' 1/389 (908), İbnu's-Sünni, Amelü'l-Yevm ve'l-Leyle (165) ve Ebu'ş-Şeyh, Ahlaku'n-Nebiy (s. 185).

 

 

 

4145- Cafer b. Muhammed, babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynaya baktığı zaman: "Yaratılışımı da, ahlakımı da güzel yapan. başkasında çirkin görünen bir şeyi bende güzel kılan Yüce Allah'a hamdolsun" derdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak İbn Ebi Fudeyk ile Cafer b. Muhammed el-Bakır arasında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (174).

 

 

 

4146- Hasane -1 Basri) bildiriyor: Adamın biri: "Bize pek çok nimet verdiği gibi Rabbimiz olan Allah'a bolca hamdolsun" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Allah da seni çokça seviyor" buyurdu.

 

İsnadı mürseldir ve tanımadığımız ravisi vardır.

 

 

 

4147- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Yiyip de şükreden kişinin oruçlu olup da sabreden kişi kadar (sevabı) vardır" buyurmuştur.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. Buhari, Tarih (1/1/127), Ahmed, Müsned (2/289) ve İbn Ebi Hatimı el-İlelu'l-Hadis (2/13).

 

İbn Vehb aynısını başka bir kanaldan "Ecir olarak" lafzıyla rivayet etmıştır. - Hakimı Müstedrek (4/136) ve Beyhaki, Sünen (4/306).

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur. - İbn Mace 1/561 (1765).

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur. - Buhari, Tarih (1/1/127).

 

Aynısını Musa b. Ukbe, Hakim b. Ebi Harre kanalıyla ashahdan birinin sözü olarak da rivayet etmiştir. - Buhari, Tarih (1/1/127).

 

Aynısı bize Makbud ile Hanzala b. Ali - Ebu Hureyre kanalıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve Sellem) isnadında tereddüt olmadan bildirilmiştir.

 

Tahric: Tirmizi 4/653 (2486) ve İbn Mace 1/561 (1764).

 

 

 

4148- Selman bildiriyor: Adamın birine dünyada bolca mal verildi. Sonra verilen bu mallar kendisinden alınmaya başladı. Yatağı dahi gidip geriye sadece bir hasırı kalmasına rağmen hep Allah'a hamd edip durdu. Başka birine de dünyada bolca mal verildi. Bu adam elinden malları giden adama: "Hala Allah'a ne için hamd edip duruyorsun?" diye sorunca: "Karşılığında bütün insanlara verilen şey bana verilse dahi vermeyeceğim şeylere karşılık Allah'a hamd ediyorum" dedi. Malı olan adam: "Bunlar ne ki?" diye sorunca, malı giden adam: "Gözlerine bakmıyor musun? Diline bakmıyor musun? Ellerine bakmıyor musun? Ayaklarına bakmıyor musun?" karşılığını verdi.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (99).

 

 

 

4149- Kasım b. Haşim, Said b. Amir'den veya Basralı başka bir adamdan bildiriyor: Adamın biri Yunus b. Ubeyd'e gelip geçim sıkıntısından yakındı. Yunus adama: "Şu gözlerine karşılık sana yüz bin dirhem verilmesini kabul eder misin?" deyince, adam: "Hayır" karşılığını verdi. Yunus: "Ellerine karşılık sana yüz bin dirhem verilmesini kabul eder misin?" deyince, adam yine: "Hayır" dedi. Yunus: "Ayaklarına karşılık sana yüz bin dirhem verilmesini kabul eder misin?" deyince, adam yine: "Hayır" dedi. Yunus bu şekilde Yüce Allah'ın ona bahşettiği nimetleri saydıktan sonra adama: "Sende yüz binler var, ama hala yoksulluktan yakınıyorsun" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (100), Zehebi, Siyer (6/292) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/22).

 

 

 

4150- Ali b. el-Hasan der ki: Ebu Talib'in konuşurken şöyle dediğini işittim: "Yüce Allah burnunu tasarlayıp en güzel ve eksiksiz bir şekilde yerli yerine oturttu. Sonra yuvarlak gözlerini, onlara uygun düşecek şekilde kirpikIerini ve göz kapaklarını yarattı. Bu şekilde seni bir aşamadan başka bir aşamaya geçirdi. Sonra anne babanın sevgi ve şefkatini verdi. Bu şekilde sana olan nimetlerini arttırıp durur ve kol kanat gerer."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (196).

 

 

 

4151- Ebu Giyils der ki: Bekr b. Abdillah el-Müzeni'nin şöyle dediğini işittim: "Ey Adem oğlu! Yüce Allah'ın sana verdiği nimetlerin değerini bilmek istersen gözlerini kapat."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (178).

 

 

 

4152- Ebu Derda der ki: "Yiyecek ve içecekleri dışında Allah'ın kendisine verdiği nimetleri bilmeyen kişinin ilmi az, cezası da yakın olur.''

Başkası bunu Hasan'dan rivayet ederken "giyecekleri" lafzını da ekler.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya] Kitabu'ş-Şükr (91) ve Ebu Nuayın, Hilye (1/210) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

 

 

4153- Asbağ b. Nubate der ki: Hz. Ali helaya gireceği zaman: "Koruyan ve ihtiyaçları gideren Allah'ın adıyla" derdi. Çıktıktan sonra da karnını sıvazlar ve: "Ne güzel bir nimetmiş! Keşke kullar böylesi bir nimete şükretmeyi bilseler" derdi.

İbn Abdan'ın rivayetinde "Koruyan ve ihtiyaçları giderenin adıyla" ibaresi geçmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (13) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/369).

 

 

 

4154- Hz. Aişe'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Hz. Nuh heladan çıktığı zaman mutlaka ''Nimetin lezzetini bana tattıran. faydalı olanı bedenimde bırakıp pis olanı bedenimden çtkaran Allah'a hamdolsun'' derdi ...

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (124), Ukayli, ed-Du'afa (1/213-214) ve İbnu' s-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (25).

 

 

 

4155- Asbağ b. Zeyd bildiriyor: "Hz. Nüh heladan çıktığı zaman bu sözü söylediği içindir ki ''Çok şükreden kul'' diye isimlendirilmiştir."!

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (125) Bak: SuyUtı, Dürrü'l-Mensur (5/237).

 

 

 

4156- Selman der ki: "Hz. Nüh bir yemek yediği veya bir giysi giydiği zaman Allah'a hamd ettiği için ''Çok şükreden kul'' diye isimlendirilmiştir. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (2/360) ve İbn Cerir, Tefsır (15/19) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/236).

 

 

 

4157- İbn Ebi Necih bildiriyor: Mücahid, "Doğrusu Nuh, çok şükreden bir kuldu"[İsra 3] buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Ne zaman bir şey yese Allah'a hamd ederdi. Ne zaman bir şey içse Allah'a hamd ederdi. Ne zaman yürüse Allah'a hamd ederdi. Ne zaman bir şeyi tutsa Allah'a hamd ederdi. Bundan dolayı Yüce Allah ''Çok şükreden bir kuldu'' buyurarak onu övmüştür. ''

 

Tahric:İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (202), ibnu'l-Mübarek, Zühd 329-330 (941), İbn Cerir, Tefsir (15/20) Bak: Suyutl, Dürrü'l-Mensur (5/237).

 

 

Aynı isnadla Abdullah, Hişam b. Sa'd'dan bunu şu şekilde bildiriyor:

Muhammed b. Ka'b el-Kurazi'nin şöyle dediğini işittim: "Hz. Nuh bir şey yediği zaman Elhamdulillah derdi. Bir şey içtiği zaman Elhamdulillah derdi. Bir şey giydiği zaman Elhamdulillah derdi. Bineğine bindiği zaman da Elhamdulillah derdi. Bundan dolayı Yüce Allah ''Çok şükreden bir kuldu'' buyurarak onu övmüştÜr."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (203), Mervezl, Zevaidü'z-Zühd 329 (940), Ahmed, Zühd (s.50) ve Ebu Nuaym, Ahbaru lsbehan (2/41) Bak: Suyutl, Dürrü'l-Mensur (5/237).

 

 

 

4158- Hişam b. Süleyman der ki: Hasan ile Bekr b. Abdillah elMüzeni'nin yanında oturuyordum. Hasan ona: "Ey Ebu Abdillah! Kardeşlerin için birkaç dua et" deyince, Bekr, Allah'a hamdü senada bulundu. Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) salavat getirdi, sonra şöyle dedi:

"ValIahi hem benim, hem de sizin için iki nimetten hangisinin daha üstün

olduğunu bilmiyorum. Gıdaların içimize girmesi nimeti mi, yoksa bizden çıkması nimeti mi?" Bunun üzerine Hasan ona: "Güzel bir laf ettin ey Bekr! Her ikisi de büyük nimetlerdendir" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (187).

 

 

 

4159- Hasan(-ı Basri) der ki: "Ne büyük bir nimettir! Lezzet vererek bedenimize girer ve kolay bir şekilde de bedenimizden çıkar. Şu kasabanın krallarından biri su küpünün yanına gelip doldurduğu bardağı ayakta içen kölesini görür ve: ''Keşke ben de senin gibi yapabilseydim!'' derdi. Zira susuzluktan ölecek hale gelmedikçe su içmez di. çünkü suyu içmek ona ölüm gibi gelirdi. Ne büyük bir nimettir! Kolay bir şekilde bedenimize girer ve kolay bir şekilde de bedenimizden çıkar."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (162).

 

 

 

4160- Beyhaki der ki: Da'vat kitabında Ebu Eyyub'den bize bildirildiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey yediği zaman: "Yediren, içiren, bunların sindirimini ve geri bedenden çıkışını sağlayan Yüce Allah'a hamdolsun" diye dua ederdi.

 

Tahric: İsnadı ceyyiddir. Ebu Davud, at'ime (4/187-188).

 

 

 

4161- Abdulcelil b. Humeyd bildiriyor: "Ey Davud ailesi şükredin!"[Sebe 13] uyruğu konusunda İbn Şiliah'ın: "Ey Davüd ailesi! Elhamdulillah deyin, anlamındadır" dediğini işittim.

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/680).

 

 

 

4162- Ebu Cafer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su içtiği zaman: "Bu suyu bize tatlı ve berrak kılıp günahlarımızdan dolayı tuzlu ve acı kılmayan Allah'a hamdolsun" derdi.

 

Tahric: İsnadı zayıf, mürsel bir hadistir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (69), Ebu Nuaym, Hilye (8/137) ve Taberani, Dua (s. 109).

 

 

 

4163- Abdullah b. Şübrüme bildiriyor: "Hasan(-ı Basri) su içtiği zaman bu sözü söylerdi."

 

Tahric: İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (70).

 

 

 

4164- Salih b. Ahmed. b. Hanbel bildiriyor: Allah rahmet eylesin babam abdest alacağı zaman kimsenin ona su getirmesine izin ermezdi. Gidip bizzat kendisi kovayla su çekerdi. Kova dolu çıktığı zaman da "Elhamdulillah" derdi. Bir defasında ona: "Babacığım! Neden dolu çıkınca hamd ediyorsun?" diye sorduğumda: "Evladım! Yüce Allah'ın: ''De ki:

Suyunuz yere batarsa, söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?''[Mülk 30] buyurduğunu işitmedin mi?" karşılığını verdi.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir.

 

 

 

4165- Ebu Derda der ki: Ebu'l-Kasım'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Yüce Allah. Hz. isa 'ya: ''Ey isa! Senden sonra öyle bir topluluk kılacağım ki başlarına sevdikleri bir şey geldiği zaman hamd edip şükredecek, sevmedikleri bir şey geldiği zaman da hilim ve ilim sahibi olmadıkları halde buna sabredip karşılığını benden bekleyeceklerdir'' buyurdu. Hz. isa: ''Rabbim! Hilim ve ilim sahibi olmadan bunu nasil yapabilirler ki?'' diye sorunca, Yüce Allah: ''Onlara kendi hilmim ile ilmimden vereceğim'' buyurdu. ''

 

Ümmü'd-Derda der ki: "Ne öncesi, ne de sonrasında Ebu Derda'nın Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) için Ebu'l-Kasım künyesini kullandığım duymuş değilim."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Ahmed, Müsned (6/450), Buhari, Tarih (4/2/255-256), Hakim, Müstedrek (1/348) ve Ebu Nuaym, Hilye (l/227, 5/243).

 

 

 

4166- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Cennete girmeleri için ilk çağrilacak kişiler, iyi günde kötü günde Allah'a hamd eden kişiler olacaktır" buyurmuştur.

 

Tahric: İsnadı hasendir. Beyhaki, Adab (1033) ve Bezzar, Müsned (4/28) Bak: Heysemı, Mecmau'z-Zevaid (10/95).

 

 

 

4167- Başka bir kanalla yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Beyhaki, Adab (1033) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne 5/49-50 (1270).

 

 

 

4168- Ömer b. Sa'd'ın, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müminin haline şaşıyorum. Zira kendisine bir nimet verildiği zaman Elhamdulillah deyip şükrediyor, musibete maruz kaldığı zaman da Elhamdulillah deyip sabrediyor. Müminine her hali için sevabı veriliyor: ağzma bir lokma yemeği götürmesinde bile!"

 

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur. 

 

Tahric: İsnadı güçlü, ravileri güvenilirdir. Bezzar, Müsned 4/28, 29 (3116), Abdurrezzak, Musannef 11/197 (20310), Ahmed, Müsned (1/173, 177, 182), Beyhaki, Sünen (3/376) ile Adab (1032), Abd b. Humeyd, el-Müntehab (139, 143), Bağavi, Şerhu's-Sünne 5/448-449 (1540,1541), Tayalisi, Müsned (s. 69) ve Nesai, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (1067).

 

 

 

4169- Suheyb'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Müminin durumu şaşırtıcıdır. Zira her durumu kendisi için hayır getirir. Hoşuna giden bir durumla karşılaşıp şükrettiği zaman bu onun hayrma olur. Hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaşıp sabrettiği zaman da bu onun hayrma olur ...

Müslim, Sahih'de Süleyman b. el-Muğire'den rivayet etti.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. - Müslim, Zühd (64).

 

 

 

4170- Ma'mer der ki: Salih b. Mismar'ın: ''Yüce Allah'ın bana bolluk vermesi nimeti mi yoksa bana bolluk vermemesi nimeti mi daha iyidir bilemiyorum" dediğini işittim.

 

Tahric: İbn Ebi'cl-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (199) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd 143 (427).

 

 

 

4171- Mucemmi' el-Ensari, hayır ehlinden bir adamdan bildiriyor: "Yüce Allah'ın dünyada bize vermediği nimetler bize verdiği nimetlerden daha iyidir. Zira Allah böylesi nimetleri Peygamber'ine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bile vermeye rıza göstermemiştir. Benim için de Yüce Allah'ın Peygamberine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) razı olduğu bir durum, sevmediği ve razı olmadığı bir durumdan daha iyidir."

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (111).

 

Abdullah der ki: Yine bana bildirilene göre alimlerden biri şöyle demiştir:

"Alim olan kişi, Allah'ın verdiği şeyler için hamd etmesi gibi, uzak tutulduğu dünya şehvetleri için de hamd etmelidir. Zira kendisine verdiği şeylerden hesaba çekilecektir. Verilmediği zaman ise bunlarla imtihan edilmeyecek, kalbi bunlarla meşgul olmayacak, bedenini bu yönde yormayacaktır. Böylesi bir şeyden yana kalbi de, bedeni de rahat kaldığı için Allah'a şükretmelidir."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (112).

 

 

 

4172- Bişr b. el-H iris der ki: "Ya şükrünün nasıl olduğunu görmek için nimetlerle, ya da sabrının nasıl olacağını görmek için bir musibetle olmak üzere Yüce Allah her bir insanı mutlaka imtihan etmektedir.''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (129).

 

 

 

4173- Ömer b. Sadaka el-Hammil der ki: Zünnun ile beraber Ahmim'deyken eğlence, def ve davul sesi işitince: "Bu nedir?" diye sordu. Ona: "Medine halkından birinin düğünü" cevabı verildi. Onun yanında da ağlama, feryat figan sesi duyunca: "Bu nedir?" diye sordu. Ona: "falan kişi öldü" karşılığı verilince Zünnun bana: "Ey Ömer b. Sadaka! Düğün sahiplerine nimet verildi, ama şükretmediler. Diğerlerine bela verildi, onlar, da sabretmediler. Vallahi bu gece bu şehirde kalmam" dedi ve hemen Ahmim'den ayrılıp Fustilt'a doğru yola çıktı.

 

Tahric: İsnadı sağlam değildir. 235. hadiste geçti.

 

 

 

4174- Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem der ki: Alimlerden biri Yüce Allah'ın indirdiği kitaplardan birinde şöyle yazılı olduğunu söyledi: "Yüce Allah: ''Mümin kulumu sevindirin!'' buyurdu. Bu kulun başına sevdiği bir şey geldiği zaman ''Allah'a hamdolsun! Allah'a hamdolsun! Allah'ın dilediği olur!'' demeye başladı. Yüce Allah, aynı kul için: ''Mümin kulumu korkutun!'' buyurdu. Ancak başına sevmediği bir şey geldiği zaman yine ''Allah'a hamdolsun! Allah'a hamdolsun!'' demeye başladı. Sonunda Yüce Allah: ''Gördüğüm kadarıyla bu kulum, onu sevindirdiğimde hamd ettiği gibi korkuttuğumda da bana hamd ediyor. Her hali için bana hamd ettiği için bu kulumu Adn cennetine koyun'' buyurdu.''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (144) ve İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'/Hanlıbile (1/136).

 

 

 

4175- Ebu Hureyre der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Yüce Allah: ''Kulum her halinde hayır içindedir. Zira canını bedeninden çıkarırken bile bana hamd eder'' buyurur. ''

Başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet olunmuştur.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/341, 361), Bezzar,Müsned (1/371) ve İbnEbi'd• Dünya, Kitabu' ş-Şükr ( 83) Bak: Heysemi, Mecmau 'z- Zevaid (2/321).

 

 

 

4176- Ahmed b. Ubeyd et-Temimi der ki: Bedevinin biri: "Sadece kendisinden gelen sıkıntılara Hamdedilen Allah'a hamd ederim" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (84).

 

 

 

4177- Huzeyme Ebu Muhammed el-Abid der ki: Vehb b. Münebbih, gözleri görmeyen, cüzamlı, kötürüm ve çıplak birinin yanından geçerken onun: "Nimetlerinden dolayı Allah'a hamdolsun" dediğini işitti. Vehb'in yanında olan biri adama: "Sende ne nimet kalmış ki ondan dolayı Allah'a hamd ediyorsun?" deyince, adam: "Şu şehir halkına bir bak bakalım, ne kadar kalabalık olduklarını gör. Onlar arasında benden başka O'nu tanıyan olmadığı için Allah'a hamd etmeyeyim mi?'' karşılığını verdi.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya} Kitabu'ş-Şükr (171) ve Ebu Nuaym} Hilye (4/68).

 

 

 

4178- Beşir b. el-Hasasiyye der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına geldiğimde onu Baki'de gördüm. Oradayken: "Bu diyarda (mezarlıkta) bulunan müminlere selam olsun" dediğini işittim. Ayakkabımın da bağı kopmuştu. Bana: "Ayakkabm mı eskidi?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Çoktandır tek başınayım ve kabilemden de ayrıyım" dedim. Bunun üzerine bana: "Ey Beşir! Seni, kendileri olmasa yeryüzünün içindekilerle birlikte yok olacağını düşünen bir kabilenin içinden, perçeminden tutup islam'a getiren Allah'a neden hamd etmiyorsun?" buyurdu.

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır. Taberani, M. el-Kebir 2/45 (1236) Bak: Heysemi} Mecmau'z-Zevaid (3/60).

 

 

 

4179- Hasan( -ı Basri) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birinin:

"İslam için Allah'a hamdolsun" dediğini işitince ona: "Çok büyük bir nimet için Allah'a hamd ediyorsun" buyurdu.

 

Tahric: İsnadı mürsel, ravileri güvenilirdir. İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (9).

 

 

 

4180- Yine mürsel olarak Mansur b. Sukayr'dan bize şöyle bildirilmiştir:

"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ''Beni İslam'a eriştiren ve Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ümmetinden biri kılan Allah'a hamdolsun'' diyen bir adama rastlayınca: ''Büyük bir nimete şükrettin'' buyurdu." Muhammed b. Yusuf der ki: "Süfyan b. Mansur, Mansur b. Sukayr'dan naklen bize şunu bildirdi..." Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarır.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilir olan mürsel bir hadistir. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/374).

 

 

 

4181- Süfyan b. Uyeyne der ki: "Yüce Allah kullarına La ilahe illallah'ı öğretmiş olmaktan daha üstün bir nimet vermiş değildir. Zira ahirette onlar için La ilahe iHallah'ın değeri dünyadaki su gibidir.''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu Şükr (95) ve Ebu Nuaym, Hilye (7/272).

 

 

 

4182- Süfyan b. Said es-SeYri der ki: "Ahirette La ilahe illallah demenin vereceği lezzet, dünyada soğuk suyu içmenin verdiği lezzet gibidir."

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4183- Humeyd el-A'rec der ki: Mücahid, ''Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi?"[Lokman 20] ayetini okur ve: "Bu nimet La ilahe illallah'tır" derdi.

 

Tahric: İbn Cerir, Tefsir (21/78), İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (94) ve Ebu Nuayın, Hilye (3/294) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/526).

 

 

 

4184- İbnu's-Semmak bildiriyor: Mukatil b. Hayyan, ''Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi?''[Lokman 20] ayetini açıklarken: "Açık olan nimet, İslam dinidir. Gizli olan nimet ise, sizlerin günahlarınızı açığa vurmamasıdır" demiştir.

 

Her biri de zayıf olan iki isnadla müsned olarak bir sonraki rivayette zikredilmiştir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (179) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/526).

 

 

 

4185- Ata der ki: İbn Abbas'a "Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi?"[Lokman 20] ayetini sorduğumda şöyle dedi: "Bu, ilmimin hazinelerinden biridir. Bunu ben de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduğumda: ''Açık olan nimet, yaratılışını düzgün bir şekilde kılmasıdır. Gizli olan nimet ise. auret yerlerini örtmesidir. Bunlar açıkta olsaydı ailenden önce yabancılar senden uzaklaşırdı'' buyurdu."

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, Dürrü'I•Mensur (6/525).

 

 

 

4186- Dalıhak bildiriyor: İbn Abbas'a "Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi?''[Lokman 20] ayetinin anlamı sorulunca şöyle dedi: "Bu, ResuluHalı'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorup öğrendiğim ilmimin hazinelerinden biridir. "Ey Allah'ın Resulü! Açık olan nimet nedir?" diye sorduğumda: "Yaratılışını düzgün bir şekilde kılmasıdır. Gizli olan nimet ise kişiyi islam'a eriştirmesidir" buyurdu."

 

İsnadı güçlü değildir.

 

 

 

4187- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem}: "Ey Adem oğlu! insanda hem şeytanın, hem de meleğin bir etkisi vardır. Şeytanın etkisi insanı kötülüklere götürmesi ve hakkı yalanlatmasıdır. Meleğin etkisi ise insanı hayra götürmesi ve hakkı tasdik ettirmesidir. Her kim (melekten gelen) böylesi bir etkiyle karşılaşırsa Allah'a hamd etsin" buyurdu ve: "Şeytan sizi fakirlikle korkutarak cimriliği ve hayasızlığı emreder; Allah ise kendisinden mağfiret ve bol nimet vaad eder. Allah'ın lütfü boldur, O her şeyi bilir"[Bakara 268] ayetini okudu.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 5/219 (2988).

 

 

 

4188- Başka bir kanalla Abdullah b. Mes'lid aynısını (bildiğimiz kadarıyla) Resulullah'tan (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aktarır. Meleğin etkisinin hissedildiği zamanlarda Allah'tan hayırlı şeylerin istenmesini, şeytanın etkisinin hissedildiği zamanlarda hayırdan ümit kesilmemesini ekleyip: "Meleğin size etkisini hissettiğinizde Allah'a hamd edip ınsanını isteyin. Şeytanın etkisini hissettiğiniz zaman da Allah'a sığınıp O'ndan bağışlanma dileyin" der ve ayeti zikretmez.

 

Tahric: Ravilerinin tümügüvenilirdir. İbn Cerir, Tefsir (3/88).

 

 

 

4189- Mücahid der ki: "İki nimetten hangisinin benim için daha büyük olduğunu bilemiyorum. Yüce Allah'ın beni müslüman kılması mı, yoksa beni nefsi arzulardan uzak tutması mı?"

Başka bir kanalla bu hadisin aynısını rivayet olunmuştur.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (3/293).

 

 

 

4190- Katan b. Kab el-Kuta'i der ki: Ebu'ı-Aliye: "İki nimetten hangisinin benim için daha iyi olduğunu bilemiyorum. Yüce Allah'ın beni müslüman kılması mı, yoksa Harliri (Harici)lerden biri kılmaması mı ?''

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (2/218).

 

 

 

4191- Hasan(-ı Basri) der ki: "İman yokken zenginliğin, iman varken de yoksulluğun olamayacağı söylenirdi."

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4192- Müfessir Ebu Bekr Muhammed b. İbrahim der ki: Yahya b. Muaz er-Razi'nin, "Allah'ın size olan nimetini düşünün"[Al-i İmran 103] ayetini okuduktan sonra şöyle dediğini işittim: "Bu nimetlerinden bazıları kalbini O'nun marifetine kap yapması, diline O'nu anmanın lezzetini tattırması, sen O'na elli yıllık bir mesafe uzaklaşmışken tek bir bağışlanma dilemenle seni bağışlamasıdır."

 

 

 

4193- Muhammed b. İbrahim der ki: Yahya b. Muaz'ın kıssa anlatırken "Firavun'a gidin. Çünkü o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar"[Taha 44] buyruğunu okuduktan sonra şöyle dediğini işittim: "İlahım! Efendim! İlah olduğunu iddia eden birine bile bu şekilde yumuşak davranırken senin ilah olduğunu söyleyenlere nasıl davranırsın?"

 

Isnadı çok zayıftır.

 

 

 

4194- Ömer b. Şebbe der ki: Şair Lebid, İslam hakkında sadece şu beyiti söylemiştir: "Hamdolsun Allah'a ki gelmeden ecelim islam giysisini üzerime giyebildim.''

Bu beyitin başkasının olduğu da söylenmiştir. İhtiyarlık konusu içinde bunu zikrettik.

 

Tahric: Beyhaki, Zühd (639).

 

 

 

4195- Rafı' Ebu'ı-Aliye der ki: "Kulun bir nimet için Allah'a hamd ederken veya bir günahtan dolayı Allah'tan bağışlanma dilerken ölmemesini umarım.''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Adiy, el-Kamil (3/1023), Ebu Nuaym, Hilye (2/219) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (87).

 

 

 

4196- Bekr b. Abdillah bildiriyor: Sırtında yük olan bir hamalın "Allah'a hamd ederim! Allah'tan bağışlanma dilerim" deyip durduğunu işittim. Yükünü sırtından indirene kadar bekledim, sonra ona: "Bundan başka bir şey bilmiyor musun?" diye sordum. Adam: "Aksine pek çok şey biliyorum. Allah'ın Kitab'ını da okumayı biliyorum. Ancak kul her dem bir nimet ve günah üzerindedir. Nimete hamd edip, günahlarım için de Allah'tan bağışlanma diliyorum" karşılığını verince, kendi kendime: "Bu konuda hamal, Bekr'den (benden) daha bilgili" dedim.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu' ş-Şükr (65).

 

 

 

4197- Bekr b. Abdillah el-Müzeni der ki: Ebu Temime'ye: "Nasılsın?" diye sorulduğu zaman şöyle derdi: "İki nimet arasındayım. Biri ifşa edilmemiş ve insanlara gösterilmemiş bir günahtır. Bir diğeri de şu insanların övgüsüdür. Ancak vallahi insanların övdüğü kadar ve övdükleri gibi biri değilim."

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4198- ısmet b. Abdirrahman es-Sekuni der ki: Bekr b. Abdillah elMüzeni, Ebu Temime el-Huceymi'nin yanına geldi ve: "Nasılsın?" diye sordu. Ebu Temime şöyle dedi: "İki nimet arasındayım. İkisi arasında gidip geliyorum, ama hangisinin benim için daha iyi olduğunu bilemiyorum. Biri Yüce Allah'ın gizli bıraktığı günahlarımdır ki bunlardan yana kimsenin beni kınamasından endişe etmiyorum. Diğeri de amellerim buna yeterli olmamasına rağmen Rabbimin, izzetiyle beni insanlara sevdirmesidir."

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (122).

 

 

 

4199- İbn Avn der ki: Evinin önünde oturan Şa'bi'yle karşılaştığımda ona: "Nasılsın?" diye sordum. Şa'bi şu karşılığı verdi: "Şurayh'a nasıl olduğu sorulduğunda ''Nimet içindeyim'' der ve parmağıyla işaret edip semaya doğru bakardı.

 

Ravilerinin tümü güvenilirdir.

 

 

 

4200- Ahmed b. İbrahim b. el-Hakem der ki: Zünnun'a nasıl olduğu sorulunca şöyle dediğini işittim: "Çokça isyana rağmen Allah'ın bolca nimetleri içindeyim. Neye şükredeceğimizi de bilemiyoruz! Herkese gösterdiği güzel amellerimiz için mi? Gizli bıraktığı kötü işlerimiz için mi?"

 

İsnadı sahihtir.

 

 

 

4201- Muhammed b. İbrahim der ki: Yahya b. Muaz, Rabbine yalvarıp yakarırken şöyle derdi: "İlahi! Ne kadar da cömertsin! Sana olan itaatimizi bugün sen bize ihsan ettin, yarın (ahirette) yine sen bizden kabul edeceksin. Günahlarımızı bugün gizli tutuyor, yarın da bağışlayacaksın. İtaatine yönelik bunların, tarafından bize ihsanı ve kabulü nimeti içindeyiz. Günahlarımıza yönelik de bunların gizli tutulması ile bağışlanması nimeti içindeyiz. ''

 

Isnadı zayıftır. 

 

 

 

4202- İbn Kuleyb der ki: İbnu's-Semmak bana şöyle bir mektup yazdı: "Sonrasına gelince, bu mektubu sana mestur ve mestur biri olarak yazıyorum ki her ikisiyle de gurur duyuyorum. Günahlarım gizli (mestur) tutulmuştur, bundan dolayı kalbim rahattır ve bu günahlarım bağışlanmış gibidir. Verilen nimetlerden de mesrurum ve bu nimetler sayesinde başkalarının hakkını ifa edebiliyorum. Keşke bütün bunların akıbetini de bilebilseydim. "

 

Tahric: İsnadı hasendir. İbn Ebi Dünya, Kitabu Şükr (191).

 

 

 

4203- Mahmud b. Adem der ki: Süfyan b. Uyeyne'nin: "Yüce Allah günahlarımızı gizli tutuyor olmasaydı kimseler bizimle oturmazdı" dediğini ışıttım.

 

İsnadında tanımadığımız ravi vardır.

 

 

 

4204- Talk b. Habib der ki: "Yüce Allah'ın kullar üzerindeki hakkı eda edemeyecekleri kadar büyüktür. Yüce Allah'ın kullarına olan nimetleri sayamayacakları kadar çoktur. Ancak kullar buna karşılık sabah akşam tövbe içinde olmalıdırlar."

 

Ravilerinin tümü güvenilirdir.

 

 

 

4205- Muğire b. Şu'be der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayakları şişene kadar gece namazı kıldı. "Ey Allah'ın Resulü! Allah senin geçmiş ve gelecek

günahlarını bağışlamadı mı ki?" diye sorulunca da: "Buna karşılık şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu.

Buhari ile Müslim, Sahih'de İbn Uyeyne'den rivayet ettiler.

 

Tahric: Buhari, tefsır (5/44) ve Müslim, sifatu'l-münafikun (80).

 

 

 

4206- Mis'ar der ki: "Ey Davud ailesi, şükredin!"[Sebe 13] buyurulunca içlerinden birinin namazda olmadığı bir an bile olmadı."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (73) Bak: Suyütl, Dürrü'l-Mensur (1/671).

 

 

 

4207- Enes b. Malik'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "KuL, Yüce Allah tarafından kendisine verilen aile, mal veya çocuk gibi nimetler konusunda: ''Maşaallah vela kuvvete illa billah (=Allah'ın dilediği olur. Allah'a dayanmayan hiçbir güç yoktur)'' dediği zaman ölüm dışında bu nimetin başına herhangi bir felaket gelmez. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Beyhaki, el-Esmau ve's-Sifat (s. 207), İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (1), İbnu's-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (359), Taberani, M.es-Sağir (1/212) ve Hatib, Tarıh (3/198-199).

 

 

 

4208- Ebu Zuheyr Yahya b. Utarid el-Kureşi'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah bir kula şükretmeyi bahşettiği zaman nimetin artmasından onu mahrum etmez. Zira: ''Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size olan nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur. ''

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardu. İbn Ebi Dünya, Kitabu Şükr (3)

 

 

 

4209- Abdullah b. Salih'in, kendisine haber veren birinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir kula dört şey verildiği zaman buna karşılık dört şeyden mahrum bırakılmaz. Birine şükretme bahşedildiği zaman nimetin artmasından mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Andolsun, eğer şükredersen iz elbette size nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur. Birine dua etme bahşedildiği zaman o duanın icabetinden mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Bana dua edin, kabul edeyim''[Mü'min 60] buyurur. Birine bağışlama dileme ihsan edildiği zaman bağışlanmadan mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır''[Nuh 10] buyurur. Birine tövbe etme verildiği zaman tövbesinin kabulünden mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''O, kullarından tövbeyi kabul edendir''[Şura 25] buyurur. ''

 

Tahric: Mürsel zayıfbir hadistir. Zehebi, Siyer (10/406) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/7, 8, 9).

 

Ravi der ki: Daha sonra Ebu Salih ile karşılaştığımda bunu sordum. Ebu Salih: "Evet, bunu ona bildiren benim" dedi. Ona hadisi sorduğumda ise bu hadisi bana aktardı. Ona: "Sana bu hadisi kim bildirdi?" diye sorduğumda: "Ebu Züheyr Yahya b. Utarid b. Mus'ab'ın, babasından naklen bana bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur ... " dedi ve bu hadisi aktardı.

 

Beyhaki der ki: "Sanırım bu son kısmı anlatan kişi, ravi İbrahim b. el-Hüseyn el-Kisai'dir. Aynısı mevsul bir şekilde rivayet edilmiştir, ancak mahfüz bir rivayet değildir."

 

 

 

4210- Abdullah b. Mes'ud der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim: "Birine dört şey verildiği zaman buna karşılık dört şeyden mahrum bırakılmaz. Birine dua etme bahşedildiği zaman. o duanın icabetinden mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Bana dua edin, kabul edeyim''[Mü'min 60] buyurur. Birine şükretme bahşedildiği zaman nimetin artmasından mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur. Birine bağışlama dileme ihsan edildiği zaman bağışlanmadan mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır''[Nuh 10] buyurur. Birine tövbe etme verildiği zaman tövbesinin kabulünden mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''O, kullarından tövbeyi kabul edendir''[Şura 25] buyurur. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/9).

 

MahfUz olanı bu metnin bir önceki senedIe alanıdır. Abdulazız b. Eban metruk biridir. Başka bir kanalla da bir sonraki rivayette zikredilmiştir.

 

 

 

4211- İbn Mes'ud'un bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dört şeyi yapan karşılığında dört şeyi elde eder. Bunun da açıklaması Allah'ın Kitab'ında vardır. Yüce Allah'ı zikredeni Allah da zikreder. Zira: ''Beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim''[Bakara 152] buyurur. Yüce Allah'a dua eden kişinin duasına icabet edilir. Zira Yüce Allah: ''Bana dua edin, duanıza cevap vereyim''[Mü'min 60] buyurur. Yüce Allah'a şükreden kişiye daha fazla nimet ihsan edilir. Zira Yüce Allah: ''Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size olan nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur. Yüce Allah'tan bağışlanma dileyen kişi de bağışlanmaya mazhar olur. Zira Yüce Allah: ''Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü 0, çok bağışlayıcıdır'' [Nuh 10] buyurur. ..

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Taberani, M. es-Sağir (2/92) ve Hatib, Tarih (1/247-248) Bak: Zehebi, Mizan (4/77-78) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/360).

 

 

 

4212- Abdullah der ki: Ali b. Salih'in, "Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım"[İbrahim 7] buyruğunu açıklarken: "Burada şükürden kasıt Allah'a itaattir" dediğini işittim.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (194), İbnu'l-Mübarek, Zühd 108-109 (320) ve İbn Cerir, Tefsir (13/186) Bak: SuyUtı, Dürrü'l-Mensur (S/7).

 

 

 

4213- Ahmed b. el-H ariş el-Kadı der ki: Süfyan b. Uyeyne'nin, "Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyruğunu açıklarken şöyle dediğini işittim: "Şayet verdiğim nimete şükrederseniz sizi cennetime götürecek olan bana itaatinizi arttırırım, anlamındadır."

 

İsnadında tanımadığımız raviler vardır.

 

 

 

4214- Muhammed b. İdris der ki: Rivayet edildiğine göre Hz. Ali, Hemedanlı bir adama şöyle demiştir: "Nimet şükürle, şükür de nimetin daha fazla verilmesiyle bağlantılıdır ve ikisi birbirini tamamlar. Kuldan şükür kesilmediği müddetçe Allah'ın fazla nimet vermesi de kesilmez."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (18).

 

 

 

4215- Fudayl b. İyad der ki: "Allah'ın nimetini kalbiyle ikrar edip diliyle buna hamd eden kişi için bu nimetin arttırılmadan bırakılmayacağı söylenirdi. Zira Yüce Allah: ''Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size olan nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur.''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (56).

 

Yine kişinin kendisine verilen nimetten bahsetmesinin de şükürden olduğu söylenirdi.

İbrahim der ki: Fudayl'ın şöyle dediğini işittim: "Yüce Allah: ''Ey Adem oğlu! Benim verdiğim nimetler içinde bana isyanda bulunuyorsan dikkat et de isyandayken canını almayayım! Önce benden çekin, sonra ne tarafına uyuyacaksan uyu!'' buyurur.''- İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (57).

 

 

 

4216- Hasan( -ı Basri) der ki: "Bana bildirilene göre Yüce Allah bir topluluğa nimet verdiği zaman onlardan şükür bekler. Şayet şükrederlerse verdiği nimeti arttırmaya kadirdir. Ancak nankörlük ederlerse verdiği nimeti azaba çevirmeye de kadirdir."

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (60).

 

 

 

4217- Ebu Hazım der ki: "Kişiyi Allah'a yaklaştırmayan her nimet beladır."

 

Tahric: İsnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (20) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/230).

 

 

 

4218- Ebu Hazım der ki: "İsyan içinde olmana rağmen Yüce Allah'ın sana devamlı olarak nimet verdiğini görürsen bu durumdan kork!''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (31) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/244).

 

 

 

4219- Ahmed b. Hanbel der ki: "Biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete götüreceğiz''[A'raf 182] ayeti konusunda Muaz en-Nahvi'nin: "Onlara nimet verecek, ancak şükrü unutturacağız, anlamındadır" dediğini işittim.

 

 

 

4220- Ukbe b. Amir'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Eğer Yüce Allah'ın kuluna, isyan içinde olmasına rağmen dünyalık olarak Mta sevdiği şeyleri verdiğini görürsen bil ki bu istidrac'tır. Zira: ''Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık; kendilerine verilene sevinince ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Ha md, alemlerin Rabbi Allah'a mahsustur''[En'am 44,45] buyrulmuştur. ''

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 17/330-331 (913), Ahmed, Müsned (4/195) ile Zühd (s. 12), İbn Cerir, Tefsır (7/195) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (32) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/270).

 

 

 

4221 - Ebu Hureyre bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Günahkar

olan kişinin nimetler içinde bulunması sizi aldatmasın! Zira onlar için ölmeyen bir katil vardır" buyurdu ve: "Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız"[lsra 97] ayetini okudu.

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. Buhari, Tarıh (2/1/345).

 

Her iki kanaldan bu şekilde rivayet edilmiştir. Başka bir kanalla da Ebu İsmail et-Tirmizi'den bu şekilde rivayet edildiğini gördüm. Buhari, Tarih'te Eyyub b. Süleyman'dan aynı isnadla Ubeydullah b. Ömer kanalıyla Nafi ile Badya'dan aktarmıştır. Badya'nın adı ise Ziyad'dır.

 

 

 

4222- Cehm b. Evs bildiriyor: Abdullah b. Rustum maiyetiyle birlikte Abdullah b. Ebi Meryem'in yanından geçerken ona: "Senin oturup sohbetini dinlemek beni çok sevindirir" dedi. Abdullah geçip gidince İbn Ebi Meryem şöyle dedi: "Ebu Hureyre'den işittiğime göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Günahkar olan kişinin nimetler içinde bulunmasına gıpta etme! Zira onun için Allah katında ölmeyen bir katil vardır'' buyurmuştur."

 

Vehb b. Münebbih bunu duyunca Ebu Davud el-A'ver'i ona gönderip ölümü olmayan bu katilin kim olduğunu sordurdu. İbn Ebi Meryem: "Cehennem ateşidir" dedi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Buhari, Tarıh (1/2/232) ve İbnü'l-Mübarek, Zühd 220-221 (623).

 

 

 

4223- İbn Abbas'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "insanların çoğu sıhhat ve boş zaman olmak üzere iki nimetin kiymetini bilmezler. ''

 

İsnadı sahihtir.

 

Buhari, Sahih'de Mekki b. İbrahim kanalıyla Abdullah b. Said'den rıvayet etti. - Buhari, rikak (7/169).

 

 

 

4224- İbn Ömer der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in dualarından biri: ''Allahım! Bana verdiğin nimetlerin yok olmasından, bana verdiğin afiyetin değişmesinden, aniden gelecek olan cezandan ve öfken ile gazabına sebep olacak her şeyden sana sığınırım" şeklindeydi.

 

Müslim, Sahih'de Ebu Zür'a kanalıyla Yahya b. Bükeyr'den rivayet etti.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. - Müslim, zikr (96).

 

 

 

4225- Abdullah b. Ömer b. Abdilazız der ki: Ömer b. Abdilazız ne zaman Allah'ın kendisine ınsan ettiği bir nimete baksa: "Allahım! Nimetine nankörlükle karşılık vermekten veya senden olduğunu bildiğim halde nankörce karşılık vermekten veya bu nimeti unutup seni övmemekten sana sığınırım" derdi.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Eb Dünya, Kitabu Şükr (66).

 

 

 

4226- Yezıd b. Yezıd der ki: Ömer b. Abdilazız'in: "Nimetleri, Allah'a şükrederek elinizde tutun" dediğini işittim.

 

Başkası ise Ömer b. Abdilazız'den rivayet ederken "Allah'a şükretmek, O'na isyan etmeyi terk etmekle olur" eklemesini yapar.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (27) ve Ebu Nuaym, Hilye (5/340) Bak:

Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

 

 

4227- Muhammed b. Lut el-Ensarı der ki: "Şükrün günahlardan uzak durmakla olacağı söylenirdi."

 

İbn Ebi Dünya der ki: Bana bildirildiğine göre bilgelerden biri şöyle demiştir: "Yüce Allah günahlara karşı kişiyi cezalandırmasaydı dahi verdiği nimete şükür olarak günahlara bulaşmamak gerekirdi."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu Şükr (41 veya 42).

 

 

 

4228- Şakik der ki: "Hamd etme üç şekilde açıklanabilir. Biri, Allah sana bir nimet verdiği zaman bu nimeti Allah'tan bilmendir. İkincisi, Allah'ın sana verdiğine razı olmandır. Üçüncüsü de, verdiği nimet bedeninde olduğu sürece O'na isyan etmemendir."

 

 

 

4229- Cüneyd b. Muhammed der ki: Bir gün Seriy: "Şükür nedir?" diye sordu. Seriy de faydalı bir şeyler anlatmak istediği zaman önce onu soru şeklinde sorardı. Ona: "Benim yanımda şükür, Allah'a karşı işlenecek bir günahta O'nun ihsan ettiği nimetleri kullanmamaktır" karşılığını verdiğimde, Seriy bu sözümü beğendi ve: "Sözünü bana bir daha tekrarla" dedi. Sonra: "Allah'a karşı günah işlerken hangimiz O'nun nimetlerini kullanmıyor ki?" dedi. Uzun bir zaman Seriy beni ne zaman görse: "Şükür hakkında ne demiştin? O sözü bana bir daha söyle" derdi. Günah işlerken nimetlerden faydalanmama da şükrün gereklerindendir.

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (10/119) ve Kuşeyri, er-Risale (1/441-442) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

 

 

4230- Ma'tUf el-Kerhi der ki: "Kul, Yüce Allah'ın kendisine verdiği nimeti günah işlemek üzere kullandığı zaman Allah, onun en sevdiği şeyleri elinden alır."

 

 

 

4231 - Seriy (es-Sekati) der ki: "Bir nimet, değerini bilmeyen kişinin elinden bilmediği bir yoldan alımr."

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (10/124).

 

 

 

4232- Süfyan b. Uyeyne der ki: Zühri'ye: "Zühd nedir?" diye sorulunca: "Kişinin, haram olan bir şeyin sabrına, helal olan bir şeyin de şükrüne baskın çıkmamasıdır" dedi.

 

Ebu Said der ki: "Bunun manası da kişinin haram olan şeylere bulaşmamak için sabır göstermesi ve helal olan şeylere karşılık şükretmesidir. Helal olan şeye şükür de bunları Allah'tan bilmek ve onları Allah'a itaat için kullanmaktır."

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

 

 

4233- Muaz b. Cebel dedi ki: ''Sizin için en çok endişe ettiğim şey, Rabbinizin verdiği nimetlerle şımarmanız ve haşyette kusur etmenizdir''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır.

 

 

 

4234- Ka'b der ki: "En kötü konuşma tecdif yönünde olan konuşmadır."

 

Ebu Ubeyd der ki: Asmai tecdif ifadesini açıklarken: "Nimete karşı nankörlük etmek anlamındadır. Yokluktan yakınan kişiler için de ''Ceddefe'rraculü tecdifen'' ifadesi kullanılır" demiştir.

Emevi ise bu ifadeyi açıklarken: "Yüce Allah'ın verdiğini az bulmak anlamındadır" demiştir.

 

Tahric: Ebu Ubeyd, Garibu'l- Hadis (4/242), İbnu'l-Esir, en-NiMye (1/247), Zemahşeri, el-Faik (1/198) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/374).

 

 

 

4235- Murdeveyh es-Saiğ der ki: Fudayl b. İyad'ın şöyle dediğini işittim: "Şükretmekten geri durmayın! Zira Yüce Allah tarafından kendilerine verilen nimet ellerinden gittikten sonra bu nimeti tekrar elde edebilen topluluklar çok nadirdir."

Bir sonraki rivayet de bu manadadır.

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/372).

 

 

 

4236- Hz. Aişe der ki: Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eve girdiğinde yerde bir ekmek parçası gördü. Yerden alıp sildikten sonra da: "Ey Aişe! Allah'ın verdiği nimete gereken değeri ver. Zira bir nimet bir ailenin elinden gittikten sonra bir daha ellerine geçmesi çok zor olur" buyurdu.

 

Beyhaki der ki: Ravi Mu'kari zayıf biridir. Zayıf olan başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir. Başka bir kanalla da aynısı rivayet edilmiştir. Ancak sıhhatini Allah bilir.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. İbn Mace 2/11 12 (3353). - Hatib, Tarıh (11/229), İbn Adiy, el-Kamil (3/912) ve Haraiti, Fedailu'ş-Şükr (68).

 

 

 

4237- Hz. Aişe der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evime girdiğinde yerde küçük bir ekmek parçası gördü. Ona doğru yürüyüp yerden aldı. Kokladıktan sonra yedi ve: "Ey Aişe! Allah'ın verdiği nimete gereken değeri ver. Zira bir nimet bir ailenin elinden gittikten sonra bir daha ellerine geçmesi çok zor olur" buyurdu.

 

İsnadı zayıf olan başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.

 

 

Tahric: İsnadı hakkında tenkider vardır. Ebu Ya'la, Müsned 6/131-132 (3405) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (8/195).

 

 

 

4238- Ebu Abdillah b. Ebi Zühl bildiriyor: Ebu'l-Hasan el-Kindi el-Kadi bana şöyle bir beyit okudu: " içinde bulunduğun nimetlere göz kulak ol Zira günahlar nimetleri yok eder."

 

 

 

4239- Sa'd b. Hureym der ki: Umare b. Hamza: "Nimetlerin bir ucu elinize ulaştığı zaman şükür azlığıyla geri kalanını kaçırmayın" dedi.

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/3772).

 

 

 

4240- İbrahim b. Btik der ki: Nehracuri'nin: "Karşılığında şükredildikten sonra bir nimet elden gitmez. Karşılığında nankörlük edildikten sonra da bir nimet elde kalmaz" dediğini işittim.

 

Tahric: Sülemi, Tabakatu's-Sufiyye (s. 380).

 

 

 

4241- Ali b. Muhammed el-Mervezi der ki: Ebu Bekr eş-Şamşati'ye şükrün temelinin ne olduğu sorulunca şöyle dediğini işittim: "Şükrün temeli kişinin kalbinde nimeti verene minnet duyması ve bunu Allah'tan bilmesidir. Şükrün temeli de, bölümleri de Allah'a karşı gelmekten sakınmaktır."

 

Seleften birinin de şöyle dediği aktarılmıştır: "Şükür denilen, Allah'a karşı gelmekten sakınmaktır. Yüce Allah'ın: ''Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir'de yardım etmişti. O halde Allah'a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız''[Al-i İmran 123] buyurduğunu görmez misiniz? Bu ayette Allah'a karşı gelmekten sakınmak, verdiği nimetlere şükretmektir. Bu ayet, takva sahibi olan kişinin şükreden kişi olduğunu, takva sahibi olmayan kişinin de şükreden biri olmadığını göstermektedir."

 

 

 

4242- Abdullah b. Amr der ki: Firavun zamanında Nil nehrinin suları çekilince memleketinin insanları yanına gelip: "Ey kral! Nil nehrini bizim için akıt!" dediler. Firavun: "Sizden razı değilim" karşılığını verdi. Gittikten bir süre sonra bir daha gelip: "Ey kral! Nil nehrini bizim için akıtı" dediler. Firavun: "Henüz sizden razı değilim" karşılığını verdi. Gittikten bir süre sonra bir daha gelip: "Ey kral! Sürülerimiz öldü, hayvanlarımız telef oldu. Şayet Nil nehrini bizim için akıtmazsan senden başka birini ilah edineceğiz" dediklerinde, Firavun: "O zaman meydanda toplanın" karşılığını verdi.

 

Meydanda toplandıklarında kendisini göremeyecekleri ve sesını duyamayacakları bir yere çekildi. Yanağını yere yapıştırıp işaret parmağını kaldırdı ve: "Allahım! Zelil olan kölenin efendisinin huzuruna çıkması gibi huzuruna çıktım. Nil nehrini akıtmaya ancak senin gücünün yetebileceğini bildiğimi sen de biliyorsun. Bu nehri akıt!" demeye başladı. Bunu deyince de Nil nehri eskisinden daha güçlü bir şekilde akmaya başladı. Sonra yanlarına gelip: "Sizin için Nil nehrini tekrar akıttım" deyince hepsi ona secdeye kapandı.

Bunun üzerine Cebrail (insan suretinde) yanına geldi ve: "Ey kral! Bir adama karşı bana yardım et!" dedi. Firavun: "Dediğin adam ne yaptı?" diye sorunca, Cebrail: "Bu adamı kölelerimin başına koydum ve tüm anahtarlarımı ona teslim ettim. Ancak bana düşman oldu. Düşmanlarımı sevip sevdiklerime de düşman oldu" karşılığını verdi. Bunun üzerine Firavun: "Bu kölen ne kötü bir köle imiş! Şayet onu elime geçirirsem Kalzum denizinde boğardım!" dedi. Cebrail: "Ey kral! Bu yönde bana bir belge yaz!" deyince, Firavun kalemle kağıt istedi ve: "Efendisine karşı çıkan, efendisinin düşmanlarını sevip sevdiklerine düşman olan kişinin cezası Kalzum denizinde boğulmaktır" şeklinde bir ferman yazdı. Cebrail: "Ey kral! Bu yazıyı mühürle!" deyince, Firavun kağıdı mühürleyip ona verdi.

 

Firavun'un denizde boğulduğu an Cebrail bu kağıtla yanına geldi ve: "Kendi hakkında verdiğin bu hükmü içeren bu kağıdı al!" dedi.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4243- Ebu Derda'nın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah: ''Benimle cinlerin ve insanların durumu konusunda çok büyük bir durum vardır. Zira yaratıcı olan ben iken başkasına kulluk eder, rlzık veren ben iken başkasına şükrederler'' buyurmuştur. ..

 

Tahric: İsnadı zayıftır. DeyIemi, Müsnedü'l- Firdevs 3/166 (4439).

 

 

 

4244- Muhammed b. Hani, arkadaşlarından birinden bildiriyor: Adamın biri Ebu Hazım'a: "Gözlerin şükrü nedir?" diye sordu. Ebu Bazım: "Gördüğün hayırlı şeyleri yayman, gördüğün kötü şeyleri ise gizlemendir" dedi. Adam: "Kulakların şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım: "Duyduğun hayırlı şeyleri sahiplenmen, duyduğun kötü şeyleri de unutmandır" dedi. Adam: "Ellerin şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım:

"Onlarla sana ait olmayan bir şeyi almaman ve Yüce Allah'ın hakkı olan bir şeyin verilmesine engel olmamandır" dedi. Adam: "Midenin şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım: "Alt tarafının yemekle üst (ağız / baş) tarafının ise ilim ile dolu olmasıdır" dedi.

Adam: "Avret yerinin şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım: "Yüce Allah'ın: ''Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar. Doğrusu bunlar yerilemezler. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı gidenlerdir''[Mü'minun 5-7] şeklinde buyurduğu gibidir" dedi.

 

Adam: "Ayakların şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım şöyle dedi: "Hoşlandığın ve canlı olan birini gördüğün zaman ayaklarını onun amelleri gibi amellerde bulunmak için kullanman, hoşlanmadığın bir ölü gördüğün zaman da ayaklarını onun amelleri gibi amellerden uzak tutmandır. Bu şekilde de Yüce Allah'a karşı şükrünü ifa etmiş olursun. Ancak sadece diliyle şükür edip de bedeninin diğer organlarıyla şükrü ifa etmeyen kişi giysisini yanında taşıyan, ama giymeyen kişi gibidir. Zira taşınan ama giyilmeyen giysi, kişiyi ne sıcaktan, ne soğuktan, ne kardan, ne de yağmurdan koruyabilir."

 

Tahric: İsmidında meçhul ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (126) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/234).

 

 

 

4245- Ebu Bekr el-Varrak der ki: "Hamd ancak üç şeyle tam bir şekilde yapılmış olur. Biri, nimeti vereni kalpten sevmektir. Diğeri, O'nun rızasını kazanma niyeti taşımaktır. Üçüncüsü de, hakkını ifa etmek için çaba göstermektir."

 

 

 

4246- Ali b. Abdilhamid der ki: Seriy (es-Sekati)'nin: "Farzları eda eden, haram olan şeylerden sakınan ve elindeki nimetlere şükreden kişiye hiç kimse zarar vermez" dediğini işittim.

 

Yine şöyle dediğini işittim: "Şükür, dille, bedenle ve kalple olmak üzere üç şekilde olur. Kalbin şükrü, verilen bütün nimetlerin Allah'tan olduğunu bilmendir. Bedenin şükrü, Allah'ın afıyette kıldığı beden organlarını sadece O'na itaat için kullanmaktır. Dilin şükrü de devamlı olarak Allah'a hamd etmektir."

 

 

 

4247- Zünnun der ki: "Üç şey şükrün amellerindendir. Biri, nimetler konusunda kişinin diğer kardeşleriyle aynı düzeyde olmayı istemesidir. Diğeri, ihsan gelmeden önce insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bir diğeri de minnettarlık göstergesi olarak şükretmektir."

 

Tahric: Ebu Nuaym, Hilye (9/342).

 

 

 

4248- Ebu Muhammed Abdullah b. Muhammed b. Cafer b. Hayyan der ki: Ebu Abdillah Arın b. Osman el-Mekki bana şunu yazdırdı: "Bu yönde alimlerin, şükür konusunu ibadetler üzerinden tertip ettiklerini ve her bir kişinin içinde bulunduğu duruma göre şükrünü ifa etmesi gerektiğini söylediklerini gördüm. Benim bundan anladığım; kişinin kendisine verilen nimetin çeşidine göre şükrünü ifa etmesi gerektiğidir. Şayet verilen nimet dünyalık bir nimet ise kişi bunun şükrünü Allah için dünyalık bir amelde bulunarak yerine getirir. Kişiye verilen nimet dini bir amel konusunda ise bunun şükrünü Yüce Allah kendisine böylesi bir nimeti bahşettiği için o ameli daha fazla yaparak yerine getirir.

Mısır ahalisinden olan Muhammed b. Abdilhakim'in kuşluk namazı kıldığını görürdüm, Muhammed bu namazda her iki rekat sonunda ilaveten iki tane de secde ederdi. Onun yakın arkadaşlarından biri iki rekat sonunda bu iki secdeyi neden yaptığını sorunca da: "Yüce Allah'ın bana ihsan ettiği iki rekatlık kuşluk namazı nimetine şükür olarak bu iki secdeyi ediyorum" dedi.

 

 

 

4249- Ebu'l-Ahvas el-Cüşemi, babasından bildiriyor: Resulullah beni eski giysilerle görünce: "Malın var mı?" diye sordu. "Evet, var" dediğimde:

"Ne tür malın var?" diye sordu. Ben: "Yüce Allah bana koyun ve deve sürüleri ınsan etti" dediğimde, Resulullah: "O zaman Yüce Allah'ın sana verdiği nimet ve yaptığı ikram üzerinde görülsün" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ebu Davud 4/333 (4063) ve Nesal, zınet (8/180-181).

 

 

 

4250- Enes'in bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Kendinizi Allah'tan satın alın! Biriniz cimri davranıp malını insanlara veremiyorsa bari kendine harcasın ve Allah'ın kendisine verdiği rızıklardan yesin, giyinsin. ''

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız bir ravi vardır, diğer ravileri ise güvenilirdir. Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 5/272 (8159) ve İbn Lal, Zehru'l-Firdevs (4/273).

 

 

 

4251- Amr b. Şuayb'ın, babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "israfa kaçmadan ve kibre kapılmadan yiyin, için, infakta bulunup giyinin. Zira Yüce Allah verdiği nimetin kulunun üzerinde görülmesini sever. ''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Tayalisi, Müsned (s. 299), Ahmed, Müsned (2/182) ve Beyhaki, Adab (663).

 

 

 

4252- Katade der ki: "Nimetlerin gösterilip anlatılması da şükürdendir."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Abdurrezzak, Musannef 10/425 (19580).

 

 

 

4253- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "nimetler konusunda sizden üsttekilere değil sizden daha aşağıda olanlara bakm. Bu, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir davranıştir. "

Müslim, Sahih'de Ebu Bekr kanalıyla Veki'den rivayet etti.

 

Tahric: Müslim, zühd (9).

 

 

 

4254- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Biriniz mal ve güzellik bakımından kendisinden daha üstün olanlara baktığı zaman dönüp bir de mal ve güzellik bakımından kendisinden daha aşağıda olanlara baksın."

 

Tahric: Müslim, zühd (8).

 

 

 

4255- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dindarlık konusunda kendinden üsttekilere, dünyalık bakımından da kendinden aşağıdakilere bakan kişiyi Yüce Allah sabreden ve şükreden kullarından biri olarak yazar. Dindarlık konusunda kendinden alttakilere, dünyalık bakımından da kendinden üsttekilere bakan kişiyi Yüce Allah sabreden ve şükreden kullarından biri olarak yazmaz. ''

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).

 

 

 

4256- Süleym b. Hayyan, babasından bildiriyor: Ebu Hureyre şöyle derdi: "Yetim biri olarak yetiştim ve miskin biri olarak hicret ettim. İbn Affan ile Binti Gazvan'ın yanında karın tokluğuna ve ara sıra bineğe binmek üzerine çalıştım. Konakladıkları zaman onlara odun topluyor, yola düştükleri zaman da bineklerini sürüyordum. Allah'a hamdolsun ki İslam dirıi kaim, Ebu Hureyre de imam oldu."

 

Tahric: İbn Sa'd, Tabakat (4/326) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/379).

 

 

 

4257- Abdullah (b. Mes'ud) der ki: "Yüce Allah'ın cehennemliklerin üzerinde minneti vardır. Şayet onları ateşten daha ağır bir şeyle cezalandırmak istese böylesi bir hakkı olurdu."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (180).

 

 

 

4258- Süleyman et- Teymi der ki: "Yüce Allah kendi gücü nisbetince kullarına nimet vermiş, buna karşılık güçleri rıisbetince onlardan bunun şükrünü istemiştir."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (8).

 

 

 

4259- Hasan der ki: Hz. Davud: "İlahi! Saçlarımdan her birinin iki dili olsa ve tümü gece gündüz seni tesbih etse yine de nimetlerinden birinin karşılığı olamaz" demiştir.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (25).

 

 

 

4260- Sadaka b. Yesar der ki: Hz Davud mihrabındayken küçük bir kurtçuk gördü. Onun yaratılışını düşünüp: "Yüce Allah nasıl değer verip bunu yaratmış?" dedi. Bunun üzerine Yüce Allah o kurtçuğu dile getirdi, kurtçuk da: "Ey Davud! Sen kendini mi beğeniyorsun? Canım elinde olana yemin olsun ki Allah'ın bana verdiğine ettiği şükür, Allah'ın sana verdiğine senin ettiğin şükürden daha fazladır" dedi. Yüce Allah bu yönde: 'Her şey O'nu hamd ile tesPih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız''[İsra 44] buyurmuştur.

 

Tahric: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/393) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (35).

 

 

 

4261- Enes b. Malik der ki: Hz. Davud, Yüce Allah'ı kendisinden daha güzel bir şekilde hiç kimsenin övemeyeceğini düşünüyordu. Bir defasında göletin yanındaki mihrabında otururken yanına bir melek indi ve: "Ey Davud! Kurbağanın sesini dinle ve ne dediğine bak" dedi. Hz. Davud dinleyince kurbağanın Yüce Allah'ı kendisinden daha güzel bir şekilde övdüğünü gördü. Melek: "Ey Davud! Dinleyip ne dediğini anladın mı?" diye sorunca, Hz. Davud: "Evet!" karşılığını verdi. Melek: "Ne diyor?" diye sorunca da, Hz Davud: "Rabbim! İlminin ulaşabildiği yere kadar seni hamdinle tesbih ederim, diyor" dedi ve ekledi: "Beni peygamberi kılana yemin olsun ki ben O'nu bu şekilde övebilmiş değilim."

 

Tahric: İsnadı çok zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (36), İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'lHanabile (1/340-341) ve İbn Adiy, el-Kamil (3/881) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/292).

 

 

 

4262- Ali b. el-Ca'd der ki: Süfyan b. Said, Hz. Davud'dan bahsetti.

Onun: "Keremli zatına yakışacak bir şekilde hamdler yüce Rabbimiz olan Allah'a olsun" dedikten sonra, kendisine: "Ey Davud! Hafaza meleklerini yordun" diye vahyedildiğini zikretti.

 

Tahric: İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (37) ve İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'l-Hanabile (1/ 193-194).

 

 

 

4263- Ravh b. el-Kasım bildiriyor: Yakınlarımızdan bir adam kendini ibadete verdi ve: "(Tereyağı ve hurma ile yapılan) habis veya (nişasta, su, şeker veya balla yapılan) feluzec denilen tatlı da olsa şükrünü eda edemeyeceğin hiçbir şeyi yemeyeceğim!" dedi. Hasan'la karşılaştığımda bu konuyu ona anlattım. Hasan: "Ahmak bir adammış! İçtiği soğuk suyun şükrünü eda edebiliyor mu ki?" dedi.

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (71) ve Abdullah b. Ahmed, Zevaidu'z-Zühd (s. 624).

 

 

Beyhaki der ki: "Hasan'ın adamın dediği için verdiği karşılık bu şekildedir.

Yüce Allah'ın en küçük nimetine dahi şükrümüzü eda etmekten aciz olduğumuz doğrudur. Seleften bazıları giyimde ve yiyeceklerde aşırıya kaçılmamasını müstehap görmüşlerdir. Zira Allah'ın en küçük nimetinin bile şükrünü eda etmekten aciz isek daha büyük bir nimetin şükrünü edadan daha çok aciz olduğumuzu bilmektedirler."

 

 

 

4264- Osman b. Said bildiriyor: Ka'nebi, Malik'in huzurunda okuduğu şu hadisi bize bildirdi: "Bana bildirildiğine göre İsa b. Meryem şöyle derdi: "Ey İsrail oğulları! Saf sulardan, yabani bitkilerden ve arpa ekmeğinden yiyin. Buğday ekmeğinden de uzak durun! Zira onun şükrünü eda edemezsiniz."

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Milik, Muvatta (s. 932).

 

 

 

4265- Ali b. Ebi Talib'in bildirdiğine göre ResuluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi Yüce Allah'ın verdiği az rızka razı olduğu zaman Allah da onun az ameline razı olur" buyurmuştur.

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4266- Abdulmü'min b. Ubeydillah es-Sedüsi der ki: Hasan konuşacağı zaman giriş olarak şöyle derdi: "Elhamdulillah! Rabbimiz! Bizi yarattığın, rızık verdiğin, hidayete erdirdiğin, öğrettiğin, kurtardığın ve sıkıntılarımızı giderdiğin için sana hamdolsun! İslam ve Kur'an için sana hamdolsun! Bize ınsan ettiğin aile, mal ve afiyet için sana hamdolsun! Düşmanlarımızı bastırdın, bize rızık verdin, ümmetimizi muzaffer ettin, bizi birlik kıldın ve kötülüklerden uzak tuttun. Vallahi senden ne istediysek bize verdin. Bunların hepsi için sana çokça hamdolsun! Eski yeni, gizli açık, özele genele, diriye ölüye, hazırda bulunana bulunmayana verdiğin her nimet için sana hamdolsun! Razı olana kadar ve razı olduktan sonra da hamdler sana olsun."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (11).

 

 

 

4267- Abdurrezzak, babasından bildiriyor: Vehb (b. Münebbih) vitir namazına kalktığı zaman: "Daimi, sonsuz, sayılamayacak kadar çok ve ebediyete uzanan hamdler Allah'a olsun! Allahım! Sana yapılması gerektiği ve yakıştığı şekilde, üzerimizde hakkın olduğu kadarıyla hamdler sana olsun" derdi.

 

 

 

4268- Velid b. Salih, Medineli yaşlı bir adamdan bildiriyor: Ali b.

Hüseyn, Mina'dayken duasında şöyle dediği işitildi: "Bana ihsan edip de şükrünü az yaptığım ne çok nimet oldu. Maruz kalıp da az sabır gösterdiğim ne çok musibetim oldu. Bana ihsan ettiği nimetlere az şükretsem de beni bu nimetlerden mahrum etmeyen, maruz bıraktığı musibetler karşısında az sabır göstersem de beni hüsrana uğratmayan Allahım! İsyan içinde ve büyük günahları işlerken beni görmesine rağmen bunları ifşa etmeyen Allahım! Bana sonu gelmeyen iyiliklerde bulunan Allahım! Elden gitmeyecek ve yok olmayacak nimetlerin sahibi olan Allahım! Muhammed'e ve aline salat et! Bizi bağışla ve bize merhamet et!"

 

Tahric: İsnadında meçhul ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş•Şükr (42).

 

 

 

4269- Malik b. Dinar der ki: Kitaplardan birinde şunu okudum: "Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey Adem oğlu! Benden sana hayırlar inerken, senden bana kötülüklerin çıkıyor. Kendimi nimetlerle sana sevdirirken, sen günahlarınla beni kendinden nefret ettiriyorsun. Seçkin melek de hala senden kötü amelleri bana getirip durmakta."

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (43), İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'l-Hanabile (1/194) ve Ebu Nuayın, Hilye (2/377).

 

 

 

4270- Ebu Ali der ki: Komşumuzun gece vakti şöyle dediğini işitirdim:

"Allahım! Senden bana hayırlar inerken, benden sana kötü amellerim çıkıyor. Kaç seçkin melek benim kötü amellerimi sana çıkarıp durdu. Bana hiç ihtiyacın yokken nimetlerinle beni sevindiriyorsun. Oysa ben sana muhtaçken günahlarımla seni benden nefret ettiriyorum. Buna rağmen sen beni himaye ediyor, günahlarımı örtüyor ve bana rızık veriyorsun.''

 

Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (44).

 

 

 

4271- İbnu's-Semmak der ki: Rakka kadılığına getirildiği zaman Muhammed b. Hasan'a şöyle bir mektup yazdım: "Sonrasına gelince her halinde Allah'a karşı takva içinde olmayı elden bırakma. Allah'ın sana verdiği her bir nimet karşısında az şükretmekten ve o nimetle günah işlemekten de sakın. Her nimet aynı zamanda senin aleyhinde bir delil ve üzerinde bir vebal demektir. Aleyhinde olması onunla günah işlemenle, vebal olması da o nimete az şükür etmenle olur. Şükrü her heba edişinde, her günah işlediğinde ve bir hakkı ifa etmede kusur işlediğinde Allah seni affetsin."

 

Tahric: İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (88).

 

 

 

4272- Ebu Bekr Muhammed b. el-Hasan en-Nakkaş der ki: Rey'de Yusuf b. el-Hasan'ın şöyle dediğini işittim: Zünnun'un dua ederken şöyle dediğini işittim: "Efendim! Nimetlerden. mahrum kalmamı gerektirecek günahlar işlediğim nice gecelerim oldu. Beni yüz üstü bırakmanı gerektirecek ne çok çirkin işte bulundum. Ancak sen kardeşlerime karşı kusurlarımı örttün, komşularım arasında beni ifşa etmedin. Günahlarımdan dolayı beni cezalandırmadın ve içimin kötülüğüne rağmen onurumu çiğnetmedin. Bedenimi koruduğun için sana hamdler olsun. Ayıplarımı ifşa etmediğin için sana hamdler olsun. Ben de salih kullardan biri olan yaşlı adamın dediği gibi, ''Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten zulmedenlerden oldum''[Enbiya 87] diyorum.''

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4273- Abdussamed b. el-Fadl der ki: Tevrat'ta şöyle yazılıdır: "Ey Adem oğlu! Yapmanı emrettiklerim konusunda gevşek, yasakladığım şeylere karşılık cüretkar davrandın. Senden yüz çevirdim, ama umursamadın. Sen ki hastalandığında sızlanıp ağlarsın. Sağlığına kavuşunca da azıp isyan edersin."

 

 

 

4274- Ebu'l-Kasım Abdurrahman b. Muhammed el-Müzekki der ki: ''Salihlerden biri şöyle dedi: ''İlahi! Nimetlerine nazaran itaatim, keremine nazaran günahlarım pek azdır. Vallahi keremine nazaran günahlarımın, nimetlerine nazaran itaatimizden daha az olmasını umuyorum."

 

Ravileri güvenilirdir.

 

 

 

4275- Avn b. Abdillah der ki: Fakihlerden biri şöyle dedi: "Amellere baktığımda afıyet ve şükürden başka kötülük barındırmayan hayırlı bir şey görmedim. Belalar içinde şükreden nice kişi varken afıyet içinde de şükretmeyen nice kişi vardır. Bundan dolayı Allah'tan isteyecekseniz afıyeti de şükrü de birlikte isteyin.''

 

Tahric: İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (76).

 

 

 

4276- Anbese b. el-Ezher der ki: Kufe kadısı Muharib b. Disar bana yakın bir yerde ikamet ediyordu. Bazı gecelerde yüksek sesle şöyle dediğini işitirdim: "Küçükken beni yetiştirdiğin için sana hamdolsun. Zayıfken güçlü kıldığın için sana hamdolsun. Fakirken zengin kıldığın için sana hamdolsun. Muhtaçken mal ihsan ettiğin için sana hamdolsun. Bekarken evlendirdiğin için sana hamdolsun. Açken beni doyurduğun için sana hamdolsun. Çıplakken giydirdiğin için sana hamdolsun. Yolculuklarımda bana yoldaş olduğun için sana hamdolsun. Yolculuklarımdan beni sağ salim geri döndürdüğün için sana hamdolsun. Yayayken bana binek verdiğin için sana hamdolsun. Hastayken bana şifa verdiğin için sana hamdolsun. Dua ettiğimde bana icabet ettiğin için sana hamdolsun. Rabbimiz sana hamd ediyoruz. Rabbimiz! Sana hamd edebildiğimiz için de çokça hamdolsun."

 

Tahric: İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (195).

 

 

4277- Muhammed b. Sılka der ki: Avn b. Abdiliah ile birlikte Kufe'de Haccac'ın sarayının yanından geçerken: "Haccac zamanında burada başımıza gelenleri görmelıydin" dedim. Avn bana şu karşılığı verdi: "Burada başına gelen sıkıntılardan dolayı sanki hiç dua etmemişsin gibi geçip gidiyorsun. Dön ve Allah'a hamd edip şükret! Yüce Allah'ın: ''Fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçiP gider''[Yunus 12] buyurduğunu duymaz mısın?''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (55).

 

 

 

4278- Mahmud b. Lebid der ki: Tekasür Suresi nazil olduğu zaman ashab: "Ey Allah'ın Resulü! Hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz? Yiyecek olarak su ve hurma olan iki siyahtan başka bir şeyimiz yok. Buna karşılık kılıçlar her dem omzumuzda ve düşman da karşımızda! Hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz?" dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hesaba çekileceğiniz nimetler ilerde sizde olacak" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/429), İbn Cerir, Tefsır (30/288), İbn Ebi Şeybe, Musannef(13/231) ve Hennad, Zühd 2/395 (768) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/613).

 

 

 

4279- Cabir b. Abdillah der ki: Yahudi bir adamın babamdan hurma alacağı vardı. Babam da Uhud savaşında öldürüldü ve geriye iki hurma bahçesi bıraktı. Ancak Yahudinin alacağı hurma her iki bahçenin tüm hurmasına karşılık geliyordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Yahudi adama: "Alacağın olan hurmanın bu yil bir kısmını, gelecek yil da kalan kısmını alsan olmaz mı?" dedi, ancak adam kabul etmedi. Bunun üzerine bana:

"Hurmanın toplanma zamanı gelince bana haber ver" buyurdu. Hurma toplama

 

 

 

138

 

zamanı gelince de haber gönderdim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr ve Ömer'le birlikte geldi. Yahudi adama toplanan hurma yığınının alt taraflarından doldurup tartıyor ve alacağını veriyorduk. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arada bereket için dua ediyordu. Bu şekilde (Ammar'ın dediğine göre) küçük bahçeden Yahudinin tüm alacağını verdik. Daha sonra onlara taze hurma ile su getirip ikram ettim. Yiyip içtikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bunlar (kıyamet gününde) sizden hesabı sorulacak olan nimetlerdendir" buyurdu.

 

Tahric: Nesai, vasaya (6/246-247).

 

 

 

4280- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ''Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayeti konusunda: "Bu nimetler taze hurma ile soğuk sulardır" buyurdu.

 

Tahric: İsnadında tanımadığımız ravi vardır. Ahmed, Müsned (3/338, 351), Ebu Ya'la, Müsned (3/325-326), İbn Hibban, Sahih (5/173-174), Taberani, M. el-Kebir 19/258 (571) ve İbn Cerir, Tefsir (30/286).

 

 

 

4281- Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) azatlısı Ebu Asib der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece vakti dışarı çıktı. Yanıma uğrayıp beni çağırınca yanına çıktım. Sonra Ebu Bekr'e uğrayıp onu çağırınca Ebu Bekr de yanına çıktı. Sonra Ömer'e uğrayıp onu da çağırdı. Ömer de yanına çıktı. Hep birlikte Ensar'dan bir adamın bahçesine gittik. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bahçe sahibine: "Bize hurma yedir" buyurunca, adam bir hurma salkımı getirip önümüze koydu. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkadaşlarıyla birlikte bu hurmadan yedikten sonra su istedi. Getirilen sudan da içildikten sonra: "Kıyamet gününde bu nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz!" buyurdu.

Ömer bunu duyunca hurma salkımını alıp yere çaldı. Salkımdaki hurmalar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne doğru saçıldı. Ardından: "Ey Allah'ın Resulü! Kıyamet gününde bundan da hesaba çekilecek miyiz?" diye sordu. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, çekileceksiniz! Üç şey dışında her türlü nimetten dolayı hesaba çekileceksiniz. Bu üç şey de kişinin avretini örtecek kadarıyla giysi, açlığını giderecek kadar olan ekmek parçası ve kendisini soğuk ile sıcaktan koruyacak olan bir meskendir" buyurdu.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/81), İbn Cerir, Tefsir (30/287-288), İbn Adiy, elKamil (2/847) ve Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/194-195) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/615).

 

 

 

4282- Ebu Hureyre der ki: Bir gün veya bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarıya çıkınca Ebu Bekr ile Ömer'le karşılaştı. Onlara: "Bu saatte sizi evlerinizden çıkaran ne?" diye sorunca, onlar: "Ey Allah'ın Resulü! Açlık!" karşılığını verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki beni de aynı şey bu saatte dışarıya çıkardı. Hadi gidelim!" buyurdu. Sonrasında üçü birlikte Ensar'dan bir adamın yanına gittiler. Ancak adamı evde bulamadılar. Adamın karısı Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görünce: "Hoş geldin sara getirdin" diyerek onu karşıladı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına: "Filan kişi (kocan) nerede?" diye sorunca, kadın: "Bize içme suyu getirmeye gitti" dedi.

Çok geçmeden kadının kocası geldi. Adam gelirıce, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve iki arkadaşına baktı ve: "Allah'a hamdolsun! Bu gün kimsenin benim kadar değerli misafirleri yok!" dedi. Sonra gidip, içinde koruğu• da tazesi de bulunan bir hurma salkımı getirdi ve: "Bundan yiyin" dedi. Adam (onlara hayvan kesmek için) bıçağı eline alınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakın sağmal olanlardan kesme!" buyurdu. Adam onlara bir koyun kesti. Hep birlikte koyun etinden ve hurmadan yediler, içtiler. Yemeği yiyip içeceklerini de içtikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr ile Ömer'e: "Canım elinde olana yemin olsun ki kıyamet gününde bu nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz! Zira açlık sizi evlerinizden çıkarmışken bu nimetlere nail olmuş bir şekilde geri döneceksiniz" buyurdu.

Müslim, Sahih'de Abdullah b. Ebi Şeybe'den rivayet etti. - Müslim, eşribe (140).

 

Yine Müslim, Abdulvahid b. Ziyad kanalıyla Yezid b. Keysan'dan rıvayet etti. - Müslim, eşribe (2/161).

 

İsa b. Yunus bunu Yezid b. Keysan'dan kısa bir metinle rivayet eder ve bu rivayetinde "Sonra Ensar'dan Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihan'ın yanına geldiler. Ebu'l-Heysem onlara bir koyun kesti" ifadesini kullanır.

 

 

 

4283- Ebu Hureyre der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adeti olmayan ve kimseyle karşılaşma ihtimali bulunmayan bir zamanda dışarıya çıktı. Yanına Ebu Bekr gelince: "Ey Ebu Bekr! Seni dışarıya çıkaran nedir?" diye sordu. Ebu Bekr: "Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görüşmek, yüzüne bakmak ve ona selam vermek için çıktım" dedi. Çok geçmeden Ömer de yanlarına geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ömer! Seni dışarıya çıkaran nedir?" diye sorunca, Ömer: "Açlık!" karşılığını verdi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben de senin gibi açlığı hissettim. Haydi Ensar'dan Ebu'I-Heysem b. et-Teyyihan'ın yanına gidelim" buyurdu ... Sonrasında ravi Ebu'l-Heysem'in hikayesini aktarır.

Hadis tam metniyle bir sonraki rivayette zikredilmiştir.

 

Tahric: İsnadı sahihtir. İbn Cerir, Tefsir (30/287) ve Ebu'ş-Şeyh, Ahlaku'n-Nebiy (s. 292-293).

 

 

 

4284- Şeyban b. Abdirralıman aynı isnadla bir öncekinin aynısım aktarıp devamında şöyle der: Bunun üzerine ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben de senin gibi açlığı hissettim" buyurdu ve Ensar'dan Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihan'ın evine gittiler. Ebu'l-Heysem, hurmalığı ve koyun sürüsü olan biriydi. Hizmetçileri olmadığı için onu evde bulamadılar. Karısına: "Koca nerede?" diye sorduklarında: "Bize içme suyu getirmeye gitti" dedi.

Çok geçmeden Ebu'l-Heysem sırtında su tulumuyla geldi. Tulumu sırtından indirdikten sonra ResuluHalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip "Anam babam sana feda olsun" demeye başladı. Sonra onları alıp balıçelerinden birine götürdü. Oturmaları için altlarına bir kilim serdikten sonra bir hurma ağacına gitti ve bir hurma salkımı getirip önlerine koydu. ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bize olgunlaşmış olan hurmadan getirseydin ya" buyurunca, Ebu'l-Heysem: "Ey Allah'ın Resulü! Hem koruğundan, hem de olgunundan seçip yemenizi istedim" dedi.

 

Hurmadan yiyip oradaki sudan da içtikten sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun ki kıyamet gününde bu serin gölge, taze hurma ve soğuk su olan nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz" buyurdu. Ebu'l-Heysem yemek getirmek için gitmek isteyince, ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakın sağmal olanlardan kesme!" buyurdu. Bunun üzerine Ebu'lHeysem dişi veya erkek bir oğlak kesti. Onu getirip yedikten sonra ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Hizmetçin yok mu?" diye sordu. Ebu'lHeysem: "Yok!" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "O zaman bize esir getirildiği zaman yanımıza uğra" buyurdu.

Sonraları ResuluHalı'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçüncüsü olmayan iki esır getirildi. Ebu'l-Heysem yanına gelince ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Birini seç" buyurdu. Ebu'l-Heysem: "Ey Allah'ın Resulü! Sen bana birini seç" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "istişare edilen kişi, güvenilen kişi demektir" buyurdu ve: "O zaman şunu al! Zira namaz kıldığını gördüm. Ama ona iyi davran" diye ekledi. Ebu'l-Heysem hizmetçiyi de alıp karısının yanına gitti ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) hizmetçi hakkında söylediği sözü aktardı. Karısı: "Onu azat etmedikçe Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünü yerine getiremezsin" deyince, Ebu'l-Heysem: "O zaman o artık hür biridir" karşılığını verdi.

Bu olay üzerine de Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın gönderdiği her bir peygamber ile yöneticinin iki çeşit maiyeti olur. Bunlardan biri ona iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırırken, diğeri de onu bozmak için elinden geleni yapar. Kişi kötü olan maiyetten korunduğu zaman günahlardan korunmuş olur. ''

 

Tahric: İsnadı sahih, ravileri güvenilirdir. Ancak Hakim'in hocasını tanımıyoruz. Tirmizi 4/583584 (2369).

 

 

Başka bir kanalla İbn Abbas'tan bazı eklemelerle aynısı rivayet edilmiştir. Bu rivayet te Ebu'l-Heysem yerine Ebu Eyyub denilmiştir. Bu rivayetin eklemelerinden biri de şöyledir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde hesaba çekileceğiniz nimetler bunlardır" buyurunca, bu durum ashabına ağır geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Evet, öyle! Böylesi bir nimet elde edip yemek için elinizi uzatacağınız zaman ''Allah'ın adıyla ve bereketiyie'' deyip başlayın. Doyduğunuz zaman da ''Bizi doyurup susuzluğumuzu gideren, bize nimetler verip ihsanlarda bulunan Allah'a hamdolsun'' deyin. Bu şekilde nimetin karşılığını vermiş olursunuz. ''

 

Tahric: İbn Hibban, Sahıh 7/324-325 (5193), Taberani, M. el-Kebir 19/253-254 (568), Beyhaki, Delail (1/362) ve Ebu Ya'la, Müsned 1/214-215 (250) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (1/316-317).

 

 

 

4285- Cabir b. Abdillah der ki: Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihan bir yemek yapıp Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) davet etti. Biz de onunla birlikteydik. Yiyip içtikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kardeşinize bunun karşılığını verin" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Nasıl bir karşılık verelim?" dediklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona bereket verilmesi için dua edin. Kişi birinin yanında yiyip içtikten sonra bereket için dua ettiği zaman sofra sahibi bu şekilde karşılığını almış olur" buyurdu.

 

Tahric: İsnadında bir sakınca yoktur, ancak tanımadığımız ravisi vardır. Ebu Davud 4/188-189 (3853).

 

 

 

4286- Ömer b. Ebi Seleme, babasından bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evinden çıkıp oturdu. Daha sonra Ebu Bekr yanına gelip oturdu. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Seni dışarı çıkaran nedir?" diye sorunca, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Açlık!" karşılığını verdi. Ebu Bekr: "Beni de dışarıya çıkaran açlıktı" dedi. Çok geçmeden yanlarına Ömer geldi ve o da açlıktan dolayı dışarı çıktığını söyledi. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hadi Ebu'I-Heysem b. et-Teyyihan'ın evine gidelim" buyurdu.

 

Ebu'l-Heysem'in yanına geldiler, ancak onu evde bulamadılar. Karısı izin verince de eve girdiler. Çok geçmeden Ebu'l-Heysem geldi. Bir hurma salkımı koparıp önlerine koydu. Bu şekilde hurmanın koruğundan da, olgunundan da yediler. Sonrasında Ebu'l-Heysem onlara hayvan kesmek için gitmek isteyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sakın bize sağmal olanlarından kesme!" buyurdu. Kestiği hayvanın etini getirince de et, koruk ile olgun hurma yediler ve su içtiler. Yemek sonrası Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu nimetlerden (kıyamet gününde) hesaba çekileceksiniz! Bu nimetler hesabı sorulacak olan nimetlerdendir" buyurdu. Ebu'l-Heysem'e de: "Bize esirler getirildiği zaman yanımıza uğra da içlerinden sana bir hizmetçi verelim" buyurdu.

Sonraları Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) esir getirilince Ebu'l- Heysem yanına geldi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "istediğini seç" buyurunca, Ebu'l-Heysem: "Ey Allah'ın Resulü! Sen bana birini seç" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki üç defa: "istişare edilen kişi. güvenilen kişi demektir" buyurdu ve: "O zaman şunu al ve ona iyi davran. Zira namaz kıldığını gördüm ve namaz kılanları öldürmem yasaklandı" diye ekledi. Ebu'l-Heysem hizmetçiyi de alıp evine gitti. Orada bu esire: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana ıyı davranmamı söyledi. Bundan dolayı Allah rızası için hürsün" dedi.

 

Başka bir kanalla aynı hadis rivayet edilirken Ebu'l-Heysem'in esıre:

"Allah rızası için hürsün ve kendi malımdan sana pay vereceğim" dediği zikredilmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilir olan mürsel bir hadistir. Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/196) ve Ahmed, Zühd (s. 32).

 

 

 

4287- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde kula: ''Bedenini sağlıklı kılmadık mı? Sana soğuk sular içirmedik mi?'' denilerek ilk olarak kendisine verilen nimetlerden hesaba çekilecektir. ''

 

Her iki kanalın lafzı aynıdır. Ancak Ebu Abdillah'ın rivayetinde Abdullah b. el-Ala ile Ebu Hureyre arasında Dahhak b. Abdirrahman b. Azreb geçer.

 

Tahric: İsnadı zayıftır. Tirmizi 5/448 (3358).

 

 

 

4288- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde Yüce Allah, kuluna: ''Ey Adem oğlu! Sana binmek için at ile deve, evlenmen için kadınlar vermedim mi. Mal edinmene ve insanları yönetmene olanak sağlamadım mı?'' diye sorar. Kul: ''Rabbim! Evet, bunları yaptın'' deyince, Yüce Allah: ''Bunlara olan şükrün nerede?'' buyurur.''

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Tirmizı 4/619 (2428).

 

 

 

4289- Başka bir kanalla bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir. Bu hadisi de başka bir kanal ve uzun bir metinle Müslim rivayet etti. Müslim, rikak (16).

el-Ba's ve'n-Nuşur eserinde de bu hadisi zikrettik.

 

 

 

4290- Ebu Burde der ki: Medine'ye geldiğimde Abdullah b. Selam ile karşılaştım. Bana: "Kimsin?" diye sorunca: "Abdullah'ın oğluyum" dedim. "Hangi Abdullah?" diye sorunca: "Abdullah b. Kays" karşılığını verdim. Bunun üzerine: "Kardeşimin oğlu hoş gelmiş" dedi ve şöyle devam etti: "(Kıyamet gününde) Yüce Allah kuluna verdiği bütün nimetleri sayar. Hatta ona: ''Filan kadını seninle evlendirmemi benden istediğinde seni onunla evlendirdim'' der."

 

Mevküf bir rivayettir. Bir sonraki rivayette merfü olarak zikredilmiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (22, 23).

 

 

 

4291 - Abdullah b. Selam'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde Yüce Allah kuluna: ''Filan hastalığında bana dua ettiğinde seni iyileştirmedim mi? Kabilesinin seçkin kızlarından olan filan kadınla evlenmeni benden istediğinde onu seninle evlendirmedim mi? Falanı istediğinde yapmadım mı? Filanı istediğin de yapmadım mı?'' diyerek hesap sorar.''

 

İsnadı zayıftır.

 

 

 

4292- Asbağ b. Nubate bildiriyor: Ali b. Ebi Talib ''(Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz''[Tekasür 8] ayetini açıklarken): "Bu nimetten kasıt afiyettir" dedi.

 

Tahric: İsnadı çakzayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/621).

 

 

 

4293- Ali b. Ebi Talha bildiriyor: İbn Abbas, "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayetini açıklarken şöyle demiştir: "Kişi, kendisine verilen sağlıklı bedeni, kulak ve gözünü nerede kullandığı konusunda hesaba çekilir. Yüce Allah bunu sahibinden daha iyi bilmesine rağmen bu yönde onu sorguya çeker. "Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi yaptıklarından sorumludur"[İsra 36] ayetinde de ifade edilen budur."

 

Tahric: İsnadı hasendir, ancak Ali b. Ebi Talha ile İbn Abbas arasında kopukluk vardır. İbn Cerir, Tefsır (30/286) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/612).

 

 

 

4294- Abdullah b. Akil b. Şumeyr er-Ribahi, babasından bildiriyor: Abdullah b. Ömer soğuk su içtikten sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ona: "Neden ağlıyorsun?" diye sorulunca da şöyle dedi: "Yüce Allah'ın: ''Kendileriyle arzuladıkları arasına bir engel konmuştur''[Sebe 54] buyruğunu hatırladım. Cehennemdekilerin de arzuladığı tek şeyin soğuk su olduğunu biliyorum. Zira bu yönde Yüce Allah: ''Cehennemlikler de cennetliklere, "Ne olur, sudan veya Allah 'ın size verdiği rızıktan biraz da bizim üzerımıze akıtın" diye çağrışırlar''[A'raf 50] buyurmuştur."

 

Tahric: Ravilerinin tümü güvenilirdir. Abdullah b, Ahmedı Zevaidü'z-Zühd (s, 190) ve Buhari, Tarih (4/1/52) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/719).

 

 

 

4295- Şa'bi bildiriyor: Abdullah b. Mes'ud, "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayeti konusunda: "Hesaba çekileceği nimetler, emniyet ve sıhhattir" demiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. İbn Cerirı Tefsir (30/285), Hennadı Zühd 2/364 (694), Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/612), Abdullah b, Ahmed, Zevaidü'z-Zühd (s, 157) ve Ebu Nuaym, Ahbaru Isbehan (2/157),

 

 

 

4296- Kasım b. el-Velid der ki: Katade'ye "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayetini sorduğumda: "Hesaba çekileceği nimetler, emniyet ve sıhhattir" dedi.

 

İsnadı hasendir.

 

 

 

4297- Malik der ki: Bana bildiriline göre Lokman Hekim, oğluna: "Sağlık gibi zenginlik, gönül rahatlığı gibi de nimet yoktur" demiştir.

 

Tahric: Ravileri güvenilirdir. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/515).

 

 

 

4298- Mücahid b. Cebr bildiriyor: İbn Abbas: "O, içinizden peygamberler çıkardı. Sizi hükümdarlar yaptı. Ve alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi''[Maide 20] buyruğunu açıklarken şöyle dedi: "İçlerinden peygamberler çıkarılması, onlara peygamberler göndermesidir. Hükümdarlar kılması da hanımlara ve hizmetçilere sahip olmalarıdır. Alemler içinde sadece kendilerine verilenler, o günlerde kendileri arasında bulunan kişilerdir.''

 

Tahric: İsnadı sahihtir. Hakim, Müstedrek (2/312) ve İbn Cerir, Tefsir (6/107) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/46).

 

 

 

4299- Abdullah b. Amr'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):

"Dünya istifade yeridir. istifade edilecek en hayırlı şey de, saliha bir kadındır" buyurmuştur.

Müslim, Sahih'de İbn Numeyr kanalıyla Mukri'den rivayet etti. - Müslim, rada' (64).

 

Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e tıklayın:

 

Abid ile Nar Ağacı Hadisi