Allah'ın Nimetleri ve Bu Nimetlere Şükür |
Yüce Allah: "Ey insanlar!
Sizi ve sizden Öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin ki, Allah'a karşı
gelmekten sakınasınız. O, yeri sizin için dÖşek, göğü de bina yapan, gökten su
indiriP onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de
bile bile Allah'a ortaklar koşmayın"[Bakara 21,22] buyurup kullarına ihsan
ettiği nimetleri dile getirmiş, buna karşılık da onları kendisine ibadet
edilmesi ve gereken saygının gösterilmesi yönünde uyarmıştır.
Halimi der ki:
"Ayete iki şekilde anlam verebiliriz. Birincisi ''O'na ibadet edin ve
ibadetinden gafil olmayın. Zira sizi yarattığı, size rızıklar ve nimetler
verdiği için kendisine ibadet etmenizi hak ediyor'' şeklindedir.'' - Halimi,
el-Minhac (2/519).
Beyhaki der ki:
"Yüce Allah kendisine ibadet etmenizi em rettiği için bu ibadet artık size
farz olmuştur."
Halimi şöyle devam eder:
"Diğeri de ''Sadece Allah'a ibadet edin. Zira sizi ve sizden öncekileri
yaratan kendisidir. Yaratma işi başkasının değil, sadece kendisinin işidir.
Bundan dolayı O'na ortaklar koşmadan ibadetinizi sadece O'na yapın ve kendiniz
için O'nun ismini kullanmayın. Zira O'ndan başka ilah yoktur'' şeklindedir.
Sonrasında Yüce Allah insanlara önce kendisine saygıyı, sonra da onları ihsan
ettiği için kendisine şükrü gerektiten nimetleri saymıştır.''- Halimi, el-Min
hac (2/519).
Beyhaki der ki: Burada
Halimi'nin "gerektiren" ifadesinden kastı, onlar vasıtasıyla saygıyı
ve şükrü gerektirendir. Daha sonra da bu gereklilik emre dönüşmüştür. Zira
Halimi bu sözünü zikredilen ayetlere dayandırmıştır.
Ancak "Bunlardan
dolayı emriyle önce kendisine saygıyı, sonra da onları ihsan ettiği için
kendisine şükrü gerektiren nimetleri saymıştır" ifadesini kullansaydı daha
uygun olurdu.
Halimi şöyle devam eder:
"Yüce Allah yine: ''Ey insanlar! Sizi ve sizden öncekileri yaratan
Rabbinize ibadet edin''[Bakara 21] buyurmuş ve nimetlerinden ilk olarak onları
yaratma nimetini zikretmiştir. Allah en doğrusunu bilir bu da önce canlılık,
ardından aklı ile gerçekleşen yaratmaya işarettir. Zira aklı olan canlı hem kendini,
hem de başkalarını bilir. Kendisini yaratanı ve bir şeyi zıddıyla birlikte
bilir.''- Halimi, el-Minhac (2/519).
Beyhaki der ki:
"Tabi ki bu da, muvaffakiyetin yardımıyla olur."
Halimi şöyle devam eder:
"Sonrasında diğer bir nimet, zorunlu duyulardan olan beş duyumuzdur.
Bunlar da sesleri idrak edebildiğimiz işitme duyusu, renkleri idrak
edebildiğimiz görme duyusu, kokuları idrak edebildiğimiz koklama duyusu, bir
şeyin sert veya yumuşaklığını idrak edebildiğimiz dokunma duyusu ve bir şeyin
acı, ekşi veya tatlığını idrak edebildiğimiz tatma duyusudur. Yüce Allah bu tür
nimetleri başka ayetlerde de zikretmiştir.
Örneğin: "De ki: O,
sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!''[Mülk
23] buyurmuştur. Yine: "Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey
bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler
verdi''[Nahl 78] buyurmuştur. Yani bu tür nimetleri bize kendisine şükretmemiz
için verdiğini belirtmiştir. Burada şükürden kasıt da sayılan bu nimetleri
özellikle Allah'a itaat yolunda kullanmak, O'na isyan için
kullanmamaktır."- Halimi, el-Minhac (2/519).
Beyhaki der ki:
insanoğlunun her bir organında da öylesi nimetler vardır ki, Allah'ın
muvaffakiyeti olmadan kişi bunların şükrünü eda edemez. Kişinin, bunların Yüce
Allah tarafından kendisine verildiğini bilmesi ve Allah'a isyan değil, itaat
için kullanması bunlara şükür babındandır. Muvaffakiyet Allah'tandır.
Yüce Allah insanı sağlam
bir şekilde, hayvanların tersine düzgün ve dik durabilecek şekilde yaratmıştır.
Bu konuda: "Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık"[Tin
4] buyurmuştur. Düzgün ve dik durabilecek şekilde olması da baş ve yüz kısmının
en üstte duracak şekilde olmasıdır.
Yine: "Andolsun,
biz insanoğlunu üstün kıldık"[İsra 70] buyurmuştur. insanın yemeğini
yerden ağzıyla almaya muhtaç etmeden eliyle yemesinin sağlanması bu
üstünlüklerinden biri olarak sayılmıştır.
Sonra Yüce Allah
insanlara dil ve yazı (kalem) ile ifade (beyan) yetisi gibi bir nimeti
verdiğini zikreder ve: "Rahman Kur'an'ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona
beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti"[Rahman 1-4] buyurur. Yine bu yönde:
"Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir,
insana bilmediğini öğretendir''[Alak 3-5] buyurur.
Sonrasında Halimi
verilen bu yetiler ile bu duyuların vahyi idrak etme ile Allah'ı zikretmeyi
kolaylaştırmasını açıklayıp şöyle der: "Yüce Allah'ın insanları yaratırken
verdiği nimetlerinden biri de bedenlerini hayvanlar, yırtıcılar ve kuşların
bedenlerini örtüp koruyan kıl ve tüylerden arındırması, el ve ayaklarını pençe
şekilde yapmamasıdır."- Halimi, el-Minhac (2/520-523).
Beyhaki der ki:
"Yüce Allah'ın insanlara ve hayvanlara olan nimetlerinden biri de yemeği
sindirmelerini, artıklarını da boşaltmalarını sağlamış olmasıdır."
Sonrasında Halimi şöyle
der: "Yüce Allah'ın insanlara bir nimeti de sıkıntı ve yorgunluklardan
kurtaracak, rahatlatıp dinlendirecek şekilde onlara
uykuyu bahşetmesidir. Bu
konuda: "Uykunuzu bir dinlenme (sebebi) kıldık"[Nebe 9] buyurmuştur.
Bundan kasıt bedenlerin dinlenmesidir. Uyku da hoş görülen ve teşvik edilen
uyku çeşidi ile kötü görülen ve uzak durulması gereken uyku çeşidi olmak üzere
ikiye ayrılmıştır ... ''- Halimi, el-Min hac (523-546).
Beyhaki der ki:
es-Sünenü'l-Kübra'da bu yönde gelen rivayetlerden bazılarını zikretmiştim, bu
bölümün sonlarına doğru da buna delalet eden rivayetlerden bazılarını
zikredeceğim.
Sonrasında Halimi,
rüyalarının irşat ve öğretmedeki etkisinden bahseder.
Sonra Yüce Allah'ın
insanlara zanaat ve meslekleri öğretmesi nimetini, bunları onların faydası ve
kazancına vesile kılmasını, herkesin aynı mesleği icra etmesi durumunda ibadete
engel olacağı için meslekleri insanlar arasında dağıtmasını zikreder. Bu
şekilde biri ekin eker, diğeri ekin hasadıyla uğraşır, diğeri ip eğirir, diğeri
dokumacılık yapar, diğeri ticaretle uğraşır, diğeri para basma işini yapar. Bu
şekilde herkes ayrı bir iş yaptığı zaman kendi işinde başarılı ve işinin ehli
olur. Yüce Allah bu yönde: "Dünya hayatında onların geçimliklerini
aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli
alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık"[Zuhruf 32]
buyurmuştur.
Sonrasında Halimi, Yüce
Allah'ın gökte ve yerde mahlukata ve insanlara yönelik yarattığı faydalı
şeyleri zikreder ve bunlardan her birinin faydasını sıralar. Sonra Yüce
Allah'ın, insanlara bilmediklerini öğretmek için elçiler gönderme nimetini ve
diğer ümmeti er içinde bu ümmetin diğerlerinden üstün kılınmasını dile getirir.
Bu konularda daha fazla malumat sahibi olmak isteyenler Halimi'nin söz konusu
eserine bakabilirler. - Halimi, el-Minhac (2/526-540).
Şükredecek olan kişinin
ilk önce yapması gereken şey Allah'ın nimetleri üzerinde düşünmektir. Yüce
Allah Kitab'ında: ''Ey kavmim! Allah'ın size olan nimetini düşünün"[Maide
20] buyurur. Nimeti düşünmek de ancak bu nimetlere şükretmek ve daha fazlasını
istemek için olur. Sonrasında Yüce Allah: ''Bana şükredin, sakın nankörlük
etmeyin"[Bakara 152] buyurarak şükretmeyi emretmiştir. Yine: ''Ey Davud
ailesi şükredin! Kullarımdan şükredenler pek azdır''[Sebe 13] buyurmuştur ki bu
manada Kur'an'da pek çok ayet vardır.
Kişi nimet üzerinde düşündüğü
zaman buna şükrü birkaç yönden olur. Biri, Yüce Allah'ın bolca ve en güzel
şekliyle nimet verdiğine, bunların yıldızlardan değil de Allah'tan olduğuna, ne
kadar çabalasak da bunların şükrünü eda edemeyeceğimize ve bu nimetlerin
değerini hakkıyla bilemeyeceğimize inanmaktır.
Diğeri, bu nimetlere
karşılık Yüce Allah', övüp O'na hamd etmek, kalpte ve dilde bu nimetlerin
gerektirdiği hakları kabul etmek ve imanda olduğu gibi buna hem itikad edip hem
de ikrar etmektir. Diğeri, Yüce Allah'ın emrettiği şeyleri yerine getirmeye,
yasakladığı şeylerden uzak durmaya çalışmaktır. Zira Yüce Allah'ı tazim etmek
bunu gerektirir ki O'na itaat etmekten daha büyük bir tazim de olamaz.
Diğeri, kişinin her
halinde bu nimetlerin elden gitmesine yönelik endişe taşıması, bunlardan
ayrılacak olmanın üzüntüsünü duyması, böylesi bir şeyden Allah'a sığınarak bu
nimetlerin gitmemesi ve devamlılığı için Allah'a yalvarıp yakarmasıdır.
Diğeri, kişinin Yüce
Allah'ın kendisine verdiği nimetlerden infak etmesi, ihtiyaç sahiplerini
gözetmesi, mescid ve köprü gibi yapıları imar etmesi, hayır olan her bir alanda
bulunup ardında güzel eserler bırakmasıdır. Kişinin yanında fazladan mal varsa
diğerlerine karşı malının çokluğuyla övünme düşüncesi taşımadan sadece Allah'ın
kendisine bahşettiği nimetleri gizlemeyip göstermek için iki tür yemek yemesi,
iki parça giysi giymesi, iki hizmetçi edinmesi, iki binek kullanması, odalık
olarak iki cariye alması gibi kendine ihtiyacından fazla harcama yapmasında bir
sakınca olmaz. Ancak böylesi bir nimeti başkalarıyla paylaşarak göstermesi daha
güzel olur.
Bir diğeri de kişinin
Yüce Allah'ın kendisine ihsan ettiği nimetlerle övünmemesi, büyüklenmemesi,
israfa ve lükse kaçarak kibre kapılmamasıdır. Zira Yüce Allah: "Allah,
kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez"[Lokman 18] buyurur.
4056- Esved b. Seri' der
ki: "Ey Allah'ın Resulül Allah'ı bir sözle övdüm, seni de başka bir sözle
övdüm" dediğimde: "Söyle bakalım' Ama ilk önce Allah'ı övmeyle
başla" buyurdu,
Ali b. Zeyd b, Cud'an bu
şekilde rivayet etmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (5/1844), Ahmed, Müsned (3/435-436, 4/24) ve Ebu Nuaym,
Hilye (1/46).
4057- Hasan bildiriyor:
Esved b. Seri', Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gelip: "Rabbimi
bazı sözlerle övdüm" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Rabbin övülmeyi
sever" buyurdu, ancak bu sözleri söylemesini ondan istemedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır. Taberani, M. el-Kebir 1/282-283
(820,821,822,823,824,825), Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (859, 861, 868) ve Ahmed,
Müsned (3/435).
4058- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"ihtiyatlı hareket etmek (teenni) Allah 'tan, acelecilik ise şeytandandır.
Allah 'tan daha fazla da mazur gören yoktur. Yine Allah için övülmekten daha
iyi bir şey yoktur. ''
Tahric: İsnadı hasendir.
Ebu Ya'la, Müsned 7/247-248 (4256) ve Beyhaki, Sünen (10/104).
4059- İbn Gannam'ın bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Her kim
sabahladığı zaman: ''Allahım' Benimle birlikte sabahı bulan bütün nimetler ve
mahlukatlar sadece ve bir tek sendendir ve senin ihsanınladır. Senin hiçbir
ortağın yoktur. Hamd ve şükür ancak sanadır'' derse o günün şükrünü ifa etmiş
olur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Davud 5/314 (5073).
4060- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resululları (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kul, Yüce Allah tarafından kendisine verilen aile, mal veya çocuk gibi
nimetler konusunda: ''Allah'ın dilediği olur. Allah'a dayanmayan hiçbir güç
yoktur'' dediği zaman ölüm dışında bu nimetin başına herhangi bir felaket
gelmez. ''
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Beyhaki, el-Esmau ve's-Sifat (s. 207), İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr
(1), İbnu's-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (359), Taberani, M. es-Sağir (ı/212)
ve Hatib, Tarih (3/198-199).
Bu manada Ebu Bekr
el-Hüzeli'nin Sumame'den, onun da Enes'ten bildirdiğine göre Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi beğendiği bir şey gördüğü zaman
''Maşaallah la kuvvete illa billah (=Allah'ın dilediği olur. Allah'a dayanmayan
hiçbir güç yoktur)'' derse ona bir zararı dokunmamış olur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbnu's-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (207) ve Deylemi,
Müsnedü'l-Firdevs 3/544 (5696).
4061 - Cabir b.
Abdillah'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "En üstün dua La ilahe illallah'tır. En üstün zikir de Elhamdulillah'tır.
''
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Mace 2/1249 (3800).
Ebu Abdillah'ın rivayeti
ise şöyledir: "Talha b. Hiraş'tan duyduğuma göre Cabir b. Abdillah'ın:
''En üstün zikir La ilahe illallah'tır. En üstün dua da ElhamduliUih'tır''
dediğini işitmiştir."
Yahya b. Habib de bunu
Musa b. İbrahim'den bu lafızIa rivayet etmıştır. - Tirmizi 5/462 (3383).
4062- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allah'a hamd ile
başlamayan her önemli iş eksik (bereketsiz) kalacaktır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 1/610 (1894) ve Ebu Davud 5/172 (4840).
4063- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cennete girmeleri
için ilk çağrılacak kişiler, iyi günde, kötü günde Allah'a hamd eden kişiler
olacaktır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. Hakim, Müstedrek (1/502), Beyhaki, Adab (s. 384-385) ve Bağavi,
Şerhü's-Sünne 5/49-50 (1270).
4064- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir; ancak "Allah'a çokça hamd
edenler (el-Hamidun) iyi günde kötü günde Allah'a hamd eden kişilerdir"
ibaresi geçmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. el-Kebir 12/19 (12345), Ebu Nuaym, Hilye (5/69) ve Beyhaki, Adab
(1033).
4065- Hz. Aişe der ki:
ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iyi bir haber aldığı zaman "iyi
şeylerin, nimetiyle tamama erdiği Allah'a hamdolsun" derdi. Kötü bir haber
aldığı zaman da "Her halimiz için Allah'a hamdolsun" derdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Mace 2/1250 (3803) .
4066- Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle dua ederdi:
"Allahım' Öğrettiğin ilmi bana faydalı kıl. Faydama olacak ilmi öğret ve
ilmimi arttır. Her halim için sana hamdolsun. Rabbim! Cehenneme götürecek
tavırlardan sana sığınırım.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/578 (3599) ve İbn Mace, mukaddime (251) ile dua (3833).
4067- Ebu Hureyre der
ki: Ensar'dan, Kuba ahalisinden bir adam Hz.
Peygamber'i (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) yemeğe davet edince biz de onunla birlikte gittik. Allah Resulü
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemeğini bitirdiği zaman ellerini yıkadı ve şöyle
dua etti: "Yedirdiği halde yedirilmeyen. lütfedip bizi hidayete erdiren.
bizi yedirip içiren. en güzel belalarla imtihan eden Allah'a hamdolsun! Hiçbir
zaman terk edilemeyecek olan. ama yine de verilenlerin karşılığı olamayan, her
zaman kendisine muhtaç olunacak hamdler Yüce Allah'a mahsustur. Çeşitli
yiyecekleri yediren, çeşitli içecekleri içiren, çıplakları giydiren, dalalette
olanlara yol gösteren. karanlıkları aydınlığa çeviren ve yaratıklarından çoğuna
lütuflarda bulunan alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. Hamd alemlerin
Rabbine mahsustur. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (15), Hakim, Müstedrek (1/546),
Nesai, Amelü'I-Yevm ve'I-Leyle (301), İbnu's-Sünni, Amelü'l-Yevm ve'I-Leyle
(487), İbn Hibban, Sahih (7/326), Ebu Nuaym, Hilye (2/242) ve Ebu'ş-Şeyh,
Ahlakü'n-Nebiy (s. 235).
4068- Enes b. Malik
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyumak için yatağına
girdiği zaman şöyle dua ederdi: "Bizi yedirip içiren, kimselere muhtaç
etmeyen ve barındıran Yüce Allah'a hamdolsun. lira muhtaç ve barınaksız olan
niceleri bulunmaktadır."
Tahric: Ravileri güvenilirdir.
Müslim, zikr (64).
Beyhaki der ki:
"Da'vat kitabında Resulullah'ln (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemek
sonrası ve bir giysi giydikten sonra bundan başka dualarını da
zikretmiştik."
4069- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Yüce Allah kula bir nimet verdiği zaman kul bu nimeti Allah
katından bilirse o nimetin şükrünü eda etmiş olur. Yüce Allah bir kulun
işlediği günaha pişman olduğunu bildiği zaman o kul henüz bağışlanma dilemeden onu
bağışlar. Kişi dinarla satın aldığı bir giysiyi Allah'a hamd ederek giydiği
zaman giysi henüz dizlerine ulaşmadan bağışlanır ...
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (47).
4070- Ebu'z-Zinad
Abdullah b. Zekvan bir öncekinin aynısım giysi kısmını zikretmeden
bildirmiştir.
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
- Hakim, Müstedrek (1/514).
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı Hz. Aişe'ye mevkuf olarak aktarılmıştır.
Aynısını Bezi' b. Hassan,
Hişam kanalıyla babasından, o da Aişe'den, o da Hz. Peygamber'den (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) bildirmiştir. Bezi' de zayıf biridir.
4071- Ayınsını Ahmed b.
Zeyd el-Pilistini, İbrahim b. Abdilhamid elVasiti kanalıyla Hişam b. Urve'den,
o da babasından, o da Hz. Aişe'den şöyle bildiriyor: "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Yüce Allah kula bir nimet verdiği zaman kul bu
nimeti Allah katından bilirse henüz hamd etmeden o nimetin şükrünü eda etmiş
kabul edilir'' buyurdu."
İsnadında bir sakınca
yoktur.
4072- Enes b. Malik'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Uyumak için yatağına girdiği zaman: ''Beni kimselere muhtaç etmeyen, beni
barındıran Allah'a hamdolsun. Beni yedirip içiren Allah'a hamdolsun. Bana her
türlü iyiliği bahşeden ve ziyadesiyle ikramlarda bulunan Allah'a hamdolsun''
diyen kişi, tüm mahlukatın hamdi ile Allah'a hamd etmiş olur. "
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbnu's-Sünni, Amelü'l- Yevm ve'l-Leyle (718).
4073- Rifa'a bildiriyor:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile birlikte akşam namazını kılarken
aksırdım ve: "Rabbimin razı olacağı ve seveceği şekilde pek çok, en güzel,
en bereketli ve ardı kesilmeyen hamdler Allah'ın olsun" dedim o Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı bitirince: "Namazdayken
konuşan kimdi?" diye sordu. Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
"Namazda konuşan kimdi?" sözü üzerine onunla birlikte o namazı kılmak
yerine tüm malımı kaybetmiş olmayı temenni ettim. Sonra: "Ey Allah'ın
Resulü! Benim" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ne
demiştin?" diye sorunca: "Rabbimin razı olacağı ve seveceği şekilde
pek çok, en güzel ve en bereketli hamdler Allah'ın olsun, dedim"
karşılığını verdim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Canım elinde olana yemin olsun ki otuz küsur melek bu sözünü Allah'ın
huzuruna çıkarmak için aralarında yaTıştılar" buyurdu.
Rifa'a'nın bu
rivayetinde ilk sözde "ardı kesilmeyen" ifadesi yer alırken,
tekrarında bu lafız zikredilmemiştir.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. Ebu Davud 1/489 (773), Tirmizi 2/254 (404) ve Nesai, iftitah
(2/145).
4074- Ebu Eyyub
el-Ensarı der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birinin:
"Pek çok, en güzel, en bereketli hamdler Allah'ın olsun" dediğini
işitince: "Bu sözü söyleyen kim?" diye sordu. Adam: "Ey Allah'ın
Resulü! Karşılığını Allah'tan bekleyerek ben söyledim" deyince, Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım elinde olana yemin olsun
ki on küsur meleğin, senin bu sözünü Allah'ın huzuruna çıkarmak için aralarında
yarıştıklarını gördüm" buyurdu.
Tahric: İsnadı hasendir.
Taberani, M. el-Kebir 4/220-221 (4088).
4075- Huzeyfe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gece vakti uyandığı zaman: "Öldürdükten
sonra bizi tekrar dirilten Yüce Allah'a hamdolsun. Dönüşümüz yine O'na
olacaktır" diye dua ederdi.
Buhari, Sahih'de
Kabısa'dan rivayet etti.- Buhari, da'vat
(7/147,150) ile tevhid (8/169).
4076- Ebu Zer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyumak için yatağına girdiği zaman:
"(Allahım!) Adınla yaşar ve adınla ölürüm" diye dua ederdi. Uyandığı
zaman da: "Öldükten sonra bizi tekrar dirilten Yüce Allah'a hamdolsun.
Dönüşümüz yine O'na olacaktır" diye dua ederdi.
Buhari, Sahih'de
Abdan'dan "Bizi öldürdükten sonra" lafzıyla rivayet etti.- Buhari,
da'vat (7/150) ile tevhid (8/169).
4077- Abdullah b. Ömer
b. el-Hattab bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize şunu
anlattı: "Allah'ın kullarından biri: ''Rabbim! Yüce zatma ve büyük
hükümranlığına yakışır şekilde hamdler sana olsun'' deyince hafaza melekleri bu
sözü nasıl kayda geçeceklerini bilemediler. Bunun üzerine Yüce Allah onlara:
''Onu kulumun söylediği gibi yazm. Huzuruma çıktığı zaman da mükafatını ben
vereceğim'' buyurdu. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Mace 2/1249 (3801).
4078- Hüseyn b. Abdillah
b. Dumayra, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Hz. Ali şöyle derdi:
"Sabahladığı zaman: ''Bize akşamı en güzel şekilde bulduran Allah'a
hamdolsun! Bize geceyi en güzel şekilde geçirten Allah'a hamdolsun! Bize sabahı
en güzel şekilde bulduran Allah'a hamdolsun!'' diyen kişi gecesinin, uykusunun
ve o gününün şükrünü eda etmiş olur."
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Suyuti, ed-Durru'l-Mensur (1/369).
4079- Hz. Ali
bildiriyor: Cebrail, Hz. Peygamber'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına indi
ve şöyle dedi: "Ey Muhammed! Günün gecesi veya gündüzünde Allah'a hakkıyla
ibadet etmek istiyorsan: ''Allahım! Sana pek çok, ebediyetin gibi ebedi hamdler
olsun. ilmin dahilinde olan, ancak sonu olmayan hamdler sana olsun. iraden
dahilinde olan, ancak sonu olmayan hamdler sana olsun. Senin rızandan başka
mükafatı olmayan hamdler sana olsun'' de ...
Beyhaki der ki:
"Hadisi sadece bu şekilde yazdım. Ancak Hz. Ali ile kendisinden sonra
gelenler arasında kopukluk vardır."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Münziri, et-Terğib (2/443).
4080- Hz. Ali der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yakınlarından bir askeri birlik
gönderdi ve: "Allahım! Eğer onları bana sağ salim döndürürsen sana
hakkıyla şükretmek borcum olsun" dedi. Çok geçmeden sağ salim geri
döndüklerinde Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "nimetlerini
bize bolca veren Allah'a hamdolsun" dedi. "Ey Allah'ın Resulü! ''Onları
bana sağ salim geri döndürürsen sana hakkıyla şükretmek borcum olsun'' dememiş
miydin?" dediğimde: "Bunu yapmadım mı ki (sanıyorsun) 7"
karşılığını verdi.
Hakim der ki: "İsa
b. Abdillah el-Alevi bunu rivayette tek kalmıştır." Beyhaki der ki:
"Benzeri farklı bir isnadla rivayet edilmiştir."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/32-33).
4081- Sa'd b. İshak b.
Ka'b b. Dere, babası kanalıyla dedesinden bildiriyor: Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) Ensar'dan bir birlik yolladı ve: "Allah onları sağ salim
ve ganimet elde etmiş bir şekilde geri döndürürse, Allah'a şükretmek borcum
olsun" dedi. Çok geçmeden sağ salim ve ganimet elde etmiş bir şekilde geri
döndüklerinde, ashabdan bazıları: "Senin: ''Allah onları sağ salim ve
ganimet elde etmiş bir şekilde geri döndürürse, Allah'a şükretmek borcum
olsun'' dediğini duyduk" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem); "Bunu yaptım. ''Allahım! Şükrü sana eder. ihsanlarından dolayı
sana minnet duyarız'' dedim" karşılığını verdi.
Başka bir yolla Hafsa
binti Sirin kanalıyla Ömer b. el-Hattab'dan rivayet edilmiştir. Bu rivayet
Ahmed b. Ubeyd'in Müsned'inde zikredilmiştir.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (104) ve Taberani, M. el-Kebir
19/144145 (316) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/33).
4082- Cafer b. Muhammed
der ki: Dedem (Zeynelabidin) katırını kaybedince: "Allah katırımı geri
döndürürse razı olacak sözlerle ona hamd edeceğim" dedi. Çok geçmeden de
yuları ve eğeriyle birlikte onu getirdi. Üzerine binip yerleştikten sonra
giysilerini kendine doğru topladı, başım da semaya kaldırıp:
"Elhamdulillah" dedi ve başka da bir şey söylemedi. Ona neden sadece
bu şekilde hamd ettiği söylenince de: "Bu yönde söylenmeyen bir şey
bıraktım mı ki? Hamd etmeyi Allah'a has kıldım" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş•Şükr (ıso) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/186).
4083- İbr:ihim( -i
Nehai) der ki: "Denilir ki sözler içinde Elhamdulillah kadar mükafatı kat
kat fazlasıyla verilen bir söz daha yoktur."
4084- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Bir defa tekbir getirene yirmi iyilik sevabı yazdıp yirmi günahı silinir.
Bir defa tesbih edene yirmi iyilik sevabı yazdıp yirmi günahı silinir. Bir defa
hamd edene otuz iyilik sevabı yazılıp otuz günahı silinir. ''
Tahric: İsnadı sahihtir.
Hakim, Müstedrek (1/513).
4085- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Hamd şükrün başıdır.
Bundan dolayı Allah'a hamd etmeyen biri O'na şükretmiş olmaz" buyurmuştur.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak Katade ile Abdullah b. Amr arasında kopukluk vardır.
Abdurrezzak, Musannef
10/424 (19574), Beyhaki, Adab (1034), Bağavi, Şerhü's-Sünne 5/50 (2171),
DeyIemi, Müsnedü'l- Firdevs 2/155 (2784) ve Hattabi, Garıbu'l-Hadıs
(1/245-246).
4086- Ebu Umame'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yüz defa
Elhamdulillah diyen kişi, Allah yolunda dizginleriyle birlikte yüz at vakfetmiş
gibi olur" buyurmuştur.
Aynı isnadla
Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Yüz defa ''Sübhanallah ve
bihamdihi (=Allah'l hamdiyle tesbih ederim)'' diyen kişi, Mekke'de yüz deveyi
kurban etmiş gibi olur" buyurduğu rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Adiy, el-Kamil (3/1165) ve Taberani, M. el-Kebir 8/135 (7534)
Bak: Münziri, et-Terğib
(2/426).
- İbn Adiy, el-Kamil
(3/1165) ve Taberani, M. el-Kebir 8/135 (7534).
4087- Mus'ab b. Sa'd,
babasından bildiriyor: Bedevinin biri Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bana bir dua öğret, belki Allah onu bana faydalı kılar"
deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Allahım! Tüm hamdler
sanadır ve bütün işler sana döndürülür, de" buyurdu.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. Münziri, et-Terğib (2/441).
4088- Ebu Said el-Hudri
bildiriyor: Adamın biri Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Namazımda edeceğim en hayırlı dua hangisidir?" diye sordu. Bunun üzerine
Cebrail, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) indi ve şöyle dedi:
"Namazda yapacağın en hayırlı dua ''Allahım! Hamdın tümü sana aittir.
Mülkün tümü sana aittir. Mahlukatın tümü sana aittir. işlerin tümü sana
döndürülür. Senden hayırlı olan tüm şeyleri istiyor. kötü olan tüm şeylerden de
sana sığınıyorum'' demendir. ''
Halid b. Yezid el-Umeri
bunu İbn Ebi Zi'b'den rivayette tek kalmıştır.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Münziri, et-Terğib (2/441).
4089- Ebu Haşim
bildiriyor: Şam alimlerinden biri olan Adiy b. Ertaa, Ömer b. Abdilaziz'e:
" İnsanlar o kadar çok mal elde etti ki şımaracak hale geldiler"
şeklinde bir mektup yazınca, Ömer cevaben: "Yüce Allah cennetlikleri
cennete, cehennemlikleri de cehenneme sokarken Elhamdulillah dedikleri için cennetliklerden
razı olmuştu. Sen de çevrende olanlara Allah'a hamd etmelerini söyle" diye
yazdı.
Ravileri güvenilirdir.
4090- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"KuL, Yüce Allah kendisine bir nimet verdiği zaman Elhamdulillah dediğinde
o nimetin şükrünü eda etmiş olur. Bu nimet için ikinci defa Elhamdulillah
dediğinde hamd etmesinin sevabı yeniden kendisine verilir. Bu nimet için üçüncü
defa Elhamdulillah dediğinde de Yüce Allah onun günahlarını bağışlar. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (1/507-508) ve Deylemi, Müsnedü'l-Firdevs 4/87-88 (6272) Bak:
Münziri, et-Terğib (2/437-438).
4091- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Elhamdulillah
diyen kişinin verdiği bu karşılık aldığı nimetten daha çok olur"
buyurmuştur.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/1250 (3805).
4092- Cabir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kula bir
nimet verildiğinde Allah'a hamd ettiği zaman bu hamd etmesi verilen nimetten
daha değerli olur" buyurmuştur.
İsnadı zayıftır.
Beyhaki der ki: "Bu
ve bir önceki hadiste olduğu gibi mevsul ve müsned bir isnadla rivayet
edilmiştir. MahfUz olam ise bazen Hasan'ın sözü, bazen de Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) sözü olarak mürsel rivayet edilmesidir."
4093- Hasan'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kula bir
nimet verildiğinde Allah'a hamd ettiği zaman bu hamd etmesi. her ne olursa
olsun verilen nimetten daha değerli olur" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı mürseldir
ve ismi verilmeyen bir ravisi vardır, Abdurrezzak, Musannef 10/424 (19575) Bak:
SuyUtl, Dürrü'l-Mensur (1/31).
4094- Hasan( -ı Basri)
der ki: "Yüce Allah kula bir nimet verdiğinde kul ElhamduliHah dediği
zaman verdiği bu karşılık, aldığı nimetten daha çok olur.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (110) ve Hennad, Zühd (776).
İbn Ebi'd-Dünya der ki:
Bana bildirilene göre Süfyan b. Uyeyne'ye bu hadis sorulduğunda: "Kulun yaptığı
bir şey, Allah'ın yaptığından daha üstün olamaz" demiştir. - İbn Ebi
Dünya, Kitabu'ş-Şükr (123).
Beyhaki der ki:
"Süfyan'ın bu sözünü bir aHmin dikkatsizliğine yorabiliriz.
Zira kul ancak Yüce
Allah'ın muvaffakiyetiyle hamd edip şükredebilir. Bu hamd etmenin üstünlüğü de
Yüce Allah', layıkıyla ve en güzel şekilde övmeyi içermesinden dolayıdır.
Verilen nimetin ise böylesi bir içeriği yoktur."
4095- Bekr b. Abdillah
der ki: "Kul, Elhamdulillah dediği zaman bunu demesiyle kendisine nimet
verilmesini hak eder. Bunu demesine karşılık verilen bu nimetin karşılığı
nedir? O da Elhamdulillah demesidir. Bunu dediği zaman kendisine bir nimet daha
verilmesini hak eder. Yüce Allah'ın nimetleri de bitecek değildir."
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (7,98).
4096- Seriy der ki:
"Şükür bir nimettir. Nimete şükür de bir nimettir. Bu şekilde şükrün (ve
nimetin) sonu gelmeyecektir."
4097- Muaz der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana: "Seni seviyorum. ''Allahım!
Sana şükretmeme, seni zikretmeme ve en güzel şekilde sana ibadet etmeme
yardımcı ol'' şeklinde dua et" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ebu Davud 2/80-181 (108) ve Nesai, sehv (3/53).
Sunabihi der ki: Muaz
bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı
et" dedi.
Ebu Abdirrahman der ki:
Sunabihi bana bunu rivayet ettikten sonra:
"Ben de seni
seviyorum. Sen de bu duayı et" dedi.
Ukbe der ki: Ebu
Abdirrahman bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen
de bu duayı et" dedi.
Hayve der ki: Ukbe bana
bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı
et" dedi.
Ebu Abde der ki: Havye
bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı
et" dedi.
Amr der ki: Ebu Abde
bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı
et" dedi.
Abdullah der ki: Hasan
bana bunu rivayet ettikten sonra: "Ben de seni seviyorum. Sen de bu duayı
et" dedi.
Ebu Bekr b. Ebi'd-Dünya
der ki: "Ben de sİzi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.
Ebu Bekr en-Neccad der
ki: "Ben de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.
Abdurrahman der ki:
"Ben de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi. Beyhaki der ki:
"Ben de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.
Zahir der ki: "Ben
de sizi seviyorum. Siz de bu duayı edin" dedi.
Beyhaki der ki:
"Da'vat eserinde Abdullah b. Yezid el-Mukri kanalıyla Hayve'den aynısını
zikrettik. Ancak onda buradaki müselsel yoktur."
4098- Muhammed b.
el-Münkedir der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dualarından
biri de: "Allahım! Sana şükretmeme, seni zikretmeme ve en güzel şekilde
sana ibadet etmeme yardımcı ol" şeklindeydi.
Bir önceki hadisin
şahidi olan mürsel bir hadistir. Hadis bize Allah'ın inayeti olmadan kişinin
Allah'ı şükredemeyeceğini göstermektedir.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilir olan mürsel bir hadistir. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (4) Bak:
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/368).
4099- Abdullah b. Muhammed
b. Ebi'd-Dünya der ki: Mahmud el-Varrak bana şöyle bir şiir okudu: "Nimet
ise şükrüm Allah'ın nimetine Şükretmem gerekiyor onun bir benzerine Günler
uzasa da sürüp gitse de ömür O'nun inayeti olmadan nasıl olabilir şükür Bolluk
olursa herkesi içine alır
Yokluk olursa da
ardından sevabını bırakır Her durumda mutlaka bize bir nimet verir Düşünce,
kara, deniz bu nimete dar gelir. ''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (82).
4100- Muğire b. Uteybe
der ki: Hz. Davud: "Ey Rabbim! Bu gece seni benden daha uzun süre zikreden
bir kulun oldu mu?" diye sorunca, Yüce Allah: "Evet, kurbağa"
diye vahyetti ve "Ey Davud ailesi, şükredin! Kullarımdan şükredenler pek
azdır"[Sebe 13] buyurdu. Hz. Davud: "Ey Rabbim! Sana layıkıyla
şükretmeye nasıl güç yetirebilirim ki! Nimeti bana veren, nimete şükretmeyi
bana bahşeden, bana nimet üzerine nimet veren sensin. Rabbim! Nimet de bu
nimete şükür de senden iken sana layıkıyla nasıl şükredeyim?" deyince,
Yüce Allah: "Ey Davud! Şimdi işte beni hakkıyla tanıyabildin "buyurdu.
Tahric: Ahmed, Zühd (s.
69-70) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/680).
4101- Ebu'l-Celd der ki:
Okuduğuma göre Hz. Davud: "Ey Rabbim!
Ancak nimet verdiğin
zaman sana şükredebiliyorken nasıl sana hakkıyla şükür etmiş olacağım?"
diye sorunca, ona: "Ey Davud! Sana verilen nimetlerin benden olduğunu
bilip itiraf ediyor musun?" şeklinde vahyedildi. Hz. Davud: "Evet
biliyorum" cevabını verince, Allah: "Ben bunu senin şükrün olarak
kabul ediyorum" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (5), Ahmed, Zühd (s. 72) ve Ebu Nuaym, Hilye
(6/56) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/681).
Aynı isnadla
Ebu'l-Celd'den şöyle rivayet edilmiştir: "Okuduğuma göre Hz. Musa:
"(Rabbim!) Bütün amellerim bana verdiğin en küçük bir nimetin bile
karşılığı olamazken nasıl sana hakkıyla şükredebilirim?" deyince, ona:
"Ey Musa! İşte şimdi bana şükretmiş oldun" diye vahyedildi."
Tahric: İbn Ebi'd-Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (6), Ahmed, Zühd (s. 67) ve Ebu Nuaym, Hilye (6/56).
4102- İbn Şihib der ki:
Hz. Davud: "Allahım! kerem sahibi zatına ve izzeti celiline
hamdolsun" deyince, Yüce Allah ona: "Ey Davud! (Bu sözünle) Hafaza
meleklerini yordun" şeklinde vahyetti.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu' ş-Şükr (37).
4103- Cabir b. Abdillah
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ashabına Rahmin Suresi'ni
okudu. Bitirince de şöyle buyurdu: "Neden sizleri öyle sessiz görüyorum?
Oysa cinler (bu sureyi onlara okuduğumda) sizden daha iyi cevap veriyorlardı.
Zira ne zaman: ''O halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?''[Rahman
13] ayetini okusam: ''Rabbimiz! Nimetlerinden hiç birini yalanlamayız! Sana
hamdolsun'' karşılığını veriyorlardı.''
Tahric: İsnadı güçlü
değildir. Tirmizi 5/399 (3291).
4104- Ubey b. Ka'b'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah, Hz. Musa'ya: ''insanlara Allah'ın günlerini hatırlat'' diye
vahyetti. Bunlar da Allah'ın nimet verdiği günlerdir. "
Tahric: İsnadı zayıftır.
Nesai, S. el-Kübra (1/27), Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'l-Müsned (5/122), Ahmed,
Müsned (5/122), İbn Cerir, Tefsir (13/184) ve Abd b. Humeyd, el-Müntehab (168)
4105- Nu'man b. Beşir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın nimetlerinden başkalaTIna bahsetmek bu nimetlere şükür, onları
gizlemek de nankörlüktür. Aza şükretmeyen de çoğa şükredemez. "
Ebu'l-Kasım bunu rivayet
ederken: "insanlara teşekkür etmeyen, Allah'a da şükredemez. Cemaatte
bereket. ayrılıkta ise azap vardır" eklemesini yapar.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi'd-Dünya, KiMbu'ş-Şükr (63), Abdullah b. Ahmed, Zevaidü'l-Müsned
(4/375), Ahmed, Müsned (4/278,375) ve Ebu'ş-Şeyh, el-Emsal (111).
4106- Ömer b. Abdilaziz
der ki: "Nimetlerden bahsetmek şükürdür."
Tahric: Ravileri güvenilirdir.
İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (58), Mervezi, Zevaid (1436) ve Hennad, Zühd
(778).
4107- Hasan(-ı Basri)
der ki: "Size verilen bu nimetlerden çokça bahsedin. Zira onlardan
bahsetmek şükürdür."
Tahric: İbn Ebi' d-Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (33) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/546).
4108- Ömer b. Abdilaziz
der ki: "Nimetlerden bahsetmek şükürdür."
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (7/546).
4109- Zünnun el-Mı sri
der ki: "Kullar kendilerine yapılan ihsanı Allah'tan bildikleri ve
kendilerinden istenen şükrü heba etmedikleri sürece Allah onları haya sahibi
yapar. Allah'a şükrün sonu olmadığı gibi azametinin de sonu yoktur.''
İsnadı zayıftır.
4110- İbrahim b. Edhem
der ki: "Yüce Allah ile arana sana nimet verebilecek birini koyma.
Allah'tan başkasının sana verdiği bir nimeti de kendin için bir borç say."
Ravi der ki: Yusuf b.
Esbat bize: "Bu çok güzel bir sözdür, aklınızdan çıkarmayın" dedi.
İsnadı güçlü değildir.
4111- Esved b. Seri' bildiriyor:
Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir esir getirildi. Bu esir:
"Allahım! Muhammed'e değil, ancak sana tövbe ederim!" deyince,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu kişi hakkı ehline teslim
etti" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Ahmed, Müsned (3/435).
4112- Ceriri der ki:
Bana bildirilene göre Ebu Derda bir yıl savaşa çıkmadı. Adamın birine de içinde
dirhem bulunan bir kese verdi ve: "Git bunu (savaşa çıkan) insanlardan
ayrı giden, üstü başı kötü olan birine ver" dedi. Adam denileni yaptı ve
bu dirhemleri böylesi birine verdi. Dirhemleri alan adam da başını semaya
kaldırdı ve: "Allahım! Sen Cedir'i unutmadın, Cedir'in de seni
unutmamasını ınsan et!" dedi. Adam dönüşte olanları anlatınca Ebu Derda:
"Bir nimetin asıl sahibi Rabbidir" dedi.
Tahric: Ebu Ubeyd}
Garibu'l-Hadis (1/146).
4113- Hasan(-ı Basri)
der ki: Hz. Musa: "Rabbim! Hz. Adem ona yaptığın şeylerin şükrünü nasıl
ifa edebilsin? Zira onu kendi ellerinle yarattın, ruhundan ona üfledin,
cennetine yerleştirdin ve melekleri ona secde ettirdin?" deyince, Yüce
Allah: "Ey Musa! Adem bunların benden olduğunu bilip bana hamd etti. Ona
yaptığım şeylerin şükrü de bu oldu" karşılığını verdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Edi'd-Dünya} Kitabu'ş-Şükr (12).
4114- Abdullah b. Selam
der ki: Hz. Musa: "Rabbim! Sana yapılması gereken şükür nedir?" diye
sorunca Yüce Allah: "Dilinle her dem beni zikretmendir" karşılığını
verdi. Hz. Musa: "Ama bazen seni zikretmekten tenzih edeceğimiz durumlarda
oluyoruz" deyince, Yüce Allah: "Bunlar nedir?" diye sordu. Hz.
Musa: "Helada bulunduğumuz, cünüplükten yıkandığımız ve abdestsiz
olduğumuz durumlar" karşılığını verince, Yüce Allah: "Olsun!"
dedi. Hz. Musa: "Rabbim! Öylesi durumlarda ne diyeyim?" diye sorunca
da Yüce Allah: "Öylesi durumlarda ''Allahım! Seni hamdinle tesbih ederim.
Senden başka ilah yoktur. Beni pisliklerden uzak tut. Allahım! Seni hamdinle
tesbih ederim. Senden başka ilah yoktur. Beni pisliklerden koru'' de"
buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/212), İbnu'l-Mübarek, Zühd (942) ve
İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (39). Bak: İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'l-Hanabile
(1/194) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/370).
4115- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kişiye dört şey verilmişse dünya ve ahiretin tüm hayırları kendisine
verilmiş olur. Bunlar da şükreden bir kalp, zikreden bir dil, belalara
sabredebiten bir vücut ve onuruyla malında kişiye ihanet etmeyen bir zevcedir
...
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (34), Taberani, M. el-Kebir 11/134 (11275), Ebu
Nuaym, Hilye (3/65), Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (4/273) ve Münziri, et-Terğib
(3/41).
4116- Ebu Umame der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), Muaz b. Cebel'e şöyle buyurdu: "Ey Muaz!
Şükreden bir kalp, zikreden bir dil ve hem dünya hem de dini hayatında sana
yardımcı olabilecek bir zevce senin için insanların biriktirdiklerinden daha
hayırlıdır. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/277 (3094) ve İbn Mace 1/596 (1856).
4117- Abdullah b.
Sahbere (veya Sahbere) der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Musibetlere sabredenler, verilen nimetlere şükredenler, kendilerine
yapilan haksızlıkları affedenler, haksizlık yaptıkları zaman bağışlanma
dileyenler" buyurunca: "Bunlara ne olmuş?" diye soruldu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "işte güven içinde ve doğru
yolda olanlar bunlardır" buyurdu.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Taberani, M. el-Kebir 7/163 (661) ve Ebu Nuaym, Zikr Ahbaru Isbehtin
(2/225-226). Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid (10/284) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur
(3/310).
Ali b. Bahr da bunu
Muhammed b. el-Mualla el-Kufi'den rivayet etmiştir ve isnadı güçlü değildir. -
Taberani, M. el-Kebir 7/163 (6613), İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (164) ve
Haraiti, Fadiletü'ş-Şükr (36).
Bir sonraki rivayette de
başka bir kanaldan aktanImıştır .
4118- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Üç hasleti taşıyan kişiye Yüce Allah merhamet eder. sevgisini ona
gösterir ve himayesine alır. Bunlar da kişinin verilen nimet karşısında
şükretmesi. karşılık verme imkanı varken karşısındakini bağışlaması ve öfkesine
hakim olmasıdır ...
Bunun da isnadı
zayıftır.
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. Suyutı, Dürrü'l-Mensur (3/372).
4119- İbn Abbas der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Üç hasleti taşiyan kişiyi Yüce
Allah himayesine aILr, merhametiyle kuşatır ve sevgisini ona gösterir"
buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Bunlar kimdir?" diye sorulunca da:
''Verilen nimete şükredenler, karşılık verme imkanı varken karşısındakini
bağışlayanlar ve öfkesine hakim olanlardır" buyurdu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Hakim, Müstedrek (1/125), İbn Hibban, el-Mecruhin (2/93) ve Deylemi,
Müsnedü'l-Firdevs 2/83 (2452).
Başkaları ise rivayet
ederken ravi Ömer b. Raşid'i "Mervan b. Aban b. Osman'ın azatlısı Ömer b.
Raşid" şeklinde zikreder. Ömer de Mısır ahalisinden meçhul bir hadis şeyhidir.
Mutabaatı olmayan hadisleri rivayet eder. Bu Ömer, Yahya b. Ebi Kesir'den
rivayetlerde bulunan Ömer b. Raşid el-Yemani ile aynı kişi değildir.
4120- Başka bir kanalla
Muhammed b. Abdirrahman b. Ebi Zi'b bir öncekinin aynısını bildirmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Adiy, el-Kamil (6/2375).
4121 - Gaylan
bildiriyor: Mutarrifin şöyle dediğini işittim: "Afiyette kalıp şükretmeyi
belaya maruz kalıp sabretmekten daha çok severim. Afiyete baktığımda dünya ve
ahiret hayırlarının onda olduğunu gördüm."
Yine Mutarrif;
"İçinde kötülük ve felaket olmayan hayırlı bir şey aradım, zira her şeyin
bir felaketi vardı. Bu hayırlı şeyin de, kulun afiyette kalıp şükretmesi
olduğunu gördüm" demiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Fesevi, el-Ma'rife ( 2/82), Ahmed, Zühd (s. 240, 241, 242), İbn
Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (28), Veki', Zühd (201), Ebu Nuaym, Hilye (2/200),
Hennad, Zühd (442), İbn Sa'd, Tabakat (7/144), Abdurrezzak, Musannef (11/253),
İbn Abdilber, Camiu Beyani'l-ilm (1/42) ve Beyhaki, Medhal (458).
- - Fesevi, el-Ma'rife
(2/82) ve Ebu Nuaym, Hilye (2/200).
4122- Mutarrif der ki:
"İçinde kötülük barındırmayan hayır, şükrü ifa edilen afiyettir. Zira
nimetler içinde şükreden nice kişi varken, maruz kaldığı belalara sabredemeyen
de nice kişi vardır.''
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(4/254).
4123- Budeyl b. Meysere
bildiriyor: Mutarrif: "Afiyette kalıp şükretmeyi belaya maruz kalıp
sabretmekten daha çok severim" derdi.
Kardeşi olan Ebu'l-Ala
da (Yezid b. Abdillah eş-Şıhhir): "Allahım! Bu iki durumdan hangisini bana
vereceksen tez ver" derdi.
Tahric: İbn Ebi'd-Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (18ı).
4124- Ali b. el-Medini
der ki: Süfyan b. Uyeyne'ye: "Zühdün alt sınırı nedir?" diye
sorulunca: "Bollukta şükür, belalarda sabır içinde olmandır. Kişi bunu
yaptığı zaman zahid biri olur" dedi. Ona: "Şükür nedir?" diye
sorulunca da: "Yüce Allah'ın yasakladığı şeylerden uzak durmandır"
dedi.
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (1/370-371).
4125- Said b. Abdilaziz
et-Tenühi bildiriyor: Hz. Davud: "İhsanlardan şükür, belalardan sabır
çıkaran Allah'ı tesbih ederim" derdi.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(6/124-125) Bak: Suyütı, Dürrü'l-Mensur (1/371).
4126- Ebu Abdinahman
es-Sülemı der ki: Üstat Ebu Sehl Muhammed b.
Süleyman'a şükrün mü,
yoksa sabrın mı daha üstün olduğu sorulunca şöyle dedi: "İkisi birbirine
denktir, zira şükür rahat ve bollukta olanın vecibesi, sabır da sıkıntıda
olanın farzıdır."
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (1/371).
Sülemı ekledi: İkisi
içinden sabrın daha değerli olduğu da söylenmiştir.
Zira şükür, nimet isteği
ve duaya, sabır ise kanaat ve rızaya yöneliktir. Var olana rıza göstermek de
bir şeyler istemekten daha üstündür. Yine şükrün verilen nimete teşekkür ile
belanın defedilmesine yönelik, sabrın ise verilen nimete de belaya da sabretmeye
yönelik olduğu söylenmiştir. Bu şekilde ikisi bir arada dengeli bir şekilde
bulunabilir. Aradaki fark konusunda da Ebu Sehl'in söyledikleri, sözlerinin
derlendiği bölümde zikredilmiştir.
4127- Hasan(-ı Basri)
der ki: Yüce Allah, Hz. Adem'i yarattıktan sonra sağ tarafından cennetlikleri,
sol tarafından da cehennemlikleri çıkardı. Bunlardan kimisi kör, kimisi sağır,
kimisi de sakat bir şekilde dünyaya dağıldılar. Hz. Adem: "Rabbim!
Çocuklarımı eşit kılsaydın olmaz mıydı?" deyince, Yüce Allah: "Ey
Adem! Bana şükredilmesini istedim" karşılığım verdi.
Tahric: İbn Ebi' d,
Dünya, Kitabu'ş-Şükr (162) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/603).
4128- Ma'mer'in
bildirdiğine göre Katade ile Hasan şöyle demiştir: "Hz.
Adem, zürriyeti kendisine
arz edilip birilerinin diğerlerinden daha üstün olduğunu görünce: "Rabbim!
Onları eşit kılsaydın olmaz mıydı?" dedi. Yüce Allah: "Bana
şükredilmesini istedim" karşılığını verdi.
Tahric: Abdurrezzak,
Musannef 10/424 (19576) ve İbn Ebi Şeybe, Musannef (13/508) Bak:
Suyuti,
ed-Dürrü'l-Mensur (3/603).
4129- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
'Biriniz belaya maruz kalmış birini gördüğü zaman: ''Sana verdiği beladan beni
afiyette kılan ve bu yönden beni birçok kulundan üstün kılan Allah'a hamd
olsun'' desin."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/493-494 (3432).
Yakub'un rivayeti ise
şöyledir: "Biriniz belaya maruz kalmış birini gördüğünde: ''Sana verdiği
beladan beni afiyette kılan ve bu yönden beni senden ve birçok kulundan üstün
kılan Allah'a hamd olsun'' dediği zaman afiyet nimetine şükretmiş olur. "
4130- Salim b. Abdillah
der ki: Musibete uğramış birini görünce "Sana verdiği beladan beni
afıyette kılan ve bu yönden beni yarattığı birçok kişiden üstün kılan Allah'a
hamd olsun" diyen kişinin inşallah ne olursa olsun o musibete asla maruz
kalmayacağı söylenirdi.
Tahric: Abdurrezzak,
Musannef 10/445 (19655).
4131- Beyhaki der ki:
Aynısım Zübeyr ailesinin vekilharcı Arın b. Dinar, Salim kanalıyla İbn
Ömer'den, o da Hz. Ömer'den bildiriyor: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurdu: "Belaya maruz kalan birini gören kişi. .. "
Sonrasında ravi Salim'in sözünün aynısım aktarır, ancak "asla" lafzına
yer vermez.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/493 (3431).
4132- Abdulaziz b. Ebi
Hatim ile Abdulaziz b. Muhammed edDaraverdi bildiriyor: Cafer b. Muhammed b.
Ali b. el-Hüseyn b. Ali b. Ebi Talib'in yanında otururken Süfyan es-Sevri gelip
girmek için izin istedi. Cafer izin verince de Süfyan girip oturdu. Cafer:
"Ey Süfyan!" diye seslenince, Süfyan: "Buyurun" karşılığını
verdi. Cafer ona: "Halife seni yakalamak istiyor, beni de izletiyor"
dedi. -Başkası rivayet ederken Cafer'in ona: "Kovmak gibi olmasın ama
yakalanmadan buradan çık" dediğini zikreder.- Süfyan da: "Bana bir
hadis aktarmadan kalkıp gitmem" karşılığını verdi. Bunun üzerine Cafer
şöyle dedi: "Babamın dedemden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Kişi. Yüce Allah kendisine bir nimet
verdiği zaman Allah'a hamd etsin. Rızkm geciktiğini düşünen kişi Allah'tan
bağışlanma dilesin. Birinden korkan kişi de ''LG. havle vela kuvvete illa
billah (=Allah'ın inayeti olmadan ne bir güç ne de bir kuvvet olabilir)})
desin. "
Cafer bunu dedikten
sonra Süfyan gitmek için kalktı. Cafer: "Ey Süfyan!" diye seslenince,
Süfyan: "Buyurun" karşılığını verdi. Cafer parmağıyla işaret ederek:
"Bu üç değerli öğüdü iyice aklında tut!" dedi.
İsnadı zayıftır.
Zübeyri, bunu onlardan
rivayette tek kalmıştır. Mahfüz olanı, hadis olarak aktarılan bu sözün Cafer'in
kendi sözü olduğudur.- Ebu Nuaym, Hilye (3/193).
Başka bir kanaldan zayıf
bir isnadla da Zübeyrl'nin rivayetinin aynısı bildirilmiştir.
4133- İbn Ebi Hazım der
ki: "Cafer b. Muhammed'in yanındayken kapıcısı geldi ve Süfyan
es-Sevrl'nin kapıda olduğunu söyledi..." Sonrasını ravi Zübeyri'nin
rivayetinde olduğu gibi aktarır.
Tahric: İsnadında
tanımadığım bir ravi vardır. Hatib, Tarihu Bağdad (3/179-180).
4134- Muğire b. Amir der
ki: "Şükür imanın yarısıdır. Sabır da imanın yarısıdır. Yakin ise imanın
tümüdür.''
Tahric: İbn Ebi'd-Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (S8) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).
4135- İshak b. Abdillah
b. Ebi Talha bildiriyor: Adamın biri Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) yanına gelirdi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adama:
"Bugün nasılsın?" diye sorunca, adam: "Sayende Allah'a hamd
ederim! Sayende Allah'a hamd ederim!" derdi. Resulullah da (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) adama dua ederdi. Yine bir gün gelince Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ona: "Bugün nasılsın?" diye sordu. Adam:
"Şükredersem iyiyim" karşılığını verdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) susup bir şey demedi. Adam: "Ey Allah'ın Resulü! Daha önce
nasıl olduğumu sorar ve bana dua ederdin. Bugün sorduğunda ise dua
etmedin" deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Çünkü
daha önce nasıl olduğunu sorduğumda Allah'a şükrederdin. Bugün ise şükürde
tereddüt ettin" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak Muhammed b. Ali b. Hüseyn ile Bişr b. es-Seriy arasında
kopukluk vardır. İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (88), İbnu's-Sünni,
Amelu'I-Yevm ve'I-Leyle (188) ve Ahmed, Müsned (3/241) Bak: Suyuti,
Durru'I-Mensur (1/371).
4136- Enes b. Malik
bildiriyor: Adamın biri Ömer b. el-Hattab'a selam verdi. Ömer adamın selamına
karşılık verdikten sonra: "Nasılsın?" diye sordu. Adam: "Sayende
Allah'a hamd ederim!" karşılığını verince, Ömer: "Senden beklediğim
de budur" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Buhari, el-EdEbu'l-Müfred (1132), Malik, Muvatta (2/961),
Abdullah b. el-Mübarek, Zühd (205) ve İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (92).
4137- İbn Ömer der ki:
"Bazen aynı günde birkaç defa karşılaştığımız halde sırf Allah'a hamd etmemiz
için birbirimize nasıl olduğumuzu sorardık."
Tahric: İbn Ebi'
d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (93) ve Abdullah b. el-Mübarek, Zühd (207).
4138- İbn Ebi'l-Havari
der ki: Fudayl b. İyad ile Süfyan b. Uyeyne bir gece oturup sabaha kadar
nimetleri müzakere ettiler. Süfyan: "Allah bize şöyle nimet verdi, Allah
bize şu nimetleri verdi, bize şunu yaptı, bunu yaptı'' diye sayıp durdu.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (ı 13) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/546).
4139- Selam b. Ebi Muti'
der ki: Basra ahalisinin hocalarından olan ve henüz hacdan yeni gelen
Cüreyri'nin yanına geldik. Cüreyri: "Bu yolculuğumuzda Yüce Allah bizleri
şöyle şöyle sınadı, böyle böyle sınadı" demeye başladı. Ardından da şöyle
dedi: "Denilir ki, nimetleri saymak da şükürdendir. ''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (170) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/546).
4140- Yahya b. Said der
ki: ''Denilir ki, nimetleri saymak ta şükürdendir.''
Tahric:Ş Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (8/546).
4141- Eyyub der ki:
"Yüce Allah'ın kula nimetlerinden biri de söylediği şeylere başkalarının
inanmasıdır.''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (78).
4142- Za'ferani der ki:
Hifaf (Abdulvehhab b. Ata) yanımıza (Bağdat'a) geldi. Kim olduğu bilinmemesine
rağmen anlattıklarına insanlar inandı. Bunun üzerine kardeşine: "Sonrasına
gelince, bil ki kardeşin Bağdat'ta bir şeyler anlattı ve anlattıklarına
insanlar inarıdı. Böylesi bir nimet için de Allah'a hamd ederim" şeklinde
bir mektup yazdı.
Tahric: Hatib, Tarihu
Bağdad (11/22).
4143- Sevri der ki:
"Yüce Allah'a hamd etmek; hem zikir, hem de şükürdür. Bunun dışında ise
hem zikir, hem de şükür olan başka bir şey yoktur."
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. Ebu Nuaym, Hilye (7/57).
4144- Enes b. Malik der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynada yüzünü gördüğü zaman:
"Beni düzgün bir şekilde yaratan. bana güzel bir suret veren ve beni
Müslümanlardan biri kılan Yüce Allah'a hamdolsun" derdi.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi'd-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (117), Taberani, M. el-Evsat (1/439), Hatib,
el-Cami' 1/389 (908), İbnu's-Sünni, Amelü'l-Yevm ve'l-Leyle (165) ve
Ebu'ş-Şeyh, Ahlaku'n-Nebiy (s. 185).
4145- Cafer b. Muhammed,
babasından bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynaya baktığı zaman:
"Yaratılışımı da, ahlakımı da güzel yapan. başkasında çirkin görünen bir
şeyi bende güzel kılan Yüce Allah'a hamdolsun" derdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak İbn Ebi Fudeyk ile Cafer b. Muhammed el-Bakır arasında kopukluk
vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (174).
4146- Hasane -1 Basri)
bildiriyor: Adamın biri: "Bize pek çok nimet verdiği gibi Rabbimiz olan
Allah'a bolca hamdolsun" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ona: "Allah da seni çokça seviyor" buyurdu.
İsnadı mürseldir ve
tanımadığımız ravisi vardır.
4147- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Yiyip de şükreden
kişinin oruçlu olup da sabreden kişi kadar (sevabı) vardır" buyurmuştur.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. Buhari, Tarih (1/1/127), Ahmed, Müsned (2/289) ve İbn Ebi Hatimı
el-İlelu'l-Hadis (2/13).
İbn Vehb aynısını başka
bir kanaldan "Ecir olarak" lafzıyla rivayet etmıştır. - Hakimı
Müstedrek (4/136) ve Beyhaki, Sünen (4/306).
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur. - İbn Mace 1/561 (1765).
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur. - Buhari, Tarih (1/1/127).
Aynısını Musa b. Ukbe,
Hakim b. Ebi Harre kanalıyla ashahdan birinin sözü olarak da rivayet etmiştir.
- Buhari, Tarih (1/1/127).
Aynısı bize Makbud ile
Hanzala b. Ali - Ebu Hureyre kanalıyla Hz. Peygamber'den (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) isnadında tereddüt olmadan bildirilmiştir.
Tahric: Tirmizi 4/653
(2486) ve İbn Mace 1/561 (1764).
4148- Selman bildiriyor:
Adamın birine dünyada bolca mal verildi. Sonra verilen bu mallar kendisinden
alınmaya başladı. Yatağı dahi gidip geriye sadece bir hasırı kalmasına rağmen
hep Allah'a hamd edip durdu. Başka birine de dünyada bolca mal verildi. Bu adam
elinden malları giden adama: "Hala Allah'a ne için hamd edip
duruyorsun?" diye sorunca: "Karşılığında bütün insanlara verilen şey
bana verilse dahi vermeyeceğim şeylere karşılık Allah'a hamd ediyorum"
dedi. Malı olan adam: "Bunlar ne ki?" diye sorunca, malı giden adam:
"Gözlerine bakmıyor musun? Diline bakmıyor musun? Ellerine bakmıyor musun?
Ayaklarına bakmıyor musun?" karşılığını verdi.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (99).
4149- Kasım b. Haşim, Said
b. Amir'den veya Basralı başka bir adamdan bildiriyor: Adamın biri Yunus b.
Ubeyd'e gelip geçim sıkıntısından yakındı. Yunus adama: "Şu gözlerine
karşılık sana yüz bin dirhem verilmesini kabul eder misin?" deyince, adam:
"Hayır" karşılığını verdi. Yunus: "Ellerine karşılık sana yüz
bin dirhem verilmesini kabul eder misin?" deyince, adam yine:
"Hayır" dedi. Yunus: "Ayaklarına karşılık sana yüz bin dirhem
verilmesini kabul eder misin?" deyince, adam yine: "Hayır" dedi.
Yunus bu şekilde Yüce Allah'ın ona bahşettiği nimetleri saydıktan sonra adama:
"Sende yüz binler var, ama hala yoksulluktan yakınıyorsun" dedi.
Tahric: İbn Ebi'd-Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (100), Zehebi, Siyer (6/292) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/22).
4150- Ali b. el-Hasan
der ki: Ebu Talib'in konuşurken şöyle dediğini işittim: "Yüce Allah
burnunu tasarlayıp en güzel ve eksiksiz bir şekilde yerli yerine oturttu. Sonra
yuvarlak gözlerini, onlara uygun düşecek şekilde kirpikIerini ve göz
kapaklarını yarattı. Bu şekilde seni bir aşamadan başka bir aşamaya geçirdi.
Sonra anne babanın sevgi ve şefkatini verdi. Bu şekilde sana olan nimetlerini
arttırıp durur ve kol kanat gerer."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (196).
4151- Ebu Giyils der ki:
Bekr b. Abdillah el-Müzeni'nin şöyle dediğini işittim: "Ey Adem oğlu! Yüce
Allah'ın sana verdiği nimetlerin değerini bilmek istersen gözlerini
kapat."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (178).
4152- Ebu Derda der ki:
"Yiyecek ve içecekleri dışında Allah'ın kendisine verdiği nimetleri
bilmeyen kişinin ilmi az, cezası da yakın olur.''
Başkası bunu Hasan'dan
rivayet ederken "giyecekleri" lafzını da ekler.
Tahric: İbn Ebi Dünya]
Kitabu'ş-Şükr (91) ve Ebu Nuayın, Hilye (1/210) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur
(1/371).
4153- Asbağ b. Nubate der
ki: Hz. Ali helaya gireceği zaman: "Koruyan ve ihtiyaçları gideren
Allah'ın adıyla" derdi. Çıktıktan sonra da karnını sıvazlar ve: "Ne
güzel bir nimetmiş! Keşke kullar böylesi bir nimete şükretmeyi bilseler"
derdi.
İbn Abdan'ın rivayetinde
"Koruyan ve ihtiyaçları giderenin adıyla" ibaresi geçmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (13) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/369).
4154- Hz. Aişe'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Hz. Nuh heladan çıktığı zaman mutlaka ''Nimetin lezzetini bana tattıran.
faydalı olanı bedenimde bırakıp pis olanı bedenimden çtkaran Allah'a
hamdolsun'' derdi ...
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (124), Ukayli, ed-Du'afa (1/213-214) ve İbnu'
s-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (25).
4155- Asbağ b. Zeyd
bildiriyor: "Hz. Nüh heladan çıktığı zaman bu sözü söylediği içindir ki
''Çok şükreden kul'' diye isimlendirilmiştir."!
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (125) Bak: SuyUtı, Dürrü'l-Mensur (5/237).
4156- Selman der ki:
"Hz. Nüh bir yemek yediği veya bir giysi giydiği zaman Allah'a hamd ettiği
için ''Çok şükreden kul'' diye isimlendirilmiştir. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Hakim, Müstedrek (2/360) ve İbn Cerir, Tefsır (15/19) Bak:
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/236).
4157- İbn Ebi Necih
bildiriyor: Mücahid, "Doğrusu Nuh, çok şükreden bir kuldu"[İsra 3]
buyruğunu açıklarken şöyle demiştir: "Ne zaman bir şey yese Allah'a hamd
ederdi. Ne zaman bir şey içse Allah'a hamd ederdi. Ne zaman yürüse Allah'a hamd
ederdi. Ne zaman bir şeyi tutsa Allah'a hamd ederdi. Bundan dolayı Yüce Allah
''Çok şükreden bir kuldu'' buyurarak onu övmüştür. ''
Tahric:İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (202), ibnu'l-Mübarek, Zühd 329-330 (941), İbn Cerir, Tefsir (15/20)
Bak: Suyutl, Dürrü'l-Mensur (5/237).
Aynı isnadla Abdullah,
Hişam b. Sa'd'dan bunu şu şekilde bildiriyor:
Muhammed b. Ka'b
el-Kurazi'nin şöyle dediğini işittim: "Hz. Nuh bir şey yediği zaman
Elhamdulillah derdi. Bir şey içtiği zaman Elhamdulillah derdi. Bir şey giydiği
zaman Elhamdulillah derdi. Bineğine bindiği zaman da Elhamdulillah derdi.
Bundan dolayı Yüce Allah ''Çok şükreden bir kuldu'' buyurarak onu
övmüştÜr."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (203), Mervezl, Zevaidü'z-Zühd 329 (940), Ahmed, Zühd (s.50) ve
Ebu Nuaym, Ahbaru lsbehan (2/41) Bak: Suyutl, Dürrü'l-Mensur (5/237).
4158- Hişam b. Süleyman
der ki: Hasan ile Bekr b. Abdillah elMüzeni'nin yanında oturuyordum. Hasan ona:
"Ey Ebu Abdillah! Kardeşlerin için birkaç dua et" deyince, Bekr,
Allah'a hamdü senada bulundu. Hz. Peygamber'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
salavat getirdi, sonra şöyle dedi:
"ValIahi hem benim,
hem de sizin için iki nimetten hangisinin daha üstün
olduğunu bilmiyorum.
Gıdaların içimize girmesi nimeti mi, yoksa bizden çıkması nimeti mi?"
Bunun üzerine Hasan ona: "Güzel bir laf ettin ey Bekr! Her ikisi de büyük
nimetlerdendir" dedi.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (187).
4159- Hasan(-ı Basri)
der ki: "Ne büyük bir nimettir! Lezzet vererek bedenimize girer ve kolay
bir şekilde de bedenimizden çıkar. Şu kasabanın krallarından biri su küpünün
yanına gelip doldurduğu bardağı ayakta içen kölesini görür ve: ''Keşke ben de
senin gibi yapabilseydim!'' derdi. Zira susuzluktan ölecek hale gelmedikçe su
içmez di. çünkü suyu içmek ona ölüm gibi gelirdi. Ne büyük bir nimettir! Kolay
bir şekilde bedenimize girer ve kolay bir şekilde de bedenimizden çıkar."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (162).
4160- Beyhaki der ki:
Da'vat kitabında Ebu Eyyub'den bize bildirildiğine göre Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şey yediği zaman: "Yediren, içiren,
bunların sindirimini ve geri bedenden çıkışını sağlayan Yüce Allah'a
hamdolsun" diye dua ederdi.
Tahric: İsnadı
ceyyiddir. Ebu Davud, at'ime (4/187-188).
4161- Abdulcelil b.
Humeyd bildiriyor: "Ey Davud ailesi şükredin!"[Sebe 13] uyruğu
konusunda İbn Şiliah'ın: "Ey Davüd ailesi! Elhamdulillah deyin,
anlamındadır" dediğini işittim.
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (6/680).
4162- Ebu Cafer der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) su içtiği zaman: "Bu suyu bize
tatlı ve berrak kılıp günahlarımızdan dolayı tuzlu ve acı kılmayan Allah'a
hamdolsun" derdi.
Tahric: İsnadı zayıf,
mürsel bir hadistir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (69), Ebu Nuaym, Hilye
(8/137) ve Taberani, Dua (s. 109).
4163- Abdullah b.
Şübrüme bildiriyor: "Hasan(-ı Basri) su içtiği zaman bu sözü
söylerdi."
Tahric: İbn Ebi'
d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (70).
4164- Salih b. Ahmed. b.
Hanbel bildiriyor: Allah rahmet eylesin babam abdest alacağı zaman kimsenin ona
su getirmesine izin ermezdi. Gidip bizzat kendisi kovayla su çekerdi. Kova dolu
çıktığı zaman da "Elhamdulillah" derdi. Bir defasında ona:
"Babacığım! Neden dolu çıkınca hamd ediyorsun?" diye sorduğumda:
"Evladım! Yüce Allah'ın: ''De ki:
Suyunuz yere batarsa,
söyleyin, size kim temiz bir su kaynağı getirebilir?''[Mülk 30] buyurduğunu
işitmedin mi?" karşılığını verdi.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir.
4165- Ebu Derda der ki:
Ebu'l-Kasım'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Yüce Allah. Hz. isa 'ya: ''Ey isa! Senden sonra öyle bir topluluk
kılacağım ki başlarına sevdikleri bir şey geldiği zaman hamd edip şükredecek,
sevmedikleri bir şey geldiği zaman da hilim ve ilim sahibi olmadıkları halde
buna sabredip karşılığını benden bekleyeceklerdir'' buyurdu. Hz. isa: ''Rabbim!
Hilim ve ilim sahibi olmadan bunu nasil yapabilirler ki?'' diye sorunca, Yüce
Allah: ''Onlara kendi hilmim ile ilmimden vereceğim'' buyurdu. ''
Ümmü'd-Derda der ki:
"Ne öncesi, ne de sonrasında Ebu Derda'nın Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) için Ebu'l-Kasım künyesini kullandığım duymuş değilim."
Tahric: İsnadı sahihtir.
Ahmed, Müsned (6/450), Buhari, Tarih (4/2/255-256), Hakim, Müstedrek (1/348) ve
Ebu Nuaym, Hilye (l/227, 5/243).
4166- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Cennete girmeleri
için ilk çağrilacak kişiler, iyi günde kötü günde Allah'a hamd eden kişiler
olacaktır" buyurmuştur.
Tahric: İsnadı hasendir.
Beyhaki, Adab (1033) ve Bezzar, Müsned (4/28) Bak: Heysemı, Mecmau'z-Zevaid
(10/95).
4167- Başka bir kanalla
yukarıdaki hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Beyhaki, Adab (1033) ve Bağavi, Şerhu's-Sünne 5/49-50 (1270).
4168- Ömer b. Sa'd'ın,
babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Müminin haline şaşıyorum. Zira kendisine bir nimet verildiği
zaman Elhamdulillah deyip şükrediyor, musibete maruz kaldığı zaman da
Elhamdulillah deyip sabrediyor. Müminine her hali için sevabı veriliyor: ağzma
bir lokma yemeği götürmesinde bile!"
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur.
Tahric: İsnadı güçlü,
ravileri güvenilirdir. Bezzar, Müsned 4/28, 29 (3116), Abdurrezzak, Musannef
11/197 (20310), Ahmed, Müsned (1/173, 177, 182), Beyhaki, Sünen (3/376) ile
Adab (1032), Abd b. Humeyd, el-Müntehab (139, 143), Bağavi, Şerhu's-Sünne
5/448-449 (1540,1541), Tayalisi, Müsned (s. 69) ve Nesai, Amelu'l-Yevm
ve'l-Leyle (1067).
4169- Suheyb'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Müminin durumu şaşırtıcıdır. Zira her durumu kendisi için hayır getirir.
Hoşuna giden bir durumla karşılaşıp şükrettiği zaman bu onun hayrma olur.
Hoşuna gitmeyen bir şeyle karşılaşıp sabrettiği zaman da bu onun hayrma olur
...
Müslim, Sahih'de
Süleyman b. el-Muğire'den rivayet etti.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. - Müslim, Zühd (64).
4170- Ma'mer der ki:
Salih b. Mismar'ın: ''Yüce Allah'ın bana bolluk vermesi nimeti mi yoksa bana
bolluk vermemesi nimeti mi daha iyidir bilemiyorum" dediğini işittim.
Tahric: İbn Ebi'cl-Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (199) ve İbnu'l-Mübarek, Zühd 143 (427).
4171- Mucemmi'
el-Ensari, hayır ehlinden bir adamdan bildiriyor: "Yüce Allah'ın dünyada
bize vermediği nimetler bize verdiği nimetlerden daha iyidir. Zira Allah
böylesi nimetleri Peygamber'ine (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bile vermeye rıza
göstermemiştir. Benim için de Yüce Allah'ın Peygamberine (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) razı olduğu bir durum, sevmediği ve razı olmadığı bir durumdan daha
iyidir."
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (111).
Abdullah der ki: Yine
bana bildirilene göre alimlerden biri şöyle demiştir:
"Alim olan kişi,
Allah'ın verdiği şeyler için hamd etmesi gibi, uzak tutulduğu dünya şehvetleri
için de hamd etmelidir. Zira kendisine verdiği şeylerden hesaba çekilecektir.
Verilmediği zaman ise bunlarla imtihan edilmeyecek, kalbi bunlarla meşgul
olmayacak, bedenini bu yönde yormayacaktır. Böylesi bir şeyden yana kalbi de,
bedeni de rahat kaldığı için Allah'a şükretmelidir."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (112).
4172- Bişr b. el-H iris
der ki: "Ya şükrünün nasıl olduğunu görmek için nimetlerle, ya da sabrının
nasıl olacağını görmek için bir musibetle olmak üzere Yüce Allah her bir insanı
mutlaka imtihan etmektedir.''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (129).
4173- Ömer b. Sadaka
el-Hammil der ki: Zünnun ile beraber Ahmim'deyken eğlence, def ve davul sesi
işitince: "Bu nedir?" diye sordu. Ona: "Medine halkından birinin
düğünü" cevabı verildi. Onun yanında da ağlama, feryat figan sesi duyunca:
"Bu nedir?" diye sordu. Ona: "falan kişi öldü" karşılığı
verilince Zünnun bana: "Ey Ömer b. Sadaka! Düğün sahiplerine nimet
verildi, ama şükretmediler. Diğerlerine bela verildi, onlar, da sabretmediler.
Vallahi bu gece bu şehirde kalmam" dedi ve hemen Ahmim'den ayrılıp
Fustilt'a doğru yola çıktı.
Tahric: İsnadı sağlam
değildir. 235. hadiste geçti.
4174- Abdurrahman b.
Zeyd b. Eslem der ki: Alimlerden biri Yüce Allah'ın indirdiği kitaplardan
birinde şöyle yazılı olduğunu söyledi: "Yüce Allah: ''Mümin kulumu
sevindirin!'' buyurdu. Bu kulun başına sevdiği bir şey geldiği zaman ''Allah'a
hamdolsun! Allah'a hamdolsun! Allah'ın dilediği olur!'' demeye başladı. Yüce
Allah, aynı kul için: ''Mümin kulumu korkutun!'' buyurdu. Ancak başına sevmediği
bir şey geldiği zaman yine ''Allah'a hamdolsun! Allah'a hamdolsun!'' demeye
başladı. Sonunda Yüce Allah: ''Gördüğüm kadarıyla bu kulum, onu sevindirdiğimde
hamd ettiği gibi korkuttuğumda da bana hamd ediyor. Her hali için bana hamd
ettiği için bu kulumu Adn cennetine koyun'' buyurdu.''
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (144) ve İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'/Hanlıbile
(1/136).
4175- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Yüce Allah: ''Kulum her halinde hayır içindedir. Zira canını bedeninden
çıkarırken bile bana hamd eder'' buyurur. ''
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısı rivayet olunmuştur.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (2/341, 361), Bezzar,Müsned (1/371) ve İbnEbi'd•
Dünya, Kitabu' ş-Şükr ( 83) Bak: Heysemi, Mecmau 'z- Zevaid (2/321).
4176- Ahmed b. Ubeyd
et-Temimi der ki: Bedevinin biri: "Sadece kendisinden gelen sıkıntılara
Hamdedilen Allah'a hamd ederim" dedi.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (84).
4177- Huzeyme Ebu
Muhammed el-Abid der ki: Vehb b. Münebbih, gözleri görmeyen, cüzamlı, kötürüm
ve çıplak birinin yanından geçerken onun: "Nimetlerinden dolayı Allah'a
hamdolsun" dediğini işitti. Vehb'in yanında olan biri adama: "Sende
ne nimet kalmış ki ondan dolayı Allah'a hamd ediyorsun?" deyince, adam:
"Şu şehir halkına bir bak bakalım, ne kadar kalabalık olduklarını gör.
Onlar arasında benden başka O'nu tanıyan olmadığı için Allah'a hamd etmeyeyim
mi?'' karşılığını verdi.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur. İbn Ebi Dünya} Kitabu'ş-Şükr (171) ve Ebu Nuaym} Hilye (4/68).
4178- Beşir b.
el-Hasasiyye der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına
geldiğimde onu Baki'de gördüm. Oradayken: "Bu diyarda (mezarlıkta) bulunan
müminlere selam olsun" dediğini işittim. Ayakkabımın da bağı kopmuştu.
Bana: "Ayakkabm mı eskidi?" diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü!
Çoktandır tek başınayım ve kabilemden de ayrıyım" dedim. Bunun üzerine
bana: "Ey Beşir! Seni, kendileri olmasa yeryüzünün içindekilerle birlikte
yok olacağını düşünen bir kabilenin içinden, perçeminden tutup islam'a getiren
Allah'a neden hamd etmiyorsun?" buyurdu.
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. Taberani, M. el-Kebir 2/45 (1236) Bak: Heysemi}
Mecmau'z-Zevaid (3/60).
4179- Hasan( -ı Basri)
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adamın birinin:
"İslam için Allah'a
hamdolsun" dediğini işitince ona: "Çok büyük bir nimet için Allah'a
hamd ediyorsun" buyurdu.
Tahric: İsnadı mürsel,
ravileri güvenilirdir. İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (9).
4180- Yine mürsel olarak
Mansur b. Sukayr'dan bize şöyle bildirilmiştir:
"Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem), ''Beni İslam'a eriştiren ve Muhammed (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) ümmetinden biri kılan Allah'a hamdolsun'' diyen bir adama
rastlayınca: ''Büyük bir nimete şükrettin'' buyurdu." Muhammed b. Yusuf
der ki: "Süfyan b. Mansur, Mansur b. Sukayr'dan naklen bize şunu
bildirdi..." Sonrasında ravi bir öncekinin aynısını aktarır.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilir olan mürsel bir hadistir. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/374).
4181- Süfyan b. Uyeyne
der ki: "Yüce Allah kullarına La ilahe illallah'ı öğretmiş olmaktan daha
üstün bir nimet vermiş değildir. Zira ahirette onlar için La ilahe iHallah'ın
değeri dünyadaki su gibidir.''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi' d-Dünya, Kitabu Şükr (95) ve Ebu Nuaym, Hilye (7/272).
4182- Süfyan b. Said
es-SeYri der ki: "Ahirette La ilahe illallah demenin vereceği lezzet,
dünyada soğuk suyu içmenin verdiği lezzet gibidir."
İsnadı zayıftır.
4183- Humeyd el-A'rec
der ki: Mücahid, ''Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini
görmediniz mi?"[Lokman 20] ayetini okur ve: "Bu nimet La ilahe
illallah'tır" derdi.
Tahric: İbn Cerir, Tefsir
(21/78), İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (94) ve Ebu Nuayın, Hilye (3/294) Bak:
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/526).
4184- İbnu's-Semmak
bildiriyor: Mukatil b. Hayyan, ''Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca
ihsan ettiğini görmediniz mi?''[Lokman 20] ayetini açıklarken: "Açık olan
nimet, İslam dinidir. Gizli olan nimet ise, sizlerin günahlarınızı açığa
vurmamasıdır" demiştir.
Her biri de zayıf olan
iki isnadla müsned olarak bir sonraki rivayette zikredilmiştir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (179) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/526).
4185- Ata der ki: İbn
Abbas'a "Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini
görmediniz mi?"[Lokman 20] ayetini sorduğumda şöyle dedi: "Bu,
ilmimin hazinelerinden biridir. Bunu ben de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) sorduğumda: ''Açık olan nimet, yaratılışını düzgün bir şekilde
kılmasıdır. Gizli olan nimet ise. auret yerlerini örtmesidir. Bunlar açıkta
olsaydı ailenden önce yabancılar senden uzaklaşırdı'' buyurdu."
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'I•Mensur (6/525).
4186- Dalıhak
bildiriyor: İbn Abbas'a "Nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan
ettiğini görmediniz mi?''[Lokman 20] ayetinin anlamı sorulunca şöyle dedi:
"Bu, ResuluHalı'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorup öğrendiğim ilmimin
hazinelerinden biridir. "Ey Allah'ın Resulü! Açık olan nimet nedir?"
diye sorduğumda: "Yaratılışını düzgün bir şekilde kılmasıdır. Gizli olan
nimet ise kişiyi islam'a eriştirmesidir" buyurdu."
İsnadı güçlü değildir.
4187- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: Resulullah {Sallallahu aleyhi ve Sellem}: "Ey Adem oğlu!
insanda hem şeytanın, hem de meleğin bir etkisi vardır. Şeytanın etkisi insanı
kötülüklere götürmesi ve hakkı yalanlatmasıdır. Meleğin etkisi ise insanı hayra
götürmesi ve hakkı tasdik ettirmesidir. Her kim (melekten gelen) böylesi bir
etkiyle karşılaşırsa Allah'a hamd etsin" buyurdu ve: "Şeytan sizi
fakirlikle korkutarak cimriliği ve hayasızlığı emreder; Allah ise kendisinden
mağfiret ve bol nimet vaad eder. Allah'ın lütfü boldur, O her şeyi
bilir"[Bakara 268] ayetini okudu.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/219 (2988).
4188- Başka bir kanalla
Abdullah b. Mes'lid aynısını (bildiğimiz kadarıyla) Resulullah'tan (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) aktarır. Meleğin etkisinin hissedildiği zamanlarda Allah'tan
hayırlı şeylerin istenmesini, şeytanın etkisinin hissedildiği zamanlarda
hayırdan ümit kesilmemesini ekleyip: "Meleğin size etkisini
hissettiğinizde Allah'a hamd edip ınsanını isteyin. Şeytanın etkisini
hissettiğiniz zaman da Allah'a sığınıp O'ndan bağışlanma dileyin" der ve
ayeti zikretmez.
Tahric: Ravilerinin
tümügüvenilirdir. İbn Cerir, Tefsir (3/88).
4189- Mücahid der ki:
"İki nimetten hangisinin benim için daha büyük olduğunu bilemiyorum. Yüce
Allah'ın beni müslüman kılması mı, yoksa beni nefsi arzulardan uzak tutması
mı?"
Başka bir kanalla bu
hadisin aynısını rivayet olunmuştur.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(3/293).
4190- Katan b. Kab
el-Kuta'i der ki: Ebu'ı-Aliye: "İki nimetten hangisinin benim için daha
iyi olduğunu bilemiyorum. Yüce Allah'ın beni müslüman kılması mı, yoksa Harliri
(Harici)lerden biri kılmaması mı ?''
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(2/218).
4191- Hasan(-ı Basri)
der ki: "İman yokken zenginliğin, iman varken de yoksulluğun olamayacağı
söylenirdi."
İsnadı zayıftır.
4192- Müfessir Ebu Bekr
Muhammed b. İbrahim der ki: Yahya b. Muaz er-Razi'nin, "Allah'ın size olan
nimetini düşünün"[Al-i İmran 103] ayetini okuduktan sonra şöyle dediğini
işittim: "Bu nimetlerinden bazıları kalbini O'nun marifetine kap yapması,
diline O'nu anmanın lezzetini tattırması, sen O'na elli yıllık bir mesafe
uzaklaşmışken tek bir bağışlanma dilemenle seni bağışlamasıdır."
4193- Muhammed b.
İbrahim der ki: Yahya b. Muaz'ın kıssa anlatırken "Firavun'a gidin. Çünkü
o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar"[Taha
44] buyruğunu okuduktan sonra şöyle dediğini işittim: "İlahım! Efendim!
İlah olduğunu iddia eden birine bile bu şekilde yumuşak davranırken senin ilah
olduğunu söyleyenlere nasıl davranırsın?"
Isnadı çok zayıftır.
4194- Ömer b. Şebbe der
ki: Şair Lebid, İslam hakkında sadece şu beyiti söylemiştir: "Hamdolsun
Allah'a ki gelmeden ecelim islam giysisini üzerime giyebildim.''
Bu beyitin başkasının
olduğu da söylenmiştir. İhtiyarlık konusu içinde bunu zikrettik.
Tahric: Beyhaki, Zühd
(639).
4195- Rafı' Ebu'ı-Aliye
der ki: "Kulun bir nimet için Allah'a hamd ederken veya bir günahtan
dolayı Allah'tan bağışlanma dilerken ölmemesini umarım.''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Adiy, el-Kamil (3/1023), Ebu Nuaym, Hilye (2/219) ve İbn Ebi
Dünya, Kitabu'ş-Şükr (87).
4196- Bekr b. Abdillah
bildiriyor: Sırtında yük olan bir hamalın "Allah'a hamd ederim! Allah'tan
bağışlanma dilerim" deyip durduğunu işittim. Yükünü sırtından indirene
kadar bekledim, sonra ona: "Bundan başka bir şey bilmiyor musun?"
diye sordum. Adam: "Aksine pek çok şey biliyorum. Allah'ın Kitab'ını da
okumayı biliyorum. Ancak kul her dem bir nimet ve günah üzerindedir. Nimete
hamd edip, günahlarım için de Allah'tan bağışlanma diliyorum" karşılığını
verince, kendi kendime: "Bu konuda hamal, Bekr'den (benden) daha
bilgili" dedim.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu' ş-Şükr (65).
4197- Bekr b. Abdillah el-Müzeni
der ki: Ebu Temime'ye: "Nasılsın?" diye sorulduğu zaman şöyle derdi:
"İki nimet arasındayım. Biri ifşa edilmemiş ve insanlara gösterilmemiş bir
günahtır. Bir diğeri de şu insanların övgüsüdür. Ancak vallahi insanların
övdüğü kadar ve övdükleri gibi biri değilim."
Ravileri güvenilirdir.
4198- ısmet b.
Abdirrahman es-Sekuni der ki: Bekr b. Abdillah elMüzeni, Ebu Temime
el-Huceymi'nin yanına geldi ve: "Nasılsın?" diye sordu. Ebu Temime
şöyle dedi: "İki nimet arasındayım. İkisi arasında gidip geliyorum, ama
hangisinin benim için daha iyi olduğunu bilemiyorum. Biri Yüce Allah'ın gizli
bıraktığı günahlarımdır ki bunlardan yana kimsenin beni kınamasından endişe
etmiyorum. Diğeri de amellerim buna yeterli olmamasına rağmen Rabbimin,
izzetiyle beni insanlara sevdirmesidir."
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (122).
4199- İbn Avn der ki:
Evinin önünde oturan Şa'bi'yle karşılaştığımda ona: "Nasılsın?" diye
sordum. Şa'bi şu karşılığı verdi: "Şurayh'a nasıl olduğu sorulduğunda
''Nimet içindeyim'' der ve parmağıyla işaret edip semaya doğru bakardı.
Ravilerinin tümü
güvenilirdir.
4200- Ahmed b. İbrahim
b. el-Hakem der ki: Zünnun'a nasıl olduğu sorulunca şöyle dediğini işittim:
"Çokça isyana rağmen Allah'ın bolca nimetleri içindeyim. Neye
şükredeceğimizi de bilemiyoruz! Herkese gösterdiği güzel amellerimiz için mi?
Gizli bıraktığı kötü işlerimiz için mi?"
İsnadı sahihtir.
4201- Muhammed b.
İbrahim der ki: Yahya b. Muaz, Rabbine yalvarıp yakarırken şöyle derdi:
"İlahi! Ne kadar da cömertsin! Sana olan itaatimizi bugün sen bize ihsan
ettin, yarın (ahirette) yine sen bizden kabul edeceksin. Günahlarımızı bugün
gizli tutuyor, yarın da bağışlayacaksın. İtaatine yönelik bunların, tarafından
bize ihsanı ve kabulü nimeti içindeyiz. Günahlarımıza yönelik de bunların gizli
tutulması ile bağışlanması nimeti içindeyiz. ''
Isnadı zayıftır.
4202- İbn Kuleyb der ki:
İbnu's-Semmak bana şöyle bir mektup yazdı: "Sonrasına gelince, bu mektubu sana
mestur ve mestur biri olarak yazıyorum ki her ikisiyle de gurur duyuyorum.
Günahlarım gizli (mestur) tutulmuştur, bundan dolayı kalbim rahattır ve bu
günahlarım bağışlanmış gibidir. Verilen nimetlerden de mesrurum ve bu nimetler
sayesinde başkalarının hakkını ifa edebiliyorum. Keşke bütün bunların akıbetini
de bilebilseydim. "
Tahric: İsnadı hasendir.
İbn Ebi Dünya, Kitabu Şükr (191).
4203- Mahmud b. Adem der
ki: Süfyan b. Uyeyne'nin: "Yüce Allah günahlarımızı gizli tutuyor
olmasaydı kimseler bizimle oturmazdı" dediğini ışıttım.
İsnadında tanımadığımız
ravi vardır.
4204- Talk b. Habib der
ki: "Yüce Allah'ın kullar üzerindeki hakkı eda edemeyecekleri kadar
büyüktür. Yüce Allah'ın kullarına olan nimetleri sayamayacakları kadar çoktur.
Ancak kullar buna karşılık sabah akşam tövbe içinde olmalıdırlar."
Ravilerinin tümü
güvenilirdir.
4205- Muğire b. Şu'be
der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ayakları şişene kadar gece
namazı kıldı. "Ey Allah'ın Resulü! Allah senin geçmiş ve gelecek
günahlarını bağışlamadı
mı ki?" diye sorulunca da: "Buna karşılık şükreden bir kul olmayayım
mı?" buyurdu.
Buhari ile Müslim,
Sahih'de İbn Uyeyne'den rivayet ettiler.
Tahric: Buhari, tefsır
(5/44) ve Müslim, sifatu'l-münafikun (80).
4206- Mis'ar der ki:
"Ey Davud ailesi, şükredin!"[Sebe 13] buyurulunca içlerinden birinin
namazda olmadığı bir an bile olmadı."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (73) Bak: Suyütl, Dürrü'l-Mensur
(1/671).
4207- Enes b. Malik'in bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "KuL,
Yüce Allah tarafından kendisine verilen aile, mal veya çocuk gibi nimetler
konusunda: ''Maşaallah vela kuvvete illa billah (=Allah'ın dilediği olur.
Allah'a dayanmayan hiçbir güç yoktur)'' dediği zaman ölüm dışında bu nimetin
başına herhangi bir felaket gelmez. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Beyhaki, el-Esmau ve's-Sifat (s. 207), İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (1),
İbnu's-Sünni, Amelu'l-Yevm ve'l-Leyle (359), Taberani, M.es-Sağir (1/212) ve
Hatib, Tarıh (3/198-199).
4208- Ebu Zuheyr Yahya
b. Utarid el-Kureşi'nin, babasından bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah bir kula şükretmeyi
bahşettiği zaman nimetin artmasından onu mahrum etmez. Zira: ''Andolsun, eğer
şükrederseniz elbette size olan nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur. ''
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardu. İbn Ebi Dünya, Kitabu Şükr (3)
4209- Abdullah b.
Salih'in, kendisine haber veren birinden bildirdiğine göre Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Bir kula dört şey
verildiği zaman buna karşılık dört şeyden mahrum bırakılmaz. Birine şükretme
bahşedildiği zaman nimetin artmasından mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah:
''Andolsun, eğer şükredersen iz elbette size nimetimi artırırım''[İbrahim 7]
buyurur. Birine dua etme bahşedildiği zaman o duanın icabetinden mahrum
bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Bana dua edin, kabul edeyim''[Mü'min 60]
buyurur. Birine bağışlama dileme ihsan edildiği zaman bağışlanmadan mahrum
bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü o çok
bağışlayıcıdır''[Nuh 10] buyurur. Birine tövbe etme verildiği zaman tövbesinin
kabulünden mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''O, kullarından tövbeyi kabul
edendir''[Şura 25] buyurur. ''
Tahric: Mürsel zayıfbir
hadistir. Zehebi, Siyer (10/406) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/7, 8, 9).
Ravi der ki: Daha sonra
Ebu Salih ile karşılaştığımda bunu sordum. Ebu Salih: "Evet, bunu ona
bildiren benim" dedi. Ona hadisi sorduğumda ise bu hadisi bana aktardı.
Ona: "Sana bu hadisi kim bildirdi?" diye sorduğumda: "Ebu Züheyr
Yahya b. Utarid b. Mus'ab'ın, babasından naklen bana bildirdiğine göre
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur ... " dedi ve
bu hadisi aktardı.
Beyhaki der ki:
"Sanırım bu son kısmı anlatan kişi, ravi İbrahim b. el-Hüseyn
el-Kisai'dir. Aynısı mevsul bir şekilde rivayet edilmiştir, ancak mahfüz bir
rivayet değildir."
4210- Abdullah b. Mes'ud
der ki: Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu işittim:
"Birine dört şey verildiği zaman buna karşılık dört şeyden mahrum
bırakılmaz. Birine dua etme bahşedildiği zaman. o duanın icabetinden mahrum
bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Bana dua edin, kabul edeyim''[Mü'min 60]
buyurur. Birine şükretme bahşedildiği zaman nimetin artmasından mahrum
bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size
nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur. Birine bağışlama dileme ihsan edildiği
zaman bağışlanmadan mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''Rabbinizden bağışlama
dileyin; çünkü o çok bağışlayıcıdır''[Nuh 10] buyurur. Birine tövbe etme
verildiği zaman tövbesinin kabulünden mahrum bırakılmaz. Zira Yüce Allah: ''O,
kullarından tövbeyi kabul edendir''[Şura 25] buyurur. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/9).
MahfUz olanı bu metnin
bir önceki senedIe alanıdır. Abdulazız b. Eban metruk biridir. Başka bir
kanalla da bir sonraki rivayette zikredilmiştir.
4211- İbn Mes'ud'un bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Dört
şeyi yapan karşılığında dört şeyi elde eder. Bunun da açıklaması Allah'ın
Kitab'ında vardır. Yüce Allah'ı zikredeni Allah da zikreder. Zira: ''Beni
zikredin ki ben de sizi zikredeyim''[Bakara 152] buyurur. Yüce Allah'a dua eden
kişinin duasına icabet edilir. Zira Yüce Allah: ''Bana dua edin, duanıza cevap
vereyim''[Mü'min 60] buyurur. Yüce Allah'a şükreden kişiye daha fazla nimet
ihsan edilir. Zira Yüce Allah: ''Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size olan
nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyurur. Yüce Allah'tan bağışlanma dileyen kişi
de bağışlanmaya mazhar olur. Zira Yüce Allah: ''Rabbinizden bağışlama dileyin;
çünkü 0, çok bağışlayıcıdır'' [Nuh 10] buyurur. ..
Tahric: İsnadı zayıftır.
Taberani, M. es-Sağir (2/92) ve Hatib, Tarih (1/247-248) Bak: Zehebi, Mizan
(4/77-78) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/360).
4212- Abdullah der ki:
Ali b. Salih'in, "Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi
artırırım"[İbrahim 7] buyruğunu açıklarken: "Burada şükürden kasıt
Allah'a itaattir" dediğini işittim.
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (194), İbnu'l-Mübarek, Zühd 108-109 (320) ve İbn Cerir, Tefsir
(13/186) Bak: SuyUtı, Dürrü'l-Mensur (S/7).
4213- Ahmed b. el-H ariş
el-Kadı der ki: Süfyan b. Uyeyne'nin, "Andolsun, eğer şükrederseniz
elbette size nimetimi artırırım''[İbrahim 7] buyruğunu açıklarken şöyle
dediğini işittim: "Şayet verdiğim nimete şükrederseniz sizi cennetime
götürecek olan bana itaatinizi arttırırım, anlamındadır."
İsnadında tanımadığımız
raviler vardır.
4214- Muhammed b. İdris
der ki: Rivayet edildiğine göre Hz. Ali, Hemedanlı bir adama şöyle demiştir:
"Nimet şükürle, şükür de nimetin daha fazla verilmesiyle bağlantılıdır ve
ikisi birbirini tamamlar. Kuldan şükür kesilmediği müddetçe Allah'ın fazla
nimet vermesi de kesilmez."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr
(18).
4215- Fudayl b. İyad der
ki: "Allah'ın nimetini kalbiyle ikrar edip diliyle buna hamd eden kişi
için bu nimetin arttırılmadan bırakılmayacağı söylenirdi. Zira Yüce Allah:
''Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size olan nimetimi artırırım''[İbrahim
7] buyurur.''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (56).
Yine kişinin kendisine
verilen nimetten bahsetmesinin de şükürden olduğu söylenirdi.
İbrahim der ki:
Fudayl'ın şöyle dediğini işittim: "Yüce Allah: ''Ey Adem oğlu! Benim
verdiğim nimetler içinde bana isyanda bulunuyorsan dikkat et de isyandayken
canını almayayım! Önce benden çekin, sonra ne tarafına uyuyacaksan uyu!''
buyurur.''- İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (57).
4216- Hasan( -ı Basri)
der ki: "Bana bildirilene göre Yüce Allah bir topluluğa nimet verdiği
zaman onlardan şükür bekler. Şayet şükrederlerse verdiği nimeti arttırmaya
kadirdir. Ancak nankörlük ederlerse verdiği nimeti azaba çevirmeye de
kadirdir."
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (60).
4217- Ebu Hazım der ki:
"Kişiyi Allah'a yaklaştırmayan her nimet beladır."
Tahric: İsnadında
kopukluk vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (20) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/230).
4218- Ebu Hazım der ki:
"İsyan içinde olmana rağmen Yüce Allah'ın sana devamlı olarak nimet
verdiğini görürsen bu durumdan kork!''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (31) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/244).
4219- Ahmed b. Hanbel
der ki: "Biz onları bilemeyecekleri bir yerden yavaş yavaş felakete
götüreceğiz''[A'raf 182] ayeti konusunda Muaz en-Nahvi'nin: "Onlara nimet
verecek, ancak şükrü unutturacağız, anlamındadır" dediğini işittim.
4220- Ukbe b. Amir'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Eğer Yüce Allah'ın kuluna, isyan içinde olmasına rağmen dünyalık olarak
Mta sevdiği şeyleri verdiğini görürsen bil ki bu istidrac'tır. Zira:
''Kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onlara her şeyin kapısını açtık;
kendilerine verilene sevinince ansızın onları yakaladık da umutsuz
kalıverdiler. Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Ha md, alemlerin Rabbi
Allah'a mahsustur''[En'am 44,45] buyrulmuştur. ''
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. Taberani, M. el-Kebir 17/330-331 (913), Ahmed, Müsned (4/195) ile
Zühd (s. 12), İbn Cerir, Tefsır (7/195) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (32)
Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (3/270).
4221 - Ebu Hureyre
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Günahkar
olan kişinin nimetler
içinde bulunması sizi aldatmasın! Zira onlar için ölmeyen bir katil
vardır" buyurdu ve: "Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi
artırırız"[lsra 97] ayetini okudu.
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. Buhari, Tarıh (2/1/345).
Her iki kanaldan bu
şekilde rivayet edilmiştir. Başka bir kanalla da Ebu İsmail et-Tirmizi'den bu
şekilde rivayet edildiğini gördüm. Buhari, Tarih'te Eyyub b. Süleyman'dan aynı
isnadla Ubeydullah b. Ömer kanalıyla Nafi ile Badya'dan aktarmıştır. Badya'nın
adı ise Ziyad'dır.
4222- Cehm b. Evs bildiriyor:
Abdullah b. Rustum maiyetiyle birlikte Abdullah b. Ebi Meryem'in yanından
geçerken ona: "Senin oturup sohbetini dinlemek beni çok sevindirir"
dedi. Abdullah geçip gidince İbn Ebi Meryem şöyle dedi: "Ebu Hureyre'den
işittiğime göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Günahkar olan
kişinin nimetler içinde bulunmasına gıpta etme! Zira onun için Allah katında
ölmeyen bir katil vardır'' buyurmuştur."
Vehb b. Münebbih bunu
duyunca Ebu Davud el-A'ver'i ona gönderip ölümü olmayan bu katilin kim olduğunu
sordurdu. İbn Ebi Meryem: "Cehennem ateşidir" dedi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Buhari, Tarıh (1/2/232) ve İbnü'l-Mübarek, Zühd 220-221 (623).
4223- İbn Abbas'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"insanların çoğu sıhhat ve boş zaman olmak üzere iki nimetin kiymetini
bilmezler. ''
İsnadı sahihtir.
Buhari, Sahih'de Mekki
b. İbrahim kanalıyla Abdullah b. Said'den rıvayet etti. - Buhari, rikak
(7/169).
4224- İbn Ömer der ki: Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in dualarından biri: ''Allahım! Bana verdiğin
nimetlerin yok olmasından, bana verdiğin afiyetin değişmesinden, aniden gelecek
olan cezandan ve öfken ile gazabına sebep olacak her şeyden sana
sığınırım" şeklindeydi.
Müslim, Sahih'de Ebu
Zür'a kanalıyla Yahya b. Bükeyr'den rivayet etti.
Tahric: İsnadı sahihtir.
- Müslim, zikr (96).
4225- Abdullah b. Ömer
b. Abdilazız der ki: Ömer b. Abdilazız ne zaman Allah'ın kendisine ınsan ettiği
bir nimete baksa: "Allahım! Nimetine nankörlükle karşılık vermekten veya
senden olduğunu bildiğim halde nankörce karşılık vermekten veya bu nimeti
unutup seni övmemekten sana sığınırım" derdi.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Eb Dünya, Kitabu Şükr (66).
4226- Yezıd b. Yezıd der
ki: Ömer b. Abdilazız'in: "Nimetleri, Allah'a şükrederek elinizde
tutun" dediğini işittim.
Başkası ise Ömer b.
Abdilazız'den rivayet ederken "Allah'a şükretmek, O'na isyan etmeyi terk
etmekle olur" eklemesini yapar.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (27) ve Ebu Nuaym, Hilye (5/340) Bak:
Suyuti, Dürrü'l-Mensur
(1/371).
4227- Muhammed b. Lut
el-Ensarı der ki: "Şükrün günahlardan uzak durmakla olacağı
söylenirdi."
İbn Ebi Dünya der ki: Bana
bildirildiğine göre bilgelerden biri şöyle demiştir: "Yüce Allah günahlara
karşı kişiyi cezalandırmasaydı dahi verdiği nimete şükür olarak günahlara
bulaşmamak gerekirdi."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu Şükr (41 veya 42).
4228- Şakik der ki:
"Hamd etme üç şekilde açıklanabilir. Biri, Allah sana bir nimet verdiği
zaman bu nimeti Allah'tan bilmendir. İkincisi, Allah'ın sana verdiğine razı
olmandır. Üçüncüsü de, verdiği nimet bedeninde olduğu sürece O'na isyan
etmemendir."
4229- Cüneyd b. Muhammed
der ki: Bir gün Seriy: "Şükür nedir?" diye sordu. Seriy de faydalı
bir şeyler anlatmak istediği zaman önce onu soru şeklinde sorardı. Ona:
"Benim yanımda şükür, Allah'a karşı işlenecek bir günahta O'nun ihsan
ettiği nimetleri kullanmamaktır" karşılığını verdiğimde, Seriy bu sözümü
beğendi ve: "Sözünü bana bir daha tekrarla" dedi. Sonra:
"Allah'a karşı günah işlerken hangimiz O'nun nimetlerini kullanmıyor
ki?" dedi. Uzun bir zaman Seriy beni ne zaman görse: "Şükür hakkında
ne demiştin? O sözü bana bir daha söyle" derdi. Günah işlerken nimetlerden
faydalanmama da şükrün gereklerindendir.
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/119) ve Kuşeyri, er-Risale (1/441-442) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).
4230- Ma'tUf el-Kerhi
der ki: "Kul, Yüce Allah'ın kendisine verdiği nimeti günah işlemek üzere
kullandığı zaman Allah, onun en sevdiği şeyleri elinden alır."
4231 - Seriy (es-Sekati)
der ki: "Bir nimet, değerini bilmeyen kişinin elinden bilmediği bir yoldan
alımr."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(10/124).
4232- Süfyan b. Uyeyne
der ki: Zühri'ye: "Zühd nedir?" diye sorulunca: "Kişinin, haram
olan bir şeyin sabrına, helal olan bir şeyin de şükrüne baskın
çıkmamasıdır" dedi.
Ebu Said der ki: "Bunun
manası da kişinin haram olan şeylere bulaşmamak için sabır göstermesi ve helal
olan şeylere karşılık şükretmesidir. Helal olan şeye şükür de bunları Allah'tan
bilmek ve onları Allah'a itaat için kullanmaktır."
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (1/371).
4233- Muaz b. Cebel dedi
ki: ''Sizin için en çok endişe ettiğim şey, Rabbinizin verdiği nimetlerle
şımarmanız ve haşyette kusur etmenizdir''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir, ancak isnadında kopukluk vardır.
4234- Ka'b der ki:
"En kötü konuşma tecdif yönünde olan konuşmadır."
Ebu Ubeyd der ki: Asmai
tecdif ifadesini açıklarken: "Nimete karşı nankörlük etmek anlamındadır.
Yokluktan yakınan kişiler için de ''Ceddefe'rraculü tecdifen'' ifadesi
kullanılır" demiştir.
Emevi ise bu ifadeyi
açıklarken: "Yüce Allah'ın verdiğini az bulmak anlamındadır"
demiştir.
Tahric: Ebu Ubeyd,
Garibu'l- Hadis (4/242), İbnu'l-Esir, en-NiMye (1/247), Zemahşeri, el-Faik
(1/198) ve Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/374).
4235- Murdeveyh es-Saiğ
der ki: Fudayl b. İyad'ın şöyle dediğini işittim: "Şükretmekten geri
durmayın! Zira Yüce Allah tarafından kendilerine verilen nimet ellerinden
gittikten sonra bu nimeti tekrar elde edebilen topluluklar çok nadirdir."
Bir sonraki rivayet de
bu manadadır.
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (1/372).
4236- Hz. Aişe der ki:
Bir defasında Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) eve girdiğinde yerde bir
ekmek parçası gördü. Yerden alıp sildikten sonra da: "Ey Aişe! Allah'ın
verdiği nimete gereken değeri ver. Zira bir nimet bir ailenin elinden gittikten
sonra bir daha ellerine geçmesi çok zor olur" buyurdu.
Beyhaki der ki: Ravi
Mu'kari zayıf biridir. Zayıf olan başka bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet
edilmiştir. Başka bir kanalla da aynısı rivayet edilmiştir. Ancak sıhhatini
Allah bilir.
Tahric: İsnadı zayıftır.
İbn Mace 2/11 12 (3353). - Hatib, Tarıh (11/229), İbn Adiy, el-Kamil (3/912) ve
Haraiti, Fedailu'ş-Şükr (68).
4237- Hz. Aişe der ki:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evime girdiğinde yerde küçük bir ekmek
parçası gördü. Ona doğru yürüyüp yerden aldı. Kokladıktan sonra yedi ve:
"Ey Aişe! Allah'ın verdiği nimete gereken değeri ver. Zira bir nimet bir
ailenin elinden gittikten sonra bir daha ellerine geçmesi çok zor olur"
buyurdu.
İsnadı zayıf olan başka
bir kanalla bu hadisin aynısı rivayet edilmiştir.
Tahric: İsnadı hakkında
tenkider vardır. Ebu Ya'la, Müsned 6/131-132 (3405) Bak: Heysemi,
Mecmau'z-Zevaid (8/195).
4238- Ebu Abdillah b. Ebi
Zühl bildiriyor: Ebu'l-Hasan el-Kindi el-Kadi bana şöyle bir beyit okudu:
" içinde bulunduğun nimetlere göz kulak ol Zira günahlar nimetleri yok
eder."
4239- Sa'd b. Hureym der
ki: Umare b. Hamza: "Nimetlerin bir ucu elinize ulaştığı zaman şükür azlığıyla
geri kalanını kaçırmayın" dedi.
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (1/3772).
4240- İbrahim b. Btik
der ki: Nehracuri'nin: "Karşılığında şükredildikten sonra bir nimet elden
gitmez. Karşılığında nankörlük edildikten sonra da bir nimet elde kalmaz"
dediğini işittim.
Tahric: Sülemi,
Tabakatu's-Sufiyye (s. 380).
4241- Ali b. Muhammed
el-Mervezi der ki: Ebu Bekr eş-Şamşati'ye şükrün temelinin ne olduğu sorulunca
şöyle dediğini işittim: "Şükrün temeli kişinin kalbinde nimeti verene minnet
duyması ve bunu Allah'tan bilmesidir. Şükrün temeli de, bölümleri de Allah'a
karşı gelmekten sakınmaktır."
Seleften birinin de
şöyle dediği aktarılmıştır: "Şükür denilen, Allah'a karşı gelmekten
sakınmaktır. Yüce Allah'ın: ''Andolsun, siz son derece güçsüz iken Allah size
Bedir'de yardım etmişti. O halde Allah'a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş
olasınız''[Al-i İmran 123] buyurduğunu görmez misiniz? Bu ayette Allah'a karşı
gelmekten sakınmak, verdiği nimetlere şükretmektir. Bu ayet, takva sahibi olan
kişinin şükreden kişi olduğunu, takva sahibi olmayan kişinin de şükreden biri
olmadığını göstermektedir."
4242- Abdullah b. Amr
der ki: Firavun zamanında Nil nehrinin suları çekilince memleketinin insanları
yanına gelip: "Ey kral! Nil nehrini bizim için akıt!" dediler.
Firavun: "Sizden razı değilim" karşılığını verdi. Gittikten bir süre
sonra bir daha gelip: "Ey kral! Nil nehrini bizim için akıtı"
dediler. Firavun: "Henüz sizden razı değilim" karşılığını verdi.
Gittikten bir süre sonra bir daha gelip: "Ey kral! Sürülerimiz öldü,
hayvanlarımız telef oldu. Şayet Nil nehrini bizim için akıtmazsan senden başka
birini ilah edineceğiz" dediklerinde, Firavun: "O zaman meydanda
toplanın" karşılığını verdi.
Meydanda
toplandıklarında kendisini göremeyecekleri ve sesını duyamayacakları bir yere
çekildi. Yanağını yere yapıştırıp işaret parmağını kaldırdı ve: "Allahım!
Zelil olan kölenin efendisinin huzuruna çıkması gibi huzuruna çıktım. Nil
nehrini akıtmaya ancak senin gücünün yetebileceğini bildiğimi sen de biliyorsun.
Bu nehri akıt!" demeye başladı. Bunu deyince de Nil nehri eskisinden daha
güçlü bir şekilde akmaya başladı. Sonra yanlarına gelip: "Sizin için Nil
nehrini tekrar akıttım" deyince hepsi ona secdeye kapandı.
Bunun üzerine Cebrail
(insan suretinde) yanına geldi ve: "Ey kral! Bir adama karşı bana yardım
et!" dedi. Firavun: "Dediğin adam ne yaptı?" diye sorunca,
Cebrail: "Bu adamı kölelerimin başına koydum ve tüm anahtarlarımı ona
teslim ettim. Ancak bana düşman oldu. Düşmanlarımı sevip sevdiklerime de düşman
oldu" karşılığını verdi. Bunun üzerine Firavun: "Bu kölen ne kötü bir
köle imiş! Şayet onu elime geçirirsem Kalzum denizinde boğardım!" dedi.
Cebrail: "Ey kral! Bu yönde bana bir belge yaz!" deyince, Firavun
kalemle kağıt istedi ve: "Efendisine karşı çıkan, efendisinin düşmanlarını
sevip sevdiklerine düşman olan kişinin cezası Kalzum denizinde
boğulmaktır" şeklinde bir ferman yazdı. Cebrail: "Ey kral! Bu yazıyı
mühürle!" deyince, Firavun kağıdı mühürleyip ona verdi.
Firavun'un denizde
boğulduğu an Cebrail bu kağıtla yanına geldi ve: "Kendi hakkında verdiğin
bu hükmü içeren bu kağıdı al!" dedi.
İsnadı zayıftır.
4243- Ebu Derda'nın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Yüce Allah: ''Benimle cinlerin ve insanların durumu konusunda çok büyük
bir durum vardır. Zira yaratıcı olan ben iken başkasına kulluk eder, rlzık
veren ben iken başkasına şükrederler'' buyurmuştur. ..
Tahric: İsnadı zayıftır.
DeyIemi, Müsnedü'l- Firdevs 3/166 (4439).
4244- Muhammed b. Hani,
arkadaşlarından birinden bildiriyor: Adamın biri Ebu Hazım'a: "Gözlerin
şükrü nedir?" diye sordu. Ebu Bazım: "Gördüğün hayırlı şeyleri
yayman, gördüğün kötü şeyleri ise gizlemendir" dedi. Adam:
"Kulakların şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım: "Duyduğun
hayırlı şeyleri sahiplenmen, duyduğun kötü şeyleri de unutmandır" dedi.
Adam: "Ellerin şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım:
"Onlarla sana ait
olmayan bir şeyi almaman ve Yüce Allah'ın hakkı olan bir şeyin verilmesine
engel olmamandır" dedi. Adam: "Midenin şükrü nedir?" diye
sorunca, Ebu Hazım: "Alt tarafının yemekle üst (ağız / baş) tarafının ise
ilim ile dolu olmasıdır" dedi.
Adam: "Avret
yerinin şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım: "Yüce Allah'ın:
''Onlar, eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten korurlar.
Doğrusu bunlar yerilemezler. Bu sınırları aşmak isteyenler, işte bunlar aşırı
gidenlerdir''[Mü'minun 5-7] şeklinde buyurduğu gibidir" dedi.
Adam: "Ayakların
şükrü nedir?" diye sorunca, Ebu Hazım şöyle dedi: "Hoşlandığın ve
canlı olan birini gördüğün zaman ayaklarını onun amelleri gibi amellerde
bulunmak için kullanman, hoşlanmadığın bir ölü gördüğün zaman da ayaklarını
onun amelleri gibi amellerden uzak tutmandır. Bu şekilde de Yüce Allah'a karşı
şükrünü ifa etmiş olursun. Ancak sadece diliyle şükür edip de bedeninin diğer
organlarıyla şükrü ifa etmeyen kişi giysisini yanında taşıyan, ama giymeyen
kişi gibidir. Zira taşınan ama giyilmeyen giysi, kişiyi ne sıcaktan, ne
soğuktan, ne kardan, ne de yağmurdan koruyabilir."
Tahric: İsmidında meçhul
ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (126) ve Ebu Nuaym, Hilye (3/234).
4245- Ebu Bekr el-Varrak
der ki: "Hamd ancak üç şeyle tam bir şekilde yapılmış olur. Biri, nimeti
vereni kalpten sevmektir. Diğeri, O'nun rızasını kazanma niyeti taşımaktır.
Üçüncüsü de, hakkını ifa etmek için çaba göstermektir."
4246- Ali b. Abdilhamid
der ki: Seriy (es-Sekati)'nin: "Farzları eda eden, haram olan şeylerden
sakınan ve elindeki nimetlere şükreden kişiye hiç kimse zarar vermez"
dediğini işittim.
Yine şöyle dediğini
işittim: "Şükür, dille, bedenle ve kalple olmak üzere üç şekilde olur.
Kalbin şükrü, verilen bütün nimetlerin Allah'tan olduğunu bilmendir. Bedenin
şükrü, Allah'ın afıyette kıldığı beden organlarını sadece O'na itaat için
kullanmaktır. Dilin şükrü de devamlı olarak Allah'a hamd etmektir."
4247- Zünnun der ki:
"Üç şey şükrün amellerindendir. Biri, nimetler konusunda kişinin diğer
kardeşleriyle aynı düzeyde olmayı istemesidir. Diğeri, ihsan gelmeden önce
insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır. Bir diğeri de minnettarlık göstergesi
olarak şükretmektir."
Tahric: Ebu Nuaym, Hilye
(9/342).
4248- Ebu Muhammed
Abdullah b. Muhammed b. Cafer b. Hayyan der ki: Ebu Abdillah Arın b. Osman
el-Mekki bana şunu yazdırdı: "Bu yönde alimlerin, şükür konusunu ibadetler
üzerinden tertip ettiklerini ve her bir kişinin içinde bulunduğu duruma göre
şükrünü ifa etmesi gerektiğini söylediklerini gördüm. Benim bundan anladığım;
kişinin kendisine verilen nimetin çeşidine göre şükrünü ifa etmesi
gerektiğidir. Şayet verilen nimet dünyalık bir nimet ise kişi bunun şükrünü
Allah için dünyalık bir amelde bulunarak yerine getirir. Kişiye verilen nimet
dini bir amel konusunda ise bunun şükrünü Yüce Allah kendisine böylesi bir
nimeti bahşettiği için o ameli daha fazla yaparak yerine getirir.
Mısır ahalisinden olan
Muhammed b. Abdilhakim'in kuşluk namazı kıldığını görürdüm, Muhammed bu namazda
her iki rekat sonunda ilaveten iki tane de secde ederdi. Onun yakın
arkadaşlarından biri iki rekat sonunda bu iki secdeyi neden yaptığını sorunca
da: "Yüce Allah'ın bana ihsan ettiği iki rekatlık kuşluk namazı nimetine
şükür olarak bu iki secdeyi ediyorum" dedi.
4249- Ebu'l-Ahvas
el-Cüşemi, babasından bildiriyor: Resulullah beni eski giysilerle görünce:
"Malın var mı?" diye sordu. "Evet, var" dediğimde:
"Ne tür malın
var?" diye sordu. Ben: "Yüce Allah bana koyun ve deve sürüleri ınsan
etti" dediğimde, Resulullah: "O zaman Yüce Allah'ın sana verdiği
nimet ve yaptığı ikram üzerinde görülsün" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ebu Davud 4/333 (4063) ve Nesal, zınet (8/180-181).
4250- Enes'in
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar! Kendinizi Allah'tan satın alın! Biriniz cimri davranıp
malını insanlara veremiyorsa bari kendine harcasın ve Allah'ın kendisine
verdiği rızıklardan yesin, giyinsin. ''
Tahric: İsnadında
tanımadığımız bir ravi vardır, diğer ravileri ise güvenilirdir. Deylemi,
Müsnedü'l-Firdevs 5/272 (8159) ve İbn Lal, Zehru'l-Firdevs (4/273).
4251- Amr b. Şuayb'ın,
babası kanalıyla dedesinden bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) şöyle buyurmuştur: "israfa kaçmadan ve kibre kapılmadan yiyin,
için, infakta bulunup giyinin. Zira Yüce Allah verdiği nimetin kulunun üzerinde
görülmesini sever. ''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Tayalisi, Müsned (s. 299), Ahmed, Müsned (2/182) ve Beyhaki, Adab
(663).
4252- Katade der ki:
"Nimetlerin gösterilip anlatılması da şükürdendir."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Abdurrezzak, Musannef 10/425 (19580).
4253- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"nimetler konusunda sizden üsttekilere değil sizden daha aşağıda olanlara
bakm. Bu, Allah'ın üzerinizdeki nimetini hor görmemenize daha uygun bir
davranıştir. "
Müslim, Sahih'de Ebu
Bekr kanalıyla Veki'den rivayet etti.
Tahric: Müslim, zühd
(9).
4254- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Biriniz mal ve güzellik bakımından kendisinden daha üstün olanlara
baktığı zaman dönüp bir de mal ve güzellik bakımından kendisinden daha aşağıda
olanlara baksın."
Tahric: Müslim, zühd
(8).
4255- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Dindarlık konusunda kendinden üsttekilere, dünyalık bakımından da
kendinden aşağıdakilere bakan kişiyi Yüce Allah sabreden ve şükreden
kullarından biri olarak yazar. Dindarlık konusunda kendinden alttakilere,
dünyalık bakımından da kendinden üsttekilere bakan kişiyi Yüce Allah sabreden
ve şükreden kullarından biri olarak yazmaz. ''
Tahric: İsnadı zayıftır.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (1/371).
4256- Süleym b. Hayyan,
babasından bildiriyor: Ebu Hureyre şöyle derdi: "Yetim biri olarak
yetiştim ve miskin biri olarak hicret ettim. İbn Affan ile Binti Gazvan'ın
yanında karın tokluğuna ve ara sıra bineğe binmek üzerine çalıştım.
Konakladıkları zaman onlara odun topluyor, yola düştükleri zaman da bineklerini
sürüyordum. Allah'a hamdolsun ki İslam dirıi kaim, Ebu Hureyre de imam
oldu."
Tahric: İbn Sa'd,
Tabakat (4/326) ve Ebu Nuaym, Hilye (1/379).
4257- Abdullah (b.
Mes'ud) der ki: "Yüce Allah'ın cehennemliklerin üzerinde minneti vardır.
Şayet onları ateşten daha ağır bir şeyle cezalandırmak istese böylesi bir hakkı
olurdu."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (180).
4258- Süleyman et- Teymi
der ki: "Yüce Allah kendi gücü nisbetince kullarına nimet vermiş, buna
karşılık güçleri rıisbetince onlardan bunun şükrünü istemiştir."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (8).
4259- Hasan der ki: Hz.
Davud: "İlahi! Saçlarımdan her birinin iki dili olsa ve tümü gece gündüz
seni tesbih etse yine de nimetlerinden birinin karşılığı olamaz" demiştir.
Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr
(25).
4260- Sadaka b. Yesar
der ki: Hz Davud mihrabındayken küçük bir kurtçuk gördü. Onun yaratılışını
düşünüp: "Yüce Allah nasıl değer verip bunu yaratmış?" dedi. Bunun
üzerine Yüce Allah o kurtçuğu dile getirdi, kurtçuk da: "Ey Davud! Sen
kendini mi beğeniyorsun? Canım elinde olana yemin olsun ki Allah'ın bana
verdiğine ettiği şükür, Allah'ın sana verdiğine senin ettiğin şükürden daha
fazladır" dedi. Yüce Allah bu yönde: 'Her şey O'nu hamd ile tesPih eder.
Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız''[İsra 44] buyurmuştur.
Tahric: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (5/393) ve İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (35).
4261- Enes b. Malik der
ki: Hz. Davud, Yüce Allah'ı kendisinden daha güzel bir şekilde hiç kimsenin
övemeyeceğini düşünüyordu. Bir defasında göletin yanındaki mihrabında otururken
yanına bir melek indi ve: "Ey Davud! Kurbağanın sesini dinle ve ne
dediğine bak" dedi. Hz. Davud dinleyince kurbağanın Yüce Allah'ı
kendisinden daha güzel bir şekilde övdüğünü gördü. Melek: "Ey Davud!
Dinleyip ne dediğini anladın mı?" diye sorunca, Hz. Davud:
"Evet!" karşılığını verdi. Melek: "Ne diyor?" diye sorunca
da, Hz Davud: "Rabbim! İlminin ulaşabildiği yere kadar seni hamdinle
tesbih ederim, diyor" dedi ve ekledi: "Beni peygamberi kılana yemin
olsun ki ben O'nu bu şekilde övebilmiş değilim."
Tahric: İsnadı çok
zayıftır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (36), İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'lHanabile
(1/340-341) ve İbn Adiy, el-Kamil (3/881) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (5/292).
4262- Ali b. el-Ca'd der
ki: Süfyan b. Said, Hz. Davud'dan bahsetti.
Onun: "Keremli
zatına yakışacak bir şekilde hamdler yüce Rabbimiz olan Allah'a olsun"
dedikten sonra, kendisine: "Ey Davud! Hafaza meleklerini yordun" diye
vahyedildiğini zikretti.
Tahric: İbn Ebi'
d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (37) ve İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'l-Hanabile (1/ 193-194).
4263- Ravh b. el-Kasım
bildiriyor: Yakınlarımızdan bir adam kendini ibadete verdi ve: "(Tereyağı
ve hurma ile yapılan) habis veya (nişasta, su, şeker veya balla yapılan)
feluzec denilen tatlı da olsa şükrünü eda edemeyeceğin hiçbir şeyi
yemeyeceğim!" dedi. Hasan'la karşılaştığımda bu konuyu ona anlattım.
Hasan: "Ahmak bir adammış! İçtiği soğuk suyun şükrünü eda edebiliyor mu
ki?" dedi.
Tahric: İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr
(71) ve Abdullah b. Ahmed, Zevaidu'z-Zühd (s. 624).
Beyhaki der ki:
"Hasan'ın adamın dediği için verdiği karşılık bu şekildedir.
Yüce Allah'ın en küçük
nimetine dahi şükrümüzü eda etmekten aciz olduğumuz doğrudur. Seleften bazıları
giyimde ve yiyeceklerde aşırıya kaçılmamasını müstehap görmüşlerdir. Zira
Allah'ın en küçük nimetinin bile şükrünü eda etmekten aciz isek daha büyük bir
nimetin şükrünü edadan daha çok aciz olduğumuzu bilmektedirler."
4264- Osman b. Said
bildiriyor: Ka'nebi, Malik'in huzurunda okuduğu şu hadisi bize bildirdi:
"Bana bildirildiğine göre İsa b. Meryem şöyle derdi: "Ey İsrail
oğulları! Saf sulardan, yabani bitkilerden ve arpa ekmeğinden yiyin. Buğday
ekmeğinden de uzak durun! Zira onun şükrünü eda edemezsiniz."
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Milik, Muvatta (s. 932).
4265- Ali b. Ebi
Talib'in bildirdiğine göre ResuluHah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kişi
Yüce Allah'ın verdiği az rızka razı olduğu zaman Allah da onun az ameline razı
olur" buyurmuştur.
İsnadı zayıftır.
4266- Abdulmü'min b.
Ubeydillah es-Sedüsi der ki: Hasan konuşacağı zaman giriş olarak şöyle derdi:
"Elhamdulillah! Rabbimiz! Bizi yarattığın, rızık verdiğin, hidayete
erdirdiğin, öğrettiğin, kurtardığın ve sıkıntılarımızı giderdiğin için sana
hamdolsun! İslam ve Kur'an için sana hamdolsun! Bize ınsan ettiğin aile, mal ve
afiyet için sana hamdolsun! Düşmanlarımızı bastırdın, bize rızık verdin,
ümmetimizi muzaffer ettin, bizi birlik kıldın ve kötülüklerden uzak tuttun.
Vallahi senden ne istediysek bize verdin. Bunların hepsi için sana çokça
hamdolsun! Eski yeni, gizli açık, özele genele, diriye ölüye, hazırda bulunana
bulunmayana verdiğin her nimet için sana hamdolsun! Razı olana kadar ve razı
olduktan sonra da hamdler sana olsun."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (11).
4267- Abdurrezzak,
babasından bildiriyor: Vehb (b. Münebbih) vitir namazına kalktığı zaman:
"Daimi, sonsuz, sayılamayacak kadar çok ve ebediyete uzanan hamdler
Allah'a olsun! Allahım! Sana yapılması gerektiği ve yakıştığı şekilde,
üzerimizde hakkın olduğu kadarıyla hamdler sana olsun" derdi.
4268- Velid b. Salih,
Medineli yaşlı bir adamdan bildiriyor: Ali b.
Hüseyn, Mina'dayken
duasında şöyle dediği işitildi: "Bana ihsan edip de şükrünü az yaptığım ne
çok nimet oldu. Maruz kalıp da az sabır gösterdiğim ne çok musibetim oldu. Bana
ihsan ettiği nimetlere az şükretsem de beni bu nimetlerden mahrum etmeyen,
maruz bıraktığı musibetler karşısında az sabır göstersem de beni hüsrana
uğratmayan Allahım! İsyan içinde ve büyük günahları işlerken beni görmesine
rağmen bunları ifşa etmeyen Allahım! Bana sonu gelmeyen iyiliklerde bulunan
Allahım! Elden gitmeyecek ve yok olmayacak nimetlerin sahibi olan Allahım!
Muhammed'e ve aline salat et! Bizi bağışla ve bize merhamet et!"
Tahric: İsnadında meçhul
ravi vardır. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş•Şükr (42).
4269- Malik b. Dinar der
ki: Kitaplardan birinde şunu okudum: "Yüce Allah şöyle buyurur: "Ey
Adem oğlu! Benden sana hayırlar inerken, senden bana kötülüklerin çıkıyor.
Kendimi nimetlerle sana sevdirirken, sen günahlarınla beni kendinden nefret
ettiriyorsun. Seçkin melek de hala senden kötü amelleri bana getirip
durmakta."
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (43), İbn Ebi Ya'la, Tabakatu'l-Hanabile (1/194) ve Ebu Nuayın,
Hilye (2/377).
4270- Ebu Ali der ki:
Komşumuzun gece vakti şöyle dediğini işitirdim:
"Allahım! Senden
bana hayırlar inerken, benden sana kötü amellerim çıkıyor. Kaç seçkin melek
benim kötü amellerimi sana çıkarıp durdu. Bana hiç ihtiyacın yokken nimetlerinle
beni sevindiriyorsun. Oysa ben sana muhtaçken günahlarımla seni benden nefret
ettiriyorum. Buna rağmen sen beni himaye ediyor, günahlarımı örtüyor ve bana
rızık veriyorsun.''
Tahric: İbn Ebi Dünya,
Kitabu'ş-Şükr (44).
4271- İbnu's-Semmak der
ki: Rakka kadılığına getirildiği zaman Muhammed b. Hasan'a şöyle bir mektup
yazdım: "Sonrasına gelince her halinde Allah'a karşı takva içinde olmayı
elden bırakma. Allah'ın sana verdiği her bir nimet karşısında az şükretmekten
ve o nimetle günah işlemekten de sakın. Her nimet aynı zamanda senin aleyhinde
bir delil ve üzerinde bir vebal demektir. Aleyhinde olması onunla günah
işlemenle, vebal olması da o nimete az şükür etmenle olur. Şükrü her heba
edişinde, her günah işlediğinde ve bir hakkı ifa etmede kusur işlediğinde Allah
seni affetsin."
Tahric: İbn Ebi'
d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (88).
4272- Ebu Bekr Muhammed
b. el-Hasan en-Nakkaş der ki: Rey'de Yusuf b. el-Hasan'ın şöyle dediğini
işittim: Zünnun'un dua ederken şöyle dediğini işittim: "Efendim!
Nimetlerden. mahrum kalmamı gerektirecek günahlar işlediğim nice gecelerim
oldu. Beni yüz üstü bırakmanı gerektirecek ne çok çirkin işte bulundum. Ancak
sen kardeşlerime karşı kusurlarımı örttün, komşularım arasında beni ifşa
etmedin. Günahlarımdan dolayı beni cezalandırmadın ve içimin kötülüğüne rağmen
onurumu çiğnetmedin. Bedenimi koruduğun için sana hamdler olsun. Ayıplarımı
ifşa etmediğin için sana hamdler olsun. Ben de salih kullardan biri olan yaşlı
adamın dediği gibi, ''Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni eksikliklerden uzak
tutarım. Ben gerçekten zulmedenlerden oldum''[Enbiya 87] diyorum.''
Ravileri güvenilirdir.
4273- Abdussamed b.
el-Fadl der ki: Tevrat'ta şöyle yazılıdır: "Ey Adem oğlu! Yapmanı emrettiklerim
konusunda gevşek, yasakladığım şeylere karşılık cüretkar davrandın. Senden yüz
çevirdim, ama umursamadın. Sen ki hastalandığında sızlanıp ağlarsın. Sağlığına
kavuşunca da azıp isyan edersin."
4274- Ebu'l-Kasım
Abdurrahman b. Muhammed el-Müzekki der ki: ''Salihlerden biri şöyle dedi:
''İlahi! Nimetlerine nazaran itaatim, keremine nazaran günahlarım pek azdır.
Vallahi keremine nazaran günahlarımın, nimetlerine nazaran itaatimizden daha az
olmasını umuyorum."
Ravileri güvenilirdir.
4275- Avn b. Abdillah
der ki: Fakihlerden biri şöyle dedi: "Amellere baktığımda afıyet ve
şükürden başka kötülük barındırmayan hayırlı bir şey görmedim. Belalar içinde
şükreden nice kişi varken afıyet içinde de şükretmeyen nice kişi vardır. Bundan
dolayı Allah'tan isteyecekseniz afıyeti de şükrü de birlikte isteyin.''
Tahric: İbn Ebi'
d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (76).
4276- Anbese b. el-Ezher
der ki: Kufe kadısı Muharib b. Disar bana yakın bir yerde ikamet ediyordu. Bazı
gecelerde yüksek sesle şöyle dediğini işitirdim: "Küçükken beni
yetiştirdiğin için sana hamdolsun. Zayıfken güçlü kıldığın için sana hamdolsun.
Fakirken zengin kıldığın için sana hamdolsun. Muhtaçken mal ihsan ettiğin için
sana hamdolsun. Bekarken evlendirdiğin için sana hamdolsun. Açken beni doyurduğun
için sana hamdolsun. Çıplakken giydirdiğin için sana hamdolsun. Yolculuklarımda
bana yoldaş olduğun için sana hamdolsun. Yolculuklarımdan beni sağ salim geri
döndürdüğün için sana hamdolsun. Yayayken bana binek verdiğin için sana
hamdolsun. Hastayken bana şifa verdiğin için sana hamdolsun. Dua ettiğimde bana
icabet ettiğin için sana hamdolsun. Rabbimiz sana hamd ediyoruz. Rabbimiz! Sana
hamd edebildiğimiz için de çokça hamdolsun."
Tahric: İbn Ebi'
d-Dünya, Kitabu'ş-Şükr (195).
4277- Muhammed b. Sılka
der ki: Avn b. Abdiliah ile birlikte Kufe'de Haccac'ın sarayının yanından
geçerken: "Haccac zamanında burada başımıza gelenleri görmelıydin"
dedim. Avn bana şu karşılığı verdi: "Burada başına gelen sıkıntılardan
dolayı sanki hiç dua etmemişsin gibi geçip gidiyorsun. Dön ve Allah'a hamd edip
şükret! Yüce Allah'ın: ''Fakat biz ondan sıkıntısını kaldırınca, sanki
kendisine dokunan bir sıkıntıdan ötürü bize dua etmemiş gibi geçiP
gider''[Yunus 12] buyurduğunu duymaz mısın?''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (55).
4278- Mahmud b. Lebid
der ki: Tekasür Suresi nazil olduğu zaman ashab: "Ey Allah'ın Resulü!
Hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz? Yiyecek olarak su ve hurma olan iki
siyahtan başka bir şeyimiz yok. Buna karşılık kılıçlar her dem omzumuzda ve
düşman da karşımızda! Hangi nimetlerden dolayı hesaba çekileceğiz?"
dediler. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hesaba çekileceğiniz
nimetler ilerde sizde olacak" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/429), İbn Cerir, Tefsır (30/288), İbn Ebi Şeybe,
Musannef(13/231) ve Hennad, Zühd 2/395 (768) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur
(8/613).
4279- Cabir b. Abdillah
der ki: Yahudi bir adamın babamdan hurma alacağı vardı. Babam da Uhud savaşında
öldürüldü ve geriye iki hurma bahçesi bıraktı. Ancak Yahudinin alacağı hurma
her iki bahçenin tüm hurmasına karşılık geliyordu. Hz. Peygamber (Sallallahu
aleyhi ve Sellem), Yahudi adama: "Alacağın olan hurmanın bu yil bir
kısmını, gelecek yil da kalan kısmını alsan olmaz mı?" dedi, ancak adam
kabul etmedi. Bunun üzerine bana:
"Hurmanın toplanma
zamanı gelince bana haber ver" buyurdu. Hurma toplama
138
zamanı gelince de haber
gönderdim. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Ebu Bekr ve
Ömer'le birlikte geldi. Yahudi adama toplanan hurma yığınının alt taraflarından
doldurup tartıyor ve alacağını veriyorduk. Resulullah da (Sallallahu aleyhi ve
Sellem) arada bereket için dua ediyordu. Bu şekilde (Ammar'ın dediğine göre)
küçük bahçeden Yahudinin tüm alacağını verdik. Daha sonra onlara taze hurma ile
su getirip ikram ettim. Yiyip içtikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bunlar (kıyamet gününde) sizden hesabı sorulacak olan nimetlerdendir"
buyurdu.
Tahric: Nesai, vasaya
(6/246-247).
4280- Cabir b. Abdillah
bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), ''Sonra o gün, size
verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayeti
konusunda: "Bu nimetler taze hurma ile soğuk sulardır" buyurdu.
Tahric: İsnadında
tanımadığımız ravi vardır. Ahmed, Müsned (3/338, 351), Ebu Ya'la, Müsned
(3/325-326), İbn Hibban, Sahih (5/173-174), Taberani, M. el-Kebir 19/258 (571)
ve İbn Cerir, Tefsir (30/286).
4281- Resulullah'ın (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) azatlısı Ebu Asib der ki: Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
gece vakti dışarı çıktı. Yanıma uğrayıp beni çağırınca yanına çıktım. Sonra Ebu
Bekr'e uğrayıp onu çağırınca Ebu Bekr de yanına çıktı. Sonra Ömer'e uğrayıp onu
da çağırdı. Ömer de yanına çıktı. Hep birlikte Ensar'dan bir adamın bahçesine
gittik. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bahçe sahibine: "Bize
hurma yedir" buyurunca, adam bir hurma salkımı getirip önümüze koydu.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) arkadaşlarıyla birlikte bu hurmadan
yedikten sonra su istedi. Getirilen sudan da içildikten sonra: "Kıyamet
gününde bu nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz!" buyurdu.
Ömer bunu duyunca hurma
salkımını alıp yere çaldı. Salkımdaki hurmalar Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) önüne doğru saçıldı. Ardından: "Ey Allah'ın Resulü! Kıyamet
gününde bundan da hesaba çekilecek miyiz?" diye sordu. Hz. Peygamber
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Evet, çekileceksiniz! Üç şey dışında her
türlü nimetten dolayı hesaba çekileceksiniz. Bu üç şey de kişinin avretini
örtecek kadarıyla giysi, açlığını giderecek kadar olan ekmek parçası ve
kendisini soğuk ile sıcaktan koruyacak olan bir meskendir" buyurdu.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Ahmed, Müsned (5/81), İbn Cerir, Tefsir (30/287-288), İbn Adiy,
elKamil (2/847) ve Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/194-195) Bak: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (8/615).
4282- Ebu Hureyre der
ki: Bir gün veya bir gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) dışarıya
çıkınca Ebu Bekr ile Ömer'le karşılaştı. Onlara: "Bu saatte sizi
evlerinizden çıkaran ne?" diye sorunca, onlar: "Ey Allah'ın Resulü!
Açlık!" karşılığını verdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Canım
elinde olana yemin olsun ki beni de aynı şey bu saatte dışarıya çıkardı. Hadi
gidelim!" buyurdu. Sonrasında üçü birlikte Ensar'dan bir adamın yanına
gittiler. Ancak adamı evde bulamadılar. Adamın karısı Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) görünce: "Hoş geldin sara getirdin" diyerek onu
karşıladı. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) kadına: "Filan kişi
(kocan) nerede?" diye sorunca, kadın: "Bize içme suyu getirmeye
gitti" dedi.
Çok geçmeden kadının
kocası geldi. Adam gelirıce, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ve iki
arkadaşına baktı ve: "Allah'a hamdolsun! Bu gün kimsenin benim kadar
değerli misafirleri yok!" dedi. Sonra gidip, içinde koruğu• da tazesi de
bulunan bir hurma salkımı getirdi ve: "Bundan yiyin" dedi. Adam
(onlara hayvan kesmek için) bıçağı eline alınca, Resulullah (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Sakın sağmal olanlardan kesme!" buyurdu. Adam onlara bir
koyun kesti. Hep birlikte koyun etinden ve hurmadan yediler, içtiler. Yemeği
yiyip içeceklerini de içtikten sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem),
Ebu Bekr ile Ömer'e: "Canım elinde olana yemin olsun ki kıyamet gününde bu
nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz! Zira açlık sizi evlerinizden
çıkarmışken bu nimetlere nail olmuş bir şekilde geri döneceksiniz"
buyurdu.
Müslim, Sahih'de Abdullah
b. Ebi Şeybe'den rivayet etti. - Müslim, eşribe (140).
Yine Müslim, Abdulvahid
b. Ziyad kanalıyla Yezid b. Keysan'dan rıvayet etti. - Müslim, eşribe (2/161).
İsa b. Yunus bunu Yezid
b. Keysan'dan kısa bir metinle rivayet eder ve bu rivayetinde "Sonra
Ensar'dan Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihan'ın yanına geldiler. Ebu'l-Heysem onlara
bir koyun kesti" ifadesini kullanır.
4283- Ebu Hureyre der
ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) adeti olmayan ve kimseyle
karşılaşma ihtimali bulunmayan bir zamanda dışarıya çıktı. Yanına Ebu Bekr
gelince: "Ey Ebu Bekr! Seni dışarıya çıkaran nedir?" diye sordu. Ebu
Bekr: "Resulullah'la (Sallallahu aleyhi ve Sellem) görüşmek, yüzüne bakmak
ve ona selam vermek için çıktım" dedi. Çok geçmeden Ömer de yanlarına geldi.
Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ey Ömer! Seni dışarıya
çıkaran nedir?" diye sorunca, Ömer: "Açlık!" karşılığını verdi.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben de senin gibi
açlığı hissettim. Haydi Ensar'dan Ebu'I-Heysem b. et-Teyyihan'ın yanına
gidelim" buyurdu ... Sonrasında ravi Ebu'l-Heysem'in hikayesini aktarır.
Hadis tam metniyle bir
sonraki rivayette zikredilmiştir.
Tahric: İsnadı sahihtir.
İbn Cerir, Tefsir (30/287) ve Ebu'ş-Şeyh, Ahlaku'n-Nebiy (s. 292-293).
4284- Şeyban b.
Abdirralıman aynı isnadla bir öncekinin aynısım aktarıp devamında şöyle der:
Bunun üzerine ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ben de senin gibi
açlığı hissettim" buyurdu ve Ensar'dan Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihan'ın
evine gittiler. Ebu'l-Heysem, hurmalığı ve koyun sürüsü olan biriydi.
Hizmetçileri olmadığı için onu evde bulamadılar. Karısına: "Koca
nerede?" diye sorduklarında: "Bize içme suyu getirmeye gitti"
dedi.
Çok geçmeden
Ebu'l-Heysem sırtında su tulumuyla geldi. Tulumu sırtından indirdikten sonra
ResuluHalı'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanına gelip "Anam babam sana
feda olsun" demeye başladı. Sonra onları alıp balıçelerinden birine
götürdü. Oturmaları için altlarına bir kilim serdikten sonra bir hurma ağacına gitti
ve bir hurma salkımı getirip önlerine koydu. ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Bize olgunlaşmış olan hurmadan getirseydin ya" buyurunca,
Ebu'l-Heysem: "Ey Allah'ın Resulü! Hem koruğundan, hem de olgunundan seçip
yemenizi istedim" dedi.
Hurmadan yiyip oradaki
sudan da içtikten sonra Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Canım elinde olana yemin olsun ki kıyamet gününde bu serin gölge, taze
hurma ve soğuk su olan nimetlerden dolayı hesaba çekileceksiniz" buyurdu.
Ebu'l-Heysem yemek getirmek için gitmek isteyince, ResuluHalı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem): "Sakın sağmal olanlardan kesme!" buyurdu. Bunun
üzerine Ebu'lHeysem dişi veya erkek bir oğlak kesti. Onu getirip yedikten sonra
ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: "Hizmetçin yok mu?" diye
sordu. Ebu'lHeysem: "Yok!" dedi. Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "O zaman bize esir getirildiği zaman yanımıza uğra" buyurdu.
Sonraları ResuluHalı'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) üçüncüsü olmayan iki esır getirildi. Ebu'l-Heysem
yanına gelince ResuluHalı (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Birini seç"
buyurdu. Ebu'l-Heysem: "Ey Allah'ın Resulü! Sen bana birini seç"
deyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "istişare edilen
kişi, güvenilen kişi demektir" buyurdu ve: "O zaman şunu al! Zira
namaz kıldığını gördüm. Ama ona iyi davran" diye ekledi. Ebu'l-Heysem
hizmetçiyi de alıp karısının yanına gitti ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi
ve Sellem) hizmetçi hakkında söylediği sözü aktardı. Karısı: "Onu azat
etmedikçe Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sözünü yerine
getiremezsin" deyince, Ebu'l-Heysem: "O zaman o artık hür
biridir" karşılığını verdi.
Bu olay üzerine de
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Yüce Allah'ın
gönderdiği her bir peygamber ile yöneticinin iki çeşit maiyeti olur. Bunlardan
biri ona iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırırken, diğeri de onu bozmak
için elinden geleni yapar. Kişi kötü olan maiyetten korunduğu zaman günahlardan
korunmuş olur. ''
Tahric: İsnadı sahih,
ravileri güvenilirdir. Ancak Hakim'in hocasını tanımıyoruz. Tirmizi 4/583584
(2369).
Başka bir kanalla İbn
Abbas'tan bazı eklemelerle aynısı rivayet edilmiştir. Bu rivayet te
Ebu'l-Heysem yerine Ebu Eyyub denilmiştir. Bu rivayetin eklemelerinden biri de
şöyledir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kıyamet gününde
hesaba çekileceğiniz nimetler bunlardır" buyurunca, bu durum ashabına ağır
geldi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Evet, öyle! Böylesi bir nimet elde edip yemek için elinizi uzatacağınız
zaman ''Allah'ın adıyla ve bereketiyie'' deyip başlayın. Doyduğunuz zaman da
''Bizi doyurup susuzluğumuzu gideren, bize nimetler verip ihsanlarda bulunan
Allah'a hamdolsun'' deyin. Bu şekilde nimetin karşılığını vermiş olursunuz. ''
Tahric: İbn Hibban,
Sahıh 7/324-325 (5193), Taberani, M. el-Kebir 19/253-254 (568), Beyhaki, Delail
(1/362) ve Ebu Ya'la, Müsned 1/214-215 (250) Bak: Heysemi, Mecmau'z-Zevaid
(1/316-317).
4285- Cabir b. Abdillah
der ki: Ebu'l-Heysem b. et-Teyyihan bir yemek yapıp Resulullah'ı (Sallallahu
aleyhi ve Sellem) davet etti. Biz de onunla birlikteydik. Yiyip içtikten sonra
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Kardeşinize bunun karşılığını
verin" buyurdu. "Ey Allah'ın Resulü! Nasıl bir karşılık verelim?"
dediklerinde, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ona bereket
verilmesi için dua edin. Kişi birinin yanında yiyip içtikten sonra bereket için
dua ettiği zaman sofra sahibi bu şekilde karşılığını almış olur" buyurdu.
Tahric: İsnadında bir
sakınca yoktur, ancak tanımadığımız ravisi vardır. Ebu Davud 4/188-189 (3853).
4286- Ömer b. Ebi
Seleme, babasından bildiriyor: Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
evinden çıkıp oturdu. Daha sonra Ebu Bekr yanına gelip oturdu. Ona: "Ey
Allah'ın Resulü! Seni dışarı çıkaran nedir?" diye sorunca, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Açlık!" karşılığını verdi. Ebu Bekr:
"Beni de dışarıya çıkaran açlıktı" dedi. Çok geçmeden yanlarına Ömer
geldi ve o da açlıktan dolayı dışarı çıktığını söyledi. Bunun üzerine
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Hadi Ebu'I-Heysem b.
et-Teyyihan'ın evine gidelim" buyurdu.
Ebu'l-Heysem'in yanına
geldiler, ancak onu evde bulamadılar. Karısı izin verince de eve girdiler. Çok
geçmeden Ebu'l-Heysem geldi. Bir hurma salkımı koparıp önlerine koydu. Bu
şekilde hurmanın koruğundan da, olgunundan da yediler. Sonrasında Ebu'l-Heysem
onlara hayvan kesmek için gitmek isteyince, Hz. Peygamber (Sallallahu aleyhi ve
Sellem): "Sakın bize sağmal olanlarından kesme!" buyurdu. Kestiği
hayvanın etini getirince de et, koruk ile olgun hurma yediler ve su içtiler.
Yemek sonrası Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Bu nimetlerden
(kıyamet gününde) hesaba çekileceksiniz! Bu nimetler hesabı sorulacak olan
nimetlerdendir" buyurdu. Ebu'l-Heysem'e de: "Bize esirler getirildiği
zaman yanımıza uğra da içlerinden sana bir hizmetçi verelim" buyurdu.
Sonraları Resulullah'a
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) esir getirilince Ebu'l- Heysem yanına geldi. Hz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "istediğini seç" buyurunca,
Ebu'l-Heysem: "Ey Allah'ın Resulü! Sen bana birini seç" dedi.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) iki üç defa: "istişare edilen
kişi. güvenilen kişi demektir" buyurdu ve: "O zaman şunu al ve ona
iyi davran. Zira namaz kıldığını gördüm ve namaz kılanları öldürmem
yasaklandı" diye ekledi. Ebu'l-Heysem hizmetçiyi de alıp evine gitti.
Orada bu esire: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sana ıyı
davranmamı söyledi. Bundan dolayı Allah rızası için hürsün" dedi.
Başka bir kanalla aynı
hadis rivayet edilirken Ebu'l-Heysem'in esıre:
"Allah rızası için
hürsün ve kendi malımdan sana pay vereceğim" dediği zikredilmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilir olan mürsel bir hadistir. Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (1/196) ve Ahmed,
Zühd (s. 32).
4287- Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Kıyamet gününde kula: ''Bedenini sağlıklı kılmadık mı? Sana soğuk sular
içirmedik mi?'' denilerek ilk olarak kendisine verilen nimetlerden hesaba
çekilecektir. ''
Her iki kanalın lafzı
aynıdır. Ancak Ebu Abdillah'ın rivayetinde Abdullah b. el-Ala ile Ebu Hureyre
arasında Dahhak b. Abdirrahman b. Azreb geçer.
Tahric: İsnadı zayıftır.
Tirmizi 5/448 (3358).
4288- Ebu Hureyre'nin bildirdiğine
göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet
gününde Yüce Allah, kuluna: ''Ey Adem oğlu! Sana binmek için at ile deve,
evlenmen için kadınlar vermedim mi. Mal edinmene ve insanları yönetmene olanak
sağlamadım mı?'' diye sorar. Kul: ''Rabbim! Evet, bunları yaptın'' deyince,
Yüce Allah: ''Bunlara olan şükrün nerede?'' buyurur.''
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. Tirmizı 4/619 (2428).
4289- Başka bir kanalla
bir önceki hadisin aynısı rivayet edilmiştir. Bu hadisi de başka bir kanal ve
uzun bir metinle Müslim rivayet etti. Müslim, rikak (16).
el-Ba's ve'n-Nuşur
eserinde de bu hadisi zikrettik.
4290- Ebu Burde der ki:
Medine'ye geldiğimde Abdullah b. Selam ile karşılaştım. Bana:
"Kimsin?" diye sorunca: "Abdullah'ın oğluyum" dedim.
"Hangi Abdullah?" diye sorunca: "Abdullah b. Kays"
karşılığını verdim. Bunun üzerine: "Kardeşimin oğlu hoş gelmiş" dedi
ve şöyle devam etti: "(Kıyamet gününde) Yüce Allah kuluna verdiği bütün
nimetleri sayar. Hatta ona: ''Filan kadını seninle evlendirmemi benden
istediğinde seni onunla evlendirdim'' der."
Mevküf bir rivayettir.
Bir sonraki rivayette merfü olarak zikredilmiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Ebi Dünya, Kitabu'ş-Şükr (22, 23).
4291 - Abdullah b.
Selam'ın bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurmuştur: "Kıyamet gününde Yüce Allah kuluna: ''Filan hastalığında bana
dua ettiğinde seni iyileştirmedim mi? Kabilesinin seçkin kızlarından olan filan
kadınla evlenmeni benden istediğinde onu seninle evlendirmedim mi? Falanı
istediğinde yapmadım mı? Filanı istediğin de yapmadım mı?'' diyerek hesap
sorar.''
İsnadı zayıftır.
4292- Asbağ b. Nubate
bildiriyor: Ali b. Ebi Talib ''(Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten
sorguya çekileceksiniz''[Tekasür 8] ayetini açıklarken): "Bu nimetten
kasıt afiyettir" dedi.
Tahric: İsnadı
çakzayıftır. Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/621).
4293- Ali b. Ebi Talha
bildiriyor: İbn Abbas, "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten
sorguya çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayetini açıklarken şöyle demiştir:
"Kişi, kendisine verilen sağlıklı bedeni, kulak ve gözünü nerede
kullandığı konusunda hesaba çekilir. Yüce Allah bunu sahibinden daha iyi
bilmesine rağmen bu yönde onu sorguya çeker. "Çünkü kulak, göz ve kalp,
bunların hepsi yaptıklarından sorumludur"[İsra 36] ayetinde de ifade
edilen budur."
Tahric: İsnadı hasendir,
ancak Ali b. Ebi Talha ile İbn Abbas arasında kopukluk vardır. İbn Cerir,
Tefsır (30/286) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/612).
4294- Abdullah b. Akil
b. Şumeyr er-Ribahi, babasından bildiriyor: Abdullah b. Ömer soğuk su içtikten
sonra hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ona: "Neden ağlıyorsun?" diye
sorulunca da şöyle dedi: "Yüce Allah'ın: ''Kendileriyle arzuladıkları arasına
bir engel konmuştur''[Sebe 54] buyruğunu hatırladım. Cehennemdekilerin de
arzuladığı tek şeyin soğuk su olduğunu biliyorum. Zira bu yönde Yüce Allah:
''Cehennemlikler de cennetliklere, "Ne olur, sudan veya Allah 'ın size
verdiği rızıktan biraz da bizim üzerımıze akıtın" diye çağrışırlar''[A'raf
50] buyurmuştur."
Tahric: Ravilerinin tümü
güvenilirdir. Abdullah b, Ahmedı Zevaidü'z-Zühd (s, 190) ve Buhari, Tarih
(4/1/52) Bak: Suyuti, Dürrü'l-Mensur (6/719).
4295- Şa'bi bildiriyor:
Abdullah b. Mes'ud, "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya
çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayeti konusunda: "Hesaba çekileceği
nimetler, emniyet ve sıhhattir" demiştir.
Tahric: Ravileri
güvenilirdir. İbn Cerirı Tefsir (30/285), Hennadı Zühd 2/364 (694), Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (8/612), Abdullah b, Ahmed, Zevaidü'z-Zühd (s, 157) ve Ebu
Nuaym, Ahbaru Isbehan (2/157),
4296- Kasım b. el-Velid
der ki: Katade'ye "Sonra o gün, size verilmiş olan her nimetten sorguya
çekileceksiniz"[Tekasür 8] ayetini sorduğumda: "Hesaba çekileceği nimetler,
emniyet ve sıhhattir" dedi.
İsnadı hasendir.
4297- Malik der ki: Bana
bildiriline göre Lokman Hekim, oğluna: "Sağlık gibi zenginlik, gönül
rahatlığı gibi de nimet yoktur" demiştir.
Tahric: Ravileri güvenilirdir.
Suyuti, Dürrü'l-Mensur (8/515).
4298- Mücahid b. Cebr
bildiriyor: İbn Abbas: "O, içinizden peygamberler çıkardı. Sizi
hükümdarlar yaptı. Ve alemlerde hiçbir kimseye vermediğini size verdi''[Maide
20] buyruğunu açıklarken şöyle dedi: "İçlerinden peygamberler çıkarılması,
onlara peygamberler göndermesidir. Hükümdarlar kılması da hanımlara ve
hizmetçilere sahip olmalarıdır. Alemler içinde sadece kendilerine verilenler, o
günlerde kendileri arasında bulunan kişilerdir.''
Tahric: İsnadı sahihtir.
Hakim, Müstedrek (2/312) ve İbn Cerir, Tefsir (6/107) Bak: Suyuti,
Dürrü'l-Mensur (3/46).
4299- Abdullah b. Amr'ın
bildirdiğine göre Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem):
"Dünya istifade
yeridir. istifade edilecek en hayırlı şey de, saliha bir kadındır"
buyurmuştur.
Müslim, Sahih'de İbn
Numeyr kanalıyla Mukri'den rivayet etti. - Müslim, rada' (64).
Bir sonraki konu için aşağıdaki link’e
tıklayın: